17 Ağustos 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Ağustos 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Kocaelide Hububata meyvalara musallat olan muzır haşerelerle mücadele devam ediyor ve İzmit (Husu Gebe, Kand rinda çık mal edi Kandırada dülmiştir 9422 kilo, Af e- zehirli ke tedir. Ayrıca x olan kiraz ö ve Ari merkez zir Nüzhet haşere te t #ünalimi Yu pin biyolojik ezsafını #etir. Bundan leye takamızdak ük ipek bi paraxlt haşeresi ile de ve bunda vâ. n- yüzde 00 rülmüştür. Hapishaneden çıktığı gün karısını öldürdü Manisa (Hususi) — Henüz cezası. ni bitirerek hapishaneden tahliye 6- rek katil ştür. olmuş, tekrar ha. Vak'a şöyle o nayet işi pishaneye dönmü reyan etmiştir Manisanın İlyaskebi oturan Ahmed oğlu Hasan bir müddet evvel mahküm olmuş, Cuma günü de ce. Bası bittiği cihetle serbest bırakıl mıştır. Hasan, çıkmadan bir gün er.) Yel, karısına haber yolliyarak, erte $i günü hapishaneden çıkacağını, er. den ayrılmamasını o bildirmiş, karısı Hatice isa, hiç aldırmıyarak sokağa çıkmıştır. Gelir gelmez karısını evde bulamıyan Hasan, fena halde hirs lanmış, eve dönen karısını tabanca ile birkaç yerinden ağır surette yara- Jamıştır. Kadın hastanede ölmüştür. “Katli yakalanarak oevrakile birlikte adliyeye teslim edilmiştir. Hasanın iki de çocuğu vardır. Trakya panayırları açılmağa başladı Elirme o (Hususi — Her yılın ilk ve sonbahar mevsimlerinde Trakya, pin muhtelif (o kasaba ve köylerinde kusulan eşya ve hayvan panayırla - rından sonbahar panayırları yakın - da açılmağa başlıyacaktır. Bu me - yanda Vize panayırı 4 Ağustosda, Böbaciki Opinayırı 12 Ağustosda, Pehlivanköy panayırı da 20 Ağustos, da açılacaktır. Trakyada kurulan © bu panayırlar yl ve çifişi için çok faydalı ol . makta ve mahsulünü (idrak etmiş müstahsil panayırlara gelerek hay. yan alıp satmaktı bir suç işliyerek| — Benim dişim soğuktan ovu- Tur. — Bre benim dişi: Vurur... — Bre ben etmek Anlat! Yandım Ali bu maceraya şöyle devam ediyordu: — Benim ağalarım... Herife E- sir pazarından alınmış oğlan gibi üç iln can ve baş ile hizmet ettim e gün akşamı menziline önce| gönderir, benim ile şarap testisi ve et ve ekmek ve baklava gönderir, «benim. Alim akşama © misafirim vardır, sofra hazır et göreyim seni» diye. Ben varırım, sandığı kı ke- seyi alıp taban yağlarım... | — Bre asılacak. — Koşarım ki arkamdan sapan taşı yetişmez... Bre meded ağa- İar... Bakarım ki Tahtakaledeyim... Kan ettiğim yerdir.. bre birden a-| yacıklarım titrerr «Beni kan tutarl,| Burada yakalansam gerektir o de- rim... Bakarım bir acuzs hatun gi- der değnek kakarak elinde zembil wxdır.. koşarım elik serirai aBe. pim anacığım Allah rızası için Zem-| bilini taşıyayım menziline kadar!» derim.. kadın bana bakar, eder: - Bre güzel oğlancık sen Hızır Bre öldüm.. ol zerabili! de soğuktan çiğnerim. misin ?.. | tesis edilmiş ve Hasinei İyüreği neden lik ederiz. Eyvah bize oğlum Yolda acuze ile yâre: “O'der ki: «Vah bize... güzel oğlancık... Bir yiğit Bir fabrika şehrimiz: HEN DEK Ucuzluklardan istifade eden Hereke işçisi çok canlı ve güzel bir hayat geçirmektedir Herekenin gürel , Gemlik (Hususi) İzmit kötlezini teşkil eden uzun ve geniş burunun şimal cihelindeki kara parçası üzerinde, metre kadar içeride eski bir Hereke köyü vardır. Bizim bahis mevsumuz. Hereke mensucat, fabrikaları ye fabrikanın teşkil ettiği şehirdir Hergün gelişli, gidi lerin asından geçtiği kasaba yurdumuzda kurulan İlk men sücat fabrikalarından biridir. Fabri- ka 1843 de Hazinesi hassa tarafından hten itibaren ve tekâmül ede, kü hale gelmiştir. #abrik bassadan bilâhare Sanayi Maadin bankasına devredilmiş; du bankanın lâğvı üzerine de Sümer - banka intikal etmişti Halen 750 işci ve yüze yakım me - murla çalışan fabrika en yüksek ka- liteden kumaşlar dokumaktadır. Fabrikanın tesisile beraber hemen kendi kendine teşekkül eden şehi de, işti ve memurların her ihtiyacını karşilamağa müsald çok © geniş bir sermaye ile işleyen © işci kooperatifi vardır. Burada ekmekten tutunuz da, her çeşid meşrubat, kumaş, ayakkabı ve hattâ radyo, gramofon, elektrik balarına kadar her şey satılmak! dir. Maksadı münhasıran ortakları - na ucuz mal satmaktan ibaret bu . lunan kooperatif sayesinde Herekede geçim tabiri amiyanesile ssudan u - cuz, denecek bir mahiyet arzetmek- tedir. Burada memur ve işeilerin kânıns tahsis edilen aparlımanlar en modern teşkilâtı ihtira etmeleri. ne rağmen, iki oda, bir hol, bir mut- fak, elektrik, banyo ve suyu beş liraya icar edilm diğer geçim hususunu mukayese edebilirsiniz. Bütün bu ucuzluğa rağmen Here . kenin İstanbulun burnu dibinde, İz. mit te yambaşındadır. ai o ta yavaş yavaş inkiş rek, bi kesi bir noktasında olması itibarile ayrıca bir hususiyeti vardır. Herekede çalışan işeilerden bi: kis, Marmaranın! denizden 3 kilo .! şli bir çox tren-| bu medern| Böylece iki) mühim vilâyet merkezinin de mer - J bir görünüşü mı yaptıkları iş başm Kısmı da saat ücretile çal Kasabanın beş dershaneli ve her türlü levazımı tedri tiva eden bir ik okulu vardi Fabrikanın sıhhat teşkilâtı zam, çök güzel bir aile gazi neması, ve tam teşekküllü teşkilâtı movcuddur. Fabrika mühendisi Konan Bidal'ın kiymetli himaye asetinde te şekkül eden spor klübünün futb: denizcilik, tenis, voleybol vesair tün kolları mevcud olduğu gibi, fab. rika işci ve memurlarından müte - şeki bir cüş ve müzik heyeti de gok şık yeyi ih. nunta- 1, »İ mevevddur. Her kolunun, azami bir faaliyetle sinesinde toplanan (gençliği olgun laştırmağı çakşan (Kübün, yalnış denizcilik koluna o ald, 3 şarpl, bir tek futa, bir çift futa, bir dört tek la, bir kürek talimi yapmağa mah, gus sagter'i vardır. Hereke olanca manasile (disiplini ve ühengi yerinde modern bir fabri. ka ve fabrika şehridir. Trabzonda pasif korunma kursları Trabzon (Hususi) — Hava ve gaz tehlikelerine karşı halkın korunma . sını temin için şehrin muhtelif yer - lerinde açılan pasif korunma kurs . lar: faaliyetlerine devam ötmekte - dir, Halk bu kurslara karşı büyük bir alâka göstermektedir. Samsun -Bafra şosesi Samsun (Hususi) -— Mühim ikta. i bir şose olan un - Büfra şo. gesinin mühim bir kısmının inşa ve slâhı ameliyesi tumamlanmıştır. Ge, ri kalan kısmının da bir an evvel ta- mamlanmasma (çalışılmaktadır. Bu g#ösenin güzel bir şekle if yalnız yolu kısaltmakla ve yolculugu kolay. laştırmakla kalmıyacak, ayni za manda Bafra gibi çok ehemmiyetli istihanl merkezinin daha klşafına yardım edecektir. Son Postanın tarihi tefrikosı: yiğit oynamıştır?» o «Bte Sandıkçı kopil «Benim anacığım. sorma! der. bre sorma!,. yiğit oğlum bir kan etmiş tutmuştur. Yeniçeri gelmiş (o kopili elinden almış, kan eden sensin de- .. O kan eden kopil halâsı di- yetine şafaat etmiş amma benim sandıkçı oğlumun da yüreği nin ipi kopmuş... Akşamına ağzın- dan kanlar boşandı!...n Anladımsa bu benim ikinci kanımdır. Acuzs görmeden Yeniçeri kesesini zembile atip ederi: «Bre benim anacı Vallah billâh dilerim Hızır slaykli selâmdan sana kese ile sarı sarı Sul tanahmed altınları versin.« Menzi- linde elin Vpüp ayrılırım. — Bre oğlan iyi iş ettin şimdi! — Bre Yandım Ali ananın helâl sütüdür bu işi sana işleten... — Günahından bir kalem silin! miştir... — Bre o acvze seni Hızır aley- hisselâm sanır şimdi. — Vallah benim tönlerim..- udin 1.7 Şikâyetler İhtiyaclar İzmit - Adapazarı spor- cularının anluşamamazlı- ğında İzmitlilerin Fikirleri Bu sütunlarda İzm dapazarl ki inlaşan Ş sporcuları namazlıktar den bir Adapazarlır tubünu okısacı / neşretmiştik. Buşfün de İzmitten bir mektub adık. Bu mektubda deniliy anlaşacnamazlık ddia olundu- de kımları gelir, muhü laşmalar yapa takımlar, hada birbirine gi Halbu- i Adapazarı mın İzmite gelip te kavgasız bir maç yap- vaki değildir. Hattâ İstan- buldan o Adapazanna giden sporcular da Ada gençlerinin asabiyetlerine | şahiddir. o Ge- çenlerde Adalılar Gölcüğe git- ler, orada da kavga çık» miştir. 3 Ağustos hâdisesi de bu yüzden vukun gelmiştir. Adalılar yene sert ve kirici oynamışlar, Ada oyunculana- dan biri İzmit kalecisinin ba- gına bir tekme vurmuş ve ken- disini bayıltm İzmit taki mı hâdisenin cereyan ett rinci haftaymdan sonra ikinci haftaym sahaya gikimiş, fakat Adalılar gelmem dar İr- hâdise de BE aye <, mitli bir gence küfretmiş, bu- nun üzerine İzmitli de kendi- sine iki tokat vurmuştur. Bu- nun üzerine Akyeşil bu İzmitli klüpten kaydını silmiş- lar, fakat ne bu ne de İzmitliler sa- ler. miş " 0 Hülâsa bu anlaşamamazlık- tn söylendiği gibi suç İzmitli- lerde değil, Adapararlı asabi gençlerdedir.» Samsun köylerinde konferanslar “Samsun (o (Hususi) Halkevince «Bugünkü dünya buhranı karşısında vazifelerimiz ve istihsali artırmağa çalışmanın faydaları» mevzulu kon feransların köylerde verilmesine de- vam olunmaktadır. Son hafta içi de Halkı heyetinden mu! zevat sarafından köylerde konferan, lar verilmiştir. Bu meyanda garelesi başmuharriri Vedad Ü «Büyük Oyumca, köyünde mthim bir konferans vermiş ve bu konfe rans, civar köylerden gelen yurddaş. lar tarafından da büyük bir alâka dinlenilmiştir. halk çok kalabalıktı, Bu münaseb; balkı tarafından Vedad Ür! şerefine, köy evinde bir öğle ziyafeti ve bugünkü siy ri o hakkında samimi bulunmağa ziyafe vesile olmuştur. Civar köylerden gelen) Ağustos 17 Bir haftalık Radyo programı CUMARTESİ 17/8/1940 Progra meml H ram, 13.35 Müzik Ajans iarla sarkılar GEL) 14.05: Müzik: Pİ ot Romanslar arı (PL) 1840 Konuşma Müzi (Radyo Râdyo Memlek ayarı, erleri, Ziraat, Esham , Kambiyo . Nukut Bors; ? Radyo Salon O: amının devamı, Yeli zun - Dalga postasile, 2250 8 (Ecnebi Dillerde Yal Dalga bostasile ) 2310: Müzik band (PL) 2325, 2330: Yarınki rog. tam, ve kapanış. PAZAR 18/8/1940 30: Program, ve memleket saat a. yarı. 8.35: Müzlir O Ajans haberleri 0.0: Ev kadım. 920. Müzik 1230: Pr yar. 1285; ) berleri, 1305: yun havaları Radyo sala ve memleket saat ayarı, zik: (PL) 1830: Müzik mansları (PL) 1845: Müz Caz Orkestrası, 1930: Müzik Mi i#ket sanat ayarı, ve Aja »rleri. 20: Müzik. 2015: Saz 30; Müzik. 2045: O Konu Müzik: Fasıl Heyeti, 2130 Puccini - Butterfly oparasmdan, 22.30: İ Memleket saat ayarı, berleri, 2245: Müzü: Balatta zehirli gazlerden korunma kursları İ sw ©: Ajans ha . Müzik: Türküler 1325 . 1430: orkestrası M n Ro Radyı 19.45: 1805 Cazband (PI) ie olan o zehirli gazlerden korun - maya dair kon feranalar devam etmektedir. Kon, feranalar çok 88. lis bir dille, hal - kın anlıyacağı bir sekilde emekli y başılardan Muh , tar Bezmez tara, tından verilmek tedir, Mühitte hal kın münavebe ile hazır bulunduğu bu fay Xİ Muhtar Bezmer 1 konfe ir çök büyük olmuşlur. ne müddetle Yedikule, Samat İka konferanslar vermiş, runma ekiplerinin, nun» Kızılay ve Çocuk Esirgeme K tunumun faal uzuvlarından biri Cibali Halk partisi ikinei reisidir. » memleket santa -İk -İKonuşma (Çifi 18: Program “İbiyo . Nukud Borsası (Pat) ve Ajans ha . Balat Türk Kültür ve Yardım Mer- kesinde haftada üç akşam verilmek. ransların dinleyiciler üzerinde yap - Muhtar Bezmez bu mevzu üzerinde Ayakabı semtlerinde hal, pasif ko « «Hava Kurumu - 2330: Yarınki g İ 19/8/1949 PAZAR r ve memlekek 1 ozram, ve Müzik. 1 13.05: Müzik. 13.20. 1? Program, ve mem « 18.05: Mülk: Ope - Müzik; Radyo Cn$ Müzik. 1945: Mem“ ve Ajans haberleri. i) Yleyeti, 2030: Ko » 45: Müzik: Dinleyici dilek. Müzik: Keman ve piano rzisi. 2130: Konu tes) 2145: Müzik: Rad. yo Salon Orkestrası. 220: Memleket Ajn haberleri; Ziraat, ram - Tahvlât, Kambiyo . Nukud 1 ) 2245: Mü Radyo orkestrası. 23: Müzik: Dans (PL) 2325 . 2350: Yarınki kapanış. SALI 20/8/1940 gram, ve memleket 138: o Müzik: (PL) 8: Ajans ri. 810: Ev kadın 820. 830: 71-00 ymm 1238: Mürik: (m1 ri, 1306: k: Rina Ke lâkları. 18. , ve memleket saat ayarı Caz müziği (PL) 1830: Çi Çocuklar için. 191“ Fasıl Heyeti, 1945: Memle ve Ajans o haberleri ziteinin o asati) 2015: inin saati.) 2090: MÜ Küme Ses ve 1230 arı 1 3-18 ayarı 1840: 1910 Dün dyo gaz t ayar: Pr: saa ari, 1320 - 14: MU 20 zik: Ankara Radyosu Bar Heyeti. İdare eden: Mes'ud Ce » 21.15: Serbest saat. ?130: Ko, uşma (Radyo gazetesi.) 2145: Mü - zik: Radyo Salon Orkestrası, 7230: İ Memleket saat ayarı, Ajans haberle. ri, Ziraat, Esham - 'Tahwilât, Kam - 2245: Müzik: Radyo Salon Orkesirası, 29: Müzik: Cnsband (PL) 2425 - 2030: Yarınki program Ye kapamış, Sözün kısası i 2 nel sayfada) amına, o makamların yakınlığına, hülâsa olaturkanın âdab ve erkânına dikkat ederdi, O ise ki şimdi fasıldan, makamdan, velden çakan kim? o Sazendeleri, Evicden 4 | Ferahnake, Acemi Aşirandan Kürdi “cazküra, Nişâburekten Karcığar meğe, Dede efendinin ağır Rast *tesinden, Sarı Kurdelâ türküsü- İse atlamağa mecbur ediyoruz. Böy- lece, hakiki san'atkfir, bilen ve his- seden sazende çileden çıkıyor. Ve işte, günün birinde «ağı sak» başlayıp, ten bir faslın orta yerinde, muhitin, havanın ve piyanoda falso basılan İbir nağmenin tesirile coşan Pinar, birdenbire «Darbı fetih» e geçive- ak- scurcunan ya çevi- riyor. Bereket versin ki iş bu kadarin kalmış! Yoksa, gazino o gece pekâ- lâ biribirine girer, Dü, Yek derken mesele sesim e dayanır, «Kata koltis ile Paşasının kız! Yazan: Reşad Ekrem öğrendim ki Sultan Murad o yet çerinin boynunu vurdurmuştur... Allah rahmet eylesin... çok hakkı vardır. Estergonlu şehbazlarla yeniçeri- ler. bütün maceralarını dinledikten #onra, Yandım Aliye, bundan böy- le hırsızlık ve uğursuzluk etmiyece- ğine, tuz, ekmek. Kur'an ve hançer üzerine yemin ettirmişlerdi. Onların zindandan çıkmasından az sonra da, Tuna kaptan ağa, Yandım Aliyi zindandan çıkartarak huzuruna getirtmiş; bir gün sabah- tan akşama kadar, bu İstanbul kül ha maceralarını o dinlemiş; Sultan Muradın turalı gül yüzüğünü .İuzun uzadıya muayene etmiş, niha- oğlunun |ma Musa Çelebi vak'asından sonra | pembesi ışığı i- | Budin kapısından çıkan dö: altında tergonun sehbaz yiğit yârenlik ederek ilerliyorlardı. Üzerimde! Arkalarından at oğlanları ve birer yedek atları geliyordu. Estergondan Kızılhisar palang altı saatti. Yarı yolda, iki bayır üstü- ne yapılmış bir meşe ormanı ve bu ormanın içinde bütün o civar bal kınca meşhur bir pınar, «Şeytan pt narıw vardı. Geceleyin oradan su alanın yılına ğı söylenirdi. Estergonda,» isarda, Budinde, Peştede uŞeytan pınarın na dair ayrı ayı vak'alar anlatılırdı. Bun ler bile, muhakkak ki, Şeytan pına- rından geceleyin su alarak, bir yıl, ölüm bekliyen gözle yet, tuz, ekmek, Kur'an ve açik Mami istemezlerdi. Gündüz, Şey- i bir kere de huzurunda tek- rar ettirdikten sonra, Estergon pa- şasinın huzuruna çıkarak bu serse- riyi, Gazi Sultan Muradın da yemini: l fer-| haybeleri manina uygun olarak aflettirmişti. | bir durak idi. Gece ise, tan pınarı ile içinde bulund man, yoleular için, şöyle bir nilecek, güzel bir su başında azık ün çözüleci yemeklik yolcular, durmadan geçerler, hattâ bir çi e nes KARAGÖZ BEYİN TATA CENGİ|ları, hemen deere ikleri ban Dört atlı, öğle yemeklerini Şey- tan pınarında yediler. Balabancık, Mehmedcik, Alicik ve Karagözcük, ağalarına, prnarbaşında güzel | bi sofra donattılar, Heybelerde, yalnız kuru yolluklar değil, yolda böyle! pınarbaşlarında ateş yakıp pişirmek! için kesilip parçalanmış koyun, tes- tilerle âlâ Erdel şarabı vardı. bir gidip bir kere daha bu üzel şehri ve sokaklarını dolduran Budin güzellerini görelim demişlerdi. mekten sonra, atlarını bağladılar, ağız çalkalayıp aptest tazeledikten sonra, meşeler oluna uzandılar. At oğlanları, kuşakların- dan ağalarının çubuklarını “çıkarıp doldurdular. Karagöz Bey, bikaç gün evvel döndükleri bir akını, kendisine mahsus kısa fakat canlı bir üslüb ile, bu akma çıkmamış olan üç ar- kadaşına anlatmağı başlamıştı Yandım Ali, Estergon gazileri sin snumu düşeli gelike shine yk dolduruyordu... Adım adım, kanş meşelere Budinde acele işleri yoktu, Şöyle! Ye- > zelliği ile gözünde tütüyordu. Bü: çocukluğu İstanbul O sokaklarında İmutlak bir bürriyet içinde baldın çıplak dolaşarak geçmiş olan bu es- ki serseri, çekirdekten yetişme hir e katil, altı yıl içinde, çok de- işmiş bir genç adamdı Estergon gazileri arasındaki aşk ile karışık silâh arkadaşlığı bağlar, o Yandım Alinin ruhunu, kendisi bile farkın- da olmadan tasfiye etmişti. İstan- bulu, sadece İstanbul, doğup büyü- düğü ve sevdiği belde olarak özle- mişti. Bir gün, muhakkak ki yalnız tabiat güzelliğini görmek için İs tanbula giderse, bir küçük serseri nin hatıralarından daima kaçacaktı. Yandım Ali, Karagöz Beyi, Sarı Balaban ve Gül Mehmed kadar sa- mimi bir alâka ile dinliyordu. — Üç yüz atlı dörder yedek cirid atlarımızla gideriz. Benim şu canım | Karagözcüğüm eder: «Ber benim ğım bu yol Çasarın Tata kalesi yoludur.. bre benim ağacığım Tata kaptanı bir iş eri kâfirdir. ve hem bin ak ve beş yüz atlı askeri var- dır..»: ben acanım Karagözcüğüm.. Tata kalesi varoşun talana gideriz... Ve hem firsat elverir de kaptanın dahi zincire vururuz. sen yüreğini serin tut oğlancık» derim. Sarı Balaban: — Vallah bu Tata ceagi yaman yüz | re kal 3

Bu sayıdan diğer sayfalar: