2 Eylül 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

2 Eylül 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ihan Harbi bir mütareke ile 899 biteli yirmi iki sene oldu. O| «esnasında Rormanyanın ha- kısa bir göz atmak, tarih ve bakımından hesabsz dersler wmak için kâfidir. Korkoca bir olan bu derslerden burada imkân yoktur; fakat, üzerine sadece bir dikkat mümkündür. hududları üç cihetten de - ü şolan büyük Romanya, Paris w adlarını taşıyan meş - MARİE mwnhedelere hâkim olan müş - m ek bir ruhun eseridir: İİ — Almanyanın canlanmasına ini olmak. İN — Avrupanın muhtef siyasi Keyanlarını, muayyen bir hal Ü siyasetinin elinde &let olarak çllanmayı « temin eden bir manivela 1zude getirmek. bei E> iki geye ile vücude getirilmiş Min büyük Romanya, yirmi sene Kadı. Yaşadı, fakat wne kendi İN alar ve halka verdi he — Hipi» bunun için, bu yirmi senelik yamıya yaşama denilemez. Haki - e Romanya, Oo mütemadiyen| öüliniyan bir elyaset kazanı oldu: — Gerek ilde, gerek haricde, Ni. MW Çünkü, yapılan büyük Ro - inya, kendi kendisine ayaküstün - İM durabilecek olan bir memleket| i Onun o halile yaşaması için, Öüdlisini vücude getiren siyasi kuv- Win devam ve Romanyanın da bu ©wvwete hizmet etmesi lâzmdi.| İibeki Romanya siyaseti, saskin İbre gibi, bilhassa (sekiz sene - Miberi, sağa, sola oynadı durdu. * , MBu geçen yirmi sene içinde, 918- MÜD siyasetinin lehine hiç bir fayda İnde etti mi? Hayır, Çi Re! piya dahilen mütemadi sarsıntılar, Kanızlıklar ve mücadeleler geçir #W Demek o da zarardadır. Fakat, Mİ zmrar gören bir âlem varsa, © Blorm Tünadan Karadenize ve F- Se kadar olan Avrupa parçamdır: manya, Macaristan, Yugoslavya, İğaristan, Yunanistan ve hattâ , Ker Cihan Harbinden sonra ba Mm memleketler arasında Sli hududları ve milli menfaatleri ve doğru anlamak ruhu üzerine © ulmuş bir münasebetler devri te- edilmiş bulunsaydı bugün bu Üieketler siyasetçe, iktisadca ve li Romank eren veni - bütün bu memleketler, ayni ta - içinde pişmiş ve birbirlerine el erek yaşıyamadıkları o takdirde! B Sr birer büyük kuvvetlerin haki- Üğetleri altına dürmeğe mahküm İk milli varlıklardır. Bu arada Wpiz Türkiye vardır ki icabında Tdi kendisini müdafaa ii e yas! ME biliyorlardı ve bildikleri için -|6 ki Romanyayı yaptılar. Tuna ve| İken memleketleri de bunu iyi, İÜ amadıkları içindir ki bil gg e Sizin mahellede bir deli İdris , tanıyor musun? bunun başını derde saldı, sa- Hah, tamaml Onu biz yerde boşat. edibelâ kimin huzurunda bu mw unutarak, başındaki fe m “öne eğdi ve ensesin için en ilâve etti: kıvır, sonrasını obana İnsanlar şeyi ia da dajma erken davranırlar, gelen olmıya bakınız. Hiç bir hesabınız yanlış, hiç bir teşebbüsünüz boş çıkmaz. Dahiliye Vekili Bursaya gitti Birkaç sündesbesi Floryada İs.- tirahat etmekte olan Dahiliye Ve - kili Faik Öztrak dün akşam saat 19 da Denizyolları idaresinin Ma- ıakaz vapurile Mudanyaya hareket etmiştir. Faik Öztrak Tophane nh- tmında vilâyet, belediye, ve Em - niyet Müdürlüğü erkânı tarafından uğurlanmıştır. Dahiliye Burs Vekili | Mudanyadan| va gidecek ve bir kaç gön Bur| kalarak tetkiklerde o buluna - | caktır. Bir sandal devrildi 5 | kişi denize döküldü Fatihte otüran Hall, Mehmed, İb. rahim, Palk ve Mustafa isimlerinde 5 SON Avcılar POSTA bayramı dün kutlulandı Sarayburnunda toplanan avcılar mer'a kebabı, avcı pilâvı ve zerde yediler, muhtelif atış müsabakaları yaptılar İstanbul Avcılar ve Atıcılar Ku- rumunun senelik bayramı dün Sa -|k: rayburnunda yapılmıştır, Kurum her sene şehirden çok uzak (semtlerde yapılmakta olan bayrama herkesin kolaylıkla iştirak edemediğini göz”, önünde bulundurarak bw bayramı Sarayburnunda tertib et miştir, Kuruma dahil avcılar sabahtan İtiberen. ellerinde tüfekleri olduğu İhalde Sarayburnunda toplanmışlar- dır. Saat 11 de İstiklâl marşile me - rasime başlanmış, bu sırada mey - a yasettim, arkadaş evvelki ükşam Davodpaşa dandaki direğe Türk (bayrağı -İden doğarak ölan Avrupada bu mil ii İiiSon Postan Postan nın edebi tefrikası: 35 YEŞİL TULUMB Yazan : Ercümend Ekrem Talu Be yaparsan yap, karıyı ona! bilirsin. Onu da biz öğretecek de - ii başladı. Paşa ona cesaret | berini almalıyım. Sen bu işi, dediğim gibi in -İlendi: bırak. ” | iskelesinde Hüseyinin sandalı ki. ralıyarak bir gezinti yapmak Üzere denize açılmışlardır. Biraz aşıldı İl tan sonra sardal içindeki gençleri birbirlerile şakalaşmaları oyüründe: birdenbire müvazenesi bozmlarak dev İrimiş, ben gene denize dökülmüşler, avcı selâmile selâmlamıştır. dir. Gençler etraftan yetişenler tara. fından kurtarılmışlar ve bir kısmı fazla su yuttuklarından o hastaneye! kaldırımışlardır. İ | Av tüfeğile oynıyan bir çocuk yaralandı Büyükderede Mübendis sokağında 7 mumsrada oturan 16 yasinda Ke . mal dün evlerinin arkasındaki bah . çede avlanırken, er tüfeğinin patla. masile elinden yaralanmış, Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. Bir sarhoş kavgası Bultanahmedde arrıhaleilik yapan Al Haydar sarhoş olduğu halde er. elk! gece Tavukpazarında oturan Kerimi bir demir marcasile başından yaralamıştır. Yarslı tedavi altına «- Tsarms, Ali Heydar yakalamımıstır. | Balkanlarda Macaristandan Türki-|5 yeye kadar çok mükemmel bir te - sanüd siyaseti ve feyizli bir kalkın - iy iktisadi ve as - keri 5 hareketi için kullanılabilirdi. Böyle bir. siyaset, & bugün yeni harb- letleri çok daha iyi bir vaziyette bu- lundurabilirdi. İsraf edilen zamana scimamak kabil değildir. Temenni edelim ki bu milletler, bundan sonrasını iyi yapmayı bil - sinler! — Vallah, paşam. dedi; herifei öğlenün ipi sapı yok ki, nasl kan| Nasıl tanımam? (İmamı işa- | dirayım? Mm veri sl nü kırptı, — Artık ne halt edeceğini sen Üşüneyim. paşam, üşüneceği yok. Hemen ya - rin, elimin öbür gün, tekmil ba - Oralarda dolaşan bahçıvana ses- — Baksana! Bizim Hüseyin ça- usul - Kurum filâması çekilmiştir. Müt akiben Avcılar ve Atıcılar Kuru - mu Başkanı Atıf avcılık hakkında bir söylev vermiş, bu milli sporun aammümü için alınmas İâzim ge - len tedbirleri anlatmış ve bâzırunu Kurum Başkanının. söylevin sonra davetlilere met'a kebabı, cı pilâyı ve zerdeden ibaret bir öğ- le yemeği verilmiştir. o Samimi bir hava içinde geçen bu yemek ziya - fetinde Vali muavini Ahmed Kımık- la, Emniyet Müdür muavini, #por - cvlar ve avcılar hazır bulunmuşlar: dir, Yemeklerden sonra evvelce ha - zırlanan hedeflere hakiki atış mü - amam nane siena mann Cara ile diğer görk memleket - leri Türkiyenin fim sanayiine a. | im göstermişler. Yapılan Türk fimleri hakkında malümst iste -| mişler.. Memnuniyet verecek, hoşa gide- İ cek bir haberdir. i Hakikaten İstanbulda yapılmış, vasıtanın, hele servetin noksanlhı . İ Kina rağmen muvaffakiyete biti , İ rümüş eski yeni birkaç fümümiz tardır, yenileri de olacaktır, gön. derebiliriz. Ancak bu münasebetle gazetede ikinel bir fıkra görüyoruz. o Şöyle denikr.iş: — «Dün yerli film şirketlerinden bazıları Tlenaret, Odasına müracaat i sabakaları yapılmıştır. Bu müsaba - birinci gelenlere birer ku - pa, er iyi derece alanlara da muhtelif hediyeler verilmiştir. Müteharrik domuz hedef Len nnda birinciliği Remzi, ikinciliği Gi- üçüncülüğü o Muammer, dördüncülüğü Salder, beşinciliği O- vaşim almıştır. Valtray gü cülüğü Arif Kınltepe, beyinci yasettin kazanmıştır. Vinçster atış- larında birinciliği Niyazi Kızıltepe, ikinciliği Orhan, — üçüncülüğü Mu - ammer, dördüncülüğü o Nejad, be - şinciliği Osman elde etmişlerdir. Yeşilaycıların üzüm ginü Yeşilay Gençlik Kolu tarafından tertib edilen «Üzüm günü» dün Hal kah Zirant mektebi bağlannda ya - pılmaştır. Davetliler sabahleyin 8,30 da Sirkecilen hususi otobüslerle Hal Ziraat mektebine gitmişlerdir. 'esilayeı gençler, misafirlere sÜ - züm günün nün maksadını izah et - mişler, bilâhare güzel bir cazın re - fakatinde dans edilmiş. muhtelif eğlenceler tertib edilmiştir. Gerek davetliler, gerek Yeşilaycı gençler dün bu süretle nezih o ve güzel bir gün geçirmişlerdir. ISTER İNAN, İSTER INANMA! ederek barada — tirkçelestirilmiş dublaj filmler için de menşe şa hadetremesi istemişlerdir» Haklarıdır, istiyebilirler. Fakat gazetede ikinci bir fıkra daha gö - Tüyorus: — «Bu işin bem maddi kazanç, hem de kültür propagandası nok. tasından memlekete faydalı. olaca. (hı tahmin edilmektedir» Hartee satılan ber malın geçer akçe ve İyi fat bulunmak şartile ayda getireceği muhakkak. Yal hn Amerikada yapılıp” bufada dik | tirkçeleştirilen oO#lmin © yabancı memlekette Türk kültürünün ta - nınmasına hizmet edeceğine; i o İSTER İNAN, İSTER İNANMA! ilinde katlanmış bir çevre ile döndü. | Paşa bunu omun elinden alıp Yu - sufa uzattı: 4 alıkoymak yor, ısrarla kendilerini istiyordu. Ebülhayır efendi dayanamadı. dalda bir km dükkân İmlâkadarlara bu kabi) Bir garanti meselesi & Valinin şehirdeki teflişleri Dükkân ve mağaza önlerinin füzuli işgalinin önüne geçiliyor Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, iki gündür gehirde teftişler yapmaktadır. Dr. Lütfi Kırdar bu tef tişlerde bazı kimselerin zabıtai bele. diya nizamnamenine aykırı olarak dükkânlarınm önünü enddelerin şe. refle mütenasib olmıyacak, göze bs. tan vaziyetlere soktuklarını tesbit et. miştir. Ezeümle bir takım dükkân . lar önlerini sergi haline koyduğun - dan, tahta ve teneke perenlarile ön. lerini kapatmaktadırlar, Ayni zaman sahibleri de, sandalye afarak kaldırım üzerinde 0. turmaktadırlar. Doktor Lütfi Kirdar, Mibaliliklere Sözün kısası Ne imişim ben? E Ekrem Talu 4 abam, büyük babamı, &mcam şa. irdiler. Böyle bir silenin evlâdı olduktan başka, ömrümün #k, usun yılları Fikretlerin, Safaların, Cenab , ların, Faik Âlilerin muhitinde geçti. Gene babamın zengin kötüphane * sinde bütün eski divanları, Kemalin ve | Hâmüdin şiir mecmunlarını okumak fırsatını buldum. Bunların hepsine rağmen kendim. de Recai etendile Recai Zadelerin lerini takib etmek öesaretini bir türlü göremedim. Aruzdan ürküyur, mev - zun Ve kafiyeli söz söylemeyi ince ve çetin bir iş biliyordum. Şüri sevdim, lâkin şiir söylemedim. Ve söyiiyemiyeceğimi zannediyordum. Onun içindir Xi, gönlümdeki edebiyat sevdasını nesir sahasında (tatmine uğraştan. Halbuki bu ürkeklik benim dara - fmdan fazla tavazüymüş. Şimdi ba- kıyorum da, besim o kadar güz, © kadar ince san'ata mutayakkıf belle, diğim şeyin kolayın kolayı olduğunu anlıyorum. Kendi farkında olmadan nesir ya. pan, Molyerin meşhur Mösyö Jurden'i gibi, ben de .bugünkü emseline kıya- İsen. kolayca şiir yapabilirmişim de | haberim yak. Meğer benim cesatetimi kıran hep o eski diranlar, Recai Zadenin, Kema. in, Hâmidin ve onlar gibilerin eser, leri imiş! Meğer o korkaklığı bende, Yahya Kemalin, Faruk Nafizin şiir. deri devam ettiriyormuş! Ben şiir diye onların didaklarından ve Kalemlerisden o dükülen ineileri bellemişim.... Çocukluğumuzda: Ayağıma basma, devranı hozma, Unkapanmda, arpacı oğlu Feyzul. lah! Ve: »Eveleme, develeme, deve kuşu Koralama....» Tarzındaki, saçma diye hor gördü. müsaade etmemelerini o emretmiştir.) gümüz sözlerin bir gün gelip de «ha, Bu şekilde rabıta belediye nizamna.|kiki ve modern şiire örneği olarak mesine aykırı hareket edenler çiğ .|taklld edileceğini akli getirseydim, detle cezalandırılacaklardır. Sarhoş bir gencin tabancası bir başka genci yaraladı Evvelki gece Sirkecide bir gen - İcin tabanca kurşunile yaralanmasile neticelenen bir hâdise olmuştur. Ahırkapıda oturan Mehmed Se- ven adlı birisi çok fazla sarhoş ola- rak Sirkecide Dayahatun caddesin- den geçerken belindeki silâh çekip havaya iki el ateş etmiştir. Bu sra- da caddeden geçmekte olan elek - i Halim ve Bursalı Hüseyin dl: iki kişi müdahale ederek Mehmedin m İlinden tabancayı almak istemişler- Nİ dür. Mehmed silâh vermemek İster ken tabanca ateş almış, çıkan kur- şun Hüseyini sol ayağının diz kapa- ndan yaralamıştır. Yaralı Hüseyin derhal | Gülhane hastanesine kaldırlarak tedavi altı- na alınmıştır. Suçlu Mehmed yaka İlanmış ve hakkında tahkikata baş- lanmıştır. Müddejumumi o muavinlerinden Tahsin hâdisenin tahkikatına el koy muştur. Bir tramvay ihtiyar bir kadına çarptı Mecidiyeköy - Sirkeci hattına iş- yen vatman Ahmedin idaresinde: ki tramvay arabası dün Beyoğlunda İngiliz konsoloshanesi önünde cadde | nin bir tarafından diğer tarafına geçmek istiyen 70 yaşında Makridi adli bir ihtiyar kadına çarpmış ve başından yaralamıştır. Yaralı kadın hastaneye kaldırılmıştır. battal sigarayı derin baz ile içine çeke çeke içti, Ondan sonra ferahlamıştı. Artık — Şuncağızı nk koynuna koy, |dayanmağa du vakti yoktu. Ferhad | yolda da, kayıkta da akilli uslulu - Bunu alelhesab veriyorum, yerine getirdiğin vakit gelir beni gö- rürsün, Yedibelâmn çehresinde ufak u - fak/ter taneleri belirmeğe başlamış, yüzünün rengi solmuştu, Gözleri u- falıvermiş gibi, ikide birde kapak - İlanını kaldırıyor, o açıp kapıyordu. Karının üzerinde kavuşmuş bulu- İnan ellerine hafif bir raşe gelmişti. Vücud, zehrini özlüyordu. Onun bu hali bir aralık hocanın gözüne çarptı. Kendisini o saat bir telâş aldı. İster misin birdenbire he- tilin tutarağı tutsun da mahiyetini meydana çıkarım? — Velinimetim! Bize ruhsat ver, delim! Yusuf efendi kulun em yerine getirecek. Onun için. vaktile semte dönelim, olmaz mı? Diye yalvarmağa başladı, Paşa: — Erken daha, canım! Birer Emsimi | paşanın yanina gitti, kulağına ka - dar sokuldu ve hakikatı, (pek az tağyir ederek, ona ikrar ediverdi. — Peki öyle ise, buyurun.. Ruhsatıni bu suretle koparır ko parmaz, birer temenma ile sokağa fırladılar. Tam zamanında çıkmışlardı. Üç! adım gider gitmez, Yedibelâ önce bir nâra attı, arkasından da imama, kurısna, deli İdrise, hattâ Ferhad paşaya ağız dolusu küfürler savur - du. » Ebülhayır efendi mütevekkilâne iyor, hem de yanısıra yürüyordu. Bir aralık: yak, dinlen! fına geldi. Yoldaşınım nasihatini din |da dırvanın peykesine çöküp eb. 5 aramada hazır — İki gözüm! dedi. Şurada şu|ldrisle Jeami avlusuna girelim de, bir sigara | bu idi. Yedibelânin, nasılsa bir iyi tara - eri tenha bir noktasın - unu muhafaza etti. Ve paşaya ver» diği sözü tutacağına dair imama « ayrıca vandde bulundu. —Io müştü. Bu işde onu teşvik. imamı karısına kavu, bilmediği tanımadığı nin içinden tam Iki tane, çil çil al - tan lira çıkmıştı, Alelhesab bu ka - dar olursa, acaba bakiyesi ne olur- du? Kara cümlesi kıt olmakla be - raber Yedibelâ bunu hesnblamakta nsln zorluk çekmemişti. İşte, o Deli|se: hevesini ona veren Bir akşamüstü, Deliyi Selimpa - Yedibeli, Deli İdrisin peşine düş- | bağı? Halid Pabrilerin, Nurullah Ataçların takdirlerine pmiy üzere yığınla Munhaza, ni da, geç kal mış değilim. Bugünden işe koyulur , sam bir senede, aenib isimli bir mec. mua da ben ortaya çıkarabileceğim, Buzun için bir deneme yaptım. Had Fahrinin pek beğenerek medhettiği şü şiiri aldım; O, valnız ayna satardı, Ve gün Aynalıçarşıda öldü, Talih bu. ya, Tabutunu taşıyanlar Aynasızlardı! Ve buna bir nazire yazdım. Barın iyisini yemez, satardı, Balkapanında yardı dükkânı... Bal gibi adamdı! Bir çırpıda çıkan bu şilrden yarım #antte, alimallah bir düzüne yazıyo. rum. Şairmişim meğer! Lüküs Hayatta Hazımın dediği gi bi: «Ne imişim, ben?iş E Elzim Cal Bir genç kız kuyuya düştü Samatyada Hacıhamen mahallesi Mekteb sokağında 14 numarada otu. İran Mürüyvet adli genç bir kız dün levinin kuyusundan su çekerken mü. vazenesini kaybederek kuyuya düş- müş, etraftan yetişenler tarafından kurtarılmıştır. Mürüvvet yaralı © ve baygın bir halde Cerrahpaşa hasta - nesine kaldırılmış, tedavi altına lanmıştır. — Ne var, Yusuf (o ağabey? Ne istiyorsun? 'deyip yaklaştı. -Elleri, her vakitki gibi, bir sicim | parçasını Peker meşgul idi. Gözleri de çipil çipil oynuyor, mu- hatabının yüzüne manasız bir na - zarla bakıyordu, Yedibelâ sordu: — Evlenmişsin, öyle mi, balka- Deli İdris, mağrur bir eda ile ce- vab verdi: — Evlendim, ya! Çoktanan!.. Ve ilâve etti: — İmamın karısını aldım. — İyi halt ettin, keratal Deli afalladı. Gözleri, evlerinin içinde daha ziyade fildır fıldır dön- meğe başladı. —Kızdın mı, ağabey?. Darılma sen bana. Yedibelânın, Deli İdrisin üzetin- de acayib ve derin bir tesiri vardı. Bunu © zamana kadar bilmiyen Yu- suf lâkırdıya üst perdeden devam eti

Bu sayıdan diğer sayfalar: