Muhitin Birgen arbin sahası Türk hudud- lana Okadar geldikten sonra Türkiyenin barbe karşı vezi- daha vazah bir mahiyet almiş- yaes'ul devlet sdamlarımızın ağız- t bakımından, muhte. ve hâdiselerin inkisaf i derecede izah edil 6 temin unsur, sade İn eğilir; bunların yanıbaşında, “Türkiyenin vukuata karşı almış ol duğu tavır ve tuttuğu yol da var - , Bu yol, herkesin gördüğü yol i e. Müdafaa bahpinde ir, © fakat tecavüzden de kati surette üçtenib bir yol. Şu halde, eğer harb bize gelecek olursa onu getirmiş bulunmıyacağız. Biz harbe girecek değiliz; o bize gelmiş ola - Siyasi vaziyet bakımından bu ie bulunan Türkiyeye harb ge- “lebilir mi? Gelir mi? Hiçbir sey inda kat'i bir hüküm verilecek anda değiliz. Bununla beraber, “bu suale, aklın ve mantığın yardı - cevab vermeğe çalışırken şa iki nokta üzerinde durabi. T — Türkiyeye harb, herhangi bir toprak davası yüzünden gelebi- "7 — Türkiyeye harb herhangi strateji zaruretile gelebilir. Bu iki noktadan birincisi ni olmamak icab ediyor. Har. bugünkü hedefleri toprak ka - Zünmak, kabil olduğu kadar fazla leket işgal etmek (değildir: bunu bugünkü (mücadelenin değil) & senelik cereyanı, hattâ o Alman asinin yirmi zenelik tarihi di Beteriyor. Bu harb, eski cihangirlik. yeni tâbirile de bir n veya kıt'a harbidir. Şu balde, kiyeye harb, ancak atrateji 28 -| öretlerile zelebilir. Çünkü, iki bü-! yk muharib kuvvet arasndaki mü-| “cadele, nihayet strlejik ihtiyaçlar) Veya zaruretler tarafından tesbit e-| dilecek bir umumi istikameti takib! e * Türkiyenin iki muharib arasın - 'deki vaziyetini strateji bakımından “tetkik ettiğimiz ozaman da şunlar görebiliriz: e Evvelâ Türkiyenin harb harici g nası, her iki muharibın de men-| fsatleri iktizasdır. Türkiye | harb) rici bulunmakla, Arabistanda bü. © yük menfaatlere sahib olau İngilte- © veye çok mühim bir fayda temin e- “diyor. Hâlen siklet merkezini Ak "denizin şarkına nakletmiş görünen -adelenin bütün cani Musul pet- MW xoilarına dayanır. Hayfa limanına © akan büyük petrol çetmesinin seli. 5 meti iliz filosunun en kiymetli vetini teşkil eder. Türkiye, harb inci bulundukça bu çeşme şimsl “yolundan emniyet altında bulenu - demektir. © Türkiyenin harb harici kalması, © Almanyaya da mühim bir menfaat © temin ediyor ki o da harb sahnesi olmamasıdır. Bu de -| iz hâlen Almanyanın büyük! leri vardır. Dünya ile vap - ticaret münasebetlerinin böyi kısmını Tuna üzerine toplamış Almanya, Karadenizde çok öhim nakliyat yapmakla mesgul - "dür. İrandan, Kafkasyadan ve Rus. © yadan çok büyük miktarda ham mad çeken Almanya için Kara - “denizin bir harb omhnesi olmaması © mühim menfaatler temin eder. Saniyen, Almanyanın stratejik hedefi, Süveystir. Süveysin en ksa ve en kolay yolu da, bihssen ha . n bugünkü inkişaf safhasında, geçer. Oradan yol a ve Almanya karşısında hasım yalniz İngiliz ordusu vardır. İötkiyeden geçen yol, uzunluk ba. kimından bir kaç misli, iklim bakı. daha fena ve mücadele ba.