17 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

17 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© İzmitte bir köylü kadın üvey “kızını uçkurla boğarak öldürdü Samanlıkta uyurken öldürülen genç kızın cesedini köpekler parçaladı katil kadın cinayetini garib İzmit (Hususi) — İzmitin Çermikler kö - ünde, emsaline ender tesadüf edilir ker - kunç bir olnayot işlenmiş, 86 yaşında Osman karı Habibe üvey kızı 28 yaşındaki Osman kim Zeynebi uçkuru ile boğarak öldürmüş . tür. Facianın tafsilâtı şudur. Habibe, Üvey kızı Zeyneble bir türlü geçi. Mememektedir. Evin İçinde hergün, kavga, gürültü, ve hur, gür eksik olmamaktadır. On beş gün evvel, bir sabah gene kavga çıkıyor, ev balkı, çorba içmek üzere, sofraya Oturdukları sirada kadın kızın başına bir yumruz indirerek Bu kör olası, boyu, bosu devrilesi kıs, Me orak biçmesini, ne de kerpiç çevirmesini Biliyor. Artık ben bunu çökemem. Bu ovden ya o gidecek, yahud da ben. diyor ve ayak direyor. Bu vaziyet karşısında ev halkı düşünüp Kaşınıyor, kızın halası yanında bir müddet İkimeti muvafık görülüyor. Genç kız da sof, radan ağlıyarak kalkiyor, evin samanlığına Kaçıyor ve orada uyumağa başlıyor. Biraz sonra üvey ana da, su doldurmak üzere çeşmeye gidiyor, samanlık kapımınm açık olduğunu ve kizin da uyumakta oldu - Bunu görüyor, bir an kan tepesine çıkıyor, Geliys dönüyor, hemen eve koşuyor, eline bir Uçkur geçirerek, her şeyden bihaber uyu - makta olan genç kızın üzerine çullanarak gavallıyı bu uçkur ile boğup öldürüyor. Aradan şünler geçiyor, "cesed çürüyor, ko. İkuyor, köpekler de bir kısmını parça parça sderek yiyorlar. Yalnız vöeudünün karm ve ayak kısmı kalıyor, etleri de dökülmüş bu, Munuyor. Edirne (Hususi) — Merkesi Edirnede ol. mak üzere İstanbul, İzmit, Bolu, Bursa, Ça, nakkale, Tekirdağ, Kirklareli vüâyetlerini İhtiva eden Trakya mintakası Ziraat Baş -| İkanlığına tayin edildiğini yandığım Trakya) Uwumi Müfettişliği “Ziraat Müşariri Şevket İârı mınsaka dahilindeki teftişlerine devam Yimektedir. Mumaileyh Uzunköprü, İpsala, Keşan,| Malkara, Hayrebolu, Tekirdağ, Çorlu, Saray, | İileburgaz, Babaeski ve Kırklareli merkez) ye köylerindeki Ziraat Vekâletinin halka) Yardım maksadile dağıttığı orak makinele -| #inin çalışma tarılarını gözden geçirmekte. dir İ Hükümetimizin Ziraat seferberliği saha - anda bu isabetli alâka ve yardımını Trakya Bir kurşun kalemi ile oynıyan Bruso: İİ — Siz bu ithamdan müteessir değil mi İsinir Mösyö Herşar? Diye sordu. Sorgu hâkimi yüksek ses — Hayır. dedi.. fakat bunu izah etm: den evvel, müsaade ediniz, size bazı nok- taları açıp teşhir edeyim. Evvelâ, karı ko- >a Andriyölerin şimdiye kadar geçen bü- 1, tek kelime'ile, mücessemi fa- #ilettir. Müddeizmumi, bugün meslek ha- yatında, örnek hâkimdir. Filip dosyayı açtı, bir kâğıd çıkardı: — Eğer emniyet müfettişinin raporuna İnanmak lâzım gelirse, tahkikatın başlan- Tıcında, bazı delilleri gizlemek ister görün- müş... Herşar oturduğu koltuktan sıçradı bağırdı: Yanlış!. Tamamen yanlış boyun atkısı ile ağızlığı veren Andriyönün kendisidi: a başlangıçta, bi- Sm Serji himaye ettiğimizi sanarak ve bu düşüncesinde inad ederek, bu inad yü Men üklendiği hatalardan birine İlüşmüştür. Serjin babasına gönderdiği bir İaektubun üzerindeki posta mührünü, ta- İnamen şahsi bir itham vesikası oldu dan, müddeiumumi pekâlâ saklıyabilirdi. raniyet müdürü güldü: - Ben Forteni pek yi İanırım.. devam edipiz... Dedi. Herşar, odada, sinirli adımlarla zinmeğe baslamışıt: — Bu vak'a, dünyada bir adaletin mev- d olduğundan insanı şüpheye düşürecek- ir; Dünyanın en mükemmel kadınların. ve ından, çok iyi İrum... iri olan Madam Andriyö, küçük, kim: ir oğlancık alıyor. ona bakiyor. büyütü- “terbiyte ediyor. Çocukları yoktur.. ka Yü bir hileden sonra itiraf etti. Orak biçen bir kadın kokuyu duyarak sa. manlığa girinee gözleri dehşetle büyüyerek dışarı fırlıyor ve avazı çıktığı kadar — Burada bir ölü vari. diye haykırıyor. Köylüler koşuyor ve nihayet zabıta hâdi. seden haberdar ediliyor. Müddelumumi o muavinlerinden Fuad ve hükümet tabibi Hikmet facia mahalline gi. derek tahkikata başlıyorlar. Ev halkı, sina. yeti hep inkâr etmektedirler. Bittabi genç kışın üvey anası da beraber... Müddalumumi muavini cinayetin itirafı çin bir çareye baş vuruyor, kadını samanlı, $a gönderiyor, geldiği zaman da: — Zeynebi demek, balta ile öldürdün öy- le mi? Doğru söyle!, diyor Kali kadın birdenbire şaşırarak: — Vallahi, billâhi, balta fle değil, diyor,| uşlrur De boğdum. HUAfım varaa Iki elim ya. nıma gelsin. Bu hınzır kızdan çok çektim, öfke tatlı geldi. Bir iştir oldu. Kut üvey ana tevkif edilmiş İzmite ge .| türtlmiştir. Akyazıdaki cinayet Akyam (Husus) — Akyanda bir cinayet işlenmiştir. Receb isimli bir adam, hiç yok. tan Ali isminde bir gençle evvelâ şaka, son. ra da kavga etmiş ve Aliyi, bıçakla öldür .| müştür. Katil yakalanmıştır. Adanada sebze ve meyva bolluğu Adana (Hususi) — Bu yl Adanada sebze ve meyva pok boldur. Sebze ihracatçıları zi.) rast müdürlüğü tarafından verilen ambalâj| sandıklarından isti'ade ederek büyük mik .| yasta ihracat yapmaktadır. Trakyada zirai çalışmalar | atin verimi ve sürati bakımından, grup ha. dindeki çalışma ve başarma kudretinden bu makinelere dört elle sarılmış bulunmakta - dir. Trakyamısın üç vilâyetine İ14i orak maki. nesi dağıtmış ve Trakyanin bu yerlerinde köylümüz, bissa4 hasadını yapmağa ve mah. #ulünü süratle kaldırmağa başlamıştır, Trakya köylüsü Ziraat Vekâletinin ve sik #ik köylerine uğrıyan Ziraat muallmlerinin yakın alâka ve yardımlarından çok mem nundur. Resm; Trakyada köylere dağıtılan Ziraat SON POS Ceyhan bölgesinde! köy kalkınması Ceyhan (Hususi) — Bölgemiz köyleri » nin kalkınmasının devam ettiğini, köy oda- sı ve ilk mekteb inşaatlarının gönden güne arttığını ve bu işe önem verildiğini yazmış- tım. Bir taraftan imar hareketleri devam 6 derken, diğer taraftan da, köy işlerile ya - kından alâkadar olan kaymakamımız Be - kir Suphi Aktan, her köy muhtarına birer belleten tevzi etmiştir. Bu O belletenler - de köye sid umumi ve mücmel malümet bulunmaktadir. Muhtarlar bu helleten muh teviyatını tamamen ezber ettikleri gibi dai- ma da yanlarında taşımaktadırlar. Köye gelen bir teftiş âmirine, #İstendiği zaman» ibraz olunan köy belletenlerndeki mat, muhtar tarafından derhal © âmire verilmektedir. Çerkesköy-Sinekli istasyonları arasında ototirezinler çarpıştı Edirne (| (Hususi) — Çerkesköy - Sinekli istasyonları arasında işleyen otutirerinle, el. le müteharrik sirezin Çerkesköy islasyonuna beş dakiku mesafedeki büyük kaviste çar - pışmışlardır. Her iki tiresinin ani ve şiddet, M karşılaşmaları neticesinde üç kişi kol, a - yak ve çenelerinden ağir, diğerleri de hafif surette yaralanmışlardır. Bandırmada kırk fakir çocuk sinnet ettirildi Bandırma (Hususi) — Şehrimizin sayılı yanginlerinden zahire Güncan o Habibullah, geçen hafta kırk fakir çocuğa baştan aşağı yeni elbiseler yaptırmış ve hepsini sünnet ettirmiştir. Habibullahın her vesileden biliş. ifade memlekete yardımda bulunduğu an. laşidmakta, Bandırmaldar kendisile iftihar etmektedirler, Samsunda denizciler bayramı Samsun (Hususi) — Denizciler bayramı şehrimizde de O kutlulandı Ova o müh- telif tezahürlere vesile oldu. Sahahle - yin Cümhuriyet meydanında vali Fuad Tuksalın huzurile yapılan törende liman reisi Sırı Baydarın denizciliğin ehemmiye- tini tebarüz ettiren nutkunu müteakib bele- diye, Parti, Halkevi, denizcilik teşekkülle- rinden muhtelif heyetler, toplu bir halde Atatürk heykeline giderek birer tâzim çe - lengi koydular. Gece denizde büyük fener alayları ter- tibi mukarrer idise de şiddetli bir yağmur yağması maalesef buga imkân vermedi. Kâhtada hükümet konağı ihtiyacı Kâhta (Hususi) — Kâhtarın bı len ihtiyaçlardan birini ömet konağı meselesi teşkil etmektedir. Daireler eski bir binada toplanmış bulunmakta, bu bina da hergün biraz daha yıkılmağa yüz tut - maktadır. Her yere tercihan bir hükümet konağı nın inşasına şiddetle ihtiyaç vardır. Adli yenin tahtı işgalinde olan kısım çökmek kledilecek başka bina olmadığın izzâture ayni yerde vazile gören adli- ye çok müşkül durumda kalmıştır. Alâka- darların binasızlık içinde kıvranan Kâhtaya biraz alâka göstermelerini temenni etmek- teyiz. Maçka belediye reisliği Trabzon (Hususi) — Açık bulunan Maçka Vekâleti orak makinelerini işâ hazırlanırken göstermektedir. belediye reisliğine meclisi umumi azasındın er Bayrak seçilmiştir. malü- | sa Yazan: Hasan Adnan Giz Namusa sürülen leke İnsan azmanı, istibfafla Gerek hâkimi- nin kızına baktı; — Bütün bu fenalıkları rihayet bir ka- din için mi yapıyorsun? Düşünmüyor mu- sun ki kale yakında düşecek ve Gerekin bütün kadınları senin olacak. Nayman hiddetle cevab verdi: — Yanılıyorsun Arıkboğa, ben hür bir kızı sevmiştim. Bir esir alıcım olmak fste- miyorum., Demindenberi putlaşmış bir halde bu konuşmaya dinliyen Zeyneb, birden sürekli bir hıçkırıkla boşanarak Naymanın Üzerine atıldı: — Beni bahane etme, benim için sözün- den dönme Nayman!, Allah aşkına git. Ben her şeye katlanırım. Kocaman adam, gönülden kopan ve gönül sızlatan bu feryad karşınnda ne ya- pacağını şaşırmış ve elleri titgiyerek Ben "gidiyorum Nayman - di mademki istiyorsun burada kal, Namusu- muza sürülen İekeyi bizzat ban kendi ka- nımla ödiyeceğim. Hoşça kal delikanlı! Nayman güçlükle kendini tutarak elini salladı: —Güle güle Ankboğa! Hakkını helâl et. — Helâl olsun diyorum. Yarın şiddetli bir hücum yapacağız. Uygurların şerefini iyi kollal,. Ve en kıymetli şeyini cuk ıztırabile karanlıklı rışta. O gittikten nice sonra Zeyneb hâlâ ba- m önünde duran delikan — Bu çok fena oldu Nayman! - dedi - Onun gizli yolu öğrenmesi çok fena oldu. Kepki gizli tutmasını bir daha rica etseydik. Delikanlı onun lâtif başını kendine doğ- ru çekerek teessürle dudak büktü: — Bunu tekrara lüzum yoktu Zeyneb! Onun gibi bir Türk kahramanı böyle bir kahbeliği aklına bile getirmez. pi ye KALEDEKİ CASUS — Size barı mühim maruzatia bulun- mak istiyorum Melik hazretleril, Gerek hâkimi sürmeli gözlerini o kıpra- rak soluk yüzü yeğenine döndü. — Söyleyiniz Necmettin, gene Nay- mandan mı şikâyet edeceksiniz? Sinsi genç amcasının eteklerine sürtün- dü Kalenin emniyeti için tekrar tasdis lüzum görüyorum su! — Seni dinliyorum. — Dündenberi onu tekrar tarassud al- tında bulunduruyorum. Bütün gün şüphe uyandıracak bir hareketi gözüme çarpma- dı. Fakat gece yarısından sonra: herkes w- yuduğu halde onun uyanık kalması hiç ho- şuma gitmedi. Odasından “çikarak b kadar mazgalların arasında dolaştı. — Olabilir. Ben bunda dikkate şayan bir şey görmüyorum. Ben şüpheleniyorum. Bu adam biz- zat Baybars tarafından gönderilmiş bir ca- suntur. Düşmanla muhabere imkânlarını a- yaştırıyor. Gerek hâkimi müatehzi başını slladı. Naymanın kaçmasına ve kale müdafaasın- da iyi bir yer almasına pek memnun ok muştu, Cesur ve savaş san'atında pek eb- liyet sahibi bir genç olan Ni San Poslümm Tabla Romanı TR) line bırakacaklardır... Derken, bu şefkat, insanlık, kendi aleyhlerine dönliyor ve on- ların temiz isimlerine, bir kan lekesi sürü- . Kadın, bir taraftan kocasının ma- kıvranıyor, diğer tırabı için- dedir. Baba, çıldırasıya sevdiği oğulluğu- nun mahvını istiyecektir. Biraz evvel, be- nim bu aile felâketinin acılarına ortak olup olmadığını sordunuz. İşte simdi tekrar &- diyorum.. hayır.. çünkü, itirnfina rağmen, Serjin katil olabileceğine ihtimal vermiyo- Emniyet müdürü, önündeki dosyadan birçok küğdlar çıkırarak: — Fakat bütün * onlar... Bu delikanlı- nin katil olduğunu isoat ediyorlar... ço Vesmik... ... Bir takım evrak E meselesinde, Eşya... Marukin kunç neticelerini isbat edeceğin lilerin, ne kadar çekinilmesi, tereddüd ile karşılanması lâzım gelen şeyler olduğunu isbat edeceğim, Bir yet tahkikatı ya- pılırken, maznunun itirafı dahi ihtiyat ile telâkki edilmelidir. Cinayet tahkikatı ile, muhakkak tecziyesi lâzım bir mücrim a- ranmaz, adaleti ilâhiyenin tecellisine çalış — No.17 — Brusso düşünüyordu: — Belki hakkınız var.. dedi. Fakat bu- günkü kanunlarımızda, boyun oeğmeğe mecbur olduğumuz esaslar vardır: Evvelâ, suçlananın itirafları, sonra, cürüm delille- ri. Genç Boranof, Marukini öldürdüğünü, bir tazyik karşısında kalarak zor ile söyle mis, masum iken clirmü Üzerine almış de- ğildir... Hâkim, emniyet müdürünün masası ö- nünde durdu, küçük fakat enerjik gözlerini emniyet direktörünün yüzüne: dikti, her hecesine ehemmiyet vererek: — İşte, bana dn burası garib, esrarengiz ve gayri tabii geliyor yal dedi. Siz Andri- yö ailesini bilmezsiniz, siz, genç Serjin ah- lâk ve fikir terbiyesini bilmezsiniz. Brusso ağzını açacak oldu. Fakat Her- sar buna meydan birakmadı: — Bana söyliyeceğinizi tahmin ediyo- Benim çocuk ve ailesi hakkındaki i, belki bazı maddi menfaatlerime atfedeceksiniz! Eğer, hatırınızdan (o böyle bir şey geçerse, yanıkrunız, çünkü, herkes bilir ki, ben, bu ailenin en yakın, samimi bir dostuyum. Fakat bu, Sarje karşı da ay- ni sevgiyi duymamı icab ettirmez. Cinayet tahkikatında fikri sabitlerin korkunçluğunu i ği benim de değişmez, fikirlerim, hükümlerim vardır... Ben, Rus- lardan nefret ederim... — Genç Boranofta da, her millette ok duğu gibi, Rusların hoş görülmiyen huyla- ri var mıdır?.. — Bir şey söyliyemem. Bu çek zeki çe- cuk, analığının ve o babalığının şüphesiz ki, çok dikkatli bulunacaktır. lışkandır, ciddidir, zariftir, çocuk iken, li şeyi olmıyan temiz bir oğlandı. — Daha evvel, babasına, Marukini düreceğine dair bir şey söylemiş, ağzmdan bir şey kaçırmış mı?.. — Neler soruyorsunuz bay (direktör. Ben, bu çocuğun cinayeti işlediğine inan- mıyorum... Yalnız, bu esrarın çözülmesi için, mühim bir nokta vardır. Karı koca Andriyöler, Serji, öz svlâdları gibi büyüt- müşlerdir. Fakat, çocuğun öz babası tara- fından bırakılmış, kapalı bir mektub var dır. Bu, Serj yirmi bir yaşına bastığı zaman kendisine verilecektir. bu yaşından evvel oölüre, (oku - madan Oimha (o edilecektir. o Delikan - h. yirmi bir yaşında bu mektubu almış, gizlice okumuş ve, analığı ile baba lığına, o mektubdan hiç bahsetmemek ©e- saretini göstermiştir. Bu vak'a altı ay ev- vel olmuştur. Bugüğ anlaşılıyor ki, bu mek- tubdu, çocuğa bir intikam belki de mira Serj |miştir. Her iki dü kale müdafileri üzerinde pek canlı bir tesir yaratmış, daha şuraya geleli iki gün olduğu halde usta kumandanlarının bile beceremediği büyücek işler görmüştü. He- le onun düşman ordusunun kudret ve plân larına vâkıf olması müdafiler ve sultan na- zarındaki değerini bir kat daha artırıyor- du. Gelgelelim o kaleye ayak bastığı &n- danberi, Necmettinin aleyhinde s8yleme- diği söz, yapmadığı isnad kalınamıştı. So- luk yüzlü genç Naymanın Zeyneble seviş- tiğini kat'iyen bilmemekle beraber köpek- ilere mahsus derin bir | sezişl böyle bir münasebetten şüpheleniyor her şeyden ziyade Naymanın iki gün içinde ığı muvaffakiyeti kendi mevkii için hakiki bir tehlike (sayıyordu. Fatihüttin ilkönce onun ifsadlarına kanar gibi olmuş, fakat cesur delikanlının bütün kumandan- ları gölgede bırakan fodakâr çalışmalarını ”İgörünce bu isnadları korkak ve değersiz yeğeninin kıskançlığına hami Elin. deki yelpazenin ucu ile sakalını kaşıyarak uzun bir of çekti: — Bu vızılbılarından bıktım; Necmet- tin! Bizim de senin kadar zekâ, dirayet ve hele senden pek fazla olan tecrübelerimi var. Böyle bir şey olsa elbet biz de farkına varırız. Kurnaz yeğen hemen rotasını değiştire- rek tekrar amcasının eteklerine alirtiindü: — Şüphesiz sultanım! Şüphesiz. Ne o- lursa olsun çocuğun gayretini inkâr edeme- yiz. — Tabil canım. İki günde, senin muha- aaranın bidayetindenberi yaptığın hizmet- isli fazlasını gördü. Bunu Necmettin tekrar sızlandı: — Fakat bir nokta var sultanım! Men sub olduğu orduya ihanet ederek düşman tarafına kaçan bir askerin merdlik ve fe dakârlık gibi bir takım vüksek meziyetlere sahib olduğunu nasıl iddia edebiliriz? Bu adam ya haindir veya buraya fena bir maksadla gelmiştir. — Ne haindir, ne de fena maksadla gel miştir. Nayman sadece hiçbir metbun bağ- lanmiyan ve kendisine mütemadiyen teh- İlkeli maceralar arayan bir Türk göçebe- sidir. Bu göçebe Alplerin biz yözlercesini gördük. Bunların muayyen bir gayeleri yoktur. Kendilerine yalnız dövüş ve heye» can ararlar ve idaresinde çalıştıkları insan- lar için kıymetli bir vasıta olurlar. Fakat muvakkaten; o da başka bir mesele.. Nay- manla onu yetiştiren Arıkboğayı çok eski- den tanırım. Delikanlı bir müddet için tatlı vâdlere kapılarak Kölemenler arasına ka- tılmış ve Gereke gelince eskiden ekmeğini yediği bir sultana karşı gelmeyi doğru bul- mıyarak o tarafa kaçmış, Ben bu harekette hiyanet değil, bilâkis büyük bir kadirşinas- lık görüyorum. Âferin tuz ekmek hakkı bilen gencel. — Tabif siz daha iyi düşünürsünüz suk tanım, bizim vi miz sadece şüphelendi- imiz şeyleri size arzetmekten ibarettir. — Yokl. Bununla beraber ihtiyatı ek den bırakmak fikrinde değilim. Ona kara gayet tedbirli hareket edeceğim. — Bilhassa geceleri ne ile meşgul olduğunu ben de görmek isterim. (Arkası var) mıştır. Ben, terbi; #ahsilin bir vasiyete galebe çalacağına emin olduğum dan, genç Boranofu, itirafına rağmen Ma- rukinin katili olarak görmüyorum. — Bu mektubu size göstermesini istin- takta istemediniz mi? — Mektubu yok ettiğini söyledi. Fakat inanmadım. Çünkü bir vasiyetname, hele böyle, bir insanın hayatına suikasd hazırlı- yan bir vasiyetname yok edilemez. Serj, Marukini, babasının emrine itaat etmek İiçin vurduğunu, hattâ, Marukinlerin evle- rinin de mektubda tarif edildiğini ağylü- İyor. Ben de, kendi itiraflarına rağmen, © itiraflardan, Serjin İehine mühim bir netice çıkarıyorum: Sandra ve Sofya, Kont Niko- la Marukinin Fransaya "gelip bir yıl olduğunu söylüyorlar ve bunda t- rar ediyorlar, Halbuki, Serjin babam, on dört sene evvel öl tar — Hükmünüz nedir? — Daha kat'i bir hüküm vermiş deği lim. Eğer, mektubda, hakikaten Maraki - nin öldürülmesi vasiyet edilmiş ise, kanani” İerime rağmen, Serj Marukini vurmuşan, İevi, söylediği kadar kolaylıkla bulmamış- İr. Bu cinayette, başkaları da alikadar- İdir. Diğer taraftan, Serjin Sandra ve Sofya ile yüzleştirilmesi de hiçbir netice verme- adın da Serji şimdiye ka- dar ne köşkte, ne de herhangi bir yerde hiç görmediklerini söylemişlerdir. Diğer deliller, bu karanlık cinayeti tenvir edici mahiyette değildir. kele rye ve 23,37 trenile de dönmüştür. on müdürü ve gar hademeleri kendisini tanı” dılar. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: