SON POSTA Çörçil- Peten münakaşasından ALTIN VE VAPUR bazı hakikatler çıkan areşal Petenin x ilmi: M teşekkül eden Fransız hiper Hitlerden mütareke istemesi üzerine, İngi- h ih Çörçil 18 Haziranda İns meb'uslar meclisinde bir nutuk sölermir bunda, Fransız cephesinin mile ve kat'i bir dular grup ği dolayı Framsız ba: an aaa Gl e a le göre, 15-16 Fransız . z gile Kör Olmakla beraber bütün İngiliz bilâhare baslıyan Fran i ordurunun, bilâhare bes : geler ordu ine şirkin mümkün süz bir hale komuştu. vi Çörçil anlatıyor: «İngiliz e e 120,000 Fransız askeri Düzkerkten u a kurtarıldılar; fakat vasıtasile ' dama alan ermek, me Bu zayiat telâfi olunmak a > a isterdi. Ancak bu haftaların — azla fında Fransa meydan muharebesi SAY ME ln san Görü, Flande Arte Dünkerk muharebelerinde Eran zg ören 75 tümenin lardan müte- şekkil ve pek techiz edilmiş ol : iy duklarını söylemiş ve bunların Fransa me yuharel tefikler sleybine bozulmuş olan kuvvet TM vazenesini pekâlâ tin edebileceklerini ilâve etmistir. harbetmiştir. Ba mu- 75 tümen ola arkadarlari bülikte İngiliz kuvvetleri yalnız RM gilir timeninden yeya takriben bu kuvvete İngiliz kıt” smd ibaret izler. Ondan sonsa Çörçil şunları aynen söy - ledi: “ ee iz saya, techiz ve tes ri e Biz ren göndermeğe muktedir mümkin e Lorin hakerleri yolladık, Ben bunları, Fransa meye lunmaları icab eden api za zi yip yalnız üç tümen > ereği vii mahza izah için söylü - Yali biraz aşağı tarafında da, Çör- il Fransaya gönderilmiş olan İngiliz sefe- v7 kuvvetinin insan sayislo? 400.000 olarak ibit ediyor ve ir re dönmüş olduklarını ve ancak henüz Fransada muharebe ör. (Bu mütebaki 50 bin kadar asker yukarda bahsi geçen üç tü - menle bunların geri hizmet | teşkilâtindan iharettirler.) ln e Bundan başka Çörçil, 9 wydanberi Fras- İngilirlerce depo edilmiş olan silâh, sada yel İM vi ilâve olarak bir : 75 santim beyaz alma bemer ve üç düğme Me örgünün muayyen may geniş bir lâmik örgü iz bunların 350,000 adedinin! fesindeki Fransız kuvvetler harb malzemesinin çoğunun da Mareşal Peten ondan sötra 1918 de Ak i le | partiyi kaybedebilirler. samara YAZAN Emekli general i H. Emir Erkilet İ Sen Postas nın askeri muharrii 5 Bcmesen «Bu sebeble bügün adamızda mühim miktarda askeri kuvvetlerimiz ve bunlar arasında iyi talim görmüş kıt'alarımız var- der, Şu anda adamızda silâh altnda 1,250,000 askerimiz mevcuddur. Bunların yanında bir de mahalli korunmaların gönül İüleri vardır ki sayıları yarım milyona ba- Tiğ olmakta ve ancak bir kısmı tüfek vesaire ile silâhh bulunmaktadırlar. Yakın bir ati 'de silâhlarımızı arttıracağımızı ve mütea - kiben yeni efrad silâh altına çağıracağımızı ümid ediyoruz ilb... il bu iznhattan sona, İngilterede, Fıansaya çıkarılan, fakat oradaki nhval ü- zeyine betekrar İngiltereye naklolunan Ka - nadalı kıt'alar bulunduğunu ve bunların şimdi anavatanın mürafaasına iştirak ede- ceklerini de söylemiş ve nihayet İngiltere bu kadar askere malik iken neden dolayı Fransa meydan muharebesine iştirak et - medikleri mukadder sualine cevab ver - miştir? — Tesbit etmeliyim ki inemleketie teşek- kül ve talim ve terbiye halinde bulunan fırkalardan yalnız 12 tanesi yabancı mem- Teketlerde harbedecek surette teslih ve tec- hiz edilmiş bulunuyordu. Fransızların har- raber 58 İtalyan ve 42 Amerikan tümeni vardı. Bu defnki malzeme noksanımız, in- #ancn olan maduniyetimizden de fazla idi. Fransz hava kuvvetleri altıya karşı yalnız birle karbettiler. İngiliz ve Fransız başvekillerinin iki gün aralıkla söyledikleri putuklarda ortaya koy- dukları ler ve rakamlar bir taraftar Belçika ve Fransa meydan muharebelerin- deki mütevali mağlübiyetlerin sebeblerini ve diğer cihetten bugün Almanya için ye- ni bir mücadele ve muharebe teşkil ederek olan İngiltere adasındaki kuvvetleri gös - termek itibarile büyük bir ehemmiyeti haiz | dirler. Franuz cephesi Sedanda yarıldıktan son- | tim, ra, Belçikada harbeden müttefik grupunun Prası mek için on ordular terbal yük kismile Arras- | S. Guentin hattına çekilmesi ve sol cena- hile Arras ile Şimal denizi arasındaki böl- geyi setretmesi lâzım idi Ondan sonra bu ordular grupu Somma nehri gerisine çekile- bili: ve bu nehrin müdafaasını derühde «- deblirdi. Bu meseleyi daha o zaman günü gününe defalarca yazmış ve Valanciennes muharebelerinde boşuna dökülen kanlara hayıflanmıştık.. İngilterenin Fransaya dokuz ayda gön- derebildiği 1 tümen, yani cem'an ve en bin dokuzuncu ayında bizden bekiyebile- | vetini i cekleri tümen sayısı işte bu rakamdı. Mem- leketimizdeki kuvvetler haftadan hultaya şüphesiz artacaklardır. Bundan sonra Mareşal Petenin 20 Ha - ziran tarihinde Bordo mdyomanda yaptığı beyanat, vardır ki o, bunlarin bilhassa mü- tareke kararını niçin verdiğini izah etmek istemiştir. İhtiyar mareşal bu beyanatında İ mütareke kararını askeri mecburiyetler do- 'dan muhorebesinde bu- İlayısile aldığını ve düşmanın tazyiki altınd 7.14 tümeni neden|bir hatta mukavemet imkân kalmadığ mütareke ihtiyacının ayın 13 ündenberi Jü- zumlu olduğunu tebarüz ettirdikten sonra | Mayıs 1917 de, üç yılık kanlı muharebe - lere rağmen Fransanın silâb altında heni 3,280,000 askeri o bulunduğunu. halbu simdiki Fransa meydan mulı dan yarım milyon eksik olduklarını söyle - mistir. Bundan baska mafesa i deni 1918 Mayıs ayında Fransadaki İngi - liz tümenlerinin sayım 85 iken, 1940 M yıs aymda Fransada yalnız 10 İngiliz tü - meninin olduğunu öğreniyoruz ki bu ifade Çörçilin verdiği malümmta uymak- tadır. 'manlara galebe çalan yu sureti tarifte devam etmiştir: 1918 ge bizimle ba «Son Pastan mın edebi tefrikası: Bütün bu düşünceler gün geçtikçe Ze: nebin kalbini daha kuvvetle sarıyor e kocamna karşı duyduğu kini artıyordu. Kandilliye geldikten bir kaç gün son- ra Naciyenin ateşi düsmüş, hastalığında- ki vahamet zail olmuştu. fakat çok zayıf düşen kızcağızı dadısının eline bırakmak istemiyen Zeyneb daha bir hafta kadar onun yanında kalmağa karar verdi. , Bir sabah erkenden denize girmek i - çin plâja doğru yürürken uzaktan biri- sinin kendini “çağırdığını duyup havret- le döndü ve çocukluk arkadaşi İzzrti ta- Bıdı: — piç sürpriz! Sen burada mi- sin — Bir hafta için dayıma misafir gek dim, n S7 len de bir ü iy kaç gün Naciyede ka- — Ah ne iyir Genç adam banu hakiki bir se - vinçle asiye — Seni gördüğüme ben de çok mem mun oldum İzzet, Öğleden sonr bize gel, Naciye ile de götüşmüş olursun. — Yalnız manız? — Evet, — O halde mutlak gelirim. Delikanhdan aynlınca Zeyneb hafif- ce gülümsemekten kendini alamadı. O - min, 1 çocukluk zamanlarındanberi ken disine biraz fsik olduğunu bihrdi. Bu » gün, daveti kabul etmeden evvel yalnız olup olmadıklarını sorması oda, Halâku kıskandığına delâlet ediyordu. son eve geldiği zaman da İzzet ilkin çekingen bi râşk gibi ezilip bözülmüş. fakat sonradan tabi tavırla npa almağa muvaffak olmuştu. Bir aralık, üçü de neşeli kahkaha - larla gülerken Naciye: — Kendimi eski zamanlarda sanıyo - rum, dedi. Üçümüz ne güzel eğlenir, ne “| Fransada Almanlara birakmaşlırdır. Müte- oluyor ki İngilizler söylediklerini yapama- Alar ve dokuz ayda ancak 10 tümenin tes- Hik. techiz ve talim ve terbiyesini ikmal e debildiler, Sonradan gönderdiklerini bahsettikleri 3 firkaya gelince bunların kısmen Dü, kerkten dönen er ve sübaylarla teşkil © tundukları anlasılıyor. : İngilterede halen bulunan sskeri kuv - vetlere gelince gerci bunların 2 imilyan as- ker raddesinde oldukları Çörcilin ifade - sinden anlasıhyorsa da asi muharebeye muktedir tümenlerin miktar her halde he- nüz pek azdır. Çünkü İngilizlerin — tü» baki 20 tümen de henüz tesekkül halin dedir. O halde İngilterede halen müsbet o- larak mevcud kuvvetler son günlerde geri alman ve yukarıda bahsi ge iş, üç tümenle, virmi ka in ir. Fakat bunlar haftadan haftava teşkilişlarını biti - tip kuvvetlenebileceklerdir. Onun için AL manlar İngiltereye taazruzda geç kahılarsa H. E. Erkilet Fransirlan s3 Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand Zeyneb bi: cinashı kelimelere aldırmı- yordu. «E önlere onun kalbinde gok feci bir aksisade yapmıştı. O za man Saide hantm hayatta idi ve kendisi de doğuşundaki aci sırrı bilmiyordu, O vakit her şey ona kolay ve sade görü - nürdül Naciye ( ablasının o durgunlastığının fazkında olmadan sözünde devam etti: — O vakit Zeyneb evli değildi! Bir tayyareci, gökten düşerek onun hayatı - na henliz girmemistl... Biliyor musun abla, Halüku ilk defa senin yıldönümü. Neyvire hanımın tertib et - tiği marede gördüğüm zaman bende senin gibi ona birdenbire âşık olmuştum. Sen de o gece omu #evmeğe başladın de- EE mi? Gevezeliğinde belki daha uzun müd - 'det devam edecekti amma Zeynebin — Saçmalama Demesi kelimeleri boğazına öfke ile doğruldu. İzzet iki kardeş sandığı arkadaşları - nın kavga etmelerine mâni olmak çin hemen sözü değiştirdi ve akşama karlar umumi şeylerden konuşarak seş'eli'na - atler geçirdiler. O günü takib eden günleri Zeyneb he- men hemen İzzetle geçirdi. Sabah er - kenden beraber plâja gidiyorlar. öğle - ye kadar kumlar üzerinde oturup geve - zelik ediyorlar, ikindiden sonra da be - zaber yürüyüş yapıyorlardı. İkisi de baş- başa geçen bu seatlerden memnurdelar: İzzet çocukluk arkadasın hâlâ sevdiği için, Zeyneb de yalnızlıktan, kendi ha - yatını örten kâbustan muvakkaten sy - nlabildiği için... Fakat bazan nefes nefese bir tepeye tırmanırken birdenbire, hie sebebi yok ken, Halüku hatırlıyor, ayni saatte onun ne ile meşgul olduğunu kendi kendine soruyordu. Genç. tayyarecinin o benüz mesleğine avdet edecek kadar . kolunu kıpırdatamadığını bildiğinden onun boş tıkadı, ie ric'at yolu kesilme -'casında bulunmuş | sindeki kalorifer borusunda bulunduğunu, | de hususi surette yaptırılmış gaz ©- dedim. Ne yapalım yanlışları düzeltim bize kalıyor. 5 5 Me Altın kaçakçılığı a Gazetelerin yazdığı, alan kacakılğı e âdisesini bir dostum şu tarzda anlattı: Siyaha — Bir buçuk ay evvel İstanbula gelen Dalar Samani Sabatay adlı bir Musevi külliyetli miktar-| o Tamir edilen Tirhan vapuru siyaha bo- dâ altın toplamış, bunları Suriyeye kaçır- | yarımış, diğer vapurlar da siyaha boyana- ik maksadile trene binmiş. Fakat pole eken l Kendi kendime sordunt: — Acaba yeni'gelen bu beyaz vapur ları niçin siyaha boyuyorlar? Kendi sualime gene kendim cevab ver. dim: muş, Sabatay yakalanmış, ki altınlar da lokomotifin bacasında buhu- narak istirdad edilmiş. Dinledikten sonra cevab verdim: — Havadisi gazetelerde ben de oku-| O - Vapurların beyaz olması vapurları dum. Adamın adı Sabatay değil, Zeki| amarlıyanların yüzlerini ağartmaya kâfi Ersen. olmadığı anlaşıldı da belki onun için bo- Dostum da cevab verdi: göre imi yuyorlardr 5 Kapl Mae m $Eİİ Gene kendi kendime sordum: yanlış yazılmış. diye düşündüm ve düzel-| | R.yaz vapurları siyaha boyamak &- çin, fazla masraf olmaz mı? Gene kendi sualime kendim cevab ver- dim: — Gerçi fazla masraf olur amma. bu işin masrafarca balli de mümkündür. Be- yaz vapurları Kuruçeşmeye çeksinler, Kö- mür depolarının önünde fazla değil, yalnız üç gün şamandıraya bağlasınlar. Simsiyah olurlar. KDimat Milis — Peki amıma, altınlar İskomefifin ba- değil — Ben havadini iki muhtelif gazetede okudum. Biri, altınların trenin abdeshane- eaklarının içlerine konulmuş olduğunu ya- ziyordu. Her ikisinin vasatisini aklım. Lo- komotif bacası, şekil itibarile biraz gaz 0- cağınâ, biraz da kalorifer bacamna benze- disi icin, İokomotifin bacasnda bulunmus. GÖNÜLİSLERİEZİ Okuyucularıma cevablarım bl e nizi sevdirmek, kendinizin iyi olduğumuzu, iyi bir insanın hareketlerinin de fena olmi- orluda N. R. yez : Çarlar yem olmas, | ailelerimizin seviyeleri ayni olması, sizin de birbirinizi sevmeniz, evlenmeniz, bir yuva kurmanız için muvafık sebeblerdir. Fakat bunlar kâ- fi sayılamaz. Siz hayatınız kazandınız m3. onu geçindirebilecek misiniz? Bu cihetleri de gözönüne getirin ve sonum meseleyi sile- nize anlatın. Onların da murvafakatını alın. Onların vasitnile genç kızı ebeveyninden istetirsiniz. * — Y.K. A. yaz İzmirde İ. K. ya: Bu oldukça nazik bir mesele, dikkatli hareket edemeniz arzunuzda muvaffak o- lursunuz. İstediğiniz şey ontn tabii hayat- tan uzaklaşması olenydi, size, sakın bunu yapmayın, derdim. Fakat ; sizin istediğiniz bu olmadığı mektubunuzdaki izahattan an- İaşılıyor. Birdenbire böyle olman tar- amda nasihat vermeyiniz veyahud emir şeklinde bir şey söylemeyiniz. O sizi ve si- zin yaptıklarınızı görecektir. Bu arada ona kendinizi taklid etmesini bile s#öylemeyiniz. mes'ud olmamış insanlar bulunduğu gibi, mes'ud olmıyacağız dedikleri halde ea mes'ud kar koca olanlar da vardır. İnsanlar evlenecekleri zaman kendileri- nin ve evlenecekleri kimsenin vaziyetlerini tetkik ederler ve evlenirler. Nitekim sen de onu kendine münasib bulmuşsun; evleniniz, inşallah mes'ud olursunuz. Fakat yüzde yüz mes'nd olacaksınız diyemem, çünkü böyle bir söz söylenemez. TEYZE Bunları — biliyor mu idiniz Pp Geb çakısı ile yapılan oyna * Oriandaki bir kilsenin dua kür- süsü Mike Jakaiti isimli bir hakkik ve manasız bir ömür sürmekte olduğunu tahmin ediyordu. Bir gün, denizde iken aklına tuhaf bir tarafından — işler. i hizmetci Halâkun za. | pistin. Mike bu ni iyi pişirmeğe mu ç İ kürsüyü işlemek > ? çin tam on sene lu saçma düşüncesine evvelâ gül - Ü çalışmıştır. Çünkü mek istedi, fakat buna muvaffak olamı- mele Sa > yacağını anlayınca o vücudünü suların, a a zihnini de düşüncelerin fantezisine ter - | ız bir ceb çakı ketti. sından ibaret- — Acaba hasta kolunu çok yareyor | t- mu? Beni anyor mu? Her gece eve ge- ti mu? Handan sık sk görüyor mu? Birbiri arkasından beynine bücüm e - den sualler keyfini kaçırmıştı. Yüzmek - ten vazgeçerek plâja döndü ve öğleye kadar dale gözlerle etrafını seyretti, İzzet boş vere ona hikâyeler anlatıyor, . onu mesrul etmeğe çalıyordu; Zeyne - bin uzaklarda, çok uzaklarda olduğu 8- — sikârdi. Nihayet dayanamadı, günler - denbesi kendisini meşgul eden swali sor- duz — Zeyneb, bilmek, anlamak, emin ol mak istiyorum: seni mes'vd edi - yor mu? O dakikada Kandillinia, Bnğaze bi- kim olan bir köşesinde durmuşlar, yak - lasan vapuru seyre dalmışlardı.. İzzet kalbinin üzerinde ağır bir yük gibi du - ran bu susli sorarken Zeynebin kolunu tutmuş, onu kendisine bakmağa mec - bur etmişti. Genç kız ölke ve hayretle parlayan gözlerini muhatabına kaldırdı. — Bana bu suali niçin soruyorsun? — Çünkü senin harekâtında bir gay- ri tabülik görüyorum... Belki de bu bir vehimdir amma senin hakkında o kadar birbirini tatmıyan sözler söyleniyor ki... — Ne gibi?... Handandan mı bahset- mek istiyorsun? — Hayır... İşittiğim şeyleri tekrarla. mak pek kolay değil! Üç tekerlekli tayyare AN Üç tekerlekli tayyareler, diğerlerinden çok yeni sistemde yapılanlardır. Önde bulunan üçüncü tekerlek tayyare vere i- merken bilhassa rüzgârlı havalarda iriişi daha kolay temin etmekte ve tayyaredeki iniş sarsıntısına İzale etmektedir, Kahve kömürü Brezilya (o kâhve memleketidir. Kahve bazan o kadar fazla ölür ki Jokomotifler- de bile onu yakarlar. 1957 senesinde gene “Tg çok falza olmuştu. Yakıp imha etmek lâ- zımdı, Fakat. bu sefer olduğu gib! yak- madılar. Kahveyi presler altında tezyili etmek suretile bir kahve kömürü istihsal ettiler, kahve kömür olnmetiflerde ya» (Arkası var) kıldığı gibi, evlerde de sobalarda yakıldı, MİNİ ban İng li Mü MİNE İlani mlsilinseğinkzn