KANUNİ SÜLEYMAN No. 30 Yazan: Nedim Retfik (l Başında : | Açîlıc gözler Sevdiğiniz kız ana baba ocağını bıraktı, dünyayı | terkederek bir kiliseye kapandı Genç kont müthiş bir sarsıntıya uğradı, gözlerinden gelen yaşları zaptedemiyor, oturup ağlamak istiyordu bulmuştur. Eğ ONTELGRAF — 28 Mayıs 1937 Eski İstanbul batakhaneleri: KUMAR.. —weazan: M S ÇAPAN İkinci kısım -—81 — Gammazlık kumarbazlarda bir mümey" ’yîı bir vasıf halini almıştır: Para tak iminde aralarında ihtilâf çıktı mı, hemef parasını çaldıkları adama giderek her şeyi anlatırlar |Okuyucularla Baş başa Çeşme ninde bir. okuyucu! mektupla diyor ki Hamidiye | Aslan gönderdi «Yüksek kaldırımda çeşmesi £ lerin' gördüğü gil lık olur. Bu kala Buri muv döldur - | Ipktan bi- bazı a: kabul e mekten kı nası babası ölürse T alamadı. Sönta | bu'rakihe £ mıya döğrusunu da izzetinef- doks kilise: oranın papazı ile gör lacak üevek altında tulu; hareketinizi gözetliyen cüler va: Yeter, papaz efendi, yoter... Başka bir diyeceğiniz varsa? Fakat papas susmak istel du. Genç asilzadenin, katolik pa « pazlarından gi nun katolik ki mücadeleye göz- rdüğü fenalığı, o - neticesiz bir girmiş bulunduğuru rdu. Arnoli sözü kesmek ;& - tese bile ortödoks papanı devam ediyordu. — Almak istediğiniz asılzade kızdan bir haberiniz var mı? Diye birdenbire ortaya bir sual attı. İkisi de — dur Yoldan muhasara altın bir yerin hal- kında — görülen — eni açlık, yoksulluk ve yarının meçhuliyeti endişesile yüzleri buruşmuş, sol - muş insanlar gelip geçiyordu. Pa- paz onları göstererek: — İşte bu ahali, dedi, bekliyor, Maucarlar Belgradı Türklere ver - miyecekler. Türkler geldikleri bi çekilip gidecekler.. Fakat ne va- kit?,, Belli değil. Bu zavallı halk ç, sefil dayanadursun, Ma- caristandaki katolik papasları is - 1 gibi at oynatsınla: bir sözden bir başka söze geçiyorsunuz papaz efendi... — Bir türlü meraminizi anlıyamıyorum. Yoksa bahsettiğiniz Katolik kilise- sinin benim ağzımı aramak - için gizlice anla fiyesi olmi- yasınız. uştu. siz daha pek — gençsini; Düşmanlarınızla açık hareketler! ücadele etmek istiyorsunuz. Asa- k icabı.. Diyecek « ben zi çeke- vek beni iki ça elseniz nasıl o- lur?, — Yanlış.. Her hâlde kılıcı ol - maıvan bir papazı öldürmek İ mem. Söyleyiniz almak istediğim kızdan niçin bahsediyorsunuz? — Anladım, haberiniz yok.. Fa- kat şu karşınızda istihfaf ettiğiniz kılıcı olmıyan papaz her halde di ha çok şey biliyor. Li tiraf ediniz. — İtiraf ettim. Ne olacak?.. Siz benim sabrımı tüketmek için mi yolumun üzeri rınıza galebe eehhez olr nız onlar sizi ça » buk helâk ederler, mdi beni dinleyiniz; fakat ev- velâ temin edi Bütün cesaret ve metanetinizi toplayarak sözle- rime kulak verdiğinizi anlamalı - yım. Sizi sonuna kadar dikkatle dinliyeceğim, Cesaretim yerinde - dir. Metanetime halel gelmiyecek. Bunu isbat için şunu da vadediyo- rum ki neticeye kadar asla sözü « nüzü kesmiyeceğim. — O halde dinleyiniz. Bu konuş- mayı kısa keselim. Uzun uzadıya konuştuğumuzu istemiyenler çok- tur. Dinleyiniz Asil Kont. Söylü - yorum: Sevdiğiniz kız bugün artık ana baba ocağından çıkarak — bir kiliseye gitmiştir. Dünyayı terket- miştir. Bu söz Kont Arnoli için öyle ani bir darbe oldu ki bütün vadine rağ-| men karşısındaki papazın sözünü kesmekten kendini alamadı: tıra kim gönderdi?.. — Kim mi?. Kendisi.. — Ah bedbaht Arnoli, bedbıht sefil... Dünyada herşeyden ve herkesten çok sevdiğin Terezi kor- kaklıkla, akılsızlıkla işte böyle e- bediyyen kaybettiler. Onu, ebediy- | hastanın kesbi afi anlatacağır Bu ihtar beyhude değildi. Kontun u şiddetli olr len yaşları zaptedemiyor, bir ) ak başını önüne eğere k istiyordu. ikat bu ne kadar sürdü?.. Her halde çok devam etmedi. Cesur de- likanlı kendi metar toplaya- sıl ol - muş, dinliyorum. — Kızcağızı başka bir mişler. Bu yaşlı, fakat engin bir adammış. Kız buna razı olmamış. Sizi böyle bir adama kocaya kin anasının babasının gösterd kocaya varmamak, için ne sebep bulsun?.. Kendisinin ev '4<1m: Tahibe olacağını sö: vip etmiş. Onlar da kabul etr Fakat Katolik baş papazı çok tas- vip etmiş Onlar da kabul etmişler., Şimdi kız manastırdadır.. Duru - nuz bütün bunlar nasıl oldu?. O » nu da söyliyeyim: Kıza o zengin a- damı talip çıkaran ve bunu ken- di besabına çok muvalık gören kilise, kızın razı olmaması Üü rine başka birisine varması malinin önüne geçmek üzere onun bir manastıra kapanmasını — çok Arı İğnelerile Tedavi Arıların tatlı tatlı balını yeriz, peteklerinden yaptığımız balmu » n gibi ne kadar maddeler yaparız. Şimdi de arıları romatizmada, mür' siyatikte yani bacağın büyük ağrılarında kullanmağa başlıy cağız, Franşanın Nanecy - fakültesi lesör Dr.Maurice Perrin ve liye mütehassısı doktor Alain Guğ- not tarafından arıların sokmalari- le kıymetli bir deva hasıl olduğu- nu bittecrübe meydana koymuşlar- dır. Nasıl ki gayet zehirli kobra yı kanserde bugün kul- " Eğer iyi kullanılırsa arıların zehirinde başlıca dört mü- him hassa vardır. Evvelâ arıların zehirinde umu- miyetle mukavvi hassası vardır. Arılarla meşgul ölanların sanatla- mundan v icabı arılar tarafından sokuldük- | ları zaman kuvvetlendikleri ve i- müştür, İkinci hassası hardaldan daha zi- yade yakıcı olmasıdır. Üçüncü has- sası bazı mikroplara karşı muzadı tasffün oluşudur. Yani bazı has - talıkların şiddetini azaltıyor, Bazı defa taun (veba) hastalığı, kolera ve sıtma arılarla sokturularak te- davi iştir. Dördüncü hassası da romatizma- ya iyi gelmesidir. Arılarla sokturularak tedavi (- gin hususi günde bir tepsi ile arı tutulup hasta uzvun üzerine ko- nur, arı hemen zehirini cilde bı- rakır, başlangıçta ağrı oldukça şid- detlidir. Fakat sokulan yerin biraz sonra hissi duygusu geçer ve bun- dan sonra bir kaç arı daha bu ma- halle konulabilir. Mafsallarının şekli değişmiş ve on senedenberi her türlü tedaviden fayda görmemiş bir romatizmalının bir ay içinde 59 defa arılara sök- turma tedavisile hemen hareket - siz denecek bir yaşayışta bulunan etmiş dene- ğü görülmüştür. İrsi bir diz rom arı sokturma tedavisi yapılarak şe- kiz günde iyi olmuştur. Beş sene- denberi devam etmekte bulunan bir siyatik yani müz'iç bacak sini- | Genç | 'sonra, yordu rtodoks papazı başka bir di. Yalnız görüşür sur Kont, dedi, artık düşünün Evet yapacağı?. Fakat ne yapa- bilirdi? Papazın bu son sözü idi. O gece Kont Arnoli hi hiç dinlenmedi. Yapacağı bir yoktu. Her şey yıkılmıştı. Türk- erlemiş, hududun en mühim yerlerin belli başlı şe - çok manalı yuya- ler almışlar, muzafferane g Yalnız Belgrad kalır Bir kaç gün daha çok şiddetli hü- cumlar, şiddetli müdafaalarla kar- dı. Lâkin artık Belgr günleri idi. Aç şehir, hiç bir yerden €emez bir halde kalmış- ere mişlerdi şıları yardım gi | ”| tı, barut ve mühimmat da artık a- | Türklerin r taarruza hazırlan- zaldıkça azı halde büyük dıklarına şüphe yaktı Genç Arnoli kendi kendine (Devamı var) Çekoslovak Cumhurreişinin Yıl dönümü (5 inet sayfadan devam ) 1935 İlkkânununda Çekoslovak - birinci Cumhur reisi vazi - len çekilince, kendi, yerine intihap edilecek biricik adamın Benes olduğuna işaret etmişti. Ve pek tabii olarak Benes azim bir ekseriyetle Cumhur reisi se- çil Benes Cumhur Reisi — olduktan milli akalliyetleri de gö- Şetti, memleketin diş işlerini o kadar muvaffakıyetle yola koy - | duktan sonra, bu sefer iç işlerini de düzene koymıya başladı. Memleket dahilinde bir çok se- yahatler yaptı ve bu seyahatleri ile bilhassa Alman akalliyetlerine kendisini sevdirdi. 