SON POSTA Yirmi bir sene evvel niz vardı. mız üç b “aramış i etraftan tor z kuvvet çok zayıf, taraftan Br çok kuwvetli idi, vermiştik. Geriye dönmeği tec be etmek, kimsenin hatırından| geçmiyordu; mutlaka ileriye # mek, yahud da, bu yolda ve sefaleti kabul etmek, hiç münakaşa edilmiyen kararımızdu Kandırayı muhafı için lâzım gelen tertibati üzerine 1Ş, “ Ankaranın bize yolu açmasını bek- İiyor ve Ankaraya güveniyorduk Öğle sıralarında idi; konak ö- nündeki meydanın bir kenarında, mendillerimizi yıkamakla meşgul- ken, telgrafhaneden telâşla gelip beni çağırdılar: Bolu eşkiya elin- den kurtarılmış, Ankara beni telefonla arıyordu, Koştum ve iki müjde ile avdet ettim; müjdelerin biri Büyük Millet Meclisinin açıl- ması, di temizlenmek idi, Evvelâ bizim aramizdaki, sonra da bütün Kandıra i eki bayra- mı İasavvur edebilirsiniz! Bugün o bayramın yirmi birin- ci yıh tamamlanmış oluyor. üzere (bulunduğu Ozünler ne kadar karanlık, kadar ümideiz. ne hadar Zi bir milletin ba kurtul n hesab ve kitabda hi yoktu. Ankara, kuvvet itiba- rile çok zayıf idi. Nitekim, bize yolumuzu açmayı vâdettiği halde, onu, günlerce bekledikten sonra, z kendi 3 kendim a mecbur ol bunlara rağme yan aziz okuyucularıma tam bir bu yeni de bahisi m Denilebilir tarzda bir emniyet ve itim. türlü hesab ve kitabdan âri, mâmen sübjektif ve koloji hâdisesi olar dilmesi lâzı: len bir şeydir. Bel- ki, Fakat, ı elimizde, kendi- mize göre müsbet hesablarımız da vardı; biz bu hesablara güv yorduk. Bu hesabların esası Türk türlü. bi r hayatı ve başka tü mukadderatı ka iyi bilen Türktük. Nitel r at gösterdi ki Türkün bu “sağ Alam duygusu, Türkün en büyük silâhı oldu: Bu silâh onu müdafan için harekete geçtiği zaman, noksanı silâl tta eksikleri tamamladı! Aradan yirmi günlerin asileri fından kurulmuş olan yeni Türk devltei, bugün şirazesi bozulmuş a in türlü hod- yalnızd , dostlukların dahi nere- ğ olmıyan bir cihan içinde yaşadığı- guz muhakkaktır. Buna riğmen ben kendimi bugün gene yirmi bir , ene evvelki Kandır. hissediyorum ve o hildbin, rahat ve hattâ mes'udum. Etrafıma baktığım zaman görüyo- rum ki, buzt Türkiye, o gün için benim müuhitim olan Kandıra kazasının büyümüs bir şeklinden başka b'r şey değildir; benim ha- tıralarım, £ srım ve duvgula- rım ari o kücük nruhit, bü- yümüs, bi , koskoca ve kırr- vetli bir Te rkiye olmuş gibi görü- ü inanmaktan fbaret i kuvvetle e ayni hâ- 23 Nisan, be derin bir d bayram. gü en parlak bir Ben tim, bucün de o iman içinde (ârkan sayfa 6 sütun 6 de)İkuvvet tek bir) ri de bizim yolumuzun| » Dostsuz deği) İgerek şimal jd bugünü | ziyette © bir Türk iması içinde idrak etmiş- | &ru ıza ve münialara mak bulunan yas|bir memleketi i: —— Herkes galebe bu valde ği yola her hareketinde kıknak, kuvvetli mücadeleden bilmeden, hissetmeden ider, bir General diyor ki —:— General von Kleisi ordusu- nun Nişten Bı prada ve 5 Alman tümeni. ninde Roman- yadan gene bu mevkie yaptık- Jarı mütekarib hareketler neti- ceinda Yugos- lav hükümet merkezinin düş mesi netice: de #kinci ve bi rınci Yugoslav orduları bozuk muş, dağılmış ve bir çokları esir olmuştu. Zağrebin ve Leibachın seri velsan aklına gelirmemi ani bir surette işgalile, Alman or-|sonra, Norveç ıralardan cenub doğu!ve Fra stikametinde ilerlemesi merkezi| manlar, ağrebde olarak İtalyan, Alman) ve üstün orduları sayesinde öyle ve Macar hududlarını muhafaza- memur bulunan dördüncü Yu- lav ordusunu bozup parça mış ve bu ordunun b ve Alman hududlarındaki ti lerinin gerile muvasalaları kesile- rek esir olmalarını Bundan sonra, Eosnasarayına ri'at edebilmiş olan rmult dulara mensub m imhasına sra gelmişti. Bu iş için Zağreb ile erime “cenub doğu isilkametinde ilerlemekte bulu - nan Alman ordusile Belgrada şi - malden ve cenubdan girmiş bulu- an ordularile ve biri de olaylarında bulunan kuv- tler vardı. Bundan ba raybosnaya doğru, Zağrehden Liyubliyane (Le'bach) dan S. İnehri boyunca, Sisek, Ban ve Travnik üzerlerinden kemmel yollsr mevcud o! bi Belşraddan ve Nişten de raybosna istikametinde demiryol- lar ve şöseler vardır. Bu sebeble Alman ordularının batı istikamet ve gerek Belgrad, Karguyvaç, Kru evaç ve Üsküb cihetlerinden Bos- nasaray üzerine ümeleri güç olmamış ve Saray eyaletinde | toplanan muhtelif slav ordu Kere ikinci Yugoslav or - sunun teslim olmalar: için, 13 ü 17 Nisan, sadece 5 gün kâfi solmişti, Hiç kimse bu seri mağlübi- yeli beklememişti Yugoslav ordusile (o Yüğorlav memleketinin mağlübiyeti hem se- ri, hem de kat'i olmuştur. Hal - buki Yugoslav dağlık olmakla be-| raber yol ve geçidleri o tabjatile| mahdud idi. Bundan başka 15 mil-| yon nüfusa malik olan Yugoslav- yanın umumi seferberlikte kul - lanabileceği 1,400,000 askeri vardı ki, bunun bir milyona yakını talim ve terbiye görmüştü. Barş zamanı ise 5 takasına taksim edilmi 2 dağ ve 1 süvari tümenile 2 u- çak livam (cem'an 800 ucak) ve 16 hudud taburu vardı. Bu ba zamani Oordusumin O meve 00 il ordu mın - 16 piyade, du seferberlikte 30-25 pi meni çıkarabilecek bir va- iL Yugoslavya gibi tebil bu kadar bir muvalfakiyetle müdafaa Sa-| den | mantığım irade büyük ekseriyet mağlâb çıkar, mantığın deği, biasinin gösterdi. Yugoslavya neden ve nasıl bu kadar çabuk mağlüb oldu? YAZAN-— Emekli general . Emir Erkilet “Son Posta, nın askeri 1 İleddevam ve a | şi hissinin — teşvikine olmak « ister, fakat bir çok ah - emrini sahibi ğiniz istikbalin menfas Hyormınız hissi ihmal etmeyiniz. b tutunuz. edebilirdi. Çün- kü dar vadi ve geçidlerde çok üstün kuvvetle- rin tesiri fazla olamazdı. Elhasıl hiçbir kimse Yunoslav harbinin bu de- rece büyük bir şid. ve hizla 12 gün içinde biteceğini um- nasıl o Yazan: Halid Bir san'at eseri hakkında, muhtelif zaviyelerden mubhteli bükümler yürütülebilir. Anc herhangi bir şeyin bilhassa in - sanla alâkası nisbetinde bir ehem- miyete malik olduğu düşünülürse, maca o 1980)bir san'at.eserinde de her çeyden İevvel bu vasfı aramamız pek tabii Prhilümde GE) görülmek lâzım gelir. Meselâ bir . Sİ oöl tasavvur edelim: burada bizi günde tamami-| #leilnediren nedir? Çi gayri m tabii bir surette insandan mah - ri ğini evvelden Holânda, Beli harblerinde dahi Al - ekâmil harb metodları | zedelim ki, bi tenhalığını, mı tasvir ede-)” rek alâkadar etmek istiyor. Peki amma bu gayeyi temin için ne ya seri, tam ve kat'i zaferler elde et- meğe muvaffak oldular ki, hiç bir kimse böyle bir şeyin vukuuna ev- n imkân veremezdi, Hâdiselere zahiri illet ve sebeb bulmak insanların mutadı uğu için Polonyadaki seri Ak, n zaferleri bu memleketin düz- Tük « ovalık bir yer ölmasile ko halinde de ol kondurmak! ve bu Sureti de tenz tayin edebilir her şeyi bir sıra ederken çölün bütün er kısım- larının ne dereceye r 1sİz ol- duğunu en İyi ve