15 Mart 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Mart 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Mart 1s İki hâdise arasından Muhittin. BİZgEN çe? Gnya tarihinin en orijinal vesikalarından biri olan «kiralama ve ödünç verme» kanunu #on merasimden geçerek resmi kıya. Jetini tamamlamış or. Bu- munla, Amerika bu de, Avrupa işlerine karşı lâkayıd kalamıyacağını resmi bir vesika ile göstermiş oldu. Geçen harbde, A- merika Avrpaya ordu göndermişti. Bu sefer, ordu yerine, ondan daha mühim olan malzemeyi veriyor, Ge- çen harbde Amerika, Avrupaya yapmış olduğu kredileri kurtarmak için harbe girmişti. Bu defa da, Av- rupada tehlikede bulunan bir reji. mi kurtarmak içindir ki bu kanunu ve orun Ainerikaya yüklediği feda- kârlıkları kabul ediyor, Geçen harb. de Âmerike, Avrupaya bir ordu göndermiş ve bununla bir harb ka- zanmış olduğu halde, alâkası bu de- faki kadar kuvvetli ve esaslı değildi. Bu yeni kanundan sonra, Amerika, adetâ kendi mukadderatı ile Avru- padaki rejim mukadderatı alında bir birlik bulunduğunu ilân etmiş bulunmaktadır. Kabul ve ilân etmiş olsa da, olmasa da, haki- iü harbde| kabul ve) Jardır Resimli Makale: Bazı kimseler bütün işlerini tesadüfe bırakırlar, bütün hayatlarını gelişi güzel geçirirler, talihten imdad umarlar, Bu gibi adamlar kendi kudretlerinden, kendi bilgilerinden şüpheli olanlardır, akıntısına kapılmışlardır, mutlaka bir kayalık üzerinde parçalanacak. panama aa 4 eme a0MA0 man 00 m0 kat böyledir: Geçen harbdeki alâ. kası Amerika bankalarının. kredilerin yapmış | ün in- Amerikanın hayat sistemi de geniştir. Dem& oluyor ki, yeni kanından sonra oruk Amerikanın bitaraflığı tamamen İâfzi olan bir bitaraflıktır ve bundan böyle bütün kuvvetlerile bu memleket, Avrupada İngiltereyi ve omun temsil ettiği hayat sizamım tutacak ve müdafaa edecektir. * İlkbaharın ilk güneşleri ufukları | yaldızlamaya barladığı sıralarda ha- yata davet edilen bu kanun, bu de-| k ehemmiyeti ile Avrupa | zece işlerini Amerikaya bağlerken öte bel raflan da Japon hariciye nazırı Matsuko da uzun bir lâmelif çizmek üzere mühim bir seyahate (çikiyor. Bu seyahat etrafında yapılan ve ya. pılmakta olan neştiyata rs Japon devlet adamının teşebbüs et- tği ziyaret alelâde bir merasim ve teşrifat ziyaretind. Yeryüzünde geçerek mevl bu bahardan itibaren büyük bir çarpış- maya teşebbüs edeceklerdir. Çok muhtemeldir ki bu çarpışmanın 40- mu, bir tnsaf veya diğeri için kati eheramiyeti haiz neticeler (o versin. Almanya, ulagiltere nerede Alman- | yanın karşısına çıkacak olursa Ak ganya oradadır» diye baharı bekle. diğini ilân ederken Amerika da, «Almanya nerede İngilterenin kar. şuna çıkarsa Amerikayı orada bu- İscaktır!a der gibi, bu kanunu neş- rediyor. Fakat, nasl bu defaki Av- rupa mücadelesi, Amerika için, bir sdonmuşu kredileri yaşatmak — da- vası değilse, Japonya için de ayni mücadele bir hayat ve rejim müce.