|“ m çok daha ağır şartlara ” Şu halde, büyünkü şartlar . fa. tat, yalnız bugünkü şartlar . içinde irkiyenin harb harici kalmam iki harib için de belki de ayni de. “recede faydalı bir vaziyet | vücude “getiriyor. Bu şartlar devem © ettiği ddetçe, her iki tarafın da bu va. iyetten mennun olmaları icab e - tir. * Bir kaç kelime ile de başka bir ele hakkındaki fikrimizi söyli. Gazete sütunlarında ve ajans ha. Hindistan yolundan Bu Hindistan yolu, İikender zamanın - daki şeklile görünmüyor. O zaman. lar, İskenderi Hindistana gönderen toprak cihangirliği idi, Bugün bu tarafı varid değildir. Hin İngilterenin müdafaasi ba- (Arkası sayfa 7 sükun 5 te) | lerden Karadenizin menin k Birçok kimseler meyi takdir, neyi takbih edeceklerinde mütered. diddirer, çok defa ekseriyetin gittiği yola giderler alkiş sesi iler mi düşünüp tetkik etmeden el şakirdatırlar, Takbih bahsinde de ge- ne ekseriyet ile birlik olurlar. Doğru yolu görmiyerek düşenlerin, biç değilse hayal sukutuna uğrıyanların çok olması bundan ileri gelir. Takbih ve takdirde serbest ol Bulgarlar Yu. zoslavlarla siya. si münasebetle rini kestiler ve bunun için bir takım (sebebler saydılar, Bizce, yazılmış ve söy. İenmiş diş sebeb ziyade saklı kalmış iç #aikler ehemmi yetlidir. Bulgar - İar, bir milyo - na yakin Türkle şu kadar Sırb, U İsh vesaire halk. tan Oo mürekkeh Makedonyayı al mak için yanıyor lar, Onların gö - zü ve hevesi Ohri gölünün en şimal batı köşesindeki Strugaya yani Ar. navudluk dağlarının doğu etekleri. ne dikilmiş bakmaktadır. Geçen Büyük Harbde, Alman ve Avusturya ordularile birlikte, Sır- ni mağlâb ederek işte tâ bu mevkie ve Manastırm cenub bölge. sile Doyran gölünün cenub köşesi. ne kadar olan bütün Makrdonysyı “Son Posta, ayni şeyi yapmak istiyorlar, Geçen Büyük Harbde müttefik. ler Selâniğe o inememişler veyahud inmek istememişlerdi. Bu O sebeble 1912 ikinci Balkan Haıbinin zuhâ. runa sebeb olan Selâniğe Bulgarlar girememişlerdi. Belki şirmdi, buna da nail olmağı düşünüyorlar, Bütün bunları elde etmek için sadece Alman ordularına yol ver - menin ve onlara üs vazifesini gör - gelmediği aşikârdır; yağlı bir mükâfata nail olmak için, Bulgaristanın bir taraftan ordusunu sele etmesi ve diğer cihetten Yuşoslavya ile münasebetini kes - mesi İâzim geliyor ve bu suretle harb Balkanlarda uwmemileşiyor. Macaristan, Balkan Harbine za - ten bilfiil karıştı ve parlak hareke. tine mükâfaten Tuna ile Yeis nehri arasındaki (araziyi işgal etti: filva. ki bu yerler geçen Böyük Harbden evvel Macaristana aiddi; arnma bu. rada Macardan çok Rumen varmış! Bunun ne ehemmiyeti vardır?! Ma. carlar, Üçlü pakta girmekte Re . menlerden daha kidemh oldukların dan takaddüm ve tercih hakkına maliktirler. İşitiyoruz ki Rumenler de, Yu. göoslav hududile Teis nehri arasın. yerleri almak için işe kanş mak istiyorlarmış. Eğer bu bir em. rivaki olursa artık Balkanlarda biz- den başka harbe girmemiş hiç bir devlet ve millet kalmamış olur. Elen dost