en emin bir şe kilde hissettirebilir. Çünkü her ul, hör seve nüfuz ede- N veren sadece insan rü- İhu ıdu assa şiirde ken- O istemediği Halbuki bu, tam bir i£ tiraydı... Çünkü Fransa, ordusu - Dun harbetmek istememesi yüzün den değil, bilâkis bu orduyu lâyı- kile e. öüehen Metni Almâdi GE -İakizr eli etmektedir. ze Z VEİ Burada şunu da kaydetmek lâ- Ginezle aa an: irin vazlen adet dn bir fesih etmiş dediler, | vazifedir. Dinin insanları birbiri - Fakat hakikatte infisah etmiş 0-19“ amy iy teri er İlan Fransanın asıl kendisi ig, £ |ıparda derin ve iman ve itikad old An'atılamıyan hakikat İzin insani garib olduğu kadar ii, lan tarafı, Avrupada iki hemcinslerine 9 kadar samimi bir r zamandanberi, a-|duygu ile bağlı bulunması zaru üstüste en acı ve en'dir. Zaten sair, kendisinde, ruhu- kanlı felâketler ve tecrübeler gö-jna umum insanların ruhuna ye hakika-! bütün dünyaya bağlıyan kuvvetli rabıta duymaktadır. Ayni za- fikrin asla anlaşılmıyarak ve yahudi bir kimiyetine karşt anlaşılması istenmiyerek, dağların ve nadir yolların Yugos-' çok ir İnanışı vardır. Ve za e-İişte bütün güzel san'atların da debilecekleri ilme-| böyle dindarane bir şefkatten doğ- sidir. Harbe besi ğoke eksik | duğu kabul edilince, şairin de olan bri millet için dağlar ve na -İnata Karsı mutlak surette dini b dir yollar bir fayda değil, belki bir heyecan beslemesi pek tabi! gö mahzur teşkil eder. ü dağlar )rülmek lâzım gelir. (Arkası sayfa 7 sütun 5 te) Bundan şu nı “cevi çıkarabi. > z İSTER INAN, İSTER iINANMA! altin da şu cümle vardı: Yukarda vesmi yapısık o lan talebe mektebimizin devresi. ni bitirmiş, derslerden tam mu - mara alkmuştı. Okuduğu dersler sunlardir: «Söz dinleme, hoş görme, yol. dan dönme, sözden dönme, bo- » #ysallık, inat, yemek « bulaşık işleri, süpürge iş , çamaşır yıkamak, ütü yap- mak, sökük dikmek, çocuk avut- Bir arkadaşımız anlatı: Dün kalabalık bir mecliste bu hanuyorduk, bir aralık kapı aç dı, hizmetçi bir mektub getiriyor. du, ev sahibi misafirlerinden #aade dileyerek zarfı yırttı, için. den büyük O kıt'ada bir.mekteb hibi mecbuten gösterdi, orta ye- rine büyük harflerle «Kıhbıklık | mak, ninni söylemek, mazeret mektebi» cümlesi yazılmıştı, en | uydurmak.» İSTER iNAN, ISTER INANMA! ze uygun çıkması fakat hisle mantığın karşılaştığı her vak'ada mutlaka mantığın tara- Bugünün şiiri zi dir, fakat bunlara katlanmak ve “İretle özlediğimiz şiir klâsik şiire pek çok yaklaşacak, hayale geniş N e girece- diden hazırlamak is. saiz adam bir taş parçasına benzer, imalı ? Fahri Ozansoy Briz: ı gayeye en uygun ola jtelkinlerini ruha tam bii ile müşahhas hakikatli recektir. En ruhi bâdiselere bil alâka göstereceği zamanlar bu va- İziteyt gene doğrudan doğruya Hfa- çalışacak, her ederek remz v lerine mü-| Zira bü- içinde kıv-| 5 insan külleleri, üstünde yürü enli yollara, h ri, pazarlarını, ükleri di - ve tabiatin İ sadece; Jisen sah irmişlerdir. ruhlarındak «timsal, ler artık pek karanlık bir ifade vasıtası haline gelmiş lerdir. Zaten fikrin havi olabile İceği en derin, en esrarlı nükteleri| bile (çok kere san'afta vasıta olan timsallere müracamta mecbur kal madan) en açık hatlarla doğrudan| art İdoğruya ifade etmek her zaman| için kabildir. Hasılı anlaşılıyor ki, bugün bi- ze lâzım olan şiir, cinas ve kina- yolu ile de olsa, bizzat ve doğ- rudan doğruya ifade edilecek şiir- dir. Vâkıâ bunun için kelime ve twbirlerin bin türlü noksanları var umları yenmek lâzımdır. Bu su- ve cür'etli bir açıklık verecektir.| Bu münasebetle şunu da söyliye - yim ki, hayal ve teşbih ile tim - sali birbirine ( karıştırmamalıdır. lira bunlar birbirlerinden tama - mile ayrı şeylerdi: Bir nokta daha «meçhul ü halletmekle mükel - aliyi Elinde ölgün ziyası rakse- baş ii kaldı rarak kari ıklar. iliği iler- ler. Ekseriya biz onu takib eder - n arkasında sendeleriz. Fekat| zan bir şimşek, bir parıltı için- de en cazib ve kuvvetli harikaları İbile açıkça görebiliriz. Şair, her insan gib! tabirince «inliyerek arar». Ken - | disi için, bizim için atar. Anlamak | G Klâsik san'at, insanları, me - kânı tecrid ve en ümumi tabir timâl ederek bir dereceye kadar mü- eerred bir şekikle göster da idi. Bu, bir prenstpti ki, dan evvel, Buffon bi- b hakkındaki nutku İda bunu söylemişti. Romantizme ge -| ince, bilkis tamsmile bir rönesans) sddüdü idi “hissettizi cihanda o mevcud alan şekilleri ve renkleri gören, ses leri, ahenlkeri işiten ve onları keli . u kadar di - at, Yani bir temsilini vü, cude gelirmi evvel bir artistti, Hatti «Madam Bovaris yi bile reslisme karşı garasından yazdı , ğını bizmat kendisi söylemiştir. realitenin Tom: “İrutsım! İnev İhızlı bir Raman (fi feraset sahibleri, keramet savuru- bilgi teslıyanlar iade etmiyen üteyakkız bir tavır & h vakıayı rane bir e: Ne dedin? — Bu böyle olacağını ben bi iye ordum. — Nereden biliyordun? Bilirim, bı Piyasada k tükenmiş, iplik | pahalanmış, çivi bulunmuyormuş, Avrupanın bilmem hangi c sinde gene bilmem hangi muh lmuş, filân devlet fal ça devlete saldırmış, — Ben demedim 7 Ne dediğini, ne zaman dedi bilen, hatırlıyan yok. Varsm ol - r, durur rüyorsunuz ya? Bu, kötü bir Şakim ir oğlu er işde ün görünmek Bu yolda ve bu uğurdı fade eder. n m? Gene kendi, Başkaları kalâya çoktan numa — Ben demedim mi? Sualine, beklenilen: — Hakkın dı rildi ia pek nadir- ir nezaket rüş - idir. Coğu, o o susli omuz silk - mile | mekle karşılar. Doğrusu da budur. ri N ın, maneviyatımızın üze rinde bu makule kimselerin va pabilecekleri fena tesirleri gözö Allah, ukalânın kökünü ku Dersek daha yerinde olur. E. Elsam Talu —— ————— bu ve yaşamak hususunda da biz suretle yardım eder. Bize bu 9: retle bizzat kendimiz olmamıza yardım eder. Timsaller, yani semboller, iki vi hâdise ve ekseriya müşahhas şeylerle mücerred hak'katler arı sında keşledilebilen benzerlikleri uzun uzadıya genişletip izah ettik- leri halde, hayal ve teşbihler bilâ- kis hemen hemen ani ameliye dir. Tesirleri de muhtasar ve sü- İratli oluşlarındandır. Tabil bu a İmeliye her iki fikrin birbirine yak İlaşmasına da müsaiddir. Bu yak - laşmadan, bir kıvılcım gibi kısa ve a fışkırır. İşte bu pa - rıltı sayesinde, araları iptida yek- diğerinden açık olan her fki «şey» karçılklı birbirlerini gösterir ve izah ederler. Diğer taraftan, timsali bir şiir veya dramda tasvir edilen şeyle- rin hiç bir zaman haiz oldukları manaya kat'iyetle delâlet etme - diklreini pek çabuk anlamaktayız. Meselâ «deniz» talihi, bir le» gururu, bir «güb güzelliği, «su - zanmış bir l anlaşmayı, bir «pencere» ümidi temsil ediyor. Halbuki bugün arzu ettiğimiz rin bu eskimiş sembo verdiği yoktur. , |zat göstermek için ortaya çıkmalı- Bu sebebden image bize onları daha keskin surette omlatmağa (Devamı 4 üncü sayfada)