SON POSTA esas çalan men Mİ Galin, Divansolunda, ini sarayına sapan sokak başına & geldikleri zaman Şüca Çelebi araba kapısı üzerindeki sik kafesi siyırarak şını çıkardı, arkadan gelen Ur İonun atlı muhafızlarına baktı. Sekbanlar yirmi adım kadar ge- riden geliyorlardı. Muhafız ça - va; yaklaşmen bir keze altın zatı: — Buyurun ağa karındaşım, bizim için zahmetlere girdiniz. Çavuş kesenin ağırlığım elile tartalar tartalamaz gözleri bü - Şüca Çelebi artık arabayı ta - kib etmelerini istemiyordu: — Dönebilürsiz, ağa karında- gımıza selâm söylen, Sekbanlar soldan geri ettiler, geldikleri istikamete döndüler. | Şimdi esircinin arabası karan hk cadde ortasında tek başına kalmıştı. Arabacı yerindeki ku: kuletalı adam keyifli keyifli © Zildi, pencereden bakan Şüca| Çelebiye doğru uzanarak güldü: — Elhamdülillâh, şa hengâ -| me dahi sebil savuşturuldu suk! tanım. — Aksarayda arabayı çevirüp özi Horhor çeşmesi kapumuna| sevkedeceklerinden ürkmüş idik! — Anların Patrona tarafım -| den gönderildiklerini mi sanmış idiniz? <— Beli. Öyle sanmış idük. > — Biz dahi sultarlım. Az da - ha inad eyleselerdi arabadan sıçrıyacak idük. — Sizi tamıyacaklarından havf eylemiş idük. Arabacı yerindeki iri adam başım geriye doğru hareket et- tirdiz — Yek, bizi tanıyamazlar idi. Külâbı kaşlarımıza çekip sol gö- Zümüzü sarmış, bıyıklarımızı da- çenemize düsürmiş idük. Ne ise geçmiş oldun Çelebi karındaşım. Şüca Çelebi ie . ie Matta yukarıya çi , koca yokuşun alt ba- şındaki vezir sarayına doğru te- kerlenmeğe başladılar. İleride, sadrazâm Mehmed Pa| şanın sarayı önünde yalın kılıç nöbetçiler bekliyordu. Şüca Çe- lebinin arabası demir parmaklık- h dış kapılar önünde durdu. İç taraftan Mehmed Paşanın kethü- dası Mustafa Bey seğirterek ye- tişti, demir kapılar ardına kadar açılır açılmaz araba saray önün- deki avluya girdi. İlin arabacı yerinde oturan kukuletalı iri a- dam sıçradı, ardından Şüca Çe - lebi çikti, Kethiida Mustafa Bey Çele - binin elini tutarak telâşlı telâşle sordu: — Ya, Halil pehlivan nerede- dir? — le Esirci başını eğip gülümsedi. Kethüda bir daha tekrarladı: — Pehlivan ağa gelmedi mi sultanim? Şüca Çelebinin yanında duran arabacı birdenbire başındaki ku- kuletayı sıyırarak gözündeki sar. gıyı çekti: — Elem çekmen kethüda bey karındaşım, elbet bundayuz! Kethüda hayret içinde iki aw dım geriled — Siz misiz? Halil peblivan gülümsiiyordu, cevab vermedi. Saray merdivenlerini çıktılar, büyük sofada ilerlerlerken Ha » ja pehlivan kethüda Muştafa Be- İyin kolumu tuttu: il | — Deli odabaşı geldi mi Mini | efendim? Çoktanberi doya doya gülmüyor musunuz ? se! O halde yakında çıkacak olan ORHAN URAL Karikatür albümünü bekleyiniz. Kahkaha ile gülacaksinizl.. — Hasan ağayı mı kasdeyler- (siz? — Beli. — İki santtenberti saraydadır. — Ya «ocaklar Ömer efendi? — O dahi geldi. — Sahibi devlet hazretleri in- tizar eylerler mi? — Endişe buyururlar idi. — Ayakları tozuna ne zaman yüz sürebilüriz sultanım? — Hemen şimdi, saniye geç - Sağlik Mehmed Paşanın hususi odasına doğru ilerlediler. Kethüda buraya girmeden evvel Halil pehlivanla Şüca Çelebiyi yandaki küçük odaya soktu, Bu odada Deli Hasan ve rocaklur Ömer Efendi vardı. Halil pehlivan iki arkadaşını görünce: — Vay karındasım bunda mi- sız? Çoktan bekler misiz? Diye koştu. Geçirilecek zman (olmadığı için eni konu görüşemediler. Ket hüda Mustafa Bey vakii geçir - meden sndrazâmın yanma gir - di: — AÂdemler hazır sultanım. — Pehlivan gelebildi mi? — Arabacı kılığında âminen| ve aslimen geldi efendim. — Ya ötekiler dahi içerüde midir? — Cümlesi bir aradadır, — Var, sl, getür (Arkası var) n Erkeği Bu satırları yazarken, haleti ruhiyemi tahlilden âcizim. Mes'u dum, muztaribim, rahatım, bu - zursuzum. Fakat mutlaka kendi kendimden iğreniyorum. Bu iğ - renmenin karşısında direnen dü- şünceler bazan bunun manasız - İığma beni inandıracak ölüyor. Vicdanımın tazyi ne. Somahatin kocası, çocuğu var. Böyle bir kadın naml olur da böyle müthiş bir günaha ortak edilir? Peki 19 sene evel.. O za mân7?.. Evet o zamanki suça e:- babı muhaffifeler o bulmak lâ - zım! Ne uydurayım? O zaman genç, tecrübesiz mi idim? Hi rime mi mağlübdum? Bana olan bir seyi. elimden aldıkları için çileden mi çıkmıştım? Onun evliliği mi h bir şey Hade etmiyordu! Peki, bütün bu uydurma sebebler mazur gösler- sin beni. Ya bu sefer? Fakat o da lüzumu kadar mu- kavemet etmedi? Etmiyebilirdi. Nihayet, hislerinin zobunu bir kadın 0. Şovu bu zöfa ben düşürmedim mi Etten, kemikten, sinirden mü- İteşelikil bir mahlülr, Elbet bu çetin sinir ibslâlin. den mağlöh çikacaktı. Yarabbi! Cıldıracağım! Ellerimle yüzümü kapıyorum. Duyduğum ıztırab, sadetimi pa - ram parça ediyor, huzursuzum, muntazam çalışa! mıyorum, Füsun, Füsundan son- ira Semahatle başlayan yeni saf- İha esasen bozulmağa başlayan altüst etti, İ Semahatin yilzüne nasil baka- cağım! Öbür gün derse gitftem lâzım! Acsba beni affetti mi? Ya iğbirarı sürekli oluraa?.. Ben e yaptım? Çok fonnf., Onun ar kadaşlığına ihtiyacım var. Ken- EK SAFA mL Ni başlıyor son-| 8 Konsar yaklaşıyor. Yorgun ve! İ hayatımdaki intizamu o büsbütün) «Son Posta» nın edebi romanı: 106 kadın dini benden çekerse?, Bu ibtmal çok kuvvetli görüyorum. Benden korkacak, daima kaçacaktır. Saadet, iki defa telefon etmiş! Bu kadının yüzünü görmek Histemiyorum artıkl.. Genç luz aşkı Bugün Gönülle sinemaya git- ,Sabahleyin, biraz çalışmak için piyanonun başına geçmiş tm. Hizmetçi, telefondan ie diklerini söyledi. — Kimi Diye sordum. — Bir kadın! Dedi. Sandet zannederek, yü- zümü ekşittim. Evde bulunduğ. mu söyledikleri için, konuşma - mak gariş olacaktı. Telefon eden Gönüldü Bir gün evvel, derse gitmediğim için sitem ediyor, meraka düştüğünü ve olup olmadığımı soruyor- a. - Derse gitmeğe cesaret edeme- miştim. Aradan biraz vakit geç- mesini, Semahatin kırgınlığının hafiflemesini bekliyordum. Kaç defa giyin'p soyundum, hattâ bir erdiğim karar beni İstaribu- törlü vlerine gidemedim, tekrar köye döndüm. Gönül: — Dün, annem de sokağa çık» must. Geleceksiniz dire Üümidle bekledim, gelmeyince öyle ca- le canım sıkıldı .. Diyordu. Birinci cümle Üzerin de ısrarla durdum. Demek be- nimle karşılaşmamak için Sema- İbat evden uzaklaşmıştı. Kızının İ yanında, bu hâdisenin akabinde, sıcağı sıcağına karşılaşacağımız. dan halimizle, nazarı dikkati fen zden mi korktu? Yok sa öfkesi devam mı ediyor? Gönüle, biraz kurıldığım oldu ğundan gelemediğimi, bir dah sefere bunu mizden la barışırım, Sehuber'in ha - yatını gösteren bir film oya yor- muş, bugün son günü. Beni gö. türür müsünüz? Bu teklifin bana çok cazib gel diğini itiraf etmeliyim! Bir ço- ya, enknbleğ Sleleiğe Sk vet, sel üşü © vakit kalmadan beni sevindiriverdi. Kim olursa olsun bir kadın ta- rafından davet odilmek yururu muzu mu okşuyor, bir gen; kızla bir yere gilmenin, genç, gözel, zarif bir kızla görümgenin zev- ki mi?.. Sebebi ne "silmiyorum! Haydi dördüncü ihtimal. zaman zaman, sırf annesine benzeme. sinden dolayı Gönül'e kara: duy- duğu zâf mı) Nes'elendim, se. vindim ve tereddüdsüz bu teklifi kabul eitim. Yalnız endise ottiğim hir nok- ta vardı. Gönül'ü almağı gitti. ğim vakit, Semahatle kapeinşmı- yecak mıydık?.. Bu O end'şeden gene beni Gönül kurtardı. — Siz. buraya kadar rshafsız olmavın Vedrd Bey! Ssat tam bir bucukta Gelstasray tramvay dur» ö#mda bulusa'ım. Telefonu kapadıktan sonra, odama, merdivenleri ikişer üçer atlayrak koştum. Sebebi? Bilir Memi Birdenbire içim mey'e ile demeni Piyasa liye şarkı mırıldanarak geçtim İki dakika evvelki bem'le, şimdi. ki ben arasında ne büyük fark? Hayır, uzun müddet çalışema m, piyanonun kapağını vura - rak kalktım, ıslık çalarak oda: da dolaştım. Beni bu derece 36 vindiren, Semahate mensub biri tarafından O aranmaklığım mı? Yoksa, Semahat, derse gelmedi. ğimi görünce, üzüldüğümü, çe kindiğimi anladı da, bu yoldan vaziyeti kurtarmak mı iyor? Maalesef düşündüğün gibi çık madı, Çünkü, Gönül, benimle sine maya gideceğini eve söyleme TArkası ver)