1937 hin langıcında Almanya ile imza edi her. | len anlaşma da Benes'in kuvvetli | ffakıyeti sa- BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Plâkla dans musikisi, 19 Radyofonik kömedi (K: terse), 20 Türk musiki h 20,30 Ömer Rıza tarafından 2045 Vedia — ve arkadaşları rafından Türk m ve söylev ta - isi halk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 Or - | kestra, 22,15 Ajans ve borsa ha - berleri ve ertesi günün programı 22,30 Plâkla sololar, opera ve ope - ret parçaları, 23 Son, YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: Saat 12,30 Plâkla Türk musiki- si, 12,50 Havadis, 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı, 14 Son. —— Deniz gızlııllıl tehir edildi Beyoğlu 11 inci Ük okul fakir yavruları himaye kurumu tara « fından 29 Mayıs Cumartesi günü 1- çin tertip edilen deniz tenezzühü çocuk velilerinin Mmüracaatı üze - rine 26 Haziran 937 — cumartesi gününe tehir edildiğini sayın da - vetlilerine bildirir. ——— ——— rin üzerine her gün arılar k: sokturularak — bir ayda tedavi dilmiştir “ve haşta iyi olmuştur. l listifadı Hattlı nde be Jar bile vardır. Bu dağru mudur? Su almıya ge- | Jirken, cebindeki p: da kay - | betmek epayee acı bir şeydir. Bu hususta; halkımız biraz daha dik- katli davranmalıdır le kalaba- lık yerlerde, herkesin bildiği gib yankesici takımı fazla - fanliyetle bulunur. Tramvay arabalarında da ekseriya tesadüf kuru: böyle hâdiselere ediliyor, L Hkâye 1! Vazife (4 üncü sayfadan devam) Ah Numan Naci bey, bilsoniz ne- kadar bedbahtım Numan Naci — Z: güzel ve msalsiz kadın (bir daha — öptü) mkün değil, sizi bu meyus ha- zde yalnız bıraka ehmed Ali de <Onu oyala, tenbih müteselli sunuz ya, ne ka- ife kabul ettiği- mişti: demişti dar nazik mi?, Saniye — Teşekkür ederim. Siz bu vazifeyi gerçekten, çok iyi ifa ediyorsunuz. (ayağa kalktı) Duru- | nuz, size Mehmed Alinin pijama- sını getireyim. Yeni neşriyat Yeni Adam 78 nci sayısı çıktı. İçinde (İm- tihan meselesi) hakkında İsmail Hakkı'nın makâlesi Paris sergisi hakkında H. Avni ve Hüseyin Bo- zok'un yazıları, Adnan — Cemil'in itika yazısı. H Cırıtlı'nın Zokn | wey hakkında etüdü Ehren - burg'un İspanya röportajı, Niyazi Remzi'nin Toprak ve Güneş baş - lıklı yazısı ihtilâller hakkında ilmi bir makale Dr. İzeddin'in akıl has- talıkları ve Baltacıoğlu'nu tım tefrikaları Hamit ânketine Dr. Fuat Sabit Encüment Ekrem Ni - yazi Remzi Şuküfe ve Hüseyin Da- Taş'ın verdiği cevaplar İç ve dış sosyete haftanın düşünceleri kül- tür haberleri kısa tetkikler ve Fik- Tet Muallâ'nın resimleri — Bak, sana bircep mendili mak için ne güzel ipek kumüş al- dim, — Bir mendil için bu kadar kü- maş alınır mi? — Zararı yok. Geriye kalanla ben de kendime bir şeyler yapa - | Tım, KİK a ni aei 1 e Ü. ee D ANĞİD he «Üç ahoap çavuşlar,, her aksam*bulaşuyor; İçiyor, Bordonun prasttli ettipi evlerde poker oynıyarak para kazanıyorduk. «Bundan sonra ikaten biri » birimizden çok istifade ettik. Jan bizi bir çok kibar yerlere götür - dü, çok para aldık. Ve bunları ü- müz taksim ettik. Ve Jan İtal- yan Bordoniden başka kimse de - ğildi. Avukat (C..) me gelince, sonra- dan bu adamın hakiki hüviyetini öğrendim. (C..) İngiliz ve Fran - sızların yanında bir takım Türk - ler aleyhinde işler takip eden bir adamdı. Avukat değil, has bir ku- mar tellâlı, len kumar hırsiz- lığı gelmiyen, Matmazel Froso bu şebekenin eline düştükten sonra çok para kay- betmiş, Bordoni ve arkaadşları, ©- nun 10 bin liraya yakın parasını almışlardı.> Arkadaşımın Bordoni hakkındaki | hi 1 burada bitti. Şimdi ben de Matmazel Froso hakkinda bildik - lerimi yazayım: «Matmazel Froso, mütcaddit de- falar miras yemiş bir Lıdıııdu' Po- ten sonra, poker masala yadığı bir takım kumarbazlar 0- nu kumarhanelere, bakara yerle- rine — götürmüşler — oralara da alıştırmışlar, bu — süretle — bir hayli paralarını — daha soymuş - lar, soydurmuşlar Matmazel Froso poker ve bakarâ ve rülette 40 - 50 bin lira kaybetmiştir. Bu- gün, Beyoğlunda bir randevu yeri işin tuhafına ı:'ıluıın ki, yunlarda açıkgözlere, trişör - rehberlik etmekte, bu lere line ge - | len müşterilerini bunlara boğduz- Evvelce de söylemiştim, — bu - gün — pokerciler arasında — bir fih — isvoli çekmesini biimiyen - ler de bu işi talim — etmekte, bu hüneri öğrenmiye çalışmaktadır- lar, Kumarbazlar arasında iyi isvoli çekenlerin bir kaçının adını yazı - yorum: Reşat, Murat, Hüseyin Mu- | zaffer... Bunlardan muallim, mütekait vardır ki, sonradan de, — piyasanın en cilerini fersah fersah geride bi - rakmışlardır. Şurasını da söyliyelim ki, is - voliciler, trişörler kendilerini hiç bir zaman hakiki adları ile tanıttır- mazlar, daima başka başka isimler- le takdim ettirirler. Bir evde: — Sâalih! Başka bir yerde: — Hasan! Palan Hanımın apartımanında: — Osman! Bir dost evinde; — Kemal! Bir batakhanede, başka, bir kaç fakat iyi tezgâhtar- | | hk yapan bir açıkgözdü. — Müeyyedi! Diye karşınıza çıkarlar. Saht€ larla karşınıza geçip oyun 0! lar. Bunların içinde zabıtaca mıl'_d kumarbazlar, sicilleri bozuk hif lar, Beyoğlu ve Sirkeci kaldırif” larında gece yarılarına kadar G07 l.ışxp, gençliklerini bir matâ l’ için müşteri arayan B€' baktlat'dâ virüir Şayet merak edip te bu müsveddelerine: — No işle meşgül oluyorsu! "“ıı suâl sorsanız, hiç İSi” dan insatt lerini bo: metle cevap — Kösele tirareti yanarım! — Bendeniz mi, tuhafiye tü€ * Aralarında: Falan yerin, filâin — viâyet saylavıyım! Diyecek kadar ceşar ve balâpt” vaz olanlar da vardır. Hiristiyan işcilere ve isvolldr. re gelince, bunlar da kendilei — Borsacı! — Banker! — Un tüccarı! — Emlâk sahibi! — Elmas komisyoncusut Diye takdim ederler ve :ttîf*) ler. Halbuki, un tüccarı Ömüf bid hanında bir simsarı bir şey değildir. Cinsini için, her gün okkalarla ç,g.ıedıi ni evetten ağzı hamur teknt dönmüştür. Komisyoncu hakil ten komisyoncudur: Kadın İi misyoncusu Emlâk sahibi, sabahtan »îâ_“"f kadar kahve kahve dolaşıp, deliğini çıkarmıya çalışan bir marbazdır. Borsacıya gelince, bir eaım# rinde, yazlık bir bahçede piy#' tir. Büyük borsa işleri ile uğf4? , ğını söyleyen ve söyleten dam, daha bir ay evvel, yanınt , dığı terzi (S..) ile (N.) ve (Rİy dında çok usta iki poker trişöfü ")g Beyoğlunda lokantacı (H..) ı—l"', lirasını boğdurmuştur. Fakat Pi dukları bu büyük para (!) Y? 'ıf sim ederlerken aralarında — K, çıkmış, trişörlerden birisi, 10 tacıya giderek boğulduğunu ber vermiştir. Kumarbazların arasında' — Gammazlık! Bir vasfı mümeyyiz h.ıhı! mıştir. Para taksiminde nr". da ihtilâf çıktı mı, hemen PSf sıvayarak, parası çalınan | giderler, nasıl boğulduğun. nin şeklini tarif ederek anlâ seili Ve ayrıca nasihat de verif”” (Devamt *