— Beli ağa oğlum. Mahmud» gelmiş dersiz. Hademe tekrarladı; — Cerrah Malul. — Beli, cerrah Mahmud der söz, bizi bilüler, Hademe koşa k ka tekrar göründü, elile işaret ve rerek çağırdı: — Buyurun efendi buba, Patrona Halilin babası Ie içeriye atıldı, o «Babissade» kapısı dışında şerbetçi İlyas ağa ile karşılaştılar. İlyasla çok eskiden, oTamiş- var» teslimi zamanından tanışı- yorlavdı. Üçüncü Ahmed düştük- ten sonra İlyas ağa birinci Mi mudun şerbetçiliği vazifesi rüyordu. Yaprakları dökük bir ağacın çıplak gövdesi ardına çe kildiler. İlym iyarm ofni tut- tus — Hayır ola benim bulam? Köse Gani efendi az durum- sadıktan sonra gözlerini kırpma. yarak söyledi: — Baka oğlun İlyas, bin altın kuzasmak ister misin? Şerbetçinin başı döndü: , — Bin altın m? — Beli, bin altın? İlyas şakaya vurarak bu ka- dar külliyetli bir parayı ne diye kendisine vâdettiğini oanlatmak için ima yoluna saplı: — Vezirinzamın böğrüne bir Bançer mi saplatmak istersiz yoğ me) Bu sefer ihtiyar güldü: — Ana bin akçe vermez idük! Birbirlerinin gözlerine bakt- Ter. Köse adam Gireyen sesini alçaktır — Şevketlö efendimiz Ooma beyne» geldüklerinde şerbet tu- İan siz değil misiz? İlyas Başım salladır — Şerhettar oğlanl, vardır, amma ekse- bizi eylerler! — Ya. siz istsdüğünizde Baş dahi tercih ATE E IN «Son Posta» nın edebi romanı: 133 Erkeği kadın NUSRET SAFA COFKUN 5 kalanı mensyleyüp kendiniz! kalan «sekiz yüzü: dahi alacak- N R İsidemez misir? N | Onları evvelâ sıkılarak dinli. hareketle elindeki kâğsdlerı ka -İbir safhaya gi — Elbette giderüz. Altın kesesini bir daha uzattı.) Yordu. Sonra eğlenmeğe başladı. : h iğini gö: rıştırdı. Kimse bir 457 söylemeğe| Poker masası başındaki, ya cesaret o edemiyordu. Hcrkesin|dostlarına, oyuna devam etmele- -) i gü) Burada kösenin donuk bakan Şerbetçi İlyas teklifi çok basit Yarabbi dünyada ns garib tip. bulmuş, köse adamın Zülâli hoca Bakkında padişaha bir şey söy- lenip söylenmediğini anlamak is tediğine hüküm vermişti. Alhn kesesini koynuna indirirken et- raftan görenler olup olmadığına dikkat etmeyi de unutmadı. tiyarın omuzunu okşayarak ağa: dibinde kendisini (beklemesini tavsiye etti, rüzgâr gibi Babüs- suadeden içeriye daldı. Dışarıda köse Abdülgani efen- di sırtını ağaca vererek Obekle- şladı. «İlyas» ın ne açık yakı yeşil gözleri parıl parıl yandı: — İşte sana peşin iki yüz al tın? Koynundan bir kese çıkarıp uzattı. İlyan keseyi almadı: — İlkin hizmeli anlıyalım, €- vet badehu söyleşürük! |“ İhtiyar sesini daha pesleştir. — Baka benim canımdan aziz! oğlum İlyas ağa. Sahibi devlet! Mekmed Paşa efandimiz sarayı İhümayuna gelmiştir, Karm Hanı dahi beraberdir. Şevkotlü padi- şahımız anlara şerbet ikram e ledikte kadıaiker Jefendiden bahsedip etmedikleri. İne kulak vereceksiz. Şerbetçi gülümsedi: — Zülâli efendi. şeyhislâm mı edilecektir Benim bubam? — AM yarını sorman, salt a- nın adi geçer mi geçmez mi bu ciheti tesbit eyleyip avdetinizde! Zölâli Hasan|. «Zülâ Hasan efendinin şeyhis-| lâmlığı hakkında padişahiz sad razam arasında bir şeyler geçib geçmediğini anlamak istediğin | a (Arkası var) Ticaret ve san ayi odasından Kürk ve eldiven imalâtçılarının Tersi ehlecek diş İpliğinden kendilerine Kizemu olan iyliği alabilevek, irt 'u kullumdıkları ipilklerin her nevinden vee İpliklerle imal odlikleri ma ei mallardan birer nömüne ile bir5k'e mamuü': için icab eden iplik ihli. yaçlırını tesbi'e medar olabileiek resmi vesuiklş bilikte 13, 16. 17, 19 pizla. #3 günlerde Dördüncü Valuf Han Üç meğ kula Gcarel ve samayi odas sanı. Yi gebe müdürlüğüne müracaa'lar İda une, (43) z Ticaret ve sanayi odasından Çimentodın mamul ma: çıkaran müesseselerin Tevd edilecek çimenbien seniller'ne Tğrmne oan çimenloyn alabiğeele, Tİ Agi hakiki ilviyaşlteray bwbile medar olibilerek resmi vemik ile birlikte wiüyet YURDA tasikime hadee Dördüncü Vatsr Man 3 üncü Kar Üeseei ve sanay? sdıse sanay şabesi müdürlüğüne mürcasiları Hü olunur. A) Üniversite Rektörlüğünden: Askerlik, dersinin yazı ve sözlü son halamla 26. X.987 gümüine Badir yapinmş — olacaktır. İlgilk ia! belerin âlim İzbumuna bizeni mühicdalierı, (585) ler vardı. Hepsi ayrı ayrı rseşgul olunmağa değer birer ucube idi ler.Fakat, yavaş yavaş parlamağa başlıyan neş'esini bir hâdise bir-| denbire söndürüverdi. Hararetli hararetli poker oynayan ve aklı İR.İıra espiri yapıp etrafındakileri süldürmeğe çalışan, kel kafah| rak: —Yahu çocuklar, diye seslen. di.. Oraya tıkılmış çan çan edi. yorsunuz. o Halbuki karşınızda piyano. eğlenin meşhur bir çalgıcı var, nun başına götürün de biraz.. Salonda birdenbire bir soğuk hava esivermişti.. İclâl, dudaklar teahhid bir ara, onlara baka-| | dan duruyordu, vücudunu biraz) bu dersi almağa hale kazanmıştı. İbırakarak, geri çekildi, bu heye. kıpkırmızı olmuştu İrinden kalkmamak için kendini İgüç zaptetti. Küstah, kendisine şalgıcı diyor, etrafındakileri eğ. lendirmesini: istiyordu. Sakin olmağa çalıştı. Koltukta vakur bir yarım dönüş yaptı; söz göreceğini sarıp, salona bir #& gulluk çöktüğünü görünce şaşır ran saçsız mütealıhide: Eğlenmek niyetinde olan- İsr, çalgıcıyı piyano başına olur- tacaklarına, zatı âlinizin yanına itoplanır, demindenberi hfç dur. İmadan, tulüat biyatrosundaki i.lile yapılıp, bir hafta sonra sıva. biş komiğe taş çıkartan bir usta bila yaptığınız nüktelere güler- ler. Beyefendi hazretleri durur. ken; sıkılanları sğlendirmek be. nim baddim mi? Mukabele çok ağir olmuş kin, müteahhidin - kırdığı po İra mon buna o müstabek olduğunu! İeslim ediyorlardı. Müteahhidin, »hiak çehresi İaplarnam olmus. &w Bir hareket yapmış olmak icin, önündeki fişleri, biraz daha kendine doğru çekti, o asabi bir —Bu adamına göre değişir! Şehir Tiyakolan —Çok güzel, saz çalana çal- Ni Bir akşam sasi 2030 da gc: veya sav'atkâr demek de,| İkİ Dram kemi .ladamına göre değişir. KIŞ MASALI tun büyüklüğünü anlayanlar, o. kendisine baktığını görünce, İâ-İri için göz işareti yaplı. Za fin altında kalnamak için, cür'et| ten, müteshhidde de söz söy kâr ve küstah bir eda ile, yarıJlemeğe pek yüz ve mecal kalma- ciddi, yarı şaka, işi gürültüye |maştı. getirmek istedi: — Devam edelim! — Canım efendim, niçin bir) — Haydi, kâğıdları dağıtın! denbire hiddetlendiniz böyle?.| o Sözleri arasında münakaşa ke Bizim memleketle saz çalanlara | sildi. çalgıcı derler. Sigarasını yakan kız Vedada Vedad, vaziyetini hiç bozma -| eğilmiştiz mıştı. Kasları çatık, kapırdamar| — Çok iyi yaptınız, bu'adam daha öne ceğrek, kollarını diz.| Yanındakiler de fikrine iştirak lerine dayadı. etmişlerdi: — Bizim memlekette saz çâ-| — Brave, küstah adama lanlara, sahneye haddini bildir. Sizin gibi bü çıkanlara oyun cu derler, peki niçin bazı müteah | yük bir san'atkâra çalgrer demek hidlere dalavereci demezler. || terbiyesizliktir. Müteahhid, elinden kâğıdları| (| İelâl, yanına gelmişti, yavaş - -> canlı münakaşayı kesmeğe kim 5 se niyetli görünmeyordu. — Çalgıcıya para verirler, çal| köye dırırlar. Müteahhid teahhüd et -| neş'en kaçmasın, rahatsız olma, tiği işi yapan ciddi bir adamdır.İçek üzülürüm. Biraz kalabalık - İyem Mimenek .kabilltan sıyrılmak ister misin? Seni midir ekim a. yüzün-| karşıki odaya geçireyim! da keskin bir istihza gözüküyor itim olmaz! duz i Yanındakilerden müssade is. —Evet, çalgıcıya para verir-| yerek kalktı. İclâlir beraber ler çalar, müteahhide iş havale! salondan çıktılar. İclâk onu çok ederler yapar. Çalgıcı iktidarı.| süzek döşenmiş, balleonlır bir o san'ali ne ise onu gösterir. Bazi) daya sokmuştu. müteahhidlerin yaptıkları yolun| ila e ili günde bozulmasına, işa et -).... som ikleri binaların kötü malzeme TİYATROLAR İstanbul Belediyesi larının: dökülmesine, duvarların çatlamasına ne buyurursunuz? — Çalgıcı ile san'atkâr arasın Yazan: W, Shakespeare da ve fark vardir! — Ağzından çıkan sözü Bilen le bilmiyen, mvacı ile mimar, çal! gev ile san'atkâr arasındaki far. kı takdir edenle edemiyen ka - dar.. İelâl, münakasanm tehlikeli | Komedi kun YALANCI Cumartesi ve Parer günleri 1538 de matime