17 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

17 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— ED e Mihver devletleri adasına mı, İmparatorluğa mı taarruz edecekler? sre soruyor: Almanya Bü- ük Britanya adasına tecavüze mec fa en yalnız İngiliz amk ve myonlarma taarruz ihtereyi mağlâb edemez mir “7 iler Rözden geçirmek faydalı olur. Fa- kat mesele yalnız bir Alman - İngiliz me- selesi olmadığından ve İngiliz imputater - tantruzda, İtalyanın solü ehemmi- yetli olacağından, Almanyanın yapabile -|; Sekleri ile birlikte İtalyanın da vapabile - lerini mütalen etmek lâzemdir. Ni İngiliz imparatorluğunun, Mihver dev- etlerinin taarruz tehlikesine yhruz en ya- kın yerleri Cebehittarık, Malta ve Süveyş- tir. Ondan sonra İngilterenin Afrika müs- temleke ve dominyonları, Asyada ve Uzak ki yerleri ve nihayet Avustralya ile çenubi Pasifik ve cenubi Atlântikteki ada- lar gelir. Mihver devletleri, Ancak İspanyanın on- irlikte yürümeğe rıza göstermesi ha- ms Cebelüttarıka bir taarruz düsünebi- : İspanyada Cebelüttarıkı istirdad için! 0, milli bir arzu vardır. Fakat Cebelüttarıkım Yaptı keyfiyeti yalnız başına düşünülemez. İnsiltereyi Portekizin sahillerinden de u zaklaştırmak için ya bu küçük devlet İn - giliz ittifakımdan çıkarak İspanya ile bir - İikte harekete teşvik ve icbar okinur veyar hud da zapt ve işgal edilir. Farzedelim ki, Mihver devletlerinin ağır Ve en ağır top, tank, uçak vesair fen va - utaları ve hattâ askeri kıt'aca yardımlar Miyesinde İspanya Cebellittankı almıştır ve Portekiz, şu veya bü şekilde sindirilmiştir. DE ekinde me eli anların i ıyaca ilk yapılacak şey şüp- he yok ki ek em cenub sa- en ei i İn geçirerek buralannı da inbkim etmek ve bu süretle kdenizin batı kapımnı İngiltereye karşı ilün vasıtalarla kapamalktır. Fransanın Pirene dağlarına kadar olan bütün Aslan sahillerinin Alman işgali al - bunda bulunduğu bugünkü vaziyette, Al manya, İspanya ve İtalya eğer isterlerse bü tün bunlar mümkün olur; yani İngilterenin batı Akdeniz hakimiyetine nihayet verile” bilir. İri hareketin ilk bir neticesi İn- in, Portekizin Madeim ve Azör a - dalarile İspanyanın Kanarya adalarını iş - gal ederek Cebelüttank boğazının garbmı #lddetli bir kontrol altına almaktır. Bu - Bunla beraber Cebelüttarıkın zaptı halin - Manikür takımınız için bir kap yapabilirsini ! ataman *vde yapabilirsiniz. İki kat ka. te anten Gi üstünü yatağımızia bir Tenk. siniz. Kenarlarına ince bir kordon çekersi Biz, Aletleri koymiya mahsus irili, ufaklı yerler yaparsınız. Asılabllır, Mâsâ Üstüne ko. Pamuklu eşya nasıl yıkanır? Pamuklu eşyanın yıkanması kolaydır. Pa. kat o da hüzüsl dikkat ister. Ötekiler gibi bunlar için de bir binlik suya fiç kaşık toz sabun katıştırmakz küfidir. Yalmı yıkama #uyu eliniz dayanabildiği kadar #cak ola , eaktır. Temirleninceye kadar böyle kaynar #iklâ yıkar öonra soğuk suda çalkalarsınız. Açık bavada, hattâ köbilse güneşte kurut. mak Bek iyidir. Pamuklu eşya renkli İse #1. e e #oğuk bir sn kullanmak lâzım. e nların çalınama suyu soğuk değil <e “lmahdır. Yem yıkama, hem de çalkala. Mi birer kaşık sirte koymak Ttengini Teme yarar; Başka şeyleri boyama renkli du ayrı yiki YAZAN . Emek? general : H. Emir Erkilet ti «Son Postas nın askeri muharrir! feriden çıkarak ve geceden bilistifade Por- tekiz, İspanya ve Fransa kara sahillerini ta- kiben şimale varmaları veya aksi istika — mette 'seyretmeleri arasıra kabil olabile - cektir. Ondan sonra bir tmarruz hedefi olarak Malta kendiliğinden mahsur kalarak yet düşeceğinden onunla evvelden uğraş - mıya değmez. Doğu Akdenizde İngiliz donanması hâ- kim bulunduğundan Mihvercilerin Süveyşi denizden eri mümkün değildir. O halde buram karadan, yani “Balkanlar, Boğuzlar, Anadolu, Suriye ve Filistin yoli- le şimalden, yahud da Libyadan ve garbi Mısır üzerinden babdan zaptolunmak ikti 7m eder. Şimel kara yolu uzun ve çetin bi? yoldur ve Balkan devletlerinkinden sarf nazar Türkiyenin mukavemetine © çarpar. un için Libyadan va garbi Misir üzerin- den 'eyşe taarruz daha kolay ve müm- küm görünür. Çünkü Libyada zaten İtalyan askeri kuvvetleri vardır, ve bunlar Fran - sarın teslim olması üzerine garb, yani Tu - nus cihetinden serbest kaldıkları gibi, her zaman da, İtalyadan deniz ve hava yolla- rile takviye edilebilirler. Mısır ordusu, İngilir - İtalyan muhare « besinde bitaraf kalmakta ve bu mücadele- ye karışmak istememektedir. Bununla be- raber bu ordu zayıf ve hem de onun elin - deki modem silâklerm İngilizlerce geri İmacakları söylenmektedir. Elhaml Sü veysi korumak için garbi Mımrı müdafaa edecek olan kuvvetler yalnız Misir ve Fi- listindeki İngiliz ve İngiliz dominyonları askeri kuvvatleridir. Bunların kuvvet ve harb kudretlerini bilemediğimiz gibi Lib - İyadaki İtelyan kuvvetlerinin miktarını da bilemiyoruz; fakat İtalya azmederec, una İ memleketten Libyaya, İngilizlerin O Mısıra irebileceklerinden daha fazla kuvvet yı- #nbilir. Çünkü İngiltere, Mısırı ancak At - İântik ve Hind Okyanuslar üzerinden, ya- ni pek uzun iye edebilme - sine mukabil İtalya, yüz misli daha kısa bir mesafeden Libyaya maker sevketmek imkâ- mma maliktir. Bundan başka bütün İtalyan hava filosu icabında Süveyş tanrruzuna mü- esir sürette iştirak edebileceği halde İn- «Son Postan nın edebi tefrikası: Zeyneb altüst olmuştu. Bu zavallı ik- tiyar ananın göz yaşlarına tahammül e- demezdi. Ağlıyarak ona koştu. yanada diz çöktü, kollarını onun boynuna de- İadı ve yalvarmağa başladı — Allah aşkma ağlamayınız. böyle ümidsizlenmeyiniz! Halökun mes'ud ol- mas İçin canımı bile veririm. Benim de pek fena ve müşkül bir vazi- yette olduğumu 'unutmayınız; fskat e- limden ne gelir ki... Halük bana karşı pek iyi davrandı.. ben anun teklifini ka- bul etmemeli, bu garib izdivaca razı ol- mamalı idim. Lâkin onun omrarlarma karşı duramadım.. ben de pek zavallı, pek