— Bunda intizar eyleyeceksiz yoldaşlar. Serdengeçtiler başlarımı sal ladılar, Deli Hasan odanın bir kenarinda duran demivden kü- çük bir sandığa ilerliyerek Oka pağını açtı. Sandıkta kırmızı at- İss keselere (doldurulmuş «su cuk» gibi altınlar vardı. Kesdleri yerdeki halı üzerine öbekledi, ü- çer beşer gruplara ayırdıktan sonra başını döndürdü: — Takarrüb eylen yoldaşım. Fedailer gözleri parlayıp ağı ları sırıtaraktan yaklaştılar. Del Hasan altın keselerini payı etti: , — Dahi ihsan buyurulacaktır yoldaşım. —! | başına kahve içiyor, elindeki çu-/ yahud vermişler ise? İkazdıkları çukura kendileri düş afa Bey girer zirmez gözle.| meyecekler miydi? İ buğunu tatlı tatlı tüttürüyordu. Mi rini açtı: — Hazır mısız) — Hazırız benim sultanım. Serdengeçtiler cümleten geldiler mi? -— Kâffesi dahi içeriidedir. — Divan odasını ne yolda tan- zim ettirdiniz? — Tarif buyurduğunuz veçhi- le efendim. — Patrona Halil için yapılan am» ı Halil pehlivanm ve inde saklu bulunduğu kapu önüne mi vazettürdiniz? O zaman Mehmed Paşanın bütün umu- du altınlardaydı. Başını kaldıra- rak sordu: —Ya, altınları tevzi eylemedi- niz mi? — Edilmez olur mu sultanın? Odaya adım attıklarında keseler Üleştiri — Ahsen! , İzales emrinde o muvaf- fakiyet memul eder misiz kethü-|K, da bey? — Bilütfihi tealâ benim der İetlü efendim. — Bu kallâş ödeklerden kat'a| e Mehmed Paşanın yüzü birden) e Sadrazam başını tekrar göğsü havfeylemen, siz şevketlü padi- şah ekmeği ekleyliyen o serden- geçtilersiz. (Gözlerini Ode bire duvar sıvası rengine vermişti. Dudakları b giri- şeyler kıpırda- olamaz- sağ elile havada hayali bir şey keser gibi yaptı) Cümleten ve bir elden kılıç üşürüp pare pare eylers'z. Dahi gözünüzü budak tan sakınman! Kapı dışarıdan usulca tıkardı- i için kethüda Mustafa Bey ve brahim ağa koştular. Gelen sadrazam Mehmed Paşanın bukçu oğlen: idi. Mustafa Bey kapıyı hafifçe aralıyarak alçak! sesle sordu: İ : — Bizi Wi ararsız? | l efendimiz | Sl i 1 «ha en» teşrif buyurdular. | Mi şartlar daltesinde Ücreti bir yüksek inşaat mühendisi almacaktır. Çubukçu oğlanı ayni sesle mu- devlet — Ya simdi sofnda mıdırlar?| — Beli, kahve çubuk içerler sultanım. Mustafa Bey ardında, oda or- tasındn altın üleşen serdengeçti- lere bakıp gülümseyerek odadan çıktı, Artık ortalık iyice ağarıyor, pencerelerden günlük işlerine gi- den halkın söyleşe gülüse sokak: İ tan geçip gitökleri görülüyordu. Kethüda, sadrazamın her sabah keyif çattı; İna-e 5 Mlz Salaş çur) » meseleyi evvelden sezmişler ise) Ya gizlice saraya alnan sevdengeçtilerden biri veya bir kaçı «ağzı karalık» edip te üze- rine bu kadar düşülen gizli «ter- tım Patronaya haber vermiş, n rine düşürdü, geçen gün gel- zaman: «Bre saraylarda nesne yenilüp içilmez!. diyerek İkendisi içmediği gibi yanında lere de bir «kupa» şerbet içirl meyen «Patrona Halil. in vesve- sesini düşünüyordu: Böyle çiğ- den nem kapan bir adam kolay kolay tuzağa düşürülebilir miy- di? (Arkası var) Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğünden: Yüksek İnşaat Mühendisi Alınacaktır. Umum müdürlüsümüz merkez teşkilk'inda İsihdam edilmek üzere aşağıde, 1 — Memürin kanununun dei mağdesinde yazılı evsafı balz bulummesk. 2. 3, — Verilecek ücret 3 - Meeburi askerlik çasllesini Ma etmş bulunmak, & sayılı kanın hükümlerine göre teshit edilereyiir. Müraçasi edoccklerin sarih ve okunaklı adresleri yazıh dilekçelerine aşağı, da yanlı vesikalar bağlayacaklardır. A, — Hüviyet cünüan veya mumuddak sureli B, — İyi durum masbalası C. Okul şahadetaamesi veya musgdlak sureli «yabancı memlekette taksi? demiş olanların 3455 sayılı kanıma gürealmaları ik'iza eden yülsek mühendis, ik ruhezinamederi. asl, veya musaddah sureli, D. — Askerlik terhis vesikası veya musaddak sureli, E, — Evvelce çalışlıklar, yerlerden aldıkları bonseriyslerin aslı veya musmâ, İseni bana hatırlallığı dak suretleri, «102355 edebi romanı: 117 gi — Benim Semahat!... Bir an içinde değişivermişti. | Sevincinden kabına ruyor- idu. Çünkü, Semahat, »henktar sesi heyecandan titriyerek: — Vedad, göz yaşlarımla &e- liyorum, beni | hatırlayışın ezsin ne kadar mes'ud etti AZAN: — Niçin gelmedin Semahat!.. — Sen çalarken, eski hatıra» larla sarsıhp, göz yaşlarımın, kocamın, kızımın yanında boşan- ması tehlikesine karşı Vedad rini radyonun nakledece- ğini öğrenir öğrenmez, hastalık bahane ettim. Böyle daha rahat, doya doya nğlıyarak seni dinli yorum. Elektriği (söndürdüm. Karanlık odada başbaşayız se- ninle Bir yıldız akışı gibi, ruhunu sıkan © ıztırabların, endişelerin rden kayıp yuvarlandığını, en- gin bir meserretin bütün benliği- ni istilâ ettiğini duydu. — Çok mes'udum Semahat! Şimdi piyanonun başına çılgın bir neş'e ile dönebilirim, göremeyince, ne kadar üzüldü- İğümü bilmezsin! Bana hâlâ dar- İgınsın, beni affetmedin sanıyor İdum! Telefonun öbür başından hülk İyalı bir ses cevab verdi: — Bu mümkün mi Vedad!.. — O halde neye kaçtın bem den!.. — Sana olan hasretim daha çok biriksin diye., — Semahat seni seviyorum. — Ya ben seni nasıl seviyorum biliyor musun? Radyonun yanın- daki şezlongdayım. Yam başım» da, yalnız benim için çalıyor- sun sanki.. Adeta, göz göze, diz dizeyiz Vedad!., — Ben de yalnız senin için çalıyorum Semahat! Gözümün önünde yalnız senin hayalin. Halkı görmüyorum bile.. Bir de in arası- *ra Gönüle bakıyorum. Kızın bu | Seni| kadın akşam çok güzel sevgilim. Fa- kat senin kadar değil!.. — Beni şımartıyorsun Vedad! Sana çok şeyler söylemek istiyo. akat sen farkında değil ba. Ben reidyodan zillerin iyorum. Sahneye dön men lâzım! Bu gece bize gele ceksiniz! Hayretle durakladı: — Size mi geleceğiz! — Ben Gönüle tembih ettim. Konserden #onra sizi alıp bize getirecek, Beraber bir çay içmek temez misin, — Bütün kalbimle. O halde şimdi daha neş'eli fakat bir an evvel sana kavuşmak için dala süratli çalarım. Söyle Semahat, sana neyi çalayım, Halk isteme se bile, yalnız senin için bütün ruhumla, bütün san'atımla çala» cağım. Söyle sevgilim! — Mümkün olursa «Beni se- bir kadın vardı» yı Vedad! iven liyordum. Gözlerimi okapayaca- ğım. Çalarken senin yanındayım Eser biterken > «seni diye mırıldanaca- la bana sen de ay- ni şeyleri söyliyeceksin! Ziller çoktan çalmış, balk, is- tirahat salonundan döneli bir hayli olmuştu. Telâşla Vedadı a-' riyorlardı. Nefes nefese sahneye gelmişti, Bir saniye bile, çarpın- tısının geçmesini o bekliyemeden kendini piyanonun başda bul- du. Terlemiş, saçları alnına dökül- müştü. Mendilini alnından geçir- di; zarif bir baş hareketile saç- İlarımı geriye attı. İ Memnun, müsterih o görünü i yordu. Bu tahavvüllerin hiç birisi Me- serret Hanımın gözünden kaç- mayordu. Fakat bu ani değişikli- ğe hiçbir mana veremiyordu. Gönül, locanın kadifesine da yanmış, başını kollarile destek- lemiş, gözlerini kırpmadan, del &w ve hayran onu seyrediyordu. — Ben de bunu istemeni bek;| Bu gece Vedı1 onu büsbütün teshir etmişti, Vedad, el dö külen saçl gin, başihı arkaya doğru sarstığıl zaman, gayri ihtiyari: — Ne zarif, ne güzel adam.. Tam bir san'atkâr! Demekten kendini alamamıştı. Vedada gösterilen bu alâl karşısında, Adnan Bey ve yan- larındaki genç yeğeni, suratla- rını asmışlardı. Adnan Bey, hâlâ havuz hikâ- Yesini unuutamamıştı. Pek tabii olarak bu unutulmayan acı hatı- İra ile beraber kini de devam e- idiyordu. Semahatin, sonra da /Gönülün hayranlığı © kar; Vedada olan le karşı zâfını da sezince, genç kı zın, onun yanında böyle alenen Vedada karşı şüpbeyi calib bir alâka izhar etmesine sinirlen. işti, Ne çare ki, fikrine iştirak et İmemek için hiçbir şey söyleye memek vaziyetinde idi. San'atı na İâf söylenemez, pozisyonları" İnın zarafeti, şiiriyeti inkâr edil mezdi. Halkın büyük sempa! en kuvvetli mütaleasım bile, tek zib edecekti, ? Saadet Hanıma gelince; o, er ön sırada ve Vedadı tam karşı İdan gören bir koltukta oturuyor du. Konser biter bitmez, sahne İye gitmeğe, gene gece apart İmanda kalmasını teklife karar vermişti, Bu ihtirasla titriyordu ORHAN URAL Karikatür Albümü ÇIKTI Bütün müvezzilerde bulabi- Mrsiniz Fiatı 25 kuruştur.