? L ğt Atınada,34 üncü alay kışlasındakralın # ç Büyük Harpte Türk Bahriyelileri Nasıl döğuştüler LKNĞKNİLARANAAN LNMN aN LEReke DNDN $kane a lnda nn mekamm aa TANmAşaTA UN DA AAA amaNNN DU aNN ge Yazan: Zeki Cemal üüttarireninie bi 'ĞMLİKEĞĞ UNUN AAA ARELAK N BĞi Nandum Haa akkbakanallarmardaNNAKAANAayaranaNirGN. Dumlupınar da hazır bulunduğu bir tören Yunanlılar Türk topraklarında ölen askerlerin hatıralarım andılar agenadış ! Dumlupıinar “muharebesinde'vazlgett göstürir Harita Atina, 1 (Hususi Muhabirimi - zin mektubu) — Burada Dumlu - pınar muharebesinin yıldönümü münasebetile yapılan merasim hak- kında İstanbul gazcteleri hiç bir şey yazmadılar, | Halbuki bu rmerasimin Türk- Yu: | nan dastluğu bakımından ayrı bir ehemmiyeti vardı. ida, 34 üncü alay kışlasında yapılan bu merasimde Kral Yor « gt €e hazır bulundu. Yunanlıların Anadoluda giriş » tikleri muharebelerde ölenlerın ad larını anmak için tertip edilen bü marasimde şu sözler tebarüz etti- Tilmiştir: 'Yunanistan deniz aşırı bir savaşa girişmiştir. Bu savaş kudretinin feskinde idi. 1920 de krol Kons'un- tia geldikten sonra, bir keşif ya < pıldı.: Ve o ana kadar sehemmiyet- siz çete gruplorı» zanmedilen kuv * wetlerin, milli Kemâlist kıyamının | kıivvetli ordusu olduğu meydana | çıktı. l 'Türk vatanperverrinin gayrtetleri €n imüsalt şartlar dairesinde ileri Bidiyordu. Avrupalıların yorgun- Tuğu ile aralarındaki nifak ve mil- le'in ana yurdunu kurtarma aşkı ©..Un lehinde idi, Yunanistan müşkül mevkide idi. Drjanları tereddüt içinde bulu - myorlardı. Aradoluyu nasıl bıra- kazaklarımı bilmiyorlardı. G devletler de bu işe sod ver- mek istiyorlardı. Londrada top - lacıkları konferansa resmi Türki- yeden maada Ankarayı da çağır - Gilar, Londrada Yunanlıları himaye eden yalnız ve şahsen bir -cnebi başvekil olmuştur. Bu zat bile âle- nor. müdafasya cesaret edemiye - rek. Yunanlıların kulağına; «ken- dic! göster.» diyordu. 1921 Mart ba- Tekâtı iste bu yoldü başladı. Tefrika No. 5 Filika büyük köpükler saçarak Himana doğru ilerledikçe korku art. tı. Ve biraz sonra Timana çıkan * Türk behriyelileri karşısında hiç kimseyi bulamadılar, — Muhafaza emurları çoktan kaçmışlardı. Hamidiye kumandanı şehir hal- atlik bir mühlet verdi. den çıkacaktı. Aksi tak bardıman esnasındaki — -mes'uliyet kabul edilmiy * kumandanı — Türkün — âlicenap karakterine bugün değil, asırlar - dahberi val Büyük dedelerin- den 17 asırdan bugüne kadar mü- Kondra konfetansı esnasinda im- | zalanan Fransa - Türkiye uzlaşma- sı, #nadoludaki dürumumuzu ca- he ziyade berbat etmişti. Harekâtı askeriyeyi politikanın | idere etmesi kadar kötü şey yok ur, t kuvvetleri karşısında Yu- | mühim bir iş görmele - | An yoktu. Bir kaç sınıf si- e bunlar An a. ayak basmadan hareke'i keriye başladı. Ruslar ve Fhansızlarla uzlaşan hrğ;ye. bütün kuvvetlerini Yu - nan Ordusunun karşısına yığıntş - tı. Mart harekâtı pek çetin olmuş- fur. Anlaşılan, bu iki milletin dost- YunaniIstanı Anadolu badi: o — ten adiyen Türklerin karşısına çı- kan Ruslar; harp esnasındaki şid- detine mukabil esirlere hatlâ halk tabakasına karşı Türkün gösterdi- ği büyük) hareket de bu bilgisine unutulma bir hat ilâve etmişti. Telsizler mütemadiyen işliyordu. Bilhasss Rus şehirlerinden etrafa yayılan dalgalar Türk gemilerinin telsiz makinelerine girdikçe bunun ne olduğu daha iyi anlaşılıyordu. Rus limarları büyük bir korku içinde imdat istiyorlardı. Bir taraf- tan - Novorosisk, diğer taraftan Si- | vastopol. hattâ Odesa.. telsizleri | tehlikeli bir | bazır'öl çanları çaldı Dediler ki: “Yunanistan deniz aşırı bir savaşa girişti. Bu lük yolunu bulması için, çetin mü- cadelelerle karşılaşması mukad - dermiş. Politikacılar Yunan ordusunun Eskişehir - Rfyon hattını tutcsasını istemişlerdi. «C> kolordusu Eski- şeniri ve Uşakta bulunan «A» ko- Tordüsü da Afyonu işgel emrini aldılar, 4C» kolordusu Kovslic-Av. gin hattında büyük Türk kuvvet- leri ile karşılaştığından on gün sü- ref Çetif müharebelerden sanra Bursa elvarındaki eski mevzilerine dönmiye mecbur kaldılar, mühim Taık avemet görmiyen «Ar kolardu- su ise 14 Mart günü Afyona girmiş, e de bir kaç bas - kın yapılmıştır. — Fakat yalnız ba- eri sarkması bu kolarduyu Vaziyete — sokmuştu. Türklerin mukabil taarruzuna uğ- ratcak tehlikesi vardı. Bu sebep - lığı Afyonu . Mukabil taarruz. Dumlupınarda yapıldı. Yedi Türk fırkası 34 ün. | ü Yunan alayının üzerine yüklen- diler. Bu müthiş akın karşısında alaş süngü ve el bombalarına da- yanarak, gerilememiştir, Alayın bo- | | savaş kudretinin fevkinde idın bütün mevcudü ateş h : kedilmişti. Alay sancağını eline a- dan papaz ile ilk defa koşmuş ve ef- Bu çetin savaş esnasında Yu - nan birliklerinin göstermi olduk - nüt cidden şayanı hayret- Halaydan sonra J1 nci kendiliklerinden - vardına uşlardı; 7 nci topçu bölüğü de setir tertibatı almaya lüzum gör * meden ateşe başlam Bu mubharebe tam üç gün sür - müştür. Bu üç gün İçinde ondan fazla taarruz ve mukabil taarrız- lar yapılmış ve her iki taraf azim, şecaat ve fedakârlıkla çarpışmış- | lardır. «Tipos» gazetesi bu metasim m:ü- nasebetile leyi ilâve ediyor; «Niheyet ruz ağır zaylatla 1 tür. Yunan otdusu - nun kahramanlığı ve vatanperver- | N&i için şeref teşkil eden bu mu - nin yıldönümü Gudi meyda- muca kralın da hüzürü ile tes'id edilmiştir. Yunan nesilleri vatan uğrunda can verenlerin şe: ve anı'dıklarını göz önünde - bulun - durmalıdırlar. sine sirükliyen Venizelosun cenaze merasiminde nişanlarını taştyan efranlar mütemadiyen —(imdat) işaretleri | mesafe 2000. ateş. yağdırıyordu.: Bunu — makinesinde — zapteden Türk harp gemileri de diğer arka- daşlarının ne yaptığını daha iyi anlıyordu. Hamidiye de karşısında bulunduğu limandan etrafa yağan telsizler, işaretlerini tesbit e Fakat buna rağmen 2 saat bekledi. Çünkü gelecek olanın göreceği de vardı... Asırlırdanberi karada kavga-eden Ruslarla Türkler bir kere de denizde boy ölçüşürlerdi. Nihayet vakit geldi... Hamıdivenin — botaryalarındak bUtÜm batar- yalar-bir an içinde ateşe müheyya bir hale gelmişti. Kumandan elinde dürbin şehrin arka tarafındaki istihkâmları kon- trol ediyordu. Nihayet kumandayı verdi.. —— BHedet sağdaki istihkâmlar.. Batarya kumandaları - ölçüleri verdiler ve kumandayı tamamla - dılar.. — Hedef sağdaki istihkâmlar.. Bir an içinde taretlerden ateş fışkırdı. Hamidiye kahramanla - | rı.. dünya tarihine sayfalar yazdı- | racak kahramanlar öyle isabetli a- tışlar yapıyorlardı ki.. bir an için- de Feodosya allak bullak - oldu. İstihkâmların bulunduğu yerden bir toz dumanından başka bir şey yükselmiyordu. 15 dakikalık ateş sanki şehri bir yığın toprak kaline getirmişti. Kışlalar, kömür depoları.. büyük depolar.. hep berhava olmuştu. Böyle işlere alışık olan Hamidi- ye kahramanları hiç bir heyecan duymuyor ve her mahvolan büyük bir binadan sonra yalnız bir emir yükseliyordu: — Sağdaki sarı kışlaya.. * Soldaki kömür depolarıma.. kün intikamnı alacak umumi bir kün intikamını alacak umumi bir yer kalmamıştı. Hamidiyo de işini 15 dakikada bitirivermişti. Artık garbe doğru bir rota ile dönmek i- cap ediyordu. Kumandan son bir dığı satırlara şu cüm- | | —HIKAYE Yazan : Reşat Feyzi ğ Adalarda bır yar yazdı. Adaya taşındıktan | bir hafta sonra, biz gün, yalnız ba- | şıma, Dile doğru ağır ağır yürü - yerdum. Çamların altında temiz hava alıyor, hem de: İşte yalnızım, Allah karşıma et çıkarsa da biraz eğlen - Daha bunu aklımdan geçirirken, yolun sağından ince bir öksürük sesi duydum. Döntlüm, baktım. Bir genç kız, çamın altına oturmuş, kitap okuyor. Güzel bir kızdı. Sarı rı otnuzlarına dükülmüş, göz- lerinde sıcak bir rüya havası var. dı Beni görünce, ellerile etekleri- ni çekerek diz kapaklarını kapat - | istedi. Ona uzun uzun baktım. F bir adam ne düşünür?. He- men balta olmak değil mi?. Adım- larımı Gülü ıms(dm*. | , de - Fa - kat, yan gözle bana bakıyordu. He- men orada durmak için, bir baha- ne bulamadım. 50-60 adiım kadar ilerlemiştim. Fakat dönüp dönüp bakıyordum. € Genç kız, yerinden kalkmış, yo- lun deniz tarafına gelmiş, bir ağa- ©a dayanmış, koltuğunda kitaplar,, | şairane bir pözla düruyordu. Elile saçlarını düzeltir gibi yaparak, bas | na bakıyordu. İçimden: — Belki o da, bir kımet arama- ğa çıkmıştır, kimbilir, dedim. O da | yalnız, ben de yalnız. çok defa yüz yüze söyli- H şeyleri uzaktan söylüye- bilir. Kızdan epeyce uzakta idım. Cecaretim artmıştı. — İşaret ettim. Beraber gezmeği teklif ettim. Ni- hayet, redderse, yoluma giderdim. Fakat, kız gülümsedi. Denizden daha çok, gözleri bende idi Hemen geri döndüm. Hızlı hızlı yanma geldim. Söze başlıyacak - tım. Fakat, sanki, yanına geldiği - min hiç farkına varmamış gibi, de- nize bakıyordu. İ Bir kere yüzüme baksa, hemen sözu başlıyacaktım. Bir adım ya - manda dürdüğüm halde, hiç oralı olmuyordu. Tuhaf bir - vaziyette kalmıştım. Kendi halime gülüyor- dum. Belki o; — Amma da sırnaşık şeymiş.. di- ye bana numarayı vermişti. Bir dakika, iki dakika... Hep bekliyorum. Nihayet dayanama - dim: nşmıırı 'nizi'seyreder gibidün .rvcı defa daha etrafı kontrol - ettikten | sonra kumandayı da verdi: — Avdet... Hamidiye limana çıkmış ve bo- Baz istikametinde ilerlemeğe baş - lamışlı. Keradenizin sert dalgaları arasında âdetâ yuvarlanır gibiydi. Beyaz köpükler biraz evvelki kah- ramanlığı unutmuş gibi kıvrıla kıvrıla sahile doğru uzanıyordu. Çanakkaledeki gözcüden aşağı haber ve: — Uzık(nn bir yelkenli geliyi — Bandırası ne? gözler ö tarafa çev- rildi, Uzaktan gelen yelkenli de top menziline girmişti. Hamidiye işaret verdi.. — Teşlim ol... Bir yelkenli ne yapabilir?. Fakat cezasını vermek İlâzimdi! Çünkü direğivde harp bandırası olen her yapacağı iş bu idi. İçinde- lan teknenin de Karadenizdeki milyonlarca ölünün arasına gitme- | birdon ciddileşmi: — Artık insafınıza müracaat Öj yorum, dedim.. Lütfen bir kı üme bakın.. eğer kovt sınız, derhal kovunuz.. çünkü, lemekten sabrim tükendi.. Güzel kız çevik bir harek€ bana döndü. Ağaca yı Başımı yana doğru eğerek güld — Sizi davet ettiğimi hatırli | yorum, beyefendi., — Orası öyle. fakat, ne yapmalıyım?. — Bunu bana mı soruyorsufir” — Evet... ğ Tatlı bir kahkaha attı: S — Çok örijinalsiniz — vafl” Hayatımda ilk rastladığım bif siniz. — Olabilir... Sahi, bırakin ) yı ben şimdi ne yapmalıyım- ” ni kövacak mısınız?. Yaksa.ıı mların ortasındaki yalnif © lomak biraz müşkül.. sâretinize şa; —— Evet, ben de »- Olur şey değil Yörsunuz? Ellerimi beyaz pantalai? e soktum. Mühim Bit y iyecek gibi, ağır <3 a: — Maksat ve gayemi, si28 T8 ca söylemek isterim. Ben « Estağfurullah.. . Şöyle Dile doğru bir £ whnış m. Hem hava hem de yürürken, karşımâ zel kız çıksa da arkadaşlık bitaz konuşsam, denizden, $ dan, rüzgârdan bah düşünüyordum. Bu esnada SZĞ düne Yalnızdınız.. — siz baktım. Siz de bana & m Siz de gülünü iz, bana çesaret verdir nizi takdir etmemek, $ gı bir kabalık olurdu. Sonrâ ? niza geldim... Üst tarafını biliyorsunuzer — — Sözünüz bitti mi?. ğ — Bitti.. Yalnız şunu ilâvE yim, kendimi size tanılifğ Bendeniz Sedat Veysi.. hik g yim.. gazetelerde hikâye X# Genç kız, bu dakikaya kKâfğ lerimi lâkaydi ile aırııvord“- 71 (Devamı Giner setl Gf #i için bir kaç mermi atmak O geldiğini biliyordu. “ A Nitekim öyle oldu.. midiyenin nişancılarına "'-' daha tecrübe dersi olacaktı — Ateş, Bir kaç dakika sonra zin geniş ufuklarında bi giba yayılan ses, bir geritliği Türk donanmasına kurbafi nu ilân etti. düğrüsü * ... Bamidiye 'artık memin! miciler yaptıkları işden | sövinç içinde ,um,arm&" Öğür olmuştu.. Yemekten sonra batâi hazır ol çanları yine ı.n“’”' — Ne var? (Devamti Öği Düzeltme Dünkü sayımızda rom!” düncü sütunundan sonfâ karıştığı — görüldü. dördüncü sütunun voruz.