7 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Bir misal Muhittin Birgen aksnd sade bir misal ver- mek olduğu için, mahallim-| deki alâkadarları rahatsız etmemek üzere isim tasrih etmiyeceğim. İs.) tanbulu yakm bir Anadolu merke-| sinde zirmatle meşgul eski bir dos- tum, üç gün evvel bana müracaat ederek önüme bir mesele koydu ve benden fikir istedi. Mesele şudur: alsmimi siksetmeğe lüzum olm yan bu merkezde son senelerde süt verir hayvan miktarı çok artmıştır. Günde birkaç bin kiloluk (O koyun sötü, köylüler tarafından bu merke. ze getirilir. Merkezde birkaç topla- yıcı vardır; bu sütleri tutturabildik- İeri finta alırlar, Süt olarak, yoğurt halinde sarfederler; peynir yapar- lar. Ne sütlerine inanmak, ne yo. ğurtlarından memnun olmak kabil değildir. Yaptıkları peynir ve yağ da işe yaramaz. Sermayeleri, bilgi- İeri az, insafsız tarafları kavvetli ©- lan bu toplayıcılar, köylüye zarar verirler, israf ederler, Acaba, bu işi teşkilâtlandırmak için ne yapılaki- ir?» Bahsedilen merkez, İstanbula ya. kındır. Münakale bakımından çok müsaid mevkidedir. Etrafında zira- at için çok müsakl olan geniş ve mümbit ovalar, yavaş yavaş bilhas. sn koyun sürüleri için otlak haline gelmiştir. Bir memlekette süt istih- mümbit tarlsları koyun otlağı ne getiren sütçülük, orası için bir yükselme alâmeti değil, bir düşme hüdisesidir. Çünkü çobanlık, köy medeniyetinin en geri | oafhesder. Fakat, biz bahsin bu tarafını bıra- kalım. Bu kadarı da kâfi derecede| nahoş olmakin beraber göreceği miz daha başka nahoş şeyler var, * Benden fikir almak istiyen dos- tumla aramızda bülüsmten şu me havere geçti: — Süt istihsal eden mubir toplu bir halde midir, yoksn çok dağı- naklık mı? — Mümkün olduğu kadar, topla Şu halde kooperatifleştirme. çok müsaiddir, — Evet amma, bu işi nasl ye- pahm? — Sizin gibi bu işi kendisine derd edinebilecek birkaç fazlaca söt «- hibi bulamaz mısınız? — Hayır, çünkü bütün büyükçe süt sahibleri oranm «ağalar» dir. Sütçüler de bımların sötlerini pahalı alırlar, Onlar bu gibi içtimei işleri anlamazlar ve birbirlerile mütesanid çahşacak yerde, birbirlerile o çekiş meği tercih ederler. Bunlar bir ara- ya toplamak iznkümez olmasa bile iç modem bir sütçülük yapmayı dü- yönemez misiniz? Ba iş ne güçtür, ne de çok sermaye ister. Bir kere siz işe başlasamız etrafınızı çabuk tophyabilirsiniz. — Ben yapamam. Çünkü, artık bu gibi işlerle uğraşacak yaşta de- ğiim. Kooperatif sözü de bizim W raflarda çok fena tecrübeler geçir-! miş olduğu için itibar sahibi değik| dir. Acaba başka bir şey yapamaz uyuz? — Yapılacak başka şey. olsa ck sa, Allaha yalvarıp bize daha iyi bir akıl ihsan etmesini temenniden iba- vet kalır. ... Hakikaten, bahlettiğim mu- kitte bundan hayli sene evvel baş- ka bir vadde üzesinde bir koope- ratif tecrübesi yapılmı; ve bundan çok fena bir netice alınmıştır. Ko. peratif sözü halk arasında her nevi itibarı kaybetmiş bulamıyor. Küçük sütçü kendi kendisine sütünü kıy- metlendiremez. Büyük sütçü de dos- “SON PO Dalgın, durgun, meş'esiz, yaşamaktan besmiş gbi duran çocuklar, genç adamlar vardır, bunlar güneşsiz ve susuz kalmış bir çiçeğe benzerler. Çocuk ile genç için güneş ile su neş'ede, harekette, hayal terkini tatmı Söz Arasında Tokyo radyosu altmış lisan üzerinden neşriyat yapar tasyonları için de muhtelif dil. lerde neşriyat yapma (rekoru Tokyo wadyo - sunca tesise. dilmiştir. Her - gün 6Ö haan ü - zerine muntazam neşriyat yapılmak- tadır. Tokyo radyosu dünyanın en kuvvetli radyo istasyotlarından bi. * Karısının fazla temizliğin- den boşanmak istiyen koca! geçen uy hukuk mahieme- sine müracaat ©, derek karsın - dan ayrılmak wiyetinde bu - Tunduğunu bildirmiş ve bu hususta karar verilmesini taleb etmiştir. Jamesi boşanma talebinde bu - İunmağa sevkeden âmil, karısının fözumundan fazla temiz olmasıdır. Müdulaasını bizzat derihde eden James Maxwell bâkime şunları »öy. Temiştir: — Zevesm ile aramda bulunan izdivaç yabıtalarını kesmek husu - ileri sürdüğüm noktaları yek- nazarda belki gülünç bulacaksın ve müvazenei akliyemin tam olma- dığına hükmedeceksiniz. Evet! Evimizi temiz tutlağundan dolayı karımdan ayrılmak istiy. rum. Şimdi beni iyi dinleyiniz: Evimin içerisine girmeden ev - vel on dakika müddetle fetinlerimi paspaslara silmek mecburiyetinde - yim. Bu paspasların adedi üçtür. Bİ. ri methalde, diğerleri merdiven aya. ğında ve merdiven başındadır. Paspastan sonra ayağımın birini parkeye değdirir değdirmez kızak sibi kaymağı başlarım. Zecvem par keleri o kadar cilâlamıstır ki, burası tam manasile bir «koting olmustur. Beni ziyarete gelen dostlarımın düş- melerine mâni olmek icin on çift büyük Fötr terbikler aldım. Arka - tumun anlatığı haldedir. Bir hayış|daşlarım eve girerlerken o yürümek sahibi çıkıp tn bu işi kendi üzetine)icin bu terlikleri girmektedirler. Bu alamayınca, demek, yapılacak baş-| tedikler olmeksızm yürümek im - ka bir şey yoktur. Küçük süt sahibi, | kânmeder. sütünü alıp toplayıcıya yetirecek,| o Bundan dört beş ay evvel kay - toplayıcı bu süte bakıp, evveli asuldım düştüm. Basım büfenin kena karıştırmışan, istemem!» diy. , İzma çarptı. On gün tedavi pördüm. sonra da, ona bir iyilik yapmak için | Sofra başmda mesele değisir. Arka Mefen almaya razı olacak. Bu sv-) arkaya iki gün synj iskemleye otur. LEDE «Tank - Tangon ösimli romanının yeriden basılması, bana, Akagün - döz'den ve onun san'atından bahse imkân veriyor. Buna çok memnu mum. Zira görüyorum ki. aradan geçen seneler, bu çok velöd ve çok mâlli meharririn bu eserini bugün bile ihtiyarlatmamış. Belki teknik itibarile biraz dağınıklığı, mevzu idarede kendini ilhamına biraz fozla bırakışı, yer yer hitabete, fikr hatırata, hatti yazıldığı re aktösliteye kaçışı, kül muharririn bu eserine de bir tekli ve tekelliifsüz yazı çehresi veriyor; ancak başka bir muharrirde kusur| gibi görülebilecek bu cihetler bile, okuyucuya, Akacündüz'ün san'atmı| sevdiren bir humusiyet vermekten; geri kalmıyor. Bu, bilhema kalbin heyecanından ve görüşlerin canlık. ğından ileri geliyor. Bunan içindir! İki, eseri bir kers okumağa başladık mı son sayfaana kadar bir daha e- limizden bırakamıyoruz. o Öyle ki, renlizmin bile bazı parçalarda ve hele teferröntta semantiklesir o gibi görünmesi de hikâyenin cazibesini artırmaktadır. «Tank - Tango». bir dereceye kadar, Aka'nın obDikmen Yıklız» mimli romanım bir devamıdır di İvebiliriz. Vâksâ sabıslar ayrı, vak'a ayndır, ancak orada da burada ek duğu gibi, İstiklâl Harbinin ve bü yük Türklük idealinin kelb çarpın- bi buluyoruz. Bunun için bu iki roman © kadar birbirini hatır - latıyor ve sevdiriyor. «Tank - Tango» nun mevzuunu yeniden hikâye edecek değilim. İs. btanbul viranelerinin biri erkek, di- | “İ ğeri kadın iki bedbaht çehresi, Tunk ile Tango, vomanm sayfalarım çe - virdikçe birer nlevden ruh kesi yorlar ve bu alev onları yaktıkç. sMeşiyor, milMleşiyor. sembolleşi - yorlar. Artık ortada iki serseri yok- sur. Hattâ Akagündüz'ün virane - lerde gösterdiği tüpler içinde hiç ser. seri tur, Serseri olan, sadece, onların bazlarına inen hayat darbe- sile maddi varlıklardır. hakikette! ise bunların hepsi yüksek daygulu birer kardeş, birer insan, birer Türktür. Türk! İşt: Akagi vi- ranelerin çiçeklerinde bile yalnız bu kokuyu, bu asil ve ebedi kokuyu buluyor ve bize bunu koklatıyor. Tank le Tango, bunlar, caki reji- min yangın hasabelerine ferlettığı za vallı vatandaşlar içinde, bilhassa Mütarekenin o kara günlerinde Mar maradan doğacak olan büyük kur - tuhi; güneşine İnanmelardır. O de- #uyu gekliyorlar ve içlerinde bazın | metine koşuyorlar, ? STA dadır Neş'esiz çocuk. s Çocuğu ve genci kuvvetli bir hayat adamı yapmak işin meş'elendiriaz, harekete sevkediniz. İYATI “Tank - Tango,, ve Akagündüz'ün san'atı Yazan : Halid Fahri Ozansoy kıyavken, diğerleri, hiç sarsılmadan, dudaklarında mâniler veya nefes - lerle çilelerine katlanmağaı ve o çi- leye biraz olsun şule ve neş'e verme- ğe çahşıyorlar. İzterab içinde bükül. miyen bu çelik ruhları o zamanın İs. tanball muhiti, o kanşık, o zalim ve kibarlıkları içinde vatan duygusun- dan uzak bir kısım insanları anlı - yamazlar bile, ötesi anlıyor, Ana - doku anlıyor, silli vah ve milli ir. yan anlıyor. Nasl ki neticede bu Tank le Tango Anadoluda, bir si - perde, diğeri hastanede vatan hi "Tank yaralanıp © hastaneye düşmüştür ve ne za mandır kaybettiği Tango'ya orada tekrar kavuşmaktadır. Fakat bir ideal uğuruna birleşeöler bile o ide. < wğerne ölecek olanlar da on - lardır. Bir düşmen O tayyaresinden hartaneye düşen bombanın infilâki ile yıkılan bir merdivenle beraber tozlar ve demmlar içinde kavbo - baslar bile bumun için manak yüksektir. Tango'yu viranelerden kurtaran ve onu kendisine hayat arkadaşı ya- pan mühendis Ömer Bey nedir? O da, düşünen ve hisseden şuurun bir başka cepheden görünüşüdür. Tan, go'mun ve daha nice biçarenin viza- ne arkadaşı Halim Baba kimdir? Sadece nefesler ve ilâhiler okuyan bir Bektaşi dervişi mi? Hayır. o da bir semboldür. Herhangi bir pey- gamber, bir İsa, bir aziz gibi tuhlara teselli sunan bir sembol! Başkaları münakaşa sderken yalnız kendisine «sen de bir sey söylemez misin?» diye sordukları zaman sa - dece «Biz dinleriz, erenlerim ceva. bını veriyor. Ba basit cevab bile bü- tün hayatın ıztırab çeşnili manası taşmakta değil midir? Tango Bihter, eski bir mutasamı- fın kızıdır. Babasının sağlığında Pa. rise gitmiş, Kuan öğrenmiş, ince ruh. he bir kızdır. Fakat babası öldükten ve elinden tutacak kimsesi kalma- dıktan sonra viranelere düşmüştür. Bu, olur mu diyemezsiniz? Hayatta her şey olabilir. Zaten romancı bize hayal ile hakikati muzterib insanla rın Bir tezad çerçevesi içinde gös termek isterken, bazan hakikati ve | Münirin son konserinde neler gördüm? Yazan: Nusret Safa Geçen akşam muğanni Münir Nu — ” İrettin -niçin san'atkir demediğimi İzah edeceğim. güze saz arkadaşlari le birlikle , Şehir komedi tiyatrosun. da ikinci konser. verdi. Tiyatro tıka basa delu & Localar, da zari tuvaletler içnde güzel ka — dınlar vardı, erkeklerin eksenisi siyah elbiseler girmişlerdi; mebzni öksürük. ten başka şikâyet edilecek (bir şey İyokla, Yani, konser, her zamatıki ör, İkor, eşbas ve mizansenle veriğ. Münir Nurettinin en kuvveti mu , gannimiz olduğuna (biç şüpbe yok Bumu, yalmız bizler gibi musik de uh. bathğı yalnız kulaklarına inhisar «, denler değil, bu işm teknğine (Ovâkıl, Wiz, smüşkülpesend musikişinaslar da im ediyorlar. oPakat, ses musikiye bihakkın vâki! ol, mak bir insana sanatkâr (o payesini vermemede âmil olablir m? Bence hayır. Ban'atkır, san'ata kendeinden bir « İşeyler katan adamdır. Bu nokia na. zardan. hareket ederek dendebilir ki, radyoda, plâkta san'atkâr Münir Nu. İrettin konserlerde sadece bir mugan,! idir. Şarkıları yâlnız musikinin bir ifade tarzı saymak hatalıdır. Şarkıda holanın tekniğne uygun ses “ermek! te Kifayet etmez. Biz bir sen'atklır dan, şarkının ruhuna, ifadesine uy. gun jest ve mimikler de bekleriz. Mü,| nir, müsiki bakımından me kadar zen. gine, bu cihetlen o kadar (fakirdir İki fim çevirmenin, Mün” Nuretiin üzerinde müsad tesirler yapacağın mlar da herhalde ereeiki akşam İaldandıklarını anlamışlardır. Maamafh bu işin yaradılışla pek alâkası olduğuna sanmıyorum Za retle toplanan sütlerden istifade et-| mam memnadur! mek için uzun uzadıya düşünmeğe mahal yoktur. Ne olan kazanılacak bır. Zaten, bizim Anadoluda âdet, «bir malı satarken değil, akrken ka- zanmak icab eder» prensipi e çalış maktır. Ucuz toplanan sütten, para kazanmak için yorulmaya, temiz, idareli ve hesabh çalışmaya ne lö- zum var? Görülüyor ki, bilgisi hilâtsizlık yüzünden, sala uğ ramaktn, küçük müstahsil sütünden hiçbir fayda görememekte, müsteh- lik te istediği, sütü, yoğurdu, pey- İskemlelerin öm. Fönü çoğaltmak İzem imir! Safra Devamı 8 inci sayfada) sefaletlerini daha fazla devam & - tirmeğe cesaret edemiyerek (berber hayalleştiriyor, bazan da hayali halımınla posayon işi, ballolabrr. İri.| kikatleştiriyor. o Tank'm şu acı (satı güç bir mesele değidir. Münir. ivraflarına balın: bunu isliyelm ve bekliyelim. «... Ömer Bey! Öyle kış gecele-| Biraz ön dinleyicilerden bahseir . ri geçirdim ii bir ceninin kabur .JHm: ğ gası yaztığım diğer caninin sırtı -| Meşbur bir müslüf, tiyatronun ta .! ma sokulan vürudü yorgamm o ,İribni yaparken, şunu da düve eder;| Turdu, Ben iki caninin ortasında) “TİYsİr0 bir tuvalet meşheridir de titrerdim. Sabahlara kadar fitrer-|Ne kadar doğru.. ara sıra, börle kom. dim, Fakat öyle toflı ve masum bir |9eder olmasa, birçokları yeni tuva - uyku ile uyerduy ki çok defe kar. | erin herkese o görleremiyecekler 4 dağlardan Nan güneş üzeri -|82€ tyutronun gişesi önünde geçen Murad gibi) kendi ellerile canlarına" ISTER Gazetelerden bir merak ederek, — Gaz harbi korkusu var m1? dye düzünmüş gidip bir Kimyagere sor. muş, Hayır, cevabını almiş. Dünyada en çok gaz islihsal eden memleket, Amerikadır, önden sonra Rusya gelir İngülere ger, Almanyanın sırası bir hayli geridedir. Bam bilmediğimiz yeni bir keşifte bulunmeş olması ibiimali de yoktur. Bu bakımdan müsterih olmak lâzım, Gazeteci meslektaş bu anketini, muhlerem profesör de bu izahatımı bi- sim küçüğe galba 7 ra vererek mektebden bir gaz maske slmak mec, buriyelinde Zalmıdan önce vermiş olsalardı elbeiie daha çok serinecek- ISTER iNAN, iNAN, ISTER ISTER (Devamı 8 inci sayfada) (Devamı 8 inci sayfada) INANMA' tik, fakat me de olen daha birçok maşkelere muhtaç olmaktan kurtulma ihtimalini sezer gibi olduğumuz için bu sözler gene hoşumuza git, Esasen birçok şeyler de öğrenmiş olduk. Meselâ yazlerin arasında çök ielkkeli, leri olduğu gibi gene tesirli olmakla beraber çok yararsızları GA varmış Bu sonunculardan bir tanesine klor denilirmiş, Bu gaz sanı güldüre güldüre bayıltır, tesiri de bundan ibaret kadırımış. Klorü kolaylıkla tedarik etmek mümkün müdür, bümiyoruz. Fakat an. laşihyor ki, cebde küçük bir şişe bulundurmak mümkin Gisa mağazala, rn Set eiikellerine bakarken, gateleleri okurken, yabancı radyoları Gin. berken hiç de faydasız olmuyacakdır. INANMA! Sözün kısası Lüküs mağazalar E. Ekrem Tas ristokratlığı, sınıf farkını tmai bünyemizden çok Şi | kür delettik. Yurdumuzun mukad deratını kudretli ellerinde / tuta iz vecizeleti arasında, m misz bir millet olduğumuzu ilân eden ve göğsümüzü kabartan bir tanesi o vardır. o Gene Omüsa vat, aynca cümhuriyetin (Ode. ğsmez © prensiplerinden Oo biri « dir. İçimizde müfrit © müsavatçi olanlar senelerdenbedi umuma mah- sus nakil vasıtalarında bir tek mevki olmasını istemeğe kadar gitmişler » dir. Ve onların bu talebleri ekseri- yelçe munis görülmüş, her halde itiraza uğramamıştır, Böyle iken, su buhranlı, dar za- manda, haşmetli ihtikâr cenablari sınıf farkını yeniden ihdasa, bir eş- ya aristokrasisi yaratı yelteni « yor, ve - garibi şu ki - mümaşat da görüyor. Ne diyeyim? Gözlerini toprak doyurun! Zira majeste O ihtikârm tek bir kaygusu, tek bir gayesi, tek bir mabudu varsa o da ne yapıp yapıp halkı kafese koymak, soymak, kasalarını doldurmaktır. Lüküs mağaza ne menedir) Lö- küs eşyaya aklım erer. Bazı meta vardır ki zevsiddendir. İnsan sittin sene onları almasa, yanını uğrat - masa hayatının düzenine kıl kadar tesir etmez. Övle ya: Lavanta sü. rünmem.. İpekli çamaşır giymem.. Elbisemi ibi yerli naştan yaplarınım.. Sampı yerine gazoz erim.. Sipahiocağı yerine Tiryaki üm... Ne vücudüm zarar göz me de itibardan düşerim, Bu gi- bi eşyayı yapan ve satanlar diledik- İleri kadar / fintlara o zammersinler, Alana da, satana da mübarek olsun! Ge gelelim bir çift, harcı ölem çorabı, kundurayı, bir batist men. dili. bir poplin gömleği Mahmudpa- şa basında tubafiyesi Metnur Efen. di yüzde beş, on, on beş kürdan fazlasına satamazken ayni malı Bey- oğlunda Bay Movizin yözde eli kârla satmasına cevaz vermeyi hav. salam almaz. Hem bu çığır bir defa açlmayı görsün, alimallah corab sök gibi gider. O vakit « den. edene olur. Ve asl en kötüsü, geşen Umumi Harbin dillere des - lar ki, buşrünkü bünyemiz buna mü- tehammil değildi Onun için, hiküs esyayı istersek serbest bıra kakın. Fakat ihtikâr haz- zetlerinin İüküs mağaza (o tuzağlna asla düşmiyelim. Ras kaldıran yıla- İm mutlaka ermelivi.. Ba da ona karşı ümensiz davranmakla olur. E. Elsen Talu i Ç Sovyet ticaret halk ikomiseri muav'ni azledildi Moskova, 6 (AA) — Stefani ajansından: Ticaret halk komiseri o muavini Ciuprin, «hükümetin kararlarını tat- bik husmeında mesuliyet kaidesine riayet etmemiş olduğundan dolayın İ Sovyet Rusra hlk komizerleri mec ndan arlertilemi: İli tarafı ! i Belçikanın altınları Neryork. 6 (A.A.) Sobık Belçika başvekili ve Belçikunın Bir- leşik Amerika devletleri nerdinde- ki mümessili Thennis, memleketinin Almanlar tarafından istiân esnasın. da emin bir yere konulmak üzere | Fransaya nakledilmis bulunan 260 #wilyon alan doların Deleka h metine önde e ğini söyl“emistir Niğdelilerin tanışma cavi İstanbulda bulunan Niğdeli © tanışma çaylarını ayın 22 ei Cu te günü akşamı Parkotel 5x vereceklerdir. O gere davetlere lann Resmi sene i İten olan seiistimalleri yeniden baş. İ o Şubat 7 FEFESES EEFPEK TİYTEE< r

Bu sayıdan diğer sayfalar: