Tefrika No: 15 “ Yahudiler sizi aldatmışlar, Mella! Ben Tama- ranın muztarip sesini duyuyorum!,, Bu sözleri söyliyen bir papağandı.. Ve Süleyman kuşlara insanlardan fazla inanırdı! — Nereye gidiyorsunuz, Mel'âf Size diyeceklerim var. Bugün ya- | tağımın kerarına kara saplı - bir | İhançer bırakmışlar, Beni ölümle | tehdit ediyorlar. Dedi. Süleyman bu sözleri işi- Tince oda kapısını kapadı.. Sam'- Tn yanına sokuldu.. Sa Okşamıya başladı: t ödebilir, Sa- meleklerden daha saf ve Bünahsız bir kadınsın! — Beni öldüreseklermiş, Me Beni bü ölüm tehlikesinden & nuıî! Ben yaşımak istiyorı * y yatağa birakılan ki | ga. pli hânçeri eline alarak bağır- — Yahtdiler bırakmışlar bunu.. hayretle hükümdarıt yü - hıkh: b — Nereden anladınız, Mellâ! — Bu hançerleri Yahudi &sılza- eti — kullanırlar, “—Hükümdar Talüt'n oğlunu da böyle bir han- Serle öldürmüşlerdi. nnb7lnatıuı uykusu kaçmıştı. &';:n'h:n Yyatağına uzandı: — Bana bir şarap ver, Sama! Göz- w içi de kalbimin içi gibi ya- Sama şarap kadehini doldurdu: — Bunu içince büsbütün ateş- E“"k Ve asabileşeceksiniz, Mel - Süleyman, karısının sunduğu şa- 1 Bir yudumda içti: ç Şarabı halkeden mabud, 0- Cizelerden daha kuvvetli bir m_îf Vermiş, Sama! Önu içmeden y- Yamam, Ba a dünyanın en he- :;_"llı. en me hut en tatlı mîyduu-.ı anlatsşan, yine güzle- © Uyku girmez, Fakat, Şar.p Mi ya! Onu üst üste içi «ce M kapanır ve tatlı bir uy * YA dalarım, a hâlâ ağlıyordu: *—. Böni kurtaracaksınız.. Bu han T lını Birakan gizli eli buldurucak » Sileği mi? üleyman gözlerini kapadı: —— Mera ketme, Sama! Fenalık - 'ak istiyenler, kazdıkları ku * Ya düşmekte gecikmezler. DE mnu Böyle Bözleri; Süleyman ertesi sabah gözlerini ş:rnm“ı sarayın dış kapısın- Kalabalık gördü lik gördü., — İmdat. İmdat., © çetleri yükseliyord Sü iyordu. “ı'mıımn muhafızları atlarına binerek, argılarla halkı dağıtmıya Nğül'?wlard;. leyman gözlerin! uğuşturarak Bi Muhafızıma sordu: bu gürültüler? "ollı SS romanı: 31 K Süleymanın Sarayında 'KUDUS KIZLARI Yazan : — Sahranın kabilesi şehre gire- rek (şark kapısı) ndaki Yahudi evlerine hücum etmişler. Oralar - daki halk korkudan saray önüne koşmuşlar.. Süleyman, Hamo'nun kendi ka- Bilesini ayaklandırdığını bilmiyora du, İsrall hükümdarı sarayın — dış surları üzerindeki taraçaya çıktı.. — Tamara'yı vereye sakladınız? ykırdı. y an da babası Davut gibi gür sesi vardı. Yahudiler hep bir ağızdan cevap verdiler: z — Tamara'yı biz saklamadık, Mellâ! Onu dağa kaçırdılar, Süleyman tekrar yüksek secle sordu: — Kim kaçırdı? : — İhtiyar Bua kaçırdı, Mellâ! Halbuki Hamo kabilesi bizi sıkış- tırıyor. Evlerimiz, su mahzenle - rimiz meydanda.. “-Muhafızlarınız araştırsınlar, Eğer Tamara'yı bi « zim mahallemizde bulurlarsa, en ağır cezaya razıyız! Süleyman saray muhafızlarına emir verdi: ç — Yahudileri dağıtınız! Dedikle- ri gibi evlerini ve mahzenlerini a- raştırınız.. 'Tamara'yı onların ma - hallesinde bulamazsanız, Buanın kaçırdığına o zaman Hanacağım. Süleyman bundan sonra Yahu - dilere Hamo'nun nerede olduğunu sordu. Yahudiler: ü — Buanın peşinden (Siyon) da- ğana gitti. Onu bir kaç atlı ile bir- likte Siyon yamaçlarına tırmanır- ken gördük. Dediler. Süleyman, Tamava'nın yaşadığı- nı ve Harrume edilmediğini anla- yınca sevinmişti. Saray muhafızları halkı dağıttı- lar, Bir kısmı saray bahçesiyde kaldı; bir kasmı atlarımı - sürerek, Kudüs'ün (şark kapısı) na doğru kaştular, ... Süleyman, sarayındaki hayvanat bahçesinde en çok sevdiği paya - ğanlarile Konuşuyordu. Bunlardan birisi kırmızı gagalı ve çok konuşan sevimli bir kuş - tu, Süleyman bu kuşa sordu? — Tamara yaşıyor mu acabı? — Yaşıyor.. Z — Şehirde mi, dağda mı yaşı - yor? : — Şehirde yaşıyor, Mellâ! Onun kusuna duyuyorum.. k“S:levmm birdenbire hiddetlen- dl:__ Demek ki saray kapısında toplanan 'Yahudiler beni aldattılar! — Ne dediler size? aranlıkta bir ışık ::"l iki sene ramancının izler bırakmamış değildi. Yakından bakınca bu Geğişikliği du, N farkına varabiliyor « n,,:f“m kenarlarında hafif kı» Peyda olmuştu. Derin ba- "'l’alv—nh' biraz daha içeri- de"mı gibiydi. Nihayet yü- _I bir yaranın iltihap Röze çarpıyordu. —ı*'“_ pardesüsünü çı- Üzerinde bir süvare elbisesi NÇ tq')ğgî'*-alimı mazur görünüz, Vükit Böce Çok canım sıkıldı, için tiyatroya git « dlx #a Ş ::::ğk_h ülkkat etti: Leksman ,hiç gülümsemiyordu, İden öyle değildi, hat Yazan : Edgar Valas m: Muammer Alatu, tâ sözlerindeki her kelimeyi tarta tarta kullanıyordu. ;mııyet Leksman dedi ki: ' — Şimdi buraya adliyeye teslim olmak maksadile gelmiş bulunu - yorum. T. X. sordu: e — Kara ile hiç görüştünüz mü? Leksman kat'iyet ifade eden bir md.—e mım yüzünü doğrusu bir da- ha görmek istemem. ki: -s—dıed;înın. öyle zannederim ki, bapishaneden - firarınız !îıkxmdı size resmi bir sual teveccüh etmi- cektir. Fakat aramızda konuştu- âmun göre soruyorum. Hakika - ten tayyare ile mi kaçtınız? Leksman başile müsbet “evap verdi: ae l KSa z e v e M. Necdet Tunçer — Bua onu dağa kaldırdı dedi- ler., X — Yalan söylemişler, Mellâ! Ben Tamara'nın sesini de duyuyorum. * Süleyman düşünmiye başlamış- tı. Konuşan papağan — kanatlarını biribirine — Onun, sesi yer altından geli « yör kulağıma, 'Tamara çok muzta- tarip olsa gerek, vurarak çırpındı:; Süleyman bahçeden ayrıldı. Odasına döndü. Şehrin her tarafında Hamo ile | Tamara'yı aramaktan usanan mu- | hafızlar bu sefer de eli baş dön - müşlerdi. Yahudi mahallesinde Tamara' « nn izini bulamamışlardı, Süleyman: | —— Yahudiler beni aldatıyorlar.. Diye bağırdı. Kırmızı gagalı papa» Banım bana şimdiye kadar hiç ya- lan söylemedi. Ve onların kulak - ları insan kulağından daha hassas- tır. O, Tamara'nın muztarip sesini duyuyormuş. Onu arayıp bulacak- sınız! (Arkası var) SİNEMALAR | BEYOĞLU |SARAY 1 Ramona 'TÜRK 1*Şehir alev içinde MELEK *Romeo ve Juliyet İPEK : Romeo ve Juliyet SAKARYA — :Günah gecesi YILDIZ. 1 Porisli şantöz, SÜMER 3Her yerde şea ALKAZAR — : Taylun TAN üm — perisi ve Sarışın Karmen ŞIK 1Casuslar karşı karşıya, İŞARK 3 Singapor postası ve Altın toplayan kızlar 1936 Atina Balkan olimpiyatları, ASRİ 3 Saadet yuüvası ve Biz de İnsanız İSANCAK * Kan içea canavar (Eski Astorya) — Kazak kalbi. Şarlo geldi. CUMHURİYET: Esrarengiz tayyare, Yıldırım bölük ISTANBUL FERAH * Canlı film- Se vişmek; arzüsu MİLLİ 3 Bülbüller öterken HİLÂL t Bağdat bülbülü AZAK 3 Alçaklık ve Mos. kova geceleri (An« ma Bella) ALEMDAR — :Marinella, karakedi KEMALBEY — « Vahşi koşu, Blr aşk göecesi KADIKÖY HÂLE : Bay Tekin meçhul diyarlarda ÜSKÜDAR HÂLE : Gönül dedikoduları (Türkçe sözlü) BAKIRKÖY MİLTİYADİ : Bir mayıs gecesi — Tauti size yardım eden oırisi vardı. Lekaman yine başını salladı ve de- di ki: — Hapishaneden nasıl kaçtığımı anlatacak zamanın henüz geldiğini zannetmiyorum, — Eğer arzu ediyorsanız, bu mev- züu şimdi hiç konuşmyalım, Fa- kat azizim Leksman, sizin için de yazılacak harikulâde bir roman mevzuu çıktı galiba! — Evet, öyle bir roman yaşadım ki, yalnız yazmıya takatim yok. Mümkün olursa, gelecek hafta Nev-i yorka hareket etmek niyetindeyim. Orada beni dünyaya bağlıyan ra- bıtaları yeniden tesis etmiye çalı- şacağım, Fakat ne yazık ki, bun « Tarın en başında gelen karım, şu dakika ölmüş bulunuyor. Bir süküt fasılası oldu. 'Tam ©o sırada keskin bir telefon sosi duyuldu. Mansus yerind.n fır- ladı: — Allah, Allah, dedi, Karanın hu- susi telefonu çalıyor. Bir sıçrayışta telefonun ahizesi. Rİ aldı! R Üçok - Fener maçını kim kazanacak ? Bugün Taksim Stadında İzmirin Üçok takımile Fenerbahçe kar - şılaşıyor. Her yerde alâka ile takip edi - | len milli küme maçlarının en mü - himmi olabilen Fener Üçok k:r - şılaşması İstanbul sporunun İzmirle ölçüsü olamaz. Fakat Üçok Beşik- taşı İzmirde 1-0 gibi ufak bir fark- la yendi. Eğer bugünkü maçtu Feneri de yenerse o zaman kuvvetli bir takım | olduğunu isbat edecek, Fenerbah - eçliler Ankarada kazandıkları ga- libiyetleri devam ettirebilirlerse milli küme birinciliğine sahip ola- bilecekler, Bugün Fener takımının şu şekilde oynaması ihtimail faz- ladır, Hüsamettin, Yaşar, Lebib, Re- şat, Angelidis, Cevat, Niyazi, Şa. ban, Fikret, Esat, Naci, Beşiktaşlılar bu maçta Enveri oynatamıyacaklar, Hüsvfi geteblirse ve Şerıfin a- yağı iyileşti ise siyah beyazlıların M. Ali - Hüsnü, Faruk, Fuat, Hakk Fe H Rıdvan, Muzâffer, Şeref, ef şeklinde oyn: en kı i ihtimaldir. İzmirliler Fener “maçına” daha fazla ehemmiyet — vermektedirler. Bu maçlar hakkında fikirleri - ni sorduğumuz İzmirlilerden eş - ki Fenerbahçeli ve milli takım ka- lecisi Fehmi ve takım kaptanı Satt Üçokun İstanbulda iyi bir oyun göz- termek emelinde olduğunu ve Fe- ner maçına daha fazla ehemmiyet , — ÂAllo, allo! Cevap yok. Tekrar çağırdı, yi - e Cevap yok, Ahizeyi yerine tak- fığı zaman, telefon tekrar çaldı, — Allo, allo! Mansus dedi ki: — Galiba Kara'nın odasında şu dakika mühim bir hâdise oluyor, 'T. X. telefonun öbür ahizesini &ldı, en ufak bir gürültüyü işit - mek için kulaklarının bütün kuv- Vet ve kabiliyetini teksif ettiler, Vaziyeti gören Leksman: — Müsaade ederseniz, ben gide- Yim, dedi, şapkasını ve pardesü - Sünü aldı. T.X. Sordu: — Şimdi böyle nereye giderek - siniz? Şef de elini uzatarak dedi ki* — © balde yarın teşrif edersiniz olmaz mı? T. X. tekrar sordu: . — Hangi otele indiniz? — Grit Midtand'a! Daha doğru « SÜ e$şyayı oraya bıraktım. T. X. yine arkadaşını kolundan | futarak kapıya kadar götürdü: — Sizi yarın sabah görmeğe ge - k İçYarın yapılacak maçlar—| ŞEREF STADI; Üçok (İzmir) — Beşiktaş Hakem: Nihat Bekdik Yan Hakemleri: Burhan Atak, Maammer Maç saati: 16 TAKSİM STADI; Kasımpaşa — Galata Gençler Hakem: H. Galip Ezgü Maç saali: 13 Bugün Binicilik müsa- bakaları yapılıyor ! BEYNELMİLEL KONKUR İPİK - | LERE İŞTİRÂK EDECEK SÜVA - RİLER SEÇİLDİ. PAZARTESİ GÜNÜ HAREKET EDİYORLAR Bugün Harbiyedeki Sipahi oca- ğinda saat on beşte Avrupa tur- nesine çıkacak ekibimiz İstanbul - lulara bir veda müsabakası gös- tercceklerdir. Bu müsabakalar şime diye kadar İstanbulda yapılma « miş bir programla tertip edilmiş tir. Müsabaka şekli Roma birin « tiliklerinin aynidir. Avrupada yapılacak olan bey- nelmilel konkur ipiklere iştirâk e- decek olan süvarilerimiz seçilmiş- tir. Seçilen güzide binicilerimiz yüz- başı Cevat Kula, Cevat Gürkan, teğmen Eyüp Öncü ve Salm Pu - Tatkandır. Bu dört binicimiz, ekip şefi al- bay Saim Önhon'la önümüzdeki Pazartesi günü sekizde vapurla Brenzi üzerinden yola çıkac.ıklar. dır. Kafileye bir de general işti- rük edecektir. Roma, Brüksel, Paris ve Lön » drada icra edilecek olan bu müsa- 'bakalar üç ay devam edecektir, Müsabakalara bu sene on iki at verdiklerini söylediler, Eski sporculardan ve futbol maç « larından evvel tahmin ettiği neti- celer yüzde yetmiş beş çıkan bir müuharrir, Üçokun Fenere yenile - ceğini söyledi. Fener - Üçok ha - kemi Şazi Tezcan da kendisinin bu maçı idare edeceğini ve bu suali « mize cevap veremiyeceğini söyle di. Tanınmış hakemlerimizden Ah- med Adem: — Üçoku görmedim. Ancak Fe- an sonra bu takım hak - kında biraz fikir sahibi olacağım. Fakat muhakkak olan bir şey varsa, o da Üçokun kuvvetli bir takım olduğudur. Bu tahminlere göre, maçın neti- cesini şimdiden kestirmek müş - küldür. İki tarafın kuvveti an - cak maçta ve neticede belli ola » caktır, leceğim, dedi. Con Leksman ilk önce cevap vermedi. sonra kelimeleri tartarak dedi ki; — Eğer Kara'nın başına bir fe- lâket geldiyse, her halde acıyacak olan ben değilim. 'T. X. merhamet dolu bir nazar- la arkadaşına baktı. Leksman diş- lerinin arasından: — Allah şahidim olsun! dedi. Şube müdürünün otomobili ka- pıda bekliyordu. T. X., Mansus ve bir polis memuru daha derhal oto- mobile atladılar ve doğruca Kara- nın Kadoğan bahçesi civarındaki- konağına gittiler. Kapıyı Fişer açtı. Polislerin gelişi hizmetçinin üze- Tinde derin bir hayret uyandırdı. Sorulan suallere Kara'nın olasın. da yatmakta olduğu cevabımı ver» * di: — Yalnız kendisinin rahatsız edil- memesini bana tenbih etmişti, de- di: 'T. X. derhal merdivene Valdı, birinci kata çıktı. Kara'nın yatak odasının kapısına vurdu. İçeriden la iştirâk edeceğiz. Bu atların ba- zıları geçen sene bu müsabakalara iştirâk etmiş ve bazıları da bu se- ne hazırlanan yerli atlarımızdır. Son Telgrafın Müsabakası Bayanı Tanıyor musunuz? Son Telgrafın Müsabaka Kuponu No. :3. — GU ROllüNa eeei nin fotoğrafı olduğunu bildiririm. ADRES | cevap veren nîma_vım—u. bu sefer daha hızlı vurdu. Yine ses yok. T. X. beraberinde getirdiği polis * Mmemuruna: — Hemen otomobile atla, dedi, son sür'atle git, marangozla heta- ber gel. Destere almağı da unut « masın, Memur fırladı. O gelinceye ka- dar beklemek mecburiyetinde ka- lan T. X. hizmetçi Fişer'e bazı su- aller sordu: — Sizin patron afyon, yahu! ona benzer uyutucu maddeler kulla « nır mı? Fişer: yır, hiç zannetmiyorım — 'T. X. derhal öteki odaları göz - — den geçirdi. Kara'nın yatak odası - na bitişik olan oda kütüphane ha. Tine konmuştu. Öteki taraftaki bi- tişik oda da Mis Holandanın giyin- diği tuvalet kabinesi idi. Korido- rün öbür ucunda yemek odası bu- İtmuyordu. T. X. karşı tarafta du bir o yuğuna vargel tertibatı kurulmuş olduğunu gördü. Bir taraftan da (Devama var) İ L