4— SOÖNTELGRAF -— 23 Mayıs 1937 Tagiliz Impara- torluğu merasim alaylarından  'manyanın Müli Müdataa Na- zırı Mareşal Blomberg - kralın | tac giyme m | simi münasebelile | Londrada bulunurken mi him te - maslara girişti. Her ne kadar şim- | dilik efikir t da bu temakların yakındâ resmi saha- lara geçerek Berlin ile Londra a- | Fasındaki münaşebatın yeni bir şek-| le girmesirnle başlangıç olacâğı an- | laşılmıştır. si» deniyorsa Dün bu sütunlarda İngiliz gaze- î telerinin neşriyatını — anlatmıştık. l Bugün de Berlinin vaziyetine, Al- letin*nasıl olüp ta bekleni recede iyi geçinmediklerine hay retle, bu akrabalığın pek icabı & - ! lan münasebetlerin tabii ve dosta- | ne mahiyetini kaybediyor da di- yor ki: «Bu milletler biribirlerine || rakip değildir. Menfaatleri aykırı döğüdir. Bur nda meyzu- Bâhâ ölan yegâne mesele ancak do- nanma meselesi idi ki bu dostane bir surette halledilmiştir. İngilte- renin Almanya ile münasebatı, İn- gilterenin Fransa ile olan münase- batına tâbi bulunmaktadır. Yaşa - İngilizler Almanlarla Akraba imişler Bunu yazan Alman gaze- A aei | teleri İngilizlerle | _dos’ılukfan bahsediyor Şark hudutları meselesinde || Fransanın istediklerini Ingil- || tere kabul etmedi mi ?. | cede ehemn kin Fransa, buna azami ehemmi - yeti veriyor. Alman matbuatından yukarıda adını yazdığımız gazete şimdiye kadar Frantanın şark hudutları me- selesinde 0 kadar ileri giderek hat- ş tâ Almanya ile anlaşmaktan bile | geri kaldığını ilâve etmektedir. Nachtausgaben gazetesi İngiliz- Terle Almanlar arasındaki akraba- lıktan bahsetmemekle beraber #Moderm bir hava harp filosunda paraşütle yere atlama talimleri Bgöz atmak istiyoruz: İngilterenin Almanyaya karşı - lan vaziyeti Alman efkârım meş- ı | man gazetelerinin son neşriyatına l Bgul edip duruyor. Bakalım : Voel - kische Beobacliter gazetesi Alman- yadım, İngiserenin siyasi zihniyet- lerindeki büyük farkı nazarı dik - Kate kuyarak: «İngiliz demokrasi tarzı mükemmel olabilir, — fakat | bütün dünyaya şamil bir kıymeti yoktur. diye bir iddia yürütmek- de bu a neşriyata devam etmektedir. te ve diğer nazi gazeteleri Alman gazetelerinin bir müddet- tenberi ileri sürdükleri diğer — bir nokta da İngiliz ve Alman mill. lerinin biribirlerine akrabalıkla - zıdır. Şimdi Londra ile Berlin a - rasında yeni bir münasebet saf - hası açılacağı söylenirken Frank - fürter Zeitung gazetesi de «Kardeş çocukları» serlevhası altında yaz- dığı bir makalede biribirlerine bu 5 Edebi Roman No: —e LAT O dığımız devirde hiç kimse şunu an- | lamadıkça İngilterenin dostu ola- | maz: İngiltere, Fransa ve Beli ! yır muhafaza ettikçe kendi kendi- sini korumakta olduğu kansatin - dedir. Fakat İngiltere ile Fransa a- | rasındaki bu münasebat hususi bir | müdafaa tarzı mâhiyetinde olup yoksa mutlaka Almanyanın aley- hinde değildir. Her iki dostluk da yanyana yaşıyabilir ve devlet a - damlarının san'ati zaten birleştirmektir.» Müamafih -Alman efkârı Fransa | ile