3 Nisan 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

3 Nisan 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Şa Sim li Men e e iç şüpbe yok, bu harbin en mühim bâdiselerinden biri de Belgrad sürprizidir, Şu dakika. du, bu sürprizin nereye kedar gide-| bileceğini, ne we akıbetler doğur- ması mümkün cağını tâyin ek mek mümkün değildir. İşlerin bir gitmekte olduğunu gösteren alimetler az o olmamakla beraber, her iki tarafın niyetlerini ve daha doğrusu kararlarını izhsr bakımından muhafaza ettikleri ih- tyatkâr vaziyete (bakılınca, hüküm vermekte acele etmemek zaruri görünür, İşlerin şu dakikadaki inkişaf is- tikameti, her şeyden evvel, Alman. yanın başına açılmış olan gailenin ehemmiyetini gösterir. Bu ehemmi yeli anlamak için aşağıdaki mülâ- hazaları gözönünden geçirmek kü. fidir: İ — Yugoslavyanın üçler paktı- pa, sari şekilde dahi iştiraki, Al yanın bu seneki harb plânı ba. kımızdan büyük bir muvaffakiyet demek oluyordu, garb sa- basında İngiltereye karsı e (gibi taarruzlar yapmayı o düşünüyora, bunları yapabilmek için her şeyden evvel, Balkanlarda. kendi bakımın- dan et ve emniyetin tesis e dilmesini isterdi. Bu sükünetin ih- İsti, hattâ yalnız siyasi sahada dahi ihlâl, Almanyanın başında bir gai- tedir. 2 — Bu gaileyi bertaraf etmek için siyasi bir tedbir bulmak ve iş. İeri, hiç olmazsa bir mü için, pamuk ipliğine bağlamak kabil mi- dir? Böyle bir şey kabil olan bile, Almanya bunu yaparken siyasi nü. fuzundan herhalde mühim bir şey kaybetmiş bulunacaktır. Yugoslav. yaya, birkaç taraftan birden yapı İncak bir taarruzla, gaileyi askerlik yolundan bastırmak Lahsine gelin ce, Almanyanın böyle bir mecburi. yet karşısında kalması, bütün ba- har ve yaz plânlarının altüst olmasi dömektir. 3 — Balkanlar, Almanyanın en mğhini bir iktısadi yerdnn hazine- sidir. Su mevsimde Balkanlarda bir harb çıkmusı bu hazinenin birden. bire kuruması neticesini verir o ve busule gelecek olan iktisadi asayiş sizlik Alhmen harb O iktisadiyetının mühim bir kısmın bozar. Bu ba- kımdan, meselâ, yalnız şu meseleye göz atmak işin ehemmiyetini gür. meğe kâlidir: Geçen harbde, Kara- deniz Almanya için kapalı idi, Bu defa açıktır. Tunarın rolü geçen harhde çok zarian gayet ehemmi- yetsizdi. Bu defa ise Tumanın ehem- wiyeti büyüktür ve bilhassa İtalya için çok büyüktür. Halbuki, Sıtbir- tanda bir hazb olursa Sırblar Tuna- açılamıyacak harbe doğru yı, bir bâyli zaman tarzda kapatabilirler, * Belgrad vukvatının Almanyanın karşısında daba me gibi ei ıkarmış olduğunu göster “ Birçok mülühazalar vardır. Askeri iddin etmek mübalâ i İe. bunun haricindeki güilelerin €- hemmiyeti üzerinde me kadar rar etmek yanbş düşünmüş olmayız. Acaba, bu vaziyeti kendi lehine wlah için Almanyanın yı ileceği siyasi bir reaksiyon var midir? Yu- goslavyadaki o vaziyeti teferrümtile bilmediğimiz için bu sual: sarih — reaksiyonun (o imkünsuz iddia eylememekle beraber, kül olduğunu söylemekte tereşddüd etmeyiz. Yuzoslavyada, Almanyaya karşı sert durmayı göze almış bir