bedbaht idim. Kanapenin önünde diz çökerek ba- şından geçen felâketi ağır ağır, yavas bir sele ve göz yaşları arasında anlatti, Ni ciyenin kendisine ka: hareketi, evden koğuşunu vesnireyi mu- fassalan hikâye etti, Ancak bütün bu a- sıkı vekayi Saffet hanıma tesir etmi- yordu. O bir anne idi ve sade kendi yav- rumnun saadetile alâkadar oluyordu. Sözlerinin kayınvalidesi üzerinde hiç bir iz bırakmadığını görünce Zeyneb ye- rinden kalktı, fümidez bir tavırla tekrar sandalyamna oturarak sordu: — ikin, bütün bunları siz nasıl öğ- rendiniz? Saffet hanim parmağile bir mektubu İşaret etti. er — Handan mı yazdı? | — Benim bildiğimi farzederek bunu ima etti, — Bu mektubu okumağa müsade e der misiniz? Saffet hanım lâkayid bir tavırla ona kâğıdı uzatırken genç kız kendi kendi. ne: wBenimle dost olduğuna dair binbir yemin etlükten sonra bu alçaklığı nasl irtikâb etti)» diye düşünüyordu. Telâşh parmaklarile mektubu » açıp vokumağa başladı. Buz #Yengeciğim» bitabile baş- ruh eİtere; zaten Akdenizi bir deniz münakale yi giltere, bunlara karşı ancak doğu Akde « nizdeki uçak kuvvetlerile mukabele mec- buriyetindedir. Çünkü, bir Alman toarruzu tehdidi altında bulunan İngiltere adası Mi- sıra daha fazla hava kuvvetleri yollyamaz. Bu faraziyeler de gösteriyor ki; İtalya diğer bir doğu Akdeniz devletinin müma- Baalıns uğramazsa, yani eğer yalnız Mısır ve Filistindeki İngiliz kara kuvvetlerile bağ başa kalırsın, Süyeyşi zaptetmesi ve bu su- tele Akdenizin iki kapısını deniz kuvvetlerine kapaması kabildir. Fakat bun- larla İngiltere mağlüb olmaz. Çünkü İngil- yolu larak kullanmaktan çoktan vezgeç - miştir, O bugün Akdenizde yalaız preatiji- ni ve Yakındoğudaki müttefiklerini muha- faza için durmakta ve İtalya ile harbet - mektedir. İngilterenin doğu ve cenubi Afrika müs zi layfı 5 İtere BOY ŞAMPİYONU oya iki buçuk metreye yakın bir Holandalı şehrimize gelmiş. Tren- den güçlükle inebilen bu boy şampiyonu gar kapısında bekliyen taksilerin hiç birine sığamarmış... İstanbul kazan, birçok kişi kepçe; aramışlar, taramışlar, nihayet altı nunu birkaç kat yapıp bu taksiye sığdır ir, * “Taksi Eminönü meydanına gekliği 20- man boy şampiyonu, meydandaki saati görmüştür. O an kendi kendine: — Benim İstanbula geleceğimi nasıl bi- lebildiler de buraya bu saati koydular. Dediği muhakkaktır. Çünkü o saate ka- idesine merdiven dayamadan bakıp saatin kaç olduğunu görebilecek dünyada bir o yardır da.. * Boy şampiyonu bazı hususlarda kazana- bilir. Biz fıkra vardır: «Uzunca boyhu bir adam ufaktefek bir kadınla evlenmiş, bir dostu: temlekelerine Sudan ve Habeşintan üzerin- b — Neye bu ufaktefek kadını tercih et- den taarruz edetek buralarını zaptetmek hem çok çetin bir şeydir ve hem de zaman İster. Bununla beraher meselâ senelerce uğraşılarak ve karadan ilerleterek (bütün İngiliz Afrikas, farz muhal, o zaptolunam dahi o zamana kadar mükemmelen silâh - lanacak olan İngiltere çok kuvvetli ve kud- retli donanmasının denizlere hakimiyeti #a- yesinde bu yerleri yalnız geri alebilmekle kalmaz, ayni zamanda, İngiltere adasının artık taarruz edilemez bir hele gelmesi ka- bil olur ki bu da Mihver devletleri için harbi kaybetmek demek ohir. vercilere hiç bir fayda temin etmedikten| baska kuvvetlerinin dağılmasını intaç ede- ceği için zarar verir. Halbuki o Afşikayı| kaybeden İngiltere, donmomam sayı bütün ihtiyaçlarını sair yerlerden tedarik edebilir, Sovyet Rusya, ve Uzakdoğu ile Avustrak- yada ona galebe çalmaları valnız Japonya vastasile kabil olur. Fakat İngiltere tara- fından boş birakıknamakta olan bu devr - İetlerin neticesi meşkük bir avantaja gir - meden evvel birçok cihetleri düşünecekle- İrinden sarfı nazar Almanya ve İtalya he - sabina İngiltereyi mağlâb etmekte ne gibi İ bir istifade temin edebileceklenni uzun uzm- dıya mülâhaza etmeleri iktıza eder. Bunlara rağmen İngilterenin, senelerle uğraşmsmı neticesi, Afrika ve Asyadan mah rTunr edilebileceği ferzolunsa dabi o deniz- lers hakimiyeti sayesinde bütün ihtiyaçla - rin Amerika, Kanada ve Avvetralyadan temin ederek bava ve hava ordularını aled- (Meram 7 Mei sayfan) 75 nebe selâmlerni gönderiyor ve şu su- retle devam ediyordu: «Zeynebi candan bir kardeş gibi sev- meğe başladım. İlk zamanlarrböyle ola- cağını tahmin etmemiştim; fakat sonra- dan onun sevimli ve munis tavırları, te- miz kalbi Ve iyi huyu beni kendisine cezbetti, Onu takdir etmek için tanımak lâzım... Fakat, keşki lâyık olduğu ka- dar mes'ud olabilseydi! Zeyneble Ha- Tökun yapbklan pazarlıklı izdivaç insa- nı çok tereddüde düşürüyor. Evlenme bir kalb ve rah meselesi iken Zeyneb bunu sadece içtimai bir vaziyete irirmek içim bir slet gibi kullandı. Zavallı kızca- ğiz! Kim bilir, sokakta bulunmus bir ço” cuk olduğunu öğrenmekle ne kadar n- zah ve ıztırab çekmişti! o Ancak onun DariMeezede büyütülmüş bir kız olması oni) Ziğden sevenler için hiç te sayamı ehemmiyet olamaz değil mi? Evvelâ, Zeynebin bakiki annesinin seydana çık- ması beni hayrete dücürmüştü, Sonra- dan buna alıştım ve onu teselli etmek için elimden geleni yaptım. Siz de iyi kalblisiniz yengeciğim, zavallı Zeynebi siz de avutmağa çakşinız! Onun tam mnrasile mes'ud olınadığını tasavvur et- mek kalbimi parça parça ediyor...» Mektubdu daha baska şeyler de vardı amına genç kız artık bunları tmühimse- miyecek halde değildi. Olan olmuştu. Handan bu en büyük şenaati irtikâb e- decek kadar alçalmıstı. Yılan kadın! Türek elile zarfı kayınvalidesine iade etti, — Bana karşı niçin saadet komedisi oynadınız? Beni niçin aldattınız? — Sizi müteessir etmemek için: Ha- Wik bu meşru yalana razı oldu. ” — Beni müteessir etmemek için hal Haydi karımdan çekil, git. seci gör mek istemiyorum. Gençskız müthiş bir hicab ve ızürab içinde tekrar aşağ indi, biraz evvelki ibi balkona çıktı. Nefes almak, düşün- Elhaml bütün Afrikayı zaptetmek Mih- jr Kezalik Mihver devletlerinin İngiltereyi |$; “İlrak ile Hindistanda vurabilmeleri ancak e Nakleden: Muazzez Tahsin Berhand Dediği zaman cevab vermiş: — Belâların küçüğünü tercih ettim. Boy şampiyonu da korkınadan evle bilir. Çünkü herhangi kadını alsa, yanında belâların miniminisi halinde kalır, * Uzun boyunun zarannı da görecektir vgii görüyordur da... i Alacaklı elinden kaçamaz. Bir gece bir otelde kalsa tek yatağa ös) ğamıyacağı için iki yatak parası ödemeli mecburiyetinde kahır. Kapısından giremiyeceği için hiçbir zasiil man kübik bir evde oturamaz. ) Kalabalık bir yerde fotoğraf (çekecek! i gazete fotoğrafçısı onu görürse, hiç sorma dan omuzuna tırmanır. 3 Bulutlu havada birçok kişi yanına yali laşıp: , —— Yağmur başladı mı, başladıysa beri halde bize kadar gelmeden sizin basmızae omuzlarımza yağmıştır. Haber verin de W- lanmadan bir tarafa kaçalım. Tarzında sözlerle onu iz'aç ederler. Jemet İutüsü tin! aa m İhtikâr yaptığı iddia edilen demir tüccarı Satışta 2.861 lira fazla kazanç elde ettiği için dün mahkemece tevkif olundu Galatada Şarab iskelesinde demir tica - eti yapay maruf tüccarlarden Baki Tez - can hakkında, ihtikür suçundan takibata başlanarak, kendisinin esliye 7 nei ceza mahkemesine sevkohnduğunu evvelce yaz- mıştık. Suçla demir tücenninin duruşmas- »a dün başlanmıştır. Mahkemede okunan iddianamede, hâdisenin mevzuu hülüseten öyle anlatılmıştır: Galatada Ömer Âbid hanmda yazıha - si bulunan Mustafa Topguoğlu isminde bir tüccar Baki T: demir almak iste- miş, aralarında bir muknavelename tanzim edilmiştir. Bu madiavelenameye nazaran, Baki Tezcan kilom 23 kuruştan demir sat- mıya razı olmuş, böylece demir farlarını yükseltmiştir. Bu söretle tüccar Amerika - ya sipariş ettiği ve yolda bulunan 113,618 kile demiri 26,130 küsur hiraya satarak, 70 bin lirası avans olarak almış ve 2618 korunma kanununun 33 üncü ve 37 uncu maddesine tevfikan muhakemesi talebile i cezaya sevkedilmiştir. k mazmman SOLUMA ri aleyhindeki ihtikâr iddiasını redde- ZDİVAÇ biçaklamıştır Fakat izdivacmın bütün #erini nereden, kimden öğrenmşiti? Bu acayib evlenmenin ne gibi şerit altında yapıldığını nasıl biliyordu? Doğuşuna sid esran şüphesiz Mehpare hanımdan duymuştu. diğer şeyleri kendi kendine mi kesfetmişti, yoksa birisinden mi ha- ber almıştı? Şimdi hislerinin kendisini aldatmadı- öm, Handanın kendisine düyman oldu- ğunu daha iyi anlıyordu. Lâkin niçin? Handana ne yapmıştı 0? Halüku kendi- si terketmiş olduğundan o bakımdan bir iddinsi olamazdı. o halde Turhan? O ulak herifin sebebine mi bütün bu a- zahları çekiyordu? Halükun bu müthiş haberi aldığı za- man, #nnesinin her şeye vâkıf olduğunu öğrendiği vakit ne derece ıztırab çeke- teğini tasavvur etmek kızcağızı büsbü- tn çıldırtıyordu. Acaba inkâr edeme- diği için ona kızacak mıydı? Onun he- men gelmesini ve olandan bitenden ba- berdar olmamı ne kadar istiyordu şim- dil Fakat, aksi gibi Halik yemeğe de geç geldi. Saffet hanımla Zeyneb karı karpya sofrada oturmutlardı. İkisi de fevkalâde asabi idiler, bir kelime konuş” muyorlardı. O, bilâkis, son zam da takındığı mes'ud tavrile içeriye girdi. onları beklettiği için af diledi, snnesini öptü ve Zeyhebe yaklaştı o Fakat ona doğru eğilmeğe vakit bulamadan anne- sinin birdeöbire ayağa kalktığını, göz'e- rinden yaşlar akarak karşısında durdu- ğunu gördü. İhtiyar kadın, titrek bir s€s- de şu sözleri söyledikten sonra hiçkıra- zak odadan çıktı: — Mukadderatla olay etme Halâkt Ben hakikati biliyorum. Zeyneb her şeyi bana itiraf etti, Artık komedi oynamağa üzem yek! milli | ğünden, derek, ezcümle demiştir ki: «— Böyle bir şey kat'iyen varid değil « dir. Sattığım demirler muhtelif kutür ve eb'adda olup, fiatları da muhtelifti. Bem fiatlardaki bu farkları gözetmedim ve sini 23 kuruştan olmak üzere, bir sattım. Bu satıştan iki gün evvel İstanbul valisi muhtelif inşaatta kullanılmak üzere, tüccar Güzaros Nişanyandan demir almak istemiş ve kilemi 23 kuruştan olmak üzere; aralarında mukavele yapılmıştır. Bu cihet, vilâyetten tahkik edilebilir. Sonra da, Mus tafa Topçuoğlu ile aramızda satış muka « veleşi yapıldığı zaman, demir fiatları he - nüz tesbit edilmemişti. Sorguyu müteakıb, hâdise etrafındaki ehlivukuf raporu okunmuştur. Rapor, sa taşta ilbtikâr yapıldığını işaret etmektedir. Neticede, mahkeme maznunun tevkif » ne küzar vermiş; mıntaka ticnret müdürlü mürakabe komisyonundan ve vi lâyetten bazı hasusların sorulması için, du- raşma talik edilmişör. Sorulacak cihetler arasında, tesbiti fiat komisyonunun ve Ti caret Vekâletinin Besteleri arasındaki de » mir fiatlarına aid fark ve mübayenetin #& bebi de vardır. Bunları biliyor mu idiniz P Satıcı kızlar imtihanı Berlinde (büyük mağazalar için satıcı ( a kızlar temin eden bir Tİ Ti) müessese vardır. Bu U müessesenin hususi yeti müesseseye im Uhanla satıcı alması ve onları yetiştirme- sidir, Dühul imtihan. mak, âdâbı muaçeret, hesab gibi bilgiler bulunduğu gibi, gülümsemek tecrübesi de vardır. Bu tecrübe şu suretle yapıl maktadır; Namzeğ genç kız bir sondalyaya otupe tulmaktadır. Karşısında bir perde vardın Perdede kemik bir film gösterilir. Geng kız bu film karşısında tabi olarak gü Yümser, £lım gösterilirken bir sinema ak ma makinesi de işlemekte genç kızım gös Tümseyişini filme almaktadır. Bu shnan film müesseseyi idare edenler tarafından seyredilir ve genç kızın gülümsemeleri beğenilirse mücsseseye ta'ebe olarak kas bul edilir. di Otomobil tecrübesi saatlerin, tecrübe için, bu- suşi yapılmış bir boru içinden yük- sek bir yerden a şağı atıldığım söy» lerler. İyi otomo- billerin de buna benzer bir muayeneye tâbi tutulduklamı söylenilmektedir. Otomobilleri en börük yollarda yürütür, hendeğe devirir, ve # #açlara “çarparlarmış. Bütün bu tecrübe lerde otomobile bir şey olmazsa #abtikm da olomobilin iyiiğine kanaat getirir ve İyi

Bu sayıdan diğer sayfalar: