İn ie Ea Faydalı biğiler )) HİKÂYE: Fayaalı zelzele — Faydalı #elzele de olur muymuş. Peynirden bileytaşı ileytaşı omuzunda sokak sokak: ze Bıçaklar biliyorum. M Diye bağırarak dolaşan bileyci bakkalın dükkân önünden geçiyor-! du. Bakkalın pastırma o doğradığı bıçak da körlenmişti. Bilenmesi lâ- zımdı. Bileycinin sesini duyunca he.!| onu çağırdı: eği Bileteceğim bir bıçak var. Bileyci, bileyiaşını omuzundan indirdi. Bakkal pastırma doğradığı bıçağı gösterdi. — Bunu kaça bilersin? Bileyci bıçağa baktı: — Bu bıçak büyük, on beş ku l yuz alırım, . — Fazla değil mi, on kuruş ver- > Her zaman insanlara gazakı dala) ME, ade bir adamdı Hele han bu tabiat hüdisesi bir kere fay - b dalı olmuştur. > Alaska buzlu bir arazidir. OGohir Yoğtur. Köy yoktur. Yalnız oralarda Altın arayıcıları bulunurdu. Müthiş bir zelzele olmuş, buz dağ. İarını yıkmıştı, Altın arayıcılari zel. #le mıntakasına geldikleri zaman birdenbire şaşırmış kalmışlardı. Zel. Bele buz dağlarını yıkmuş, içinde «il. tan madeni bulunan kara parçaları mi meydana çıkarmıştı. e arayıcılarına da gün doğmuş a. Eğlenceler Sağ elinize bir kurşun kalem ah- mix. Bir murabba çiziniz. Kolay de- il mi? Sonradan sol elinize de bir kur. ten kale malınız. Bu sefer de bir daire çiziniz. Bu du kolay. Şimdi sağ ve ol ellerinize birer ven kalem alınız. Sağ elinizle Muta bba çizerken ayni zamanda da #ol elinizle darreyi çiziniz. Hele tec- tübe edin bakalım, kolay mı, güç mü>., * Sağ elinizle havada soldan sağa Sireler çiziniz, kolay değil mi? Sağ ayağınızı yerden kaldırınız, Onunla da havada sağdan sola dai- t çiziniz. Bu da kolay. Simdi her iki hareketi ayni za - Manda yapınız. Hele bir tecrübe e. Sin bakalım, Kolay mı, güç mü? in pazarlık etmesi onu büsbü biddetlendirirdi. — On beş kuruş dedim, on beş kuruş. Aşağı bilemem. — Ben de fazla vermem. Bakkal dükkünma dönüyordu. Bileyci, bakkala bir tekme vurdu: — Mademki pazarlık edecektin, ne diye beni durdurup omuzumdan bileytaşımı indirttin. Onun bu hareketi bakkalın hiç bu haline kahkahayla gülüyorlardı. * hosuna gitmemişti. İçinden? aşan geçişi. ve TTüki tavuğu kaval. yordu, Neredeyse ya » kalıyacak, o boğacak tu miş. İ Yeni bilmecemiz | Yukarıdaki murabbalara iyi dik.; kat edenler, herkesin bilmesi icab ©- den bir hakikati « okuyacaklardır. Murabbalar içindeki resimler, harfler aynen yazı gibidir. Yazı gibi okunacaktır. Fakat biraz güçce bir Yazı. Resimlerin me resmi olduğunu anlamak, harflere eklemek lâzımdır. ğ Bu bilmeceyi hallederseniz resmi #azeteden kesersiniz. Bir kâğıda ya-| Pırtırımız. Hallini bu kâğıda yazınız! «Son Posta» nın tefrikası: 8 7 Aruk birine kızdı mı, Fahire Ha-| im deli gibi bağırmaları: Gen dini öldürmeli, başka çare yokln Veya «üstüme vara vara bana br) İW yaptıracaksınız. Görece bir gön canıma kıyacağım» div€ kırmaları tutuyordu. Aklı başın- onların isimlerini de eb YALAN 7 NAKLEDEN: MEBRURE SAMİ bize gönderiniz. Doğru bilen - lerden bir kişiye dört lirakk kitab, bir kişiye büyük bir suluboya takımı, ve! bir kişiye bir Şirley albümü, diğer otuz kişiye de ayn aynı gözel ve kiymetli hediyeler vereceğiz. Bilmeceye cevab verme müdde. bize gönderdiğiniz. | v wBilmecen kelimesini ve gazetede çıktığı tarihi yazmız, ga — Sabret yavrum, derdime bir de sen derd katma, Fahire bu aralık me yaptığını bilmiyor, hasta... Onu hoş tutmak, suyunca gitmek bir yandan da tedavi etiririz... Gö- rürsün iyileşecek, o vakit de yap - uklarına en evvel, kendi pişman o. incak, dedi. dan nleri suya ” i edil a kl Ja yemi |» Fak Fak Mem e istemiyordu. Bromü eye döküyor ve bir Yev düşünmez oluyordu. Pmalarla onu yatıstırmaktan başka ri vi — yahud zayıflatıcı ilâç- O vakit Mine evden gitmek, mü. gizlice gene #*bbire, kâtibe veva hezhangi bir) larını içiyordu İçilde olursa olsun, bir yere kapı- için izin istedi, yalvardı... | halsiz ve grade ldukça düzel - mak, Mmümne lâf getirmeden Ni 1 kazanır ve serbest olurdu... m Ma kırılmış, üzülmüş göründü. Büyük bir hüzünle! çalışır, | kocasının da Bey bunu katiyetle reddetti, | tutturdu. düğinden bir Büyükada sevdasıdır. «Sinlerim pek bezuk. Yazı Ae valıkta geçiremem, herkes say6 Tavuk tir bahçe ko. vası gördü” di, Tük de ona yetij - SON POSTA | ! İ — Ben sana bir oyun oynıyayım da görürsün, Bileyci bağırdı: — Haniya yok mu müşteri, bı çaklar biliyorum. Givardaki evlerden birinin k pını açıldı. Bir kadın bileyeiyi ça - Fırdı, Bileyci o varafa gitmişti. Bakkal — İşte fırsat, dedi, şimdi ben yapacağımı: bilirim, Hemen dükkünma koştu. Teker. lek katarlardan birini yakaladı. Çı. rağile beraber bileycinin bileytan. nin yanına gittiler. Taşı çıkardılar, yerine tekerlek kaşar peynirini koy- dular, Bilevci elinde bir bıçakla geldi. Bileytan zannettiği karameyniri tes kerleğini çevirdi. Ve elinde tuttuğu bıcağı bilemek için sürdü Kaşarpeyniri tekerleği kesiliver mişti, Bileyci işin farkına varamadı. — Bilevtasım kesildi ha... Bu o Yur sey değil Diyerek havretle birkaç adım ge- iye atladı. Bakkal ve çırağı dük - kânın camekânı arkasından onun — Neye ağlıyorsun çocuğum? — Oyuncağım kırıldı baba, — Oyuncağın kırıldıysa, ağla- makla yerine yelecek değil yn... Ağlıyacağına Son Postanın bil « mecesini hallet. Ne güzel hedi - yeleri var. Birinden biri sana çı- karsa, kırılan oyuncağından çok kiyınetli bir şeye sahib olursun. Öğretmen — Burun neye ya- rar) Okur — Koku almıya, bazan örmiye, İğretmen — Görmiye mi? Okur — Evet bay, öğretmen sizinki gibi. Burnunuz olmasaydı, gözlük takamaz, gözlük takama- yınca da göremezdiniz. Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kazananl da işine gir - kur - yapabileceks'n Baz tilki? tatürk Çocukları Biz bu ülkenin yoğu varıyız, B'z ki Atatürk çocukla Biziz ipeği dokuyan böcek Biz altın imi e ii ileriz ki, çalışır iz Terzileriz | eki ek sayımızda ilân edilecektir. Bize ses Biz ki, Atatürk e ep za yelere taşınırken kapanıp irde de oturamam. Adaya gidilecek» di- ye İcrman çıktı. Fakat gene sinir » lerini öne sürerek ev gailesi, pişe - cek, yenecek dergi olmadan başını dinlemek istediğini söyledi ve yazı ötelde geçirmeği diledi. Hekime da- nışıldı, O da deniz ve çam havası - nin « © vakte kudur her tavsiyesine gülmüş, tedavisine yan çizmiş olan hastaya - pek iyi geleceğini söyle - — Hem artık kendinize bakma. nın zamanı, geldi de geçti bile ha - nımefendi... Hiç olmazsa çocukla - rınızın menfaati namına shhatinizi korumahsınız... Bilir misiniz, sinir telden âdeta güler yüzle vazgeçti. Nazım Bey, bahçesi denize inmiyen, fakat manzarası güzel, ferah bir baş ka otelden bahsetti. Burada, öteki- lerin ikinci, hattâ üçüncü derece ©- dalarına verilecek para ile en güzel daireyi tutabileceklerini - sözün ilk kısmını biraz üstü kapalı geçerek . anlattı, Zaten Fahire Hanım, şehirde gelmeği zerkli bulan O takımdandı. «Mimoza Palasa 1 hemen memmnu- niyetle benimsedi ve ertesi günü ko- casmı yollayıp odalar tutturdu. On. dan sonra Büyükadada giyeceği el biselerle, plâj kıyafetlerinin, geniş deniz şapkalarının seçilip hazırlan» ma işine daldı. Mineye gelince, egeçen yaz ya « pılan entarileri vardı ya, sapasağ sm duruyorlatdı, pekâlâ giyebilir âdeta sari bir mahiyet arzeder, de di “Böylece de baharı ve yan Bü. ükadada geçirme fikri yama oldu. Fahire Hanım, ken- dine hha, © umulmadık. âdeta mu-) dile i | iklikler yaratan | “Kızcağız dat cize nevinden değişikli! pano RE Mi hik tahavvüllerinden eek ber rak, Blçükeek ver bir) Hem gülümeüyordu de. Geçen Kocasına faz! |C Güzel karikatürler Bö rm isimleri Pazartesi günü çıkacak ye, Yatklübden, pahalı birkaç ©-| meğe başlamıştı. Belki ikinci olmaktansa, kasabada bisinci| A ğ ezik olda. | ye giymekten ne çı-| neye götürdü sade, sirin, tam ya | yayan Jale ar Babam gl O Genim İDO ee Li Sav 5 Hâdiseler | Karşısında | Şundan bundan Tekrarlanan havadis Havadis dünkü © gzet «Bazı ekalliyet © mekteblerinin muallim raaşlarnı vaktinde ver > medikleri ve bazılarının da mua) - linleri maaş almak üzere mütevel lilerin ayaklarına gönderdikleri an- laşılmıştır. Bu hususta o mekteblere kat'i teblizat yapılmıştır. 8 — Dünkü gazetede mi okudun, ben bu havadisi altı 8y evvel oku. duğumu hatırlamıştım. ei Altı ay e ğil bir sene evvel okumuştum, — Ne münmsebet cas ne altı ay evvel, ne de bir ası gnzetelerden| * tan beş kasab daha tesbit edilmiş - ir. «İstanbuldaki yüzlerce kasab a. rasında muayyen Fattan fazlaya et satan kasablardan ancak beş tane - sini tesbit edebilinek znümkün ola- bilmiştir.» Denilseydi, havadis daha doğru olmaz mıydı? * Bir misli nohud Bir gazetedeki yazının serlevhası gu: «Çekilmiş kah bir misli hud karıştranları;..< | i Serlevhayı okuyunca şöyle İS dim: — İnsaflı hareket ettikleri işin © me ev. vel. İki sene evvel okuduğumu çok | mükâfata Iâyıktırlar, iyi hatırladım. Diyecekler bulunacaktır. da haklıdırlar. Ben de haklıyım; on- Jar. altı ay, bir sene, İki sene evvel ayni havadisi okumuş olabilirler, Faknt ben daha dün okudum. Çün. kü ayni havadis dünkü gazetelerde de çıktı. İste buna saştım Gazetelerden: #Boğazın imar plân» Havadisi okuyanlardan biri: — İşte buna saştım, dedi, ne lü- zum vardı... Boğazdaki binalar e - #asen kendiliklerinden yıkılıyorlar. *- Fazla fiata et satanlar Gazetelerden: «Muayyen fiattan fazlaya et sa- enses mm e pane am in AN va b 00 amam, İç memleketin bir köşesinden mek, tub gönderen «FP. Cs pek (o hoşuma giti. Hakikatleri görmeyi ve soğuk kaola düşünmeyi pek iyi bilen bir genç kiz olduğu anlaşılıyor. Yazdığı şu satır . lara bukınız: Aflem zengin olmadığı gibi pek İn- |251 de deği, Kendime gelince, vücu- dümde herhangi bir ârıza yok, fakat 'ka dayanınca his zâfı acaba galebe yeceğir. Bayan F. G. hülâzaten diyor ki" — Uzak akrabamdan, hem genç, de şiddetli bir sevgi var. Pakat bu sevgiyi hiç ona beli etme, İdim. Daima bir kız kardeş gibi dav - da hep bir erkek kar. gördüm. Yalnız bu matuf ihtimamları |, uyandırdı. Derhal mu mı? Sonra hiç bir zaman evlenmiye, Hatırıma beylik bir cevab geliyor, teselli verici mahiyeti de vardır: adada Kim bilir belki sinirleri o yatışır, kalbi yumuşar da üvey kızının tek- tar mektebe dönmesine mâni ol - mazdı, Büyük beyaz dershanelerin cennetine, oksar gibi hareketlerle hep usul usul konusan sörlerin yam. na dönmek!. Ah #segili mektebi! ..e Minenin en güzel hülya ve rüyaları bundan "ötelere aşmrardu. O vakte kadar her şeye epekila demeğe razı ii E seneki elbiselerini wpekâlân giye - bilirdi. Fakat babasının o nedense, baska türlü bi; rar vereceği tuttu. Fahire Hanımı neş'eli ve her sözüne Tazı olur bir uysajlık içinde gördük- çe mdamcağızin içins bir emniyet. belki de biraz pişmanlık geldi, iyi lik ve cömerdiiği kabardı. Fahire Hanım bütün gün hir sö. TÜ prova ve neyi Onlar) * Peynir meselesi Bir gözeteden: «Hükümet peynir işine el koy « malı.» «Buzhanedeki peynirlere kimse sahib çıkmadığından alâkadar bazı makamlar zam yapmaktan obeşka şare görmüyorlar.» Gene peynir meselesi... Bu bahse iki defa daha temas et- miştim. Ve her ikisinde de Iâfia peynir ,emisi yürümiyeceğini söylemiştim, şte ay geçti, belki de aylar geçti. Peynir gemisi vürümüs, yürümüş, me ğer ancak bir iğne boyu yer yürü, müş, İrmet Mulüsi Mutlak güzellik olmaz, gönül kimi severse güm“! odur, derz, Kaideye u, Yup mes'ud olmuş bir çok kişileri de hatırlarız. Fakat: | İki esas direği arasında müvazene ve nisbet olmıyan bir yuvanın ük Jsa€mede yıkılacağını iddi. edenler de bulunur. Mümkündür, fakat bu mütaleaya karşı «bir günlük beyliğini beylik» sa, yanların meveud olduğunu da hatır, hıyalım, Mes'ud edemiyeceğini, nihayet mes. İvd da olamıyacağını düşünen ve aş. kını içinde saklamakta odeyam eden | Bana öyle geliyor ki, ihtimaller deh isinde taraf almamak müreccah ola, hem de zengin bir erkeğe karşı içim. cak, Bununla beraber küçük bir tarsi ö İyede bulunayım: — Ümüdinizin tahakkuku balinde, eğer kız kardeş maskesini muhafaza —İetmeklen vazgeçmemiş isenir, BŞ bir naz ve istiğna hareketi Mademki açık söylemeyi biliyorsunuz, aşktan bah -| Vaziyeti bütün çıplaklığı ile tahlil eg. -İdinir. Bundan sonra kararı ona İnen, nazlanmak | kınız. Karar müsbet çıktığı halde is0 ük iş olmak üzere derhaj nikâh mu, amelesinin intacına başlayınız. ve bu ,yapılıncıya kadar da sadece bir doşt kalınız. Bay K...: İzdivacdan sonra aranızda anlar #amamazlık çıkmasını istemiyorsu « muz. Hakiki hüviyetinizi ora şimdi. den bildirmelismiz. Hem sizin kusur i saydığınız hali doğru düşünen bir kimse kusur nddedemez. Asıl ku - sur onu saklan.anızdır, TEYZE öğleden sonra, biri akşam, ü - güncüsü de baloda giyilecek daha süslü, Kiy gibi hafi$, uçucu bir şeydi. — Büyükada giyim” kuşam yeri. dir derler, Senin de sirtma #eçire- sek hoşça bir iki seyin olmalı Eski elbiselerini sabahları giyer, pm - sin dedi, Bunu söylerken müşfik kın bir sesi vardı. Mine öyle mesel du ki, alişik olmadığı bu alâka içini heyecanlandırıyor, «gözümün yaşı ni tutayım derken» bu 1 du. Eski güzel günleri katladı. Za ma meşgul ve dalgın olmakla bera- ber, küçük kızının sık sk gönlünü hatırını hoş etmeği unutmayan duygulu babayı düşündü, (Arkası var) in İ 30 Sene evvel Tobruk : Derne - Bir gazi i | Tehtikamızı bugün 7 inci i bulacaksınız. da