SİLÂH YARIŞI iskandinavya devletleri de silâh kuvvetlerini arttırmıya mecbur kaldılar Kendilerini harici politikada kuvvetli addeden bu küçük devlet- | ler, Iskandinavyanın bugünkü vaziyetini her zaman muhafaza edebileceğini söylüyorlar. İsolçrede de tayyareci yetiştirmeğe çok ehemmiyet veriliyor Dünyada sulhperver ” ve bitaraf olar ler bile son gün müthiş ehemmiyet vermektedir. - ler. Bilhassa şimal memieketleri - ke Co eti Akvam- merkezinin bülunduğu İsviçre de #lâhlanmak için bütçesine mühim miktarda pa- Tâa ayırmıştır. Almanta- «Mlillet - ler Cemiyeti» ismindeki mecmua buü memleketlerin askeri küvyöt- lerini şu suretle göstermektedir: Umumi Harp bitip mülletler bir cemiyet teşkiline kdrar verdikleri Zzâman bu işe en Ziya Umümi Harbe iştirâk etmemiş o- dan milletlerdi. Büyük Hâfpt; manmış bun.nau devlet - | de sevifenler | Türk Bahriyelileri Tefrika No. 3 Nasıl döğüştüler HMA UKUNU D S dAk aai kaka a aÜi b bikbere hanandun nn eeei nünen hiyece el aeiT | Yazan: Zeki Cemal ŞA GUu SUU YG KAi eee eeei N İKİ GÜNLÜK TEFRİKA- MIZİN HULÂSASI 1914 senesinin 29 teşriniev- vel perşembe sabalı.. Türk donanmanı Amiral Soşonun idaresinde manevra yapmak üzere Karadenize çıkıyor. Mi- düli Novrosisk limanını topa tutuyor. Bütün gaz depoları- a yakıyor, Himandaki MH ge - miyi batırıyor ve geriye dö- nüyor. Gayreti Vataniye ile Mua- teneti Milliye Odesayı, Ta- midiye Feodosya'yı, Yavuz da Sivastopolu topa tutmıya gidiyorlar, Şimdi Yavuzda ve Sivas - topol yolu üzerindeyiz. Gece- nin sessizliği içinde Yavuz ilerliyor: — Dümen nöbeti. — Vardya. Karadenizin simsiyah ufukları a- rasındayız.. Uzakta görünen son ışıklar da artık kayboldu.. Bunlar Anadoludan gelen son selimlardı. İşte Zonguldak feneri.. Amasra. bBüyük bir manevra ile şimale doğ- ru ilerliyoruz.. uzaktan donuk bir ışık parladı? — Kerempe burnu.. bolu açıklarındayız.. Onu da kaybettik., Demek İne- İsvıçın 120, Norveçin 200 - Holandanın 270, İsveçre- nin 286 tayyaresi var İsviçre Almanya ile hududunu var kuvvetile tahkime çalışmaktadır Fakat zaman ilerledikçe bu mil- letler de diğet milletlerin karşı sırıda Kentilerini dahâ küvvetli bı lundurmak için stlâhlanmıya mçc- bur öldülar. Bilhassa İskandınavya devlet - leri bu hususta çok ileriye gitmiş- tir, İSVEÇİN KUVVETİ 65 milyon nüfusa malik olan İsveç'in, Umumi Harp sonundaki askeri kuyveti vasati olarak 35.000 kişi idi; Bunlardan 57 bin kişi sonbahar devresinde askere gelerek talim ya- parlardı. Yazın da 12 bin kişi as- keri hizmeti görür ve yurduna dö- nerdi. — Avrupadaki devletlerin silâhlanma yarışı karşısında İs - Veç de teşkilâtı genişletmiye baş - ladı. Bir askeri komisyon, orduyu kuvvetlendirmek için, plân ha - zırladı ve her sene biraz daha büt- çeye yapılan ilâye ilen metörlen « me ve zırllanma osası kabul edil- di. —Nitekim 936937 bütçesinde bu hususlara tarhedilmek üzere 148 milyon kuron ilâve edilmiştir, Bundan başka askeri hizmet mü- kellefiyeti de 140 günden 175 güne çıkarılmıştır. İsveç'in tayyare kuvveti de son senelerde ârttırılmış ve bir de teş- kilât yapılmıştır. Buna göre bugün İsveçte 7T tayyare alayi vardır. Bunların her birinde 12-15 tay » yare mevcuttur. İhtiyat tayyarelerle birlikte bü- Artık hedefimiz şimali gar Gemideki hezırlıklar — hâlâ medi.. Koşuşmalar.. emirler.. m tazaman gidip gelmeler.. iskele gü- verte.. sancak güverlede vazife a- lan zabitler iş başında.. Projektörler muayene ediliyor.: topların bareketi tecrübe ediliyor. telefonların isleyip işlemediği bir | kere daha gözden geçiriliyor. Cephaneliklerin * muayenesi de bitli.. Her şey tamam, her şey yerinde.. Gece yarısından sonra seyir za- biti ile nöbetçi zabitlerinden başka hiç kimse görünmüyor. Bunlar da gözlerini karanlıklar içine dikmiş- ler.. sanki koyu ronkli ufkun de - rinliklerinde bir şey arıyorlar... Telsiz zabiti ufacık odasında mütemadiyen gelen sesleri tesbit ediyor.. bu işaretler arasından ma- 'nalar çıkarıyor. Samsun ve Basra muhripleri torpil tarıyarak önden gidiyor.. Yavuz, bu iki geminin açtığı yol - dan ilerliyor.. bıraktığımız güzel köpükler uzun bir yol gibi gecenin tün tayyare adedi 257 dir. bugünkü vaziyete gö- eleri (İskan- ni her zâ- muhafaza c muktadir - dir.) sözünü ağızlarından hiç dü - şürmezler. DANİMARKA? KUVVETİ Danimarkanın çoğrafi vaziveli itibarile — müdafaaya — gayrisslih olduğunu kabul etmek Jâzt Bilhassa hükümet merkezi olan Kopenhag hiç de kuvvetli ve müs- tahkem bir mevki olarak sayılmaz 1932 den İtibaren Danimarkada da umumi şekilde askeri mükı fiyet kondu. yüz elli gün, hava kuvyeti için 200 gün Piyadeler için mecburi hizmet tesbit edildi, Mecburi hizmet görmek üzere silâh altında bulunanların vasali olarak rakamı 15 bindir. Fakat bir harp vukuunda ordunun kad-ose 150 bin kişidir. 120 kadar tayyare, ve otuz da deniz tayyaresi vardır. Danimarka her sene bütçesine yüzde yirmi nisbetinde, fazla &i - lâhlanma için para koymaktadır. Bununla, bilhassa tayyareye faz- la ehemmiyet verilmektedir. NORVEÇ'İN KUVVETİ İskandinavyanın üç milyona ya- kin nüfusu olan bu küçük devleti, kendisini ve şimal sulhunu koru- (Devamı 6 ncı saytada) den akıp gidi Teşrinievvelin 29 uncu perşem- be günü.. İstanbul, Türkiye ve bütün müz- lümanlık âlemi kurban bayramına hazırlanıyor.. gece yarısından son- râa bayram neş'esi ile kalkan müs - lüman hâlkın Karadenizin her şeyi susturan derinliğinde ne olup bit- tiğinden haberi yoktu., Onlar bir sahilde bayram yapar- ken, şimal sahilinde; Rus bayrak - Tarının Gdalgalandığı yetde Türk gemileri dehşet saçıyordu.. Günün ilk ışığile beraber Sam- sun ve Basra Sivastopol limanın - dan içeri giriyordu.. Beklenilmiyen misafirlerin geli- Şi Rus limanma bir an içinde kı - yamet manzarası verdi. Samsun ve Basra geriye çekile rek yerlerini Yavuza terketliler... — Yavuz. Bu muazzam tekne, Sivastopo - lun önünde görününce şehir ölüm halecanına tutuldu. Çünkü Yavuz.. bu şanlı Türk ge- ni harici politikadarltuv- | — HIKA YE Yazan: Reşat Feyzi Çaylara sık sık giden bir insan değilim.. fakat, geçen hafta, nasıl oldu, bilmiyorum, «Kadınları mo - dadan soğutma» cemiyetinin çayı- na gitmiştim. Bir arkadaşım ısrar etmişti. Gittik. Eğlenebilmek — için de, kacımı atlatmak, götürmemek yerinde bir hareket olurdu: - Karıcığım, dedim, bu gece mâtbaadla . geç kalı - bul (rıın( İ niş ve bembeyaz, kübik sâlonun - da bir köşede, arkadaşımla beraber nin ge - turan İki genç kadını görüyor mu- | sun?.. — Ha.. evet. — Enfes parçalar, değil mi?. — Sörüyor musun?.. — Birini tanıyorum, Bu tarafa bükarlarsa, iş tamam demektir. balta oluruz. Bu işe sevinmiştim. Çünkü, ba- yan arkadaşımız yoktu. Biraz dans eder, eğlenebilirdik. Biz böyle konuşurken, arkadaşı- mın biraz evvel işaret ettiği güzel kadınlardan biri baş ucumuzda birden peyda oldu. Gayet teklif - sizce arkadaşımın omzunâ eliti ko- yarak; — Aşkolsun, Adnan, dedi. Bura- ya gelirsin, hiç haber de vermez - sin,, insan bir kere merhaba demez | mi?., Biz kemen ayağa kalkmıştık. Yer gösterdik. Genç kadın: — Arkadaşım var, dedi.. Sonra, bizim masaya bakan ar - kadaşına işaretle gelres'ni söyle- di. Masamızın dört başı mamurdu. Bunlar ne de cana yakın şeylerdi. Tanıştık, Hoş beşe barladık. Ber, arkadaşımın arkadaşının arkadan olan bayan Leylâ ile işi epeyce i- Terlettim. Dansederken, bir aralık — Ne kadar güzel oynuyorsu nuz, muhterem bay.. Dedi.. Afallamıştı! — Teşekkür ederim, dedim, siz daha harikulâde oynuyorsumuz. Gözlerimin içine bakıvor, daha çok sokuluyordu. sıcak göğsü r güvercin kadar hafif ve he anAa Yumuşak Misinin sergüzeşti birer efsane gi« bi dilden dile dolaşıyördu. Kara - denizdeki bütün Rus donanmasına faik gelecek derecede büyük olan bu gemi karşısında Sivastopol hal- kının beyecanı çok yerinde idi.. Netekim.. 5000 metre uzakta dur- | duğu halde birdenbire baş batar - yalardan bir ateş tufanı şehrin ar- kasındaki — istihkâmların üzerine yağdı.. — Ateş. — Ateş.. Bu ateşler o kadar ân! oldu ki.. Rus istihkâmlarındaki nâöbetçiler bile niye uğradıklarını anlıyama - dılar.. fakat buna cevap olarak bir kaç istihkâmdan topların ateş sesi yükseldi.. ve büyük istihkâmdan &âtılan bir 30,5 luk ve bir de 24 lük 3 rus humbarası kıç tarafına isa- bet ediverdi.. Bu aslan Yavuz için en ufak bir çakı yarası tesiri bile yapamazdı.. amma... Yaralı Yavuz hemen bir manev- ra ile top menzilinden uzaklaştı. Ortalık epeyce aydınlanmış, gü- neş bir ok boyu yükselmişti. şu karşı masada o- | kalbimin üstünde | y — Bir Kadıriz hayran ööebiledti taraflarınız var, dedi.. Düşüp bayılacaktım: No ıoyı!#' yim?, Ne cevap vereyim?. aev' lâkırdılardan pirinl savurdumi © — Hayatımda ilk'defa bir tarafından takdir ediliyorum-e — Estoğtürultak. ben h Gylüyorum.. Çok. teşekkür üdöcim e © in bir nöfes aldı. Üü argün bir deniz g üyordu. Bana dahâ $ İ dedi, sizi Mi $ ZAMZmni n B kadıti e peşinizden koştüli? Bu kadın benimle alay mı €Ü yordu?, Ben onu ilk defa görü? dum, Nimet ayağıma düşmi haberim yoktu. Caz durmuştu. Yerimize otüf duk, Adnan kulağıma eğilerek? * | — TLeylâ, sana müthiş vurgüft muş, dedi. — Nereden biliyorsun” — Arkadaşı söylüyo: , ? vit et;zenryilik yapma. ci M bıirakacağız.. Hakikaten biraz sonra, AĞA la öteki genç kadın, birer bahif bularak masamızdan kalktılâfı Leylâ geniş bir nefes aldı. rimi tutarak Muhterem bay, dedi, uft çok sıcak. Biraz dışarı çıkalımı İ va alalım.. — Hay, hay.. dedim. Ötelden çıktık, Kapının on“' bir otamobile atladık.. Pangali ya geldik, Orada bir ap.,ııuml' kapısında durduk, Ben hayret ) şaşkınlık içinde idim. Bir ı,ocv*' bi sevinçli, fakat tecessüs içİ dim. Apartımandan içeri girdik: rası gayet lüks bir yerdi, tuğa oturur oturmaz, Ley! dı, geldi. Dizlerimin üstüne 0 du. Beni kucaklıyarak öpmeğt ladı: , — Seygilim, canım, diye ’J (Devnmı Gincr sanf Yavuz istihkâmlardan — ink” almak için salvo ateş, başlıd;,- ateş yağmuru değil dünya ati deki cehennemin, Sivastopol ik kâmı üzerine inen bir belâst ÜÇ Yarım saatlik bir ateş ların büyük bir kısmını WM arasına gömdü.. İntikam ıP'/ Yavuz.. işini bitirmişti. YA daha mühim işler vardı.. bj İşte Samsun ile Basra dâ getirdiler, — Uzâktan 3 muhrip ve W? gemisi ile bir nakliye gemisi yor. — Oooh... Ne güzel #Ve: Ateşe: — Kes. Kurnandası verildi.. ve bİF * nevra ile açılarak bu P€f ç top menzili altına aldı.. ; Sivastopol şehrinde hl"(;l Bu için yalnız istihkâmlar / fak ve mahdut bir yere 4ti / Yavuz, şimdi baştan, ”“1-0/ teden, kıçtan ateş püskül " (Devamt