Hitler - Molotof mülâkatı ekiş KAZA erisir? Emekli general . Emir Erkilet Sam Sw Rus başvekili ve Dış — İşleri Komiseri Bay Moloto- İŞ karen bu nda, Berline yap: Ye, eyahatin beynelmilel ebenimi- ki föphesir, pek büyüktür. Çün- ve gdiki Berlin müzakerelerinin jr - Molotof mülükatının me- in Sİ Be olursa olsun, bunlar bar- İş ir. müddeti ve, belkide, aki- Üzerinde tesir etmekten o hâk Bap pakt. di 2ün Berlinde siyasi ve ikhsa- tap eeleler üzerinde görüşüp mu- Biz kalmağa çalıştıklarına şöphe- ta, Hulurmıyan Sovyet Rus - AL Mia gelegelerinin müzakerelerine teşkil eden ruznameleri bile-! Üni şii me konuşulların vo my noktalar üzerinde uyuştu'dar Miyan a > ei eeeğiz. Bunları ancak yakm ve hâdiselerin inkişafları / bize una İS ve ikamet büyük memet v5 Pril, yerden mürekkeb bir mak ça Eerline vaki seyahati bize a-| © çe örterir ki Sovyet Rusya ya- Nea,” Pümanda Amerika ile anla- ği, Japonyaya taarruz o edecek ia, 7: keralik İngiltere ile bir it- Yayi, JAParak Almariyaya karşı da) yet almiyacaktır. ad bilük Aya ile “pl, İZİ miymsi ve iktiradi pren- b belki ufak tefek o tadilâtle "1 sitiracektir. Bu prensipler: kağ, anlık gösterilmiş — olmiyacak Bazi, Soseluk göstermek ve verme- Sek, Sdilmiyecek derecede ver - MA yere. Bu prensipler sa- Yani, 18. Sovyet Rusya, çıkınamna' Mage ettiği iddia olunabilen, har- sında kalabildiği gibi çok az! Kyatliklara mukabil pek çok) İş, “İĞ toprak ve nüfus kazanmış” Sinhe yok ? ki Stalin, Sovyet Rus- m kenüisi izin doğru olan bir ayırmak > istemiyecek ve kadar tecrübe ile Rusyaya ni sskeri muharriri Japonya ve bilhassa harbin o beşmdanberi icahlaril. mütenesi; bazı gene devam (ettirecektir. ty Rusrayı, Almanyanın eh eyhinde, derhal harbe gir - Y , » Orun için Berlinde, Hirlerle arasında cereyan eden mü- en çıkacak netice Alman- ayarın aralarının boru!—a- bilâkis düzelmesi ve belki Siikinden deha iyi ve deha bir Rus-Alman işbirliği ola- i B-'$in mürakerelerinden bi. in inte Filvaki wle bir hedefi ola - et bay Stalin, Japonya ve İç 9 e yanı iller seve - * tayin edehildiği harbin deem- Ma siymsetini Sovyet Rus Mtifakma girmekle devam (Devanm 7 mel sayfada) Hi Ma, »nun edebi romanı: Yazan > lke ma mi yapıör? Dun kalma kıymetli fakat “Dalar... O kadar soluk ki han k duran Derim edamm i, Ye ah modern eşyalarile lar, 7 ezad yapıyor... Bu am- arasnda ennem, bayır.) kasında mavi ipekten salaklık, ayaklasında mi- dinde bir zarf... üneş aşığı saç - ımı gibi parla - » Se- “sn mektub teyzem - iki kardeş haftada bir iki me yazarlar bil - nirimi kitrenek için give edeyim: Alçak masa- veni zoda iki NN, 79728 yavaş ölüyor. pa saçma sapan seyler vb Mk madı > Tele - Mr inle konusuyorsvn? İN e dur, krnliçeye ce- . # Kürminle mi konusu - N tiği? Selim Akselle, izel eözüime de- Ale Selina, pekâlâ , NS WE iran, Ky giz e as â, ilk m eder bir vasiyet te! “Bu tablolar 9 - 10 yaşındaki çocuklarındır! Yozgad lisesi talebesinin eserlerini teşhir etmek üzere İstanbulda açılan çok şayanı dikkat bir resim sergisi Sergiden bir başka cer: Köy evinde fualiyet idealist bir Tesim hocasının Lil Yozgaddan, bavullarma (doldurup! getirdiği islebesinin eserlerile, El! minönü Halkevinde açtığı sergiyi | anlatmadan evvel biraz sitem etme- İliyim, Bu siteme süphesiz, bütün re-| İsim hocaları mubatabdırlar, | fakat İ muhakkak ki en önde İstanbulda kiler. Bu sergi, bir sene içinde İstan- bulun gördüğü ikinci talebe resim İserginidir. Pir müddet evvel, Buwa İzmasllim mektebi resim öğretmeni de talebesisin eserlerini getirerekİ teşhir etmişti, Dikkat ediniz lütfen, topu topu iki talebe sergisi açılıyor, ikisinde de İstanbulun hissesi yok. i O, İstanbul ki her geyin muhilidir İO İstanbul ki, bu işe id her : msizemeyi bol bol bulur. Halbui Yozgad gibi Anadolunun bir köşe- sinde, resim için Nüzumlu, en bağit nesneler dahi kolaylıkla o bulun yan bir memlekette, mevcari tek li- senin telebeleri, 1800 muhtelif te-| — Bunun bencs çok büyük bir | iyeti var Nesrin Sana bir - ço kdefalar söylemiş olduğum sey- İleri tekrar edeceğim: Nişanlma kar- m olan muamelelerini hiç beğen - miyorum ve buna pek üzülüyorum. İ Fazla serbest, mütehalkim, müste- : İha ekl e eke a den : iç ile ve sal bu derece Muazzez Tahsin Berkand | oynamuk, onu komrinlerine net et çin seçtim biliyor musun? Şayed ge- cikirsem, Ayasofya müzesini ziya - ret eder, vakit geçirirsin. Maamafih seni altmış dakikadan fazla beklet. mem, merak etmel Şimdilik Allaha smarladık cicim. — Nesrin, nişanlınla ne zaman - danberi bu kadar teklifsiz oldum? — Bir hafta, on günderberi o- nunla senli benli konuşuyoruz — Bu pek hoşuma gitmedi kızım. — Anneciğim, ven pek can bir annesinin amma hâlâ erki ramanda yaşıyorsun, bugünkü modern haya- ta bir 1G uymak istemiyorsun. Halbuki Selimle ben öç sene müd - detle konservatuvarda beraber ça- hatık, talebe sıfstile müşterek binbir Üzüntilmüz veya zevkimiz oldu. müş terek arkadaşlarımız var, şimdi d birkaç aydır nisanlıyız. on bes gü: sonra evleneceğiz. Artık onunla çok samimi ve teklifsiz oknak pek tabii bir şey değil mi? Sen bilhassa mek teb arkadaşlığının bugün kadmlarla erkekleri birbirlerine ne kadar çok yakınlaştımakta? olduğunu bir türlü anlamak istemiyorsba... Selimle on beş gün sonra evli şimdi den ulacaktır. Bura emin ol kızım. uzum apne hans böyle da- nlma... Bugüne kağıt beni mem mun ve imes'öğ etmek icin her sevi Yaptın, evini arkadaşlarıma açarak bütün eğlentelerimize. Yrmazıkkin - mizu dudaklarımda mfisamsitekâr bir tebessümle tahammül ettin. Bu acı sözlere ne İizam var? Sana neş'eli bir ömür sördü mek icin içen. € ayni şeylere t hammül edebi Nesrin: senin arkadaslarını bi zağınp onlar» la beraber binbir eğlenee tertib et- men, hattâ biraz fazla görü de- rek rahatını kağirmen beska, - rınki saadetini mahvetmek i Tinden pals tadbirsizlikleri yapman re — Sen önkiden böyle değildin mardın. — Evet göz yumandım Nesrin, hakkın var, Bu sebebdön bugün kendimi affedemyiorum. o Babamız ağn bildirmemek için suna kar- RR taharamül etiği bitün bu hallerinin! intikamını evlendikten sonta © sen-| POSTA Dram tiyatrosunda: Ayaktakımı arasında Vüli Nâreddinin Maksim Gorki- den tercüme ettiği, «Ayaktakımı a- İrasından piyesi dört sene evvel ilk defa Şehir Tiyatrosunda temisl e - dildiği zaman demiştira ki: «Na Dneye» yi Völü Nüreddin İ sAyaktakımı arasnda» ismile türke ceye tercüme etti, Maksim Gorki - nin eseri nasıl bütün bir dünya ede- biyatı için bir kazançın Vâlâ Nö - reddinin tercümesi de Türk edebi- yatı ve Türk sahnesi için öylece bir kazanç olmuştur... Seneler geçti. Ayni eseri bir kere daha sahnemizde gördük. Ben e -| seri seyrederken gene #yni tarzda Mahakkak güzel bir eser, ve pek güzel bir tercüme. * Dekor ve reji kusursuzdur. Tem- diği intiba veriyor. Çünkü güzel. Hattâ diyebilirim ki... Daha güzel. * San'atkârlar arasında pek az de Hişiklik var... Geçen sene sehneye çıkmıyan Galibi da bu mevsimde ilk dük. Olgun san'atkâr, gene rolün İde olgun bir varlıktı, Bütün artist- /ler, rollerini bihakkin yaptıkları icin İteker teker bahsedecek değilim, Fa- İkat Hüseyin Kemelin adını yazma- dan şeçemiyeceğim. yesteki rolünde fevkalâde denile - bilecek kadar mükemmeldir. * Sehir Tiyatrosu «Ayaktakımı a- rasında» eserini dört sene sonra Y miden tekrarlamak svretile isnbetli bir harekette bulünmuştur. Cünkü güzel tercüme edilmiş, güzel bir e- seri bir kere daha seyretmek fı tm elde etmiş olduk Komedi t'yatrosımda: Dadı Aktör bir hamur olur, eserin bün- yesine göre yuğurulur, eser canh ise sahnede yaşar. Bir de vardır ki; eser bir ha - mur olur, aktör be hamuru istediği tarzda yoğurur, böyle olunca, ak- törde — kudret varsa, esen sahnede yaşatabilir. Bu doğru bir hmreket midir, değil midir?.. Ba cihetlere temas edecek değilim... Gördüğü- mü yazmakla iktifa ediyorum. Şehir Tiyatrosunun komedi kıs- mmnda lemsil edilen «Dadın da ak-! tör piyesinin kulibına girmedi Pi - yese istediği kalıbı verdi, beğen - dirdi. Temkbil muvalfakiyetle de - vam ediyor. İ İ femat Halüsi Alacak meselesinden arkadaşını bıçakladı Ahırkapıda, Cankurtaran o mahalle ve sokuğundu 7 sayılı evde (oturan! Kadri ie ayni yer sakinlerinden Gün- düz adında biri alacak meselesinden) dolayı kavga etmişler, bu esnada Gün düz bıçakla Kadriyi ücudünün mü » tenâdid yerlerinden yaralamıştır. Yarah tedavi edümek mere Cer - rahpaşa (o hastanesine (o kalırdmış, #uçlu yakulanarak hakkında takiba- ta başlanmıştır. Jyük. iedanını teskin için amcamın sözlerini hatırla anne: OwNesrine İkarm hiç bir terbiye sistemi tatbik edilemez, onu kendi haline bırak - malı, iş olacağına varacak!e Bu büyük hakikati bir defa daha İ tekmrladıktan sonra simdi müsa j denle çalışmağa gidiyorum. Artık arlerce benim dandammı dinler parmaklarım ve arti yleserek bugün bir seyler varatacaklar, bumu hissediyorum. Dün sastlerce çalıştığım halle iki satlik nota yazamamıştım, bu da- k in in bana güldü- n. Mutlaka bir sey- ağa mavaffak olacağım. İ Ah anne, sesim, ihtiyar ve bir bülbül sesine henriyerek yerde I bir soprano olanydı, hen ken. ime hiç kora vm seçerdim! O za. bani #hnede, zafer tacını giy- is bir san'ntkr olarak alkışlar < Yardı, Ne vazık oldu değil mi? Bu aden sonra Nesrin sarkı sövliverek calrıma odasına doğr irlelti, fakat ten kandan cıkacağı “ada birdenbire geti döndü bir -İcilem »ibi annesinin boynuna sari) hvors dı, yanaklarından öptü, tekrar koşa kosa odamna girdi, kapıyı kapadı. Mediha Hanım kızmın arkasın « anne, benim afasanlıklarıma gö? vuldan baka kalmisti Nesrinm bu ko «İcevab yazacak, Masanın şastmsi, bu sözleri beym döndüre- cek kadar onu votuyordu. Arala - nda ne höyük bir tezmd yardı! Simdi, kanalı kapının arkasından bir piyann sesi yükseliyordu. Evve- sil dört sene evvelki temsilin ver -| defa «Ayaktakımı arasından gör -| | Hâdiseler | Karşısında | Tiyatroda şapka Ş- Postaya mektub yazan bir okuyucu, kadınların & -| yatroda şapka çıkarmamalarından şikliyet ediyor, diyor ki: | «— Şimdiki şapkalar basık, ufak tefek şeyler değil, yeni modanın ba- yanlarımızın başlarına nasil acayib şapkalar oturttuğu malâmdur. Şö - İvalye tolgalarım andıran kocaman allı budak şapkalardan insanın ö- İninü görmesine imkân yok. Bayan lar tiyatroda şapkalarını çıkarırlar- İsa, baha ğmaka lanlar ze. | batsz etmezler, hem de tiyatroya daha çok yaraşan inedeni bir ha » rekette bulunmuş olurlar.» Okuyucumuzun şikâyeti bana bir İ Bkrayı hatırlartız «Üfak tefek bir adam, tiyatroda geniş kenarlı sivri tepeli şapka giy-| İmiy bir kadının arkasında oturmus. | | Kadının şapkası, sahneyi görmesine mâni oluyormuş. Rica etmiş: — Bayan, sahneyi göremiyorum, iötfen sapkanızı çıkarır misiniz? | — Hay hay. | n şapkayı çikarmış, Fa - < bakm ki, kadin altı ay. ğını daha birkaç gün ev. İ vel yaptırmısnız. Sapkasın erkanı çıkarmaz, maçlar kumay İlede ke silmiş bir kannpeden fırlıyan sor ya telleri gibi fırlamış ve kadının | bas etrafında basının iki misli bü- yük bir daire peyda olmus. Üfek tefek adam bu sefer de: Affedersiniz bayan hata et -İ imisim. Sahneyi şimdi hiç, amma hiç | mkü © bu pi-! göremiyorum. Lütfen şapkanızı gi-| sapka giyiyorlar). | yer misiniz? Okuyucumuzun arzusu yerine ges lir, kadınların tiyatroda şapka çıkar maları âdet olursa, şapka çıkarıldı! İı zaman kabarcık saçlar geride oi turanların sahneyi görmelerine ine kân bırakacak mi? b Trene bindim. vapura bindim tramvaya bindim, Beyoğlu cadde si sinde dolaştım, İstanbul | tnrafınaiiıii geçtim... Bütün buralarda genç, eri ta yaşlı, ihtiyarea birçok & kadına rastgelmiştim. Yüzde doksun do * uru şapkasızdılar. RK — Şapkasızlık o modam da midilli ürüdü. z Diye düşünüyordum. Bir dostum-jl la karşılaştım. Konuruyorduz N — Nereye? Dedim. Cevah verdi: — Tiyatroya. — Güzel bir niyes mi var? — Onu bilmem, faka kolay kez m ' lay görülmesine imkân olmıyan şeysi ler göreceğim... Sen de gel etiği "i 4 — Ne göreceğiz ki?.. iii izin eareteri akodum, Ka SİNE "ınlar tiyatroda şapkayla oturu Şi! yorlarmış Mi ği in # y — Evet, ben de okudum — İste simdi şapkah kadın göğü mek icin tiy: i ş Sağa ba sols baktı, onunla beraber ben de baktım. Sarı sağliği kumral saçk, siyah saçlı, o kovasi saclı, vağlı saçlı birçok kadın gör gi dük. Hemsinin bast açıktı ; 4 MN valmz t#vatroya gittikleri zaman sefi 17 Bunları biliya | Çin'i cambazlar | İ En usta ip | İcambazları Çin İliler © arasından yetişmiştir. Bu cambazlar Arı İsında büyük b nehri ipe tutuna e ii edi KD 3 GÖNÜL tutuna © geçenlere İsi E ŞI Cemer İlulüe ii i rmu idiniz ? Iİ 4 Kap'umbağalar sy Kaplum- — | iğ yamur / - yil tadan çıkmadan | ağızların- da, dişe benzi - yen serd bir madd murtayı bununla vurmak deler ve dışarı çıkarlar, bağalar evvel il i ERA İyor: Kazancı az olan bir İzmirden mektub yazan okuyu. cum, Bay T, F, yirini altı yaşında: dır. Üniversiteyi bitirmiştir. Çalı yor ve kazanıyor. Fakat okuyucu mun kazancı fazla değildir. Evlen- mek arzusunda. Hattâ anlaşacağına kanaat kesbettiği bir genç kızla ta nışmış, bu genç kızla o birbirlerini sevmişler de... Okuyucum hesab e diyor. Bugünkü kazencile müreffeh yaşamalarına imkân görmüyor, ve kararını veremiyor. Mektubunun sonunda bana soru- genç evienebilir mi Si v yani da unutmamalıdır ki, kazasi cın esas rüknü zamandır, Kazancışi artması ancak zamarla mümkün Gö bur, Yirmi alı yaşmdaki okuymeğaii mun bugün yaşına göre tabii olani kazancı seneler geçtikçe (mademiiiii çaheryor) urtacaktır. Fakat zuragıjliii geçtikçe yaşlansıcağı, belki bu arası da evlenine çağını da geçireci hel” tımali mevcuddur. 1 Benim tavsiyem, mademki gönlü İlünün istediği kisrret korssına çekti amaştır. Hiç tereddüd etmeden eyi Jenmelidir. ti Bugün müreffeh yaşayamazlaraşıl da, birbirini severek almış bu çiftim önlerinde bir istikbal vardır. İsti bal onlara her şeyi, her rahat: vüdeği diyordur. Ona doğru elele yürür vel istedikleri hayata kavuşurlar f TEYZE Haberim © ip «Siz ne dersiniz teyze?» Diyeceğim sudur: Yirmi alt yaşında bir gencin ka- zancımnı az olması kadar tal i şey olamaz: Kabiliyet, zekâ, tahsil, limak daha bunlara benzer «ey- , insanım kazanmasını ve vahat yaşamasını temin ederler. Fakat hofenden, Vaznerden birkoç parça! sabah o dersi mi vardı? ve nihayet kesik kesik motalar...| yok, bir dakika bekleyiniz... nezleli| Nesrin çalışmağa başlamıştı. Tam on beş şündenberi hiç bir şey yaza- madığımı iddia ediyor, düğün ha - zırlıklarımın kendismi çok meşgul etmesinden şikâyet ediyor bütün bu. İ patırtıların musiki hayatını ist et- İtiğini ileri sürerek burçmlanıyordu. İ Halbuki ©, bugünler, her zsmandan fazla bir arzu ile bir şey yaratmak İ başladığı vals havası: biti: i9- Byordu. Dışarda telefon çıngırağı çaldı. Mediha Hasım abenktar sesile ce - vab verdi: — Nesrini mi istiyorsunuz? Ha, sen misin Meziyet? Nesrin çalışıyor kızım, rahatsız etnirğe cesaret e - demiyorum, Bilirsin ya, piyano nun başina geçti mi büsbütün deği- şiyor, en ufak bir görü hammül edemvoir. Demek seninle Tanderüsü vardı, bir mattenbeti o- nu bekliyorsun. vah yavrucak! Cok tesssüf ettim, artık belisme, soka- öm çıkmağa hiç niyeti yok. Evet| hakkın var, Nesrinin her yaptığı af- fedilir, benim gibi sir deomu simar-| mz. Göle güle kızım. l Mediha Hanın telefon ahizesini elinden bıraktı, yazı masasına doğru vürüdü. Biraz evvel aldığı mektuba üstü de Mediha Hanımm bütün hayan ve hareketleri gibi mentazem... Fakat musa besma oturmağa va- kit kalmadan tekrar telfon çalıwör. — Evet. burası, .. Nesrin Hanım Ayaklarının ucuna basarak kazı ran odasını yaklaştı, kapıy. yavaşça ahıkladı. — Nesrin tenis hocan sağınyor. — Gelemem... Sol, si, sol # — Ne cevab vereyim? i — Bir şey uydur canım... Fa, mali © ebe — Ne söyliyeceğimi © bilmiyesii rum, seni bekliyorlarımış, harcanıği , işi varmı e telefona il ırma, telefonu kapa... ALİN lah mızası için anne beni rahat bı SİN rak, bir aydır buzünü bekliyordumü Terziler, provalar, binbir türlü iş EN İerle beni meşrul ettin, ses çikar madı. Şimdi tera ipin ueiay ladımı. Kuzum anneciğim, o kapı kapa ve artık beni unut! Rahat hat çalışmak istiyorum. Hattâ Ja pon imparatoru bile gelse k açma olur mu? Haydi can none benim... Mediha Hanım içini çekerek zaklaştı — Nesrin Hanm evde yok indim. Gelince size telefon edeti Fakat bugün o Mediha Huni mektubunu bitirmek nasib değil si miş! Birkaç sabr yazdıktan senmi gene telefon zili çaldı. — Kimi istiyorsunuz efendim Selim Bey siz misiniz? Evet Nes rin evdedir çocuğum, fakat”çalığı yor. onu mhatsız etmeğe cemret demivonum. Biraz sonra telefon & 1 e e