Sırblk iin gey olduğu gibi, Hırvatlar ve Slovenler Mende da Almanya ehindeki 1e- #eyüllerin kuvvetli ve müttehid bir hareket olmadığı muhakkaktır. $u hale nazaran, Yugoslavyanın yeni atıldığı yoldi i emniyetsizlik ve luk öçünde, bir müddet için kuzamaktan ibaret kalır. işleri pa nihayet, Görülüyor ki, bahar. Almanya için. hiç beklemediği bir zamanda mühim bir gaile ile başlamıştır. Har. bin alt tarah bakımından o büyük tesiri olan bu gaile üzerinde ne de- kat'i! MÜŞ İşırımızı, Sabun, vaki | iyor? İgölürmek vazifesini görür. Resimli Makale: Eski Romanın saray mmahfillerinde yeni intisab eden bir Kurti- sanâ ihtiyar dostları şu nasihati verirlerdi: Önüne çıkan herkesten konuşmak fırsatını bulduğun herke- se takdirle mahsedeceksin, bunun iki sebebi vardır. Birincisi söz- lerin elbette onun kulağına gidecektir, ikincisi © da-senden tak- dirle bahsedecektir. Sabun niçin temizler? İnsanlar su ile niçin yıkanır ve niçin su içerler? Su ile nasıl yıkanırız?. Yahud su bizi niçin yıkar? Acaba suyun bizi yıkaması, nehire atılan bir cismin nehir tarafından sürükle- hip götürülmesi şeklinde mi cere- yan ediyor?. Yani, su bizim kirle- rimizi mi alıp götürüyor?. Kirli ellerimizi musulğun altına korsak ellerimiz temizlenmiş olur mu?. Zanmı orum ki, hayır, Çünkü bu dediğim şekilde hiç kimse yı- kanmıyor. Biz eli, nizi yıksrken mutlaka onları birbirine sürteriz; uğuztururuz, Ni Günkü elle. n?, rimizi birbirine sürterken, mibani ki bir hareketle, Kirlerimizi çiker iç köpük yapmıyan sabun mu?, Tabii fazla köpüren sabun da- İha iyi yıkar, Demek ki köpükte bir keramet var. miş oluruz. Burada suyun rolü ici derecede gelir; su, ela e suretile çıkardı z kileri götürmek vazifesile|Var. mükelleftir. Peki köpük nedir? Aşmi şeyi o çamaşızlar için del, Böpüğe şöyle dikkatle bir ba- söyliyebiliriz. Çamaşırcılar, çama-| Xınız!. Köpük, küçük küçük sabun rı su cereyanıma koymakla ikti.) kabarcıklarından, küçük küçük fa etmezler. Çamaşırın Yikanabil-|hwtva balonlarından mrekkebbdir. mesi, çamaşırın kirlerinin çıkabil!Bu balonların çevresi sudur; ya- mesi için onları mutlaka çitelemekİni sudan yapılmıştır. İşte, elldi- yani birbirine sürtmek Jâzımdır.İmizin indeki kömür zer Bu hareket, oçamaşırdaki ierjfrelerini Alıp götüren bu sabun ka çıkarır; su ise kin ki kan kirleri alıp barcıklanıdır. Kömür zerrleri bu sabun kal Çamaşırı çitelemek, kâğıdın g -|Yun V* ıklarına yapışır; Su- si İse bu kabarcıkları "zerindeki bir yazıyı lâstikle sil .J11p götürmektir. ipe. bonimeri bareeberk gelire etmek husu- sur ayni şekilde sabundan Sabunun rolü nedir? | (lam ken “e pen Yıkanmaklan, çamaşır yıkamakimaden de suyun dibine çökerler. tan bahsederken mühim bir şeye/Fakat toz haline getirilmiş bir ma temas etmeyi unuttuk. Bu «şey» 'denle bir taş sabun köpüğü ne olsa gerek?, batmazlar, Sabun köpüğünde bü- Sabun. ük bir toz vardır. Sabun küpük- Biz sabunsuz yıkanırsak,“ yahve İleri, hem taş parçacıklarını, hem sabunsuz çamaşır yıkarsak, ne kenlmaden parçacıklarını yukarı kaj- (dimizi