ee te Si Üç defa ölen, Uç defa gömülen, Üç defa dirilen adam S On altıncı asırda, Fransada bugüne kadar hiç kimsenin başına gelmemiş feci bir macera bir tek adamın başından geçti Üç defa ölen, üç defa gömü - len ve üç defa dirilen adam ne mene şeydir, diyeceksiniz, gü - lüp, dudak bükerek geçecek - siniz. Belki de masal anlatıyor diye bu yazıyı okumayacaksı - | a Sivil diye , bir adamın adını Pek zannetmiyoruz. Öyle ise ta- nıtalım: işittiniz mi? | Ölmek üzere olan yavruyu yaşatabilmek için elden bütün gayretler sarfedildi ve çocuk kurtuldu. Hayata girişin böyle bir baş- langıcı da hayli feci şeydir. İNCİ ÖLÜM Fakat acele etmeyiniz. 1562 sesine gelelim. Fransada da » hili muharebeler almış yürü - müş. Bilhassa Ruende kan göv- 1537 senesi nisanının 11 inci | deyi götürüyor. Şehirde on iki Yaralıyı tedavi etmek için şehirde doktor aradılar ve adamcağızt sedgede — sokak günü Fransada Ruan şehrinde parlâmento müsteşarı ve bah - setmek istediğimiz adamın ba - bası Alons Sivil adında bir adam vardı. Karısı Mari hem gebe, hem hasta idi. Doktorlar elle - rinden geldiği kadar - çalıştılar, fakat —kadını - kurtaramadılar. Mari günün birinde öldü. Vü - cudü. simsiyah - ikesilmişti. - İlk önce koleradan » şüphe etmiş - lerdi, bu şüphe ile kadını daki - ka fevtetmeden gömdüler. Kocası çıldıracak bir hale gel- di: — Hem karımı, hem çocuğu- mu kaybediyorum. Bu nasıl o- lur? dedi. O isyankâr halile icap eden makamlara müracaat etti, karı- sının derhal mezardan çıkarıl- masını, belki de rahminde hâlâ canlı olarak taşıdığı çocuğun kurtarılmasını istedi. Kadını mezardan çıkardılar. Rahmini açtılar, çocuğu çıkar - dılar. Gerçi şaşılacak şey! Çocuk ölen anasının karnında hâlâ ya- şıyordu. Fakat ölümle hayat a- rasında bir vaziyette bulunu - yordu. K İşte Normandiyalı Fransua Si- wil bu suretle daha doğmadan 11 nisan 1537 de saat İl de gö- müldü, fakat 12 nisan 1587 sa- bahı saat dokuzda dünyaya gel- mişlerdir. sokak - dolaştırdılar bin kişilik bir ordu. Dük dö Mongomeri'yi şehirde muhasa- ra etmişler. Ordunun başında genç kral dokuzuncu Şarl var. O zamana kadar olmuş, bit- miş muharebelerde cesaretile şöhret kazanmış olan Fransua Sivil bir müfrezeye kumandan tayin edilmiştir. Müfreze, şeh -» Tin mukadderatını tayin cde - cek Sent Hiler kapısının mü « dafaasına memur edilmiştir. Bu vaziyeti göz önüne alınız, tarihin bir yaprağından alınan şu vakıanın arkasını dinleyiniz! «İlk teşrinin on beşinci gü - nüydü, Öğleye doğru muharebe şiddetlendi. Fransua Sivil yata- ğından girip ensesinden Çıkan bir kurşunla ağır surette yâra » landı. Fakat Jehan Klere ismin- de kendisine son 'derece -sadık bir yaveri vardı, Fransua aldığı yaranın acısi- le yuvarlandı. Bunu gören Je- han yüzbaşısını: sırtladığı gibi gerilere doğru götürdü ve tek - Tar vazilesi başına döndü. O tarihteki bütün muharebe zamanlarında olduğu gibi, ça - pulcular faaliyette idiler. Yol kenarında bırakılan asılzade kı- yafetli ölüyü görünce hemen ü- zerine abandılar, yüzüklerinden başlayarak donuna kadar üze- rinde ne varsa hepsini- soydu - lar. aai aNN aN MEKANANNEKEaNaNN DN S ölUNEN aNN üK aKUDNK BN auENaAA nn mamamanan o a n tekerlekli kamxgn gelen | | — Sonra da bu suçlarını örtmek attılar. O sırada sabah saat on birdi. Ruen'de muharebe — bütün şiddetile devam ediyordu. Düş - man şehre girmişti. — Öldü, öldü. Diyordu. Fakat yüzbaşısınm ölüsünü öyle olduğu gibi bırakmağa da bir türlü razı olmuyordu. Der- hal tanıdıklarına müracaat et- | ti. Cesedi yerinden kaldırıp ken: | disine lâyık bir yere göm | ve kendisine lâyıik bir mezar ta şı dikmek istiyordu. Koşup gitti. Cesedi yerinde bulamayınca şaşırdı. Sağa, so- la bakındı. Hendeğin bir tara - fında bir toprak kabartısı gör « dü. Şüphelenerek toprağı eşe - ledi. Alttan çıkan cesedin o pe- rişan hali içinde yüzbaşısını ta- âı:yımıdı. Hattâ kızdı da cese - in suratına doğru bir avu, rak ta o attı. BAD Tekrar sağı, solu aradı. Yüz- başısını bir türlü bulamadı. T Bu sefer her hangi bir ihti « mali düşünerek suratına top - rak attığı cesedin yanına geldi. Ancak ölünün elindeki y görünce yüzbaşısını tanıdı, Artık Jehan'ın halini tasav « vur edersiniz. Hemen koştu, bulduğu adamlarla ölüyü hen - Karısı kocasının öldüğünü zanne. derek — üzerine kepandı dekten çıkarttı. inü dı.F'lîîfhü ömü_i(u:ıunu yıka- akat şehir dü ' di. lıîunu felîıbı Lînu::kevh:â.:— sua'yı ona göre emin bir yere götürmek lâzımdı, ÜÇÜNCÜ DEFA GÖMÜLÜŞ __S__adık insan yüzbaşısını bir eve götürdü. Yaralıya bakmak üze- re bir de kadın buldu. Fakat şelşn girenler, bu evi kendi İş- lerine münasip buldular, İçeri- de hayatla ölüm ürasında çır - pinan yüzbaşıyı, pencereden a - şa_ığıya attılar. Alt tarafta bir gu_b;:!yığını vardı. Efendisini müdafaa etmek isti; ğ da bıçakladılar, onım îî:g:': â:ı attılar, Oda kendilerine kal - a. Jehan aldığı yaralardan öl « müştü. Fakat Fransua yarasına rağmen hâlâ canlı, hâlâ hayata, canlılığa kavuşmak azmiııde, bir adamdı. İki gün gübrenin ü- için cesedi hendeğe yuvarladı - | lar ve üzerine de bolca toprak | r Jehan'ın | aklı, fikri hep yüzbaşısında idi: | | | lerce İt | Zerinde yattı. Burası evin ar « | ka tarafına - tesadüf ettiği ve kimsenin aldırış etmediği bir yer olduğu için, bu perişan va » ziyeti gören olmamıştı. Fransua o zayıf halinde ken - disini koruyabilmek ve kurtar - mak için gücünün yettiği kadar | gübreleri eşelemiş ve açtığı çu« kura girmiş, ne olur ne olmaz, diye üstünü yine gübre ile ka - | =mııtı. Üçüncü gömülüşü de | lerden birinin başında durdu | tur. Müsolininin karısı otomobil, l tir. Ka SONTELGRA Musolininin karısı söylüyor: “Ben dünyanın en bahtiyar kadınıyım ,, Bu bahtiyar kadın gece saat birde bir çay ile bir kaç bisküvi verip kocasını uyutur. Üstünü örter ve kendi odasına çekilir Müusoölini, Roma İmparatorluğunu ilân ettiği gün, karısı Donna Rakel, Romanın büyük caddelerinden, o - tormobili ile kocasının nutuk söyli « yeceği saraya doğru yollanmıştı.. Fakat, sokaklar fazla dolu olduğu 1- çin polişler intizam: muhafazaya ça- l kta ve otomobilleri muayyen bfr yerden daha öteye serbest bırak- Donna Ra- mamışlardır. Bunun içli kelin etoroobilini de, inmiş ve halkın arasına karışarak kocasının nutuk söyliyeceği Vene- dik yinın önüne doğru yollan- miştir, Sarayın önündeki büyük meydanlık Mahşer gibi kalabalık - tır, Rakel Musolini sarayın balkanu altına geldiği , kocası balko - nun Üzerinde göl yana hitaben nutkunu söy- Kâadın, nutku mış ve baş e beklemiş- heyecanı İtalyan muzafleriyetin. nmüş ve yüz bin- meğe başlamıştı. inlerken gözleri ni önöne eğerek « sözlerindeki faz den hararetle bahsettikçe, onun da heyecanı fazlalaşmış ve nutuk hi - | * tama — erdikten sonra halk arasına karışıp beklemekte olan otomobiline doğru yollanmıştır. Halk arasında giderken, Musoli - ninin karısı olduğunu belli etmeme- ğe çalışan Kakel, herkesle birlikte otomobile binerek evine gitmiştir. Bunun için, Müusolini, İtalyan ka- dınlarının hep, Rakeel gibi olmasını arzulamaktadır. İtalyan Başvekili, Karısını İtalyan kadınlığına — ideal bir nümüune olarak göstermektedir. Aile ocağının muhafızı olup, sükü- net ve mahviyeti seven, dı»glırduiu jyavrulara bir anne gibi bakan ve ko- casına tam manasile merbut olarak 'vatant duygularla mücehhez olan ka Musolininin istediği, İtalyan tipi bir kaâdındır. Rakel, Müsölininin savgili karısı #lmazdan önce, çok acı günler yaşa- mıştır. Şimdi, düçe'ye, alle, ve ço - Tuk çocuk saadeti gösteren bu ka - dının nerede doğduğunu hiç kimse bilmektedir. Bazı kimseler, Mu- solini ile evlenmezden önce büyük Bir çamaşırhanede çalıştığını söy - Temişlerse de bunun — doğruluğunu hiç kimse isbat edememiştir. Çünkü, bu ciheti Musoliniden sor- , hiç kimse cesaret edememek- tedir. Karı ile koca arasında öyle | günler gelip geçmiştir ki, bir aralık ayrı yaşamağa mecbur olmuşlar ve ancak Romu yürüyüşünden biraz ev- vel barışmışlardır. Çünkü, Musolini Faşist partisi şefi olarak İtalyan mil- Tetinin başına geçtikten sonra u - mum milletine nümunei imtisal ol - mak istemiştir, ve olmuştur. Bun - dan sonra karı koca arasındaki sü - künet tesis etmiş ve aile ocağının intizamı temin edilmiştir. Bayan Rakel misafirperver — bir kadındır. Kocasının bugünkü ga « yet büyük muvaffakıyetile mütena- sip olan vaziyetini muhafaza etme - sini çok iyi bilir. Şimdiye kadar tek bir gazetecinin bile mülâkat etmeğe muvaffak olamadığı bu kadın, ko - cası dururken kendisinin bir gazo- teye söyliyocek bir tek lâfı bile ol - madığını söylemektedir. Kocasının işlerine kat'iyyen karış- maz. Fakat, Torlonye Villâsının da- hilt bütün işleri Sinyot Râkele âittir. Karısı Musolininin işlerine karış- madığı gibi, kocâsı da Rakâlin işle» Tine karışmamaktadır. Musolini her akşam 'saat sekizde Venedik sara - yından Torlonye Villâsına dönmek- v akmnme yi Doğuşu bile akil durduracak bir garabet arzeden bu adam, bir defa hayata girdikten san- ra, sıhhati, zindeliği ve kuvveti ile en aşağı yüz sene yaşamağa namzet bir adamdı. Fakat 1610 senesi birinci kâ- hununda, üç defa evlenip, karı- larını boşamasına rağmen, hafif bir soğuk algınlığından - yatağa düştü ve o ayın 23 Ünde öldü. Fakat toprak dördüncü sefer kucağına gelen adamı artık geri vermedi, | yatacağı zamanı bekler. | kaç büsl | Onun için nişanlanmak ve nikâh- tedir. O geldikten sonra yemek sof- l rasınn başına oturulmaktadır. Yemek, çok sadedir ve acelelikle yenmektedir. Yemek zamanı Muso - Tini için bir dinlenme zamanıdır. Bu esnada karısının söyliyeceği sözleri dinler, konuşur. Aile işlerile meşgul | olur. Bundan sonra İtalyan Başve- çalışma odasına çekilir. Karısı | da elindeki kitabı, yahut, bir el işile | meşgül olmağa başlıyarak kocasının Gece saat. | t hafif bir çayla bir i kadın kendi elile geti- birde koc: önül (C. M.) imzasile derilen bir mektupta deniyor ki: liseyi bitirmemiş bir henüz on sınıf- gencim. tayım. Her sabah m ken önünden g e konuşuya - ma hemen | al- etti am Nihayet ya muvaffak ol- nektebe gitmiyor, anne - n dibinde oturuyorm. lanmakta hiç bir mahzur yokmuş. Bir gün lâf arasında artık nişan- Tanmak lâzim geldiğini, ve nişan - Tandıktan sonra da hemen evlen - mek icabettiğini söyledi. Benim li- seyi bitirmeme iki sene var, Bunu | kıza söyledim. O vakit bana ba - Dasının zengin olduğunu, ikimize | de bakabileceğini söyledi. Bana hiç | masraf yaptırmıyacaklar, iç güve- Yüz masejına pek çok kadınlarımız ehammiget vermezler. Bu masejin gözün shhati, zindeliği noktasından ne kadar lüzumlu olduğunu Bilen bayanlarımız bile her sabah yapılması ldzım gelen bu masefı yapmağa üşenirler, Halbaki her sabah alında ve enseda yapılacak asaj alın kırışıklıklarının önüne geçmek için en büyük dmildir. Z MASAJI Tip takdim eder. Bundan sonra koca- sırın yatağını düzeltip bizat hazırlar ve hattâ kocası soyunurken bile ona yardım eder. Musolini yatağına uza- nip iyice uyumayıncaya kadar mu- ayyen santte kocasının odasına ilk giren, gene Bayan Rakel'dir. Sabah kahvaltısın: kocasına gene kendi e- Hile bizzat karısı verir. Velhasıl ko- casının bütün işlerini Bayan Rakel görür. Eski bir arkâdaşile görüştüğü za- man Musolinin karısı, dünyanın en mes'ut kadını olduğunu söylemiştir. I Ka işleri ğisi alacaklarmış. Ben yalnız evin h ölarak kalacakmışım. beni çok tepindirdi. pti mi bira Oğlum, . Fakat hiç ü ne kadar Aile yuvasını idare etmek için ne kayın pedere, ne de kayın valideye güvenilebilir. İn - san sırf kendi gücüne güvenmeli- dir. Onu da bir tarafa birakalım. Büugün sana bakacağını vadeden kâin peder, yarın fikrinden cayıve- rir. O zaman ne yaparsın? Sana na- sihatim çocuğum, evvelâ hiç ol- mazsa liseyi bitir, bir baltaya sap ol Alnının terile para kazanmıya başla. Karına bakacağını aklın ke- serse, O zaman hiç durma evlen. li