Hergün Fransız siyasetinin Bir senelik tekâmülü Muhittin Birgen ransâ, Almanya ile müla - tekeyi imza ettiği sıralar- da harbin bu kadar uzıyacağını zannetmiyordu. Kendi üstüne ge Jen askeri dalga o kadar büyük ve ağırdı &i bunun karşısında İngil- terenin mâddeten değilse bile ma. men dayanmıyacağını hesab edi - yer ve nikayet bir sulhun gecik - miyeceğini “düşünüyordu. İngilte- renin gösterd'K mukavemet ve barbi uzatıp vakit kazaıma siya. setindeki muvaflakiyeti Fransa - nın hesablarını yanlış çıkardı. Aradan hemen bir senelik za - man geçti. Bu müddet € Fransanın macerası acızdıdır. Şim di snavatan siyaseti Almanyanın, müstemleke siyaseti ise İngiltere. min hacizleri altında o bulunuyor. İfâş fona şeydir üçüncü cümburi- yetin radikal sosyalis* idaresi iflâs ettikten sonra, Fransa her gürlü hareket serbestisini kaybetmiş bu- Tundu, Şimdi, â, o hürriyetsiz- Tik ve kuvvetsi içinde çırpını - yor, 80 Haziranındaki harab Fran- sayı teslim şdip ona, milli ve kon- tinantal bir siyaset içinde kalkın- ma İmkânları aramıya karar ver. miş olan Mareşal Petain, Fransa- nım hayatım Fransada ve binsena- Jeyh Avrupada gören zümrenin temayüllerini taşıyordu; etrafına da onları topladı, Napoleon devri- nin İngiliz aleyhtarı anlayışlarini temsil «len bu zümre, Avrupada Fransaya temin edilecek bir huzur ve emniyete mukabil, icabında Avrupa hariti müstemlekelerin Huzuzsuzluğunu göze (alıyordu. Bunun için, Fransız siyaseti, daha o tarihlerde bü sütunlarda haber vermiş olduğumuz mecrayı takib ederek, bu istikame'e gitti, * , Onun bu istikamete gidişini, iki rakib siyaset de mütemadiyen ko. Jaylaştırmıya çalıştılar, Almanya,| Fransaya karşı mütehakkim olma» dd. Mağlüb' milletin izzet duygu- larını incitinekten bir galib mniilet| Be kadar içiniab edebilirse, Ber- lin hükümeti de buna o kadar dik-| kat etti, Hattâ, F ya, muhtelif | Zamanlarda maddi yardımlarda bulundu veya kolaylıklar göster - di. Buna müukab'I, İngilterenin ro- Yü de başka türlü oldu; Almanya, klisik siyaset çemberini kir'p çi- karak, Fransaya yeni bir siyaset teklif ederken muhafazakâş İngiL tere, Fransaya karşı çok eski ta - rihlerdenberi takib ettiği siyasete tekrar dönmeği tercih ediyordu. Fransada ne zaman İngiltereyi | takib ötmiyen bir politika bulu - nursa, derhal ierede bunun aleyhtarlarını biz araya toplamak. tan ibaret bulunan bu eski politi- ka, Fransanın karşısına bu defa bir degaullisme çıkarmıya kârâr ver- di. Bu siyasetin, bir senedenberi gidişi malümdur: Bir kisim Fran-| ız donanmasına el koymak, diğer! bir k smını ocakları söpük olduğu halde yakalamak ve batırmak, Ds. kar'a taarruz ekmek, bir iki snüs. temlekeyi ayarımak (ve nihayet Suriye: Hardkette belki İngütere hak- hdır, yani bu usul, kendisine ni-| hai muvaffakiyeti temin edecek| bir usuldür. Bu cihet sonra anla. şılacak. Fekat, gimdiki. halde, Fransız siyasetinin gidişini tetkik ederken, kâydetmek lâzun geliyor ki, Fransayı, yavaş yavaş, Alm yaya doğru yaklaştırmakia ve Mareşal eteahına toplanmış “olan zümreyi kuwvetlendirmekte amil olan siyaset de bu siyasettir, İn - ogiltere, bu dela Fransaya karşı ayni siyaseti tatbik ederken, ta rihteki emsaline yisbetle, bu defa ortada bir değişiklik olduğunu dü. şünmedi. Yani, şu noktayı: Avru- pan göbeğindeki büyük Alman kuvveti olduğunu ve bu kuvvetin de Fransaya Kargı yeni bir siyaset takib edeceğini, Eğer netice, İngil- terenin muhafazakörlikteki ısrari- »ın yanlış olduğunu gösterecek 0. Tursa, bu yanlışlığın sebebi de. ti Bu suretle örs ile çekiç arasında SON POSTA Bir insanin kendi işini dağıtarak ve türlü türlü maksadlar peşinde koşarak muvaffak olmas: mümkün değildir. Şem yapan hastalıkları bepimiz biliriz; bazıları» Bın isimleri bile bizi korkutmak için yeter; kolera gibi, veba gibi, tifo gibi... Bazıları bahusus ço akluk çağında geçirilenlerdir; bunlardan bir kısmı bizi korkuta- bildikleri halde ötekilerden pek korkmayız; hattâ bir kaçinı hayır. hı hastalık diye bile starız. Salgın yavan hastalıkları yüklerde “görülenler, çocuklari görülenler diye ikiye ayırmak ka- bildir; bunlardan büyüklerde gö- Tülenler bilhassa büyüklerin toplu bulundığkları yerlerde çıkar | ve civardaki çocuklar da 6 hastalığa yakalanır; fi bunlar esasında gocuk hastalığı değildir. İkinci grup ise temamen çocuk. Tuk devresine mahsustur ve Ço- cukların toplu bir halde bulur- dukları yerlerde, yani okullarda, kreşlerde, puponyerlerde, kullarında daha ziyade görülür. Muhakkak geçirilen 4 hastalık Bu çocuk hastalıklarından baz. larını her çocuk geç ve bun- ların içinde süt çocukluğu 2 mında geçirilenler bilg vardır; me- selâ su çiçeği ve boğmaca bu ka- bildendir. Kizamuk, kabakulak gibi bazı hastalıklar da ekseriya küçük yaşlarda görülür. Bu dört hastalığı hemen hemen her çocuk geçi meler heniz emzirmekie oldukları ları ile beraber bu hastalık- lardan birine yakalandığı zaman hepimiz hayretimizi saklamayıp bir garibe kâışısnda kaldığımız! biliriz. Çünkü bunlar çocuk has İtalığı diye o kadar tanılmıştır ki eğer büyük bir adam böyle bir hastalığa yakalanırsa tuhaf görü. nür ve bilâ'htüyar gülünür; hani «çocukluğu hatırına gelmişse, «ç0- cuk olmuş: diye bir Jitife de €- Jdilir, m büyle höstalıklara hiç yakalanmamaları idealimiz- dir; meselâ çiçek gibi; tifo gibi, kı- zıl gibi, difteri gibi, menenjit gi- bi... Bunların bir çoğu için eb- “ İmizde emin vâsifalar, aşılar bulün- duğu için küçükleri zaranında a. ş'lamak maksadı temin ederdi; bü aşılardan eifo, çiçek ve difteri olanları pek iyi neticeler verdik- lerinden dolayı hemen her çocü- ğun bunlara karşı aşılanması ik- tıza eder; böyle aşılanan çotuk. lar hem hastalanma ve hem de ö- üm tehlikesinden vareste kalmış .J olürlar. —— yapan hastalıklar Salgın yapın hastalıklardan ba- 1 nn süt çodukluğu yaşında geçirilmesi Zârarlı Olmamasına kalan Fransa, bir taraftan İngil .| mukabil, diğerlerinin herhâlde çö- tere ve Amerikayı gücenlirme ' « | suğun büyüdükten sonra geçirme. © mek, berkesi kendisine acındır -İsi çocuğun osihhati noktasından —— ei a hella süt oneikli- ektir. Bazı an-|de | den birine yakalanmeca Tek iş ile meşgul olunuz ve © işde mutlak bir ihtisas edininiz, mu- valfakiyet reget zeçetesinn er mü mlm buda. eeeeeeeeereerem budur. Sıhhatı ocuklarda görülen salgın hastalıklar YAZAN Profesör doktor İhsan Hilmi Alantar ğu devresindeki çocukları hasta- kli çocuklardan uzak bulundur- mak iktiza eder; meselâ bir süt çocuğu ne boğmaz: ' ne de kızamuğa yakalanmamalı.| dir; çünkü bunların üçü“de #htilât olarak pnömoni 3 m birer has talıktır; çocuk ciddi ihtilât yapan Bastalı ığa yakalanması bu hastalığın bizzat mühim olmaktan başka ihtilâtın! dahi tehlikeli olmasından dolayi- de Bu bilhassa nazarı itibara #-| hamasi Wözem gelen bir ehettir;İ ve küçük çocuklarım o hastalığa|düşmen olduğunu, hatâ A o halde süt çocuklarını boğmaca) gbi, kızamuk gibi bir yakalatmamağa gayre: etmelidir; bu da onları çocuklardan, okul ta. lebesi olan çocuklardan uzak tut- makla olur, söylemesi, tav dilmesi kolay olan bu işi yerlerde tatbik etmek çok güçtür: çünkü evde süt çocuğunun ya yük kardeşi veya bir akraba go” cuğu vardır; işte bunların biri yukarıda saydığımız üç tan birine yakalanması ve korumma .çaresin? tevesi dilememesi neticesi bizim'süt ço- cuğumuz da eyni hastalığı yaka. lanacaktır; büyük çocukta olduk-| ça hafif geçen hastalık süt çocu: Runda oldukça ağır olacak, ve © ğer müslalğ İse onda herhangi da-| ha mühim bir ihtilât ta yapacak- tır; vaktâ pnömeni gibi bir ihtilât her süt çocuğunda olmaz. Kemik hastalığı, kansızl/k gibi müzmin bir hastalığa esasen oyakalanmış olup büyümesi iyi olmayan zayi, sıdka, lapacı tiplerdeki süç çocuk- larının bir çoğu bu (hastalıklar. Bunlara paümani; iie kolaylıkla gelir, hastalıkla İSTER iNAN, hastalığa; irçol | çocuk “İbir hastalığın, beraber bu ihtilâttan da muztarib olur, Okul hastalıkları Esasen biz dikkat $ çocuk salgmlarından meselâ muk salgınında, grip salgınınd boğmaca salgınında, o has ciddiyeti, ebemmiyeli fik zaman-| larda pek az iken s devâm etikçe yâni sonlarına doğru ar- İdar; bunun İzahı hastalığı meyda- na getiren #milin bazan omikro- bun, bazan virus dediğimiz henüz İne oldüğü belirsiz sebebin” if. dan insana gezerek tesirinin art. si giti ilmi sebebden başka baş- ü şudur. O hastalıklar yukarıda söylediğimiz gibi birer| kul hastalıklarıdır; okulda çıkan İbu hastalık önce okul talebelerini | yakalar ve böyiece tabiatile hasta-| İhığı eve getirerek süt çocuklarının yakslanmasını müucib olurlar ve bunlarda da hastalık daha ciddi gör salgınlarda bu pnö. ihtilâtmdan başka kulak &- « gibi, ishaller gibi birçok böyle g »tilâtlardan kurtul İsalar bi. le bütün hayatlarınca o ih- #ilâtların olürduğu uzvun zayif kalması hali karşısında » kâlırlar; Herhangi wlak bir sebeb hemen! İbtilât geçirmiş olam yerde yeni yeni bir nüksün i husule gelmesini mmcib olur; eğer İbiz büyükler oramızdan, buramı dan muztarib isek bunun sebe İ küçüklükte geçi larda arayalı Jr mon kntisi başka ihtilâslar da vardır; « Orası bizmi en zayıf noktamız olarak kalmıştır; bani karakterlerimizde bile «zayıf İ âamarıma bastı deriz ya, işte öy- İle bir şey. Dahâ edi; bir şey daha ver, jve bw sonuncusu daha mühim; yü- İkemda saydığımız üç hastalık| (grip. kızamuk ve boğmaca öksü- rüğü) istidadı olan çocuğu vereme de yakalatabilir; ailede veya ço. ğa münasebette bülunduğu mu hitte verem gibi mühim bir hasta» lik varsa ve çocuk o'hastalığı al miş ise bu uyuyan hastalığı uyan- (Arkası sayfa 7 sütun 6 da) İSTER INANMA! — Amerika ile memleketi - miz arasında Türk vapurları 59 dere başlıyacaklar. giderken ihracat malı götürecekler, ge - Jirken ithalât eşyası getirecek - ler, deniliyor. Yapabiliriz, kendi kara su- larımızı takib ederek o Süveyşe &adar gilmek, oradan biraz u- | zun da olsa kanal yolile Ame- İ rikaya kadar uzanmak elimiz - dedir, fayda verir, ancak Ame » rikadan getirtilebilecek birçok eşyanın sıkıntısından bizi kur - İ tarır, mümkün bir iştir. Ancak İ bu mümkün, basit, faydah işi İ yapmayı şimdiye kadar düşün - memiş olmamıza: imiz hastalık» m Amerikan sözleri & ( Tarihten sayfalar | “VE Teribisn paylalir -İ Bir arab kahramanlığı | «Son Posta» nın tarihi ba .l hisler muharriri yazıyor) Okbah bin Nâfi bindiği deveyi Atlas Okyanosunun mavi sularına sürdü; deniz devemin karnına kad. yükseldiği zaman durdu; ellerini) iğsi açtı ve bağırdı: Ey Allahım, işte görüyorsun, eğer er karama şu deniz çıkmamış ol. vw senin büyük adını daha öte-| lere götürecektim. i Sonra geri döndü; Tunusa doğ. ru yollandı, Bu harb esnasında Berberi reis- lerinden Kusiyla ile e dövüşmüştü; bu adam Arablara karşı derin ve maa bir düşmanlık beslemeğe başla Bir aralık Okbah Afrika| valili va yer Ve yerine Ebülmu. hacir tayin olundu. Yeni kumandân daha hızlı ve Oömansiz. harblerie İKusiylâ'yı esir etti; sonra onun Stti- İfak şartlarım kabul etti Bununla İberiber son zamanlarda“ Ârabları İmahvetmek için firsat Beklediğini sermiş; cezasını vermek için bi beb aramağa başlamıştı” Fakat o s- rada bazı şikâyetler üzerine Okbah İgönderilerek azledildi. Ebülmuhacir hapse atıldı. Ebülmuhacir temiz kalbli, mille. tini ve dinini seven, hislerine kapı miyan bir adamdı, Kuasiyli'nin ken. İdisine olduğu kadar yeni valiy. bu kısmından islâmları tamamile atmak maksadını güttüğünü biliyor İdu. Bunun için hapishaneden haber gönderdi: — Okbah, sen bana ne yapmiş olsan darılmak hakkım değildir; salâhiyetini kullanıyorsun ve benim İhakkim ancak halileye | şikâyetten ii ibarettir; bunu da yapacağım, kin “şahısların da üstünde bir İdin davası vardır ki tehlikeye düş- tüğü zaman can düşmanımız olsa gene birleşmeğe, birieşemezsek ona tehlikeyi baber vermeğe mecburuz. Sana tekrar ediyorum. Kusiylâ de- nilen © kâfire hiç güvenme. Son za manlarda yer& kabileleri. ayaklan. dırmak için herşeyi yapiyordu. Uya İnik el! Fakat Okbah bunlara aldirma - dı. Vaktile beş sene çalışarak kur. duğu ve garbi Afrikadan ilk öslâm|) İeseri olan Kirvan sehrinde yeni bir! sefer için hazırlık yapıyordu. İ Bir rivayete göre Okbah Fas ta- Tal yaptığı seferden dönerken | Kusiylânın kurduğu pusuya dustu; İyanında yalniz üç yüz kişi vardi ve İson nefere kadar merdes dövüşerek öldüler. Bir rivayete güre de yerli kabi. leler gerçekten isyan ettiler, Kirvan üzerine yürüdüler. Okbah'ın yanın- da bu isyani bastırmak için yetecek kuvvet yoktu; çekilip gitmeyi de şe. refsizlik buluyordu; son nefese ve son damla kana kadar dövüşecek- ti. Şindi Ebülmuhacirin ne haklı olduğunu anlıyordu: lâkin ha tanın düzeltilmesi imkânı yoktu. Uzaktan uzağa Berberi kabile - lerinin binlerce. on binlerce cana- var halinde yaklaştıklarını anlatan uğultular duyuluyordu. Okbah, E- bülmühaciri hapsettiği ye: amlar rini gönderdi; onu getirtti Mira sarıldı: — Sana inanmadığım için beni | affet! Allah böyle istiyormuş! Şim. di git, etrafta ve nerede islâmlar varsa onların başında bulun, vazife | ni yapl kadar'f Haziran 12 Sözün kısası Baylık haddim mi? E. Ekrem Talu ün, bizim Derdimend ba. na misafir gelmişti Şöyle derd yandı: — Haliş türkçe «bey» ve Türke yaraşan ağır başlı «efendi. tabir- lerini, gehe türkçenin * daniskası olan dıanım» i bırakıp da bay ve bayan kelimelerini, bana öyle ge- liyor ki, o vakit icad edenler bu- gün az çok pişmandırlar, Her halde ben hâlâ buna alışa. madım, yadırgıyorum. Birisi banaş Nedersin buna. bay? Diye hitab etse, hitab eden o anda gözüme terbiyesi kıt bir Azeri gibi görünüyor, Zira ma - lim a? Azeri halit lehçesinde bay bizim mahalle çocuklarının savur- dukları: — Be! Nidasının başka şeklidir. Bu tsbirin kabul edildiği ilk günlerde fazla tevazta ile tanınmış dostlarımdan birine, herhangi bir münasebetle: — Size böyle yakışır... Siz bay« sruzi , Dediydim de, bana: — Estağfurullah! baylık benim ne baddime? Ben gedâyim, İİ cevabımı vermişti, Gene, valilerimizden Birinin başından ii şu vak'a duyuldu mu, bilmem; Malüm ya, orduda iyi yetişen erbaşlardan, köy eğltmneleri ye"; Giştirilip tı ediliyor. Bunlardan İbir kısmı, ilk zamanlarda vilâyet - lerimizden birine gönderilmiş. Kendiletini memnuriyetle karşı » Uyan vali, gönlünün“bütün açık « liğile onları ağırlamış, ve köylere dağıtmadan önce de onlara birkaç söz şöylemik, öğüd vermek dilemiş. Bu maksadia hepsini bir stayâ İ toplamış, kendi kürsüye çıkmış va dik bir sesle: — Sayın baylar! der demez, as. ker ocağından henüz ayrılmış bu tertemiz erler birden ayağa kalk» mişlar ve hitabı y. ; anladıkları işin i Diye saynağa başlamışlar, Sai yın bay vali de nevc uğradığınm birdenbire farkmda olmamış Bu, isimden önceye gelen bay tabirinin başka mahzurları da vâal sonra, Meselâ Ankureda, pek nezih, güler yüzlü, tab'ân zarif bir aşinas mız Vardır. Hemen berkes tanır Bankalar caddesindeki dükkânın 5 da tütün bayiliği ettiği gibi, çeşid çeşid ikuşlar besler, yetiştirir, sa tar. Tâ küçüktenberi bu Tenk renk kanadlı, güzel sesli hayvenciklara bağlamış olduğu sevginin bir ifa. L3“| desi olmük üzere soyadını Küuşdo- Zan alırıştır. İşte ben bunu öğrendim öğre heli, pek sevdiğim bu zatın yanma varamaz oldum. Öyle ya: Nasıl hi. tab edeyim? — Bay Küşdoğun... Diyecek olsam fıtri terbiyesi, köbarlığı ve dalma nikbin halile herkesi celbeden bu zâta bayağı şeâmet atıf ve isnad eylemiş gibi olacağım, İşte bütün bu sebeblerden ötü- rü, İadesi imseye (bay. bayan demeyip, - madem karun da izin veriyor - her türlü ünvam kaldı « racağım, herkesi yalnız adile çağı» Tacağım, Amma, lâöbali diyeceklermiş.. Varsın böyle desinler! k E. Ekrem als TAKVİM İSTER iNAN, İSTER INANMA.! — Sen ne yapacaksın? — Ben burda kalacağim ve se İl/V hid be Arkası sayfa 7 sütun 5 te)