vx müttefiklerimizin gazetelerinde, Türklerle Rusların sulh saadetlerinden bâhis yanı gıp- ta ve yarı tariz yollu yazılar var. Dostlarımıza hak vermek ve bu yazılarından dolayı asla ineinmemek İlzımdır. Bilâkis o yanlar de . rin dikkat ve Otesmmüle değerler Çünkü bazı ası hakikatlerden bah. sediyorlar, Onların dedikleri vw. ud de » mek istedikleri şudur Kime ve Rüslar şimdi sulhün nimet ve saa. detlerinden istifade etmekte devam ediyorlar. Fakat onların bu saadet. leri uzun söri cek ve harbe gir. mek sirasi nihayet onlara da ya - kında gelecektir, Yalnız harbe da- ha evvel ve kendi isteklerile girsey. diler harbi istedikleri yerde, iste - dikleri şekilde yapabilirlerdi. Har » neral diyor ki i Harbin Balkanlarda umumileşmesi ve Türkiyenin hareket tarzı ili yel mekli ral H. Emir Erkilet muharriri isgal etmişlerdi. Şimdi de Bulgarlar! insanın en mukaddes hakların. be, mecbur edil dikleri zaman girmek takdirin. de ise daha ziya. de rütecavizin Arzularıma tebei yet etmek zaru - retils karşılaşsa » caklardır. Bunlar, naza -! tiye ve kaide o. İsrek o filhakika çok doğru ve yerinde sözler - dir; yalmız tav - zih ve ikmal e - ilmeğe muhtac. dırlar. o Evvelâ, herkes bilir ki şu okuduğunuz ya - ztları yazan kiki ve tam bir Balkan ittifakın daima tarafhısı idi. Bu hususta mü teaddid yanlar yazmış ve hattâ komşumkuz Bulgarlara mahza, tam ve hakiki bir Balkan ittifakına mâ. ni oldukları için defaatla acı tariz- lerde bulunmuştur. Filhakika çok yazıldığı ve çok işlendiği gibi eğer tam ve hakiki bir Balkan birliği vücude gelseydi. Bal ikanlarda sulh (o ebedileşecek kadar sağlamlaşırdı. Fakat İtalya ve Al. 'manyu, siyaset oyunlarile ve Bulga. ristani kendi politikalarına âlet e. derek bir Balkan birliğine mâni ol. dular. Bulgaryâsız vücud bulan ya. rı sakat Balkan ittifakının ameli bir kıymeti var idise bu da Yugoslav. yahin tereddüd. ihtiraz ve mümaşat politikasle pek çabuk sıfıra inmiş. tir, İşte bunlarin neticesi olarak Bal. kan devletleri ayrı ayrı ve teker te. ker avlanabilecek bir hale getiri - lebilmişlerdi. Ba halin mahzurlarını vaktile gören ve buna mâni olma. ğa en ziyade çal'şan Türkiye olmuş. tur. Filhakika Türkiye, Balkan itti. fakını can ve gönülden istemiş ve husulüne ciddi çalışmıştır. Fakat her şeye rağmen ve ne sebeble olur. sa olsn mallub tam ittifakın husul bulmaması meselesinde Türkiyeye en ufak ne bir bata ve nede O bir ihmal isnad edilemez, Bununla beraber Türkiyenin bu. günkü vaziyetile müttefiki Yuna - nistana maddi ve manevi çok yar. demi olduğu mülâhazasında bulu. nuyoruz. Bunu söylemekten o maksadım memleketime minnet celbetmek de. Bİ fakat Türkiyenin, Balkanlar . daki vaziyete göre, şimdiye kadar yaptığından başka her ne yapsay. dı yalnız kendisi için değil, mütte. fikleri için de en muzir bir harekette bulunmuş olacağını söylemektir. yha safa 7 göten & de) İSTER iNAN, nın askeri Oğluma aid hatıralarım | Amerika ve İsviç- reden tünel kayışı geliyor Elektrik, Tramvay ve Tünel idaresinm İsviçre ve Amerikaya verdiği tünel kayışı siparişlerine müsbet cevab gelmiştir, İsviçre - den | ve Amerikadan 2 tünel ka- vışı gelecektir. Bu kayışlar gelinciye kadar tünel tek hat üzerinde çalışacak, yalnız bir taraftaki arabaya yolcu slınscaktır. Bu şeklin tatbikine yakında başlanacaktır. Diğer taraftan tramvay idaresi yaz mevsimi münasebetile tram- vay hareket tarifelerinde bazı ta- dilât yapmak için tetkiklerde bu- lunmaktadır. Bundan başka, idare bazı işlek yollar üzerindeki tram- vay duraklarında halkın bekle - mesi yüzünde müruru uburun müşkülâtla yapıldığını gözönün - de bulundurarak durakları daha ge erlere kaldırmağı muvafık dan biridir. Ba hakkı kullanabilen yaşadığı muhlie efendi, kullana. İ görmüştür. Bu cümleden olarak mıyan İse esir ve köledir. Birinci takdirde gideceği arzusu ile tayin eder, ikinci takdirde ise gösterilen sünme, muhakeme etme ve inceleme kuvvetinizi het ozaman nız, elinizden geldiği kadar isletiniz, ancak bu sayededir ki hür olur. Resimleri Yazan: Halid Bu satırları yazmadan evvel e- vin birçok yerlerinde dıvarları dolduran, dolabların üzerinde dü- ran resimlerini tavaf etdim, yine onu İa şu kadarcıktan başlayarak en son resmine kadar hayatının bütün safahalında takib etdim. Ve bu elim tavafın her vakfasın- da, her resminin etrafında deve- ran eden hatıralarla uzun uzun durdım, En son resmi galiba otuz yaşlarında... Onun gençliğini ezen darbelerle ümidleri tarumar olur- ken alınmış bir resim; ruhının bütün #üzünlerini simasına, vaz'ı- na, gözlerinin ifadesine , kadar nakş eden bir resim... Bunda i eli çaprast, güya bir tazarru', bir ikica vaz'ıyelinde, Kimden tazar- «, kime niyaz?... Onda fikren, ruban hiç bir za- man sönmeyen bir iman, türlü is- tihalelerden, inkılablarda fa- lardan geçdikden sonra, kim bilir, nasıl bir istikrar noktasında te- vakkuf eden bir akide vardı; bir akide ki ruhın bakasına hir ada- Jeti sermediyenin mevcudiyetine, bir mehkemei ukbaya inanırdı. Bu resmin ma'nasını, o göğsü- ne kavuşmış ellerin ifadesini, son- ra, bir mektubının bir fıkrasında okumuşdım. Ma'küş tali'inin yine bir tecellisine ma'ruz kaldığı bir sırada yazılmış bir fıkra, Diyordı ki: «Beni en mes'ud yaşamak hak- kıma rağmen bedbaht eden kâra mazhariyetime karşi şikâyetlerim var, Bir gün Allahın huzuruna çi kınca ben de onları söyleyede- ğim.s O resmine bakarken hep bu sözlerini düşünür ve sanki onı en son adalet makamında elemlerini takrir ediyor görürüm. Yeryer evin hemen her tarafını doldıran bu resimler onı münfe- rid halinde gösteren irili ufaklı tasvirleridir ki çocık gözlerimiz. den uzak oldığı uzun da bizi avutırdı; artık onı bir dha dönmek mümkin olmayan bir u- zaklığa bırakdıkdan sonra, hey- hat! Avunmak değil, hepsinin kar- gısında, ayri ayrı yanıp kavrulr yorız. Bir gün Tirandan gelen eşyasi- nın arasında bir album bulındı. Pek sanatkârane yapılmış, mükel. lef büyük bir album ki bütün yap- rakları boşdı. O zaman tehattur etdim: onın bütün dolaşdığı, ya- sadığı yerlerde, ba'zen yalnız, ba'zen dostlarile beraber alınmış resimleri vardı ki ekseriyet üzere küçük kıt'ada olan bu yadigârları büyük bir zarfa tıkmışdı, bir gün İSTER INANMA! Bu sabah bir arkadaş söyledi: — Haberiniz var mı, Belgrad radyosu dün akşamdanberi tek- rar İasliyete zeçti? Belgrad radyosu bi yanlar “ürkçe neşriyat tâ yapı ve o zamanlar vakit buldukça şöyle bir dinlerdik, hâdiselerden son- ra sırbessı gibi türkçesi de sus- tu, Haberi işitince arkadaşa sor- duk: — Ne yapıyordu? — Evvelâ caz çalıyordu, sonra sırbca, daha sonra da almanca Beşriyat yaptı, diye cevah verdi. Mümkündür, fakat Belgrad halkının bu radyoyu Obundan sonra benimseyebileceğine: İSTER iNAN, iSTER iNANMA! yolu bilir, kendi yola gider. Dü- kullanı. arasında Ziya Uşaklıgil (bunları bir yerde toplamak iste- zika» derdi, Bu album o maksadla alınmış! İolacakdı. Onı önüme koydım, zar- |fı boşalldım, onın yapmağa vakıt İve fırsat bulamadığı işi ben yap- | dım. Bu resimleri tarih ve mahal sırası gözetmeyerek nasıl tesadüf ederse öylece, karma karışık, al- |bume yapışdırdım ve onu nihayet e şimdi, album önümde du- rıyor, on açıyorum: Ta basında $u fıkrayı bir kâğı- da yazılmış olarak buluyorum: «Sevgili oğlum Vedadcığıma: se- nin kendi elceğzinle ayırıp birik- dirdiğin resimlerini yine kendinin özenerek aldığın ve aldığn gibi hiç kullanmağa vakıt bulmayarak bırakdığın deftere, bedbsht ba- ban, sızlaya sızlaya, yana yana topladı, yapışdırdı. Bunların ara- sında her biri binlerce hatıra u-| yandırarak acı seyranlar Yapıyo- rım. Be'zen şen ve şatır, ba'zen ca'li bir tebessümle sanki kara ta- li'ine karşı hamul ve sabur, tarih, yaş, mahal sırası te'kib etmeyerek dizilen bu gölğelerinin ârasından hep seni bulıp öpmeğe,*koklema- ğa çalışıyorum; fakat bu gölgeler- den binlerce, binlerce daha çok gölgelerin hep gözlerimin içinde, rubımın derinliklerinde benimle beraber ağlayıp durıyor; ve şa'irle beraber: Bana her yerde senin muyi me- - Tl görünür baksam gözümün nun hayalin görünür. diye inleye, inleye kavrulıyormm. İşte böyle başlayan oalbumun| yüzlerce resmi arasında dolaşıyo- ran, Bunlardan hangisinde tevak- kuf edeyim: gülerek, çömelmiş, bir çantaya nevale yerleşdiriyor; galiba bir kır alemine çıkacak. Yukarıda diğer bir resimde, en suh tavrı ile, bir elinde bastoni, öteki eli cebind.e iğrice şapkasile biraz çapkınca halile, galba bir deniz kenarında. diğer bir resim:| Yeşilköy bağçesinde anasile, ab- lasile, babasile ve akraba kalaba- lığı ile, kendisi arkada, böyle sevdiklerile muhat olmakdan bah- tiyar gülüyor... Diğer bir resim- de, bir vapur (güvertesinde mi?| Hangi seyahatine çıkıyor?. İ Albumun yapraklarını çeviriyo-! rım: onı şurada burada, Londra-| da, Parisde, Prağda, Brükselde, hep dönüp dolaşıp tekrar Yeşil köyde, tekrar sevdiklerinin o ara- sında, nihayet Tivanda, Draçda, İlbesanda, İşkodrada, Dalmaçya- da... Bir yaprakda fazla tevakkuf etdim: | Neye 'kikleri esmasında gözden geçirilmi İmile tahattur Viyana oteli önündeki Sirkeci tramvay durağı garın önündeki meydanlığa kah rılacaktır. Yaptığı dişler paslanan dişçi mahkemede! Abdülbaki isminde bir dişçi, gayri sihhi diş yaptığından dolayı adliyeye verilerek hakkında ta - kibata başlanılmıştır. Dişçi aley- hindeki iddia şudur: Kâzım ve Mustafa isminde iki kişi Abdülbakiye müracaat ede - rek, kendilerine kaplama diş yap- tırmak istemişlerdir. Dişçi de bu- nu kabul etmiş. onar sded kapla - may: beşer liraya yapacağını söy- lemiştir. Fakat Abdülbaki kaplamaları Klorya denen madenden imal et- miş, bir müddet sonru ağız usa - relerinin tes'rile madenler pas - lanmağa başlamıştır. Bunun neti- cesi olarak da ağızda teflessüh baş göstermiştir. Sulçu dişçinin duruşmasına Sul tanahmed 1 inci sulh ceza mahke- mesinde dün başlanılmıştır. Fa - kat, Abdülbaki mahkemeye gel - mediğinden ihzâren celbine karar verilmşitir. İ Tek tb ayakkabı hazırlıkları Ticaret Odası, tek tip ayakkabi hazırhklerile mesgul © olmaktadır. Odanın bugüne kadar hazırladığı nümuneler ve tesbit edilen tek fit Ticaret Vekilinin şehrimizdeki tel azı değişiklikler yapılması müna. sib görülmüştü, Ticnret Odası ye - niden hazırladığı nümünelerı Vekö. lete göndermiştir. Ayrica piyasada deri fiatlarile ayakkabi o malzemesi fiatları etrafında — tetkiklere devam edilmektedir. Oda, aynca standard tip nizamnamesi kabul edildiği tek- dirde piyasaya lüzumn kadar ucuz ayakkabı çıkanlabilmesi ıçm alâka. dar müesseselerde tetkiklerde bu » lunmaktadır. —————m. süe beraber me'zun olan yakın refiklerinden bir kaç ile beraber Bu resmin arkasında arkadaşları- nın imzaledakları bir uzun yazı. Bunda kendisine karşı olan mu- habbet ve takdirlerini gösterdik- der sonra, son olarak kendisini s€- firi kebir görmek (temennisinde bulunıyorlardı, elbette tahmin e- demezlerdi ki ona muntazır olan akıbet faci'aya müncer olacak bir ye's ve hicrandır. Bu resimde uzün durmak kuv- vetini bulamayarak yaprakları çe- viriyorm: Tekrar bir bağçede. Bun tams- ediyorım. Hakkı Halidin bağçesinde, Bu resmi.'o çekmişdi. Biz dört kişiyiz. Ana ve babâ ile iki oğul... Resim oldıkca İbüvük, ve pek vazih. O dört kişi- nin bütün ruhları sa'adetle çalka- nan yüzlerinin ifadesinden, Gü- daklarını geniş bir tebessümle a- çan sürurdan taşıyor. Belli ki sna ve baba iki güzide genç yetişdir- mekden pek behtiyar. oVedadla, Bülend, onlar da ömürlerinin en (Aralası sayfa “5 te) Henüz Hariciyeye geçmemişdi. |İl En mes'ud zamanı, dört arkadaş, bir kır kahvesinde, Ekrem ve Ce-| mal Reşiğle beraber o, ve Bü-| lend... Dördü de gülüyor, âtiyi| bep parlak görmekden, ecmelleri- | nin tehakkuk edeceğinden emin, o günün hayatından memnun Ve müsterih... © Yine bir kır alemi, bu neresi? hayır kırda değil, Yeşilköy bağ- cesinde. Birçok arkadasları ile be- raber. Bu ne zamandı? Ne vesile ile toplanmışlardı? Vedad yine mütebessim... Tahattur ediyormm. Peak #osiaemdan amapa ti