26 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün On beş bin Kilometrelik bir Mürakabe Muhittin Birgen yi ere, Mançeti ve Sibiryanın | baştanbaşa soğukla örtülü ıahralarından geçerek bugün veya» hud Yarın Berline varacak * olan Matsuoka, 1905 tenberi, Japonya. nın Avrupa topraklarını ziyaret €- | den ilk hariciye sazındır. Katettiği mesafe, takriben on beş bin kilo- metre kadar uzun ve Arz dediğimiz Seyyare muhitinin üşte birinden faz- Yadır. Avrupa semalarında otuz altı senedenberi o gözükmemiş olan bu kuyruklu yıldızın bu muztatib kıt'a, ya, hayır veya şer, me getirdiğini henüz bilmiyoruz; fakat şunu temin edebiliriz ki, Bay Matsuoka, yapa-! cağı seyler üzerinde düşünmek için en çok vakit bulabilen talihi bir diplomettır: On beş bin kilometre- Nik bu demiryolu seyahatini yapar- ken, yeknasak bir çıplaklık içinde serilip giden kar ve buz manzı ları karşısında, gözlerini. bizzat ken di kendine çevirerek kendi şahsında İaponyanın mukadderatını — tahlile bol bol vakit bulmuş olsa gerektir. Rus demiryollarının geniş ve kon- forlu vagonu, ona on beş bin kilo- metre uzunluğunda bir üefis ve si- t mürakabesi yapmı imkân iş, o da, dünya tarihinin bu kat'i dönüm devri üzerinde, Japon- ya namına derin derin düşüncelere dalmıştır. * Tarihe nisbetle dün denebilecek kadar yakın bir devre kadar, kendi volkanik adaları içinde dünyaya karşı kapalı yaşayan Japonya, tak- riben bir asır evvel, Beyazlar Mede- niyetinin topları ile, birdenbire u- yandığı gündenberi, keskin bir ha- yat mücadelesine girişmiş bulunu- yor. Nüfusu süratle artan bu sarı millet, ayni Hanedanın o hâkimiyeti altında, iki bin altı yüz senelik bi Robinson hayatı yaşadıktan sonra tedarik ettiği teknelere atlayıp, Yi yecek pirinç aramak üzere, ilk defa karaya 902 senesin. de ayak bastı, Amiral Togonun meşbur deniz mizafferiyetlerinden sonra, Kore ve Mançuri ovalarında gınlıyan Japon topları, bu defa da Avrupayı uyanmaya davet ediyor- du. General Kuropotkin, Mukden meydan muharebesini kaybettikten sonra, Beyazlar Dünyası, kendisinin Sar bir Tehlike karşısında bulun- duğunu anlar gibi olmuştu. Fakat, kendi kuvvetlerine fazla bir gurur ile bağlı yaşayan Beyazlar, bu Sarı| Tehlikeyi kendi kucağında büyüt mek gefletinden kurtulamadılar, Yeni Japonya, tarihin (tanıdığı medeniyetler arasında, eline geçe, çalışma ve yükselme fırsatlarındı en yüksek derecede istifade etmiş ve çalışma devrinin bir gününü, bir| #natini değil, hattâ bir dakikasını bile issaf etmemiş olan milletlerin dir. Bunlar asl Avustralyada yeti- en ilerisinde gelir. Kirk sene evvel, ' şirler. Tüyleri haddi zatinde simsi- İngilterenin gölgesi altnda denizle. ! yah değildir. Daha ziyade koyu gü- re açılan Japonya, bu müddet için-'müşt renginde ve uçmak için kullan de bütün Asya, Avustralya piyasa-'dıkları kanadları dalgalı veyahud larında hâkim bir mevki elde etmiş kıvırcıktır. Boyunlarına gelince çok ve hattâ Akdeniz ticaretine kadar uzun, kafalar ise âçık kırmızı ren. sokularak, orada da Avrupa ve A-| gindedir. Uçmıya yarayan bembe- merikaya meydan okur bale gel. yaz kanadları açıldıkları zaman göz! miştar, İeri alır, pek hoş bir manazara ar- Bizler mektebde iken Tokionun zederler. nüfumunu bir milyon olarak tanırdık.| © Bundan yetmiş sene evveli YÜK Halen galiba, bu şehir, bugünkü jerce siyah kuğu Avustralyadan ge, dünyanın en kalabalık şehri oldu. girtlerek Yeni Zelândanın cenub Rusya ile harbederken, o Japonyü, sdasna | salıverilmişlerdi.. Burada cepheye Rusyanın o uzak sahaya harikulüde bir sarette * üreyen bu gönderebileceği nsker kadar bir hayvanların sayın bugün yüz binle- kuvvet ancak yollıyabiliyordu, Bu- çi aşmaktadır. Yosun, saz ve çay gün, bu kuvvetin kaç misline çıka- ye nehirde büyüyen otlarla yaşıyan tabileceğini ancak kendisi bilir. AY- bu hayvanlar, bu suretle bizlere de Bi devirde, Japon donanması, Rus büyük bir hizmette bulunmakta, ve filosunun yarısı kadar bir. kuvveti . ehir ve çayları temizlemek, tara- temsil ediyordu; bugün Amerika ak gibi bir zahmet ve külfetten deniz kuvveterine pek yakın bir Gi. kurtarmaktadırlar, Siyah kuğular, lo sahibi bulunuyor, İderin olmamak şartile hem tatlı, * |, İbem de tuzlu sulardan hoşlanırlar Hiç şüphesiz, Matsuoka, on beş Göl diplerinden uzun boyunları sa- bin kilometrelik mürakabe icinde, ! yesinde çekip çıkardıklar sazlarla bütün bu geçmiş asrın Japon 3€7-! yuvalarını kuran binlerce kuğuların güzeştlerini ve yayılmak istiyen bir yumurtalarını toplayıp satmak da milletin bitip tükenmek bilmiyen di- | esbabı için büyük bir kazanç yolu dinmelerini gözden geçirmiştir. Ja- kaynağıdı. Nitekim yalnız bir göl. ponyanın doymak için pirince. iç-' den senede 30 binden fazla yum: iz bırakmaması mümkündür. seamananman —— da vardır ki bunlar Yazan: Londra Ki Hiddet bir daman ateşine benzer, siz de kızsanız, kızdırsanız, hâdise üzerinde sk sik rar edilmedikçe çabuk geçer, SON- POSTA başkasını da ge “ALEMİNDE | KEŞİFİ Siyah kuğular Ayrıca yalnız boyunları siyah olan kuğular dünyanın en güzel hayvanlarından maduddurlar hayvanat bahçesi müdürü D. $. Smiıh Kuğuların bir de siyahları vard.| Hava lodoslu ve fırtınalı olduğu p, zamanlarda kuğular, daha ziyade mahfuz köşeleri ve koyları seçerek binlercesi bir arada toplanırlar Ür kütüldükleri takdirde kümelerle ha valandıkları vakit, çıkardıkları 808- lerle, büyük taraklı ayaklarının su- yu şiddetle dövüşlerinin çıkardığı aksi sadalar tâ uzaklardan işitilir. Siyah kuğular İngiltere havasına alışmamakla beraber, buradan ik- lim bakımından Avustralya ile hiç bir aynlığı olmyan o Yeni Zelânda 5 Hiddet ile nefret arası.. Kızmaktan . ve kızdırmaktan ziyade nefret duymaktan ve nefret uyandırmaktan çekininiz. Nefret zeytinyağı lekesi gibidir. genişler. daima az çok yeri kalır. 188 Yeni Kör CATwTETKİKLER Hararet derecesini tayin etmiye yarayan boyalar Katran ve balmumu ilâvesile yapılan otomobil lâstikleri, bir günde imal edilen sığınaklar Almanların tanınmış kimya tröst|bu renkler sayesinde kolaylıkla ta- lerinden biri olan Forben endüstri,yin edilebilmektedir. hararet derece Yeni tip otomobil lâstikleri Amerikalıların yaptıkları teerü- İbe ve hesablaran otomobil lâstik- lerinin eskimesi- ne sebebiyet ve- ren en mühim â- mil, İren esna. | sindi lüstiklerin yere sürünmesin- de den yan bir takım boyaları o satışa çaklarmıştır. «Ter İ mokoler» — adı İverilen bu boya- ilar, değişen ha- 'raret karşısında er renklerini de değiştirirler. Bu esaba göre imal edilmiş olan bo-, “* yalar, bir mekanizmanın! veyahazd/mik, , Şimdi. Amerikalklar haz inn siren e lir yese bir madde ilâvesile otomobil lâstik kanizmin veyahud o cismin, gayet maaş aeeka pille yapmak » B3Yet dırlar. Katran ve balmumu ilâve- dakik bir surette ve pratik olarak! gile mahiyeti değiştirilen bu yeni çe hararet derecesini ( göstermektedir.| şid otomobil lâstikleri, yapılan son ler, İ tecrübelere nazaran, 160 bin kilo- Farben endüstrisinin yaptığı bu! metreden fazla yol katettikleri hal oyalar sayesinde, kısa bir zaman de gene eskimemektedirler, ve mekân faslalari arasındaki ha-| (o Amerikalıların bu yeni taret farklarını kayd ve tesbit et çok mühim telâkki edilmektedir. TK 5 numar boya kret eş) Bir günde inşa edilen sığınaklar cihaz mıtılmadan önce açık sarı tenk te ise IT0 derecelik hararette m&-|“ Tayyare hücumlarının gittikçe a- ş mansiz bir bal alması, bütün dün. tahassul hararet- nekşe rengini alınaktadır. Diğer ta- raftan 4 numaralı boyayı ihtiva *-İya hükümetleri den cihaz ise ısıtılmadan önce kır. mızı renkle ise, 135 dörecelik hara- rette mavi renge boyanmaktadır. Di yeni yeni sığı- naklar yapmıyağ sevketmektedir . icadları |! kadar memnun görünmüyor, hele Bu boyaların bir hususiyeti de, s0- hava değişmelerine asla tahammül guktan sonra da hararet karşısında edemiyorlar. o Avustralyanın baha- kazandıkları rengi mnhafaza etme- v, İngilterenin sonbaharına tekabül Jeridir. Bu vaziyet, insan elinin eri. ettiğinden, siyah kuğular, gayet ta.' şemiyeceği, veyahud güçlükle erişe- bü olarak İngilterenin kiş mevsi- bildiği yerlerdeki hararet derecesini minde kuluçkaya yatıyorlar ki, bu ge tayine yaramaktadır. Meselâ tay da ekseriya yumurtaların donma" yare motörü aksamının bazı par unu İntaç ediyor. Cenubi Amerikada bulunan bir yaret derecelerini tayin etmek sim- kuğu vardır ki, çok güzel ve cici bir diye kadar imkânsızdı. Halbuki bu kuştur. Siyah boyunlu kuğu diye ad » oyalar bulunduktan sonra bu da landırılanı bu güzel kuşa İngiltere)“ ömkün olmaktadır. Çünkü büra“ de seyrek olarak , tesadüf (edilir. imaktad Pek nazlı olduğu için de İngiltere, |rct derecesinin tayini - matlab olan nin rutubetli havasıle pek imtizaç motör Parçası, motörün . harekete edemez. Siyah o boyunlu kuğular, | geçişinden önce muayyen bir renge yavrularım çıkarır, erkek kuğu iki. boyanmakta, bilâhare O motör dur- sini, dişi kuğu da diğer ikisini bö-! duktan sonra, bu rengin son şekli lüşerek sırtlarında gezdirirler. ne bakılarak hararet derecesi tayin dilebilmektedir. çalarının, motör harekette iken ha | Son zamanlarda Amerika Herbi- ye Nezareti yeni model bir tayya. re sığınağının tecrübelerini yapmış ve bunun pek kullarışlı olduğunu görmüştür. Bu yeni model tayyare sığınağı, ayni zamanda minyatür bir «kalen vazifesini de görebilmekte- dir. Amerikanın yaptığı bu yeni mo İdel sığınaklar, betondan yapılmış olup, cami kubbelerini andırmakta dır. Bu sığınakların kutru 4 metre-| dir. Kubbesinin kalınlığı 45 santi. metredir, Bunu icad eden mucidin sözlerine nazaran bu sığınaklar pek pratik olup, beherini bir gün için-| de inşa etmek kabildir. Yapılan tecrübelere nazaran bu sığınaklar, İen ağır bomHalara bile tahammül İ edebilemmektedir. Bilhasas sığınağın Dünyanın en güzel kuşu hangisi- | © | dir?. Diye sorulduğu zaman, bö; Muhtelif hararet müvacehelerin- | doğrudan doğruya üzerine değil de, Sözün kısası Lüküs soğan! E. Ekrem Talu eçen sabah bizim « Bekâr palâs sın komanyasını ida- re eden arkadaşla beraber Anka - rada pazara gittim. İ Baş şehrimizin, Nevzad Tando- ğan gibi eşi bulunmaz bir idareci- nin azami faaliyeti, iş bilgisi ve hüsnüniyeti ile yüz küsur bin ki- muhtelif oyerl bu kurdurmakla milli ekonomimize büyük hizmet etmiştir. Fukara, orta halli ve hattâ ol - dukca müreffeh aile reisleri sabah İsabah bu pazarlara gelir birkaç günlük erzaklarını ucuzca temin İederler. Diğer taraftan civar köy- Tülerimiz de vwahsullerini, muta « İvassıtların füzuli ve zararlı müda- halelerine muhtaç kalmadan, di İrudan doğruya müstehlike & mek, akşam olunca da mütevazı azançlarını, koyunlarına p köylerine dönmek imkânını bu - lurlar. Yani kısacası, bu pazarlar sayesinde hem şamdan temizlerir, hem de plâv yağlanır. Bizim arkadaşla beraber o sa- tıcırın sergisinkken < ötekininkine gezip duruken bir yerde gözümü- ze temiz yüzlü bir soğan yığın ilişti, Kuru soğan Türk mutfağı - nm gayri müfarık Tâzımıdır. A - #ırdır, muzırdır derler amma, mü“ barek, yemeğe tad verir, çeşni verir. Hem ne de olsa dedelerimi- zin zamanındanberi alışmışız, on- dan vazgeçemeyiz. Sergiye sokulduk... — Kaçtan veriyorsun Soğanı, hemşeri? Adamcağız temiz mal satan bir İtacirin kendine mahste istiğnasile, yüzümüze bile bakmadan cevab verdi: - On beş! Biraz ötede buna yakın soğan» ların on kuruşa kadar satıldığını görmüştük: hayret ettik, | Neden bu kadar pahalı? Baş- 'kaları ona veriyor. diyecek olduk. j9. bu sefer bakışlarını bizden yas na çevirmiye tenezzül etti ve : Bu, dedi, onlara benziyor jmu? Bu soğan Jiküs'! ! Gördünüz bit yedi dolaşır İderler. Bir sakat tabir de bakın jmerelere kadar yayılmış! Şu kaşar peynirine verilen ünvanı tâ An - kara pazar yerindeki soğena da yakıstırılmış, takılmış bulduk. Pazarlığa bile girişmeden, adam cağızm yanından ayrılıp evimize dönüyorken, arkadasım dedi ki: oldu olacak, adliyesi » nm da lüksünü bulsa. da mubtekirlere onu tatbik et- iseler; ne dersi RE Fatihte kanlı bir boğuşma Balatta, Toptancı sokağında 35 numaralı evde oturan Kemale, Hocapaşa sakinlerinden Abâdinin İbir müddettenberi araları bir a - İlacak meselesinden dolayi açık (bulunmaktadır. Evvelki gece, Fatihte Vödine caddesinde birbirlerine tesadüf &- den Kemalle Abdi arasında bu yüzden bir kavga çıkmış, bu #sna da Abdi bıçakla Kemali başından ve wüfudünün diğer yerlerinden apr surette yarlamıştır. | rhiında kavgaciları a- tinde bulunan Hasan adında bir genç de elinden yaralan miştir. Kemal tedavi edilmek üzere Cerrahpaşa hastaesine kaldırılmış, Abdi yakalanarak hakkında taki- bata başlarım mü? yi Bir to mek için petrola muhtaç olduğunu) ça toplanarak pastacılara satılmış-! bir kere daha hatırlamıştır. Uzak-İrir. Zira alikadarların ifadesine göle sorguya cevab vermenin ve ka-|de geçirdikleri değişikliklerin tayi-) civana düşecek bombalardan, s- şarkın kâmilen Avmıpahlar elindeye, kuğu yumurtası pasta yapılması! der müşkül olduğunu bilmekle bera | ni birçok lâboratunr meesilerine ih ğınak hiçbir suretle müteessir olma- bulunduğu devirde, Japon gücünün| na pek elverişli, ve bir tanesi beş ber, güzellik bakımından birinciliği | tiyaç hissettiren bazı mürekkeb ma baktadır. ancak Çarlik Rusyasına geçebildiği-|avuk yumurtasına bedeldir. (Devamı 7 nci sayfada) kinelerin bararetleri hataret ölçen NİZ. ni, fakat, ondan da çıplak ve soğuk |: 2. er üne 7 me sayfan) ra sahralardan başka bir şey alamadı- ğını, Japon hariciye nazırı herkes. ten iyi bilir. Bütün bunlarla birlikte, Tüponyanın dört senedenberi, Çin topraklarının bitip tükenmek bilmi-| yen mesafeleri içinde kaybolmuş! *bir halde bulunduğunu, Japonyanın | Çinde içinden çıkılmaz bir bataklığa saplandığını elbet hesab etmistir. Japon O emperyalistlerinin — bir hayli zamandanberi, manası «cenu- ba doğru» demek olan bir siar ile: — Miyami yel Miyami ye! diye bağıran. sesleri, trenin o gürül- tüsü arasmda, onun kulağından hiç (Devamı 6 men sayfada) TAKVİM Arabi siya 1980 Kasın 189 ISTER INANMA! Ne kadar şaşırdığımızı tahmin edebilirsiniz. | Malümdur 100 kuruşluklar arasında kalp olanlar pek çoktu. Bunun hükümet bu liraları tedavülden kaldırdı. Devlet şimdi yeni liralar a- rasında bir tek kalp olmadığına kanidir ve şimdiye kadar da yeni liralar arasında kalpına tesadüf edil nemiştir. Hal böyle iken O tram- vay idaresinin biletçilerine kalp liraları almayın. diye emir vermesine biletçilerin de ayar memuru gibi lialan garib jestlerle muayeneleri- nin doğru olduğuna, TEPE INANMA! İSTER, INAN, Dün Aksaraydan, Aksaray - Harbiye ttamvayına ( binmiştik. Bi- | letçiye bir gümüş Kira uzattık, Biletçi lirayi görür görmez yüzünü ekşitti. Evvelâ, bozukluğu olmadığın zannettik. Fakat lirayı alıp vatmanın yanina gidince hayretimz arttı, Çünkü, bay biletci, lirayı İ vatmanın önündeki demir üzerine atıp atip sesini kontrol ediyordu. Nihayet: İİ — Ben bu lirayı ulmam! Dedi, ki, eski üzerine Sebebini sorduk: — İdarenin emri var. Kalp biraları alamayız. ISTER iNAN,

Bu sayıdan diğer sayfalar: