Tefrika No: 19 mukaddes Siyon Sahra, Aşo ile Kaşonun tekli * | ni Süleymana söylemişse de, hü- kümdar bu sözlere chemmiyet ver- memişti, İ Öyle ya.. iki yüz kişilik bir'has - S bölüğünün bir şey yapamadığı bir kuvyete, bâşında iki genç arap kızının bulunacağı yüz kişilik bir Küvvet ne yapabilirdi? | Süleyman gece yarısı saraya dö- | Ten hassa zabijti Kiletin sol elinin de âsiler tarafından kesildiğini gö Tünce, âsilerden büsbütün ürkmü; tü Kilet çok meyustu.. Mustaripti . Yatakta yatıyordu. Aşo ertesi sabah dileğinde ısrar — Bunu kabul elmezseniz pişman Olacaksınız! dedi. Çünkü hasımla- Titaz hem şıtnarmış, hem de dâha Sok kuvvetlenmiş olacaklar.. Süleyman bu sözlere de ehem - Miyet vermedi. :'“ ile Kaşo birleştiler.. e —mmhbimr_ıuunıekhlriş Becerebilir Ka miyiz? — Ben hazırım.. Azo, Sahrayı buldu: — Bize iki at bulur musun? Di- Ye sordu, Sahra elinden gelse yani Süley- î;'îd"“ çekinmese, iki kız kardeş- mep, Ttlikte yahadileri püskürt - Ü* gidecekti. İA Ne mutlu size! Onlarla dövüş- “ğe Elderseniz, her halde büyük İ$ gBörmüş olursunuz! Sahra arkadaşlarına iki S? büldü.. Cenbiye verdi. bir Sa'- ©rkenden iki bedevi kızı yola Siktilar, .. _î“ı'min gözdelerinden Silâ, - Ya gelen ve bir sabah birden - "!:ı kaybolan bedevi kızlarının ne- Eittiğini öğrenmek istiyordu. lâ, Sahrayı bulda: —Kabilene mensup kız kardeş - Bereye gittiler? » Ç'Ye sordu. Sahra: — Haberi; a BZT a geee aç FENdi köylerine Gönerken, H görünmiyecek kadar kabalık tirler mi bu kızlar? tü; * Müşkül vaziyete düşmüş- &ıî Ben onları burada alıkoymak Yordum. Belki bundan korka - he Kaçmışlardır. Eğer bu gece tlerse, o zaman buna kat'i- l Yetle hüm&dıbu i Bolis roma Karanîîkta bir Süleymanın Sarayında 'KUDUS KIZLARI Yazan : M. Necdet Tunçer Efrayim sokakta dolaşanların kulağına eğilerek: “Siyon seni bekliyor!,, diyordu. Bu sesi duyanlar Dedi Silâ bü sözlerden şüpheye düş - — Sen beni aldatıyorsun. Sah - Ta! dedi. Onların nereye gittiğmi sen bilirsin! Sahra yalan yere yemin etti: — Bütün mabutların, bütün ctn- lerin gazebine uğrıyayım.. eğer Di- lıyorsam. v.a O gün Kudüste yerlilerin afik bahar bayramıi» münasebetile yap- tıiğı şenlikler çök eğlenceli geçiyor- du. Asürilerden alınan bu âdet Ku- düste Mmilli bir şekii almıştı. Bir çok kimseler yüzlerine Asür hü » kümdarlarının uzun — sakallarını taklit ederek boyuyorlar ve mas- keler takıp oynuyorlardı. . Saraydaki odasında hasta yatan Sahranın erkek kardeşi bu şen- Tiklere iştirâk edemediğine müte - essirdi. Sahra: — Yerliler coşmuşlar.. ne kadar şen, ne kadar neş'eli görünüyorlar. Dedikçe, Hamo hiddetinden ateş püskürüyor ve: — Bu adamların maskelerini bi. yer birer indirip gözden geçirmeli. Diyordu. Hamo bir bedevi genci olmakla beraber, bu husustaki fikir ve dü- v aa aNN AAA AAA LERYAN NN MENaDeniDENaANENN AAAT AŞA AYA AAA BAAi Son Telgrafın Müsabakası Bayanı —— Tanıyor musunuz? ışık ı,,; İntan bir roman yııdığlKı: - çlakikate bağlı değildir. Ka - ::', :ğ #kla gelmiyen, umulmadık Tomaç den kaçırabilir. Meselâ ben, M dğ Yazar gibi şöyle bir şey da- bir dünebilirim, Katil yanında Ve ej Merdiven getirmiş olabilir lany.m“"m gizli bir kapıdan di « hmrmıımı ve oradan aşağıya BaypP fikir güzel! fakat maalesef hi uymuyor, Çünkü, Kara- Lıl: Odasında dışırı_vî açılan gizli Sareçi ? Yoktur. Daha başka bir hal K M:*hmın geliyor mu? Ter, dın_üll düuvarlarda esrarengiz &Caba mlere açılan gizli kapılar T x OK mudur, dersiniz? S Eskiden bu:kabil hal çareleri SAAT yYezan: Edgar eviren: Muammer Alatu benim zihnimi çok oyalardı. Fakat şimdi mimarlarımız bize bu tarz - daki hal çarelerini çok görüyorlar. Onu da bırakalım. Bu işi başka ci- hetlerden halletmeğe bakalım. A- caba miknatıslı bir âlet vasıtasile sürgüyü dışarıdan sürmek müm - kün olamaz mı? — Ben bunu düşündüm. Fakat netice menfi çıktı. Sürgü büyük - tür, öyle muknatısla hareket ede - ceğe benzemiyor. Başka bir şeyler daha düşünelim Con! Con Leksman başını arkaya attı we hafif bir kahkaha sgliverdi: — Allah Allah, dedi, bu işle be- nim de uğraşmamı niçin bu kadar arzu ediyorsunuz? Unutmayınız ki, ben herkesten evvel Kara'yı öle dürmeğe n;xr.ıed bir insan vaziye« dağına koşmağa başladılar şünceleri hiç te yabına atılacak kadar boş ve mânâsız değildi. Hamo, Efrayimin bu bayramdan istifade ederek şehirde serbesiçe dolaşabileceğini tahmin ediyordu. Hamo bu tahmininde aldanma - maştı, Sarayın önünden geçen yüz- leri Boyalı ve alelaenip — giyinmiş Ansanlar arasında, isyamı el altın - dan idare edenler de yok — değildi. Ve bilbassa bu kalabalığın başında Eitayım de bulunuyordu. Efrayimin bu kalabâlığa iş:ixıi etmesinin elbette bir sebebl vardı: | Siyon dağına çıkan âsileri daha ’ çok kuvvetlendirmek için, Kudüs- ten bir miktar daha yardımcı alıp götürmek lâzımdı. â İşte Efrayim şenlikler arasındı bu vazifeyi görüyordu. O, emin sandığı kimselerin kulağına eğile- rek: «— Siyon seni bekliyor', Diyordu. Efrayimin — sesini hiç kimse: — Ben Siyona gitmem.. ııde—. mem. Diyemezdi.. ve diyemiyordu. (Siyon dağı) Filistinlilerce mu- kaddes bir dağdı. Oradan gelr her sese yahudilerin icâbet etm si gerekti. Etrayim o gün akşama kadar şe- hirden bir kaç vüz kişi datıa toplâ- mağa muvaffak olmuş'u. (Devamı var) duyanlardan Okuyucularımıza Bir çok okuyucularımız - mek - tupla, telefonla kuponların ne va- kit gönderileceğini soruyorlar. Mü- sabakaya iştirâk eden - muhterem okuyucularımıza şunu — söylemek işteriz ki, her gün çıkan kuponu, hemen o gün göndermiye Tüzüm yoktur. Bvvelce ilân ettiğimiz gibi, müsabakamız 30 gün sürecek ve 30 gesim basmış olacağız. Binaenaleyh | © vakite kadar da 30 kupon ba - | sılmış olacaktır. Okuyucularımız, | bu ay sonunda 30 kuponu bir - den bir zarfa koyup posta ile bize göndermelidirler. n Telgrafın Müsabaka Kuponu nin totoğrafı bildiririm. ADRES ! olduğunu tinde bulunuyorum. siyelerimle sizin tahkikatınızı yan- hş istikametlere sevketmiş olabi » Brim, Yeniden düşünceye maldı: — Acaba ocağın bacasından çık- maş olamaz mı? — Olamaz, Çünkü ocakta cehen- nem ateşi yanıyordu. O ateş öyle yanarken, bir adamın bu bacadan çıkıp kaçması mümkün değildir. — Pekâlâ, o halde siz de kendi tahminlerinizi söyleyiniz. — Hiç bir tahminde buluhamı - yyorum. Fakat şöyle bir şey aklıma geliyor. Kara yatağına uzanmış, ki- tap okuüyordu. 'Tam o sırada katil göründü. Kara hemen telefona ya- pıştı ve katil de o anda adamı te- mizledi. — Peki, cinayet yerinde hiç bir iz, tahkikata istikamet verecek bir alâmet bulamadınız mı? — İki tane mum bulduk. Biri o- danın ortasında idi, öteki de yata- ğin altında! Yatağın altındaki mu- mun başı koparılmıştı. Bu parça « nin ocağa atıldığını anladık. Son- SPOR Finlândiya müsabakaları münasebetile: Güreş federasyonuna açık mektup Yazan: Artık yetişir... Arkadaşlık, dost luk bir tarafa... Memleket işlerin- de hatır gönül tanınmaz... Ben de, bu düştura uyarak güreş işlerimi - ze bir açık mektup yazmağa karar verdim. Güreş federasyonu reisi A. Fetgeri Şuenu otuz senelik arkadaşımdır. Türkiyede ilk amatör alafranga gü- Tesi beraber yapmış ve öğretmiş daostlardan ve Beşiktaş klübü mües- sislerindeniz. Spor kurumunun ilk müessislerinden olduğumuz — gibi güreş federasyonunun da ilk ola - rak birinci reisi Ali Seyfi, ikinci reisi ben idim. Ben, senelerce güreş federasyo- nunda çalışuktan sonra, Paris O- Hmpıyatlar dönüşü iİstifa ettim. İstifama sebep de Spor Kurumu- nun gidişini beğenmediğimden i - leri gelmişti. — Nitekim fikirle - bet etmiş olduğumu za- vakıalar isbat etti. Ne ise bunlar geldi geçti. ... Şimdiye kadar kalemimi atletizm, futbol üzerine cih ettim. Ara sıra da güreşe ve sair şubelere yer ayırarak bazı tenkitler yaptım. Son zamanlarda güreş federas- yöonu çığırından çıktı. Bilhassa Ber- lin Olimpiyatlarından sonra, zaler- lerin verdiği neş'e ile sermest olan | arka aşlar ne yapacaklarını şaşı « rarak Dimyata pirince giderkon evdeki butgurdan da ettiler bizi.. Spor Kurumu kurulalı elimizde değişmiyen statik bir milli güreş takımımız var. Bu takımı yeni - lemek, gençleştirmek elimizden gelmez iken mevcudu da son Fin - ya ve İsveç seyahatlerimizle kırıp döktük. Üste de dünya şampiyonu olan Yaşarı gel>cek Olimpiyatlara kadar Türk gençliğinin şanü şeref sembo- lü, sporcularımızın ruhu ve hareki varlığı için bir hız mevcudu olarak hifz ve siyanet etmemiz icap eder - ken büyük bir gaflet eseri olarak Çarçabuk harcetmiş olduk. Bütün bu hatalar gafletten ziya- de daha başka mânâlar ifade eden | kelimelerin metlülüdur. Hiç $edi kişilik bir takım on beş günde durmadan yetmiş sekiz gü- res yapar mı? Hem de bu yedi ki- erde donmüş stcarın parça- arı bulduk, — Bütün bulduklarınız bundan ibaret mi? — Küçük mum, bir tirbuşon gibi bükülmüştü. Con Leksman üâdeta bağırdı: — İşte «Karanlıkta bir ışık!» de €i. Bir polis romanı için ne güzel isim, Çönkü Kara mumdan âdeta korkarcasına nefret ederdi. — Neden? Leksman cevap vermeden evvel, Bümüş tabakasından bir sigara Boçti ve yaktı: — Azizim, dedi, tali bir gün be- ni acaip bir memlekete götürdü. Çıplak dağların eteklerine kan - muş köyler.. Buralarda köylü ne kral biliyor, ne hükümet... Nesil « den nesle göçen kanunlarla idare ediliyorlar. Hem de ne şidâst!e! Suçlulara — verilen cezalar insar havsalasının almıyacağı kadar 2t- Timane! Meselâ cürmü meşhud ha- Hinde yakalanan kadınlar pararn parça ediliyorlar. Hırsızların göz - leri oyuluyor, T. X. titredi. ginin ikisi de kırılıp dökülerek 15- karta kaldıktan sonra!.. Bütün bu hataları örtbas etmek i- çin güreş federasyonunun ortaya koyduğu ve Türk &par dünyasına ilân ettiği gu oluyor: «..Biz güreşi bilmiyormuşuz! Şim-| diye kadar bildiklerimiz hiçmiş! Finlândiya ve İsveç seferinden son- ra; güreş ne demektir, öğrendik.. ilh,.> Bu beyanat ve ilânata benim gi- bi senelerce güreş yapmış bir a - dam değil, ömründe güreş seyret - memiş ve bu işi bilmez bir adam bile inanamaz ve derhal şu suali sorar: Mademki, bilmiyorduk da nasıl oldu da Yaşar dünya şampiyomu oldu? Ve Mersinli Ahmet üçüncü? Demek, biliyorduk ki; bir şey- ler kazandık. Güzeş Federasyonu bu ilânatile şunu da demek istiyor: — ««Ön üç senedir yüzlerce ke- re Avrupaya seyahat ettiğimiz hal- e gözü kapalı gitmiş, gelm Hiç bir şey anlamadan sokakları karışlamışız, Antrenöre de, bilmis» yerek 'dinlerce lira para vermi - Şiz.. ilh..> Eğer bu beyanatı yapan yeni bir güreş federasyonu heveti ol müş ölsaydı, önu bu tezile ma - zur görirdük. Pakat; en üç senedir üst üste işlediği hataları yine ken- di elile bizlere ilân eden böyle bir heyete, insanın, Allah selâmet ver- sin diyeceği geliyor! Dünyada hiç bir heyet görül « müş müdür ki, bu derece saıf ve bu derece lâubali bir beyanat ve ilânatta bulunmuş olsan, Güreş Federatyonu kendine ça- tan buzi arkadaşlara ikide birde şu mukabelede bulunuyor — Teknik konuşalım, teknik ya- zalim, mizah yapmıyalın., kolem manevrası hiç.. Peki, şimdi ben otuz senelik bir güreşçi olsrak cevap veriyorum: Güreşte teknik, ön beş günde beş kişiye yetmiş sekiz güreş yaptır. - mak mıdir? Güreşte teknik, kazanılan bir duhaş etmek midir? Güreşte teknik, kazanı! bir Yine bir suçlunun halkın top- Tandığı bir meydana getirilerek, dilirin koparıldığını gördüm. Za- man zaman Türkler ve maha! dareler bu - iptidaf hayata nizam vermek için bu köylere jandarma- lar gönderiyorlar. Fakat bu gelen jandarmalar bir daha geriye dön - müyorlar, Hiç bir iz bırakmadan ortahktan kaybolup gidiyorlar, Bü- tün köylünün dili bir! Bu zat ya kendisini öldürmüştür. Yahut - bir kadın kaçırıp sır. olmuştur. Eski cedlerden kalan bu âdetlerde mu- mun büyük rolü vardır. Fakat bu- rada alelâde mum mevzuubahs de- gildir. Bu mumlardan üçünü par- maklarınızm arasına — sıkıştırmız ve güzelce bağlayınız. Sonra mum- ları yakınız, mum yanıp yavaş ya- vaş alçaldıkça, bu manzarayı deh- şetle seyredersiniz, değil mi? Ya - but bu mumlardan bir tanesini bir Larut kümesinin ortasına dikerek yakınız. Bu barut kümesinden de | çıplak ayağınızın altına dökülmüş olan büyücek bir barut kümesine doğru bir fitil uzatınız. Yahut doğ- rudan doğruya iki barut kümesini M. Sami Karayel dünya şampiyonluğunu yok pahas sına sâtmak midir? Bütün bu fecaatlere mukabil gü- rTeş federasyonumuz şimalden bi - 'ze yeni ve kimsenin bilmediği gü- Teş tekniği getirmiş oluyor öyle mi? Peki; gelecek yazımda, Rgüreşte teknik, taktik, stil nedir, Güreş Fe- derasyonu da ve okuyucularım da okusunlar. Bi bakla ilim mânâsında nasıl ıslatılıyor, görsünler. Çünkü, artik yetor. .. Hakemler Ankara- da Doğansporu, İstanbulda Üçoku yendi. Üçok ve Doğanspor takımlarının maçları İzmir gazetelerinde mü - him yer tutmaktadır. Anadolu 'ga- zetesinin Pazar günkü nüshasının birinci sayfasında şöyle bir büşlik yapmış: «Hakemler Ankarada Doğan - sporu 6-1, Üçoku da 1- O yendi » ler». Bu cümleden İzmirlilerin ha. kemlere kızdıkları belli oluyor. Üz okun Fer.ere mağlup olduğunu ka- bul etmiyen Anadolu gazetesi baria bir penatlının da verilmediğini ya- Zzıyor, Üçok Fenere karşı muvaflakiyet» li bir oyun çıkardı. Fakat hakemin tarafgirliğini görmedik, Ankarada Gençler Birliğinin beş golü o£ - sayddan attığı ve hakemin tama « mile tarafgir olduğu yazılıyor. Bu işde gene hakemin kabahatı ola « maz. Ç'nkü hakem bildiğini tat « bik etmiştir. Alâaddin gibi temiz bir sporeü- nun - tarafgirlik yapacağına ina - nomayız. Bu işte kabâhat Ankara- h bir Hakeme Ankara - İzmir ma- Çinm THisresini verenlerdedir. Yazıldığı gibi Beşiktaş - Üçok maçının hakemi Şazi Tezcan de- ğildi ve bu evvelce ilân edilmişti. Anadolu gazetesinin Şazi Tezean gibi dülüst bir hakemimize taraf. girlik suçunu tüklemesi çok acajp. tir. Her Lalde bu yazı mağlübiye tin tesiri ile yazılmıştır. Sovyetler birlidi kupası Bu sene Sovyetler Birliği Futbol kupası maçlarına 128 takım iştirâk edecektir. BELÇİKADA: Avusturya takımlarından — First Vienna takımı da Belçikaya bir türneye çıkmıştır. Üypest de Warmot'u 1-0 yenmiş- tir. İSVİÇREDE: Grosshappers - Lausanne: 10-0, Bolonia - Servet; 3-1. Zidenise - Strasbourg: 2 -. HUSUSİ MAÇ Ambrasiana - Lugavo: 2-0. Kickers - Stutgart - Young: &-1. baruttan la birleştiriniz. Be T oynatamazsınız, çünkü bağe hdır, ayağının. — oynatamazsınız, çünkü bağlıdır. Bu mum cezasının bin bir çeşit istimal tarzı vardır, Meselâ insanın tıraş edilmiş ka: fasının üzerine de mum koyarlar, Kara bütün bu usullerin hepsini de bilirdi. — Böyle bir zalim ha! Vay ca- nına! 'Tam o sırada garson geldi. 'T. X. e Lir mektup verdi. Yazı <« hanesine yelen ve oradan da ken- disine gönderilen bir mektup: #Azizim Meredit, «Mektubunuza cevap - olarak gu satırları yazıyorum. Kızımın Lan- drada bulunduğumu öğrendim. Pa. kat bu sabala kadar hiç malüma - tım yoktu. Bankerimden aldığına malümata göre, kızım bankaya uğ- ramış ve şahsi paramdan mühira bir miktarını abp gitmiş. Bu para ile ne yapmak - istediğini ve şimdi nerede bulundu bilmiyorum, Ne kadar merak ve endişe içinde bulunduğumu tasavvur - edersiniz (Devamı var)