SON POSTA 15 Eylül (Bir Anadolu seyahatinin notları Denizlide neler gördüm? Sayfa 3/1 Harb meseleleri Harb kazançları Yazan : —i— Beni Denizlinin Koncah istas- yonunda Ahmed Çintan karşıla" dı. Kendisini takdim edeyim: #- ilemizin en nüktedan ve iş bilir| deni damadıdır. Eşi olan büyük kızım Melâhatle, şimdi, Denizlide yer: leşmiş bulunuyor. Orada bir yaz- lik bahçe kiralamıştır. Bahçede evvelce sinema varmış, fakat ben Denizliye gittiğimde bizim damad sinemayı bırakmış, kontu ratla bir revü kumpanyası ge tirtmiş. Bu sayede $ neş'eli saatler geçiyor. İşte Ah- med Çintanın bana büyük sörpri- zi bu oldu. Ahmedi Koncalı istasyonunda bulacağımı biliyordum. Çünkü bana Ankaraya yolladığı mektu- bunda Denizliye hareketimi tel- grafla bildirmemi yazmıştı. Ben de telgraf çekmiştim. Koncalıdan Denizliye ayrılan hat, iki istasyon arasında trenle yarım saatlik mesafede imiş. Fa- kat Ahmed Çintanın verdiği iza- hata göre, Denizliden dönüşte ancak yirmi dakika sürüyormuş. Sebebi de, trenin, yokuş (aşağı yavaş gitmesinden Her ne ise, bavulumu ve çan- tamı, pardesimü alıp, Aydın hat- tını bıraktıktan sonra bu Denizli trenine bindik. Aman Allah, ne toz! Çaresiz oturduk, fakat De- nizliye vardığımızda, bu eski za- man vagonunun birinci kompar- Hmanında yerleşmiş olan bütün yolcularla beraber, bizim de o- muzdan diz kapaklarımıza ka- dar şeklimiz oturduğumuz kana-|ve bu koku doğrusu ayıb şeydir, peye çıkmıştı, Herhelde üçüncü-| günah şeydir. de oturanlar tahta kanapelerde vücudlarının böyle çıkartma gi bi resmini bırakmadıklarını pek üzülmemişlerdir! İkinci hayretim Denizli istas- yonuna çıkıp bir arabaya atla- dıktan sonra başladı. Biz gidiyo- ruz, fakat tahammül edilmez bir ok|dan geçtiğimiz yemyeşil Halid Fahri Ozansoy yam sara bizimle beraber gidiyor.| otel yapmışlar: o Yalovadekiler — Bu koku nedir? ” gibi sevimli bir paviyon! Bahçe- Diye sordum. Dostum da; ye bakan odasına (yerleşirsek — İki tarafta ahırlar var, on- hem havuzun tatlı şırıltısını, hem i İ sohbetleri ve kahkahaları, hem Cevabını verdi. İtavla takırtılarını dinliyebilirsin! Anlanlan o küçük trende göz- Öğle uykusu zamanında da uyu- lerimiz ve vücudumu: yaptı-| nabilir, çünkü o zaman bahçe ğımız toz müşahedesinden sona, tenhadır, memurlar henüz vazi- şimdi, burunumuzla da bir mü-feleri başındadır. şahede yapacakmışız. Doğrusu! Ortada Ayar Saati ve etrafın bu hoşa gitmiyen o müşahedeler,'da karşılıklı küçük dükkânları trenle Denizliye girerken arasın | ve kahveleri ile, Delikli Çınar ağaç bakikaten güzel bir meydancık.. ri cennet sabiatin bile e aaa Ka — meal ko- ir anda bana kaybettirir. gibi kusu burada da havaya hâkim... olmuştu. Çünkü şehrin bu merkezinde de Beygir pisliği ve beygir idra|araba terakkuf mahallinin ze n... Denizlinin ana caddesinde mini beton olmadığından yıkanıp bara va da, kokusu-| temizlenemiyor. Sakat Pei na da y alışılmayor. Halbu-'de kulak zevki tamamdır. er ki ne güzel kasaba! Belediyesi-| taraftan, bir musiki gibi, su sesi nin ufak bir gayretile ne kadar ve güvercin sesi çağlayor. De temir tatulabilir. Her taraftan) likli Çınardan caddeyi sağa alıp şarıl şarıl sular akıyor: Evlerin! yarım saat yokuş yukarı çıkarsa bahçesinden, duvarlarının delik-'nız haşmetli ağaçları ve kanallı İeri altmdan ve yol kenarların! havuzlarile harikulâde bir bah- dan... Öyle iken, gone, temizlik| çeye varıramız. Buran Tuğbah- in bile bu sudan istifade edil.) çesidir. Tunç yüzlü kahraman miyor. Su bol, fakat bütün bu 36-| zabitlerin bahçede — dolaştıkları kaklar belediyeye o hâykırıyor: ve havuzların üstündeki tahta su bul! Amma © suyu her köşe. köprülerle küçük kanallardan ve den bulup hortumla mı bu cad kazılmış çukurların toprak Yyı- delere ve sokaklara akıtır, ğıntılarından yay gibi atlayıp hud, günde hiç değilse iki ke-| gelen erlerine emirler verdiği yahud. Hin yavrusu kasabada bir) görülüyor. Zarif kameriyeleri re bu şehi > 'bir veya iki aresöz| sarmaşıkları arasında kuşlar ü- mü dolaştırır ? burası onun bilece| tüşüyor ve insan, ruha serinlik Ki şey! Biraz toprağını delince| veren bp su, gölge ve yeşillik di- her tarafından arteziyen vaki ran ei ve #"cin bu pislikirada garden partiler de verilir. fışlaram bir şehir için bu Pu İT Yak ki ben buna yetişe. medim, Kasabanın diğer ucunda, De- nardan sola doğru, fakat bu defa da yokuş çıkmadan, düz bir hatla yürürteniz diğer bir bahçeye, İncilipınara gidersiniz. Burada belediyenin az çok him- meti inkâr edilemez. Büyük gü- * Şehrin merkezi saalti bir mey- dan... Buraya Delikli Cınar di - yorlar, Başta, havuzlu geniş bah- çesile Meserret kahvehanesi... Akşamları memurların o başlıca toplandığı bir yer... Bahçesinin bir katlı ayrı bir) zel bir havuz izde Meler Yazan: Seyfi Kurtbek İnsanların çoğu için sıkıntılı, üzüntülü ve felâketli olan harb bazılarına bir kazanç fırsatı o - lur. Harb hayatın iktisadi şartla- rmı değiştirir; yeni kıymet ölçü- leri meydana getirir. Bu halden birçok insanlar zarar ve ziyan görür, diğer taraftan bir kısım insanlar da bu yüzden servet el- de ederler. Harb zenginleri a le bir sınıf türer. Zaruret içinde veya orta halde yaşarken birden bire büyük servete kavuşan bu sonradan görme insanlar cemi - yet içinde, garib tavır ve hare - ketlerile derhal belli olurlar. Yoksulluk ve endişe içinde yaşı- yan halk kütleleri üzerinde ruhi ve ikt tesirleri büyük olan bu türediler iki çeşiddir: Bir kıs- mı harb vaziyeti dolayısile daha İçok iş yapıp daha fazla kazanan İlardır. Fabrikalar, hususile harb | kuvvetleri tarafından sarfedile - İcek ve kullanılacak silâh ve mal zeme yapanların işleri birdenbi- İre büyük bir sıçrama yapar. İrinci dünya harbindeki kazanç- İların tetkikinde, bunların en çok Amerikada yapıldığı anlaşılmız- tır. Amerikada yalnız bir çelik İ müessesesi 1917 de 585 milyon İdolar kazanmıştır. Avrupada da Zaharof harb dolayısile pek bü- yük servet elde etmiştir. Sulhcü geçinen İsveç ve İsviçre gibi memleketler de silâh ticaretile «pey kazanmışlardır. Yalnız İs - veç dünya silâh Gesretinin yüzde sekizini temin etmekte imiş! Çok çalışan ve çok iş yapan bir insan veya müessesenin o ni3- bette kazanması tabii ve haklı ise de, harb zamanında fazla ka- zanç yapılmasını dünyanın — biç bir tarafında efkârı umumiye ka- bul etmemiştir. Milyonlaren insa nın çarpıştığı, felâket ve mahru- miyetin umumileştiği bir devre- de mahdud bir takım insanların, | ne şekilde olursa olsun, çok ki zanmaları haksız, çirkin ve za- rarlı görülmüştür. Geçen Harbde bütün muha p ribler harb kazançları üzerine vergiler koymuşlardır. İngiltere, Amerika ve Almanyada orta ola- rak harb kazançlarına yüzde kırk konan vergiden yüz milyar altın frank elde edilmiştir. Bu - günkü harbde de muhariblerin barb kazançlarına vergi koyduk- larını görüyoruz. OReisicemhur Ruzvek, şahsi ve şirket kârlarını mutedil bir hadde tutmak için ağır vergiler koydurmuş ve en çok kazanç haddini senede 25 bin dolar olarak tesbit etmiştir. Harb zenginlerinin ikinci çeşi dini vurguncular teşkil eder : Vurguncu, mal saklayıp sonra yüksek fiatla satan, hile ve desi- s2 ile herb varlığından istifade eden, spekülâsyon ile - kazanan insandır. Tarihde devlet adamla- rının bile vurgunculuk yaptıkları görülmüştür, meselâ o Taleyran, Kavur, Dizraelinin spekülüsyon ile hususi kazançlar elde ettikle- ri ve hattâ Bismarkın bile siyasi (Devamı sayfa 4/1 de) | “Son Posta, nın bulmacası; 29-4 ) Soldan sağa dok rus 1 — Türkün kab amanlığını bütün dünyaya (Oamialar muharebelerdem bi ri 19. 3 — Beraber '3), Bulmağa savaşma (15). 3 — Nola Kim (5). 4 — Geminin is. kaleli (6), Ameri, kanın temasi (3) 5 — Nota (2), Hayvan ölüsü (3, 5 — Uzaklık ni, dası (2), Kulübe 16). 7 — Krallık aik-16 meki (3), Bir emir (2). (Çık) am akel (3). İ 5 — mararel (3), Ertesi güne (8), 8 — Bir harf (2), Şeffaf bir madde (4), Tersi eded (2). 16 — Baki kalan (5), Kenar (3), Yukardan aşağıya doğru: 1 — Uskumru balığının kuratalmuşa (5), Kapa (4). 2 — Mahlükalın mecmu (4), Tasav. var (5). 1 La), ; Bunlardan 30 tanesini hallederek bir arada yollıyan her 2 3 4 Seir A 3 — Sorgu odalı (2), Öcünün kardeşi (5). 4 — Bir renk (3), Araba beraber (2). 5 — Pile (3), Her başla bülümer (5). 6 — Yanıp çizmek (9). 7 — Orta (3), Erkek (2), Demiryala 3 — Karademisji 9 — Bir emir (9), Bir salma her (5). 10 — Tahami çdetek (8). K