” Zelzeleden Felâkete uğrayanlar i Muvaffak bir idarecimiz Yazilli kaymakamı Feyzi Akkor nani çalıştı? $ yakacakları süra Bigadiç (Hususi) — Geçen ayın 15 inde on şiddetli bir yer sarsinti- İsi ile harabeye dönen Bigadiçimiz. Ri /de sareratılar hafif veya şiddetli olmak üzere hâli devam etmekte dir. Beyin için halk Kızılayın ve bükümetin büyük yardımlarile ça. İİdirlara yerleştirmiştir. | Heli vakti yerinde ola halk kendi malzemesi ie kişi geçirecek bir ba. İraka yapmaktmdır. Diğer fakir halk için de umemi paviyon halinde ve sekiz nilenin oturabileceği baraka. İlarin inşasına başlanmıştır. Kisa bir zamanda bu barakalarin İlmensi tamamlanarak | felâketzede Hİ hali yerleştirilecektir. Valimiz Recai Gürel bötün im - İkinları İullansrak felâktetzedelerin jher türlü zaruretlerini karşılamak, İbilhama yiyecek, yakacak ihtiyaç! ral temin etmek için kat'i emirler Feyzi Akkor (Hususi muhabirimiz - den ) — İzmir muhitinde kumları ve zabitn vak'larını sindirmek şerefi aberleri onra Biyadiç yapılıyor, felâketzedelerin yiyecek ve çin umumi paviyonlar tle temin ediliyor vermiş ve haftanin birçok günlerini) ,şadırlar arasında geçirerek ihtiyaç.| İari bizzat görmüş ve tesbit etmiş- tir. Valimizin hünmetlerile on ton Jzuğdeyın tevziine hemen başlanmış) ir, Felâketzedelerin sihhi durumları da şimdilik iyidir. Edremid hükü- met tabibi Saim Tunca Bigadiçde kalmıya memur edilmiştir. Doktor! bütün gün çadırlar arasında ve mev cx imkânlarla büyük hastalıkların İzuhuruna meydan vermemek için galışmaktadır. Edremid — dekloru Salm Tuncanın Bizadiçe memur e. | dilmesden evvel folâketzede İkin sihbi duruma ile Sındırgı bükü met tabibi Hilmi Adıaa çok yakin. idan alâkadar olmuş ve halkımızın İderin münmetlerini: kazanmıştır. Halk kederli, fakat ümldeiz değil! dir. İk önce onun olmuştur. O zaman İzmirde polis müdürü idi, Feyzi Alkkorun İzmirdeki vazifesi başında | im sene ğe ve gösteri ir sadelikle çalıştığını gü Bugün Lendist Nazilli ire .|, Adana (Hususi) — Evvelki gün İN Olim eek Kem öğleden sonra şehrimizde feci bir duha önce de Bulvadinde ayni me, “payet işlenmiştir. Mihmacdarlı Adan da sokak ortasında r adam öld—ildü Kırklareli vilâyeti kongresi | yapıldı İ Kirklareli (Hususi) — C, H, par timiz Kırklareli vilâyet kongresi Kırklarelinde yapılmşıtır. Kongre- Günay ilk okulda okumaya başladığının üçüncü yılında ba - basın kendisine ne kadar güç, İüükle bakabildi i, kitablarını, defterlerini alabilmek, £ eskiyen elbiselerinin yerine © yenilerini yaptırmak çin nelere katlandığı: mı anlamıştı. Günayın babası pek &z kazanan fakir bir insandı. Fa- kir olmasına rağmen çocuğunu bir şeyden mahrum bırakmak ie temiyerili. Günay bir akşam babasına: — Baba, dedi, ben okuldan çıktıktan sonra biraz da bir yer. : de çalışsam olmaz mı? k vi LA — Nasıl bir yerde çalışacak- İ lr ai A sn oğlum? 7 Çıraklık edemez miyim ba-| —— Bunun fisti yoktur, Satmı- yacaksın, demişti, ba? j bağlPıma için lüzum gördün,” "Günay sormuştu: ie Daima. — Ya bir müşteri gelir de is sınm yüzüne baktı. Çocuk gözler) “O saylmaz dersi rinde, babasına yardım için bul p,,,, #ümâz dersin, İn yapağı Skar Pastacı gittikten sonra birkaç Babası, Günayı omuzlarından | viğteri gelmiş, İstedikleri şeyleri , al ” | Günay vermiş, paralarını yakaladı. Kendine doğru çekti.) çöle km Yanaklarından öpt ” A — Benim iyi çocuğum, dedi, Aralarında geçen bu konuş.) madan üç gün sonra Günay ev-| wuriyefle bulunuyordu. Hiç umut, Mahmud Ahi adında birisi «Bizün|de senelik rapor okunmuş ve dilek.İlçrine pek yakın pastacının ya:| imamı; 938 yılınin bir kış gönlü idi, |lokanlan önünde kurşunla vurulmuş Alişehirden otomobille Afyona ge.|tur. Zabita Topal Salim ve ortağı gerken Bulvadinde bir gön kalmış, Halil ve Şükrü ile Arap Tahiri suçlu onu makamında ziyaret | etmiştim. oalrak yakalamıştır. Yapılan incele- | Bana, gurbette hemşebrisine kavu- yeler, Mahmud Aliyi öldüren “tâ - e ergeni e lafına beni. İbancan Halik; aid oldağunu önlat, İ göstermiş, eski idarenin öksüzleştir. mektadır. Hâdise İmren lokanta - diği bu hücra kaza hakkindaki dü.|sinda başlamış ve Atlas mağazası | süncelerimi ve yapacağı işleri izah önünde cinayetle bitmiştir. Zabita, İ “etmişti, O zaman Bulvadin hekim. tahkikatı derinleştirmeldedir. siz, eczanesiz, elekirikten mahrum, | caddesi kaldırımsız, haltâ erbir caiz baz! eserlerle bir orta okul | binası! e belediyesiz bir kasaba hdi. Çarşı- bediye ederek ayrıldığını biliyo - İ si berbad, esnafı, işçisi bimayesiz, üz. Bugün onun verimli mesaisi Na köyleri" bakımsız bir halde bulunu, £ili gibi ebemmiyeti bir kazaya mas raf bulunmaktadır. Vaktile arkadaşımın: « Vazife — Hekime kavuşacağız, eczane | uğrunda bir ayağının sıhhatini feda #çacağız, elektrik yapacağız, Bizim eden adam.» diye tanittiği Bay Ak. de çefığh belediyemiz doğacak, korun İzmir emniyet müdürlüğü s1. çarştmiz yüzüne bakilir hale getiri, rasında bir kolu da gene vazife a. lecek, emaf temizliği öğrenecek; niüda ayni âkıbete uğradı. Lâkin kasabada caddeler açacağız. Yolla, kendisini bunlardan mütcezzi gör. «rimiz parkelenecek, köğlerimiz kal.'medik, Hattâ İftihar ettiğini sezdik. kimacak, medrese bozması okul ye! Feyzi Akkor köye ilk defa radyo yordu. Eski İzmir polis müdürü iş te böyle bir kazadan bahsediyordu. l | ler yapılmıştır. Partimiz vilâyet idare heyeti aza. İlklarina avukat Tahir Taner, Feri. Idun Cicoğlu, Reşid Altay, Hüseyin! İAvni Elçioğlu, Hamza o Yanard. nında çalışmaya başlamaıtı, Gene| okula gidiyor, enn derslerine çalışıyordu. Okul ve ders çahş - ma saatleri dışmda da pastacının yanında çalışıyor, müşlerilerin is- tedikleri pastaları tabaklara, ku. | avukat Nuri, mütekatd binbaşı Ri za, kavaf Emin ve Bezzaz İdris se. İçiilmişlerdir. | tulara koyuyordu. Pastacı, Günaya günde kırk! cak p alıp! Büyük karultaya gönderilecek de.| kuruş veriyordu. Aldığı paraları | lege seçiminde Naci Saygin (Baba, hiç harcetmiyen Günay, her sk- eski) Kemal Çerman (Lüleburgaz) |$Am babasına götürüyor. Babası Tahir Taner (Kırklareli), Mehmed|da bu paralarla Güraya ne lâ-| & Ak Ersoy (Vize) seçilmişlerdir. | zımsa onları alıyordu. Büyüklerimize sayg! ve bağlılıkl (Pastacı Günayın para hesabını telgrafı çekilmiştir. İçok iyi yaptığım, fena n i — İlerin hesabda kol Deve'ide ucuz Şeker tevziatı tasyıyacakları tâ bir Pazar g Develi (Hususi) — Bugün bu-| paya teslim etin rada memur, müstahdem, emekli, | gitmişti, dul ve yetimlere &ilosu 158 kuruş- Dülkkânda bulunan çikolâta -| tan ilk defa şeker tevziime başlan |larm, pastaların fiatlarıni teker) miştir, Bundan sonra her ay tevzlatteker Günnya söylemiş devam edecektir. camekânda duran büyük bir pas-| kendi gezmiye ——— Bir tavzih ıp iii) — Ustam gelirse, benim pasta saltığıma memnun olacak. Diye düşünürken, dükkânın 6- nünde bir otomobil durmustu. O- tomobilden bir kadınla çocuğu indiler, Günayı — Buyurun. Diyerek onları dükkâna aldı. ti. Yalnız| Kadın kız çocuğuna: — Hangi pastalardan istersen bir kız rine modern bir mekteb binasi ku- Aradan bir buçek yıl geçti, Onu sokan, medeniyetin bu hayret veri- İsi sesini köylerde ilk defa duyuran İldareciler arasmda yer almiş ve köy Gazetenizin 8/1. nci kânun/ 11942 tarih ve 443! sayılı nüsha) İ Yenibilmecemiz | Karda oynaya Karaman kaymakamlığına nakletii, davasını benimsemekte adetâ tans. Ter Fakat Feyzi Akkor OBulvadini!sub derecesinde faaliyet göstermiş- bulduğu gibi bicalamiyordu: Heki. (tir. Onum daha Bulvadinde iken ile, “ne kavuşmuş, eczane açmış, elek-İri ğü kanaate göre köylüye| “triklenmiş ve medeniyet işiğina ka./ilk önce iki şey lâzimdi: Mekteb, vuşmuş bir kasabayı terkediyordu. Doğan çalışkan bir belediye boy at- ylüyü bilgiye ve iktisa, miş, büyümüştü. Çarşılarımiz, esnaf|di genişliğe kavuşturacaktır. Feyzl İl temiz, caddeler parkeli, köyler ve| Akkor ber kazada işte bu esasları iyeler ayağa kaldirilmişti. Med. |8nde tutan bir çalışma programı tat halde büyük bir okul binası göze bik etmiş, Mi : Ssiyordu. Ve Akkor bu eserlere,| | —Köy i kalkınmanın G8 ini müsterih, son bir nazar fır- bulunduğu istikamete sevkedece t ie Yollu divektiflerinin en gönüllü İsmanda çok kalmadı, Öyle |hâdimlerinden birl olarak tanm - na rağmen oraya da lüzumlu miştir. sının 6 nci sahife Inci sütununda (Lüleburgazda bir tüccarla orta- | şocukların bir ar- gı şeker saklamak suçundan mal, | kadaşları o daha küm oldular) başlığı o altında/var onu arıyorlar, Kırklarelinden alığınız havadis. |Siz de arayın bu. #44 te hakikate uymıyan bazı kısım.|lursanız o olduğu “eğiy lar vardır. bir işaret) 8 3 sene hapis ile bin lira para koyun ve resmi hai cezasına mahküm edilen ben, gazeteden kesip yani Mehmed Özbilen Karacao.|bize (o gönderin. valı değil, Mehmed Özden'dir. Doğru bilenler Benim hiç bir suçum ve bu işte| den birinciye: Bir dahlim olmadığından beraet et-) aylık al tüm.» Lüleburgaz, bakkal Karacao-| defteri, üçüncüye: | valı Mehmed Özbilen ayri güzellikte hediyeler vw yere ilecekti : Bir düzüne kurşun kalem, — Nasıl olmam (“Son Posta» nin edebi romanı: 174 duymasınlar di piyano çalmağa başladım. huzlarim İlecasına gülüyurdum. “Kızma evleniyor. “Birdenbire tıkanır gibi susu - m, Yokluyorum, yalnız baba duy- İri yok içimde.. Ne sır halin- Kalan bir babalığın ıztırabı, kendi #ülbünden gelen bir siğun evlenişi karşısında du an teessürlü seviuç, ne bekle- Âniyen bir haber karşısında âyret bunlar. Kıskanıyor mıyım? yin yeğeni ile evle- me dokundu; bu hiç sevmem. Bu yüzden imli bir genç olan yeğe- de soğuk buluyordum. * 18, bu kadar çabuk böyle bir bbüse muvafakat edişi gu - in mu zedeledi? /Bud akla yakm a atin bir kern daha hak. # var. * rula sarsla, kati -5 üilüm, hiç bir şey bilmediği) Bu işde onun mühim bir rol oynadığı da muhakkak... Belki Gönül de, bana karşı mukabil bir jest yapmak, yahud İ unutabilmek maksadile razı ol - muş bulunuyor. Acaba çok üzü- lüyor mu? Yoksa o da Füsun kadar müs. terih mi? Yarabbi, onu da mişanlısile, sevgi dolu nazarlar teati eder - ken karşıma çıkarma... Ne bir baba, ne eski bir sev- gili hüviyetile buna tahammül edemem. Bir uçurtma ipi gibi birbirine karışmış hisler. Meyus mıyım, seviniyor mıyım bilmiyorum. Bir kırıklık var içimde.. Onün hakiki babası ben. İlcen vazifemi yapamadığım ve as- la da yapamıyacağım için üzülü- yorum. Hayır bumu ben uydlru. yorum, Üzüntümün mahiyeti bu İdeğil! Nedir ya? Of boğulnra - ım. Gülmek istiyorum, gülüyb- rum. Sonra birdenbire suratım asılıyor, yese düşüyorum. Semahat ne âlemde? Çocuğumuzun hayatınm dö - İsim nokt da acaba benimle konuşmak © ihtiyacını (oduyuyor! mu? | Geldiğimi haber versem, köş- ke çağırsam? | Gözümde tütüyor. Bu muvak- kat sükünu bozmak istemiyorum. Ayaklarım, telefona sürüklüyor beni., | Oooh Yarabbi! Gönülün tan. nan sesi: — Alol... Kalbim duracak, yutkunuyor, Söylüyor. — Pardon, yanlış! Diyerek kapatıyorum telefo - nu! Dizlerim kesiliyor, Hemen ma- sanın başındaki sandalyeye çö - küyorum. Ablam! — Nen var, Vedad!,. İ — Bana lütfen Semahati bu - Vur musun? Yüzüne hayretle karışık bir üzüntünün hatları çiziliyor: ”— Konuşacak mısın? — Evet! — Neye kendin aramıyorsun? — Aradım, karşıma Gönül çıktı, Söylemedin mi? — Hayır, benim telefon ottiği- wi anlamamasını istiyorum. —Naml olsa geldiğin duvula - ak, Semahat söylemez mi? işlememesi lâzım! Gönü « Tün düğün patırtısı bitmeden meydana çıkmamalıyım! Telefonu ablam açıyor: — Gönül, ben Meserret!... Annen evde Başile bana evde imiş! işa- reti yapıyor. triyorum. Tekrar Semaha - tin sesini duymak bana garib bir heyecan veriyor. Arlık yalnız ©- nu arıyorum, onun sesine hasre -| tim, onun tesellisine muhtacım. Ablam konuşuyor: — Semnhat benim!... Şayed yanında kimse vasa, ihtiyatlı dav ran, seninle Vedad konuşacak! Ablam, telefonu bana uzattık- tan sonra, rahat rahat konüşa - bilmem için beni yalnız birakı - yor. Sesim titriyor: — Semahat benim! Onun da heyecanı benden aşa- kı değil! — Hoş geldin Vedad! aş konuşmanı rica ede-| |, benim avdetimi duy- Her halde iyi değ ihtiyacım var... Gönülün nişan - landığı haberi, beni öyle tuhaf, anlatılmaz hisler içinde bıraktı Demek kızımız evleniyor karşısmda bu derece soğuk ve heyecanaız?.,, Kısaca; — Öyle! Diyor, Kırılıyorum — Onun üzerinde benim de hakkım var Semahat! Nihayet benim kızım, benden bir parça, damarlarında benim kanım de- laşıyor. Ayni lâkaydi; — Bu bahsi kapat — Öyle olsun, di man? buk! — Düğünde benim bulunma - mamda mahzur var mı? — Gelsen iyi edersin! — Çok sarsılacağım. Gönül de üzülebilir. — Onun hesabına tasa çek - me... Kendine bak... — Fikrine iştirak etmiyorum. Aşk çiçek hastalığına benzer. Ne kadar geçse, gene izleri kal” mamahdır. — Yanımda değil, duymaz. Fakat artık haberdar olmasında da bir mahzur yok.. Pek kısa bir zaman içinde onu tedavi edebil- dik. Şimdi nişanlısından başka kimseyi düşünmüyor. Çocukluk ettiğini anladı. Sen nasılsın? — Mümkün olduğu kadar ça- un Birincikânun 21 bk asta | ya satmasını söylediği gösterdi. Güna - pastayı Ben büyük pastayı isterim. Günay şaşırmıştı; ser pastayı ustam salmama mı söyledi. Başka henzi pasta . lardan isterseniz vereyim, Küçük kiz ille o p yordu. Günay da sata söylüyordu. Kızın a yı isti» cağını — Başka pasta alalım kızım. Neye ısrar ediyorsun, dedi, Fa - kat kiz ağlıyor: — İlle o pastayı İsterim, , Diye tepiniyordu. Kendi ken - di camekânı açmış, pastayı ıd çekerek 1 1 bu kâğıda sarmış b. Kızile başa çıkamıyacağını an. ıyan annesi de... Günaya bir iki buçuk liralık | vererek: — Her etmez dem satma, ded veriyorum. Çıkıp gittiler, Gün İ kalmıştı. Düşünüyor tacı geldiği zamanı bu p tığına hiddetlenir de ılırsa, hele ya onu bu çok hoşlandığı iş den çıkarirsa. Düşündükçe ağlı yacak gibi oluyordu. Nihayet ustası geldi. Günay o lan biteni ustasma olduğu gibi anlattı; ustası: — Zorla aldm ha! dedi. — Evet, camekânı açıp aldı. Kâğıda da kendi sardı evine gitti. Öyleyse kendi bilir, Çünkü pastayı yiyemiyecektir. — Neye yiyemiyecek? Pastacı güldü; alde iki buçuk'lira mademki ustan , ben de fazla para yalnız Ya pas - stayı sat — Ben satma, dedim, çünkü o hakiki pasta değildi. Pasta şeklinde tahtadan yaptırıp bo - yatmış, camekâna koymuştum. İki buçuk Hra değil, kuruş bile etmez. Gala | Yedinci Edvar'ın sigaraları İngiltere krallarından yedinci Ed var tütün tiryakisi İdi ve uzun yâp- rak sizaraları içerdi. Onun İçin Ha vanada hususi surette imâl edilen İyaprak sigaralarının boyü 22 san» İtim ve kuturları santimdi Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kazananlar imleri Çarşamba çıkacak say: , da İlân edilecektir. Hediye kazanın, lardan İstanbulda bulunanlar, hedi, yelerini Çaryamha ve Perşemhe gün. leri idarehanemizden alabilirler, Ş mada bulunanların hediyeleri posta ile adreslerine gönderilir. Onunki, çiçek hastalığı ka- dar tahribkâr bir ask değildi. Sen bir genç kız kaprisile kendi kendini aldattın! Sinirleniyorum: — Nisbet veriyorsun âdeta ba na... Unutma ki ben onun âşıkı değil, babasıyım! — İkisi de değilsin! Gözlerim açılıyor: — Nasıl? — Ya şunu demekistiyok rum: Âşıkı değilsin artık, çünkü babasısın! Babası da değilim çünkü, seni eski bir âşıktan baş- ka bir şey telâkki etmesine im « kân yok. Ba sırrı hiç bir zaman öğrenmemeli, — Bu gayet tabii.. Lâkin bang karşı niçin bu derece baridsin, Semahat! — Sana öyle geliyor. — Seninle konuşmalıyız. — Bunu ben de arzu ederim, — Pek istekli görünmüyor ; sun! — Görmiyeli pek müvesviş | olmuşsun | i oHiddetle telefonu kapıyorum İSemahatin sesi, bu kapanış ara * İsmda eziliyor. Yarabbi, onu di mı kaybettim? O da mı çoku” zaklarda artık benden, (Arkası var)