Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
N POSTA AT K Güzel! Her kadın bilmelidir Tırnağınız bir yöre hızla çar - pınca, kapı vesaire arasında sikı- şınca çok geçmeden morarir. O. rada kan birikir değil mi? Bu kan birikmesini önlemek için o tırnağı derhal buzlu suya daldırmalıdır. A 5 e Cü * Ellerinizde soğuktan veya sı - cak ve soğuk su ile çok yıkan - maktan hâsıl olan çatlakları şöy- le giderebilirsiniz: Akşamları yatarken çatlak yer. lere bol gliserin sürünüz ve içir - mek için hafif hafif oğuşturunuz. vir Yünlüleri yıkadıktan sonra ça- : buk kurusun diye soba, kalorifer vesaire yakınına asmayınız, ku - maş büzülür; Örgüleri de yıkayınca sıkıp as- Mmayınız. Sulu*sulu temiz bit yere yayınız, Sıkmak örgü eşyanın şeklini bir daha düzelmemek üzere bozar. Camlarınızın çabuk temizlen - mesini ve çok parlamasını istiyor.. sanız bez yerine gazete kâğıdı kullanınız. Önce bir gazete par - çasını ıslatır, yumak halinde sı - kar, kaba kiri alırsınız. Sonra ge- ne bir gazete tabakasle fakat bu sefer sadece katlıyarak ve hemen kuru denecek kadar'az nemli iken parlatırsınız. M aK AAA 0 N Yemek bahsi: Düğün yahnisi Koyun etinden kemikli, iri ve mun. itazam parçalar alınız. Bol su ile ten.| cerede kaynatınız. Köpük toplandık. ça süzgeçle çıkarınız. Sonra pişen etleri kevgire alıp süzülmeye bırakı. Tüz. Yoğurda bulıyarak sade yağda kızartınız. Tencereye sıralayınız. Hal. ka halka incecik doğranmaş soğanı ayni yağda kızartıp etlerin üzerine bu yağla birlikte dökünüz. Et suyile beraber bir iki çubuk tarçın, dört ta- ne karanfıl ilâve ediniz. Hafif ateşte pek az suyu kalıncaya kadar pişiri - '“'_’!. rahat, kibar... İşte bu güzel Tün üç bariz vasfı... Yaş me - i ancak renginde - bilhassa için. Biyilecek jilenin renginde - mev- olabilir. Eldeki jile kırmızı üzerine be- bem!kli krepten yapılmıştır. Kır- a hüer!iyen yaşlar için fazla göz a- İT renk sayılabilir. Onun yerine â Mavi, açık yeşil ve nisbeten az 'Mh Sarpan herhangi güzel bir renk .%“b. edilebilir. Fakat herhalde be- R bir kumaşı tercih etmelidir. | N“mfün rengi siyahtır. İnce yün. Lol spor manto modası günden gü- ne umumileşiyor. Bi!hassa genç kız. lar ve genç kadınlar arasında,.. Her günkü hayatımıza, dışarıdaki çalış — ma mecburiyetlerine pek uyan, bir so. kak kıyafeti bakımından cidden pek hoşa giden bu mantoların sevilen bir moda halini alması ne isabet .. Modeldekinin başkalarına benze -— miyen tarafları güzelliğini arttırıyor. Uçları birer rever gibi devrilen rağlân kollarile bu reverleri andıran orijinal kol kapakları mantonun en yeni ta- VA Tarihten sayfalar Ağır, fakat yerinde bir ceza kânı Enderunu hümayunda bir top- lantıya çağırıldı. Bu toplantıyı ha- yumculardan birkaç kişi, ki vak'anü- vis Vâsıf Efendi bunlara abirkaç hain» sıfatını verir, o gün sandık- larını süratle bedestene naklettiler. Halk heyecana düştü, fırınlara hü - cum etti. ekmekler yağma olundu. Türlü türlü korkunç havadisler uy- duruldu. Bunun üzerine hükümet, şehirde panik uyandıran bu kuyum- culardan ikisini derhal tevkif ve ku- yumcular içinde, Sandal Bedesteni yanında asarak idam etti. Ağır, fakat yerinde bir ceza daha Gene 1173 yılında idi: Donan - mayi hümayun kalyonlarından Kap- tâne kalyonu İstanköy önünde de - mirli iken kaptan ve bazı zabitler Cuma namazını eda etmek üzere ka- rava çıktılar. Onlar karada iken ge- mide bulunan esirler, neferlere sal- dırıp sayıca çök az olan bahriye ne- ferlerini kılıçtan geçirdiler, çok şid- detle esen rüzgârdan da istifade e- derek yelken açıp engine açıldılar. Bu cür'etkârane kararı gören kaptan paşa ile Kaptâne bey hemen diğer bir gemiye binerek alarga oluncıya Bunun üzerine vak'a İstanbula bildi- rildi. Kaptan pasa ile Kaptâne bey, gemiyi pek az bahriye neferi ile bı- rakıp seferber iken camiye çitmek bahanesile devlet şerefine leke ge- Hindiklerinden idama mahküm ol- dular ve derhal İstanköyde boyun- ları vwruldu. Kahvehanelere dair Gazetelerde, mekteb çocukları - mızdan bazılarının, her halde baba ve ağabey otoritesinden mahrum bazı çocukların mektebe giderek verde, kahvehanelerde, muhakkak ki sefil ve perişan, vakit geçirdik - lerini, bu gibi hâdiselere karşı da tedbirler alındığını okuyoruz. Bence, geçmiş asırların bütün vak'anüvislerinin kaydettiği veçhile, kahveye giden çocuklarla değil, «kahvehane» denilen ve sayısı en ufak bir köyümüzde onu bulan mis- tinler tekkelerile uğraşmalıdır. Bi- Hicrt 1173 yılında idi. Bazı me- selelerin görüşülmesi için devlet er- ber alan bedesten etrafındaki ku - kadar kalyon da gözden kayboldu. | la l— Hâdiseler Karşısında I Gazetede okudum: Hâkim ona da sormuş: — Ya sen ne dersin? O da cevab vermiş: da gene k ni dedikodu yapmamızı ister, hayreti zail oluyor. etmesi için kâfi bir sebebdir. Gazetelerin şimdi anlıyorum, — Kocam gazete okuyor, şanmak isterim. okumuyorlar demektir. miş. — Kendi mi söyledi? Boşanma sebebi Kadın, kocası aleyhine boşanma — Ben okumayı severim. İşim - den çıkıp evime geldiğim — zaman gazetemi açıp biraz okurum. Ka - rım bu halimden şikâyetcidir. Çün- kü o benim gazete okuduğum kısa ya- Erkeği dinledikten sonra insanım Bundan tabit ne olabilir ki! Bir kadını yarım sa- at, hattâ beş dakika dedikodu yap- maktan alıkoymak o kadının isyan niçin az satıldığını bo - İddiasile mahkemeye —müracaat etmemiş kadınların kocaları gazete Şıj tarzda konuşmalara şahid o - cağız: — Neclâ kocasından ayrılacak - — Hayır! — Nereden anladın? davası açmış. Mahkemede hâkim| “ — Kocasını gördüm, elinde £ kadıma sormuş: gazete evine gidiyordu. a n Kocandan niçin boşanmak * istiyorsun ? Bana: Kadın cevab vermiş: — Ne iş görürsün? | — Kocam gazete okuyor da,.. Diye sordular... AE| _!fısanm hayretini — mucib oluyor — Gazeteciyim. r'îî eğil mi? Diyecek oldum. Fakat birdenbi LVJ—Ş 4 Hele bir de erkeği dinleyelim... | re toparlandım: ; İi kımındanım. Çünkü gazeetciyim, dediğim za man yüzüme aksi aksi bakıp: — Seni ev bark — düşmanı senin gibiler yüzünden herkes linden ayrılıyor. Demelerîndeı:'_ korkmuştum. aya Evlenecek erkeği methederlerdi — İçkisi, kumarı yoktur... SA Bundan böyle methederken BU — ilâve yapacaklar: — İçkisi kumarı yoktur, kat'iye gazete okumaz. ** Kocası gazete okuduğu icin ba sanmak talebinde bulunan kadınlı rın sayısı artacak, ve mahkemeli Üry bumların boşanmalarına karar ven M cek olursa çok garib havadisler « kuyacağız.. işte bir misal: «Son günlerde bosanmaların a tığı görülmektedir. Bu hususta avı katlar nezdinde yaptığımız anke bize gazete satışlarının artmış ol masının boşanmaların da artmasın i sebebiyet verdiğini öğretmiştir. V Ğ sajre... Vesaire...» T ( 3 wet :)[lu_/âaîj ' Aerodinamik tren!ler Aerodinamik — bir trenin ( Bunları biliyor mu idiniz ? 150 İ — K ) Ehli!er vahşileşir mi ? ikada i Links denilen bir nevi vah- şi hayvan var dır. Bu hay - van koyunla - Ta musallat - tır. —Sürülere yaklaşıp ko - yunları kapar, Avı güçtür, Bumıı: için Afrika avcıları Links avına çol meraklıdırlar. | Ür, A İâistisna, bütün vak'anüvislerimiz| yolcu nakletmek için sarfettiği kuv- n iş? k ÇA 'a Bi SEtarelm do s Di raflarıdır. kahvehanelerden — bahsederlerken îei m:hnurrike, Ki ea ŞA Şimdi vahşi olan bu hayvan y Ş «bir fıskı _füm yu_!n!ı» havasımı isimek kin bit otommökiln | zarki < ki Mısırlılar devrinde — köpek gi Raea ;fmf_'i"”;d": işte binbir kayıddan tiği kuvıîei muharrikeden fazla de-| ehli bir hayvanmış, evlerde besle | ır örnek:? vrü ye - * «İncir köyünde Tahir ağa mearife- ğil BZ tile bina olunan kahvehane ve dük- kânlarda erbabı lehvü hava, fiskı takımı, açık mavi ve pembe kuşlar, kuşların renginde geniş bir kenm. kesilmiştir. Dış tarafı düz ve yüzüne i), dallar f i dikiştir. Yastığın köşel, Bu kenarın iç k]ıtîjınmıq_u_r. Kuşlarla, kenarın örtüye bitiştiği dikiş birine yalnız bir kuş koymak kâfidir. fücura inhimak ve irtikâbı mesai ile perdei seriati çâkicâk — eyledikleri isitildiğinden © maküule edebsizleri menetmek icin o kahvehane 've dük- kânların yıkılması emredildir. Vâ- sıf tarihi. 1177 vakavii). Resad Ekrem Muhtac asker aileleri için maaş'ardan tevkifat başladı Aylık kazancı yüz lirayı geçen ından asker ai- lelerine yardım parasının kesilmesi- ne dünden itibaren başlanmıştır. Asker ailelerine ilk yardım için Be- lediye bütçesinden avans olarak ay- rılan 40 bin lira hakkındaki Şehir Meclisi kararı tasdik olunmak üze- re dün Belediye hesab işleri müdü- rü tarafından Ankaraya götürül- müştür. Hesab işleri müdürü bugün Ve- kâletin kararını telefonla İstanbula bildirecek ve tevziat işine aid for- maliteler hemen bitirilerek — yarın Ankarada Ş. Ç. A. ya: Ne diye konuşasınız... Eğer onun niyeti sizinle evlenmekse, sizi aile- Rizden ister... Konuşursanız, ko - nuşmanız bu kadarla kalsın: — Benimle evlenmek istiyorsa - nız, beni ailemden isteyiniz; deyi - niz... Lâfı fazla uzatmıya lüzum yoktur. * Ankaradan bir genç kıza: Saadet servetle elde edilmez, bu doğru kızım. Fakir bir kız zengin ir erkekle evlenir mes'ud olurlar. Bu da doğru kızım. Fakir bir kızın zengin bir erkeğe varmak suretile fakir halinden kurtulup refaha ka- vuşması, herkesin hoşuna gidecek asker ailelerine tediyata — başlana- caktır. bir şey... Fakat şu var ki kızım: Fakir kızı alacak zengin e:kek ne Okuyucularıma cevablarım lı t ldüşı"nımüştür. ne şerait dahilinde o;â kızla evleniyor?. Onları bilmek ve © _ öyle hüküm vermek lâzım. Son bes — nim bugünlerde Edirnede C, E. Tw muzuna verdiğim cevabı da bir keJ rte oku. * Akşehirde bayan Z. : Düşünmeden bir karar vermeyi niz. Ailenizin dedikleri doğru ola bileceği gibi yanlış da olabilir. Siz kendi saadetinizi alâkadar, edecek bir meselede kendiniz karar verebis | lecek yaştasınız. Bana kalırsa doğru düşünen “sizsiniz, fakat doğru dü » şündüğünüze ailenizi de ikna eder | seniz daha doğru hareket olursunuz. TEYZE Postaynın edebi romanı: 20 Aşkla Oynanmaz! Mediha hanım korku ve - telâşla doktora baktı: — O halde... Ne zannediyor? Ne düşünüyor? — Oğlunun nişanlısından ayrıl - mağa karar verdiğini biliyormuş. Bana fazla izahat vermeden Selim beye izdivacının bir müddet tehi - rini tavsiye etmiş olduğunu söyle - di... Nişanhsile Aaralarında geçen bir muhavere esnasında, her zaman hiddetine mağlüb olan ve harekâ - Zi Ş SSi — Halide hanım onun hastayı ziyaret etmesine kat'iyen izin ver - miyor. başladı. » tını kontrol etmeyen Nesr_înîn öfke i ne yapıyor? — Kaza hakkında ne biliyor? |ile tab """.? Seki .. Üze, îi;m? Oğlunun baş u - Önn facimy nasl mulattimz? rine ateş etmiş olduğuna hükme - or. Tt 2 p. | diyor. Vallı kadın bu ıztıraba na-| — — Şizin bana anlattığınız gibi. | — " yalan, alçakça — uydurulmuş ül etti? — Teşekkür ederim doktor. — İki, yalan! Müthiş bir iftirat — Bana teşekkür etmeyiniz ha- nim efendi çünkü Selim bey sayık - laması esnasında bütün sahneyi bi- ze öğretti. Durmadan: «Tetiği çek- mel» deyip duruyor. — Bir hastanın sözlerinin kıy - meti olamaz. Ölüm halinde ve sa- yıklama i addi bakımdan fevkalâde Metanet ve kuvvetle fa - *Viyat bakımından pek iyi N .ığâ"h var! Ne işkenceli saat- , h.:“eiizl Nesrini bekliyor a hlltı.neye götürebilir mi- — Ben de bunun böyle olduğu- na eminim hanımefendi, fakat bu iftiranın yalan olduğunu isbat et - mek lâzım. Tabanca patladığı za - man siz nişanlıların yanında mı idi- niz? — Fakat doktor, size kazayı be- nim yaptığımı söylemiştim. İki gün evvel ahnan tabancayı muayene et- fendi, bu tabancanın iki gün evvel alınmış olduğunu kimseye söyleme- menizi tavsiye edeceğim. — Niçin? Hakikat budur. — Benden başka birisi bundan bir suikasd kokusu alır, vak'anın ev- velceden tasarlanmış olduğu şüp - hesine düşer. Bu cevab Mediha Hanımı fevka- lâde telâsa düşürdü. — Ne demek istediğinizi anla - mıyorum. Ben bu cins tabancayı ye- ni görmüstüm, nasıl işlediğine bak- mak istedim, zannediyordum ki... — Biliyorum hanımefendi, bu hikâyeyi bana evvelce nakletmisti- niz. — Buma inanmıyor musunuz? — Hayır efendim. — Demek ki siz de kızımın bir mücrim olduğunu zannediyorsunuz,. — Ben henüiz hiç bir sey bilmi- yor ve hakikati sizin bana sövlive- ceğinizi ümid ederek sabırla bekli- yorum. Yanınızda bu dakikada bir doktor değil, bir dost vardır ha - mimiyetle bağlanmış olan bir dost... gibi gerilmiş olan Mediha Hanım, doktorun bu sözlerile sarsıldı, göz - leri doldu. Bir dakikalık bir zâfiyet geçirdi. Bu bir itiraftı. Fakat dişle - rin sıkarak göz yaslarını dağıttı ve büyük bir metanetle doktorun yü - züne baktı. mimiyetinizin ne kadar büyük ol - duğunu unutarak - sizi kalkışmak büyük bir kabahat, affe- dilmez bir kabahat; fakat dostluğu- nuza güvenerek beni mazur görme- nizi rica edeceğim. İ_şt: vak'ayı size olduğu gibi anlatıyorum, beni din- mekliğim lâzım geldiğini söyler, ba- na bir yol gösterirsiniz. Bu müthiş dakikalarda pek yalnız olduğumu görüyorsunuz. en | bir Anlıyor musunuz? Akşamdanberi sinirleri bir yay — Hakkımız var doktor, sizin sa- aldatmağa edikten sonra ne suretle hareket et- Dün sabah iki nişanlının arasında ünak oldu, biraz kavgelaş- nımefendi. merhum ze 5 ' Ş;ımâm.vr;uış hrlı. yakın arkadası ve gerek size, gerek- tılar, biı'hıîrluine darıldılar, ge- ve bu kararını çok sert bir lisanla ve birdenbire Nesrine bildirdi. O nun nişanlısını ne kadar sevdiğini bilemezsiniz.- Haricen kimseye his- lerini belli etmemeğe dikkat ettiği halde ben bunu çok iyi anlıyordüm. Selimin hiç beklemediği bir sırada ve düğüne birkaç gün kala. gelip bu. — kararını bildirmesi yavrucağımı bir- denbire pek şaşırttı, müvızeneıinîj ğ kaybetti, ümidsizliğe kapıldı ve ken disini öldürmek istedi. Onun taban- cayı alıp göğsüne dayadığını gören * Selim bir çılgın gibi atılarak kolumı)_ yakaladı amma maalesef — kurşun kendisine isabet etti. O sırada ben salonda bulunuyordum. — Aradaki kapı açık olduğundan her şeyi işit- tim, amma Nesrinin tabancavı aldı- ğını gö diğim için müdahale e - demedim. Esasen bütün bu son sah- ne bir saniyelik bir zaman zarfında geçti. i — Demek kazaya Nesrinin bir 8 çılgınlık buhranı sebebiyet vermiş. —— Böyle bir şey oldu#unu aşağı yukın; tahmin etmiştim, Felâkete bakın ki