| delesi demek oluyor. Şe halde, Mat.! sukonun teşebbüs ettiği oseyahatle Amerikanın kabul ettiği kanun ara- sında, dolayısile, sıkı bir münase- bet bulunduğuna o hükmedebiliriz. Avrupadaki islerin gidişine, nasl Amerika lkkayıd kalamıyor ve bu- h ir hayat nizamı me- telâkki ediyorsa, Ta., ni hâdiseler karşısında Bu iki iss arasından dünya w- fuklarında gözlerimizi dolaştırmaya teşebbüs edecek olürsak şu müşahe- deler onaya imkân vardır: Bu bahar,” bündan ali mev.' sim evvel Lehistan ovalarında baş | İamış olan bir harbin, bir buçuk se. ne sonra, nihayet hakiki bir dünya harbi mahiyetini aldığına gösteren bir devirle birlikte açılıyor. Bu ba bar, bu mücadelede yeni bir devir dir. Avrupadaki mücadele bakı - mından veyahud dünya tarihi bakı- mından, Her iki bakırdan da yeni bir devreye girmiş bulunuyoruz. © baslı martilere -Hayvanlar âleminde) & ez Kuşlar gecelerini | & m Gelişi güzele Tesadüf hiç bir davayı halletmez, ve dümeni olmıyan hiç bir gemis nin istediği limana vardığı görülmemiştir. İnsanın dümeni aklında, hayat selinin O muhakeme kabiliyetinde ve tesbit ettiğini başarma kudretindedir, Hayatın gelişi güzel idareye bırakılmıyacak kadar kıymetli olduğu- Du unutmıyalım. nasıl geçirirler ? 7—— YAZAN. Londra, hayvanat bahçesi D. $. Smilh Bana sik sık sorulan bir sual de — elişi kuşlar geceleri ne ya- par ve nerelerde uyurlar?, Bunlar dan bazılarının geceleri ne yaptı ğını, nasıl vakit geçirdiğini söyle - mek pek te öyle kolay değil. Gün. olmuştur. Bu, biraz hayret celbede- düzleri gördüğümüz büfün kuşlar'cek bir hâdisedir. Musllim Naci geceleyin, kendilerini soğuktan ve Türk, Arab ve Fars edebiyatına de- tehlikelerden koruyacak | emin bir rin vukufile, nesirde ve nazımda E bulmak mecburiyetindedi sanını selâset ve sühüületile, hele Kış aylarında, bilhassa Londra / manzum eserlerinde harika nev'in- zerlerinde sürülerle siyah ve kara den sayılan ve kendisine azim bir rastlar. fakat su. şöhret kazandıran muvaffakiyetleri. lar kararınca, birdenbire kaybol » Je tanilmiş iken garb atile duklarını; ve eğer onların uçuş! mesgul olabileceğine ihtimal verile- istikametinde bir yerde e mezdi. Bu iştigali Ahmed Mitat i »n güneş batmasına efendiye dumad ve «Tercümanı yakın garbe doğru yol" aldiklerimi kikası” kin cr mala Ti eee ol —i— Zamanının en ziyade Oehemmi. yet kesbeden bu şaitini Türk âlemi- ne en evvel tanıtan Muaalim Naci görürüz. o Martılar, geceleri ra- masile başlar, Kendisine asrına lâyık mtsz (o edilebilecek Ooveya Ote - bir muharrir ve edib olabilmek için wüze (uğrayabilecekleri (Okarada kendilerini asla emin saymaz, rahât hissetmezler.. fakat genişçe bir su parçası oldu mu keyiflerine diyecek yol ya vukuf temin etmesinin pek olduğu kanaati telkin edilmiş öle- cak ki o bütün zekfismin kuvvetini ğ k i ve azminin şiddetini topliyarak ça. Londranm ağaçlıklı civarı da bil. | mağ başladı. Gayretinin ilk se iner en | gpotlan- | merelerinden birini de bu Franz ili lee me A zndaki adacıkların ağaçlar tâ u. etmiş olmas vermiştir. Bu tercüme, zaklardan gelen bu hayvanlarla pıt- 1. «Mai siyah bir nice sevda feza Re le me er ve ez bağa e çak labilirse de , ken oralarda gecelerler , İlme kelime aslın! takib etmez, fa. e gelince... bunlar bina kaş bu tarz tercemenin mu'cize ad- e a girhüze Veyâ-) dolunabilecek bir nümünesidir. Me. lan sarmaşıkların teklifsiz büklüm. lerinde bir yer bulmakta asla güçlük çekmezler. Bazı serçeler ise, saman- İıkların pervazlarında veya buram buram öten dumanlarının kendileri. ni rahatız etmediği bacaların içi: de sıcak bir yuva ki sadık şairden neler terceme el fassala bir matbun* takvimi m. et| duyarlar. Serçeler i lu ile sıkı | cede meler basılmıştır, neler terceme, ile telâkki ştmek lâzım gelirdi. Fran- nani olmadılar we ale hüzün: | edilmiştir, bunu tahkik etmek imkâ-|amzen bilmek demek lisanım maddi den kurtulamazlar. Köylerde, sayfi. | ni yoktur. Öyle ki bugün meselâ bir| cihetini kavramaktan ibaret dei fında | hikâye tercemesine teşebbüs etmek | dir, onün bütün mazmunlarımı, nâil femasta olmadılar m, asla hüzün. yelerde çiftlik binalarının e toplanır, geceleri 6* ile ü kulübe darnının altına sığınırlar. Ni lâzım gelse bunun evvelce nakledilip edilmemiş olduğuru i tekim kalın çok hoşlandığı verlerdir. çaylara, nehirlere dalıp, su böcekle-| kete terceme edilmiştir. rini veya küçücük balıkları avlıya.| o Muallim Naci bu fransızca öğrem rak bir nevi dahcı bir İruş! mek gayretini o kadar hararetle ta. Yazan: Halid Ziya A İ garb lisanlarından birine, fransızca. rin kenarları, boş yerleri | İallim Naci fransızcadan başka man- CER ya : rümeler de pakletmişür, fakat ayai| ye icbar 1 keme bi nie r etmiştir, bunu| cuda getirmiştir. Yoksun bunlara! tahattür etmiyorum. Bizde, pek te-| Molidre türkceye çevrilmiştir hükmü çesüf olunur ki, mükemmel Ve mu.| verilemez. Hattâ Muallim Naci bu mesinden sonra şu tecrübeyi kayde. eeekir ca ici | olmadığından, ömdiye kadar törk:| fakiyekni de pek; büyük" bir yizhe tahkik edeme.|ne aid inceliklerini, U bususiyet itler birçok kuşların en Yiz, ve bunun içindir ki, misal ola-| anlayıp bunları türkcede ifad ve fk Şöredecein UL Dama ax Ger de edebilecek mukabiller İngiltere ve İsk imalinde | mö'lüna, Manon Lescot inden!icab eder; bu da az çok bir lisanı dağ ld ineyelik "eyahud | emerler, hiç lüzum olmaksızın birkaç | anlıyan her muharrire nasib olabi. (SÜLLi PRUDOM) : Uşaklıgil menin aslı hakkında sadık bir fikir vermek maksadına atfolunmalıdır: Gözler Mai yabad siyahı, hepsi solmuş, hep- si güzel Sayısız gözler feeri görmüşlerdir; maktadır, Güneş se hâli ERER ri Gündüzterden daha tat olan çece, ter, OO Raysız gözleri taltif etmiştir; Yıldızlar hâlâ parlamaktadır, Gözler be zelmetlerle dolmuştur. o Onlar, görmek kudretini Sölli Prudom kaymetmiş olsunlar, gerer ize mk gani. Mayır, bayır, bu mümkün de, svacinin 8 , lerle doludur. Kelimelerin manala.' Onlar ve. rından başka, cümlelerin mefadı bi-! Görütmez diye tesmiye olanan şey'e le işaret olunmuş. Bu işle bu derece doğru; uğraşmaktan maksadı yalnız fran.| * szca öğrenmek için mi idi, yoksa! ve wçan yuldımlar al ! Amed. Vefik Paşanın tercemesini muvafık görmiyerek Mollöre-i yeni-' pukat göklerde kalırlarsa; den tercemeye kıyam etmek mi dir çiğederin de iğtenbları olur ilinemez, herhalde hükmolunabilir öm ki Ahmed Vefik Paşanın tercerele-| 2X”* ünsüz olmaları doğru Meğildir. rini muvafık bulmadıysa bu fikrinde * pek isabet vardır. O tercemelere Mai yahub siyah, hepsi solmuş, he; tam manasile bir terecme denemez güzel elbette. Ahmed Vefik Paşa eserin Azim bir fecre karşı açık olarak, mevzuunu alarak onu şark hayatma Mezarların öte arafından, Kapatılan gözler hâlâ görmemekte, derler; Muallim Nacinin hiçbir ozaman unutulmayacak olan manzum terce. işe kalkışınış olsaydı bunda muvaf.! derek şimdi şairin tercemei seri bir göz atalım: 1839 da Pariste doğdu. Bona. parte İisesinde pek iyi bir tahsilden sonra 1856 da fende bacüelier i zetini alarak sade Fransanın değil, bütün medeniyet dünyasının en yük- sek irfan ve fen müessesesi ol Ecole Polytechniğue için namzedli- üni koymak üzete iken ailesi onun sanayi âleminde parlak bir istikbal temin edeceğini farzederek kendisi. len behrelerden değildir. ni Creysot imalghlarına yerleştir Şu istitraddan sonrü bahse mevzu di. Ancak burada gecikmeyerek Pa, olan şaire avdet edelim. Muallim rise avdet etti ve burada 1857 de telerini, şiveye, zamanının telüikki: i il lerini bulmak dire.) ME rm | Sözün kısası Ben Buyuml! | Se amam Ee ERTEM TR e G özüm de, sırtım gibi pek. kafam nasl işıklı ise, gön. .İlüm de öyle, İçim rahat, çünkü ken- di kendime sonsuz ve katıksız inan- çım var, O ışıkla bu inancı tarihte dm gey bir çığır açandan al- Başımı Halde piye baktığım zaman, insan elinin odeğmekten ila İn, mez lelimin maküs telihini iki defa ye. nen» ak saçlı ve ak yüzlü Şefi gö İ #üyorum, Bakışlarımı etrafa gezdirince de selik iradeli, çelik vüzudlü siğin çelik süngüsü gözlerimi ka- Maytırıyor, Biliyorum ki o Mehmedeik yarın, er meydarında bir imtihana Od gağınlırsa biribirinden kıymetli, bi. ribirinden: yiğit komutanların emri alunda gene harikalar gössrecektir. ç Ne e a bakıyorum.. er sahada, -akıl, sır ermeyen başa. İbr kale ied zet (Hasta adam) gürbüz bir atlet olmuş, Bir atlet ki nakeri, siyasi, 609- yal rekolarını dünya yüzünde hiçbir kiramıyacaktır. Cihan altüst oluyor. ben dimdik, istikbale emin nazarlarla (bakıyo. rum, İçerim tertemiz; ne Fesnda ak- km esiyor, ne de entrikaya. Atam ölürken, gök gözlerini gururla ve emniyetle kapadı. Ona olan inanci. mi, kalbimin bütün saflığı ve sami, miliği ile İnönüne bağladım. Şimdi Mili Şefin etrafında bir kened gibi- yim, Hâdiseler istediği şekilde inki- saf edebilir; asla korkum yok! Ne Zeydin tehdidi, ne oAmrin teşviki, Şeflerimin çizdiği oyoldan beni saptıramaz, Tek endişem O va- tan.. tek gayem vatan. tek mahbu. bum vatandır. Başkalarının yıktığı © vatanı ben kendi ellerimle yeni baştan kurdum; eserime bakıp ba. ediyorum. kıp iftihar Kıskanıyorum onul Ona yan bakacak ken gözün vay haline! Bunun Mukadderatımı, tari kaydı ceği en temiz ellere tevdi etmişim- dir. Onlarla benim aramda (hiçbir ideal farkı olmadığın — biliyorum. VW e biliyorum ki orların tek benim selâmetimdir. Onun için müsterihim.. tamamile. Filân böyle demiş. falanca böyle söylüyor.. Bütün bu rivayet ve id- dialar bendeki imanı ve benim vah. | detimi sarsamaz. Sancağımın şanlı gölgesi altında, ufuklara dimdik bakıyorum. bekli, yorum. bana taarruz edecek varsa üçüncü İnönü savaşına hazırlansın. Ben, azamet yıldızı-Sivas kongre- inde doğan, Sakaryada, İnönünde, umlupınarda varlıyan yeni Türk milletiyim! E. Elsen Talu gözlerinin önünde irtisan etti ve 1865 de dostlarının imran o üzerine ilk gür mecmunsnı neşretti: Stances et potmes, | Bu dostlardan biri, şairin su ilk sür mecmuasını, zamanın en ziyade İsözlü geçen ve fikirleri #ihinlerde de. rin tesir yapan münekkidi Sainte- Beuve « Sent Böv-e şu sözlerle tav- siye etü: «Ya pek ziyade aldanıye rum, yahud dostluk duygusu beni iğfal ediyor; yahud ki bu mecmua sizin dikkatinize çarpacaktır. Kana. İstmide zühul yok diyeceğim ki İ bu mecinua şürde veni bir hareke- itin, ve henüz mütereddiri olan bir İfecrin ihtizazının mübeşsiridir. Şairin bu ilk sir mecmuası hak. kında bir münekkidin mütalcaların- dan bazı satırları naklediyorum: «Bu ilk mecmua birdenbire şaki mümtaz bir mevkie çıkarmış, ve, 0- nu bir üstad, nadir ve derin bir es- izibeye malik, kendisine beşeri bis. İlerden hiçbiri bigâne olmayan bir ir olarak tanıtmış oluyordu; ve görülüyordu ki büyük bir şefkat yaşayan yardır ki, bunlar yazları rasladıkla- rı herhangi bir değirmeni kendileri. ne istasyon yapar; kışları ise, gene e, İlkbaharın getirdiği dık ha- kib etmiş ki, son zamanlarda dost-| Nacinin bir şaheser o addolunmağa larımdan birinden öğrendim, bu zat lâyık olan manzum . tercemesinden | onun kütübhanesinden çıkmış kitab. sonra «Gözler manzwmesinin biz- lar arasında Moliörein külliyatını ce bu makalelelerde takib edebiyatta bachelier icazeti kazan. | ydretile mütehallik olan ruhu ken- di, ve hakuk dezslerini takib ederek | ini binlerce rabitalarln insanlara bir noter nezdine girdi. bağlamakta, onların hayatile yaşat. olunan O, «ne çekiç gürültüleri ne de ev- > dünya kuvvetleri, yeryüzünde karı va içinde yavaş yavaş canlanıp bir- birleri üzerine atı elen büyük karsiya bu tarzda vaziyet almış bu- r, Bakalım, bu çarpışma. »ın ölçüleri, hudadları ve istikamet- İeri nelerden ibaret olacak? Muhittin Birgen ” Kadıköy Halkevinde kitab sergisi vinde kel kab ere egiLeakr Dünkü ihracat faaliyeti Dün muhtelif memleketlere 256 bin Tiralık mal ihraç edilmistir. fh -! racatın mühim bir kısmını Alman - yaya gönderilen 85 bin liralık zey - tinyağı teşkil etmektedir. Diğer ih- racat meyanında Yogeslavyaya tif- il oslovakyaya kâyısı, Bulga- zistan ve Yunanistana balık vardır. ayni değirmenin yosun tutmus fakat nisbeten kuru köşelerinde gecelerler. | bulmuş ve bunu pek ucuz bir para usule göre misra' mısra", kelime ke-! rak hücrelerinin sükütun içinde ya- Hele daha fazlasile insancıl olan | mukabilinde satın almış. Kitabı ka-| bime bir tercemesini vermek müfid sayacak bir fıtrata (Devamı 4 üncü sayfada) İnştırrken görmüş ki bütün sayfala-' olacaktır. adımlarının ilerileyebileteği yol IS FER İSTER INAN, Bir ticaret evi mahkemeye verilmiş, Alman menşeli bir malı İngiliz mal olarak göstermiş olmak şeklinde bir şüphenin altındadır. Doğru mu, yanlış ım, neticeyi ancak mahkemenin vereceği kararlı öğrenece- ğiz. Bu dakikada dür, yapmamış olması da, yalnız muhakkak olan bir nokta var: Bu şekilde ticaret memleketimizde senelerce yapıldı, Hatta Türk fabrika- sından çıkan halis Türk mah bir kumaşın üzerine İngilizce kelimeler işletilmek suretile yapıldı. Fakat kabahat sadece bu suçu yapanda mı? Bize öyle geliyor ki, balk tabakalarında yerleşmiş olan yanlış bir in bu şekilde t- careti teşvik etmekte büyük bir mes'uliyet hissesi vardır. Bu yanlış ka- mast da whers İngiliz kumaşının mutlaka iyi olduğu kanantidir. Şüphe yok, İngiliz kumaşımn bütün cihana yayılmıs, cok yerinde, çek hak edilmiş bir şörheti mevcuddur, fakat bu şöhreti yapan, hak eden İSTER iINAN, kanun gözile suçü yapmış olması da mümkün- | i | tSTER olmadığından Bu tecrübe ancak manzu- asıl INANMA! pek çoktur. * ğ çikan mal teşkil eder. Türkiyede ise bugün, basta devlet müssseseleri olmak üzere bu çeşid mallar de- recesinde kumaş yapan birçok fabrikalarımız vardır, bu mallar anlat- tığımız şekildeki kumaşlarla ayni o âyarda olmakla kalmazlar, birçok Avrupa malına faik olanları da çoktur. Biz bu bakımdan hud Çek, yahud Leh veya İspanyol malını İngiliz malı olarak yuttu - Tan müessese kadar Avrupa mahnı mutlaka iyi sananlar da kabahatli buluyoruz ve bu zihniyeti değiştirmenin hele bütün Avrupanın serza- gn a doğra gittiği bu yıllardan zamanı gelmiş olduğuna insniyoruz, fa- kat ey okucu seni INANMA! makta, ve, ıztırablarile muztarib et- mektedir.» (Devamı 6 Ena sayfada) TAKVİM MART Arabi s3 16) Korsan Li Ranmi sese 1941

Bu sayıdan diğer sayfalar: