24 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

24 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

havacılık (Baştarafı i inci sayfada) Celse açılmadan önce, yoklama yapıl mış ve bütün deleğelerin hazır bulun - dukları tesbit edildikten sonra Başvekil Dr. Refik Saydam alkışlar arasında kür- 'süye gelerek aşağıdaki açış nutkunu söy- Başvekilin nutku Sayın reisimiz, sayın kurultay azası, Türk Hava Kurumunun yedinci kurul tayını açıyorum. Kurultayın bu toplan - tısının, havacılığın bütün dünyada he - men her meselenin başına alındığı bir zamana tesadüf etmesi, her vakitten daha fazla vatandaşları alâkadar edeceğine şüphe yoktur. 5 On beşinci çalışma yılını bitiren Türk “Hava Kurumu, havacı gençlik yetiştir - mek ve Türk hava ordusunn yedek kuv- vet hazırlamak vazifesinde son bir sene- 'denberi daha verimli bir şekilde çalış - maktadır. Bu çalışmayı kurultayın ya - kından görerek takdir buyuracağna ve yurd ihtiyacına daha elverişli bir şekilde tanzim edeceğine şüphe etmiyorum. Dünya vaziyeti karşısında Kazşısında bulunduğumuz dünya vaziyeti, haracılık hususuna ne kadar ehemmiyet ver mek lâzım geldiğini bir kere daha isbat etti. Binaenaleyh Türk Hava Kurumunun Çalış. Mmalarının da o nisbette ağır ve üzerine al- dığı hizmetlerin de o derece mes'uliyetli ol. duğunu gözönünde tutarak Kurultayın eski masaiyi tetkik ederken, gelecek seneler iş- lerini de dikkatle tesbit etmesi lâzım gel. yor. Bunu bühassa tebarüz ettirmek iste - rim, Hükümet, tayyare piyangosunu, Mİ Pi. yango halıne çevirmiş ve basilalının gene tayyare işlerine tahsisini esas tutmuştur. Yer 1 mahsullerden alınmakta olan tayyare Ja. © mesini kaldırmıştır. Bundan müteveliid ge - Ur noksanının, Türk vatandaşının da Hava Kurumuna aza yazılması suretile telâfi e . Sileceği hakkındaki ümidimiz gittikce art - maktadır. Bugün &za adedinin yarım mil. yonu geçtiğini Ifiiharla söyliyebilirim. Ku - rumun çalışmalarından alınan neticeler gö- rüldükçe, kamplarda yeten kabilyelli genç ler memleketin her tarafına yayıldıkça, mil. iletin yardımının da yükseleceği muhakkak. tır. Milli havacılık Bayın arkadaşlar, 193$ Kurultayında aziz Milli Şefimizin bü. tn vatandaşlar; ikaz eden işarellerinden bugüne kudar geçen zamanda, dünya hüdi. #elerinin aldığı manzara, milli havacılık me selelerine verilen ehemmiyetin ne kadar ye, sinde olduğunu isbat etmiştir. Hava haki - miyelin, yurd müdafaasında oynadığı 10- lin ne olduğunu bugün bilmiyen kalmamış. tar, kanaatindeyim. Bır müdafaanın Korun- ması, yahud bir taarruzun başarılması, ber| şeyden evvel, hava bakımıyelemı icab etti riyor. Memleketin düşman tayyarelerine kar ş müdafaasında gene tayyarenın yer mü - dafaasından gıyade tesiri olduğunu son dün ya vekayı bat cimiş bulunuyor. Hava ordumuza yardımlar Tayyareciiğimze verdiğimiz emek Ye ver. meğe çalıştığımız vüs'et bu noktadan (çok yerindedir. Türk Tayyare Kufumunun ed - yevm sarfettığı emeğin büyük ve verımli Ol. duğunu ve bunu ttiharin gördüğümüzü hu. gurunuzda #öylemekle #evnç duyarım. Kurumun yetıştırdığı yüzlerce genç (o ve gürbüz tayyareci ve bunların yetişmesi için meydana getirdiği fenni tesirler ve bava ordumuza yaptığı yardımlar, bu ifhar ve #evincumızın birer nümuneleridir. Bütün bunlar, Türk havacılığına hergün biraz daha fazla yardım etmek, biraz daha fazla kuvvet vermek için bizi teşvik ediyor ve Türk milletini de bu cepheden daha alökalı görmek istiyoruz. Göklerimizi kanadsız bırakmamak için Azis arkadaşlarım, Dünya milletleri arasında biz de, gökle - rimizi kanada bırakmamak için gücümü , sün yettiği bütün tedbirleri almak, bütün ça. zelere başvurmak mecburiyetindeyiz. Bu za, rureti ber vatan ferdine duyurmak vazife - mizdir ve bunu Kurultayın başla meşgul Ümid sırasına göre ya kuvvet kaynağı, yahud da ölüm $e- bebidir. Esasa istinad ettiği takdirde insana kuş kanadı ta- kar, muvaffakiyetten muvafiakiyete koşmasının #mili olur, €sassız olduğu takdirde ise hayal sukutunu davet ederek in- SON “POST.” & Ümid her zaman kuvvet kaynağı değildir. Hakiksti olduğu gibi görmekten. gördüğünüz gibi de söy- Iemekten asla çekinmeyiniz. Görülen hakikat ne kadar acı, gayri müsaid olursa olsun, her derdin bir devası vardir, va- ziyeti ıslah edebilirsiniz, İakat hakikati görmez, beyhude ye- re ümide kapılmaktan çekinmezseniz kendi kendinizi uçu- ruma atmış olursunuz. Mekteb sıralarından Paraşütçülüğe Janda gemisi ile İngiltereye getirilen bir AL man paraşütçü südür, Daha mekteb sırala- rında olması ik- tiza eden Al - man paraşüt - çüsünün üze - rinde rovelverden maada birde oldukça büyük bir sustalı çakı bulunmaktadır. Holanda Prensesi jülyana üçüncü çocuğunu bekliyor Şimdi Londrada dostlarının yanında bulunan Holanda veliahdi prenses Jül - yana üçüncü çocuğuna hamiledir ve yavrusunu Sussex'de doğurmak istedi - ğini söylemiştir. Prenses Jülyananın biri iki yaşında, diğeri dokuz aylık olmak üzere prenses Beatrise ve prenses İrene adlarında fki kızı vardır. Holandalılar senelerdenbe- Tİ hanedan ailesinde bir erkek çöcuğ doğduğunu görmemişler. bu yüzden de hükümdarları hep kadın olmuştur. Jül yananın üçüncü çocuğunun erkek olma- sını İstiyen tebaası, şimdi bulundukları şehrin kiliselerinde, hem vatanlarının ne- cat bulması, hem de bir erkek vellahd vermesi için Allaha dualar etmekte - dirler. İngiliz faşistlerinin reisi taşa tutuldu İngiliz faşistlerinin Wderi Sir Oswald Mosley, Middletonda taraftarlarının yap- tığı bir içiimeda nutuk vermek Üzere bir otobüsün üstüne çıktıktan beş dakika sonra, oraya toplanmış olan İngilizlerin taş, risale paketleri ve kâğıd toplarının bücumuna uğramış, ve neticede içtima! dağıtmak mecburiyeti hasıl olmuştur. İngiliz tayyarecileri sarı renkte elbiseler giyecekler İngiltere hahva nezaretinin vermiş ek duğu bir karara göre tayyareciler bun - dan böyle sarı renkte elbiseler giyecek- lerdir. Deniz tayyarelerinde bulunan 4 tahlisiye sandalları dahi sarıya boyana - caktır. Yapılan tecrübelere göre sari renkte sandallar uzaktan daha iyi farke- dilmektedir. Hattâ iş bununla da kalma- maktadır. Sandallardan denize sar: renk- te hususi bir mayi dökülecektir. Bu ma- yi denizde sarı bir datre çizecektir. İSTER #kâr (oyapmıya rilmişler. kalkmışlar, Gazetelerde okumuşsunuzdur, Ayni hevese kapılacaklar INAN, İSTER INAN, Üç kişi ucuz fistin bir mikdar kalay alıp bir müddet bek- Jedikten sonra yüksek #lata satmağa teşebbüs etmişler, ih « tutulup mahkemeye ve- Sabahtan sabaha Tam insan İrili ufaklı beş altı devleti beş adla ayda dünya haritasından silip süpü. ten harb devam ediyor. Şimdi büyük şapta kuvvetler çarpışıyor. Söz onla undır. Bizim gibi harb harici kalan mil letlere hüdiseler çok kıymetli dersler verdi. Anlaşılıyor ki yirmi beş yi. danberi Alman milleti bu harb için yeliştirilmiştir. e Fabrika (işçisinden mektebli çocuğa kadar tam bir &isip, Hn içinde ve miitemadi telkinlerle bu mücadele için hazırlanmıştır. ve bu mücadele harb tarihinde yeni bir merhale açmıştır. Milli müdafaa va- rifesinin bir ordu kadrosu oumaktan ziyâde bir milli kadroya ve ferdi ka- biliyete dayanan yüksek kudret oldu. ğu anlaşılmıştır. Bu anlayışa göre memleket gençliğini yarının kavgala- nna nasıl yetiştirmek icab ettiği ar- tik belli olmuştur. Genç Türkiyenin büyük yapıcısı Atatürk bunu hâdise, lerden çok evvel gördüğü için Türk geneliğine olan hitabında ve gençik teşkilâina ai bahislerde çok veciz kelimelerle izah etmiştir. Vatan - ve istiklâl kurtarmak çin onun koyduğu büyük düsturu bugün barb sahaların, da eser halinde inkib ediyoruz. Türk gençliğine istikbalin havalarda oldu- Kunu ve istiklâl müdafaası için hiçbir şarta ve kayda bağlanmadan sırf da. mararındaki asil kandan kuvvet a. larak ileri atılmak ienb ettiğini anla. lan Atatürk ber Hareketine olduğu gibi istikbal harbinin metodlarını da 9 yüksek isabetli görüşü ie bulmuş ve cümhuriyeti emanet ettiği Türk gençliğine mukaddes emanet gibi tey- di etmişlir. Görüyoruz ki harbelmedni bümi yen milletler Helanda gibi ne kadar yengin, Norveç gibi ne kadar münev. ver olsalar Kuğret ve teknik önünde yere seriiyorlar, İcabında aslan gibi gökremesini, boğa gibi | dövüşmesini bilmiyen insan me kadar kültürlü o- lursa olsun canını kurtaramıyor. A İsaipi al .San'atkârâ karşı alâka İngilterenin en cidâ! mektublerinden biri bulunan Lancash're'de Clidiros kol- leji profesörleri hir imtihan o sırasında talebelere çu suali sormuşlardır: «Farzediniz ki hâli bir adada kazaze- deler bulunmaktadır. “ Bunlar arasında san'atkâr Gracie Fields, nazırlardan Arthony Eden, Sir Jsmes John ve ro- mancı M. Wells bulunmaktad Farzediniz ki siz tayyare yareniz ancak bir adam alabi Kezazedelerden hangis'ni kı Bu sual 49 talebeye sorulmuştur. 48 talebeden 38 i ilkönce Grac'e Pieldsi kurtaracaklarını bildirmişlerdir. 9 talebe James John'u, £ talebe Edeni, 2 talebe Welis'i kurtaracaklarım bildir. mişlerdir. İSTER Holanda kabinesinin Memleket- lerinin OAlmanlar tarafından istilâ- sı üzerine, İngil - tereye o kaçarak oradan, müstem - lekelerini idare - ye devam eden Holanda kabinesi, geçenlerde vatan- Jarmın kurtulu - şuna dilemek Üze- re şebrin ep bü » yük kiliselerinden birinde bir dini âyin yapmışlardır. Âyin- de İngiliz devlet adamlarından birkaçı da bulunmuştur. Burada âyinde hazır o lm Holanda beşvekili Jonkheer de Geeri | görüyorsunuz. Senede 7.000 tayyare motörü Alman haberlere nazaran Amerikanın en büyük müesseselerinden General Mo- tors simdiye kadar senede 3500 tayyare motörü imal eylemekte idi Bu fabrika, randımanının 77000 motöre çıkarılması İ- çin tedbirler almaktadır. Bu İsbrikanın mümasilleri bulunan Curtiss Wright, United Afreratt, Allison müesseselerinde ise senede 24.000 motör yapılacaktır. Gangsterlerin “Rokfeller, i Amerikanın kendine has gözleri yk maz haydudları vardır. Bu haydudlara gangster adı verilmektedir. Bunlar için- İde, fevkalâde bir mevki işgal eden biri- ne «Rökfeller» lâkabı verilmişti. Bunu yakalıyabilmek için Amerikan polisi iki sene çalışmış, bu müddet zarfında 5000 kişiyi isticvab eylemiştir. Bu : haydudu yakahyabilmek için: şimdiye kadar yapılan masrafların tutarı 4.440.000 Türk lirasını bulmuştur. Sağırlığa karşı i lâç Birleşik Amerikada Nebrasiçada sa Eırlığa karşı çok mühim bir keşifde bu lunmuşlardır. Âdeta mikroskobik dene - cek derecede küçük olan bir makine sa yesinde sağırlar mükemmelen işitmek tedirler. Bir diş kadar küçük clan bu ma- , İkinenin bir mikrofon, iki küçük akümü- lâtör vardır. Bu makine alt çenenin ke - miğine dayanmaktadır. Sadanın dalga - ları makineye isabet edince, bu sada dal- gaları ağızdaki kemikler vasıtasile ku - leklara varmaktadır. Bu makine Amerlkan tib fakültesince tekdir edilmiştir. INANMA!T için ders adınacak bir hâdisedir. şüphe yok. faydası da ola - caktır. Bunuhla beraber biz ihtikârın önüne geçmek için piyasada nedğreti hissedilen eşyayı haricden çok mikdarda getirtebilmenin daha müessir bir çare olduğuna inanıyo - IS PER tuz, fakat ey okuyucu seri, INANMA! Sözün kısası Ne yazayım ? E. Ekrem Talu, ir tabaka kâğıdı önüme koydum, kalemi elime aldım. Daha 'şimdi- den pahaya çıkan ve gitgide piyasada belki de bulunmıyacak olan son mürek- keb şişem, ağzı açık, masamın üzerinde duruyor. ne yazayım?. Senelerdenberi, pek nadiren ihmel ey- lemiş bulunduğum günlük fıkram için zihnimde mevzu tum, Bir zamanlar, © mevzuu bulmakta hiç zahmet çekmez - dim. Kalemimin ucuna, kendiliğinden üç beş tanesi birden geliverirdi. Hengisini seçeceğimi bilemezdim. Şimdi, bir kıza- na dönen kafamın içinde bir şey bulmağa çalışıyorum. Bu bulacağım şeyin zemin ve zamana uygun olması meşrut. Fıkra, günün bâdiselerile alâkadar olmalı. Gü - ün hdiseleri.. Bu cemi edatını buraya koydum amma, bu, kalem alışıklığından başka bir şey değil. Haddizatında «hâ - Jdiseler> yok. bir tek hâdise var: Harbi Boyuna da ondan bahsetmek artık usanç verdi. Harbin haricinde ise ne yâzsan İgüme gidiyor, Üstelik gazeteler de ssy - falarını indirdiler, harflerin püntolarını ufalttılar, her birimize ayrılmış köşenin ölçüsünü kıstılar. Ben: «Aman, gözünü seveyim, Sözün K:sas1'nı biraz daha kı - saM!» diye henüz neşriyat müdürümüz - den emir almadım. Fakat hissediyorum İki bü emir de nerede ise gelecek; eli ku- lağındadır. Bu şartlar altında, ölçüsüz - Yük, ancak askeri bahisler o muharritine has bir imtiyaz olabilir. Onun gayri mus harrirler başmürettibin santimetro ile ayırıp tesbit eyliyeceği kadar yerle ikti fa eylemek mecburiyetindedirler. Maahaza bunun o kadar ehemmiyeti yok. Hattâ belki bizler için faydelı bile iz söylemeği öğrenece « Gelgelelim, mevzu kıtkği bel bü- kecek. Mesleğin icablarma, mukteziva - tma mutlaka uymayı şlar edinen muwhar- rir için bundan çetin vaziyei tasavvur €- dilemez. Bugünkü okuyucu eski okuyucu değil, istiyor. Onun, diğerlerine terci yazısmı (o hergün bharzicen jed beklediği muharrirden akici İ fikirler istiyor. Yavenin en az para ettiği bir zamandayız. Ne yazık!, Şu anda. gazetecilikte ilk üstaiım. im olan Ahmer Cevdet merhunmt batırladım: O, böyle vaziyetlerin icn - den ne güzel çıkıverirdi.. koca Harbi U- mumide, bir ara 1: leşmişti. Ortalık! ken. o, gazetesi olan İkdama oradan me- selâ peynirciliğe, sütcülüğe dar başma kaleler yazıp gönderirdi. Ve biz, kendi » sile alay ederdik Düsünüyorum da, kendi kendime: «Za- walk üstad! Belki de hakh 'di, kim bi - Tir?. divorum. Biyle ipsiz sapsı sölle « mevüsselim yazılır. bazan, sihir ve kafa erdiren birer müsekkin ilâç yerine geçiyor. İ E . Gen alm hakkır edip de, İngiliz Kralı buakşam radyoda bir nutuk söyliyecek Londra 23 (AA) — Kral George, yarım Greenwich snaiile saat 20 de (Türkiye saa. tile 22 de) imparatorluk günü dolayızlle rad yoda bir nutuk söyliyecektir. İngiliz radyosunun programında tadilât yapıldı Londra 74 (AA) — İngiliz radyosu, bu günden itibaren programında bazı tadili yapmıştır. Ve bu meyanda türkçe haberler, Türkiye saatile saat 20.10 geçe verilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: