3 2 Sayfa Hergün Türkce “onu yazan Muharririn keyfin Göre değişemez Yazan: Muhittin Birgen âzım Nami Durunun maka- lesi içime derd oldu. Bizim gibi aralarında dostluktan o maada hiçbir münasebet gekli mevcud ok *mvan insanlardan birinin diğerine Bid bir fikri mütalea ve hatti tenkid ederken karşısındakinin salâhiyet- sizliğini iddin ile söze (başlaması; bu memleketin medeni ve ilmi â- detleri bakımından hakikaten derd olacak bir bâdisedir; birbirimizi sevmesini, birbirimize hürmet Oet- mesini venihayet, #rf ilmi ve bina- enaleyh objektif olması Hizm gelen bir bahiste «ben» ve «sen» iddia larından vazgeçmesini ne zaman öğreneceğiz? Bununla beraber, yazdığı maka- İedep dolayı aziz dostuma, baska Bir laser Hayek kür #rek seo buriyetindeyim, Çünkü, bu makale ile, bana, dil meselelerimiz hakkın- da yazdıklarımın ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösteren bir de- Kl daha vermiş bulunuyor. * Duru makalesinde, benim yazıla- nmdan bir fıkrayı naklederken be- nim kullandığım bir kelimeyi tashih ediyor. Ben stürkçenin tarihi gelişi- pes demişim, Duru, bunu bir paran- tez içinde egebsimi olacak» diye düzeltmiştir. Demek oluyor ki be- nim yazdığım «türkçenin tarihi ge- lişine...» sözü yanlıştır. Bunun doğ» ei «Türkçenin tarihi gelişimine...» dir. Kâzemin benim hatamı bu su- retle tashih etmiş olmasından do- lay, maalesef, kendisine teşekkür edemiyeceğim. Çünkü, eğer bu cümleyi bir daha yazmak icab eder- se gene benim evvelce yazdı lağım şekli tercih edeceğim, Çünkü, benim gözümde törkçe, onu yazan herhan- gi bir müharririn keyfine göre deği- sebilir bir oyuncak değildir. OO, Türk milletinin asırlar arasında ku İsna kullana meydana koymuş ol- duğu bir eserdir. Türk milleti, Türk halkı, Türk kelimesini ve Türk cümlesini nasl kullanıyorsa ben de öyle kullanacağım. Çünkü, Türk railleti bana değil, ben Türk mille- .tine tâbiim. Onu benim keyfime uymaya icbar edemem. Bilâkis ben onun nurlar arasında vücude getir- diği esere hürmetle mükellefim. Ben de şimdiye kadar dostum Duru kadar ömür senesi doldurdum. ve Türk kitabı okudum; ben de'halis bir Anadolu çocuğuyum: Durudan! fazla olarak üç senelik bir ömrümü! de Kaf dağlarının ötesinde ve beri- sinde yaşayan Türkler içinde geçir- dim, onlarla konuştum, onlarla bir- likte okudum, yazdım ve onlara SON POSTA Resimli Makale: İnsanlar yaradılış icabi ya kavgacı, yahud da mütehammil olurlar, Her hüdiseyi sam ederek yumruğu müracaat «den birini tpin nümü, nesidir. Bir tokat yeyince yüzünün öbür tarafını usatanı da ikinci pin başında buluruz. Her iki tip de ruhan, dimagan ve bedenen hastadır. saü amman LGARİB TETKİKLER 7 Harhlerde hir düşman askerinin ölümü galih tarafa kaça mal oluyor? mesai şekillerini de nevileştirmiştir. Bu yüzden doğan güçlüklerin sayı- saymakla bitmez. Gerek mede- .e- viyesinin yükselmesi ve gerek bu yüzden husule gelen güçlüklerin bir araya gelmesidir ki bugün hayat pa- balılığı dediğimiz geçim zorluğunu meydana getirmektedir. Bu yetmiyormüş gibi insanların, aralarindaki ihtilâfları halletmek i- gin mütemadiyen silâhın hakemliği- ne müracaat eylemeleri, getirici iş- lere snrfedilebilecek büyük servetle- rin tamamen menfi ve iktisadi ol- mwwyan hedefler uğurunda barcan- maları neticesine dayanmıştır. Bin- netice tahil hayatın pahahılanması, İ onunla mütennsib bir surette arızi o- İlan harb halinin de maddi ve ma- nevi tabammül edilmez bir hale gelmesini intaç eylemistir. Yani bir zamanlar belki masrafsız yapılabi- İlen harb, zamanın ilerlemesi ile ve bugün, her şeyden evvel bir zengin- dava halini almıştır. Fransızlara göre ilk denberi halledilememiş bir çorab fabrikası her yerden evvel Fransada ve 1656 tarihinde tesis edilmiş ve işletilmeye başlanmıştır. asmanasanansamsa sanssnanananane sansasasaan saasnasa asan sisanaan0asasa sesı Ve gene Fransızların rivayetine gö- Ek ve varlık meseleleri olmuştur. e Muvazeneli insan. bına hâkim, diğer taraftan da nefis özetine malik olan iusandır. Müvaseneli insan kavgaya önayak olmaz, fakat İzA zamanında da değidir. Bir yüzüne tokat yeyince öbür yüzünü uzatmaz, dilşünmeyi ci- duğu kadar hatırlamayı da bilir. Ziraat bahisleri: Anason ziraalimiz : a İ Birkaç yıldanberi alınan tedbirler sayesinde anason zira. : atimiz süratle inkişaf ederek yıllık ekim sahası 700 hek- ; i tardan 3800 hektara çıkarılmıştır. Ayni seretle alınan | İ anason mahsulü de 400 tondan 2400 tona yüksel- i i miştir ve her yıl biraz daha yükselmektedir... | Yazan : Tarımman Birkaç sene önee Ziraat Vekâleti -(le bir haberden sesişe bağlı bırakın. nin viâyetlere gönderdiği bir tamim-İyarak bir dela da rakumlara bağla de deniyordu ki: «Memleketimizde is-İmak çok yerinde bir harek olacağı Hihsal edilen anoson mahsulünün da-İiçin, İstatstik Umum Müdürlüğünün bill ihtiyacı karşılamadığı anlaşılmiş-|bu hususlaki rakamlarını gözden ge. tir. İstihlâkimize yeter bir mahsullçirdim: işin, bugünkü zeriyat sahasının en az) Bon iki Üç yıl içinde bütün anason bir misli arttırması, bunun için delmntakalarında eski ekiliş nisbeti dir anason yetişeblecek her yerde köylü. İmiski arttırıldığı gibi biç anason ekil nün bu ziraste teşvik edilmesi lâzim-İmiyen altı kazada da bu işe yeniden gelmektedir.» başlamılmıştır. 438 yılındu biltün “Tür. Diğer taraftan da haber veriliyordu | kiyede ancak 712 hektar anason ekil. ki, en büyük anason müstehliki olsn İmiş iken o yıldan sonra bu saha mü. İnhisarlar ix, Ustiyacını dahil. İlemadiyen arimiş ve 937 de 1923 hek dün temin edemediği için dışarıdan'tara, 938 de 2423 hektara, 939da anasop getirtmek mecburiyetinde kal|3859 hektara baliğ olmuştur. İkinc'kânun 5 alti Sözün kısası i Salhu inkâr eden Adı 5 Ekrem Tata D ostum Ahmed Huzursever vekâletlerin — birinde orta derecede bir memurdur, Bu sıfat ve bu meşguliyet onun birazıcık yi ir. biraz da tessam olunsına mâni olmamız. Âruzu şöyle böyle, hece Yeznini de zamane şairlerinin ba - alarından daba iyi kullanır. Vakit le nakdi bir araya getirebildiği çok ender zâmanlarda © ise bir iki tüp beya” ödinerek, penesrösinden gö - sebildiği kadar manzarayı kâğıd & - zerine koyar, gönül eğleridirir. Ahmed, mesken bede - Ti pamile kendisine verdiği paranın üzerine bir mislini daha, kntarak, eski Ankaranın kenar > odak, rinden birinde “bir buçuk kerpiç bir evde oturur. Sene başında önâ misfir gittim. Beni sever göründüğü halde ziya - yetimden pek memnun olmadığın hissettim. Acayib! Bizim Ahmed, yaşlandıkça adamcıl mı oluyordu? Merakım uzun sürmedi. Evin & ginde nazarlarını şöyle bir gezdi - rir gezdirmez, umduğum: hüscüka- bulü niçin görmediğim anladım. dir. Beş tâne çocuk ki, aralarmda- farkından ötürü, düşüncele- vi mukteli, sevkleri muhte, a yat telâkkileri, © evdeki mevkileri, anne ve babalarına karşı vaziyet - tamamen muhteliftir. ie. bu kalabalığın o evde ettiği da: da he - saba tam a 2 Yılban günü Ahmed, evinde eğe karar vermiş, ğa gidecek değil a! Gitmek istese de ne ile gidecek? Ayın biri o güne or; ve maaş ancak ertesi gün alınacak, Ahmed, o kâğıdı. kalemi almış eline. Hafızasında Nef nin bir gazeli var; ona nazire yazacak. Dokuzluk sigarâsından bir tane yakmış. Oo Kafiyeler hazır, mazmunlar da bir bir doğmak üze | 18. Ooh Ne #lst.. Derken, çocuklar (o hep birden odaya dolmuşlar. Dolmasınlar da De etsinler? Soba bir tane ve bu © dada kunuudur. Büyük kız pencereye saldırıp aç mış, Tütün dumanı, küçük bayana mış ve fakat bu zaruretin kendisine yükleyeceği 54 kuruş gümrük resmini biç olmazsa 10 kuruşa indirmek üze. re hükümetten bir müsade istemiş- tir, Memleketteki anason darlığını te.i yid ve tevsik eden bu iki vakıa Üze- rinde o zaman hasasiyetle duranlar. dan biri de ben olmuştum. Hattâ bü Herharigi bir mahsulün siraat ga - | dokunuyormuş. Büyük öğlen buna hasim © genişlelmek ve onu köylüye! itiraz etmiş: Üsüyormuş. İkisi ağız benimsetmek için no kadar ( hesablı! kavgamna tutuşurlarken, dört nu - ve dikkatli himmetlere ihtiyaç buluz. duğu düşünülürse en kisa bir samam- da varılan bu neticeye memnun ol - mamak, bu yoldnki himmellere âfe . rm dememek elde değildir. Ayni istatistik Odevşirilen anason İ mara, yılbası hediyesi olarak aldığı mahsulüimüzü de şöyle tesbit etmek ağız armonikasile (Ayşe) tango - sunu tutturmuş. Üç numara onu kıskanıp feryadı basmış. O, tiz per- deden haykırıp bağınrken, en kü - çük de, annki tempo butacakmış gi- bi, yere çökerek tepinmeğe koyul « re çorap örme makinesini icad eden |münasebeile yazdığım bir makale'e, aşağı Normandiyah bir o çilingirdi. | Ziraat Vekülelinm anason #iraatini Bu adam, bu makine ile ilk ördüğü arttırmak tavsiyesini çok yerinde bul. çorabı Fransız kralı on dördüncü muş ve bu arzuyu tahakkuk ettirmek! Luiye takdim etmiştir. O zamanajiçin akla gelen birkaç noktayı işaret kadar çorap el ile örülmekte idi.letikten sonra escümle demişim ki: Bunun için de büyük el atelyeleri)sBğer bu ihlyacımızı karşlamayan Bunu, bize, meraklı bir Amerikan politikacını şayanı dikkat bir istatis- tik ile isbat etmektedir. Bu zat A mus. Derken, dişarida, merdiven ba » şında bir şangırıl. Arkasından bir çığlık! — Hit İlâhi, geber e mi?- Kedi. bir gözü mavi, ötekisi ye: tedir: 936 da 455 ton, 537 de 825 ton, 938 de 1605 bon, 539 dr 2490 ton. 936 dan evvelki senelerde istihsalâ. tame 400 le 450 ton arasında oyna - makta idi. Halbuki ishsalimein yerin de saymasına rağmen, son yılarda bir takım seyler öğretip onlardan P birçok şeyler öğrendim. Hiçbir ta: rafta türkçenin «tarihi gelişimin diyen bir Türke tesadüf etmedim. Her me zaman etürkçenin U tarihi gelişin nden veyahüd istikbale doğ- merikan âyanından Mister Bonedir. | Hesabını yaparken istinad ettiği ©-| sasların nelerden ibaret olduğu! > ” eçhulümüzdür. Fakat verdiği ra- istihlâkimiz ra gidişinden bahsetmek lâzım gel- diyse Türklerin her yerde ve her vakit buna «gelişis ve egidişir de- diklerini ve «gelişimin, yahud egidi- simi» demediklerini gördüm. Bilâkis, benim gördüğüm bütün Türk dün- yasında halkın her zaman kullandı- fı bir söz vardır ki söyledir: «Perşembenin gelişi Çarşamba- nın gidişinden. bellidir.» Hiçbir yerde bu sözün: Perşembenin gelişimi o Çarşam- basın gidişiminden bellidir.» Şekline girdiğini görmedi: tâ, bizim akaşınmas dediğimiz bile Türk hiçbir yerde demez, egidişmen der. İşte, bütün bunlardan dolayı, a- ziz dostumun bana verdiği deri kabul etmiyerek” «türkçenin | tarihi gelii» diye yazmakta devam ede- ceğim. Eminim ki Türk milleti de beni, kendi diline kars hürmetsiz- ik eden bir muhorrir olarak tant- mı p " * DR kenarına geldiğini | ihten çok evvel, makine ile örül.|miz aldıkları isabetli tedbirlerle ana. | hüsran Akalanm ekilebileceği söy -İbenf böyle e gemileri müş ilk ipek çorabı giyen Avrupa|son sirsatini ieib ettiği kadar geniş. |lermiş ve yerli pamuk ekiminin ka — ipe erman iğ ag ey e me mem rg eman Beer meri ie Elram Calu şimin sebebleri bundan ibaret Şildir. Aziz dostum Duruya osman- İica yazmama lüzumunu en wvel öğretmiş olan Ziya Gökalp ta be- nim bu cahilâne inadımdan dolayı memnun olacak ve ruhunun dudak- larında, şu makaleyi okurken acı bir tebessüm belirecektir. | Çünkü Ziya Gökalp türkçenin Türk olarak inkişafına sid kaideleri herkese ko- Jay ve basit şekillerde anlatmak ü- zere yazdığı manzumede şunları söylemiştir: Güzel dil türkçe bize, Tâsanda sayılır öz Herkesin bildiği söz, Manası anlaşılan atmadan göz, Tügate (Devamu 7 nel saylada) dikkat oldukları için adarları bir nebze ol sun düşündürebilir ümidile bunları iktibas eylemeyi faydalı bulduk. Meşhur Romah Jül Sezar Fran- #a yani eski Gol harbini yaptığı za man, muharebe sonunda bir bilân- ço tanzim ettirmiştir. Bu bilânço bu Roma hazinesine (0,75) dolara malolduğu görülmüştür. — Asırlarca sonra meşhur Napolyon Avrupa harblerine başladığı zaman bu mu- harebelerin © bilânçosu da, beher İ maktulün bu büyük askere (3000) dolarlık bir fedakârlk tahmil eyle diği tesbit olunmuştur; Büyük Harb, bu masrafı (5000) dolara çıkar- mıştır. Bu harbin sonu alınmamış olmasına ve binnetice elde herhan- xi bir hesab esas mevcud. bulun- mamasma rağmen Amerikalı âyan, bu miktarın (50.000) dolara malo- lacağım haber veriyor ve dünyanm Çorap makinesini kim icad etti? Birçok keşiflerin babalığı Oöte- denberi milletler arasında bir anla- ie şamamazlık . çarob örme makinesinin icadı da Fransızlarla İngilizler arasında öte- İSTER körletmesinden korkan çorap tacir- leri, rüşvetle elde ettikleri bir saray bademesine, bu makine bu şorabı giymek istediği ayağından aktı. Krul, bü © vaziyet karşısında büyük bir hiddete kapıl- dı ve bu maskara şeyi ayağından çıkanp fırlattı, attı. Biçare kâşif te, bu yüzden, elim bir sefaletin derin- liğine düstü, İşte bu sırada, bu adamın karşı- «na bazı İngiliz sermaye sahibleri çıktı. Bunlar, bu adamın keşfini e- hemmiyetsiz bir menfaat o mukabi- Binde elinden setin aldilar. Bu saye- de büyük servetler yaptılar, Asıl bu servetlerin müstahakkı olan adam da, Pariste, bir hastane köşesinde, hastalık ve sefalet içinde öldü. Maamafih bir rivayete göre, o ta- sene içinde de Avrupalı kadın olarak İngiliz kraliçesi Elizabet ipek çorab giymiştir. Fakat her keşif gi- bi çorap makinesinin keşfi tarihin- de de ihtilâf vardır ve her milletler arası şeref ve menfaat meselesi çi- bi, bu dava da buçüne kadar hulle- dilmiş değildir. iNAN, Bir arkadaşımız anlattı: «İstanbul seyfiyelerinden birinde küçük bir ev satılıyor, sahibinin ds. diği Hat on ii bin liradır. İhtiyacım yardı, slmak istiyordum. Fakat fatı işidince ürktüm, sonra merak otğim, erin hakkaten bu kadar değeri var mıdır? tetkike giriş. tim. 'Tesadüfe bakınız; dört yıl evvel bu evi yapmiş olan mütenbhid arka. İSTER INAN, İ vardı. Bu icadın kendi san'atlarını madde, çay-kahve gibi yurdun yetiştir | çorabını İşünmeliyin ki içeride bulamayıp dişa.| makasla birkaç yerinden kestirdi-İrdan getirmeğe mecbur Kaldığınız ler. O süretle ki ön dördüneli Lai|$€y, onlardan biri deği; yurdun pek | zaman|çok tarafında istenldiği kadar yetiş. bütün ilmikleri çözüldü trilebüecek olan (Anason) dur. Bu i- harbde beher düşman maktulünün | Bimer İS'EER ISTER mediği bir şey olsaydı, üzerinde pek durmaz geçerdik, Fakat bir an dü tibarla mesele dikkate değer mahi- yettedir. Bugüngü Türkiye, her saha. da kendine yeler istilmali gaye edin. miş olduğundan bu acı duruma çok saman katlanamaz. Ne yapıp 7app| bu münasebetsalğin hakkından 30.0- cektir.» . İşte bugün gösöüme çarpan Anado| Ia Alansının küçücük bir haberinden o münasebetsizliğin giderilmiş oldu - gunu sezerek fevkalâde memmun ol. dum. Ajansın bu haberinde: Brezii.! ya ve Urogvuya anason satmak im - kânimın bulunduğu ve ilk parti ola . rak 69 ton mahsul satıldığı bidiri - mizi, dahili ihtiyaca yettikten başka ihrac edilebilecek bir kerteye de ulaş. trmaşlardır. İki üç sene içinde böyle bir ferah. hğın temini cidden ifihara değer bir başarıdır. Besbelli Ki anayon ziraatimiz inkişaf ediyor. Fakat bu inkişalın seyrini böy daşım çıktı, sordum. Öğrendim ki, mütemdiyen artmış ve 900 tonu &şmiş olduğundan, elde et biğimiz yıllık mahsul de ihtiyacımız karşılamaz olmuştu. İzthsalin aneaklesn», mangalın üstündeki yemek yarını verebilen bir istihsal mürüce. hesinde hükümet ekimi en aşağı bir misli arttırmak lüzumunu (hissetmiş ve ona göre lâzım gelen tedbirleri al. maş idi. Memnuniyetle görülüyor ki, bu sa yede 400 küsur tonluk anason istih - salimisi en kısa bir zamanda 2400 kü. sur tona çikarmak mümkün olmuş ve hem memlekete acı gelen anasön it -İ ben gelmişim. balâtının önü alızımış, beri de köy - sil olduğu için asaletine herkesi £ « nandırmış, fakat hakikatte soysu - run soysuzu bir hayvan olan aMer- tenceresini devirmiz. Yeniden ye - mek pisirmenin, yetiştirmenin im « kün ve ihtimali yok. Nef'inin gaze- li, zavallı Ahmedin hâfizasında Fik retin meshur balıkcilar manzume » sine şnssk yerini terkedivermiş: «Bugün açız gene evlidir, diyordu peder.» İşte, tam bu esnada, çat kapı, Hiç bir şeyden haberim yok... INANMA! sordum: — Ahmedeiğim! Bu.sene sulha kavuşur muyuz, dersin? Yüye yeni bir kazanç sahası açılmış - tar, Yerli kapalı koralı pamuk (Pamuk çeşidlerinin slahı) başlıklı) (Fena fena yüzüme baktı. bir yartmızdan altikadar zevatın â «| — Sulh mü? dedi. Sulh müd. © şırık alındığım öğrendik: O yazımız. Dümyada sulhun, huzurun, rahatın | da bilmünaşebe (o demişlik ki (Bursa) kabil olduğuna © innnan budaların çevresi Ege pamuk mıntakasmna ithallaklına, dünyada mevcud bostanla- | edildiği zaman artık buralarda mün.İ rn, bahçelerin © turplarım mkayın Halbuki gene yerli, fakat kapalı ko .| salıların her tarafta ekilmesi serbest. tir. Akaların buğün eldeki çeşidi mu. hitin iklim ve toprak şartlarma uy- myarak sirali icatları aksatıyorsa, O- bun yerine —daha erken yetişen ve muhite uyan bir Akala tipi bulunun. (Devamı & mcı sayfada) TAKVİM Bu erin toprağı bin liraya alınmış, inşaatı da tamam $ bin liraya çik. mıştır, şimdi istenilen fiat ondan tamam 3 mili fazladır. Biz gazetede sadece yiyecek, içecek maddelerinin fiatlarından bahsediyorsunuz, yüzde 10, 15, 20, yahud 50 arttı, diyorsunuz, ben bazılarında fiatın yüzde 100 artmış olduğunu da kabul edeyim, fakat bu ey fatlarındaki artış ar. tanların muhakkak ki en fazlasıdır» INANMA!