: , 6 Sayfa ,amsunda | Sivasta da dokumacılık rekl kursları açılıyor Samsun (Hususi) — Samsun Halkevi yaz fanliyetine geniş bir programla başiamiş bulunuyor. Bu bene köy gezilerine fazla yer ayrıl m ii azalar yakin veya uza Sivan (Hususi ) — İktısad V. lere kadar giderek buralarda köylü) keçinin res a fi a #ürüdeşlerin yekımdan elikmilar ek.) see. akar kün İçlik, (sinirde ei Baskasizn gönder iaktadırlar. Geçen Pazar 45 kiti-| Yildizeli, Kavak köylerinde açılan | cektir” bik bir kafile halinde şehire bir bü-İei dokuma kurslarını müvazi ola | Meyva hastalıkları ile mücadele çuk saat mesafede bulunan Balaçİyak şehrimizde de bir kura açılmasi| (o Vilâyetimiz ile Gürün, Suşehri tee v Si ve See ve bu er iri kazalarındaki meyva zem re fedai öyenini görterikmiş. paklivan | periler Sesimi - edileni. Kek kantakillarde sizebt TildürMiğE ciddi e Yeşi allanine | ağ Fenaa klanlar mleadeze başa mensub bir doktor tarafından has-| Kö i i g P talar munyene edilmiş ve reçeteleri | ksrlüzeize yeni bir etk aç) Silrde çekirge hlcumu ar öm e görmüs açan bu kurslar köy kadını tarafın.) | Sürd (Humus) — Bundan, bir ee ker yeli Orman Çed Gör'İdan artan bir like ile karılanmak:İmüddet evrel cenubdan yığın halin nike bir bni fa tadır. Yıldızelinm Kavak köyünde|de çekirgeler gelerek vilâyetimize Tek ve eker Jaçılan bu kurs köylünün büyük bir|bağlı, Sumak, Eruh kazalarına düş- lee hedi grüie faaliyet sahasi heline gelmiştir. . | müşlerdir. Bu yılın bereketi mah- Kahve ihtiyaci sulü için çok zararlı olan çekirge. ierle mücadeleye başlanmıştır. Bundan başka da Şirvanın Minar nahiyesile Baykan kazasi ve mer. cek işleri için notlar alınmıştır. Ö. i sümüzdeki Cumertesi günü Halkevi) ( Şehrimizin kahve ihtiyacini. bir an evvel karmılamak üzere ticaret keze bağh birkaç köye çekirge gel miştir, Diğer kaza ve köylerde açılan kurslar köylü için çok faydalı neticeler veriyor ö-lran 941 ayına «id iplik ihtiyacı bu- bahçesinde mevsimin ilk aile t İantım yapılacak ve aynı Si ve sanayi odası icab eden teşeb » a Samsun O Halkevi temsil | büşlere geçmiştir. Halkevi esi sam'atkârları Vedad Nedim Tör'ün «Kör» faciasini temsil ede-| (Şehrimiz Halkevi idare heyeti seklerdir. eli ; z bize örn vah in sürüm.) İzmirde kahve bollaşacak Edirnede bir kız © İleri yapmış ve bu hususta büzümlü) İzmir (Hususi) — İzmirdeki a kararlar vermiştir, Asker ailelerine yardım. lâkadarlara gelen hâberlere (göre, Ticaret Vekâleti İskenderun İma. nında bulanan 36000 çuvallık kah- ve partisinin vilâye'lere tevziine da- ir İisteyi hazırlamıştır. Bugünlerde bistedeki miktarlara göre bütün vi. lâyetlere ve bu meyanda vilâyeti. mize de kahve gönderilecektir. Bu işle İskonderuna gitmiş olan İaşe Tuncaya düşerek boğuldu Edime, (Hususi) — Evvelki) Bütün kazalarımızda asker aile gün Tunca daki m 18 ya- erine yardı işleri büyük bir mü - şında bir kızın orladan yok olma.|kemmeliyetle devam etmektedir. sile neticelenen çok elim bir kaza Yeni nafia müdürü olmuştur. Vilâyetimiz nafin müdürü Naci a kadar yapılan araştır.İ Tenalanin Ankara Nafia Vekâleti malara rağmen imeydana çıkarıla-| şoseler heyeti fenniyesine tayini ü. mayan bu hâdise etrafımda aldi-İ zerine açik bulunan şehrimiz naha Müsteşarı B. Şefik Soyer bizzat ğim ualümatı bildiriyorum: müdürlüğüne İransit yolu Erzurum meşgul bulunmaktanır, Vilâyetlerde Halen Edirnede Ortâçükür ma-İ mıhiaka müdürü mühendis Sami |'<Vİİ bizzat valiler tarafından ya ballesind coluran Bosnaköylü apre » Sami| olacaktır. 36.000 çuval kahve par- Bİ ki 18 yaşlarında Zarife, ex, | Batur tayin eslilerek gelmip Yeni | Senden en büyük hisseler nüfus i gü azilesine başlamıştır. kesafeti sebebile Ani Mi eri a Mei ğ hi — iptik taralı pera ve İzmirle diğer Hayal Dee öyünün | Vüyetimiz mıntakasinin Hazi -İşehirlere ayrılacaktır Paşaçayırı mevkiinde tarlasına çü. Memleket Elaberleri SON POSTA Dilekler İhtiyaclar İzmirde francala ihtiyacı tanzim olunmalıdır İzmirden yazılıyor: İstan - bulda francala çikaran firinla. rın miktarı, dörtten ona çıka- rilmiştir. Bu suretle halka francala tevzinti kolaylaştırl. miştir. İzmirde Kemeraltı çadde - sinde yalniz bir fırında 3 çu- val undan 270 kilo ekmek çı- karılmakta, hastanelere ve sih hat müdürlüğünden (tasdikli raporu bulunan hastalara ve- rilmektedir. Bir fırından lan tevzi İrabcala yemek mecburiyetinde olanları müş - kül vaziyette o birakmaktadır. Karşiyaka, Bornova ve İz - mire civar diğer yerlerde bu- hunanlar İrancala tevziatından istifade için İzmire kadar gel mekte ve francala temin ede. memektedirler. İzmirde / fırinlar | tanddüd ettirilersk francala imal edil - mesi, halkın ihtiyacını kolay- ca temin bakımından İüzumlu ve faydalı olacaktır. Kâhtada Bir köylü parasına tamaan öldürüldü, bir adam da karısını vurdu Kâhta, (Hususi) — Kazamıza İbağlı köylerde ik: cinayet işlen. miştir, Birinci cinayet Nizir - kö- yünde işlenmiştir. Bu köyden Al oğlu Mamo koyun almak üzere Si. vereğe giderken yolda ayni köy. den Ramazan tarafından parasına tamaan ökdürülmüştür. Kavi Ma- moyu soyduktan sonra kaçmış, fa- kat bir müddet geçince yakalan. maşkır, İkinci cinayetin kurbanı bir Aliç onun hayatı Aliço midesine çok düşkündü, sebze yemezdi, mütemadiyen şarab içer ve yalınız et yemekleri yerdi Çalılar; o pehlivanların, vücudunu yırtmıştı, İşin garibi şu idi, Öbür tarafa çıkan pehlivanlar kan tevan içindelile oldukları halde bütün bhirslerile gü tepe devam ediyorlardı. Ve, Aliço şak kündesini hâlâ bırakmamıştı, Karagöz de; kündeden kurtulmak için ha bre, ileri hamale ediyordu. imdi, çadırlara doğru gelmeğe başlamışlardı. Önde bulunan bir iki çadırın kılçağı halatların ko- parıp kazıkların söktüler. Davul ve zurnalar meydan ter- daha | doğ: yüzünü |Kırkpınara geldiğine dair iki türlü vardır, zakir Ali ile gelip Adak iğ, Diğeri de; Filibeli Kars Ahmede Karagöz Ali ile gelip doğrudan dan Aliçs ile güreştiğidir. ; rivayetin ikincisi (sahih asın, madem ada görüm ve icra edi iddin olunan bir vak'a vardır. Bizim de, bunu yazmamiz icab etmektedir. Yusufla Aliçoyu © güreştirmeden evvel; her iki pehlivan hakkında hususi hayatlarına ve karakterleri. rivi olm dü İkederek çalı yığınının başina gel -İne mid bildiklerimizi yazalım... mişlerdi. Kan içinde kalan pehlivan) © Aliço; hiçbir pehlivanin yapma. ları teşci için hizil hızlı çaliyorlardı. |dığını yapardı. Meselâ: Yaz ve kış Karagöz Ali; canını dişine mış, şak kündesinden kurtulmağa| yatağının başucunda şişeler kel damarini| halis Hırklareli şarabı çalışıyor, Alişo da; kan bürümüş yeneceğim diye zor - çadir lar; İp çok kalındı. Kazık d hürmetlice idi. Zavallı Karagöz, ne ipi ve ne de kazığı #ökemedi. Hasmı da bundan bilistifade kündeyi ha-| yerdi. valandırdı. Ve yendi. İşte; Aliço: böyle bir pehlivan- dı. Omunla şaka olmazdı. Bu güreşi nakleden eski pehlivan lar, çok merakli ve hararetli oldu- ğunu söylerler. Şimdi; Koca Yusufun ne maksad la Krkpinara geldiği daha ziyade anlaşılıyordu. Eski pehlivanların bir kumi; Adaliya karşı getirildiğini söyler - ler, bir kısmı da Aliçoya karşi - dir derler... Ortada yaşayan bir hakikat var. dır. bu da; yirmi yedi sene üstünde başpehlivanlığ. taşıyan Aliçoya w gelmiş geçmiş pehlivanların ga: dir, Hıncıdır. Filibeli Kara Ahmrdle, Karagöz aşmağa gidiyorlar. Öğle olunca $u âlmak üzere Tunca nehri kena- rma İniyor ve sularını içiyorlar, Zarif, Müazteze: : — Ben kuzumu biraz yıkaya- yım diyerek yanımdâ bulunan ku. zuyu nehir kenarında yıkamağa başlıyor. Fakat tam bu sırada Za- orile suya batıyor, batmasile bağı. Tıp çağırmağa, Muazzez de bu va. Ziyet karşında ağlamağa başlıyor. Bir aralık suyun üstüne çıkan Za. rite tekrar bâlayor ve büsbütün küyboluyor, Küçük Muazzez koşarak vak'a- yı zabıtaya anlatmış, polis ve jan. darmalar derhal harekete gelerek geceli gündüzü araştırmalara gir Tişmişlerdir. Ne yazık ki; zavallı Zarifenin cesedi bugüne (kadar meydana çıkmamıştır. Zalıtamız araştırmalarına de.| kişten mezun olmuşlardır, Mezunlar Ankaradaki İsme! vam etmektedir. İzmir, (Hususi) — Bu sene İzmir Kız Enstitüsünden 33 talebe mezun olmuştur, Talebelerin bir kısmı moda, diğerleri biçki - sünde tahsillerine devam edeceklerdir. ” de muhakkak Koca Yusulu Kirkp kadındır. Topal Şeyhe isminde bi-| nara Aliçodan hınç almak (üzere risile karısı Beya arasında DİP) getirmişlerdir. mixidettenberi devam eden geçim.| Fakat; Koca Yusuf Kırkpınara sizlik nihayet kanlı bir şekilde ni.| geldiği zaman; zaten Aliçodan gü- hayetlenmiştir. Şeyhe karısını bi-İreş gecmeğe başlamıştı, Elli beş, çakla feci bir surette öldürmüş-lelli altı yaşlarına gelmişti, tak-İşarab içerdi. Onun odasina girenler, içinde görürlerdi. Aliço; sebze yemerdi.. En si - yade yediği yemekler; kizartma etler, balık, tavuk ve hindi gibi şeylerdi. Hamur işine bayılirdi. BA hassa; yoğurt ve ayrana düşkündü. Üzüm vakti, şünde iki batman bağlar üzümü Merdivenköyüne gider, bozuluncaya kadar çavuş ; iki gün hafif, bir gün üzere yağ idman! Ya - İn irgün de durmadan uzun ve kisa sallspati koşardı. Aliçonun koşuları meşhurdur. Yemenileri a- yağina giyer, yarim saat bir saat durmadan hizli koşardı. İskemleleri üstüste kor veyahud yanyana dizer üzerinden sıçrardı. Her akşam yatarken, zeytin ye- dile vücudünü uğdururdu. Sabahları, gerilerek, kalın ve kürgir bir oda duvanan vücudünü atar, sağlı, sollu ellerile duvara ati- İnrak koca gövdesini tek kolu üze- rine düşürür ve sonra, kolunu gere- rek doğrulurdu. Bu idmani her sa- bah kirk elli kere yapardı. Aliçonun yemek yemesi meşhur dur.. Şöyle rivayet ederler: «Ihlamur sarayına pehlivan tab- tür. Cinayetle ölâkadar olduğu anlaşılan Kâhtalı Hasişuş oğlu Ha. sigira da tevkif edilmiştir. Küçük haberler # Bingöl merkez hükümet tabibi Reşad Beneş Kigi hükümet tabib - liğine tayin edilmiş ve yeni vazife- sine gitmiştir. # Bingöl sorgu hâkimliğine ta. yin edildiği halde bir senedir Muş. ta ve Bulanıkta salâhiyetle iş yap- mak üzere ayrilan genç hukukçu » larimızdan Ankaralı Nuri Süer bu gün vazifesine başlamıştır. Kendisi ayni zamanda (Halkevimizin spor kolu reisidir. Anlaşılıyor ki: Filibeli Kara Ah.|lalari geldiği zaman tablakârlar ev- med, Aliçodan kolunu, kaburga velâ tablaları Aliçonun odasina gö- man in De için Yu|türür ağarlarmış... sufu vaktinden evvel Hele, götürmesinler hık müsabakalarını teşrik Serisi lar, baylarına gelecek vardi. sey gam ili Mep), O, Tablalarda beğindiği yemek - "İleri birer birer ayrılmış, geri kalan güreşini Şumnude öi renikay raks ii lira yemekleri diğer pelılivanlara yol' « larmiş. Ahmedin ustan Hergeleci İbrahimle ( boğuş. Geri kalan yemekler, çorbadan, ürk; Yalan Aliyi gildi ilibeli, Yusufun Aliçoyu da ceğine kanaat getirmişti, sebzeden, patates ve pilâvdan bag. Nihayet; Karagöz Ali ile beraber |k3 bir şey değilmiş: Yusufu Kırkpinara getirdiler. Yumuf,| o Kızartmaları, tavuk ve hindileri, ancak yirmi beş yaşlarında vardı. | güzelim tatlılar! kendine ayirirmiş, ve * Pehlivanlar bağırışirlar, sizlaninm Koca Yusufla Aliçonun Kırkpinar |larmiş... Fakat; belli etmezlermiş in Ne hadlerine? Görülüyor ki; Koca Yusulun (Arkası var) Gitmeliydi, her duvarında, her | adamakıllı ekin: kaçırmışsın! bü. .kapısında, her bu oteli bir an evvel terketmeliydi, — Etendi?... — Ne var? — Başımızın çaresini . düşüne. çek zaman geldi. Burada Kalâtık ,.. Yok!... Gidelim... Burada her an bir felâket zu. hür edebilirdi. Otel müstahdemi- “ni, müşterileri, koridorlar, merdi- ven, odalar, herkes her şey bir tehlike arzediyordu. En ufak bir 85: Şetvana hakikat; öğretebilirdi. Kaç senelik iffeti, Namusu bir mü- mâsebetsizin devirebileceği çamın altında ezilip çamurlara batabilir. di. Evet, evet buradan hemen git- mek lâzımdı. — Evet... Gidelim... Çünkü. Çünkü paramız yok . Burası pa- sun!,. Üsküdara uzun ve enli kırmızı bir kuşak İN» Ze AN gi KR e. yağındaki yemenileri- şaklatarak köyde satılık kayık, ağ vesaire o- Cemiyete hesabi sen mu vi cek yok, sen büsbütün zırvalıyor- gidilir. mi hiçi. Üsküdarda neyle ( geçiniriz?... Ben orada nasıl çalışırım da ne kazanıran??. Apustolun fikrinöe sebebi meç- hul ve oldukça esrarlı olan bu yangının kendisine üç yüz bin li- içe, ra sigorta tazminatı temin etmesi Üç gün sonra Boğazın medha,| lâZımdı. Fakat icra edilen tahki, inde bulunan Anadolu Fenerinde| katta yangının kasdi olmadığı te- ufak bir eve yerleşmişlerdi. Dida-|barüz etmiş bulunmasına rağmen rın getirmiş olduğu elbiseleri bir| şirket bu yüksek meblâği tediye tarafa atgtak Şetvan ayağına ge.İde henüz tereddüd göstermekte nış bir pantalon geçirmiş. beline) ve bu tereddüdü birçok müşkülit çıkarmak suretile setretmekteydi. didiniyordu. Melpomeni ise Temeli düşünü. yordu. Her gün, her saa', her da- kika zihni Temelle meşguldü. Sa- matyada, Madam Hayganoşun kü. çük evinde, Ayaspaşadaki mükel- iel otelin ihtişamı dairesinde ya- şadığı gibi yaşamağa başlamıştı. Şu farkla ki burada Dütrü yoktu. Binaenaleyh şımarık kadın cilve. lerine Kötlanacak #imse bulamı- yordu, Bu sebebden dolayı çok geçmeden yas elbiselerini, elemli bakışlarını, kederli simasını, be- yaz ârum çiçeklerini, siyah zam. bakları bir tarafa atıp Temeli bul. manın çarelerini düşünmğge başla- di. Havayı Cıvadan ayıran menhus kimselerden biri olan o korkunç herif mutlak Temeli Ofa götür. müştü!., Bu kanati edindikten son ra Melpomeni telgrafhaneye koş- tu ve cevab bir telgraf çekti. Telgrafta şu kelimeler vardı: «Temel Reis Of geleyim mi Melpomeni; İki gün sonra cevab geldi. Tle- grafhanede yazılmış olan kâğıdı Melpomeni öptü, öptü, gene öp. tü, kalbinin üzerine koydu, onun- la yanağını okşadı, üzerindeki birkaç kelimeyi kâh gülerek kâh ağlıyarak okudu, Temelin telgrafı: «Gel güzelim buseler den iba- det ettiğinde her yerin Melpome-| muştu. Müstakbel âşıkları biribiri, ninin âçılmış çantalarile üstüste|ne tanıtan ve sevdiren, her zaman atılmış elbiseleri tarafından işgal| onları himaye eden tesadüf, Mel edilmiş olduğunu görerek hayrete | pomeniye de yardım etmişti, Şöy- düşmüştü. Gene kim bilir Melpo-|le ki o günü Ofa uğrayan bir ge meni ne gibi bir çılgınlık yapma.|mi İstanbuldan hareket ediyordu. ğa hazırlanıyordu. Sordu: — Ne dir?. Ne ölüyor. — Gidiyorum! — Nereye. —or, Melpomeni, bir kasırga süratile çantalarını bir taksiye attırdı, bin. di, koşturdu, indi, bilet aldı, Ham mal buldu, eşyalarını kamarasma i gene koştu, son daki. yerleştirdi. — Of ne demek canım!. Of di-|kada bir şey unutmuştu, giti, ak 'yedeğine nereye gitmeyi kurduğu. nu söyle — Söyledim... Of... Ancak tulünt o komiklerine ya. kışacak bu suğtefehbüm bir hayli uzadı Nihayet Apustol Melpome- ninin Ofa gittiğni öğrendi ve ora- ya Temel için gittiğni anladı, Hiç bir nevi itiraza hakk: olmadığı için sustu. Hattâ Melpomeninin git- mesinden memnun bile oldu; Çün kü Melpomeninin ocambazhanede kendisile ortak olması dolayısile sigortadan alınacak tazminatın yarısına sahib çıkmağa hakkı var. dı. Ola gitmesi kim bilir nasıl ne- ticelenecekti. Dünyanın bin türlü haki vardır. Belki Melpomeni ora- da kalacaktı, belki Temelle evle. ncekti, belki... Akla her türlü dü- şünce gieir, hele Apusbolun aklı- na, dı, peşinde lüzumsuz ve şaşkın ©- Tarak dolaşan Apustolü birkaç de. fa tekdir etti, Nihayet kampana çalmıştı. Yol cuları teşyie - gelenlerle beraber Apustol vapuru terkederek rıhta. ma indi. Bir müddet orada bekle. di. Ne ise vapur yavaş yavaş ha- — Adio! Adiof,.. Diye bağırarak yeşil eldivenli elini sallamaktaydı. * Temel, bermutad, odasında, kö şe minderi üzerinde oturmuş kem di eseri olan ve nakaratı: Bitmez, sönmez, dinmez kede- Timi, Misraile başlayın bir şarkıyı bestelemekteydi. Bir müddetten Hummalı bir faaliyetten o son.İ beri şiir ve musikiye merak etmiğ, jo meni sahaha karam canla idi