yıkeyabiliriz, we de çama-İdırırlar. İşte İşin bu sahasında ir rin en büyük)madenle taşın birbirinden ayırd düsmanıdır. Meselâ sobe isini ala-İedilmesi cereyan eder. Taş parça- hım. Soba isi, küçük küçük ve birlları, uzun möddet köpükte dura- ucu sivri kömür zerratından başka|mazlar; tedriöen suyun şey değildir. Bu sobe isı, deri-İçökmiye başlarlar. Maden parçala mizin mesamalından derinliklerelri İse sabun köpüklerile birlikte kadar nüfuz eder. Bu kömür isinilsuyun üstünde kalır, Tabii onları cildin bu derinliklerinden çıkar-İburadan alıp ayırmak hiç de güç il Alelâde su ilelbir is değildir. imiz! ne r yıkârsak yıks! Demek ki sahun köpükleri yalım, bu is bir türlü çıkamaz! İbun balonları yalnız bir eğlence Fakat elimize sabunu alır al-İyasıtası olarak O kullanılmayorlar.|byorem..- maz iş derhal değişir. Sabun, cil-Jİnsan denilen mahlük çok kurnaz dimizdeki mesamatın en derinle-İdır. Sabun köpük! Bu niçin böyle oluyor? Suyu niçin içeriz? Sabun niçin ve nasıl elimizi yı- Gelip bunu hep beraber düsü-|bile Yüzumsuz, nelim. (Devamı 7 inci sayfada) &binelsen mi konuşacaksın? sas) dar! eldi e l lerini de kendisi) kalemi i (rine yerleşmiş olan isleri yakala-İne hizmet etmiye mecbur ir, iİdağtı gibi derhal dışarı atar,. kumağa başlar.) İşte size çok basit bir mesele.İoler, Hem öyle bir mesele ki, sorması (o Hayır, başta olmaz, yaşta olur, — Eski Roma, yeni Roma & İyi ve kötü herkeste herkese takdir ile bahseden adam kendi et- rafında takdirkârlarından müteşekkil büyük bir halka teşkil ede- bilir. Hayatın muvaffakiyete götüren yolunda süratle mesafe almı- ya muvaffak olması da pek mümkündür. Fekat sen ona karakter- Siz damgasın: yapıştıran yanılmış olmazsın. Kendisile az müna- sebette bulunursan zararlı çıkmazsın. LEDEBİYAT II Şairler Kahvesinde ( Komedi 1 perde ) Yazan: Halid Fahri Ozansoy İSuhne: Muhazvirler | ve şairler! o Dört köşeli bir zarsa kahvesi. bir tarafla m öte ta Çizgisiz midir acaba? rafta yeniler,. kayıdlarma (Başını kaldırarak, gurura 40. İâzum yek. Çünkü bu sahneye rast- rar.) İ gele girilir ve irticalen konuşulur.) — Nasıl?.. Bobetil bir delikanlı — (Yanın İki tavlacılar — (Heyecanla) da tavla oynıyan iki arkadaşına) | mükemmel. ' Bobsitil delikanlı —- Haydi ge- lin, şu karşıdakilere gidelim de bu yeni görirmizi da İki tavlacılar — (Bir okuyabm! I$imdi kahvenin karş (tarafina geçmişlerdir. Orada meşhur mu - harrirler oturuyor. İçlerinde Vâ.Nâ, Selâmi İzzet, Ulunay da var.) Bebsitil — (Vâ-Nö'ya) üstad! Dinle, Sana yeni san'tam en oriji - bitirin şu tavlayı du artık konuşa. hım. Pirinci tavlacı — İşte bitiyo. Mars ediyorum. İkinci tavlacı — Hele dur baka- ım, övünme çabuk... Birinci tavlacı — (Zan sallayıp sallayıp atarak) ab işte,, düyey! İkinci tavlacı — (Hiddetle tav- Mei arak) of... Zaten bu klâsik oyundan da bıktımdı. ağızdan) Bobsitil delikanlı — Hakkınız | nal eserini okuyacağız. var, Gelin yu köşeye gidelim del Vâ.Nâ — (Gözlükleri alından san'attan kopuşabn, İmüstehziyane | gülümseyerek) oku inci tavlacı «— Evet. san'attan| bskalım, evlâdı Bobsitil — (Arkadaşlinna dö nerek) siz de yanıma gelin, Ben her rediflerle konuşalım, | Birinci tavlacı — Resimden mi?| miri “ 3? merat okudukça, siz de BS ökeini delikanlı — Bizler bu) kafiyeleri tekrarlarımız iki sanatın da üstadiyız. Birinci tavlace — Peki! İkinci tavlacı — Evet.. ikisinden İkinci tavlacı — Hay hay! Me rak etmel de konuşuruz. Birinci tavlacı — Önce resim - İkinci tavlacı — Evet, resim * den... (Kalkazlar. TA dipteki bir ma - saya giderler.) Bobsitsl — Çizgi ne demek? (Bobsitil şiiri okur, o tevlacılar kafiyeleri ve redifleri tekrarlarlar. ) Bohsitil — (İnşad bittikten son. — (Hildetle) neden? Vâ.N& — Çünkü berbad... Deli ab A lee | açamaz e Birinci tavlacı — Vay... biz deli » miyiz? Bobuitil — Renk ne demek? Birinci tavlacı — Renksizlik! İkinci tavlacı — Aferin! Bobuitil — Çerçeve ne demek? İkinci tavlacı — (Elle birinci. nin ağzımı kapıyarık) sus! O Buna ben cevab vereceğim. Çerçevesiz - bk? Birinci tavlası «— İyi ya.. ben de onu diyecektim, İkinci tavlacı — Tuhaf şey! Hep Vâ-Nâ — Onu bilmem. (Selâmi İzzeti göstererek) on sorun! Selâmi İzzet — Bu ize ben de karışmam. Yalnız bu siiri beğen memekte Vâ-Nâ'nun hakkı var, Vö-Nü — Gördün müd. Bak, Selimi de beğenmedi! Selâmi İzzet — Tabii beğen - mem, Esasen bei, bugünkü sirde bir tek dâhi tanıyorum. Vâ-Nü — Kim o? Selâmi İzzet — Yisuf Mardin. /â-Nü — (Köpürerek) bayır. onu Ön safta gösteremezsin. Daha harikulâdesi var. Selâmi İzzet — O kim? Vâ.Nâ — Celâl Sılâyi a z (Bu anda kabvenin kapısı açılır. Bobsitil — Dinleyin. ben baş-| Şevkel Rado içeriye girer.) Bobsitil — Het Bobsitil — Şimdi gelin, bu ke - limeleri edebiyata yeni bir şekilde Birinci tavlacı — Olur! İkinci tavlacı — Hem pekâlâ o. (Yeleğinin cebinden bir kurşun Köşede hem yazdığını muhabir — (Söze kanşarak) * peki amm. Ulumy'a sormadın Çizginizlik, yaşta olmaz, baştaldaha. sorun da... mile arr ri üstüne yine İSTER iNAN, Yece ırar etsek yene yanhş düşün- Gazeteler ajansın verdiği telgrafla sıralıyarak (O Yugoslavya müs olamayız. Muhittin Pizgen Rektör Ankaraya gitti Üniversite Rektörü Cemil Bilsel dün akasn Ankaraya hareket et miştir, Cemil Bilsel fakültelerin imtibom yaziyetleri ile Üniversitenin o mali işleri etrafında Maarif Vekâleti ile “temaslarda bul umacaktır. hâdiselerinin vereceği neticeyi tahmine çalışıyorlar. sea geri bir harb sahnesi mi açacak, yoksa daha büyük — ünde preştijinin kaybolmasına göz mü yumacak? Askeri mütahassılar; ” — Almanların bir taarruza karar verdikleri takdirde en aşağı on beş günlük bir hazırlanma zamanına muhtaç sında müttefikti b ER iINAN, ISTER k oldukları nokta irler. Demek oluyor ki, ik! ihtimalden hangisinin |biz Almanyanın en bü: tahakkuk ettiğini görmek için İki hafta beklemek, bir sinir buh- /miş olduğunu görüyoruz, fakat ey ukuyucu sen, ranı daha geçirmek icab edecektir. Bununla beraber bir. harbin /duğuna: ISTER 700 teneke peynir geldi Dün yeniden İzmir ve Bandır- madan 700 tenekeden fazla peynir gelmiştir. Bu suretle peynir Garlı ğının önüne geçileceği bildiril - mektedir. Fiat Mürukabe Bürosu simdi peynir fiatları üzerinde tet- kikler yapmaktadır. Perakendeci- ler, kömisyonun koyduğu fiata gö- ze satış vapamıyacaklarını beyan etmektedirler, Yapılan tetkikler Hilhak'ike perakendecilerin iddiala ww hakli çıkarmaktadır. Fakat peynir fiatlarının yeniden yüksel tilmesi münasib görülmeğiğinden, ancak toptan fiatları indirmek su Tetile perâkendecilere Bisse ayır- mak mümkün olacaktır. Komisyon önümüzdeki toplantıda da bu hu- susta bir karar verecektir. 400 kuruşluk cıvata 12 liraya satılır mı? Arnavudköyünde Beyazgül #0- kağında 37 numaralı evde oturan Niko dün Marpuççularda 32 nu - maralı dükkünda demir malzeme satan Hayim Arkuhyanın mağaza sna giderek cıvata almak İstemiş tir. Fakat Hayim Arkohyan 400 ku Tuşa satılması lâzım gelen cıvata beherini 12 Hradan aşağıya veremiyeceğimi söylemiştir. Bu yüzde iki yüz kâr nisbeti karşısında şaşıran Niko bir aralık dükkândan syrılmış zabıtaya mü İracaat ederek Hayim Arkohyan İ kâyette bulunmuştur. Kıynfet değiştiren memurlarla yapılan bir cürmü meşhud sonun da Nikonun bu iddiası tahakkuk letmiş, Havim Arkohyan yakalana rak hakkında takibata başlanmış. !tar, günü 30) da ürkiye San'at mektebi mezunları | cemiyetinin seri konferanslarından sekizincisi mualli tarahndan veril lçü) dür. (20.30) da Kutbay tarafından (Müli Birlik) mevzwun- da bir konferans verilecek ve tem- sil şubemiz (Himmetin oğlu) piye. sini temsil edecektir. 3 — Cumartesi günü (20.30) da Mardin meb'usu > Me hittin Birgen tarafından (Milk Bir. lik) mevzüunda bir konferens ve- rilecek ve temsil şubemiz (Himme- tin oğlu) piyesini temesil edecektir. Cuma ve Cumartesi geceki top- İantıların humaralı giriş kartlarının büromuzdan alınmas rica olunur m Hele Tevfik Fiktetten son — Oku öyleyse V&.Nü — Sus. Devam etme bunlar bu kadar kelimelisini anla" mazlar (Şimdi, Şevket Rado, selâm ve- rerek, masadakilerin yannda bir iskemleye oturmuştur.) Selâmi İzzet — (Şevket Rado - ya) sen söyle! Bugünkü şairlerden Yusuf Mardin mi daha büyük, yoksa Celâl Sılây mı? Şevket Rado — (Hayretle) kim bunlar? Birinci tavlacı — Aman. mü - i .. Meşhur şairlerin isimlerini bilmiyor... : Şevket Rado — Öyle Yan? mi?... (Acele kalkarak) © halde ben gidiyorum, Bobuitil — Nereye? Şevket Rado — ar ve meçhul adamlar ansiklopedisin. ni karıştırmağa.. . İkinci tavla — (Birinciye) gel yahu... Biz de tavlamıza gidelim. Bu memlekette san'attan, şiirden anlıyan kalmamış! Birinci tavlacı — Evet.. kalma » işte Şevketlimis. INANMA! tahakkuk etmesi ihtimalinde de, etmemesi ihtimaline göre de, neticenin şimdiden âlınmış olduğuna İnanıyoruz. Bu netice Ak manyanın mağlübiyetidir. Zira Almanyanın maksadı Balkanları bütün kaynaklarını elde bulundurmak için harbsiz olarak elde et- mek, harbsiz olarak büyük bir ülkeye sahib olmak istiyorlardı. Bu maksad bugün mutlak olarak elden kaçmıştır. Bu bakımdan yük hatasını Yuyoslavyayı anlamakla yap- bunun böyle ok INANMAI

Bu sayıdan diğer sayfalar: