Avrupada ordular Motörleşstirilmiş Alman ordusu birbuçuk milyondan fazladır Versay muahedesinin yüzbin nefer olarak tahditettiği bu ordunun şimdiki vaziyetine uzaktan bir bakış Bu ilkbaharda Alman ordusunun hazari mev- cudu elli iki fırkayı bulacak So'dan sağa: Göring, Von Blomberg, Von Friç ve amiral Von Rider e Hitler iktidar mevküni ele alalı dört seneden az bir zaman geçmiş bulunuyor. Bu kısa zaman zarfın - da Almânyanıni buğün ne heybetli bir manzara arzettiğini görüyoruz. Biz burada kısaca Alman ordu < sunün bugünkü vaziyeti hakkında bazı malümat verecej Almanyada mart 1935 ti tesis edilmiştir iz: meçburi hizmet 18 li kanunla yeniden Bu kanun faal or- duyu her biri üç fırkadan mürek: kep olmak üzere 'ön İki kölordu o larak tesbit etmişti. Yani otuz âltı fırka, fakat bugünkü vaziyet bu üstündedir. Şimdiki Alman teslihat progra- mi-1937 baharında ikmal edildiği zaman, Alman ordusunda, faal hiz- mette 50 veyahut 52 fırka buluha- caktır! Alman ordusunda askere * alma işleri 1914 ten evvelkine nazaran daha seri ve daha ameli bir hâle getirilmiştir. Fili hizmetin müd « deti tayin edilmemiştir. Bu müd « detin uzatılması veya kısaltılması Takar — “Genç Alman kızları! Siz asker kızlarısınız, ker zevcesi olacake #intz ve hattk sizler bizzat askersiniz! üyan'a sürülen Türk polisinin hakiki hatıraları: 20 ae üi Tni Fransada_ki hapishanede hayat şartları gittikçe çok fenalaşıyordu ihetle her okuduğuna — «oul> di - yordum. Martenetti gelen yemeği yalnız başına yemekle meşguldu ki delik tekrar açıldı. Ayni gardiyan, elin - deki büyük yepsiden tabakları ver- meğe başladı. Ne de çok getirmiş?. Ardı arası kesilmıyordu. Odadaki- ler gülmeğe ve hayretle yüzüme bakmıya başladılar, Orta, meklerle dolmuştu. Oui demenin sebep olduğu ha: ülk defa uğradım. Odadakı gözler hep birden ye - Meklere dikildi. Bu kadar yeme; yiyemezdim tabli. Hepsine ve hat- tâ, bana bir kerecik olsün «Ben de çeşit ye- a işte büyle, ve ye» demi n Fransızı dahi çağı - Karak eyeyüniz> dedim. İkramım çok makbule geçmişti. Gördüğüm iltifat ve muamelede aşıkâr bir değişiklik husule gelmişti bir yakınlık izharına ve medhe koyuldular. İyi şarapla bir parça pirzolayı alarak karnımı d> yurdum. Yemekten sonra konuşmağıt ça- lıştk. Niçin getirildiğimi öğren - mek istiyorlardı. Suçumu olduğu gibi söylemek ve yani, (Fransız - ları öldürdüm de ondan) dcin: doğru olmayacaktı. Fransız asker « lerine ait bir.çuval un satın aldı » THitlerla bir nutkundan| gımdan hüküm giydiğimi söyle - dini. Gece, konukluk ve cömertliği » me saygı için olacak, iki yataktan birisini bana terk ettiler, * Yırmi dört saatte bir yol genel bahçeye çıkarılıyoruz. Bahçe, o su- retle taksim edilmiş ki, bir koğuş efadının diğer koğuş makpusla - rını görebilmesi imkânı yok: Bah- çeden ziyade avluya benziyen ba yöröde Bir saat kadar güneşledik - | ten sonra sıraya dizilerek odaları- mıza dönüyor, ve odanın kapısı ü- | zerinde açılan ufacık pencereden verdikleri yemek ve su ile yaşama- muzı temine çalışıp duruyoruz, KaT BAA B lHava, deniz' İkuvvetleri ha- iriç, yalnız kara ikuvvetleri hak- ikmda bir kaç D rakkam Hitlerin emrine bırakılmıştır. Ger» Çi 1935 'te bir sene olarak tayin e- dilen fili hizmet 1936 da yeni bir kararname ile iki seneye çıkarıl - mıştı. «Asris olmak şartile her Alman vatandaşı askeri hizir tübidir nı ikmal eden her genç Orduda iki sene fili Yirmi yaş orduya girer hizmetini gördükten so ihtiyata geçer, «Ari>» olmiyan Almanlara gelin- harp zamanında bunlar da asi alınırlar ve cephe gerisinde istih * dam edilirler. Ari olan Alman 35 yaşına kadar ihtiyatta kalır, ondan sonra Land- ver'e geçer ve 45 na'kadar da burada kalınır, Fakat kırk beş - ten sonra'askeri hizmet biter mi? Hayır! daha arkasından Landstrum gelir. Hülâsa her Alman vatandaşi ölünctye kadar askerdir. İhtiyatlar ise-mütemadiyen da - | vet edilmektedir. Her çağırılan sı- nıf yüzde yüz elli bine kadar ne- fer temin etmektedir. Senede 600 den 800 bine kadar ihtiyat talim ve | terbiye görmektedir. Yeni kanuna göre, ihti: istediği zaman çağırılır icaplarına göre, gayri muayyen bir | yatlar her ve balin zaman için silâh altında tutulur. Arnele hizmeti de mecburidir. Bu Bınıfa işe yarıyan gençler elmir. 19 dan 25 yaşına kadar kadın, er - kek amele bu Bizmel Genç kızların ve kadı nıfa alınmalarma da çoktan başlan- mıştır. alınırlar. ın bü si- Bunlar geçit resimlerinde omuz- larında silâh yerine kürek taşır - lar. Bu teşkilâtın başında Hitlerin en güvendiği adamlardan Miralay Hirl bulunmaktadır. Askeri hiz - metleri altı aydır. 1936 da bu hiz- mete ayrılanların miktarı 200.000 i bulmuştu. (Devamı 6 ncı saytada) — HIKAYE—İ Yazan; Orhan Erkmen Hastanın aşkı Her gören ahiret yolcusu derdi ona, düdakları soluk ve gözlerinin hayata elveda eden ne hazin bir bakışı vardı. Hâstahaneye yatır - dıkları gün başhekim ilk tedavisi- | ni yaptıktan szavallı kız> demekten kendini alamamış'ı, E- vet Roöntgen filimleri de doktorun bu sözünü teyit ediyordu. Ön sekiz -yaşında bir Ö Tesadüfün her erkeği doğrusu lan to sonra veremdi karşısına — gıkardığı sevebiliyordu. Daha hislerine — mağlüp ©- bir Hasta iken n, ne içli bakmıştı ünler, aylar geçti; hasta kız miye ba Y yile ile A: gönlünü oyala i zamandı ük dekoru artık sıkmıya başlamıştı. tor geldiği va çirir? «Sizi seviyorum> cümlesi dudaklarının ucuna - kadar gelir, sonra acı bir tebessümle kaybolur- dü, Evet bu hasts toy kız, o kırk mdaki doktorü bu onun kısa bir zaman sonra u « hutacağı veremli sevgisi idi. it ne £ * Tük bir bahar gecesi, doktor 'Taci ile odasında - oturuyorlar. Genç kız canının çok sikildiğindan bahsederek: -Daktor bana kütüphanenizden bir roman vermenizi rica edecek - tim. — Hay, hay size «Aşkın alevleri» ni vereyim hoş bir kitaptır. — Çok mersi, Kimin eseri?, - Esat Mahmut Karakurdun?. Aşkın alevleri: Bu söz genç kı - zın kalbinde ne derin bir iz bırak- mıştı. İnce parmaklarile al şen kumral saçlarını geri atarak titrek bir sesle: — Doktor, şimdi değil, hastaha- nenize ilk geldiğim gün sardı beni aşkın Aylardır - kalbimi kemiriyor bu acı. Dokter, bin he: nına dü- alevleri anla söyle * nen bu sözleri daha fâzla dinleme- di: orum Bunları bir öylüyor bana, şimdi böy- le şeylerin ne m beti var, bir | buhran geçiriyorsunuz, haydi ar « | tık yatınız. İstirdhate var, Gidiyorum. — Döktör gitme, öldürürsün be- ihtiyscınız biraz daha titreterek Havr şehrinde Bilediye Binast Gece, sekizden sonra konuşmak, tütün içmek yasaktı. Ve bu yasak- lara riayet edilip edilmediğini kon- trola memur gardiyan Diyes lâm- basile her yarım saatte bir odaları yoklardı. Odadakiler benim, ben onların | dilinden anlamadığımız vihetle ko- | nuşmanın zevkini bulamıyordum, Müdüriyet, ayrılacağım zaman, dört yüz altın frank yol harçlığı vermemiş ve bu yekünu Zzavallı babam kabartmamış olsaydı, ye - mek filân tedarik edemiyeceğim | cihetle, bu heriflere - karşı mevkiim daha sıkıcı olacaktı. © gün, Martenetti bir başka gar- diyanla dışarı çıkıp döndü. Avde- olan tinde sordum. Fransızaya kaçan bir dil ve işaretle, haftanın o gü- , nünün ziyaretcilere tahsis edildi * — Hem ne olur burada canım $- kılıyor; beni yarın biraz dışarı Çi* karsanıza., — Böyle münasebetsiz şeylerdelt tmiyeceğinizi -#adedersenil, olur. Hâydi şimidi yatınız. | Kapı kapandı, genç kız karyola * sına uzanirken gayri ihtiyari du * dakları kımıldadı | — Ne öldürücü gözler, yarabbil. * Bava çök güzel, hafif bir rüz * gâr yaprakları okşuyor, güneş bü” tün güzelliğile Marmaranın engit sularında parıldıyor. Genç hasta, VE doktor bağl, den toprak yoluğ ıkları arasında yan, yana yü* Doktor ona havanın, kif* lliğinden velbasıl ha * m, O, mütes madiyen dinliyor. ayet söğüt ınin gölgelendirdiği küçük | duları ecali nasıl aşkımı itiraf ede * Esasen bu ge * zintiyi onun şememiş mi | işte artık bütün kalbini elile kalbini ba$” tırarak titrek bir sesle anlatmağâ başladı: — Doktor, dün geceki sözlerimi ne çocukca buldunuz. Bir. buhrafi geçirdiğime hükmettiniz değil m Fakat Hayır, hayıf. Bir katbın ri” yasız hislerini size açmak için an” cak dün geceki gibi bir fırsat bek* liyordum. Evet doktor, serdı benil aşkın alevleri; gözlerinizden kâİ * bime sıçrayan bir kıvılarmla yan” dım. Sizin karşınızda bütün benli” ğimin sarsıldığını hisşediyorum, © gözlerin esiriyim. Şu hasta kal * | bimle «sizi seviyorum>» bugün bif hâstayim, belki yarın mezarlıkla * rın o bedbaht ölüleri arasına befl de karışırım. Ben hayata doyma * dım; yaşamak ve sevilmek istiyo * rum, Bir erkek eli bu sevgili kumrâl saçları “ökşarken; o parmakla* rile ıslanan kirpiklerini siliyordu: Doktör bir baba şöfkâtile; — Kıam, bunlar insanı hayal€ kaptiran boş şeylerdir. Artık Iyi * Teşmiye başladın; bir şeyin kal * madı. Daha hfaif bir sesle ilâve etti: — Zavallı yavrucuk, ne içli sev” mişsin, şu ihtiyar adamı; dilerilii ki bu sevgi dudaklarında kalsıff senin... Bu sözlerden sonra dakikalardA | (Devamı 6 nc1 sahifede) iyor acaktı 0* na. Gözleri yerı ğini ve kendisinin de bir arkadafi” nı görmek üzere salona gittiğir” anlatmağa çalıştı. Öğleye yaklâ kapıya gelen gardiyan ismimle bt ni çağırdı. Arkasına katıldım. Ü” | zun kuridorun — nihayetine doğfü gidiyoruz. İçime bir korku girdi- Sanı kapıdan üç basamt merdiveni çıktık. Geniş bir sal0i” da idim. Her köşede bir küçük Mi sa, iki sandalye ve yer yer koft şan ve ağlaşan bir insan küme$i” süngülü jandarma erleri... Gardi yanı takip ediyordum. Tereddit” lerim zail olmağa ve hattü aylaf ” danberi hasretini çektiğim Kkalâ " — | balık bir insan kafilesine kavtif tuğum için sevinç duymağa di j Kenardaki masa başında otür muş ve yüzünden Türk olduğu laşılan birisi yanında durduk. C"r diyan, ona üç beş kelime söyli rek ayrıldı. Elimi uzatıyordum boynuma sarıldı. » — Kardeşim, Türk kardeşif” sen de buralara düştün ha?.. (Devabir bUr)