z LG ONT Koca İstanbulır alttis eden Zozo meydanlarda yok. Zozonun sahneye bir defa çıkma- sile diğer tiyatrolara meydan oku - yan Halk Opereti haftalardanberi sesini çıkarmıyor. Ne oldu?. Zozo gitti mi?, Hayır gitmedi. İstanbulda amma, nerede?. Belli değil! Zozoyu kızdır- muşlar, Kadıköyünde Süreyya tiyatro - sunda soön müsameresini verirken külisler arasında Zozo ile arkadaş - ları arasında bir münakaşa olmuş. Şuh kadın, kıyrak kahkahaları ye - rine dişlerini gıcırdatmış ve: — Ben size gösteririm, demiş!, O gün bugün Zozo meydanlsı yok, ı.ı Karnaval mevsimi başladı. Gece- leri Beyoğlu caddelerinde — kadınlı erkekli maskara gruplarına rasge - Kiyoruz. Dün gece böyle bir grubun "Tokat! önünde — şakalaşmasını seyrediyordum, Bir el amuzuma dokundu. Başımı şevirdim; bir arkadaşım: — Ne bakıyorsun, dedi, maskara işte bunlar!. — Zezoyu aramağa çıktım, bun- Tara rastgeldim, dedim. — Öyle mi?.. Haklısın!', — Zo2o Karnavaldan hoşlanır, belki ona da bu kıyalette rastgelebilirsin - de - di ve sonra ilâve etti: - Gel ben ga- na Zozenun çok yakın bir ahbabını takdim edeyim. O sana onu bulur. İstiklâl eaddesinde Foto Mümtaz Özar'ın evindeyiz. Kibar ve sempa- tik bir genç olan Bay Mümtaz: — Ya, diyor, Zozo kayıplara ka - rıştı, görünmüyor. Kızdırmışlar o- nul. Durun size onun bir çocuk « Tuk resmini vereyim de, gazeteni - ze koyun ve kayıp aranıyor - diye yazın, Gülüyor ve: — Sonra bize de kızar da... di yorum, — Hayır, hayır, diyor, çok Bon- kör bir kadındır. Canına tak deme- yince kızmaz. Bay Mümtaz bana iki resim uza- tıyor, Biri Zozonun dokuz yaşın « daki küçüklük resmi, Öteki Zozo- nun annesinin resmi, — Bunları Zozo mu verdi size. — Hayır, ben bunlardan birer ta- ne Zozoya verdim. Bu resimler İs- tanbulda çekilmiştir, Çok eskiden yani Zozo çucukken Yunanistana Eitmeden evvel ve annesi sağken. © zamanlar Babıâlide Nikolaidis iş- | minde bir fotoğrafçı varmış. O çek- | miş. Camları benim clime geçti. Zo- zo da çok sevinmişti bu resimlere, Ha, size şunu da söyliyeyim: — Zezo mükemmel Türkçe bi - Tir, Siz onun sahnede bilmiyor gibi davranmasına bakmayın. Mükem - mael bilir, mükemmel! Bakın an! Zozo İstanbulda Lângada doğmustur. Annesi Tatav- lahdır. Babası Ahmet isminde bir eeNANAN NLAY UNN aN aN samsnen Almanya Avusturyayi iSgalmi edecek LBirinci sahiteden devam) sı Mirbah da vardır. Bu zatın söylediği sözler Berlinde çok fe- na akisler yapmıştır. Hanedan lehine yapılan nümayişlere kar- şı hükümetin göz yumması, si- yasi mahafilde infial uyandır - mıştır. Çünkü, Alman Harici - ye nazırı fon Noyratın geçen - lerde Viyanayı ziyareti esna - yında Avusturya Başvekili Şiiş- nig, anşlusu hakkında mü - lâyimane sözler söylemişti. Fon Noyratın Berline dönmesinden sonra Avusturyadaki kralcıla « rın şiddetli faaliyete geçmeleri Almanları çok kızdırmaktadır. Almanlar, Habsburgların tahta geçmeleri için yapılacak en kü- çük bir teşebbüs akabinde der- hal Avusturyayı isgal edecekle- rini söylemektedirler. (Deyl Meyl) gazetesinin hu » susi muhabiri de, gazetesine va- ziyeti bu şekilde bildirmiştir. Avusturya, — anslusla AL manvaya bağlanacak olursa, ya-| hut Habsburgların teşebbüsü ü- zerine Alman askerleri Avus - turya topraklarına ayak basa - cak olurlarsa, her iki gıkta da, Avrupanın bu yeni şekli, dün - ya diplomatlarını karşı karşıya getirecektir. İtalyanlar, anşlusa aleyhtar — olmadıklarını — ilân ıp aranıyor polistir. Annesile sevişmiştir. ” İstanbuldan on üç yaşında iken Yunanistana gitmiştir. Annesi Yu- nanistanda ölmüştür. Zezonun İs - tanbulda evli bir kız kardeşi vardır. Bütün bunları bana kendisi anlat - maştır. Bir de kendi ağzından din- | leseniz çok iyi olacak amma, mey- ganlarda yok ki... Şurada yanımız- daki — apartımanda — oturuyordu. Adres bırakmadan çıktı gitti... Çok kızmış, çok!. . Tepebaşında Majestik gazinosun- da şarkı söyliyen Rum delikanlısı Polun sesine Zozo fişık olmuş. Sık sik bu gazinoya gider ve tenörü dinlermiş, dediler, Majestik'e giriyorum, boylu pos- | Tu bir kadın şarkı söylüyor. —- İki üç masada bir kaç adam konu- şuyorlar, Garsonu çağırıyorum:; — Pol nerede?, diyorum, — Bugün mezun, garson diyor, Zozo geliyor mu buraya?, Arasıra... — Bugün gelir mi?. Garson gülüyor ve: — Pol mezun dedik a... diyor. PC Zozo arasıra İştanbul Matbuat Cemiyetinin Büfesine, Sümer Bi - rahanesine de uğrıyormuş. — Fakat dün gece buralarda da yoktu. Artist Tokatliyandaki büyük ay« nayı kırdıktan ve Cürmü Meşhut mahkemesinde mahküm olduktan sonra gene taşkınlık yapmaktan vaz geçmemiş. Amma mahkemeye düş- memek için evvelden ayna, cem, şi- şe ve bardak sahiplerile anlaşmağı ihmal etmiyormuş! . Meselâ Turan barı ziyaret ettiği geceler biraz kendisini gösleriyor - muş. Müşteriler de: — Yaşa Zozo, diye bağırıyorlar- mış!. Patron kırılan sırça — parçalarını toplarken kıs, kıs gülüyarmuş!. . . * Gece, saat 24. İstiklâl caddesinden evime dönüyorum. Gene kadınlı erkekli bir maskara grubuna rastla- dım. Bunlar sarhoştular. Hepsi sal- lanıyorlardı. İçlerinden bir erkek: — Marika!, dedi. Bir kadımn durdu ve: — Yok vire, dedi, yok Marika, Zozol, Ve sallantyordu: — Hayır, Marikat, — Yok vire, ben Zozot. Münakaşa uzuyordu. Ben merak içinde idim. Acaba bu Zozo benim aradığım Zozo muydu?, Kadın daha fazla sinirlenmişti., — Hayır, diyordu. Ben Zozo!. ve iddiasını isbat için yüzündeki mas- keyi atmağa çalıştı. Fakat diğer maskaralar önün ellerini — tuttular, Kollarına girdiler. Ve kahkahalarla gülerek yan sokaklara saptılar... ve © kim olduğunu anlatamadı!, | Abdurrahman Ş. Liç. | ameN düRE NÜ mbN dÜ ira ae kaşrm ae ea etmektedirler, (Resto del Kar- lino) gazetesi, Habsburglara İtalyanın yardım ettiğini yazan Fransız gazetelerine hücum et- mekte ve «Fransızlar - İtalyayı Brenere bağlı bir vaziyette gör- mek istemektedirler. Fakat, İtal- ya, Almanya ile dosttur. Ve bu dostluğu hiç bir yeni vaziyet bo- zamıyacaktır.» demektedir. Budapeşte, 9 (A. A.) — Hae vas ajansının mubabiri, yarı res Hatay vaziyeti Meclisi idare artık ne yaplığını bilmez. bir hale geldi Antakya 9 (Husus! Muhabirimiz- 'den) — Hatayda mahalli idare, ar- tık hakikaten ne yaptığını bilemez bir bale gelmiştir. Şimdi de Kuseyr mıntakasına Şeyh Ahmet isminde birini musallat etmişlerdir. Bu a - dam, müsellâh bir çete teşkil ede - rek, bu mıntakadaki köyleri dolaş- makta ve Türklere yapmadığını bi - rTakmamaktadır. Maksadı tahrik yapmak ve Türk halkını ihtilâle sevketmekmiş, Türk- ler Şeyh Ahmedin ve avenesinin tahrikâtına kulak asmamaktadırlar, Diğer taraftan vataniler: “Silâh alacağız, cephane alacağız ve San- cağı Suriyeye ilhak edeceğiz.,, di- ye saf araplardan para toplamakta ve paraları ceplerine indirmektedir « ler. ALEVİ DİYE BİR AYRILIK UNSURU YOKTUR Adana 9 (Husust Muhabirimiz - den) — Halkevinde yapılan bir topu lantıda Dahiliye Vekili Şükrü Kaya Aleviler kelimesine temas ederek, Alevflerin öz 'Türk olduklarını, an - cak saltanat devrinin ihmalleri yü- zünden bunların ana dilini - kısmen kaybetmiş olduklarını, halbuki öz Türkçe konuşmaları lâzım geldiği- ni söylemiştir. Çükürova gençleri, evvelce A « levi ve Fellâh diye anılan âyırı tutü- lan, hakikafte ise Etilierin çocukları olan bu ırkdaşlarımızla — kaynaşma ve kalışmayı temin etmek için fa - aliyete geçmeğe karar vermişler ve bu kararlarını Dahiliye Vekiline bil- dirmişlerdir, Bunun için Seyhan ve İçel vilâ . yellerinde birer merkezt komite, tar- sus ve diğer kazalarda - vilâyetlere bağlı otuzar kişilik faal komiteleri teşkil edilecektir. Halk partisi ve Halkevleri bu komitelerin gçalışma- larına yardım edeceklerdir. amTN eĞ n irma a anasen Bir hırsız çetesi ; Kadıköy, Kızıltoprak, Eren- köy ve civarında son gürlerde bir çok evler soyuluyor ve hire sızları bir törlü ele geç rilemiyordu. Polisin' aldığı sıkı tedbirler. öze rine Ömer, Nedim, Şükrü isminde Üç kişi yakalanmıştır. Bunlar, Kuşdilinde Telefon cade desinde mütekait Faikğin Küş. dilinde Karodut sokağında oturan Taylurun, ayni sokakta Setelyonun Kızıltoprakta — Tevlik — sokağında | Fatmanın, Sahray cedidde Osmanın ve — diğer — Evlerden birçok eşya çalmışlardır. — Polis başka arkadaşları olup olmadığını araş. tırmaktadır. Sabah ve akşam Cumhuriyet Âvusturyada son siya- set ceryanları Bu sabahki «Cumhuriyet» te Abidin Dayver, Avusturyada kralcıların gittikçe tebellür et- meğe başlayan-hareket ve faa - liyetlerinden bahsediyor: Umu- | mt harpten sonra Avusturya - Macaristan parcalandı, Avus - | turya cok küçüldü. Şimdi bu memleket bir takım muhtelif müvazene ovunlarile istiklâlini muhafaza edebilmekti Bu | memlekette bir çok büvük ve kuvvetli nüfuzlar muhtelif rol- | ler oynamaktadırlar. mi Macar mahfelierinin aşağıe daki beyanalını kaydetmiştir: *Son hâdiseler neticerirde Macaristanda hiç kimse tevkif edilmemiştir. Başvekil Daranyi muhalif reislerin müfrit sağ ce- nabh teşekkülleri aleyhindeki it. thamlağını — Öğrendikten sonra ber şeyden evve! bu ittihamların hangi esaslara dayandığını tah. kik etmek istemiştir. Şimdiye kadar adit takibatı muhik göse terecek mahiyetle hiçbir hâdişe tesbit edilmemişiir. Şimdiki rej'm bir kaç aydan fazla süremez Avusturvalı bir dıplomat Pari Suar, gazetesinin bir muhabirine şu beyanatta bulunmultur. *— Esaşlı nokta şudur ki, son aylar içinde halk arasında Habsburgların tahla dönüşleri. ain mllf bir lüzum olduğu kanae ati hasıl olmuştur. İspanyada bugün mutediller kalmamışlır. Bizzat Avusturyada ise gerek saltanatın iadesi, gerek Alman- ya ile birleemek meselelerinde fikirler başka başkadır. Fakat görünüse nazaran, sun'i surette birbirinden ayrılmıs olan iki Al- man millet ve memleketi ilk fır- satta birleşeceklerdir. Acık Söz Bin tayyare, on beş bin tayvareci «Açık Söz» de Sakir Hazım Ergökmen memleketin tayyare- ye ve tayyarecilere olan ihtiya- | cından bahsederken, millete dü- şen yardım vazifesini hatırlatı yor: Kerçi Türk tayyareciliği bü. yük bir ölçüde halk yardımın « dan kuvvet almaktadır. Fakat bu kuvvet beslenmez, günün ih- tiyaçlarını karşılayacak — yolda artırılmazsa, bin tayyare ve on beş bin tayyareciden mürekkep Türkkuşu bu Sabah geliyor (7 inci sagfada devam ) Yüzbaşı B. Zekinin kumandası altında bulunan tayyareler arkala. rında birer plânör olduğu halde şehir üzerinde bir cevelan yapmış« lardır. Tayyarecilerimizi — Yeşilköyde Hava Kurumu İstanbul şubesi mü. dürü İsmell Hakkı ile İstanbul Türk kuşu reisi Nuri ve idare heyeti âzae larile mensupları ve hava kuman- danlığı erkânı ve çok kalabalık bir halk kitlesi karşılamıştır. Türk kuşu tayyareleri önümüz- deki pazar günü büyük gösteriler yapıcaklar ve ögün büyük bir tayyare bayramı tertip edilecektir. Bayramda plânör Akrobasir, ütle atlama ve diğer birçok erleri gösterilecektir, bir çok - tayyareciler ayni zamanda paraşütlerle şehbir üzerine inecek. lerdir. Ayrıca o gün Halkevinde ve :ecı radyoda Türkr kuşu hakkında onferanslar verilecektir. Bayram münasebelile pazar gü- nü halkı ve mekteplileri pek ucuz bir fiyatla Yeşilköye gptürmek üzere tayyare kurumu tarafından trenler temin edilmiştir. DA LAİ İşten El çektirildi (Birinci sahifeden devam) nünen işden el çeklirilmişlir. Ha- dise şudur: Belediye sabık Beyoğlu tahsil. darlarından Nadi, bir ihtilâssuçun. dan, Ağır Ceza mahkemesinde muhakeme edilmektedir. Nadi, muhakemenin ikinci celse. sinde delilik iddla etmiş, bir müd- det evvel, Tıbbıadlide müşahede altına alınmışlır. Müşahede neticesin de Ağır Cezaya verilen Nadinin Cezal ehliyeti haiz — olmadığı h okkındaki rapor — mahkemece garabetle te'âkki edilmiş, Nadinin vaziyeti hakkında Tıbbı adli mü- dürlüğünden yeniden bir iştizah yapılmıştır. Bu istızaha gelen ce- Yap şu olmuştur? “Evvelce de verdiğimiz raporda da anlatıldığı gibi Nadi, cezaf eh- liyeti haizdir, cezasını çekebilir. , Bunun üzerine, işin sakat tarafı araştırılmağa başlanmış. tahkikat, Nadi tibbi adil! başkâtibi Raif tarafından alıkonulduğu, onun yerine, hakikate tamamen muhalif bir rapor verik diği ve bu raporda Tıbbradif umum müdürü Hali*, muavini Fahrl Can, müşahede müdürü Havrullah, kime yühane müdürü Fehmi Rıza ve morg müdürü Rahminin imzalarının taklit olarak atıldığı neticesine venimiştır,! Dun, müddelumumilik, bu hâdis | se hakkında ehemmiyelle tahkika- ta geçmiş, vaziyetten, Adliye ve. kâ'etini haberdar etmiştir. Vekâlet bugün Raife işdan el çektirilmesini bildirmiştir. Raifin, bugün tevkifi beklenmektedir. Raif, iki üç gündür vazilesi başına gelmemektedir. başmuharrirleri bir hâva ordusundan bahset - mek boğ olur. Hava kurumu ve gazetecile » rimiz ciddi surette elele vere - rek, nesriyat sahasında gayret- lerini artırmalıdırlar. Tan Hareket ve bereket Tan'da Ahmet Emin Yalman hayat pahalılığından bahseder - ken, evvelâ Atinadaki ucuzluğu anlatıyor: Orada her sey, yerli | ve Avrupa eşyası ucuzdur. Hat- tâ İstanbuldan gönderilen taze balığı ve kuzu etini Atinada bu- radan daha ucuza tedarik et - mek mümkündür. Bu muammanın sırrı nerede? Bu mevzu üzerinde çok esaslı arastırmalara ihtiyaç — vardır. Hükümet maiset masrafını u « cuzlatmağa çok ehammiyet ve- riyor. Şeker, tuz gibi ilk ihti - yaç maddeleri ucuzlatılmıştır. Fiatı ucuzlatmak — icin nakliye ücretlerini de göz önünde tut - | mak Tâzımdır. Havatı pahalılaş- tıran sebepler yüzlercedir. Bun- | lara karşı alınan münferit ted- birlerden bir netice çıkmıyor. Bu işi toplu mütalea etmek lâ - zımdır. Nerede hareket, orada | tice ile karşılaşılmıştır: | gramının — ikmalinden hakkında verilen Taporun | Küçük İtilâf konferansı Konferans bir ve iki Nisanda Belgrat ta toplanıyor Çekoslovak Reisicumhuru da 5, 6 Nisanda Belgradı ziyaret edecek Belgrat, 9 (Hususi) — Yugoslav Kral Naibi Prens Pavel'in daveti üzerine, Çekoslovak Cumlbur Reizi Benes Belgradı ziyaret edecek Bu ziyaretten Önce, Küçük İli'âf konferansı bit ve iki Nısında Bele gratta toplanacaktır. Bunun — için Benes'in Belgrat ziyaretine, yalmız bir mezaket eseri olarak — değil, büçük İtilâf konleransı geçen sene B ratislav'da başladığı müzakere- lere devam edecektir ve üç devlet arasındaki münasebalın daha fazla kuvvetlenmesi için tedbirler düşü- necek Boğaziçinde bir facia Dün akşam saat 16 da Kanlıcada Bay Şefiğin yalısı önünde bir ka- dın cesedi bulunmuştur. Herkesi te- lâş ve moraka veren bu hâdise Üzes | rine derhal polis ve Üsküdar Müd- delumumiliği harekete gelmiş ve yapılan tahkikat neticesinde şu ne- Şirketi Hayriye kaptanlarından Bay Hayrinin baldızı Dürnev Be - bekte oturmaktadır. Kanlıcaya kız kardeşine misafir gelmiştir. Yalıda kaptanın haminnesinden ve küçük kız kardeşinden başka kimse yoktur, Mangalda biriken kül dökmek ve biraz ev işlerine yardım etmek üzere Dürnev mangalı almış, yalının rıhtı- mına çıkmıştır. Yosunlardan ayağı- kaymış ve denize düşmüştür. Kadıncağız kendisini kurtarama- mış ve boğulmuştur. Cesedin defnine ruhsat verilmiş- tir. Çelik kale (1nci seyfadan devam) sonra Fransa donanması Alman ve İngiliz. donanmasından daha kuvvetli olacaktır. Fransız ha- va kuvvetleri Avrupada bugün Rusyadan sonra kuvvet itibarile ikinci deretededir. Bu yilm sö- nunda Fransızlar modern üç bin tayyareve sahip olacaklardır. 1939 nihayetinde ise Fran - sa, bugünküne nazaran beş mis- li daha kuvvetli hava silâhla « rına sahip olacaktır. Silâhlanma programında Majino istihkâm - larının tahdidi, dört motörlü fırka teşkili ve her viyade kıt'a- sında kâfi derecede otomatik silâh ve mitralyözler bulunma- | sı vardır. | ne - yazıyorlar? | Kurun Meshut suçlar kanunu Evvelce sokakta yüzlerce kis« şinin gözleri önünde olan bir suç polisten adliyeye geçtikten sonra senelerce bir karara var - İ maksızın sürüklenir, giderdi. | Adliyeye intikal eden ceza işleri yuvarlandıkça büyüyen bir çığ halini alır, bu karma karışık binlerce dava arasında kalan hâkimler bunalırlardı. Halbuki meşhut suçlarda en kısa yoldan adalet icrasına git- mek adaletin tâ kendisidir. Meş-| hut suçlar kanunu bunu temin etmiştir. Pek çok kimseler şim- di pekâlâ hiddet ve şiddetlerini tutabiliyor. — Bir taraftan da mahkemelerin işleri azalıyor. Sile gibi hapisaneler boşalıyor. 'Yerinde bir kanun ahlâk tasfi- yesine hizmet etmiş oluyor. Son Pos Bir az da nüfus müstah- sellerini hi—ayeyi düşünelim *“Son Posta, da Muhittin Birgen çok çocuklu ailelere yardım me- relesini mevzün bahsediyor: Tür- kiye nüfussuzdur, geniş topraklar üzerinde kalabalık bir nüfusı ihti» yacı vardır. Dünyanın en bereketli bir mahsulü olan çok istihsali bahsinde kısır kalan tarla» ları feyizlendirmek, aldığı mahsul. leri besleyip büyütemiyen insanlas bereket, derler. Memlekette u - cuzluk sayesinde temin edilecek | fazla hareket ve faaliyet maişet seviyesinin umumi surette in - mesinin en büyük âmilidir. | ra yardım etmek icin devletin mü- dahalesini emreden bir kanün çi« karmayı neden ihmâl ediyoruy? Akşam; Baş makalesi yoktur. y | menfastine uygun bir SİYASA Macaristanda Neler oluyor?. İngilir radyosunun dün gece ve diki bir habere göre, ecnebi bir hi kümet, üç milyon Mark sarfile, M caristanda bir hükümet darbesi yay tırmak istemiştir. (Pester Lloyöi Bazetesi Maceristandaki sağçı par tilerin, Macar ordusunun yârdımi hükümeti ıskata teşebbüs ettikler ni, fakat, ordunun bir kısmı bur. Mmuvafakat etmediği için plânın a kim kaldığını yazmaktadır. — Diğe macar gazeteleri de, Budapeştedel Alman sefiri Makenzen' hükümet yapılacağından vel Mücaristanı terketi rar dönmiyeceğini bildirmektedir ler, Güzetoler, Macarislanda Nasyo nal - Sosyalist rejimi tesisi için Ma car sağcılarının hummalı bir faali yele geçtiklerini ve diğer bir hükü metin yardımını da gördüklerini ya maktadırlar. Sağcılar Macar köyleri arasınd bir çok paralar dağıtmişlar ve yapı lacak değişikliğe köylüleri hazırla mışlardır. Teşebbüs mahiyetinde ka lan bu siyasi hâdise bütün Macaris tanda çok derin siyast tefsirlere yo açmıştır. Hükümetin organi olar Pester Lloyd gazetesi, alâkadar bü yük bir devletin Macaristarın da hili işlerine karışmak istemesini ten kid ederek şiddetli yazılar yazmak - tadır. Bütün ecnebi gazetelere göre, mesele, mühimdir ve İtalya, Alman: ya dostluğunu çok yakından alâkâ- dar etmektedir. Çünkü, İtalyanın Macaristanda çok büyük — İktisadi menfaatleri vardır. Habisburglar ha- nedanının Avusturyaya dönmesine muhalif olan Almanyaya, İtalyan - ların açık kapı bizaktıklarını gaze- teler' yazımışlardı. Bu uzlaşmanın Akdeniz politikasında, İltalya, Al- manyanın müzaheretini temin et » mek için olduğu da hildirilmiştir. Fakat..., Macaristanda — Alman kilde yapı- lacak bir rejim aceı_,w yez yanların ne gözle bakacakları he - nüz bilinememektedir. Doat devlet- ler, hakiki dostluklarını birbirleri - nin menfeatine güz koymamakla is- bat etmiş olurlar. Binsenaleyh, iş, menfaate dayanınca, akan sular du- rur. Macaristan mesclesinde de, |- şin en ciddi safhasını, Alman, İtal yen rekabetinin ortaya çıkması teş-i kil edilebilir.. Biz meselenin bu ci -| hetini Macar kabinesinin istinat et- ti perti mensuplarından Droz - Gi'nin verdiği bir sual takririne, Ma- car Başvekili Darani'nin, yarın Muacar - Parlâmentosunda vereceği cevaptan ve yapılacak münakaşalar: dan sonra anhyacağız.. Ahmet Rauf Küçük Haberler * Bulgaristanda belediye seçimi sükün içinde devam ediyor, Şimdi - ye kadar reylerin yüzde sekseni ve- rilmiştir. * Bükreş liselorinden Beynelmilel komünist teşkilâtina mensup geniş bir şebeke yakalanmıştır. * Mazarkin 77 inci yıl dönümü münasobetile umum! bir af kanu - nu çıkarılmıştır. * İran hükümdarı Şehinşah Peh. levinin cülüs yıl dönümü münasebe- tile ayın an beşinci akşamı Ankara- da İran sefarethanesinde bir suvade verilecektir. * Adis - Ababadaki sulkasd hâ . disesi dolayısile Avam Kamarasıne da mühim münakaşalar olmuştur. * Şehrimizde iki beyaz Rusun pa- saport kaçakçılığı yaptığım ihbar e- den Alman Hansker'in yalan ih - barda bulunduğu anlaşılmış ve Hit- ler aloyhdarı şüpheli bir şahıs olan mumalleyh hudut haricine çıkarılı mıştır, Musa çocukları Muhterem okayucalarımızın dikkutin Bugünkü nüshamızın yedinci saylasındaki tarihi — romanımız (Musa çocukları), büyük bir tere tip yanlışhığına uğramış.. Tefrie kaya, dünkü lefrikanın devamı konulacağ yerd-, Romanın daha sonraki kısımlarından bir parça konulmuştur. Yarınki nüshamızda tefrikas nın doğrusu bulunacağını arze- der ve zsten pek az konulan bügünkü tefrikanın okunmasına dan sarhnazar edilmesini rica eyleriz, öneie lli dit Nni eee ĞA