SON POSTA MÜSAHABE Gerilere do —i— ” cmefaltı caddesine varinca| arabadan inerek hesabini gör düm ve biraz yürüyerek bu cadde.| de ara sira, pek madir firsatlarla oturup etrafı seyrettiğim eski kahr veyi aradim. Nihayet «Burasi ve , Bura, eştire. eğişiklik | cak» diye bir yere girdi sr mi idi? Bumu tamamile medim, burada bir büyük dı vi Halid Ziya Uşaklıgil ğru i YAZAN imeğe talib olmuştu. Beni okşamaz, başladığım wNevruz» risalesi olmuş | etmediğimizi iddia hele hiç öpmezdi, pek fazla iltifat bu, Bu risalenin en faal unsuru ben İsterse «ki nadir olurdu. iki idim. Gayet tabii olarak en ziyade parmağının arastoda kulağımın ucu ben hücuma uğradım. Bu hücum pi skardı. Ben bir genç akranımı tarafıdan vukua geldikçe adam olmağa yaklaşmadan evvel: bunu bir kıskançlığa hamleder ve Gel, bakalim, Nurhali.. Derdi, kizmazdım. Messlâ bunlardan bana bazan da «Papağan Halidi. diye en yakın olan bir refik bana: hitab ederdi. Ben konuşkan, çeve-— Canım Halit, ne zaman şöyle ze bir çocuktum amma onun De eee denebilecek bir şeyler ya- nında pek ağız açmağa, söz söyle.Jzacaksın? o Deyince gülümsiyerek: | © Sayfa 5 Ele alınması zamanı gelen bir memleket davası insan israfı Yazan: Profesör doktor Sadi Irmak İ Vi yetişmiş unsurları pek bol olmıyan memleketlerde müs- bet işi başarmanın biricik yolu insan israfından çekinmektir. Davayı kendi memleketimiz için ele alırsak, acaba insan israf edebilir mi- yiz? Büyük acı duyarak tesbitelayni bir işi gördürmek için müte. İmecburuz ki elinizde mahdud unsurları israf ile harcamakta. iyız. Hususi müesseselerimizde ol İduğu gibi devlet müesseselerin. de de İnsan enerjisini tutumsuz kullandığımız bir gerçektir, İnsan enerjisini tutumlu kul lanmak ne demektir? Bunun en ret olsaydı üzerinde o kadar faz| la durmıya değmezdi.. Asıl bü yük mazur, devletin bu yüzden | uğradığı zarardır. Unsurlarını tek işe bağlaya- mıyan devlet nakiki mütahasız. lardan ebediyen mahrum kala cak demektir. Bunun neticesinde | addid şahıslar kullanmıya mec, bur olacaktır. Devlet kadroları mızın mütemadiyen kabarmasın | da bizce en büyük rolü oymıyan âmil budur. Fakat ferdler tek ve muayyen bir işe ömür verme- yince kadroların — genişletilmesi! fasid bir daire teşkil etmekten! betinde maaş (dağıtmaktadır. Şüphesiz devlet bakımından ha, kiki tasarruf birinci şıkkı tercih etmektedir. İşte maatteessüf bu yapılama- mıştır. Dairelerimizi sıkı bir tef- tişe tâbi tutsak sekiz saatlik iş gününü bakkile dolduran memur ların nisbetini nederecede bula- cağız? Dost ziyaretlerini, çay kahve fasıllarını, hatir gönül 40- ruşturmalarını, İüzumsüğ istişa releri, geç gelip erken gitmeleri, doktor raporlarını -ki bunların bir çoğunun mehamete, hatıra, tavsiyeye raci olduğunu bizzat yapılmış olacaktı. Kahvenin e büsbütün açıktı, ben zokağa en ya. km bir noktaya iliştim. İçeride, bi-| bir hekim olarak itiraf o etmek- yim. tarhedersek hokikaten işe verilmiş zaman ne kadar azalır. meğe cesaret edemezken bana bu — Hele birar daha geçsin! Diyo kısa cevabi şudur: hitabı ne içinlâyik görmüştü? Gali- alınmamış görünmüşlüm amma a.| İş bölümü prensipi dahilinde ba başkalarından işiterek lınmış olacağım ki hâli bu cümlelm ve bütçeyi yüklemekten başka bir netice doğuramaz. taz ötede tavla oyniyan iki mişte-| riden başka kimse yoktu. Ben bu. vada düşünmek (istiyordum. Her) seyden evel bu tenhalığa memnun; oldum, sokakta da pek az insan Beçiyordu. Bir, az şekerli kahve 15- marladım, bir sigara tellendirdim; | ve uzum bir göz gezdirişle sokeğa| baktım. Benim yazicilık hayatımın; €n büyük kısmı, tâ şukadarcık bir çocuk iken “başlayarak (yirmi yaşma kadar bep, bu Kemeraltı caddesinde geçmişti, Orada yığın. larla hatıralar vardı; fakat bugün onların üstünde aile yardunun muz» mahil halinden doğan bir hicran hissi bütün rahuma müstevli bir ka-| ra bulut gibiydi. Başka bir şeylere hayalimi sevketmeden evvel orası. nı düşündüm. Ben oraya girmek. konağın eski odalarını, dehlizleri. ni, sofalarını, dairelerini dolaşmak, kendi kendime «İşte dedemin ye. ril.n diye onun hayalini görmek is- terdim. Sonra birer birer omuzla. et kalkık, yıl vücedile dolaşan in konağın kalabalık balkı. hayallerini takib etmek, onlari burada yeniden hayatta ve hareket te görmek ihtiyacında idim. Asıl dedemi. O bana ne kadar eli, âdeta korkunç hey i dirdü, Hakikaten öyle miydi?; Pek zennttmiyorum. Geniş omuz.. ları, yüksek bir boyu vardı, fakat| güleç yüzlüydü. Hele küçük koyu siyah gözlerinde cıvıl civil işılda:| yan bir zekâ, bir iin mezi iç korkunç değildi, bale çeki oyla Şi halkile beraber, hattâ İzmir halkıda beraber ondan korkardik, va deği sayardık, ve karşısına Şikimen içden gelen bir hürmet dü:| yardik. Genç yaşında Uşaktan gelerek Hcarete başlayan ve yıllar geçtikçe azim bir şervet yaparak şehrin en zengin adamı olan Hacı Ali e di herkese bu hürmet duygusunu. ms ederdi. Buna yalnız serveti de sinin sadmesi yanma girip de eli - Bu öl tonbul etü ve yüz tetmnş el telli bir eldi ki bel nim küçük elinin üzerine konsrken ağır çekerdi... my “değ Bir bü di ir de şük medlibiyet duyalarile mütehassis | olurdum, O kendisinden kaçan e için? kendi çocuklarına «uk bu sokulgan ve girgin her vakit İltifat ile karşılar, — bel para verirdi. Hele gore > rahiblerin mektebine girince e mekteb masrafları kendisi . elini öpünce sadece, yökren ve | zan; Cevad Fehmi Haz Bir k ki çek ihtiyarım- şi pek güzel temizler” sen 8 Ne yazı düello bu ii . di. Fakat beni vamağei kalırsın. Halbuki y i ref ve namusunun kurtul. ii ikimizin de yeme lâ zım. Ben öleceğim, çünkü sas fırsat verdim. Sen öleceksin, $ " kü Kara Mehmedler ailesinin namus ve şerefine saldırdım min ol seni sağ'koymam delikan- h1... Bu ye z idi. Asabı k ln eli tahammül edememiş, her tarafı titremeğe izmit İBir kanapeye çöktü. Elleri o ka: yaşma p ördüğü tazyika İgekişlerinden biri için... | ğu hastahane İtaç olduğu ağarmağa E “| kapanmak için mutlaka ayağa üşürdü. Kişin o kürklerinin| kulaklarımda ihtizaz ediyor. Diğer içinde, bir tarafta o zaman İzmir ön yine pek yakin bir dostun: evlerinin başlıca ziynetlerinden olan — Biz Halidi daha iyi şeyler ya- yerli ocak harıl harıl yanarken oda.'zabilecek diye ümid ederdik; boşa nin ortasında tepeleme iyl yanmış'çıktı... Dediğinden bahsolundu. Bu korlarla dolu yüksek pirinç a na da cevab vermedim, gal, burnunun üstünde gözlükleri.) Risaleye bir de ilâve şeklinde tarih okurdu. Başlıca merakı o İdi, bir roman (tercemesi e öyle hatirmda kalmış ki Cevdet'dum. O zaman pek rağbet bulan tarihini pek sever, âdeta onu ha. Georges OOkhnet'ten o «Demirhane öm sürer gibi tekrar tekrar okur. Müdürü Buna ctraftan itirazlar a. seldi, «Terceme edilecek roman Sonraları, bende ez çok bir ka-'mı kalmadı?v Deniyorda. Halbuki biliyet | inkişafını | gördükçe bana ben romanin yüz çu kadarıncı tem. muamelesi | değişir gibi olmuşlu. silinden çeviriyordu, Bu romanın iraz gurur, hattâ ifühar dayardı, seğilmiş olmasi götürmezdi, galiba... Bunda da bakki vardı. 'eğer tercemesinİn Türkçesindeki bo Eğer hakikaten bende bir kabili. zukluğundan bahsolunaydı bunda yet görüyor idiyse onun İnlişafma baklıolacaklardı. Hakikaten sonra. kendisinin büyük bir yardımı olma'dan farkettim ki Türkçe bakımın. İdan terceme pek fenadir. * İşte hep böyle, Kemeraltı cadde-| Akran tarafından gelen bu iti. sini bu tenha kahvesinde aile yur.'razlara hiç kızmiyordum, yalnız dunu, onun kaybolmuş simalerin! yaşlanmış bir dava vekili vardı ki ve hepsinin üzerinde durumu düşü. bana musallat olmuştu. Bu adam nürken ağlamak bevesini veren bir zevzek, soytarı meşrebinde birisiy. gıcıklanma duyuyordu. i. Bir tekim alle münasebetlerin. Kendi kendime biç hulya kur- den dolayı barın sataşmaması da dum: — Ahl Zengin oluaydım,lmünas'bdi amma nasilsa içinden «mma çok zengini, Dedim ve gelen bir kötü duygunun kabarma. böyle bir zenginliğe konmak © içinlsina mani olamiyordu. hulyaya bir hakikat ipinla ucunu! «Nevruz. risalesinde o «Tuvalet bağlamak istiyerek bir tayyare bileti Masasıu başlığı alında bir sikile alıyordum, şa yil başlarına mahsus tutturmuştum. Bu silsileyi Lowls ve olacak Figuler'nin «Le savani du Fayer» kitabindan alıyordum. — Müellif bir tuvalet masasinin üzerinde ne bulu nursa, tarak, firça, koku, sabun, miş miydi? ya büyük ileramiye bana isabet edi- yordu, Bu galiba huiyayı hakikate gövlemek için kifayet edecek bir ara idi - sünger v. ». bunları birer birer ala Hemen ilk iş olarak sile konağı-İrak asıllarını, #mal usullerini tarif ni satın alıyordum, onu İ'mar ve ediyordu. Bunlar pek müfid ve islah ederek eski şekline, eski biçi.layni zamanda pek cazib birer ma. mine geüriyordum. Harem, selâm-İkale, birer eşya dersiydi. Uk. iki ayrica müstakil daire kırk) OO zat bir müddet bunları tuttur odudan fazla olan bu büyük kona-|du; ikide birde beni yakalayarak ğm birkaç parçasını ailenin yurd.! — Rica ederim, bili karar vere. suz kalmış olanlarına tahsis ediyor. medim, tarağımı bağadan mi ala- dum, bir büyük ktemıni da, meselâ| yım, fil dişinden mi27. Diye sa. solâmlıke dsiresile barem dalresin.'rar, yahud: — Yüzümü süngerle si- den bir kısmını birbirine ilhak ede. leceğime su İle yıkasam yahud is. Cek burada bir hastahane o vücuda|lek bir hev'u İle silsem olmaz 017, getiriyordum. Parası olan her zen -İSualile çirkin bir kahkaha savorur. ginin düşünmesi lâzimgelen bir'du, borç: Memleketin en ziyade mob-| Bu adamın evinde bir tuvalet Işi... Bunun masası yoktu elbette... Daima kir. e birakiyor- Ji duran saçlarını taradığı da ancak dum. İberber düldünma uğrayınca vukun Ahi O zaman bu iş vücuda ge -'gelirdi, hele yüzünü yıkadığına hiç İnce bütün fakirlere, muhtaçlara hükümslunamazdı. Onun bu tarafla. kesesini bol bol açan mürüvvefikâr İrina karşı kamçı gibi çarpacak bir dedenin ruhu nasıl şad olacalıtı. İcevab vermek pek mümkün iken Bu hulyada bir müddet gecik. benden çok yaşlı olan bu adamı sn. Sönen süküt ile karşılamak ve gülerek ge. “Sonra bu Kemeraltı caddesi... Bu çiştirmek elbette siyasete ve zara- garib hased, garaz, kin fete daha muvafıktı, ben de öyle karşılaşmıştım. o Yazı yapardım, ziyade sarahatle girişir) o Yillar geçti, o risaleden sonra Pisi iki vefikimle bera:| «Hizmete o gazetesini | tesis ettik. defa olarak meşrin (Devamı 8 inci sayfada) belediyey« bayatina en in ilk tece ber İzmirde ük Bizde bu hali doğuran sebeb- ler çeşitlidir. Bir defa belki de rine dalmaktan ziyade satha ya. yılmayı seven bir yaratılışımız var. Buna karşı frenler konmaz. sa meşgalemizi çeşidiendirmeye çok meylediyoruz. Fakat asıl ağır basan sebeb, iktısadi olsa gerektir. Türkiyede hayat orta seviyeli münevver si- nıf için daima pahah olmuştur. İlçtimai yapımız, geleneklerimiz, İomuzumuza almıya meebur ol- duğumuz vecibelerimiz bu smf mensublarınm maaşlarile o mas- rafları arasında nisbetsizlik ya- ratmıştır. Ve maaşlar dalma k yetsiz kalmıştır. Ferd bunu, uayyen şahısların muayyen ve mahdud bir işte specialise olma- İsi ve bütün ağını bu muayyen jişe vermesidir. Meseleyi böyle vazedersek bi- İzim münevver pazarında hüküm süren manzara bu prensipe we kadar aykırıdır? Hâlâ, avukatlık eden profesör, mekteb doktorluğu yapan doçent lise hocalığı yapan maliye me- İmuru ilâh, Münevver kütlenin çokluğumu teşkil etmektedir. Bu halin mhazurlarmı seymı. İya Tüzum göremiyoruz, «Tek İ | hasreti» başlığı aittnda vaktile yazdığım bir yazıda bu halin de. #urduğu buhranı anlatmıya ça- hıştam. Tek bir işe bütün varlığı vere- bilmek hayatım en büyük snadet- İlerinden birisidir ve bilâkis iş sahasını genişletmiye ve çesitlen dirmiye mecbur olmak dinmez ıztrabların kaynağıdır. Fakat bütün mesele ferdin mes'ud veya hedbaht oluşundan ibaret d dir. Mahzur yalnız bundan iba- İ. Malüm olduğu üzere, deniz İ suyunda, münhal bir halde ol İdukça fazla altın o mevcuddur. Bir mil mikâbı deniz suyundaki altının kıymeti 5 milyon İngiliz! 5 Birası kadar tahmin edilmektedir. | İDeniz suyu içindeki bu altını! elektroşimik usulle tefrik etmek| pekâlâ mümkündür ve bu usul| cskidenberi de malümdu. Fakat| ne gelen tâli bir vazifeyi kabul etmekle telâfiye çalışmıştır. ve çalışmaktadır. Fakat bunu yapa. yım derken ruhi buhranlara düş- mekte, sıhhatinden çok şey kay- betmektedir. Bu işde asıl kaybeden devlet ve devlet büitçesidir. Çünkü mese- -İlâ üç şahsn A miktarında maaş vermek dururken o şahsa A 2 nis “Yeni keşif ve icadlar: Sis ve dumanları dağıtma çaresi bulundu Deniz suyundan altın istihsali bulunan yeni bir usül sayesinde çok ucuza maloluyor de, altının eskisine nazaran çok bol mikyaslarda istihsal edilece- ği, bunun tabii bir neticesi ola- rak fevkalâde ucuzlayacağı âşi- kârdır. Kimyevi usülle sis ve dumanların dağıtılması Sis ve dumanın rolü, bilhassa bu usulle deniz suyundaki altını bu harbde, pek büyüktür. Aşkeri tefrik etmek fevkalâde pahalıya hedefleri o gizlemek, orduların malolmaktadir. Yapılan hesabla-| harekâtın, denizde, harb gemile- ra göre bu usulle deniz suyun. | rinin mevcudiyetini maskelemek dan altın elde etmek için bizzat| hususlarında sun'i sis ve duman çıkarılacak altının O kiymetinden |Perdelerinden azami şekilde is beş misli fazla bir masraf yap-| tifade edilmektedir. Bu, sis ve mak icab etmektedir. Bu bal,jdumann harbde oynadığı müs deniz suyunden altın İstihsalini| bet roldür. Fakat sis ve dumanın Vaziyet böyle olunca bittabi he- men bütün dairelerimizin her'fır. satta yeni memur istemeleri za. ruri olmakta ve bu talebler yazi. la yazıla nihayet tervice mazhar olmaktadır. Böyle olmasa bugün kü şiskin kadroları izah etmek mümkün müdür? Merhum Başvekil Doktor Re- fik Saydam A dan Z ye kadar değişikYk zaruretini ifade eder- ken bu hakikati nc kadar içden duyduğunu söylemiş oluyordu. Realiteleri kavramakta ve müiiz- min derdlerimize icab ettiği zar“ man en radikal şifa vasıtalarını sunmaktaki kudretini hayranlık. la müşahede ettiğimiz yeni Baş. vekilimiz elbette bu büyük mem. leket davasmı tam olarak ele alacaktır. Fakat böyle işlerde bü tün tâli mercilerin ve otoritele. rin hükümet reisine yardım etme leri şarttır. Memur sayısını azalt, makta ve ferdi enerjinin istisma, rmda mes'ul mercilerin âdeta İ bir yarışa girmelerini bekleriz, — enstitülerinden birinde, © haya meydanlarından biri üzerindede kesif bir sis tabakasının kimyeyj usullerle izalesi tecrübesi yapığ” mış, ve müsbet bir netice elde ç dilmiştir. 50 metre genişliğinde ve 500 metre uzunluğundaki bir tayya. re meydanının üzerinde bulunan 10 metre kalınlığındaki sis tab, dakikada 320 Htre klöriği kükürt mahlülü serpmek suretij, izale edilmiştir. Siz teşkil edi.e rütubet parçalları, klörlü kiş tarafından damlalar halind, ki |lanmakta ve bu damlaj,, v imkânsız bir hale getirmekte idi. Son defa alının malümata naza. ran bir Amerikalı profesör, yep- yeni bir usulle deniz suyundan altın isthsal etmek çareler Bulmuştur. Bu yeni usul, fevkalâ- de ucuza malolduğu için, bu *awezda altın istihsalinde büyük bir kâr ve menfaat temin edil. mekte imiş.. Henüz gizli tutulan “a usul & müm ettiği takdir. bir de menfi tarafları vardır. Tayyareler iniş yaparken, ber hangi bir arıza veyahud kazaya meydan vermemek için, iniş mey- danlarının tamamen sis ve du mandan âri olması lâzımdır. İşte | birçok âlimler, sis ve dumanların kimyevi usullerle izalesi için ni. ce zamandır mesai sarfedip du- ruyorlardır. Nihayet, geçenlerde ordu ki bunları gi baniyım. Hakikat sandığım gü- dar gari baldırerak kiraz GE | meş, keleş hir ayan çıktı. İntikam ke ve daha çok tesasürle seyret.| alayım dedim, cinayet çişledim. mekten kendini alamadı. Gözle-| Ben bir ırz düşmanı değilim. Irz Tinin ucunda iki damla yaş belir-|düşmanları zeki ve kurnaz olur- v İlar. Baksanıza yüzüme, ben bir Daha fazla kendimi tutamıya-| büdelayım. Kızımızı seviyordum, rak ona doğru atıldım. Yere, ya.|bugün de çılgınca sevi N Tena diz çöktüm: | Hem onun kalbini, bem kendi .— Fakat daha evvel beni din-| kalbimi çiğniyerek güyn adaleti lemelisiniz! dedim. £ Ölümden) yerine getirdim. Ne münasebet? korkmuyorum. Hak ettim, hazı-| Mücrimi bırakıp masumu sehpa, Ancak söylemeden, içimde| ya sürükledim. Ben bir budala - hele affedilme-! yım. Kuzu idim, kurt rolü oyna- den) mak istedim. Kuzuluğu telvis ve kurtluğu kepaze ettim, İçim yanıyor. Benim kafa tası- mun içinde sanki erimiş bir kur. şun kitle Beynim yanıyor Sinirlerimi sanki kerpetenle kalkarım. Hayır beni gömemez -| kerek bir bir koparıyorlar. Vü - ler. Gözlerim ölümümden sonra! cudum yanıyor. Dünya kuruldu a ağlıyacaklardır. Ağlayan 2-| kurulalı belki hiç bir âdemoğlu dam yaştyor demektir. Gömülür| benim kadar vicdan azabı duy- mü? mamış, benim gibi nedamet ge - Dinleyin beni! Ben bir ırz düş. | tirmemiştir. Çünkü benim kadar manı değilim. Bir hakikat kur -İbüyük suc islememistir. Hem o- rım. kileri dökmeden, Z den ölürsem duyduğum vie azabının ateşi ile belki cehenme - mi tutuştururum, Beni mezara; yatıramazlar. Kızınının ayağına na, hem kendime kıydım. Hem ona, hem kendime karşı mücri mim, Ölüme çoktan razıyım, fa- kat ölüm neyi halleder? Ben öl mek değil, affedilmek istiyorum. Bıçağı kırmakla açtığı yara ka - panır mı? Kırık testiyi yapıştır. makla dökülen su toplanır mı? Müfterinin dilini kesmekle iftira ortadan kaldırılır mı? Hayır, ha- yır, ben derdime ölümden başka ç arıyorum, Bu kadar kolay lâç istemiyorum. — Bu ilâç sizce nedir? — Onunla evlenmek... Affet- sin demiyorum, buna cesaret e demiyorum. Hem konuşuyor, hem de ağlı. yordum. Şimdi hatıra defterime bü 8 İterları yazarken gözlerim yuk: rıdaki satırlara kaydı. Ken kendime «Eğer bunları benden başka biri okursa pek teatral bu- lacak, pek süslü, hattâ belki pek sun'i diyecek.» diye düsündüm. Bunları hiç şüphesiz kahırdan, veisten, ıztırabdan o çıldırmamış ! Birlesik Amerikanın O teknolojik Aaa a 'ud insanlardır. Nedamet ze- ürinin insan beynini nasıl sıka- rak ondan çıkardığı son damla suyu natıkaya kudret o yaplığını bilmezler. Onlara temin edeyim ki bu sözler aynen, hattâ belki kelimesi kelimesine, ayni sahne. de söylemişlerdir. İhtiyar bir dakika sonr. — Sözlerinizi sarih olarak en- lamıyorum, dedi. Anla mak da is. temem, Fakat teklifi makul buluyorum. Aramızdaki hesab için bunu kâfi bir tazminat adde. derim. Ancak yalnız aramızdaki! hesab için... Kızımın sizi affedip! etmiyeceğini bilmem. Onun ni mma şu kadarını söyliyebil ki sizden nefret etse de bu izdi.| vaca Yazı olacaktır. Buna mec. burdur. İsterse sonra gene ayrıl sın... Şimdi geçirdiği buhranı at. latmasını iki katlı olarak temen- ni etmek, Allahtan bunu istemek lâzım. düşündü, mur olarak yere düşmekt suretle, klörlü kükürt , mahsus boru ve fiskiycj, hiz edilen hava meydani. defasında tayyazelerin Pmaği let ar, önce hava meydanı duman ve sisleri da Tabii tayyareler d. tehlikesizce yere in bulmuş olurlar. Bu kiymetli keşip smda fevkalâde bi. bim bir rol oynama. olarak sis veyahuğ çı tülmüş olan asker; e üzerindeki bu si, s manlar, bu İşe m. <Yabud. varelerin attıklay, pet larla dağıtılmak, ver iber ri man avyarel ia el Srinin “vi kt, — üze e, abi U Mek ç »iyemr, 21: (Gi, Fi ve piyana, saatı), 2145; İnler gibi bir sesle: (Arkası var) 22.30: Sant iy pa borsülar, İN ağa