İngiltere arasında her noktada tam bir anlaşma meycut olduğunu kabul etmekten çok uzaktır. Me- selâ şark hudutları — meselesinde PFransanın istediklerini İngiltere ka- Bul etmiş vaziyette değildir. Londra hükümeti Avrupanın şark hudutları meselesine karşı lâkayt olmamakla beraber buna kendisini Fransa kadar alâkadar saymış da dir. Bu meseleyi iki bunları Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz dü, pembe beyaz bir kadıma dik - mişti. İkide bir: — Dediğim niyeti tuttunuz ya? | Mutlaka murada ereceksiniz. Diyip duruyor, genç ve güzel ka- din hiç ses çıkarmıyordu. Bir ara- | lik belki beşinci defa sordu: — Dedi; niyeti tuttunuz ya? Bu sefer siyah saçlı, koyu iâci- vert gözlü, pembe beyaz kadın bi- raz sarararak, sonra çokca kızara- rak cevap verdi. kadın (bravo) diye elini n üstünden kadına uzattı, tebrik edecekti. Masa biraz sarsıl dı. Herkes masa 1 tutmağa çalışır- Bir tabanca patladı. Görünmez bir el, görünmez “bir tabancayı görünmez bir yerden a- | çok keskind. | geyi tutmak istedi. teş etmişti. İhtiyar ve şişman ba- yan Cansever bir dolu çuval gibi masanın üstüne kapandı. Tabaklar şangırdadı, mumlar devrildi, mum- lar söndü. Dan! Ahmet Müslim dö Şevalef kal- binin altından yediği upuzun yore serildi, Salonun içinde çıt yok! Herkes © kadar dehşetlenmişti ki.., Zifirt karanlığın içinde — elinde parlak namlulu tabanca tutan bir bir kurşunla gölge Zenci Ras Foddan'ın gözleri Ancak ö biraz kendi- Devrilmiş mas n üs- oli tabancalı gi Dan Üçüncü bir tabanca patl. Ras Feddan devrilmiş Zekeriyya söfrasının üstüne, yüzükoyun ka - | yor ki: «Tact giyme merasimi mü- nasebetile Londrüda cereyan eden fikir teatisi şimdiye kadar Cemiye- ti Akvamın bir çok toplantıların- dan daha - kârlı neticeler vermiştir.» Almanya gelecek sene İlkbahar- da toplanacağı çok kuvvetle söy- lenen beynelmilel iktisadi konfe- ransa büyük bir ehemmiyet veri- yor. Çünkü geçen gün yine (Son Blömbderg ingilterede metorlu kıtalart gezerken paklandı. , Ziliri karanlıkta çıt yok! Bu, ne kadar sürdü? Taş kesilen kadınlar neden son- râa bir çığlık kopardılar ve koyu karanlığın içinde biribirlerine çar- parak, kanapeleri devirerek ka - çışmağa çalışıyorlardı. Tebancanın tehlikesi geçmemişti. Bereket ver- sin içerideki hizmetçi Düriye, he- men haykırarak koştu ve mutfak tarafındaki aşçıbaşı ile uşağı çağır- dı. Bir taraftan da elektrik butonu- nu bir türlü bulamıyordu. Bayılma- yan kadınlardan birkaçı, karşı kö- | | şede, biribirlerine sarlmış, Ş, yalva - ardı; — Yakma! Düri hanım! aman ampulleri yakma! Bizi de öldüre: cek, İ Fakat Düri hanım hepsinden ce- surdu. — Öldüremez! leri çağır - dım! Siz kımıldmayınız, Aşçıbaşı İle uşak dışarıdaki lâm- baları girmişlerdi Dışarının ğından — butonu gören Düri hemen çevirdi. Sâlonun ; yakıp s: Telgraf) n bu sütunlarında, Amı rika parlâmentosunda - verilen bir takrirden bahsederken — yazmıştık| | ki, iptidai maddelerden mahrumı 0- lan memleketlere meyaddı iptidai- | ye vererek bu hususta zengin fakir olan milletler arasındaki düş- manlığı kaldırmak fikri önümüz - deki konferansta hakim 0 saslardandır. Almanya mevaddı | iptidaiyo itibarile hariçten çok şey | getiriyor. 1937 senesinin ilk üç ay- | L ticaret muvazenesini gösteren Iman istatistiği bu hususta az mâ- ve cak e- * 3 ay zarfında Al - | 1,091,800,000 | marklık mevaddı iptidalye girmiş- tir. Geçen 936 senesinin ük 3 nâlı değildir manyaya hariçten ayı | zarfındaki ithalât miktarından bu | seneki tam 38,700,000 mark fazla- | Alman iktisadi mehafili bu faz- lalığı şununla izah ediyorlar: Ya- Ti yapılmış maddeler ile iptidaf maddelerin fiatı-bütün cihan pi - yasasında şu son bir'sene zarfın- da büyük bir yükseliş göstermiş - tir. Bu rakamlar, iptidai maddeler meselesinin Almanya için ne ka- dar mühim olduğunu gösterir. Dün- ya piyasası yükseldikçe Almanya da iptidaf maddeler için daha çok para vermek vaziyetindedir. İngiliz - Alman — münasebatının iyileşmesi Berlinde çok ümit u - yandırıyor. 4 İtalyanın vaziyetinden de yarın bühsedeceğiz. d içi bir harp yerine dönmüştü. İki erkekle üç kadın yerde — yatıyor. | Devrilmiş masanın beyaz — örtüsü | kıpkızıl kan içinde. Düri kimseye | bakmadan hemen yerde yatan Bir- senin üstüne atıldı, acı acı haykır- di: — Hanımım! Hanımcığım! sana da mm kıydılar! yetişin! | Ayaktaki kadınlar yeni bir deh - şet içinde donakalmışlardı. Demin- ki karanlık ve silâh sesleri onları çok ürkütmüştü, fakat bu manza - ra! Düri bağırıyordu: — Ne duruyorsunuz? Doktor! Polis! Su! Yetişin! Gözlerin oynu- yor hanımcığım! Nefes de alıyor - sun! ölmedir | öldürmesin. Su! Su. 3 & 5 z &. b H B Bu gürültüye altlı üstlü bütün 1, karşı n sesler geli - apartıman komşul, evler Uşak köşedeki eczahaneye, aşçıba- şı en yakın doktora koştu. Bunlar hep bir iki dakika içinde oluyordu. çlerinde en akıllı olan | Düri idi. Hanımının ölmediğine | ç dük. Hepimiz de genç ve be,, | arkadaş oturmuş konuşuyor- | kâr olduğumuza gö | umuzu söylemeğe lüzum yok | — Kiadın. | Bu işde oldukça uçarılardan Nu- rit | Labil mevzu - Yine ne var? Diye — şorunca damdan düşer gıbi şöyle söze baş- ladı Bazan yıllarca bir kadının ar- kasından koşarsınız. — Netice hiç olur. Fakat tali bir kere yüzünüze | gülerse işte 0 zaman saadet anah- tarı elinizde istediğiniz aşk kapıs! m açarsınız.. Maamafih taliin tesa- | düf olduğunu söylemeğe de lüzum yok. Üç gündür orlalıklarda yoklum değil mi? — Neredesin? diye gelip arama - dınız. Çok isabetli oldu., — Çünkü sizinle konuşmak için tek bir da - kikam olmıyacaktı. Salı günü Nazana randevum var- dı. Geldi. Oturduk, Konuştuk. Gez- dik Yedik içtik. O geceki progra- ma göre Nazan bende misafir ka- lacaktı. Fakat tam saat 10 da: — Benim işim var... Diye çıkıp gitmez mi? Ben de kızdım. Onu savdım. Ken- di kendime bir meyhaneye gittim. İçtim. İçtim.. Bir bekâr için bunun sonu tabii bir bara gitmek ile bi - t değil mi? Ben de bara gittim... Kapıdan i- içeri girer girmez benmi ismini söyleyen bir kadın sesi kulağımda çınladı. — Nuri... Nuri.. Birde ne göreyim.. 3 sene evvel hani barda konuştuğumuz, tanı ğimiz Mimi... Değil mi?, Sanki kirk yıllık hasretmişiz gi- bi herkesin gözü önünde kucaklaş- Ş sevinmekle beraber onu telefona seğirtti. — Allo! Allo! Polis! Allo! Mü - dür polisi! Polis müdürü allo! — Ben Polis müdürü Falih Ka - ma! ne var? — Yetişin! doktor getirin! Bu- rada İnsanları öldürdüler. Burada | insanları öldürüyorlar! Allo! Allo! | Polis.. Po.. Po..... — Neresi? Orası neresi? Söyleyi- | niz de hemen gelelim! | Çat!.. 'Telefon kapandı. Polis müdürü Falih Kama zile bastı. Bir çok ko- miser ,polis girdiler, Müdür: — Bir yerden telefon tdildi. (İn- sanları öldürüyorlar) dediler, son- | ra birdenbire kapandı | Koca şehir içinde.. Bütün mer - | kezlere telefon edildi." Dakikalı geçiyordu. Hiç bir merkez doğru bir haber veremedi. Öyle bir cadde- de, öyle bir apartımanda, öyle bir aile salonunda, böyle bir seri cina- yet alacağını kim umar? Bunu yine Düri hatırladı, Polis- lerin gecikmesi — üzerine herkese arakıp —HIKA YE Yazan: Zeki Cemal Bak!i doğru götürdü.. — O0.. Burâsı bir âlem.. din oturmuşlar yapyalnız içiY' lar. — Allah gönderâ g çet Bizim de canımız sıkılıyordu. dün geldim. Bu akşem dım. Seni ma kiçi madım. Maamafih bu akşam * şu çalgıcıların, gonların ';'Ş ne seni sordum... Maşallsh de seni tanıyorimuş. Ş Artık uslandı... Dedilere le mi? ü6 nös —| Biz de dört arka gö hatırası diyerek içi — Haydi gel içelim.. v Akşamdanberi islmi — kaçıf? derecede sarhoş olduğum id;'f“, dir.. yoksa Mimiyi görür B aptallaştığım için midir medir” men masaya otürüverdim. Ooh... İç.. İç.. İç....sı Şabaha karşı bardan çıktıli- Mimiye: pet — Sen.. Dedim.. Yat uyü- rîw saat beşe kadar gelirim.. gezmeğe gideriz. Öğleden sonra Bilroya BİtTİT ça lerimi derledim toparladım- » v Ku ektuplar vardı. Onlaft taahhütlü idi. Zaten buşımı” liği daha geçmemiş. Met karşısında bekledim” bekled nim sikildi. pe i z Makbuzları elirce alır alma men oradan fırladım.. nü” n Kapı önüne gelince. Bilm€” SY gv *A:m", sıl oldu? Ben mi çarplım - — Öle bana çarpti.. Bir kadın amım b na çarpti. üşeü H müthiş bir şekilde yere a Hemen yerden kaldırmlı' ,da) n komşularına Polise telefon ediniz! Ancak bu sayede polis Vöğ rini öğrenerek yetişti. Aıpîıe ran birinci kat merdivenil' b çek tor Yusuf — Nimetle y müddel — umumisi Safa rastlayar, polis müdürü ©' maf zilini çaldı. Artık bütün “"_:' almtü” ayakta idi. İçeriye kw'“)n,.y!’ dılar, Sinirleri aksülâmele V. kadınlar birtbirlerine SOKU * yorlardı. Birsin ayağt ü gibi idi, ” Delikanlı Mennan Ki yoktu. Yerde üç ceset sever devrilmiş masâl sağ yanına uzanmıştı. lan / küurşun — sol <ından — girmiş ğ de kalmış. Ras Feddan'ın e severin: onmeüBa'” KA nunun sağ tarafından gKT şun küçük beyninden G, _şf yura ” Jok” (_-,.ırlı!“in n Ki A ranlâ Çsr” vardi. BAYSTEŞ ve nn Va Arkâ Kü üstü yatan dö Şıivık:' Kö İK ::) gından sola doğru rDıN'" şunla ölmüştü.