28 Eyial LL SİNEMA | SON POSTA dinemacılarımız arasında akel Harbin sinema üzerindeki tesirleri, sinemanın vaziyeti ve yeni Türk filmleri g# Mİ wA ; E hi iii 0 i : ; ; : E ğ şi ; r j E ; : $ il z i $ ik SEE j ? seneki olacaktır... ml #OrUYOr- le Avrupa iyice tutan k sindi bu Almarilar Paristedir. » Tabiatile onlarla film çevirmek Bir) İngiliz Prnnsız Bunları 'dir. Muvaffak (olacaklar olurlar mı?.. Pariste bu -| Fransız san'atkârlari bulunup bulun-|marlar. Film kumpanyaları yüksek san'stkârları hangüe-|madığını henüz bilmiyoruz. bilmiyoruz. İngiliz sinemi Basen manaaile bir idi. #lerine hitab ediyordu. “Son v, e Müj, Hah Tİ; 7 | e Za zi iri Je ırk birliği, lisanide Franaırlaşan Amerikan Postan nın edebi tefrikası: 61 YEŞİL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu na dönerek, ilâve etti:lsüz keyif içinde duyuyordu, Onun adınım! Elini, yüzü-| attığı kahkahalardan alınan ve si- giy vaktile yola ii aslanım! santin içinde hepsi de| iyi değildir.. ağlarsın sonra.. a ay balarla er, ha » Müjgün, mi elk vuzunda bir de kadına ta - dinin kızlarile şa -| bağla koni İse Suallerimiz 1 — Beçünkü vasiyetin sine - 4 — Memleketimiz sinemacı. lığı üzerine bu vaziyetin tesir. leri nedir? 5 — Amerikz ve Avrupadan #ilm getirtebildiniz mi? 4 — Ne gibi #ümler göstere, birliği İngiliz sinemacıdığının inkişa.. «mevatma namını'fına mâni olmuştur. Alman sinemacılığına gelince: Al - man sinemacılığı bugün hâlâ çalışıp durmaktadır. Randımanlı bir surette mosai sarfeylemektedir. İşgal altında bulunan mahallerdeki afnemalar hep Almanyadan film tedarik eylemekte -. dirler. Ba bal Alman O sinemasılığını faaliyete sevkeylemektedir. e Çevrilen büyük filmler hakkında sarih malâ - mata sahib değiliz. Bununla beraber içlerinde bam güzel filmlerin bulun - duğu söylenmektedir. Teknik kudreti sayesinde £ Alman #inemacılığı bugün Avrupa sinemacı. lığnn Uk saffufi işgal eylemekledir. Hario piyasaları düşünüp propagan- dadan âri fümler vücude (getirdiği takdirde muhakkak ki daha mühim bir yer tutacaktır. İtalyan #inemacılığı: Harb vaziye - tinden mütesesir (Oolmamıştır. Film şerrilmektedir. Bu #ene için 120 film Yücude “getirildiği söylenmektedir. İ- talyan sinemacılığının Lyda Borelli, Francesca Bertini, Alberto Collo gibi büyük san'atkârlar samanmdak! bi - rinefliğini tekrar elde edip edemiye ceği meşküktür. Fakat bu sahada İ- talyan hükümeti hiç bir snretta yar - dunını esirgememektedir. Yalnız a - caba İtalyan film kumpanyaları is - tedikleri ve dünyanın rağbetini cel - bedecek eserleri bulabilecekler mi - dir?... Daha doğrusu (memleketteki muharrirler, senaryocular, sinemacı. lar ne dereceye kadar serbest bu - Tunmaktadırlar?.. Bunları (bilmiyo ruz. İlalyanlar son günlerde memle - ketlerine işsiz kalan Fransiz san'at — kârlarından bazılarını davet eyle - mişlerdir. Bu davete icabet eden İşte Avrupa ( sinemacılığının bu - aolığına: İn. günkü vaziyeti. 3 — Avrupadaki harb vaziyeti, dün Bugün ise o.)yadaki huzursuzluk, Amerikan sine. çevrilmiyor. İngiliz şi. | macılığını tabiatle müteessir eyle -| Bunun İçin ii mevcudiyet göslereme-| miştir. Ne de olan Avrupa piyasaları sebebi ie muazzam | Amerikan ainemacılığı (için iyi bir düksiyonları halkımız boş görmeli .İ|, #anayilnin mevcudi. | mahrec idi. Buralardan iyi para çeki. idir. Yakında harb bitmediği ve gele. dolar sermaye 1. yorlardı. Bilhassa Fransa; Amerikan'cok seneye kadar sürdüğü takdt 'UŞ olan Amerikan kumpan.| fümler! için çok mühim bir merkez sinemalarımız o vakit biras müşkül Muazzam (sermayeler ilejidi. Amerikadaki stüdyolarda mahal.) durumda kalacaklardır. filmler karşıında!li lisan üzerine çevrilmiş olar yüz - sinsmacılığı rekabet|lerce ve yüzlerce filmler (Fransada) için büyük faydası Çünkü bu Amerikan füm.| bilhassa tesis edilen mükemmel stüd-| açıkça söylemeliyim, zamanda İrgütere ve müş yalanda en son teknik usuller Üzere Avrupanın her tarafında, Balkanlar. da, yakın ve hali Uzukşarkta bü- yük muvaffakiyetler kazanıyorlar - dı... Son zamahlarda Fransız stüdyo. ları bu Amerikan filmlerini fransız. caya çevirmek hususunda pek büyük muvaffakiyetler kazanmışlardı... Bir «Vilyam Povelsin, bir «Janet Makdonaldım, bir «Greta Garbosnun, bir «Clark Gablesin sesini synen İran suzca olarak veriyorlardı... Amerikada çevrilmiş fransızcaya duble ettirilmemiş bulu- nan filmler bugün memleketimize vı Balkan ve Yakıngık memleketle; kolayen gelsa bile #ransızca kopyeleri kadir muvaffakiyet kazanamıyacak. ları muhakkaktır... Bu varidat mem- balarının ortadan kalkması Ameri - kan sinemacılığını (Oherhalde siz'aç, eylemiştir. Şimdi Amerikalılar, menfuru bu - Tundukları ekdare» prensiplerine ria- yet eylemeğe başlamışlardır. Alcii hattâ hiç bir ehemmiyeti larca dolar sarfeylemekter çekinmi - İyen Amerikan alnemacıları şimdi he. sab ederek iş görmektedirler, Bununla beraber, anketinize cevab veren bir sinemacı arkadaşın dediği gibi Amerikan filmeileri Amerikada. ki piyasalar Me masraflarını pekâlâ amorti cdiyorlar... Üstelik bir hayli de kâr temin ediyorlar... Amerikan sinemacılarını, filmel - lerini, şimdiden düşündüren mühim bir nokta daha vardır: O da harbin yakın ve uzaktaki tesirleri neticesin. de halkın sevklerinde (husule gelen güze çarpmamaktadır. Yarın ise har. Amerikan smemacıları ve filmcle. ri bilâhare gene piyasalarda hâkim mevkii elde eylemek (oOÜmldle, tabir ecniz ise, dalma halkin nabzını yok - lamaktadırlar. Amerikan sinamacılığı hakkındaki fikirlerime şu sözlerle nihayet veri - yorum; Avrupadaki harbin şu veya bu şe - İkilde bitmesi muhakkak ki Amerikan sinsmacılığı Üzerinde pek büyük te - #ir yapacaktır. 4 — Memleketimiz sinemacılığına gelince, vaziyetten herhalde mütean. «ir olmuştur. Olmaması da imkânsız idi, Çünkü sinamacılığımız fazla mik tarda emüstehlik,, pek az miktarda da «müstahsil, vaziyetindedir. &lnemalarımız bu seneki mevalm 1. çin filme malikdirler... Bunların i - çinde çok güzel prodüksiyonlar ol duğu gibi, gürel ve orta prodüksi yonlar da mevcuddur... İstitraden şunu arseylemek late - rim ki sinemacılar bir füm kumpan. yasından yalnız güzel filmleri ala - prodüksiyonları fle birlikte orta de - reoedeki bam filmlerini dahi sürer - ler. Binemacılar bu orta filmlerden bazılarını da almak mecburiyetinde - dirler. sinemalarımızda sıra görülecek orta derecedeki pro - Bu vaziyetin mili sinemacılığımız olmuştur. Bunu Avrupadan ve Amerikadan kolay Yranstzcn sözlendiriliyordu. Bu saye.| kolay film tedarik edilemediğini gö - gilmleri nirlenen Hafize kadınm: — Kız! O kadar gülmenin sonu Demesine e bir kahkaha ile mukabelede Mandi Ağlamak. niçin? Ne sebebe ağlıyacaktı? Neş'e «i kime zarar veriyordu ki). Hayatının henüz bahar faslinda, | mutfağa girmiş, o din kendi meha -| sevişmelerine, birbirlerine bağlı ol - o faslın da en parlak çağında idi | retini, marifetini göstermek istemiş-| malarmı Gönlünü daha hiç bir eiddi ağu 2s- hirlemiş, karartmış değildi, İlk gün- lerde, olanca safiyeti ile severek kocasından o beklediği, arşılığı birden bulamamış, saçlı, | fakat son zamanlarda ona da eriş - (Devamı 6 ncı sayfada) Viği insana gidiyordu. Bu şartlar erisinde o keyifli olmaz da, kim © - ırdu? Öğle yemeğini kaplıcada yedi - r. Hacı hanım pek nefis yemekler apmış, getirmişti. İlle irmik hel - ası bir şaheserdi. Koca tencerenin “ibi görününce her ağızdan bir te - sbhif sesi çıktır. — A! Biti bilel, Yazık! — Afiyet olsun! İkindi vakti, yüksek dereceli ba- i suya dalıp çıkmadan hepsi bancara dönmüş, takatten düşmüş vi, Artık evr dönme zaman: gel - mişti, Sarılır sarmalanarak, yeniden arabalara bindiler ve şehre avdet ettiler. Hacı efendi, karısının gıyabında #4. Koenman bir tepsinin içinde, manzarası, en körlenmi, AYI çan nefts börekler, gelenleri bekli- yordu, Bir kahkaha fash da evde oldu. de, yorgunluklarına ve tok - B olan fakat ver tebeddüldür. Bugünlük bu tebeddül! ,| ekl, ondan daha sütlü olan bir m- Sayfa aaa Ram SUAL-CEVAB , Ss düler. Gülhane bahçesine girmişlerdi. Bahçenin kapısından İki Yüz adım kadar ötede Sua! durdu, Cevab da durdu. Sual başını yolun sol tarafına çevirmişti; Sual — Bu nedir bu? Cevab Sualin başını çevirdiği ta- rafa başını çevirdi: ZIRAA Merinos koyunlarında süt verimi Tahminler hilâfına Türk meri- noslarındaki süt verimi sanıldığı kadar azalmamaıştır. İlk müşü- Sual — Ya yaz mevsimindeği Cevab — Yaz mevsiminde & yatro olur mu? Sual — Ya yaz mevsiminde cuk ne ile vakit geçirir? Cevab — Bilmem... Sunl — Ya kim bilir? * Sual sormakta devam etti, e ann Çevab — Kukla sahmesi vab da cevab verdi harlatında büyük bir fark | Çi ar iş vee İç Seal — Ankarada bir çocuk yattosu kurulmuştu değil mi? Cevab — Evet, ben de d tum, Sual — Aklımda kaldığına gi büyüklere (çocuklara değil) bir olmayacağını isbat etmektedir Yazan: Tarımman diki — il kaklayı çek seveslari. 1 1 , zevkle seyrettikleri bir o - —i—() Geçenki yazımızda merinos ko -|, ,C9vab — Sorar mısın?.. Bayı -İteriş temsili verilmişti değil mi? yunlarının yapağ bakımından | lar. Cevab — Evet, li incelemiştik. |, Sual — Burada kukla oynatılır) o Sual — Ya sonra? ha?) Cevab — Sonrasını bilmiyo dikkat olan süt Cevab — Evet... Sual Onu da yel üfürdü, laikler eö Sual — Hergün mü? götürdü galiba). e Cevab — Hayır. Cevab — Zannederim. i rı Sual — Haftada bir mi? * karak, süt veriminin bizimkilerden| o Çevab — Hayır Sual sormaktan bıkmamışti Sual — Ayda bir galiba? Cevab — Hayır. Sual — Ya ne vakit? mu) Cevab — Seneden seneye, yani) OCevab — Evet, doğrudur, bayramdan bayrama, (yani çocuk| | Sual — Çocuklar karagözü bayramından çocuk bayramını Tede seyrederler? Sual — Çocuklarımızın eğlen -| o Cevab — Bilmem, mek ihtiyaçları, bayramdan bayra -| (O Sual — Yalnız büyükler ka ma ra aklımıza gelir? ze dair cereyan eden münaka; Cevab — iWWi Sual — Karagözü çocuklar vermişler diye duymuştum, de pek uşağı olduğunu ve bu sebeble yapılacak melezlemeden elde edilen timal üzerinde o ka- ileri gidiliyordu ki, merinos ye- iştiricileri arasında süt gelirine kül İliyen veda edileceği seklinde menfi tefsirlâre yol açılmıştı. Merinosun, yapağıs için ıslah €- dilmiş bir koyun olduğu yalan de - ğildir. Onun çokça üretildiği yerler- de, sütü ancak yavruya kifayet decek derecededir. Bu rebehden Al Cevab — Evet. Sualle Cevab karşı karşıya otur- dular ...Sual sordu; Cevab, cevab * Sual — Bizim çocuklarımız eğlenirler? manyada süt istih; sağılmala- nbulda bir çocuk g-| | Cevab — #rtn nı bile üdet olmamıştır. ğıyn o | tayrosu var değil mi? Sunl — Bizim çocuklarımız kadar ehemmiyet verilmistir ki, Cevab — Evet var, mi eğlenmezler? çeleri bu koyunların iyi etli olmaları Mesir Tüzumu bile hiç düşünülmemisti. Ne- den sonra iyi yapağının ancak iyi bir vücudde bulunabileceği sabit 6- lunca, et kabiliyetinin de yapağı ile birlikte gözetilmesi zarurt olmuş ve bu şekil daha iktisadi görülmüştür. Nitekim bizde de iki vasfı birden yüksek olan Alman merinosları ü - retilmektedir. Fakat merinosu sütü için ıslah et- mek veya ondan süt veriminde bir Üstünlük beklemek hiç bir memle - kette mevzrubahs olmamıştır. Hak buki geçen yazıda arzettiğim sebeb- ler dolayısila, birde sütünden fay- dalamlmıyan koyun itibardan düşer. Az çok mutlaka bir şey alınması ar- zulanır, Türkiyede merinosçuluğa ilk baş- landığı sıralarda süt meselesi en: seyi mucib Oluyor, ve aleyhte sö: lemek istiyenler hep bu noktayı tek- rarlıyorlardı. Halbuki ilk müşahe - deler, merinosçuluktaki süt - minin hiç de sanıldığı derecede ek- silmiyeceğini göstermektedir. Tetkiklere göre sürülerimizde ba- balık eden Alman et ve yapağı me- rinosları bizde 25 kilo kadar süt ve- rebilmişlerdir. Ru miktar bizim kı vırcıklara nisbetle #ünhesiz çok aşa- ğı, yarı yarıya gibi bir seydir. Bur- sa - Balıkesir çevresinde, omüeaid meralarda kıvırcıkların 40.50 kilo süt vermeleri tabit sayılır. Yeyina göre 3 aydan ? aya kadar sağılan sürüler vardır. Miktar itibarile üç veya beş, ne olursa olsun merinosların kivircik - lardan daha az söt verdikleri mu hakkaktır. Ve soyun yavruya tesiri- kâr etmiyorsak, az sütlü olan bir Sunl — Bu çocuk tiyatrosu na Cevab vakitlerde temsiller verir? 7 Cevab — Kıştan kışa, gı İL Bunları biliyor mu idiniz ? Hapishanede servet sahibi olan avuka On sene avukatlık #9â gi ne serbest olarak avukatlık yapı ettikten sonra işlediği Kazandığım para ile ancak kit bir cürüm © yüzünden » İnaat geçiniyordum. On senelik kümiyetim (zamanında ise, diği İmahkümların davalarında onlara met İlulüst küm olan bir avukat, mahkümiyet müddetinin hitamında | kir vermek için, aldığım para ile çok müteessir görünüyormuş. Ha - | dukça mühim bir servet temin etti pishane müdürü merak etmiş ve te-! Eğer birkaç sene daha burada ki saydım hapishaneden çıktıktan ra bütün hayatımda hiç çalı rahat bir ömür geçirebilirdim, essürünün sebebini avukata sormuş. Avukat cevab vermiş: — Nasil müteessir olmam. On se- vet, geniş yaşama imkânları, Bir genç kız anlatıyor: ranır, Yeter ki, hayatı utanın, — «dilem beni kararımda tamamen serbest bıraktı Önüme çikan fkilcak, fazla sıkılımmıyacak şekilde genkten birini geçebilirim, Birinci, İrütmek imkânı mevcud olsun. #ini seçersem sanıyorum ki, sevebi-İsen istikbal do kesilip atılmış değil, ieceğim, pmas'ud olabileceğim, fakat|di, bugün sıkıntıda olanın yarın çeçim vasıtası geniş değil, hayattanİni bir hızla servet yolunda koğn fazla şey beklememek şertile.. başlamıyacağını kinse temin ©ğğ; «İkincisine gelince: O, biraz soğuk,İmez. Fakat genç kız sevmiyor, biraz haşindir. Sinirli hallerini de|bileceğini tahmin diyor. O halde &i gördüm, sanıyorum ki, kendisini s8 -|disine daha geniş imkünlara vemliyeceğim, yalnız geçim vasıtaları|olan ikinci erkek üzerinde düşünm geniştir, istikbali daha parlak da o.İsini tavsiye ederim. labilir. Ne dersinir?, Düşünmiye lüzum görmeden cevab veriyorum: — Bu genç kiz oğer bahsettiği ik örkeği «sevebileceğinden» değil, eser. dilinden» emin olsaydı kendisine te, Teddüd etmemesini söylerdim. İnsan|önüne kendini bedava besletnek «en şiddetli aşi yalnız bir defa du-|yen bir adamın hayali gelir. Mi yar, kalbin şiddetle çarpabileceği ga.|görünüz, size yardım edemiyeceği man ise çok mahduddur. Para, ser - TEYZE Kara çukura ikimiz birlikte girece-| bütün tertibatı almıştı. Yollar esa giz. Değil mi, köroğlu? sen müemmendi. O zamanki Bur Memnuniyetinden ağzı kulakla -| sasi, kendi vilâyetinia rına varan yid etti: — Öyle. Anca beraber. kanca beraber. Zaten Beytullaha da bera- ber gitti idik. Müjgün, o geceden sonra, bu ruh okşayıcı evde üç gün daha kaldı. Bir türlü ayrılamıyordu. Bu ikamet Hafize kadının da işine geldiğinden, © da itiraz etmiyor, biç ses çıkarmı- 7 hık günü geldi, çattı. yet ayrı ça v halkı, kendilerini teshir eden üjgân daha da alakoymak isti - yorlardı. Lâkin buna imkân yok Kocasından aldığı iznin müddetini geçirmeğe gelmezdi. Kim bilir? Şe- hime Hanım da kızına ne türlü mü- tehassirdi, O dn onu yanında uzun ca bir zaman görmek, alakoymak is- tiyecekti, Dönüşte tekrar Bursadan geçileceği için, o vakit de bir iki ge- yı vâde Müjgâün ya- hal ile kurtardı. kın tesalübünden elde edeceğimiz yavrularda, her iki tarafa aid ka - i k bir haddini gör yetlerin müşte: mekliğimiz asıldır. Bu nazariyeye yöre Türk meri naslarında süt veriminin eskiye nis- betle azalması tabii olmakla bera- ber bunu tahminde hayli ileri ve 1f- Tata gidilmekteydi. Halbuki kanı tes- (Deve T nef ) * Bay 4. B. Ho & Mektubunumun baş tarafı beni & cındırdı, alt tarafı ise kızdırdı. <İŞ güveysi.> diyorsunuz. Ben zaman bu isteği duysam (gözle (9) İk yazı 26/9/949 tarihli Son Postada. Yemekten sonra, #hanım kizinin şerefine, ömründe ilk defa namazını evinde kılan Etem Efendi, Besime Hanımın, gençliğindeki güzelkğine, Salmin çocukkenki yaramazlıkları « na, babasının huyuna, mizacına dair bir menkıbe anlattı. Hele Be- sime Hanımın yosmalığını söyliye söyliye bitiremiyordu. lacı hanım bir ara - — Gözün varmış ellâlem senin de, İhtiyar: — Yal dedi; neninle evlenme - den göreydim, onu alırdım. Amma, senin üstüne gül koklamam, Hep gülüstüler. Müjgân, bu yar karı kocanın, bu yaşta, bu türlü maştı. Yol kesmeyi, yolcu , dan yılmışlardı. Bununla b Etem Efendi misafirlerini Bur: en ağır başlı arabacısına emanet ti. Fazla olarak, yanlarına, tesadü fen Mihalice gidecek olan yaşlı b h bir tanıdığını kattı. Ayni günd Bursadan ohavaliye posta da gil yordu. Hacı Efendi, posta tetari aynca kulağını büktü; avucuna & iki mecidiye koydu. Böylece sabah karanlığında yel çıktılar. Konak yerlerinde, yanlarınd ihtiyar adam, kadınların il barınmalarma dikkat ediyordu. Yi da da, arabacının yanında otu m bayılıyordu. Bir aralık, kendini tutamayıp: — Vallah, ne iyi. ne iyil, Allah sizi hiç bir vakit ayırmasın! dedi. Hacı Etem Efendi bu temenniye şu mukabelede bulundu: — Neden ayıracakmış, ba kız- ce kayı güç m m eği | EE de bir tek haydud birakti İİ 9 li Em — e | | >O iz