e na gr AM e Şe AV 3/2 Ciyfa $#ON POSTA. Patrona Halil açık O kapılara) doğru ilerlerken yüzünü kethü. daya döndürdü; — Baka kethüda ağ gelürüz, hanınız gecikli yade mekseylemedin ci lerüğ. — Gelürler sultanım —!. Yürüdüler. yirmi beş kişi bıraktı, öteki yin mi beş silâhşörü ardıma | takup Patronamın ardına ce ü. Neo. İur ne olmaz, «şefi» 2 bi rakmak istemediği pedi emibe Üst katta, Hasan kethüda s0- famsı geniş bir oda kapısında durarak baş kesti: — Buyurun ağa hazretleri. Patrona öksürerekten içeriye girdi. Yirmi beş yeniçeri oda ka» pısinı sanp çeviriverince Hanın kethüdasının yüzü kireç gibi ok du. Muslu, sağ eli palasının kara kulaklı sapında dimdik duruyor, Patrona Halil baş köşeye geçip kurulmuş, Hanın gelmesini bek. Niyordu. Al yanaklı ve tüysüz bir Tatar oğlanı altın tepsi içinde şerbet getirince Halil kaşlarını çatıp oğlanın gözlerine baktı: — Şerbet mi? — Beli sultanım. Patrona bir şey söylemeden kapı yanında dikelen kethüdaya baki, basını salladı: — Baka kethüda, az gelür misin. ! Kırım Hanının kethüdası iler- Tiyerek ihtilâlcinin önünde dur.| du: — Buyurun sultanını. Halil onun da gözlerinin için. de bir şeyler aradıktan sonra sert sert sordu: — Bv şerbet midir? — Şerbettir sultanım. Halil kaşlarını çattı — İç imdi anı. Kethüda tatlı tatlı gülümsedi, ihtilâl şefinin endişesini anlamış olduğu için şerbet kupasını kal imdi zi- nı kurularken gözleri o memnun! memnun gülümsüyordu. Patrona Halil de gülümsedi, kethüdanın elini avucu içine al, dı: — Bre karl de el e mişain| Hasan Giray kethüda bir şey- yecekleri (odudakları arasında kaldı. Dışarıda, oda kapın önün-! deki sofams; aralıkta bir naşma olduğunu işittiği tarafa dönmeğe mecbur olmuş tu. Kırım Hanı orada, Muslunun karşısında duruyordu. Muslunun; Hanı kendi eyinde- ki odasına bırakmak istemediği- ni anlayınıca, o yana seğirlti: — Bırağın sultanım, Han haz. retleridir. Kaplan Giray gülümteye gü Tümseye bakıyordu. Muslunun o- muzunu oksadı: — Aferin yoldaşım, sadakat! se bu kadar olur. Cenabımz Pat- rona ağanın nesisiz? kurumlu kurumlu ök- kay işin o! — Ayakdaşı! Han odaya girdi. Patronaya doğru yürüyerek elini tuttu: Çok beklettik mi ağa baz. İleri karındaşım? Şevketlü e, fendimiz ile «Cuma» da, Aya- sofyada idük. — Yok, çok . beklemedük. Muslu dışarıda!ller söylemek istiyordu ki, söyl! Biz dahi Ayasofyada «Cuma» yı eda #ylamiş idük, Tun mukaddemeye — filân lüzum görmeden maksada yü rüdü — Bizi davet eylemişsiz? — Beli ağa hazretleri, rica eylemiş idük. — Zülâli Hasan efendi bubam | ği demiş idi: «Bize diyecekleriniz» var imiş! Han Patronanın yanına otur. du: — Zülal efendi bubanız ile bu sabah görüşülmüş idi. (Sesini İalçalttı) Baka ağa oğlum, efen. dinin didükleri doğru mudur? — Efendi size ne demiş iği? (Arkon var) Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Şubesinden: ağubenisin Beşilaşlaki siyon deposunda mevomi takriben bin ade boş ec sardık aleni artırımı pale ça alacağımdan ib olanlarm O 21/10/047 Çarşamba gömü saat 14 de Bestataşin San depomamda hasır bulunmaları» (023) İstanbul sıhhi müesseseler arttırma ve eksiltme komisyonundan; Sihhat ve İçtimai Muavenet Yekiletine bağlı Aydan doğum ve çecuk evine sid 24 kalım madeni eşya açık ehsiltaş'ye konulmuştur. 1 -— Mesilime 21/79/949 Çarsamba günü — 15.5 & Cağıloktunda Sıb. hat ve İçlmmi Munvenet Müdürlüğüne binasında toplanaçı kemleyonda yapı: Menilar. 7 — Muhammen bedeğ 4322 liradan. 2 — Mavaldeni Ceminakı 359 lira 15 kuruşlar. 4 — İstekiiler sarlmameyi çalışma güslerinde komisyonda görebilirler, 5 — İstekliler 1942 od Hearel odası vesikasilin 2496 saydı kanunda yazlı Mm Beni bekle, dedi. dikti, Avucun | vesikalar ile ba içe yeler mwvsikmi teminmt makbuz veya banân uptlebile | Evde, ben | yinceye birlikte belli xiln ve saniir komluyona müsacaolları, (öö) «Son Posta» mın edebi vormanı: — Ne diyorsunuz, sahi mi? | Az daha sevinçten oGönülün boynuna sarılacaktım. ii Bütün yaz beraberiz Vedad ey. çine bakıyordu. Bu bakış yabancı değil bana..! artık, gözlerinden taşan manal, rı anlamamazlığa gelmeme, etmeme imkân yok. Göni bütün kalbile beni sevdiğini bili. | yorum. Ve.. ben de söylemiye mecburum ki bu genç kızı sevmi. ye başladım. Onu, annesini sey- diğim, annesini bütün hüviyeti “al husuaiyetlerile kendisinde buldur | um için seviyorum. o Şimdi bir! mba RE bal ei ziyetteyim. bu suçuma karşı, has| yır, ben bu genç kızı sevmiyo -| rum, annesini (seviyorum, Ona) İkarşı olan zâfım, annesine karşı | olan sevgimdendir. Gönül, anne-) sinin, kendi yaşındaki bütün hu-| susiyetlerini şahsında toplamış - tir, Ona onunla konu şürken, hep Semahat, karşımda sanıyoruma; Gönülün beni sevme- sinden ürkmüyorum da.. Çünkü o, Füsun gibi değil. romantik tezahürler göstermiyor. Bunun içindir ki ufukta bir tehlike gör- müyorum. Fakat, ona hic bir şe- kilde xâfımı belli etmedim. — Çök sevindim, Gönül! bu San hara de Selsiz Kaliyiz ağn, Nereye taşındınız? Kabına sığamıyor ve şezlonğ- da fıkır fıkır kaynıyordu. Elile işaret etti: — Şurası.. Öyle yakin ki.. Ça- yırın mihayetindeki kahve rengi köşk.. Taşınıncaya kadar duy - manızı istemiyorduk. Annem sür priz yapalım, diyordu. Fakat siz derse geldiğiniz zamanlar, az da ba ağzımdan kaçıracaktım. — Annen nerede? — Evde.. Eşyalar geldi. Yolda tabaklar, fincanlar bir hayli şe- size öğrettiğini söyle- saklana - kadar, , Erse kad n NE SAFA cpu Bunu söylerken gözlerimin |. öni caktı. Lâkin ben sabredemezdim. Da gelişimize sevindiniz. An de böyle tahmin ediyordu. Dilli ben.. — Evet, sen. Birdenbire ün clddileşti, başını ğdi, hafif bir sesle: lan söyliyeyim, dedi.. Böyle bir tahminde bulunama - dım, kendi hesabıma.. sizi dai ma görmek İstiyeceğim. Belki benden sikılacaksınız. — Ne münasebet!. ( Bilâkis, daima beni aramanı, bana ar- kadaşlık etmeni isterim. Sevinçten titrediğini hissedi - yorum: — Sahi mi, sizi sıkmaz mı - yım? Arkadaş- —Kat'iyen, Gönül. lığından çok memnunum. Dudaklarını ısırdı: — Arkadaşlıkt., Sonra birdenbire kalktı: — Haydi, bize gidelim, anns- İme hap geldiniz, demez misiniz? Ka mişti, — Bu beyaz süveter size öyle yakışmış ki. âdeli... — Gençleştim değil mi? — Amma yaptınız, bunu söy- lemek istemiyordum. Siz zaten ibtiyar mısınız? Tam olgun bir çardasınız. pıdan çıkarken koluma gir- i kolunu bas tırıyorum. O da biraz daha »« kuluyor bana.. — Dün gece, sevinçten sabahı kadar uyku girmedi gözüme Bilseniz öyle mes'udum ki burs ya geldiğimi » Sırf siz bu radasınız diye istedik. Annen de, ben de... İçim burkuluyor, Oh yarabbi ana kız farkında olmadan ayn insan için ayni şeyi istiyorlar, A zab duyuyorum. Fakat itiraf ed. rim, bu azab bana fazla tesir et miyor. Hele bugün kendimi o ka dar başka buluyorum ki.. Bahar bende şayanı hayret bir değişik lik yaptı: Meselâ, ben ik ay, hattâ on beş gün evvelki Ve dad değilim. Köşke yaklaşırken: — Dur Gönül, dedim.. Şimd biz de annene eski hatırlatacak bir şey yapalım. Bu teklife iştirak eder bir ba kışla: — Yapalım, ne yapalım? Dedi, — Kolay.. Sen bahçenin orta sına git, Avazım çıktığı kada «imdad anneciğim, şimdi boğu lacağım. Ay nefesim kesiliyo: vallabi... Şu Vedadın yaptığı iş bakın; beni elbiselerimle havtz attın diye bağır... — Ay, beni havuza mı atacak smız? (Arhow rr)