2 Sayfa Hergün İnsan ve alet Namaz Mübittin. Birgen —— GG örörorz b bu harb, bir teknik o harbidir. Teknik, bütün stratejiyi değiştirmiş, bütün! plânları bozmuş ve kumandanları şaşırtmıştır. O, zamanımızın bütün hayatında olduğu gibi askerlik sa- basında da o kadar büyük 3 Bikler vücuda getirmiş bulunuyor ki hangi sahaya baksak bunun eserle Tini tesbit edebiliriz. Harb halen eli- ni Okyanuslara kadar uzatabiliyor- #a, Berlin bombardıman ediliyorsa, yahud, birkaç yangın bombasile bir | hedef yakılıyor veya bir ordu “bir! taraftan kalkıp diğer bir tarafa pek kisa bir müddet zarfında nakledil mek mümkün oluyorsa bütün bun lar modern tekniğin marifetleridir. Fakat, bütün bunlara rağmen, teknik bu harbin hâkim kudreti de- ğildir; onun yanı başında, insan da ayni kudret ve kuvvetle kendi rolü- nü oynamaktadır. Teknik, cansız bir kuvvettir; ruhu oluyan bir ip- san İcadı, ona ruh veren, onu can- andıran ve onun hareketlerine hâ- kim olan insan kendisidir: Onun zekân ve onun Tuha, le eski bir söz «el işler, alet övünür» derdi. İş- liyen, insanın sade eli değildir; asıl işliyen kuvvet, insanın zekâsı ve ru- hun kuvvetidir. Bunun için, eski ta- biri biraz değiştirerek «insan yapar, alet övünür dersek insanla alet a- tasındaki münasebeti daha iyi ifade #tmiş oluruz, # Bu harbin hâdiseleri, bu hakikati güğet gürel gösteren birçok misal SON POSTA Muvaffakiyet veya muvaffakiyetsizlik o karşısında çoğumuz ya m yahud — tefrite düşeriz, Tl ayan Sy a oray MEZ Yer Resimli Makale: — Muvaffakiyeti de muvaffakiyeisizliği de ölçm NN GG NN Hidiseyi bir müvaffakiyet ulsapı veya az vaziyeti ya tozpembe, yahudi da baml çel da Tetkikler J —————— Akdenizdeki İngiliz istinad noktalarından d “3 (KTÜL ölçenimiz bundan ileri Catulle Mende muvalfakiyesizlik olsun pek bulunur. Hayal sukutuna MENDES) Yazan : Halid Ziya Uşaklıgil eği bilmeliyiz & Mart Sözün kısası İzmir fuarında Şeytan dolabı E. Ekrem Tatu üzel İzmirimizin, bizim Dz. Lütfü Kırdardan aşağı kak mayan dinamik bir Belediye Reisi var, Şehre önemlice bir gelir kay. mağı olan semelik fuarı her yil biraz daha cazib kılmak, ziyaretçi #mi mütemadiyen artırmak ve code, varidat çoğaltmak için ne yapacağını bilemiyor, | Hakikaten de, fuar seneden sc- İneye güzelleşiyor. inkişaf “ediyor, yârü ağyarın takdirini, tahsinini ka. zanıyor. Ortalığın karmakansk ok İ masına rağınen geçen yil bile İzmi- re akın eden smeraklıları trenler al- madı. vapurlar taşıyamadı. İnşa. lah bu sene de ağzımızın tadı bo- zulmaz da Dr. Behçet Uzun arzedeceği yenilikler önünde hay- ran hayran durur, seyrederir. Geçenlerd, bizim gazetelerin bi- rinde sayın Doktorun gelecek fuar için tasavvur eylemekte olduğu bu yeniliklerin İistesimi okurken bir de şeytan dolabı kurulacağım gördüm. Bu şeytan dolabı, söylendiğine bakılırsa, bugüne kadar eşi emsali 2 | görülmemiş, fevkalâde, Ermeni va. tandaşlarımızın dedikleri gib kıyak, tefarik bir şey olacakmış. Ve onun bir hususiyeti de | kalabalıkça bir kütleyi ayni zamanda eğlendirmek imkâmim temin etmesi imiş, Gazete fazla tafsilât vermediği için kendi İ kendimez — aceb ne mene şeydir? di- 74 düşünmeğe keyuldum. Uzunca ömrümde dolabların çe- verdi, Meselâ, Finlandiya ile Rusya arasındaki muharebeyi dikkatle ta kib etmiş olanlar gördüler ki alet her iki tarafta da vardır; fakat, bir taraf ba aleti başka türlü kullandı, diğer taraf ta büsbütün başka türlü. Zekâ ve bilgi bakımından Fin- landiyalı daha çok kuvvetli idi; bu- nun için, her alet, Finlandiyalının e- inden tam hakkını aldı. Ruh kuv- —i— air zümresinin teşekkülüne bâdim! gg öğrenmi On dokununcu sarın sap yaramı | sima Malammmesladır, özde ki iu cin gümmük, öürenmiş. bir. ade da Fransız edebiyalıni Gen ziyade! edebi mektebin ilk banisi sayılmak | Yan. taş çıkartan bazı kallâşla. dolduran simelardan biri, daha doğ! tadır. | dolabına düştüm; Başkaları için m bir tabir ile kendisinde mütevvil (Bü tatihlerde L'Are “san'at na- kurulan dolablara uzaktan | seyirci şahsiyetler toplanan bir edib: Şair, İmile bir gazete ölen | kaldım; gene öyle iken bunların münekkid. temaşa eserleri, küçük, | Ricard ismimle bir edebiyat mün-| mekamizmasım az çek | belledim, büyük. hikâyeler yazan, çesid çeşid| tesibile Mendös munda bir tanış ;cabmda korunabilmenin yollarını makalelerile her mecnrusda, her ga-İma vukua gelir. Bu zatın etrafında araştırdım, falan filânl, Kıbrıs adası Yazan: Hasan Âli Ediz “ . İngiherenin Cebelüttarık O boğazı ve Malta adasından sonra Akdeniz- deki üçüncü istinad noktası Kıbrıs adasıdır veti bakımından da Finlandiyalı; , İngiltere, Malta adasmı işgal ©- zetede ismine tesadüf olunan (birİşiir ve san'at meftunlarından mü. da. adi Satünda dale derek orin Akdenizdeki vaziyetini #uharrir. Ben onu ber vasfından |rekkeb hir zümre muayyen günler hye e ille eni deği e hasmına kayı yüksek bir kudret gösteriyordu, Bunun yüksek | tahkim ettikten sonra, yavaş yavaş bir aded üstünlüğüne tağmen, Fin-| Akdenizin şarkındaki vaziyetini de landiya, beklenilmiyecek bir muka. | sağlamlaştırmak lüzumunu hissetti, e Giles, İngiltere bu lüzumu idrak edince, Ayni müşahedeyi, İtalya ile Yu.lilk hatıtına gelen yer, Kibris adasi nanislan arasındaki mücadelede de | oldu. görürüz. İtalyanlar teknik o bilgide) (Kibrıs adası, Sicilya ve Sardun. İbet Yunanlılara karş çok üstün) yadan sonra, büyüklük itiberile Ak- denizin üçü: gelen bir adasıdır. Kıbrıs adası, küçük Asyanın (yani Anadolunun) 72 kilometre cenu- | bunda, Suriye sahillerinin 111 kilo. metre garbındadır. evvel küçük hikâyelerile tanıdım İde içtima ede.lerdi, Mendâs de böy ye derhal meclüb oldum; e kadarİle dostlara malikti, her iki zümre ki en hosuma giden küçük hiküye-| arasında bir ziyaret teatisi ve bu- lerinden ikisini terceme ederek ilk! nun neticesile bir fikir telâkisi ha- önce İzmirin «Himetn gazetesinde, |sil oldu, L'Art gazetesi yalmz man daha sonra «Nâkilv serlevbasile neş|zum eserler meşteden haftalık bir şi rohluman dört cildlik küçük hi külliyatında (bastırdım, birini zikredeceğim: «Sadayı mazi». Küçük hikâyele. bilemedim. Düşüne taşdıa, Zihsim nihatet şunu buldu: Şeytan dolabı olsa olsa, son zamanlarda dillerde, gazetelerde, ajans haberlerinde, si- yasi vaziyet tefsirlerinde adı > r dolaşan mahud üçlü pakt olma! Yelir mecduam şekline girdi. İşte yeni 2 dedim. Öyle ya, onun da ka Bunlardan | Parnasse bu suretle doğmuş oldu. 'jabahk insan kütlelerini oyalamak, a end ik gü mecmuasını 1864 avutmak, eğlendirmek hasas veri e henüz yirmi iki yaşında iken nes! o Fakat, sayın Doltonan, amanın m e e ie etti, ve buna şiirde bülbül mana-| deyimi. Eğer kuracağın dolabın © ki ka sonunuladar baml olar ie İsina alınan Philamela namını verdi, bahsettiğim ile uzaklar yakından sonunculardan hasıl olan in-| O tarihte edebi tenkidler yazan benzerliği varsa; vazgeç! Halik a el dürler, Ellerindeki aletleri, hasımla rına nisbetle, çok iyi kullanabilirler. Ellerindeki vasıtan mından da Yunanl farkıdır. Ayri denizaltı İtalyada da var, Almanyada da vardır. Fattâ, İtal yanın denizalu filosu bütün dünya denizaltı Filolanmn en mükemmeli olmakla maruftu, Halbuki, iki tara- fın bu aleti kullanmak yolile aldığı neticeye bakınca görüyoruz ki ara- da dağlar kadar fark vardır. derin tün olduğunda şüphe yoktur. - — ” nunla beraber; Yunanlılar ötekiler) (o Kıbrısın arazisi fevkalâde ab. tiba diğerlerinden husule gelen t©-İ meşhur çair Th&odore de Banville| dımı bile değiştir ki iltibasa mahal PE dl izi bedretiileş ve çeki, sulardır, Ha, Rilenle Kime bimek sirim dumundadır. Ne için)... Bu-| genç şairin bu mecmuasını pek ha-| kalmasın. Hem zaten dolab kelime. daha müsbet neticeler aldılar. miaden cevherlerine malik olduğu nu tahlil etmek biraz zordur. ÖYİSİ aretle alkışladı ve bunun “pek azlsi inanın zibnini çeler. midesini bü Ayni tayyareyi, Alman da, İngi-| halde bir sanayi memleketi olmak zannediyorum ki bu muharrir, vas) saman içinde gör ve san'at âlemin-| landırir. Sihirli geçid, periler ma- Biz de, İtalyan da kullanıyor. Fakat, |tan ziyade bir ziraat memleketidi b mümeyyizi olan üsliba, çeklelg, kendisine pek mümtaz bir mev! arası de, ne dersen del Tek şa İsgilizin elinde, Almanın elinde tay. | Kıbrısta da, Maltada olduğu gibi: Ep “isid tekayyüdlerini | manzımelerinİk; yaratacak olan bir ann'atkânn| dolab lâfını kullanma, yare başka bir alet oluyor. İtalyanm | Buğday. pataler, pamuk, tütün, ü-, Kibrsta Nicasiada Ayasofya camisi Me'ifret ile tatbik etmek istediğin) ühesiri olduğunu ilân etti Mö-| Bunun dışnda. Cenabı Mevii elinde ise, tayyare bir uçma aleti|züm, şekerkamışı, İimon, portakal, de büyük bir şöhreti baizdiler. O (den bunlarda ami şiirin ruhu sis) pekkid bu kehanette hiç aldanmı | Gör İmiş eelendirmek hususun. olarak kalıyor. İtalyan tayyareci | dut yetişir. Kıbrısta dut ağaçları bol) Kıbrıs adam, büyük İskendezin ö.| lenmiştir. Bunun içindir ki bu ma-| yordu. Hakikaten Mendât © ilk SİZ Semer esin uçmasını ve tayyareyi kullanmanı! olduğu için öpekçilik te bir hayli limünden sonra tekrar Mısırlıların | kalede manzumelerinden pek azını! | acmuayı muhtelif mevzularda in-| Vazseç dolabd Tevfik Ça- pek iyi bildiğini her zaman isbat et-| ilerlemiş bulunmaktadır. Şeline geçti, Milâddan önce birinci a. | alacağım: Hele tercemede | bunlar) çar eden ve ardı arası kesilmiyen İlabdani © ve miş olduğu halde bu aletle harbe Kıbnsta geniş mikyasta her cins| sırda Romalılar Kıbrım zaptettiler. |eskâle aid meziyetlerindem sıyrılın-| serlerile takib etti. y abdan! ö mesini iyi bildiğine dair pek az mi-kasablik hayvan da yetiştirilmekte. Roma imparatorluğunun inhilâli|cn pek eğrkik kalmaktadır. Arnu | “yene MKip en l vazan © EY abi sal verebilmistir. Bu mukayesede, | dir. Bunun için Kıbne adas çok|den son Kıbme srasile: Bizamlı. ederdim ki vmuharsirin küçük hikâ.|, | Mpeeemee e iyor kir eksen 5 yapan zekâ ve teknik | miktarda sığın, koyun, keçi ihraç et-| ların, Arabların, Haçlıların, Cene- yelerinden Türkçeye makledecek|pii m? MM ne göz enkme iki insan arasındaki rub | tiği gibi katır, eşek te ihraç etmek. | vizlilerin, Venediklilerin eline geçti. hinrmet erbabı zuhür. etsin. Bunları yaram bayat ven ul | nim en yüce bir münekkidi payes tedir. Kıbnun en meşhur ihrucat| | Kabns 1570571 yıllarında Türk. | terceme etmek, bugün şuradan bunlmi e yerinde tevakkaf © emek sine çıkaran makalelerinde bile in- maddelerinden biri de süngerdir... (ler tarafından zaptedildi. Kibrm a-|radan çala kalem nakledilen ve ek Honey Grad bi e her eekik sanı sürükleyip götüren bir cazibe- Kıbrıs adası çok eski zamanlar. das Osmanlılar elinde | bulundağu |seriyet üzere tatbik yahud telhis e-| din neden, yorulma. /3i vardır ki bunun menbar fisaninin danberi madea cevherlerile meş. zamanlar, harici teşviklerle birçok) dilen küçük hikâyelerden çok dan Ki“ Jr ve zamanına yöre de|esiz güzelliğidir. Zekâsı nasıl bir hurdur. Bakırın lâtinee | ismi olan isyanlara oldu. ha fazla bir zahmete mütevakkıf. çakışan ve zamana gör GE) nine uğrarım uğra ormanı der «cupruma kelimesi, Kıbms adasının XVİİİ int yüz yılın sonlarında |tır: fakat ni'met de zahmetle mü.|öSMeKeR ma ili bal tütuetumn biz meg'ele vardır ki isminden gelmektedir. Buçün Kib- ve KIX untu yüz yılın başlangıçla. |tenasib olur. Kilanmdan birini İrae eden bu rw bunun fösupu şiirden ve ona tercü nstaki bakır madenlerinden az isti-| ında, Yunanlıları istiklâlini intaç | Catulle Mendös muhtelif cephe-| Kalamar andan ziyade bir şa man olan üslübün başmetinden baş fade edilmektedir. Buna karsılık eden hareketler vukun geldiği za. |lerden tetkik edilnce, fıtratının kay). Xx. an İsen, ka bir sey değildir. * kaya buzu, mebesr, ale, ve mermer man Kıbna ta bu hareketlere İâkaydi| nağından bitmez tükenmez bir me-| bsr yanlarının ruhu şör sermaye; Eserlerinden ancak başlıcalarını Bu misalleri sıralayıp gidebiliriz. | istihsal edilmektedir. | kahnadı. Fakat ada halkın -1804|be'an ile her. vadiye seylâbeler| gin Yarulmuştur ve hâkim olan işsret etmek mecbariyeti var, Ba Fakat, bu kadarı kâfidir. Kıbrıs udumam mesnhası 9 bin ve 1821 yıllarındaki isyan hareket, | gönderen bu yarım ee make çekiz ekl olan ifret uzun febrisden: şür külüyatı olarak İnsan ile alet arasındaki hilennikre minrabbair sile beef 967) ni Bi atli “varid. vücuda getirdiği eserlerin dolgun | Mİ inde bir vekayyüddliz.» sesle aç münasebet, hiçbir zaman bu barb-| bindir. Ahalisinin "5 75 şi Rum, 5) 1832 yılımda, Mısır Hidiv; Meh-| febrisi karsısında hayran olmamak (defecesimde bir te ayyddürn İren, eleğmum Akşamları, «Üç de görüldüğü derecede göze çarp-| 20 si Türktür. Bir miktar İngiliz vel med Ak Paşanın oğlu olan İbrahim mümkün değildir. Bu makalede) o Münckkidin telhiz olunan vu kun NX O e Ağlıyan, Düşünen mış değildi. Bu harbde gördük ki| İralyan da vardır. Paşanın isyan hareketleri zamanm. |bunları saymak imkânını bulamıya;mütaleası şeiirin san'at hüviyetini ie-| Kar vesaire. Temaşa eserleri aletsiz inan zayıf bir mahliktur.| (Başlıca şehirleri: Nikosiya, Lima.!da, Kıbrıs adası da İbrahim Paşanın rak yalnız başlıcalarımı işaretle ik-|mal eder. Külliyatını teskil eden on | Vet ven gacinlardan, hatta Fransa az aletle hareket ettiği için! zel ve rn, İ eline geçmişti. Fakat başta İngiltere|tife edeceğim, ikadar şür külliyatı, yirmiyi aşan te-/T iin yazılmış risalelerden bi- kolay mağlöb oldu. Fakat, insamaz| Kıbrıs adas çok eski bir mede-! olmak üzere büyük devletlerin taz-, Her seyden evvel tercümei hali-imaşa eserleri, elli raddesindeTo.|Oi. ielik kam takim takim eser aletin de iş göremediğini çok misal- | niyete sahibdir. Kıbrıma medeniyeti yiki altında işgal ettiği diğer yerler ne bir seri göz atalım: man ve küçük hikâyeler mecmuası, | ar, mürekkebdir. Bunların en lerle gördük. Akdeniz havzasının medeniyeti ile! arasında Kıbrıs adasını da tahliye) (1842 de Bordo şehrinde doğdu. | yüzlerce san'ata dair tenkid ve tah) 1.) meyanmda o nSilâh Kar- Alet çok kuvvetli bir şeydir; fa- | yapıttır. Kıbrıs eski Misırlların elin. | cimek mecburiyetinde kaldı. Çünkü |henüz yirmi yaşına varmamışken| lil makaleleri arasnda bir seyran|(. .. Gecndejine, Mâdöe kay- kat, ona, gene insanım kumanda et-İde de bulunmuşta. Tarihlerin kay-| o devirde İngiltere için Akdenizde | Parise geldi ve orada hemen Re-| yapılınca ve bu seyran az çok tarih Si. | eldir. Ekseri manzum olan yue Fantaisiste namile bir mecmüs | sırasını tesis ederek burada isimleri az çok | halesinde bir yenilikle zuhur ettiği- tanılmağa başlıyan ve sonra en ge-İne, fakat hiçbir zaman bu değişme nis mikyasta istihar eden genç sn-İde şirden, san'attan, üslübn itina- onları takiben de Yunan! Rus harbinden sonra vökua geldi. İirleri toplamaya muvaffak oldu. Faldan ayrılmadığına dikkat etmemek oldu. Kıbnam! o 1877.78 Tük - Res başbinde| kat onun al muvsffakiyeti yenilmümkün değildin ve onun bütün Yunan tarihin. (Devamı 4 üncü sayfada) İdoğmek üzere bulunan OParnassien' yazılarında, hattâ kendisini zame- edince onun her imi İY temaşa eserleri sahnede muvaf- fakiyetle temsil edilmiştir. (Devamı & mer sayfada) elinden | dettiğine nazaran Misir Fir'avunla.' Mısra yakın bir yerde istinad nokta- rından Totmesom İli. milâddan 2 s elde etmek fevkalâde kizumlu idi. bin yıl önce Kıbrıs ilk defa olarak | Fakat Kıbrıs sdasınt iş- işşal etmişti. Daha sonra Kıbrıs, Fi.| gali çok sonraları, 1877 *78 Türk - mikelilerin. mesi lâzım geliyor. İnsan çıkan alet, insamın karşına yenil mez bir kuvvet olarak çıkabiliyorsn bu da onun gene kendisini kullana- cak olan insanın umumi vasıflarına buğh kalıyor. Demek, dönüp dolaşıp her sey, e İSTER iINAN, iSTER- İNANMA! dud da olan, ruh kuvveti yüksek olli ir meslekdaşımız: Hergün bir kabine toplantısı Yapılıyor, saatlerce konuşuluyor, duğu zaman pek çok seyler yapmaz) y odavya ne düşünüyor? Başlığı altında uzun bir etüd | müzakerelerde bulunuluyor, derken nazıtlar arasında ihtilâf çıkı: ya ve harikalar ere kadirdir. papil. > »r, içlerinden birkaçının çekildiği söyleniyor. Alet, evet; fakat şeyden ev- k üze duğu besbelli, kararı ne Yazısının esaslı bir bilgiye dayandığı meydanda, tetkik netice - si verdiği hükümlerin doğnu olması da mümkündür. Gerçekten Yugoslavya ne düşünüyor? Yalnız ne düşünüyor, de- ğil, ayni zamanda ne yapıyor? Merak edilecek bir noktadır. İşte 48 saat oluyor ki, Alman ordusunun (o Bulgaristana (girdiği gün başlayan Yugoslavya rahatsızlığı arttıkça arttı, nihayet mih rak noktasını buldu. INAN, İSTER vel insan! Muhittin Bi »gen Ahmed Hamdinin konferansı Notre dame de Sion da Salı gü- nü saat 16,45 te Üniversite prole- sörlerinden Ahmed Hamdi Tanpr- nar «Avrepa kühürünün şarkla te. mam» mevzuu üzerinde bir kenfe- vans verenekiir, öceğiz. Yugoslavya ne ndü. ne yapt? Göreceğiz. Bu dakikada ne d üğüne “e ne yapmakta olduğuna gelin - ce, doğruva veya aksine İhtimali olan muhtelif faraziyeler & > da muhakkak olan bir tek nokta vardır. Bu nokta da şu mul beye sebeb olan, yahni da bu mu'#rebeyi tacil eden *Danziz. seh- ini insanların ne akla hizmet eprek kurmuş oldukları bahsi ü- serinde ac bir düşünceye dalmaktan ibarettir, IŞ LER iNANMA!