15 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

15 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Nalân — Sorma başıma gelenle- ri, sorma. Büyük, çok büyük bir teh- Bike atlattım. Alev — Geşmiş olsun. Nalân — Ölüyordu. Az daha be. ni yalnız bırakıyordu. Bir hafta ev. veldi. Neden, nasıl oldu? İlastala-| niverdi. Alev — Kim ca- nım? Nalân — Kim ola- cak çocuğum, Alev — Net... Nalân — Dinle, Bir den durgunlaştı, koşa. ayamaz oldu. e var nonoşamu dedim, cevab verme. di. O siyah fıldır, hik dır gözleri rengini kaybetmişti o aalıyor musun) Alev —.. Nalân — Yatağına yatışdım, Elini tuttum, tiriyozdu. -üsüyordu. Üstünü örtüm. Hafif iniltilerle durmadan ağlıyordu. Alev — ve.e> Nalân — Bir haftadır sütünü bi- le içmedi, öl düşünerek, ne hevecanlar yeçirdim. Nihayet üzücü hastalıktan kurtul du. Beni yalnız bırakmadı yavrum. Alev — Kimden, hangi çocu. İundan bahsediyorsun Nalân. Nalin — Ha,.. Haç. Anlama. dın mi dahı? Çocuğum, yavrum, sevgili köpeğim eKara İncis dir. De- mindenberi onu anlatıyorum. , Öğretmen — Sana bir elma verse, ler, yarısını kesip kardeşine (yersen fakat biraz sonra elinde bulunanın da yarısını kessen onu da kardeşine versen elmanın kaçta kaçı kardeğin- de olur. Okur — elmanın dörtte biri, Öğretmen — Yanlış hesabladın. Okur — Bende kalan Yarma yari- sını kardeşime verirken, bak bu daha gözet, o sendeki parçayı tana ver, bunu sen ni, diyerek evvelce verdiğim yarım elmayı kardeşimden alarım da... . i Gaçen bilmec?mizde kazanan'ar Geçen bilmecemizde kaza - nanlazın isimleri Pazaresi gönü çıkacak sayımızda ilân edile - çektir. Hediye kazananlardan İstanbulda bulunanlar, hediye - lerini Pazartesi ve Persembe nleri idarehanemizden ala - Taşrada bulunanların osta ile adreslerine se0r0nne sana peraanrn0a sana tEpanoaN00 P0n9 SARA N Endişelerimde, o hatâ kap- tislerimd ebile manasız, yersiz ga” rib bir seyler olduğunu, aramızda bizi ayıran, bizi kalb kalbe, içiçe olmaktan meneden «bir şey» in var- İiğini nasıl © sezmediniz?... Oh! o kendine güveniz, erkeklerin kendi: Irine karşı duydukları © zavallı, saf emniyetleri! Siz de her erkek gibi erkeksiniz Necdet, Sevikliğinize myordunuz... Sevilmeniz size gayet tabii, geliyordu! Mademki beni seviyor dunuz, mademki karınız olacaktım. Üs tarafı umurumuzda mıydı yal Benim kalbimden geçebilecek giz- K. sırlı şeylerden size neydi, değil mi ya)... Necdet, dinleyin beni... Beni seviyordunuz... ma ben “sizi sevmiyordum... Bu kadar za. | saf|hâlâ kendi ret basit bir şey gibi) çalışın Çocuklar, Dünyanın halini biliyorsunuz. Harb başlıyalıdanberi, eskiden bo' İ olan, kolay bulunan birçok şey bu İlunmaz oldu. Böyle zamanda size de düşen bir vazife var: Mümkün olduğu kadar az bar- camak.n * Kalemlerinizi boş vere yontına- yınız, Ucu yazmaz hale gelsin, o za. man yontarsınız. l * İ Defterlerinizden oynamak için küğad ye Lüzummuz yere delter sayfaların çizip karalamayınız. * Lüzumsuz yere kâğd karalayıp Bay Tınmazın fena bir âdeti vardı, evinde daima yalın ayak gezerdi. Misafir geldiği zaman da yalın ayak karşılacılı, Kasaba hal kı Bay Tunmazı severlerdi. Fakat onun yalın ayak gezmesi biç hoş. larına Bay Tınmazı bu huyundan va; ek hevesine kapıldılar. Bay Tezgelenin Sevgi isimli bir köpeği vardı. Uysal bir köpekli, Fakat insan ayağı gör- mekten hiç hoşlanmazdı. Köpek şemsiyeyi yakalamış bir belde dışanı çıktı. Bay Tinmaz: — Şemsiyem gidiyor, Dedi. Sapını bırakmadı. O da dışa çıkt. Nihayet kurtarmaya muvaffak olmuştu sima şemsiye de yırtılmıştı. 'akat köpek bir türlü hidde- fini teskin edemiyordu. Atladı, Bay Tınmazı pantalonunun arka- sından yakaladı. ilmalelı İm gunadlem... Belki de esimdi Söylemekle daha büyüğünü işlemiş oluyorum... Amma esizi sevmiyor. ik bu sefer, Necdet kendini amada, bir çığlık kopardı, amma w kendine acaba Mine bir hezeyana mi tutu , diye soruyor. i — Necdet! Düşünün, Ma v bu bir mazeret değil; ormmuz ne kadar Fçliket| amma, biliyormu-. b akarete, iş| kikalan saydım... Senlin vurmssnı Fakat eski günlerin içimde içindeydim... Yl uğratıkyordum!. Necdet, hatırlayın. nasıl bir ıztırab, | resizlik içinde kıvranıyor- nasl bir Lariri dayanacık takatim kalma-| ker gibi görün Bugünün çocuklarına Bazı öğüdler iie, Bu salar da Mili eli Idu, sayıklıyor mujidim... Ve o son gete, sonradan lâstikle sineye kalkma. aşınır, * Elbiselerinize her zaman oldu- ğundan daha fazla itina ediniz. A- şınmasın, çabuk eskimesin. i ** | Çanralarınız oyuncakmış gibi ö. teye beriye atmayınız, yeni kalsin. * Ayakkablarınızın çabuk yırtılma. larına, 'paralınmâlarına seheb ola- cek, ayakla taş oyunları oynama- yınız. * Velhanl nesiz varın iyi ve temiz kullanınız. Eskimemesine dikkat €- ies T Yalınayak yezen'n başına gelenler | Bay Tezgelen bir gün köpeğini beraberine alıp Bay Tınmazın e- vine gitti. Bay Tınmaz, gene bers mutad yalın ayaktı, Köpek, onun ayaklarını çıplak görünce havla. dı, Bay Tınmaz köpeği susturmak için ayağile tekme vuracakmış giz bi yaptı. Bu esnada köpek onun ayak parmağını yakalamıştı. Bay Tınmaz, şemsiyesini aldı. Köpek | ayağını bırakmışn. Fakat bu s6- Fer de dişlerile şerhsiyeyi yakaladı. Bay Tinmaz, artık sokakta idi. yordu. bağırıyordut tarın. Onu kurtardılar amma, panta. lonundan da hayır kalmadı. O günden sonra Bay Tımmazı şiplak ayakla gören olmadı. Ar- ik evinde de çorap ve terlik gi- yiyordu, ca, beni sevdiğinizi anlayınca... Oh ne olur affedin beni... ik günden, sizi görünce, üvey annemin pençesinden kurtulmanın — çaresini bulduğumu anladım!... Gitgide, ön &eleri kendim da pek farkına var. madan içimde bir plân tasarlandı... izi Amma bir sevmiyordum... b li bir kürek maahıklrmı Gibi rtulmağa can atıyordum... — benim kurtarıcım olabilirdiniz... Si- zi sevmiyordum... Ame kapilaa| yapmağa » biliyo ece, iel vize kendimi ; beğendi. meğe veltendim... Mademki sizden | — kemik bekliyordum, yi da biraz başınızdan Yok yalan söylemiyorum, vallahi bir zaman oldu ki, sahiden saati v- Buttum!... Amma bütün © beraber olduğumuz müddetçe, da- gece yarısının yaklaştığını gördüm. | Gece yarından evvel gitmemeğe kârar vermiştim. . Öyle delice kur. —'sahiden de İşte o Zaman size taslavin- | korktuğum » o rezaleti «ben hazırla! şam... ; Mümkün olduğu ka: CO» 0 pe “. Ç Yukardaki resim parçaları, ay n ayn kesiniz, bir araya getirip bir kâğıda yapıştırdığınız zaman, çok sevdiğiniz bir sinema yıldızın tani- yacaksmız, Resmi bize gönderiniz. Doğru ©-| larak yapıştırmış olanlardan bir ki.! sye bir kilo (nefis (şekerle me, bir kişiye bir Sirley al! , ve diğer otuz kişiye de ayri ayn güzel ve kiymetli hedi. yeler vereceğiz. Bu bilmecenin ceva- bi en geç 28 Mart Guma gününe ka- dar idarehanemize gelmiş oknahdır. Bilmece cevabını bize gönderdiği- niz zarfın üzerine «Bilmece» keli. mesini ve bilmecenin gazetede çıktı. & sarihi yatı i mek istiyen, ve yiyen kimseye, Dünyanın en pisboğaz adam. kim olabilir?.. İşte bunu size ben anla» tayım.. | Adı Tom Mak Stepatsandı. Bu adam hemen hemen hayvanların etlerini yemişti. Bu hay- vuk gibi hepimizin etlerini yediği. miz hayvanlardan zannetreeyiniz. | Onun etini yediği hayvanlardan bir | kaçının isimlerini söyliyeyim. Balina | balığı, fil, su aygır, boğa yılanı, En leziz etin fil hortumu olduğunu söy- lerdi ve hele, saiçayla pişirilmiş bo- ğa yılanına berdi, Dünyada etinden yemediği hay- van kalmasa bterdi, Bu yüzden en tehlikeli seyahatleri göze alır, orta Afrikanın değme seyyahların gitme. ye cesaret likleri. ormanla. rinda avlanısdı, Fakat son:adan ( pisboğazlığının cezasını çekti. Seyahatten dönmüş- tü. Midesinde mğnlar bissediy ozdu. Doktorlara muayene oldu. Midesi| gayri kabili tedavi bir dale nie mekler yemesini ta sasen artık kendi de bir şey yiyemi- yordu. ünün son (senelerinde minen sütten başka bir şey koyamaz oldu. Rmşturn! Anlıyorsunuz değil mi,! sizinle evlenmek, beni kurtaracaktı! Zengindiniz, hürdünüz, karışanımz yoktu... Fakat ani bir şekilde karar vermeniz, üvey annemin de bu izdivaca tazı olmak kalmaları lüzemdı... Her şey güzel Guşunulmüş, iyi tertib edilmişti de- gil mi? Üstelik bunları düşünen, ya. pan da «bendimu. Kendim bile zor inanıyorum! Sanki kötü bir rah bü- tün irademi bükmü oluna almış, şahsiyetimi yok etmiş ve beni bir kukla gibi, ba utandım, ae'kli 6- yanda yürütüp sürüklemişli... İş iş- ten geçince, ancak Yeşilköyde ken- dime geldim, çirkim hareketimin © ve manasını dah; an- hyabildim... Vicdanım dile geldi. Çok defalar, sizin merdliğinizi, ter- temiz İtimadınızı, bana olan imanı! hızı gördükçe, utancımdan ağladım! | öyle » Kurum! bir defa bile kaçırmadım»... Bir an| müthiş bir korkusu vardı ki, o ba-İdi yata tekrar döneceğim diye öyle bir haşyet duyuyordum ki... Size ya. İsn söylemekte devam ettim... Doğruyu gizledim... Ancak bu ak. —ayni Hâdiseler Yanılmamışım İrmi sekiz Şubat tarihli Son 4 — Sanki böyle ölicüğin seed Postada çıkan yazımı ay-| anladın? d nen kopya ediyorum: Cevab vermeden bir fikra v Mapa yım: iç «Bi iel * yoruz; Çok hasir bir adamın oğlu evlen. «Buğday ununa, yüzde on bey) miş. Hasis adam gelinine el öpmelik nisbetinde Ve bütün fırınlarda umdan. mak edilecektir. Tesbit edilen yeni tip ekmek bu. gi yarın piyasaya çıkmış olacak. 9 masile beraber gazetele. yeni haberler ç'kaca; eni g'kacağını tahmin ed. Meselâ böyle bir haber: «Falan semtteki falancanın fır, nında, değirmendsn alman yüzde on beş çavdar karıştırmış una, bir miktar daha çavdar karıştırıldığı haber verilmiştir. Fırında arastırma yapılmış, yirmi çuval çavdar unu bulunmuştur. Firnet hakkında taki. bat yapılmaktadır.» Meselâ şöyle bir haber: «Dün şehrin muhtelif semtlerin- de yapılan kontrollarda yarı yarıya çavdar karışık undan mamul yedi yüz ekmk bulunmuştur. Bu ek- meklerin yaptıkları fırınlar tesbit edilecek; yüzde on beş çavdar karı. Şavdar unü kanştnlacak. | olarak bir inci gerdanlık | takn ekmekler bu? in Yeni gelim kocasile müş: — İnciler takliddir. Yeni gelin merak etmiş! — Sen inciden anlar mısm? Kocam ervub vermiş: — hciden li amma bamı bilirim, dir m e vereyim: 2 : >. EB al anladım! Yanılmadığımın isbat işte: On'beş gün sonra Son Postanın. sehir haberleri sütununda göyle bir havadis okudüm: “ «Yeni ekmeğin biraz daha b çıkarılması huusunda belediye & rafından yapılan tetkiklere edilmektedir. Bam değirmenlerin unlara edilen nisbetten daha fazl cavdi bit sık una, daha fazla çavdar karıştır. | karıştırmakta olduklan mak suretile ihtikâr yapanlar detle tecziye edileceklerdir.» Soracaksınız: Bunları biliyor mu idiniz Köpek yerine cırcırböceği Japonyada cır- S- İhaklarında takibatı başlanmıştır iğ İletisi 11 Şık erkek nasıl olur? Amerikada Balimorda («şik smal sır. böcekleri, | İğ > | kekleretkongresi toplanmış ve bir evlerde köpek. 3 ek sk erkeğin üzerinde neler n 1 ğe cağım tesbit etmiştir: 9 | elmaktadır. Bu Saat, kordon, kravatta iğne, göm böcekleri kacamıyacaklanı kadar) lek kollarında takma düğme, sizara dar kafeslere koyntlar, Gece olun-| tabakası, çakmak, ca ötmeye başlarlar. Fakat eve bir yabancı gelecek olursa hepsi birden Bunlardan birini noksan taşıyan susarlar, Ev sahibi de bir yabancı| bir erkek, şk erkek osddedilemez- miş geldiğini öğrenmiş olur. Samsunda oturan bir erkek) suale alâkadar olduğu genç kı bana aşk kitabından| göndermeyi düşündüğü mekt sormuştu, cevablarını| aiddir. Mektub elbette sarih e suallerden mak lâzım, fakat gönder bütün ikisinin cevablarını ihmal etmi -|muamzım. Daima İcna tesir on etleri i ikinci |par, ters mana doğurur, Her vanları bildiğimiz, koyun, keşi, tw mektubunda bunları hatırlatıyor:İden evvel talebinizi sile Üz okuyucum birkaç sual da almıştı. Anlaşılan şim, bugün elime geçen | di — Kızın babasına müracaati| yapacağı tesiri bekleyiniz. şahsan mı yapmalı, yoksa bir baş kası vasitasile mi? Bu mesele dalma erkeğin vaz!- yetine ve kız babası ile mümuses|kek okuyucum benden bunu 30 - İ ” betinin şekline bakar; sırasına göre bir usul, sırasına göre de ikin ci usul doğrudur. / Samsunlu okuyucumun vaziye- tine gelince, kendi kızını istediği zat İle bir iş münasebetindeğir. Bu bakımdan müracaati doğrudan doğruya yapmasını münasib gör- * Balayına çıkmak doğru mu? Evlenmek üzere olan bir er ruyor, Cevabı okuyucumun n di vaziyetine bakar. Waktinin said olduğu amlaşılyvor, kendisine küçük bir tatil ir. Eğer maddi vaziyeti de mü « said ise neden yapmasın? İnsan; ekseriyetle diyelim, h yatında bir defa evlenir, ve ilk mem, Adamı müşkül bir vaziyette haftaların, ilk ayların hatıralarını bırakması, ve bareketin günlük ölünceye kadar etmesi | yapmayı tercih ederim, münasebetlerine mümkündür. Müşterek bir dostun tavassutu- tesaz saklar. Ba gi mümkün olmek şartile. i Okuyucum müsbet cevab nu rica etmek daha doğru olür.|takdirde nereye gitmesinin mü » Bu müşterek zatm yapacağı da |nasib olduğunu da öğrenmek iste doğrudan doğruya bir talebde bu- lunmak değil, önce zemini yökle- mak, adamın fikrini öğrenmek, asıl talebi sonraya bırakmaktır, Samsunlu okuvucumun ikinci — Bu akşam, evet bu akşam, ar. tık ortada bir wemri vakin olduğu ve yaptığınız hesabisim da köu eli” nize geçtiği için, «dile gelen vicda- minız» sesini, duyuracak kadar yük. seltti... Siz de'onu dinlediniz, dedi. ğini yaptınız! Tabif artık ortada, benim yüreğimi param parça etmek-| İmarsştı. ten başka bir korkunuz ka de söylüyorunuz Nece detl,.. Sizi üzeceğim için bilseniz nasıl içim yanıyordu... Hem kor. kuyordum... Babamın evine dön. mek mecburiyetine kalacağım diye korkuyordum... Hâlâ da korkuyo- rum... Beni hırpalamayın. Şeklini ve tarzını değiştirmediği. mi pk iddin edemiyeceğim, sadece burada asıl ruhunu, manasını ve to. nonu vermeğe ğrm bu acıklı itiraflar, Necdetin ka ve kesici sorgularile durmadan baltalanıyor- bu. Mine başını eğiyordu. — İşte çimdi, her şevi biliyorsu.|3 muz, diye Necdet büyümüş gözlerle, #ztrab ik, eee dolu bir hayretle asm bakıyordu. f yor, bu, nihayet şahsi tercihe bas kan bir meseledir. Zevkler mün kaşa edilemez, kendi tesabima elbette İzmiri tercih ederim. k — Demek sen) «Bumus sen yüğ bn ha! Minel Oo Minel *Arkası var) * «Yalan ismi unda nakletiği roman veslesle okuyucularımdan dığım mektubiara, gösterdikleri ks ve tevescüke tetekkür borcum şu bir iki satırla ödemek istiyorum, Eserin bir ecnebi dilinden çevrild Bine İnanmak istem'yerek bazı gulamia bulman o Bahkesirli bir rürml de bu arada tetmin için, iti tıns teşekkür ederek- cevab veriye, rum: 5 «Yalanı, Guy o Chat #Mağcicne isimli romanından, çeye çevrilmiştir. BI. $. Çi Ci : 30 sene evvel i Tobruk, Derne, Bingazi Teftikamızı bogün 7 inci sayfamızda bulacaksınız. ii ii 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: