| I ; | ği e PE e — Bugünkü matbaa harflerini icad eden Koster Yazan: İbrahim Hoyi MO Ölü yüzlü manastırların kışa buz gibi, yazın püfür püfür esen! kuytu, biraz da ruha hasyet veren odalarında ellerinde tüy kalemler, sonraları cildler teşkil edecek kitab- larını yazan keşişler, yorgunluk his-| sedip te bu ömür törpüleyici, bel) bükücü işlerinden başlannı kaldır dıkları zaman kendi kendilerine şa nde tahtalarla harf çıka- Tan adamlar varmıs, Bizler neden| Yapamıyoruz. Acaba daha ivi ve| daha kolay bir usul yok mu?. mizden böyle bir sey o bulabilerek bir kimse çıkmıyacak mi2... » Şimali Holandada Haarlem ka- '.i kanallari bir verdi. Hürmete lâyık. iri Iapılı kasabalılar sokaklardan do-| İnr tasarlar; gözleri çisi mavisi Ho- ndalı çocuklar, ülklerinin masma- Yi semasına kahkahalarmı armağan < sonra, nice bil- ginlerin üzerine eğilip türlü türlü kir yürütecekleri küçücük bir hâdi- genin tekevvün etmekte olduğunu > kimse bilmiyordu bu Holanda- M g Ön beşinci maandayız. Bu Haarlem Kasabasında Lourens Janszoon Cos- ter (Koster) isminde bir hancı var-|de bir gürültü oldu. Başımı kaldırdım. | elbisesinin dikiş yerlerinde dektüo di ki, küçük çocukların sevgiliri, bü- Yüklerin överek kendisinden bahest-| benziyen bir kapak kaldırılmış, elinde; Onun yanında, genç bir çocuk başını; tikleri deryadil bir adamdır. Ormuz- İsmin üstünde. ekser vatandasları | gözlü bir adam görünmüştü. Çirkin | Kalmıştı. #bi öyle bomboş değil, her seyi 10- tan, anlamak istiyen olgun bir ka aktadır. Günlerden bir gün, bu Coster dostumuz kendi çocukları ile diğer Mahalle çocukların alarak, onları bir kır gezintinine çıkarır. Kale dr Yarından vurup ormdna gider. Ço- “klar engin tabiat ile karşı karya enin sevincile güler, oynar ve Oşuşurlar, Coster onları daba fazla *ilendirmek için yeni bir keşfini or-| Nu . 2 &?. yea koyar, Kopardığı dal percale Duyar merdivoniyle çıkılan | “şcözenin tam seviyesinde yere otu- dan harfler oyar, kâğdi parçası cıkarmrak, mürekkeb! Yerime neyi kullandığını bilmediği-| Miz bir maddeve bu harfleri besa- SON POSTA Haşarat yuvalarında dün Katil, hırsız, esrarkeş serseriler arasında neler gördüm ? Çıkan kısmın hü'âsası gece hırsızı refakat etmektedir. Şimdi, bir sabahçı (okehvesinden kopukların arasından çıkarak 20-30 serserinin Lir arada yattığı kovuk-! lara doğru gitmektedirler. Şu hamam bohçası kadar görüken "Tophane, meğerse 5€ büiyük ne girin- tül çıkmtıh bir yermiş. Ördek gi adeti suların çinde yüzerek birçok dar, karanlık sokaklar geçtik. Birçok bişeler kıvrldık. Hilâ yol bitip da. kenmek bilmiyordu. Acaba gece hir. sm rehberim, geçtiğimiz yolları beli etmemek için mi beni böyle dolaştırıp duruyordu? Mihayet iki kath, kars yüzlü hana benzer bir binanın önlinde durduk. Birinel kat pencerelerden dişarı ba- fif bir siya sumıyordu. Yeni bir haşerat yuvası İçeriden bir şarkı sesi geliyordu: Cürmümeşhed kanunu var Bayrnlara söz atılmaz Hanın harab kapın! ayağıle Kip a- çan rehberim: — Buyurun! Dedi, Zemini toprak karanlık bir avluya girmiştik. Gensimi yakan piz kokuyu ümkânı yok teri o edemem. Yarabbi burası ne karanlık, ne harab, ne PiS bir yerdi. Şarkı, tavandan aşağı mer. divensiz iniyordu. Bir çün gesiyormuş biraz Bir bayana yapmış cinas Cürmümeşbud kamınu var Bayanlara söz atamaz Gece hırmm arkadaşım; bir kibrit çaktı. Dört duvar arasında idik Ne kapı, ne merdiven gözüküyordu. Ses- lendi: Hey, ık tutun be? Bu esrarengiz avluda yağın nereden gelebileceğini düşünürken, tepemiz - Bir de ne göreyim, söför deliğine beş numara petrol limbası, patlak bir sesle bağırdı: — Kimdir 0? — Yabancı yok! — Merdiven kenarda daya... Lâmbayı biraz aşağıya tutu. Du - varda bir merdiven dayalıydı. Rehbe. rün omusladı. Merdiven deliğin irti - famda ve uçlar: çenğelliydi. Baz 248. Bhdan o yukarıdan merdiveni istimale salih bir vaziyete gelirdik. | Rehberim işaret etti; — Çıkın! >. d, esrarengiz 0”a Küçük bir tereddüd vakfesi geçir - Yak, di “ ik | diğimi itiraf etmeliyim. Bu tereddüdü » çok sevdiği yavrularma İl m ban harflerini sunar. Cocuklar fazla uzatıp, gülünç olmamak Jâsm. Mvinglerinden deli gibi olurlar... |4. Zaten Yâmbayı tutan da bağırmış. s. z Röportajı yapan : Nusret Safa Coşkun biran da korkunç gözüküyordu. Hepnsi'duğumu anbyor, sahıveriyorlar, Fakat Yürümüze bakıyorlardı. İçlerinden bi.İderd anlatıncaya kadar, anamdan ri ayağa kalktı, Bu başı fört gepkah,lemdiğim süt burnumdan geliyor. Bu- üstünde iyi kumaştan bir palto taşı-İgün gene şüphelenmişler. tamı dört yan, tıknaz bir adamdı. karakol dolaştık. — Buyurun! Rehberim, vaziyeti benim de anla - Diye kalktığı yeri gösterdi. mam temin maksadile sordu: Rehberim bu giyimli, kuşamlı, «on.| — Hayrola, derd yanıyorsun! lardan» olmudığı ilk nazarda anlaşı.| Genç serseri içini çeki Sesinde ba- Yan zatı tanıttı: riz bir iztırab hissettim: — Burasının sahibidir. : ; i ', Bira beni taktime gelmişti: Cemiyetin bütün kapı'arı | — Suriyeden gelen bir arkadss.. | yülz'erine kapadığı adamlar Genç bir serserinin ıztırabı|” — sorma öğsbeyeiğim, dedi. Gene Oturdum, rehberimle, serseriler ote. |bisimilerden biri bain Gil e K (1) sahibi bir şeyler konuşmağa haş.| mis, besi yagi Ben NN ie ladılar. Ben de .bu fırsattan istifade | beni. vallabi çalmıyorum artk. te etrafı tetkike başladım. Odadakiler | JatiYOrumM, ağabeyime, gece parasini İdik dik bana bakmakta uzun müddet | veremiyorum, fakat ç Amıyorum; a. İdevam ettiler. İçlerinden bir kaçı an-| temiyorum, sam yedi defa hapishane. guryadan selâm sarkıtmışlardı. yü KAYU, allam İZ, Sobanın yanında bir adam yalnış) Tem yanmıdan, ödümü koparan, don ve görlekle oturuyordu. Pant . Wnu ve ceketi dizlerin ündeydi. | zahkaha e iz A Tahminlettim ki, bir haşerat mücnde.| Yocok, bu çocuk eni be ü ie ONLA ii İandaval oğlu andaval, yedi defa esine girişmiştir. Çilnkü, parmakları, | Se girmekten ne çıkar Dur baka- hım, benim gibi 20 yi bul. hem gir - mişle ne yatmış?. Üç sen hip 5 sene gardiyanın ağız koku. sunu çektin mi? İ Diğerleri sigaralarından geniş ne .| Cen serseri feşler çekiyor, yavaş sesle konuşuyor-, verdi: İlardı. Karanlık, yüzlerini ipiee seçme.) — Sen alışmışsın! İme mâni oluyor. Zaman saman bana! — Sen de elişirsın.. anandan hirsiz kaçamaklı nazsrlar atıp benim için Güğmamıştn ya. nasıl alışıp da yedi bir şeyler fısıldadıklarını hizmediyo . (defa ensclendin! rum. Genç sörseri içini çekti: Bizim gelmemizle, yanda kaldığı — Beceremiyorum. Ertesi gün en. anlaşılan dir konuşma yeniden baş » | seliyorlar. Iamıştı; bu haperat yuvasının sahibi — Rahat battı mı? Madem becere- soruyordu: — Demek gene karakola götürdüler İmakinesi gibi gtardayıp duruyordu. duvara dayamış olduğu yerde uyuya çekine çekine cevab — Vallahi ben bırakmadım, Tam İbir ay namuslu namuslu çalıştım. Fa- at ay sonunda herif beni çağırdı. İrup, ayaklarını odanm ortasına 40ğ.!Evlâdım, şundiye kadar bir fenalığını İru uzatmış, saçları beygir yelesme görmedim. Vayfen; sadakatle yaptın. benziyen genç serseri cevab verdi: (o |l.âkin ben yapamıyacağım. Sen sabı. — Bıktım usandım artık ağabey.!kalı bir adamsın, yalvarmana daya. Vallahi billahi, şeytan çarpsın ki bir/namadım aldım. Pişmanım şimdi,huy şey yaptığım yok. Senden saklar mi .'canın altındadır. Tek dutmıyacaksn, yım bir şey olsa. ne zaman bit hür -İbirinin canı yanacak, Sabi! adama gökgürültüsünü andırır gürültülü kir| int | miyorsun bulduğun işi miçin bıraktın?) “© Kalan artık benden bıktı, bütün ihtiyarlamamış olanlar için. Costerin kafam saman dolu bir| içel değildir. Evine dönerken için — Peki bu isi daka etraflıca kuv- len fiile eekarmek mümkün değil | K Coster oğlum.. meseleyi iyi tart... de istihareve yat. Bakalım sonu yaracak?.. diye düsünür.. İ ya, müteharik hurufat ve- (Devamı 6 wer sayfada) «Bon Postaynın edebi romanı: 46 Nakleden hş Annesi bermutad — yanında he bermutad o benim se - ha mukabele © etmedi. Bu- bugün artık alıştım. Fakat emmez kadın yeni bir plân ünmüş. Odada bir tek iskemle baska oturacak yer ; birakma- 80 öskemleye de bittabi kendisi me Ben yarım saat ayakta lam, Biliyorsun ya, doktor ziya- silerin uzun zaman hastanın ya- Mda kalmalarını menetti. Yanm İn onunda bir hemsire elinde z tepsisile içeriye girdi. Selim uyanmıştı, Oben biraz 8 kalmak istedim amma Halide — Çabuk olun be, kolum koptu. sızlık olsa beni yakalıyorlar. Karakol Önde ben, arkada rehberim mer -| karakol dolaşıyorum. Bazı sen #elip İniçin iş verdin, diye başımın etini yi- yecekler, kusura bakma, seni çıkara- © Aşkla Oynanmaz! diveni tırmandık. Dört köşe deliğin hizasına yükseldiğim zaman, dört ta. rafı peykelerie ve çuvallarla Zaplan- miş geniş bir oda ve 20.30 adam gör. düm. | Lâmbanın yarı karanlığına eklenen sobanın. alevleri arasında yüzleri iki de bana öyle zun, çarpık, : Muazzez Tahs'n Berkand labalık çıksın da hastanın yemeğini sonra verirsiniz. Anlıyorsun ya, kalabalık yapan bendim. Selimi üzmemek. istiraha- tini bozmamak için biç cevab ver- meden çekildim. — Çok iyi ettin kızım. — Evet, ses çıkarmadığım iyi oldu amma bu böyle devam edemez anne, Biraz evvel Sacide bana has- tabakıcının, Selimden haber soran ziyaretçilere, onun birkaç gün sonra çıkacağını söylediğini haber verdi. OjOna bu haberin yalan olduğunu söyledim amma hakiki kanaatim bu değildir. Bunun aslı var ve mutlaka söy- | Selimi benden gizlice alp İkurtarıyorsun, (9) bazı kabaha'siz ol-|cağım; dedi Ben du bu mâsala inandım ha, Birâflan kahkahalar yükseldi. Genç serseri cevab verdi: — Sana niçin yalan söyliyeyim! İs- tersen inan... (9) Haşerat yuvalarını işlelenier za- bıtaca malim insanlardır. Bunlar, barındırdıkları serserler hakkmda malümat sahibidirler. Kefaletleri bu ürden makbuldür. Bunu da bilâhare öğrendim. (Arkası var) Nusret Safa Coşkun indirmeğe, oradakilerin yanında be- ni küçük düşürmeğe hazırlandığına eminim. — Mübalâğa ediyorsun Nesrin. Selimin aklı başındadır ve bikaç gün sonra seninle konusscaktır. O zaman karı koca başbaşa verir, proje yaparsınız. Evet benimle konuşacak am- ma hergünkü gibi: «Bonjur Nesrin, nasilan? Hergün buraya kadar gel mek zahmetini ihtiyar eltiğine te - gekkür ederim. Beni bu kadar g- martma, hergün çiçek, bisküvi filân getirme, maheub oluyorum. Suraya olur. B-n maalesef fazla konuşamı orum, Buna dokter izin vermiyor. İstersen sen de bu kosvetli odada fazla kalma, için sıkılır. Esasen dok- tor ziyaretçi kabul edilmemesini tembih etti.n Beni, karsını bir misa- fir telâkki ediyor. Maamafih ben bunları bir hasta setmiyecekler. Halbuki asil alâkadar olanlardan biri de benim değil mi anne? Ben onun karısıyım, onun üzerinde benim de hakkım var. — Tabii yavrum, Bana inan, gün geçtikçe Halide hanim sükünet bu. lacak, bu çektiği müthis azab ve 17-| tirabları unutacak ve sana karşı da-| ha tabil bir tavır takmacak. Sabırlı! ol Nesrin, çok sabırh ol, — Sabırlı olacağım anne, buna! süphen olmasın. Anma bir defa Se. pim tamamsile i) ikten sonra artık kayınvalidemin bizi rahat bırakaca- ğanı, bir düzüye bizimle beraber o- turmıyacağını ümid ederim, — Selim hemen iyileşemez, uzun bir nekahat devresi geçirecek. — Evet. İşte bana endişe veren de bu nekahat devresidir. Halide hanım pekâlâ oğlunu alın götürür ve bana haber vermez. Selimin bu- na mümanaat etmesine imkân yok- tur, Çünkü henüz kendisini topla-| hırçınlığı gibi kabul ederek ses çı- papamaşkır. karmadan bir kö i Göreceksiniz, bir gün ben hasta» | oturuyorum, Hal gidince kocamın grade olmas|liyor ve bana, zehirli bir ee NE yılana ba- ae) | Aşağıdaki satırları, Hazım'a açık mektub Serlevhalı bir yazıda, «Evvelki Pazarten «Artis B. n ge cesi İstanbul barlarından birine git- tim. Arkadaşlarınızdan bir grupla beraber karşıki masadaydınız. Baktım, bekledim, umdum... Ne yı n söyliyeyim, inkisara uğradım. İ Siz ki şu şehrin, hattâ şu Türkiyenin —resmen-— en neş'eli şahsiyeti sa- yılıyorsunuz, ve mizaha bir çok üs- tadları gibi hususi hayatınızda mağ- mum da değilsiniz. (Buna rağmen etrafımıza keyif dağıtmadınız... « t bu itiyad cidden bozulması icab e- den bir âdeti beldedir. Bumu bilhas- sa sizin gibi sevilen popüler san'at- kârlarda yıkmağa (o uğraşmazlarsa onler da Karadenizde gemileri bat- mış gibi ciddi ciddi otururlarıa ey- vah başımıza gelenlere.» * Bu yazı bana bir fıkrayı hatır - latbız En pahalı tren Dünyadaki en pahalı tren yolcu- ihuğu, Şilide Jünkalla, OValperso a- i rasında işliyan trenlerde yapılmak- tadır. Bu hatta bilet ücreti kilomet- re başına bizim paramızla yirmi beş kuruş tutmaktadır. » Karıncalar ne kadar yaşarlar? Karıncalar, köpek- 7 uzun seneler yaşarlar. | Vası i olarak bir karıncanın tabi ömrü sekiz sene ile on sene arasın- dadır, İstisnai olarak on beş sene yaşayanlara da tesadüf (oedilmek- tedir. lerin yaşadıkları kadar Küçük bir yuvada küçük bir mü- Hazımın tatil günü L Bunları biliyor mu idiniz ?” | Bu da, böyle bir sual.. «Meşhur bir komik bir gün park ta bir kanapeye oturmuş melül mah zun etrafına bakıyormuş. Bir tan dığı görmüş, yanına sokulmuş: — Bugün sana ne oldu da böyle mahzunsun? N Demiş, meşhur komik gene ayni melül, ayni malızun çehreyle on « dan tarafa dönmüş: — Tatil yapıyorum, diye cevab vermiş, haftanm altı gününde işim gölmek ve herkesi güldürmektir. Geriye bir tek tatil günüm kalıyor. İste o gün de tatil yapıyorum, yani ne gülüyorum, rum.» * i Haftanın altı gününde gülen gük düren Hazımın da haftanın geri ka lan tek gününde tatil yapmak hakkı değil mdür? Muharrir arkadaşımız, Hüzıma tatil gönünde tesadüf ettiye se kabahat Hazımda mı? LA mel İlilüsi Tavşan kulaklı köpek Amerikada Valter Stül iş- minde bir köpek meraklısının kö. pekleri o arasn- dan bir tanesinin kulakları aynen tavşan —okulağı seklindedir. De Bin cisinin yzüne tüküren hayvan Hama bazı memleket lerde binek hay- vam olarak kullanılır. hayvanın o fena bir âdeti vardır. Yorulduğu o za- man başını geriye döndürür, ve tp inde olanın yüzüne tükürür. Bu Esasa gelince, erkek olduğu gibi ? — yi izne) | makaşa mevzuu, erkek diyor ki: Jkadın da haklıdır. b, — «On bir senelik müşterek ha-| o Gerçekten on bir senelik müşte. Shi“ İ yat aramızda bir itiyad — halini al -| rek hayat içinde söylenecek her şey ÖÇ: | mıştır. Sevgi dostluğa inkilâb eti, | söylenmiş, dinlenecek her şey dine . İber dakika görünmezse — bu, onun|lenmiş ve kelime dudaktan kalbe $—. İ #öndüğüne delület etmez, içde gizli| geçmiştir. Burası doğru, r İ Kalmeşiz. > beraber konuşmaya gene ihtiyaç ols). /, Kadın diyor duğu da aşikârdır. Alelhusus büs #7, gazete, kitab, radyo, hele radyo çoktan bana tercih edilmiştir. Ba - İ kılan onlar, dinlenen o.w Bu iki türlü şikâyet biraz daha |/2t0mi: mufassal olarak bir mektub köğidr| nım karşılıklı iki yüzüne o yazılarak bana yollanmış. * İzmitte bayan «B. $ na eski bir mta sözümü hatır « Az veren candan, çok veren maldan, deriz. Bence şikâyette O haksızsınızdır. Doğrusu bir defa da karşınızdakini! Dikkat ediyorum: Her iki tara -| dinlemek isterdim. fın ds birleştikleri bir nokta vardır. dir. Bu mektubu yazurlarken, sonra gazetede çıka - Bu nokta «zekâ ak cevabı beklerlerken, daha 601-| mahı, diyoruüsuz. Bu bahiste benii ra bu satırları okurlarken kendile -İ yapabileceğim £ şey, yine bir iştizal mevzuu bulmuşlar -| cümleye: dır. Münakasayı gene yapacaklar - dır, fakat kendilerini bir akademik münakaşa değil, onun yokluğudur. Eve çöken tir. me karşı oğlunun karısıyım, ismini taşıyorum. İşte vaziyet bu... Bunun içinden nasıl çıkacağız bilmem. det sonra Selim bir karar vermek na bildirmemesi imkânsızdır yere tedi zaman iki gidersiniz. « beraber gelir. — Zannetmem, gülünç olur. — Âlemin ne düşüneceği onun baska bir kimse d Selimi yalnız kendisinin ni zanneder, başkasını emniyet et- mez, bahusuz bana... ellerim arasına bırakır mı? nim sıkan böyle) ilâve etmekten ibarettir, sessizlik -| kımı te İtup beni kapı dışarı edecek amma| yorum, İ buna cesareti yok; ne de olsa, öle-| hissi | onun | veri — Sen kendini yorma! Bir müd-| ni hırpalama, mecburiyetinde kalacaktır. Bunu sa-| Sacidenin çok dikkatli Fik-| kaniim. Meziyetle o beni için ha rimce doktorlar onu acık havalı bir) kiki ve candan dastturlar. Benim İs bilhavaya yolliyeceklar, O) çin her türlü fedukürliği yapmak < — Şaşarım sann anne. O kadın)uğruma ölmek icab etse ölürler. oğlunu bana teslim eder mi? Sen) Sen önleri tanımazsın. Haricen on- galiba onu anlamadın. O'da bizimlel|lar da benim gibi göze görünürler umurunda #1) Orun için oğlundan | yüksek bir insanım ki, hatti bu değildir. | müthiş kazayı olduğu gibi anlatsam sevdiğini, | bile beni mazur gösterecek baha « yalnız kendisinin tedavi edebileceği- | neleri bulurlar. Benden 'ku| samimi sözleri ve tavırları karsısın- derece nefret ettiği halde oğlunu be-| da az kaldı kendimi tutamadan tax * Bay «l. D.» ye: — Kadın erkeğin işine kanşmas kullandığınız kadar» kaydım aBir dereceye Hâdiseyi biraz tehlil ediniz, bak im edersiniz. TEYZE hiç mühalâğa o etmiyorum, kapılmıyorum. o Sacidenin © haberin doğru olduğuna e minin, — Sacide iyi anlamamıştır. O- sun sözlerini mühimseyerek kendi — Bana olduğunu ten çekinmiyecekleri gibi o benim amma hakikatte çok ciddi ve düy- gulu kızlardır. ların nazarında ben o derece Sacide ile Meziyetin o bugünkü sacak, onlara hakikati söyliyecek » 7 | j aid. bir sey bükkınde