23 Mart 1937 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

23 Mart 1937 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Avrupada ordular Motörleşstirilmiş Alman ordusu birbuçuk milyondan fazladır Versay muahedesinin yüzbin nefer olarak tahditettiği bu ordunun şimdiki vaziyetine uzaktan bir bakış Bu ilkbaharda Alman ordusunun hazari mev- cudu elli iki fırkayı bulacak So'dan sağa: Göring, Von Blomberg, Von Friç ve amiral Von Rider e Hitler iktidar mevküni ele alalı dört seneden az bir zaman geçmiş bulunuyor. Bu kısa zaman zarfın - da Almânyanıni buğün ne heybetli bir manzara arzettiğini görüyoruz. Biz burada kısaca Alman ordu < sunün bugünkü vaziyeti hakkında bazı malümat verecej Almanyada mart 1935 ti tesis edilmiştir iz: meçburi hizmet 18 li kanunla yeniden Bu kanun faal or- duyu her biri üç fırkadan mürek: kep olmak üzere 'ön İki kölordu o larak tesbit etmişti. Yani otuz âltı fırka, fakat bugünkü vaziyet bu üstündedir. Şimdiki Alman teslihat progra- mi-1937 baharında ikmal edildiği zaman, Alman ordusunda, faal hiz- mette 50 veyahut 52 fırka buluha- caktır! Alman ordusunda askere * alma işleri 1914 ten evvelkine nazaran daha seri ve daha ameli bir hâle getirilmiştir. Fili hizmetin müd « deti tayin edilmemiştir. Bu müd « detin uzatılması veya kısaltılması Takar — “Genç Alman kızları! Siz asker kızlarısınız, ker zevcesi olacake #intz ve hattk sizler bizzat askersiniz! üyan'a sürülen Türk polisinin hakiki hatıraları: 20 ae üi Tni Fransada_ki hapishanede hayat şartları gittikçe çok fenalaşıyordu ihetle her okuduğuna — «oul> di - yordum. Martenetti gelen yemeği yalnız başına yemekle meşguldu ki delik tekrar açıldı. Ayni gardiyan, elin - deki büyük yepsiden tabakları ver- meğe başladı. Ne de çok getirmiş?. Ardı arası kesilmıyordu. Odadaki- ler gülmeğe ve hayretle yüzüme bakmıya başladılar, Orta, meklerle dolmuştu. Oui demenin sebep olduğu ha: ülk defa uğradım. Odadakı gözler hep birden ye - Meklere dikildi. Bu kadar yeme; yiyemezdim tabli. Hepsine ve hat- tâ, bana bir kerecik olsün «Ben de çeşit ye- a işte büyle, ve ye» demi n Fransızı dahi çağı - Karak eyeyüniz> dedim. İkramım çok makbule geçmişti. Gördüğüm iltifat ve muamelede aşıkâr bir değişiklik husule gelmişti bir yakınlık izharına ve medhe koyuldular. İyi şarapla bir parça pirzolayı alarak karnımı d> yurdum. Yemekten sonra konuşmağıt ça- lıştk. Niçin getirildiğimi öğren - mek istiyorlardı. Suçumu olduğu gibi söylemek ve yani, (Fransız - ları öldürdüm de ondan) dcin: doğru olmayacaktı. Fransız asker « lerine ait bir.çuval un satın aldı » THitlerla bir nutkundan| gımdan hüküm giydiğimi söyle - dini. Gece, konukluk ve cömertliği » me saygı için olacak, iki yataktan birisini bana terk ettiler, * Yırmi dört saatte bir yol genel bahçeye çıkarılıyoruz. Bahçe, o su- retle taksim edilmiş ki, bir koğuş efadının diğer koğuş makpusla - rını görebilmesi imkânı yok: Bah- çeden ziyade avluya benziyen ba yöröde Bir saat kadar güneşledik - | ten sonra sıraya dizilerek odaları- mıza dönüyor, ve odanın kapısı ü- | zerinde açılan ufacık pencereden verdikleri yemek ve su ile yaşama- muzı temine çalışıp duruyoruz, KaT BAA B lHava, deniz' İkuvvetleri ha- iriç, yalnız kara ikuvvetleri hak- ikmda bir kaç D rakkam Hitlerin emrine bırakılmıştır. Ger» Çi 1935 'te bir sene olarak tayin e- dilen fili hizmet 1936 da yeni bir kararname ile iki seneye çıkarıl - mıştı. «Asris olmak şartile her Alman vatandaşı askeri hizir tübidir nı ikmal eden her genç Orduda iki sene fili Yirmi yaş orduya girer hizmetini gördükten so ihtiyata geçer, «Ari>» olmiyan Almanlara gelin- harp zamanında bunlar da asi alınırlar ve cephe gerisinde istih * dam edilirler. Ari olan Alman 35 yaşına kadar ihtiyatta kalır, ondan sonra Land- ver'e geçer ve 45 na'kadar da burada kalınır, Fakat kırk beş - ten sonra'askeri hizmet biter mi? Hayır! daha arkasından Landstrum gelir. Hülâsa her Alman vatandaşi ölünctye kadar askerdir. İhtiyatlar ise-mütemadiyen da - | vet edilmektedir. Her çağırılan sı- nıf yüzde yüz elli bine kadar ne- fer temin etmektedir. Senede 600 den 800 bine kadar ihtiyat talim ve | terbiye görmektedir. Yeni kanuna göre, ihti: istediği zaman çağırılır icaplarına göre, gayri muayyen bir | yatlar her ve balin zaman için silâh altında tutulur. Arnele hizmeti de mecburidir. Bu Bınıfa işe yarıyan gençler elmir. 19 dan 25 yaşına kadar kadın, er - kek amele bu Bizmel Genç kızların ve kadı nıfa alınmalarma da çoktan başlan- mıştır. alınırlar. ın bü si- Bunlar geçit resimlerinde omuz- larında silâh yerine kürek taşır - lar. Bu teşkilâtın başında Hitlerin en güvendiği adamlardan Miralay Hirl bulunmaktadır. Askeri hiz - metleri altı aydır. 1936 da bu hiz- mete ayrılanların miktarı 200.000 i bulmuştu. (Devamı 6 ncı saytada) — HIKAYE—İ Yazan; Orhan Erkmen Hastanın aşkı Her gören ahiret yolcusu derdi ona, düdakları soluk ve gözlerinin hayata elveda eden ne hazin bir bakışı vardı. Hâstahaneye yatır - dıkları gün başhekim ilk tedavisi- | ni yaptıktan szavallı kız> demekten kendini alamamış'ı, E- vet Roöntgen filimleri de doktorun bu sözünü teyit ediyordu. Ön sekiz -yaşında bir Ö Tesadüfün her erkeği doğrusu lan to sonra veremdi karşısına — gıkardığı sevebiliyordu. Daha hislerine — mağlüp ©- bir Hasta iken n, ne içli bakmıştı ünler, aylar geçti; hasta kız miye ba Y yile ile A: gönlünü oyala i zamandı ük dekoru artık sıkmıya başlamıştı. tor geldiği va çirir? «Sizi seviyorum> cümlesi dudaklarının ucuna - kadar gelir, sonra acı bir tebessümle kaybolur- dü, Evet bu hasts toy kız, o kırk mdaki doktorü bu onun kısa bir zaman sonra u « hutacağı veremli sevgisi idi. it ne £ * Tük bir bahar gecesi, doktor 'Taci ile odasında - oturuyorlar. Genç kız canının çok sikildiğindan bahsederek: -Daktor bana kütüphanenizden bir roman vermenizi rica edecek - tim. — Hay, hay size «Aşkın alevleri» ni vereyim hoş bir kitaptır. — Çok mersi, Kimin eseri?, - Esat Mahmut Karakurdun?. Aşkın alevleri: Bu söz genç kı - zın kalbinde ne derin bir iz bırak- mıştı. İnce parmaklarile al şen kumral saçlarını geri atarak titrek bir sesle: — Doktor, şimdi değil, hastaha- nenize ilk geldiğim gün sardı beni aşkın Aylardır - kalbimi kemiriyor bu acı. Dokter, bin he: nına dü- alevleri anla söyle * nen bu sözleri daha fâzla dinleme- di: orum Bunları bir öylüyor bana, şimdi böy- le şeylerin ne m beti var, bir | buhran geçiriyorsunuz, haydi ar « | tık yatınız. İstirdhate var, Gidiyorum. — Döktör gitme, öldürürsün be- ihtiyscınız biraz daha titreterek Havr şehrinde Bilediye Binast Gece, sekizden sonra konuşmak, tütün içmek yasaktı. Ve bu yasak- lara riayet edilip edilmediğini kon- trola memur gardiyan Diyes lâm- basile her yarım saatte bir odaları yoklardı. Odadakiler benim, ben onların | dilinden anlamadığımız vihetle ko- | nuşmanın zevkini bulamıyordum, Müdüriyet, ayrılacağım zaman, dört yüz altın frank yol harçlığı vermemiş ve bu yekünu Zzavallı babam kabartmamış olsaydı, ye - mek filân tedarik edemiyeceğim | cihetle, bu heriflere - karşı mevkiim daha sıkıcı olacaktı. © gün, Martenetti bir başka gar- diyanla dışarı çıkıp döndü. Avde- olan tinde sordum. Fransızaya kaçan bir dil ve işaretle, haftanın o gü- , nünün ziyaretcilere tahsis edildi * — Hem ne olur burada canım $- kılıyor; beni yarın biraz dışarı Çi* karsanıza., — Böyle münasebetsiz şeylerdelt tmiyeceğinizi -#adedersenil, olur. Hâydi şimidi yatınız. | Kapı kapandı, genç kız karyola * sına uzanirken gayri ihtiyari du * dakları kımıldadı | — Ne öldürücü gözler, yarabbil. * Bava çök güzel, hafif bir rüz * gâr yaprakları okşuyor, güneş bü” tün güzelliğile Marmaranın engit sularında parıldıyor. Genç hasta, VE doktor bağl, den toprak yoluğ ıkları arasında yan, yana yü* Doktor ona havanın, kif* lliğinden velbasıl ha * m, O, mütes madiyen dinliyor. ayet söğüt ınin gölgelendirdiği küçük | duları ecali nasıl aşkımı itiraf ede * Esasen bu ge * zintiyi onun şememiş mi | işte artık bütün kalbini elile kalbini ba$” tırarak titrek bir sesle anlatmağâ başladı: — Doktor, dün geceki sözlerimi ne çocukca buldunuz. Bir. buhrafi geçirdiğime hükmettiniz değil m Fakat Hayır, hayıf. Bir katbın ri” yasız hislerini size açmak için an” cak dün geceki gibi bir fırsat bek* liyordum. Evet doktor, serdı benil aşkın alevleri; gözlerinizden kâİ * bime sıçrayan bir kıvılarmla yan” dım. Sizin karşınızda bütün benli” ğimin sarsıldığını hisşediyorum, © gözlerin esiriyim. Şu hasta kal * | bimle «sizi seviyorum>» bugün bif hâstayim, belki yarın mezarlıkla * rın o bedbaht ölüleri arasına befl de karışırım. Ben hayata doyma * dım; yaşamak ve sevilmek istiyo * rum, Bir erkek eli bu sevgili kumrâl saçları “ökşarken; o parmakla* rile ıslanan kirpiklerini siliyordu: Doktör bir baba şöfkâtile; — Kıam, bunlar insanı hayal€ kaptiran boş şeylerdir. Artık Iyi * Teşmiye başladın; bir şeyin kal * madı. Daha hfaif bir sesle ilâve etti: — Zavallı yavrucuk, ne içli sev” mişsin, şu ihtiyar adamı; dilerilii ki bu sevgi dudaklarında kalsıff senin... Bu sözlerden sonra dakikalardA | (Devamı 6 nc1 sahifede) iyor acaktı 0* na. Gözleri yerı ğini ve kendisinin de bir arkadafi” nı görmek üzere salona gittiğir” anlatmağa çalıştı. Öğleye yaklâ kapıya gelen gardiyan ismimle bt ni çağırdı. Arkasına katıldım. Ü” | zun kuridorun — nihayetine doğfü gidiyoruz. İçime bir korku girdi- Sanı kapıdan üç basamt merdiveni çıktık. Geniş bir sal0i” da idim. Her köşede bir küçük Mi sa, iki sandalye ve yer yer koft şan ve ağlaşan bir insan küme$i” süngülü jandarma erleri... Gardi yanı takip ediyordum. Tereddit” lerim zail olmağa ve hattü aylaf ” danberi hasretini çektiğim Kkalâ " — | balık bir insan kafilesine kavtif tuğum için sevinç duymağa di j Kenardaki masa başında otür muş ve yüzünden Türk olduğu laşılan birisi yanında durduk. C"r diyan, ona üç beş kelime söyli rek ayrıldı. Elimi uzatıyordum boynuma sarıldı. » — Kardeşim, Türk kardeşif” sen de buralara düştün ha?.. (Devabir bUr)

Bu sayıdan diğer sayfalar: