1 Şubat 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

1 Şubat 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA e ANMA SM AŞA AŞ Şubat a Hergün Uzakşark adalar İmparatorluğu ' ıpkı Avrupada olduğu gi- T bi, Asyanında bir köşesin- de, bir adalar imparatorluğu vardır ki adına Japonya diyoruz. Ada kinleri için tarihte ket mukadder gibi & : milletleri, kıt'a milletlerine nisbetle, eskiden çok daha emin ve mahfuz bir hayat yaşamışlar ve risbeten yeni zamanlarda da bunların inkişafları çok seri olmuştur. İngiltere ile Je- ponya, tarihin bütün devirlerinde, kendi toprakları üzerinde en oz ra- hatsız edilmiş milletlerdir. Bunun için, bir tarafta da, öteki tarafta da daima eski şeyler kolaylıkla muha- faza, tecdid ve ihya edilebilmiştir. Gene ayni sebebden, İngiltere ile Japonyayı, dahilen kuvvetle muha- fszakâr görürüz. Hattâ, ayni siya- set, haricde de ayni rubu muhafaza eder. Ada milletlerinin ikinci bir tarih hususiyetleri de, bunların kolay in- kisaf edebilmeleridir. | Sahil halkı, daima daha açıkgözlü, daha cevval ve hareketli olurlar. Bilhassa deniz seyahatlerinin kolaylaştığı devirler- d» ada milletlerinin inkisafları seri oldu. İngiltere ile Japonyanın bu- günkü terakki dereceleri o meydan- dadır. Ayni sebeb, deniz sebebi, adalı milletlerin daima, birer impa- ratorluk tesisine doğru hamle yap- malarmı icab ediyor. İngiliz impa- ratorluğu bu hamleleri vaktile yap- mış ve dünyanın en güzel impara. torluğunu kurmaya mecbur olmus- tur. Japonya gelince, o, bu işe veni teşebbüs etmiş bulunuyor. İngiltere, büyük imparatorluğunu kurmak o hususunda © Taponyadan çok daha talihli oldu, Onun inkisaf devrinde dünyanın en geniş sahala- zı sahibsizdi: Janonyanım o yayılma iktiyacını duvduğu zamanlarda ise, dir opraklarının taksimi isi olup bi Japonya için isler güçlesmis- | | 8. Bimün icindir ki Japonya, 1 terenin aksine olarak, hem denizde bir donanma, hem de ks orda kudreti vörude getir. her iki kuvvete istinad ederek, tak- yiben ek o sepedenberi Japonya yevkonk ve bir uzak Asva mpara- ğe İk Ke ll amala e me arz) gan rez par pm Japonyanın böyle bir imparitor | te9itİ-mi oluyor, mediti. birçok sivri | ida mevcud nahiv fatkuldan ileği| rol” kalmazdı. «Türkçede böyleli Der ordar efendinin alp gönde > Tuk kurmaya ihtiş olduğu da mu. hakkaktır. Bir asırda bir misli artan Japon nüfusu için Japon odaları dardır, Bunları genisletmek lâzm. dır. Fakat, nasl? Bütün parçaları taksim edilmiş olan dünya içi yeniden üzerine bayrak ( dikilecek toprak sahası bulmak çok *güçtür. Bundan dolayı, bu memleketin, ya- nm asırdamberi, o emelden emele, plândan plâna, uğraştığını ve pek vavas ileri gidebildiğini görüyoruz. Bu uğrasnalar, bazan silâh Luvveti- le, bazan da dünya kombinezonları Arasında rol oynamak seklinde te. celli adiyor. Japonyayı gâh bir vol- da, gâh diğetinde yürürken görü- yoruz. Bn bakımdan, Japonya, bir ara- hık, İneiltere ile dost ve müttefik oldu. Simdi de İngiltereye karsi a. çıktan açığa bir siyaset peşindedir. Ayni Japonyayı, bir tarihte Rusya ile Tüzumauz bir harbe tutuşmus o- arak tanıdık. Çok yakın senelere kadar da iki memleket arasında, Si- mali Cinde ve merkezi Asyaya doğ- ru siddetli ihtilâflara sahid olduk Hani, pek yakm bir zamanda iki memleket arasnda fiilen bir harb bile vükva gelmisti. Simdi de, Ta. pon ve Rus dirlomatlarımın gittikçe daha dostane konustuklarını görü- yoruz. Hattâ, son günlerde Molçtof. Japonyanın emelleri halen Cenubi Asyava doğru tevi gu icin kendisi sabbüsleri sahasında imkânların en çok oldufu bir devirdir. Fransa mağlüb. İngiltere çok mesgul, A- merika hazırlıksız ve gözlerini Av- rupaya doğru dört açmış, Almanya ile İtalva da kendisinin üzektan yar- dımcıları ve müttefikleridirler. Ja. ponya, eğer, basladığı yayılma işle- kendisi icin bundan daha müssid bir vaziyeti uzun zaman bulamaz, diyebiliriz. vd Helen, Taponya ne yapmak isti yor? İstediğinin ne olduğunu yuka- nda söyledik: Yavılmak ve bir im. paratorluk kurmak. Fakat, bunu na- sıl yapacak? Cevabı güç olan me- i idare edenler için bile müs- küldür. Onun Cinde girişiği fütu. hat hareketi, dünyanın en genis mikyasta bir askeri nüfuz hareketi- dir. Avrupa kadar geniş ve kalaba- ik bir memlekette kolay olmıyan böyle genis bir askerf hareketin için- den çıkmak için, Tapenyanm büyük (Devamı 8 inci sayfada) Resimli Makale: fikirlerin, akla ve mantığa mugayir böyle devrelere tesadüf ediyor. bu harb esnasındaki garib keşif id. dinlarını ele alabiliriz. 1914-1918 harbinde tayyare nisbeten yeni bir silâh idi. Birçok kâşifler umumiyetle bu vasıta üzerinde durmuşlardı. Her gün, tayyarenin tekemmülüne dair ordu başkümandanlıklarına, yüksek | fen kurumlarına türlü müracaatlar yapılıyordu. Bazıları, tavysreyi ha- vada kuvvetli bir cazibe ile alaşağı ede- cek aletler keşfettiklerini ileri sü » rüyorlardı. Bunların hemen daima ortaya attıkları fikirler, büyük çap- ta miknatislerden istifade esasına İs- tinad ediyordu. Gene bu arada fi- kirleri meşgul seden bir mesele, mah. dud mikdarda benzin alabilen tay- yareleri daha geniş sahalara isal e- debilmek çareleri idi. mahduddu. Tayyarenin benzin hamulesi de fazla bir mik - dara yük alim taslakları ortaya «daimi ba - reket» hayalini çıkardılar. olduğu üzere bir cisim, haricden bir tesir görmezse yavan yavaş hare — ketini yavaşlatı olan atalet kaidesine tebaan durur. Bunlar, öyle bir mekanizma ettiklerini iddia ettiler ki bu sayede) rer fülle muhtelif cüzüleri birbirin- ” | tayyarenin motörü durmıyacak, ilk | den tefrik edilmek lâzm gelen, tür- hareket hizile ve bu hız yavaşlatılın-| li mubakemeler yürütülerek; mü « cıya kadar tayyare uçmmya devam| selsil, mürtabit satırlarla uzanıp gi- edebilecekti. Avrupadaki bir hayli| den bir kâğıd olurdu ki onu tercü- mümessili göze çarpan bu batl na-| me etmek için ayıklamak, çözmek, zariyeyi, bizde de «Con Ahmedu| her parçayı bir cınbızla çıkarıp yer- Bamında bir zat temsil etmek daiye, | leştirmek icab ederdi. Derhal söy. sine koyuldu. Hattâ bazı safdil in-| lemelidir ki türkçenin nahvi ve he- sanları tecrübe tahtası başına celbe-| yeti umumiyesinin mantığı itibarile decek kadar cüretini ileri götürdü) birer şaheser olan bu kâğıdlar on - ve bittabi netice tam bir fiyasko ol-| ların müsevvidleri lehine rinde bu defa muvaffak olamazsa, | gı, kım fikri dalâlet hâdiseleri ile kar-| tarzında ne böyle kâğıdlar yazl - Mukadder hastalık & İh madığı bir hastalıktır. Herkes için kadderdir. Fakat bu hastalığın bir pa Takan bir yoldur. Kolaylıkla aşılabilir, fakat iztırab, hele sefalet içinde iyarlık insan ve fen kuvyelinin heniz önüne geçmek imkânım bula, Huzur ve sükün içinde ihtiyarlık yormadan, acı vermeden ölüm kapisi. gün gelip çatmasının önüne gece” mekliğimize mukabil acısını azalt . ihtiyarlık dayanılması güç bir fac'âdir, acı öle doludur. Bu acının önüne mak elimizdedir. Hiç olmazsa bir derceye kadar, geçmek için bugünden yarını düşünmek, biriktirmek lâzımdır. vene se erunn nesemsasamasmamana an same TARİH Defterdar Kara Bürhanettin Efendi Yazan: Reşad Ekrem Hicri 1004 yılında, Osmanlı İmpa. ratorluğu hazinesi Defterdar Kara Bürhanettin Efendinin eline verilmiş. Garib keşif ve icad iddiaları Bir İngiliz, bulutları katılaştırarak üstle- rine top koymanın çaresini bulduğunu bildirdi Lisanımızda Sarf ve nahvin mukayesesi Yazan: Halid Ziya Uşaklıgil pena yünü ales. Ban Ye 17 tştirmek için yıllarca çalışılmakta-İNemçe iline sefere gitmişti. Kara Bür. Sarfının o derece sade ve kolay)| dir. yi han Efendi, eşi dostu arasında elinin a mukabil törkçenin nahvi| Bir mütercimin ferclimg- |sioköle moshurdu. Defterdar olu pek zor, ve omu idareye alışık ol - Z il su, oümireyi kemiren Dan mıyanlar için pek dolaşıktır. Bunu 6 bulduğu ameli bir USUl|kurearı endzeye düşürdü. Kork e ei © İşte bu küğdlardan birini ter «| “ia > da başlarına geldi ü il oldu. temele e Glee enik! cine odarken basiyatiiede bolan | eee Zilaiee YE | f da bir ibarenin nakli lâzi za kı gelib cöli terkib eden Kelimelerin yl wi İM kir talebelere, tekkelerdeki dervişle hep yerlerini değiştirerek nsağıda - çk re ek iken a vi bir b be şi EN ğe re uu suretle yoluna konduktan > sonra artık her parçayı alıp muka.|Sa et tepsileri, bıçaklar, satırlar, ima. kileri yakanya ve yakardakilerin sakala yarasalar hin genini ele e bir kâğıdı tercüme etmekten ziyade! ir ia bi ii receği koyunları bekliyorlardı. Fakat daba zor. bir iş bir earb limanından eğe üren beard Pakk eder. Bu, yalnız iki lisan arasındaki han Efendiye adam gönderi. Def. pahiv teşkilâtı farkından ileri gelen |terdar gayet temkinli, gu cevabı ver, bir zorluk değil, türkçe nahvinin e- (d* sasında mevcud olan kunşıklıktan | — Padişahımız orduyu hümayünla tevelkid eden bir müsküldir. seferdedir. Kurbanlarını ei mayunda kestirirler ve asker J Tercümede rastlanan - |'ax dağıtırlar. Bm burada ko; kesmemiz haddimiz değidir!!... l zorluklar Bi kıyamettir koptu. Medreselerde, Mütreimler her neviden yazının!tekkelerde et bekleşen softalar, der, karşısında bu müşküllerin üzerin -|vişler ve fakir fikara Kara Bürhan den atlamak mecburiyetindedirler; Efendiye ateş püskürdü, lânet etti .! bir siyasi makele, yahud edebi, il'ler. İ mi bir eser olsun, hele aynen har -| yur fiyen, ayni ibare bölmelerile nakle. dilmek istenilirse, bu iş, hdeta cenk halinde bulunan iki hasım Haanın a- rasını bulmak demek olur ki bu ve- sateti üzerine alan mütercime acı - mak lâzım gelir. Bu işi başarabil - mek için en önce gelen 'şart iki li - sanın ikisine de, bütün gavamızile tasarruf etmektir, elbette; fakat bu kâfi değildir. Buna ilâve edilmek icab eden büyük bir sabır sermaye. sine de malik olmahdır. Ekseriyet Üzere tercüme zorluklarına galebe etmek için çareler bulunur: Ya ay- nen tercüme etmektense mealen ter, cüme yapılır, vahad bir'uzun ibare: kırık kırk parçalara ayrılır, * hattâ zorca kısımlar atlanır, ve netice o- larak sadık bir tercümeye mukabil bir tercüme taslağı meydana. çıka- nlır. Hele dar saatler içinde çalış» mağa ve yazı yetiştirmeğe mecbur slanlar için bunu zaazur görmek İn. safa muvahk olur, yetişir ki İtalya- yn meşhur teaduttore | tradittere, ya'ni «bir mütercim bir haindir» dedirtecek kadar aslının mü'edda - undan avkm bir ma'na çıkmasın, Uzun ibare yerine kısa ibare tarzı Lisan inkilâbından sonra türkçe- nin yu nahiv zorluklarını bir tarafa (Devamı 4 üncü sayfada) geldiği anlaşılır. Hele tercüme edi- lecek fikra basit bir cümleden iba- ret olmayıp da araya giren türlü is titradlar, itirazi ve tavsifi cümle- lerle mücehhez uzun bir ibare olup da bunu gene öyle tek bir ibase seklinde hakletinek arzu olunuma her kelimenin, her cümlenin muka. bil mahallini türkçede tayin ederök ona göre sralamak öyle müşkül bir istir ki bu tecrübede muvaffak ola- bilen mütercimler pek nadirdir. Za- ten aksi takdirde de böyledir. Türk- çe uzun mikyasta yazılmış bir tez - kereyi, bir mazbatayı fransızcaya, yahud herhangi bir garb lisanına ce. virmektedir, nahivlerin farkı sebe- bile, avni zorluklara tesadüf olunur. Eski devirlerde tercüme müşkülâtı Resmi hayatımın bir devresinde maiyetimde çalışan bir tercüme ka- leminde bu neviden müşkülât için- de bocalıyan mütercimlerin terlere bunalmış bali zözlerimin önüne ge- liyor: Şürayi Devlet Tanzimat dai » resinin, maliye meclisinin bir maz - batasi, yahud sadaret mektubi ka- İeminin bir tezkeresi tercüme »dil- mek lâzm gelir Bu, iki, yahud daha fazla sahifelik, başından sonu. na kadar bir durak yeri olmıyan, birer sec'le, yahud &yni cinsten bi- iddiaların o doğuşları da ekseriya! türkçeye tercüme yapıhrken zuhur Bir misal olmak üzere geçen ve iken durduracak, sonra onu gün bir hiristiyan Müslüman! olmağa karar verdi. Defterdar Rfen. İdiye müracaat ederek, padişahların İ Mtislüman olacak biristiyanlara ve, İ regelmekte oldukları: «Bir sarık, bir kavuk ve 50 akçe sünnet ve inerhem parası, mı istedi, Kara Bürhan Efen. İdi gene kaşlarını çattı: — Bu Padişaha mahsus bir ihson. dır. Padişahımız burada değildir. Bi. zim bu ihsanda bulunmak hadldimiz İdeğüdir. Varzsun ocamde Müslüman olsun. Cemaatten akçe toplasın!. Dedi. Padişahlar, ber hafta Amalara ve yelimlere 3000 akçe sadaka verirlerdi. Bürhan Efendi, memaryetinin ük haftası bu sadakayı kestirdi. Sebe . bini soranlara ayni cevabı verdi: — Padışahımız seferdedir. 2000 «k, çe sadaka vermek bizin haddiimix de, ğildir!... Defterdar Kara Bürhan Elfcnd, makamını bir ay le muhafaza ede. medi. Dini işlerde Jâübalilizle suçlan, dı. Hakaretle azledildi. Sokakta ölen müzisyen Mirtat isminde bir müzeyen, dün Beyoğlu caddesinden geçerken, bir denbire üstüne bir fenalık celmiş ve o motörlerin kudreti alabileceği zaman, lemiyordu, Bunu gören Malüm nihayet ve tabii icad | kayda. Ü dilmek lâzım gelen büyük bir ime, Bu harbde de buna benzer bir ta.| haret gösterirdi. Bugünün O tabrir İsminize rami aze ay Öde nine ruhsat vermiştir. (Devamı 6 ıncı sayfada) makta, ne de öyle müsevvidler ye- ek INANMA! metrelik bir çöl sahasını aştıktan sonra Derneye kadar ( geknebileceğini hatıra bile getiremezdi, mümkün göremezdi. Yalnız şu var ki, bü muha. rebe ber şeyden evvel bir sürpriz kaynağına benzcmişür, eskiden hakikat sandığımız şeyleri hayal yapmış, az evvel hayal olarak telâkki ettiğimiz düşünceleri se az sonra maddi bir hakikat haline getirmiştir. Bu bakımdan İtalyanların Derneyi işthkâmsız olarak bırakmış olma - lara Karşı Alp geçidlerinde o betonlu sırlı isühküm hatları vöcude ge , | larında biz şaşılacak bir şey bulunmadığına inanıyoruz, faka; &y oku . trmeyi düşünebilirdi, lüzumlu görebilirdi. Fakat Afrikada, yüzlerce kilo, | yucu sen; ayin INANMA! İSLER <INAN -IS1 ER İSTER INAN, Ortaşark İngiliz orduları nezdin” ki Renter muhabiri. Henüz işgal edilmiş olan Derne k sâbasına girdiği zamah burada dai, mi mahiyette hiç bir istihkâm gör diğini bildirmiş. Bu müşühedenin kâydedilmiş ol: sına rağmen İngiliz muhabiri bayre. te düşürmüş olduğu sanılamaz Der.e Misir hududundan aşağı yukarı 00 kilometre vraktadır. İtalya ordusunun genel kurmayı Almanlara karşı Brennerde, Prunsız. düşüp ölmüştür. Cesedi muayene e.İn Sözün kısası Giden büyük dost E. Ekrem Tau ziz komşu, dost ve mütte. fik, kahraman Elen millet- A nin beklenmedik bir anda kaybet mek musibetine uğradığı büyük devlet adamını ilk defa Belgradda tanıdım. Balkan İtilâf orada sene- lik toplantısını yapıyordu ve Türk gazetecilerinden bir zümre de, hem konferans mesnisini yakından takib etmek, hem de Balkan Basın Birliği- nin temellerini “atmak maksadile Belgrada gitenişti. İlk gece, Türkiye Cümhuriyetinin güzide elçisi Bay Haydar Aktayın misafirler gereline verdiği süvarede ben ve arkadaşlarım orada mevcud şahsiyetlerin içerisinde en enteresan bulduğumuz Yunan başvekilinden bir mülâkat istedik. Sefirimizin lâ- tafkâr delâletile Bay Metaksas bizi kabul etti; konuştuk. Biz onun, Yunanistan bugünkü maddi ve manevi tekâmüle erişti- ren başarılarından bahis açtıkça bu yiğit asker ve büyük siyasi, fıtri te- vazuuna münafi bulduğu bu bahsi kapatıyor ve bize gene bizden bah. * setmeyi muvafık görüyordu, Ata türkün ve onun ideoloji arkadaşları olan ricalimizin hayrani idi. Hepsi- nin mahiyetini, yabancı şahsiyetlerin” içinde, "onun kadar iyi anlamı, iyi anladığı için de onun kadar takdir eylemiş ve sevmiş bir kimse ola- mazdı. — Memleketiniz daha büyük mukadderata namzeddir! Türkiye. nin azamet devri asil şimdi açık mıştır! Dediği zaman, gözlerinde, göz- Yüklerinin derinliğini örtemedi kışlarında hepimiz arık bir samimi. yetin ifadesini okuyorduk. Son sö- zü: — Balkan İtilâh, bir gün olur, zâfa uğrayabilir. Fakat bizim iki inilletimiz biribirine, tarihin o kuca- ğında, bundan böyle çözülemez bir şekilde bağlıdır; çünkü ruhlarımıza varıncaya kadar her şeyimizin bir olduğunu anlamış bulunuyoruz! Olmuştu. Aradan bir iki yıl geçti, geçme- di.. Elen milletinin büyük kurtarıcı. sını, Türk milletinin büyük ( halâs- kâr Atatürkün tabutu arkasında ağlıyorken gördüm. O bizim gibi matemzede, al zim r muztarib ve perişan idi. Alayın içinde, dünyadan öncesi ekmiş gibi yürüyordu. Akşam üstü kendisini Ankarapalasın holünde is ticvaba yeltendim: — Ekselahs! Gazetem için. bir kaç kelime ile intibalarınızı.. Gamlı nazarlarını yüzüme dikti. — Gazetenize kendi intibalarını. m, kendi duyduğunuzu yazacaksır niz, değil mi? — Evet, ekselanal — İşte, benimkileri de beraber ifade etmiş olursunuz. Bu sözleri biliyorum ki samimi idi; hakikatti. Dost devlet adami © anda herhangi bir Türkiye vatan daşınm duyabileceği kadar elem duyuyordu. İ General Yani Metaksas, yurduns göz koyan düşman mümessilinin bir gece sabaha karum vermekten utan madığı ültmstomu o tereddüdsüz | reddetmekle, bizzat kurduğu eserin #zametine ne derecelerde güvendi. ğini de isbat etetiş oldu. Hakiki büyük adamlara, kahr” man ruhlu vatanperverlere pek ye kışan bu hareketi ile Türk ofkân umumiyesini bir kat daha teshir 6 den bu şanlı dostun matemini Ele kardeşlerimizle ve ayni şekilde paye 3 lasıyoruz. rahmetli başvekilin bizim mızda vaktile dediği gibi - daha b vük mukadderata namzed bulun ğuna iman ettiğimizdir! ği lim EL ne sanane

Bu sayıdan diğer sayfalar: