Japon milletini ikiye bölen en mühim sebepler nelerdir? — (— HİKAYESİ ı Yazan: Burhan Cevi barış yolunda siyaset takip edilmesini istiyorlar Japonyanın askerle diplomatlar arasında bugüne kadar devam | Uzak Doğuda işle-! ri uzlaşma yolile halletmek isteyen- tedirler Şu son 5 sene içinde Japonyada çok mühim siyâsi' hâdiseler oldu. Mançüride ilerliyen Japonya, ken- disini bu yolda dunduratak mâni - tanımak istemedi. Ordu za - bitanının hüfuzu © kadar arttı ki, siyasi katiller oldu, intiharlar biri- birini takip etti. Fakat ordunun, donanmanın ileri gelenleri kendi- lerinin ne kadar sözü geçer adam- lar olduklarını gösterdi fuz gitgide arttı. Bu nü- » Fakat son zamanlarda pek şaya- mı dikkat, mânâlı bir - değişiklik hissetmemek kabil değildir. Yeni yapılan intihabatın geçen gün burada bühsettiğimiz kat'i ne- ticesinde belli olan rakamlar bü hu- dusta her şeyi göstermiye kâli bi- rer beliğ delildir. Muhalif fırkaların yeni muvaf - fakiyeti üzerine General Hayaşi kabinesi istifa etsin, etmesin mı $ant ler hâkim vaziyet- | yük Harpte (Yukarıdaj Mikado, selesi bir tarafa bırakılsa bile, Ja- ponyada dahili vaziyet hükümeti müşkül bir mevkide bırakacak bir hale gelmiştir. Çünkü bu her yer- de, her vakit tesadüf edilebilecek bir kabine buhramı ölmaktan zi - yede bir memleket buhranı sayıl- | maktadır. Başvekil General Haya - ginin, şimdiden muhalif fırkaların retslerile pazarlığa girişerek ken - | dilerine kabinede birer nazırlık | Vermek süretile buhranın halli e- | hetine gideceği söyleniyor. Fakat bu hakikaten kâfi bir çare olabi - lecek mi? Yoksa vaziyet, her hangi | bir idarei maslahat çaresini kabul | etmiyecek kadar çetin midir? Bu- | nu önümüzdeki hâdisat göstere - cektir. Yalnız intihabatta böyle bir | muvaffakiyet kazanan — muhalefet fırkalarının - şimdilik - hükümeti müşkül mevkide hırakmak fikrin- de olmadıkları söyleniyor. İntihabatın bu neticesi karşısın- | da askeri fırkaların -vaziyeti çok | zor olduğunu söylemiye hacet yok- tur: Japonyada ordu, ve donanma erkânı, filen siyasiyatla meşgul oldukları için meydana çıkardıkları fırkaların böyle bir. hezimete' uğ- raması üzerine bunlar, hükümete azami müzaharet temin etmişler (Sorda) Japon kulübünün öna ve Hayaşinin programını derhal tatbik edilmesini istemişlerdir Türk Bahriyelileri Nasıl döğüştüler | Tefrika No. 43 Zavallı bahriyelilerimiz göz gö- re göre boğulup gideceklerdi, 'Tahlisiye tertibatından - istifade etmek — istiyorlardı. — Bu retle hayatlarını kurtararak yarın için yurd hizmetine kavuşmak is - tiyorlardı. Lâkin taklisiye tertibatının mü- him bir kısmı bozuk değil mi? su - Bundân başka Mesudiyeye isabet | ile geminin batmağa başlaması a - rasında o kadar kısa zaman geç - mişti ki.. Bir çok askerler makine dairesinde, iş başından bile ayrıl - mağa vakit bulamamışlardı. Etraftan da yardım için gelen Yoktu.. Sahillerdeki topçular san - Yazan: Zeki Cemal suyorlardı. Hakikat ise durmuyor, Mesudi - ye saniyeler geçtikçe biraz— daha suya dalıyordu. — Nihayet büyük bir gürültü... Su üstündeki büyük bir kaynaşma.. Faciayı örtüverdi. Mesudiyedeki 10 zabit ve 27 as- ker de Kanakkalenin ilk mübarek şehitleri arasına girdiler. TAHTELBAHİR KAÇIYOR! 'Tahtelbahir preskopunu çevirin- ce Mesudiyenin batmakta olduğu- nu görmüştü. Şimdi artık dönmek ve hemen kaçmak lâzımdı. Amma., Kahraman Türk topçu - ki bu İşe şaşırıp kalmışlar gibi su- ları ölüm halinde iken bile düşma- ş Hayaşinin programı nedir? E - ss8 şudur: Harici ticaret ve milli iktisadiyatı idare ve murakabe i- çin bir teşkilât vücude getirmek kt bu sayede de, icabında bütün sanayi müesseseleri harp malzemesi yapabilöcek hale getiriliversi" ©8 ordunun, dananmanın silâhlanma: hava kuvvetlerinin arttrılması sı, | için bunlardan hemen istifade ka- bil olabilsin! İşte askeri fırkalar, ordu denan « ma, mehafili Hayaşi programının bu esasatı tatbik edilmdeikçe, Ha- yaşi hükümetinin iktidar mevkiin- den çekilmesine razı değildirler. Diğer taraftan sol cenah fır - kalarının intihabatta en ileri gel- miş olanı .İçtimal kütleler> fır « kası da memlekette siyasi hayatın tabil ve muntazam bir faaliyet ha- line gelmesini, intihabat kanunu- nun değiştirilmesini, harp sanayli- nin millileştirilmesini, Japonyanın | Çin ve... Sovyet Rusya ile münase- betlerinin iyileşmesini istiyor. Bu fırka şimdiki hükümetin daha 2i- | yöde iktidar mevkiinde kalamı - yacağını İleri sürerek memurların aylıkları, aâmelenin ücretleri art - tırılmadıkca Havasi — hükümetiner na nefes aldırmazlar.. İşte gelen mermiler tahtelbahirin çabuk kaç- masını sanki emrediyorlardı. — Evet kâçıyoruz.. Kaçacağız. Fakat, 'Tam dönerken pusulaya bakan kaptan deliegibi ve avazı' çıktığı kadar haykırdı. Bu ses denizin altındaki ufacık bir tahtelbahirden dışarıya hiç âa- kis yapmadı.. Mahvolduk.. Şimdi ne olacak.. Preskop kırılmış.. Pusula da bo- zulmuştu. Şimdi ne yapacaktı. Pu- sula bozulmuş olduğundan gemiyi idare etmek imkânı yoktu, Hattâ şu dakikada nerede olduklarını bi- le bilmiyorlardı. Artık beklemek lâzımdı.. Bekle- mek.. Ortalığın kararmasını — ve dünyadaki olan bitenlerin saklan - dığı dakikaları beklemek lâzımdı. Kaptan tam 9 saat su altında kal-| dıktan sonra suyun üzerine çıktı.. Hedefini, yolunu buldu.. Sonra da- larak Boğazdan dışarıya doğru i - lerlemeğe başladı.. eden mücadelesi nihayet bir sükün safhasına girecek mi? | diyorlar. Di kalar da bu daha ziyade ik lamıyacağını ileri sürerek istifa < sını bekliyorlar Japon işlerini tetkik edenlerin söylediğine göre intihabatın bu ne- | ticesi, efkârı umumiye ile ör nun arasındaki ayrılığı göstermiş- tir. — Ordu erkânı, ne pühasına o- lursa olsun silâhlanmayı, Japon - yanın karada ve denizde genişle- mesini istiyerek bir fütuhat siya- seti takip etmek isterken, efkârı u- Müumiye, dahilde ve hariçte sul- Bu temin edilmiş görmek emelin- dedir. Japonya için barici vaziye- tin tehlikeli u iddiası da halk- ça kabul edilmiyor. Japon efkârı umumiyesi diğer devletlerle bir toşriki mesâi siyaseti takip edil- mesini, bilhassa Çin ve Sovyet Ruz- ya ile dostluk tesisini ileri süzü- yor Çin meselesi İngiltere ile Ja - | ponya arasında muğlak işlerden - dir, Şimdiye kadar bir kaç kere Londra ile Tokyo arasında müzake- başlandı, fakat hiç elde edilemedi. — İngiliz - Japon münasebatının düzelmiye muh Teyi etice olduğu saklanmıyor da şimdiye kadar müsbet bir şe; çıkmamıştır. Yalnız Çin meselesi değil, meselâ deniz teslihatı me - selesinde de kaç senedir Japonya ile İngiltere biribirinden çok ay - rılmıştır. — İngilltere olsun, Ame- rika olsun Çinin istiklâline ve top- rağının tamamiyetine halel gel » mesine razı değildir. Halbuki, bil- hassa şu son beş senenin hâdisatı Çinde, Japonyanın ne kader ha - KS D Japön Veltahdı , . raretli bir faaliyete geçti termiştir. İngiltere, Çinin istik - lâl ve tamamiyetini korumak — si- yasetinden ayrılmıyacağını yeni - | den tel etmistir Başım gözüm Allaha — emanet Diye ilerliyordu. Ne gittiği yeri bi- liyor, ne de yaptığı işi anlıyordu. Tali.. Yüzbaşının yüzüne çok gü- lüyordu. Tam 7 mayn - tarlasını geçtiği halde hiç bir tehllike — ile karşılaşmadı. Nihayet.. Karanlıklar içinde Boğazdân kur- tuldu. Ve suyun üstüne çıkarak üssübahriye doğru hızla yol aldı.. Bu macera deniz tarihinde eşi az bulunur bir cesaretin timsalidir. İngiliz Bahriye Nezareti bu tahtel- bahir kumandanı ile arkadaşlarını takdir etti ve yüzbaşı Normal Hul- brote de (Viktor Port) nişanını ve Mmuavini yüzbaşı Vin ile diğer as - kerlere de muhtelif nişanlar ver « di. MESUDİYEDEN KURTULAN- LAR!.. Saatler geçti.. Kurtarma terti - batı ile etraftan yetişildi Deniz üstünde kalan tahta par- çaları.. İnsan cesetleri.. Ve su üs - tündeki son felâketzedeler top « Tandı., ee S L DAT GÜOND İ “Kadın ve Son intihapta kazanan muhalifler Sovyetlerle 3 Kadın, onların nazarında bir ©- | yuncak gibidir. Nasıl ki, çocuk ye- ni bir oyuncağa malik olduğu za- Tan, eskisini bir kenara atar ve u- | nutürsa, işte, erkek te bö ledir: O da güzel bulduğu, beğe: diği bir bayanı elde etmek — içi günlerce onun peşinde koşar du- | rur, kendisini ona sevdirmek, için elinden 'gelen berşeyi yapar. Onun kadından istediği, ondan bekledi- ği sadece bir tebessümdür. Evet, elde etmek istediği bayanın halif bir gülümsemesi onun için kâfi Derhal kadına, hiç stıkılmadan; ve re kadar yüzü kizarmadan kendiyi- ni sevdiğini, kendisine âşık” oldu- | ğunü itiraf eder: — Siz kandınların en güzeli, ba- yanların en dilberisiniz' — Güzelliğin bir örneğisiniz! — | — Sizi bütün varlığımla sevi « yorum! — Güzel gözlerinizin hayranı yım! — Emin olun bayan, size olan aşkım, okyanoslardan daha derin, Himalüyalardan daha yüksektir! Zavallı kadın, onun bütün bu sözlerine inanır, kendisini hakika- ten sevdiğini sanır ve o da, yavaş yavaş bu erkeğe ısınmıya, ve onu sevmeğe başlar. Fakat, günün bi- rinde erkek, ondan bıkınca, bu se- fer yeni bir av peşinde başlar ve yenisini elde kisini terk eder, unutur onu | Erkek değil mi? İyisi de, fenası da, güzeli de çirkini de bhep bir- | birine benzer. Bütün erkekler.. Feride, «Erkeklere dalir> başlık h ve Güzide Ülker imzalı bı zının sonunu okuyamadı, dal oni Kurtulanlardan 49 zabit ile 567" asker bu faclanın Türk kalbinde bı- raktığı acıyı bir kere daha tazele « diler. Ancak iki gün sönra bu fatianın gözleri yaşartan ikinci bir safhası oldu. Gemiden kurtulanlardan bir | kaçı, geminin kazan dairesinde ve kamaralarında bir çok zabitlerin | kaldığını söylemişlerdi Bunun üzerine harekete — geçen tahlisiye idaresi Mesudiyenin bat: tığı yerde denize dalgıç — indirerek geminin içinde araştırmıya başladı İlk dalgıç ellerinde çekiçler ol- duğu halde Mesudiyenin deniz al- tındak! ankazı arasında dolaştı Çekiçlerle geminin kazan daire- sinde ve kamaralara vuruluyor ve içeriden bir ses bekleniyordu Deniz altındaki dalgıçların heye- canından ziyade deniz üstündeki- ler, sahillerde toplanmış olanlar sa- bırsızlanıyordu.. Kazan dairesinde bir kaç zabitin kaldığını duyan halk: — Hiç olmazsa bu zabitler kurta- oyuncak' gee ” rusu okumuya laharanül € 6 ü di, Bu yazıya sinirleni kü, Ferideye göre, Güzid erkekler hakkındaki bu düşünüşleri yanlış ve verdiği :"; kümler pek haksızdı. Belki, HAĞ ta dediği gibi erkekler vardi na o da hak verebilirdi Fıilî"“ nun bütün erkekler hakkında # fikirleri gütmesi, ve yine büfün | kekler için aynı hükümleri *7 mhesi doğru değildi. A Feridenin de gönül verdiğ” b erkek vardı. O da, Nuütret GÜ teminde genç bir. doktar & du. Fakât, Feride sevdiği bü ;:', A ) €in de kendisine sonsuz bi $ gi bağlhı olduğunu ve kendisini öl - ceye kadar seveceğine o Ki mindi ki. Onunla bir. baloda tanışmiSlir, © akşam, bütün kadınların. ) tün genç kızların gözü oadaydi |) tuz yaşlarında. siyalı ve KY? Saçlı, siyah gözlü, yakışıklı DİF ı!: ti. Güzeldi: En güzet, en ŞAP* e kadınları kendisine cezbedecek-. dilber bayanların sihirli gözt tatlı bakışlı, gülen gözlerine çimte ran edecek kadar güzel ve $e a 1 salonlarını. deldütü bütün kadınlar gibi Feride dt V lonun bu en güzel erkeğinil _ıo,. lerle dansedeci merak ediy du. Ve bunu dir ki, bd“"'ıî bayanlar gibi; o da cazın DAf rdu masını sabırsızlıkla bekliyorü şlamış Ve © Nihayet vaz af yorl rilabilse.. dryerek dualür e) di — Ah bir kere kuıîulsıll(n;ıb $ 36 saat devam eden araştırı sonra hiç bir ses ç.a:msdı.» , lamır Herkes ümitsizleşmiye P' a rada birdenbire içeriden PİF di,, — Ay- ay, Hemen oraya gelen mak' KF kazanı deldiler ve içeridet biti bitkin bir halde çıkaP | yar Fakat, ne çare, ömürleri İfgçuti darmış.. Bunlardan çarh$? e gükr Hulüsi biraz sonra li rek şehitlerin arasına Z ÇANAKKALEYE Tî:îf bi İk Çanakkaleye girebi u kolay bir şey değildi. düşmanlar öğrenmişlerdi. — yadl Ancak İngiliz Pransil, muhakkak bu işin zaferit K ni umuyordu. (Dre”