14 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

14 Mayıs 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Amerikalı silâh fabrikatorü yeni harbin en büyük ve hakiki galibi olacak! Gerek ekonomik, gerekse mali saha. da geçen dünya harbinin biricik ve en| hakiki galibi Amerika idi. Çünkü Ame- rika, o zamanlar, yıllarca, galib, mağlüb, bitaraf bütün milletlere hani haril harb levazımı satmış, dünyanın altın- ları, ohak oluk Amerikaya akmıştı. Mor- ganlar, Rokleller'ler ve daha yüzlerce A. merika milyoneri, üç dört harb yılı için- de yüzlerce milyon dolar kazanmışlardı. O devirde bazı Amerika bankalarının ve tröstlerinin 1 7898 ya kadar yükselmişti. 1014-19'8 Dünya Harbi, A- meriks sanayicilerini, Amerika banka . cılarını, Amerika tüccarlarını ihya eden bir hâdise olmuştu. Geçen Dünya Harbinde tadı damağın da kalan Amerlka sanayiciler. bu defa da. harb başlar başlamaz, hummalı bir faaliyetle, harb sanayiinde kullanılan ip- tidaf maddelerden maada, top, tüfek. tay- yare ilh.. gibi harb âletleri satıcılığına başladılar. Amerikada çıkmakta olan haftalık «Niyü Masses» mecmuası açıkça şunları yazmaktadır: <Wali-Street ve onun bârometresi olan borsa, Avrupadaki harbin «hakikb o bir harbe inkılâb etmesini, ve pazarlarda harbe yaraşan bir fiat ve bir taleb yarat- masını Allahtan ya'varmaktadırlar.» Wali-Stredt bürolarında daha şimdi. den, Amerikaya akacak olan altınlar, A- merikanın bu harbden edeceği kârla. |” santimi santimine hesab edilmektedir. A. merika gazetelerinden birçoğu, harbin Amerika ekonomisi Üzerine faydalı tesir- Jer yapacağını, Amerikada misli görül - memiş bir refah ve bolluk yaratacağını açıkça yazmaktadır!ar. «Nevyork Taymis» gazetesi, bu mese» leye tahsis ettiği bır makalesinde şun - ları yazmaktadır: «Uzun bir atalet devrinden sonra, bor- salarda yeniden bir canlılık başladı. Harb gürültüsü, muvskkat bir zaman için de olsa, ihtikâr pazarını harekete getirdi. Yıllardanberi bir ölü süküneti muhafaza eden borsa, yeniden canlandı. Harb sâ. nayiine ald firmaların hisse seneğ'eri bir gün işinde 8 den 20 ye kadar fırladılar Yeni bir #htikâr devresi baslıyor.» Avrupada herb alâmetleri belirir be- lirmaez, Amerikanın büyük sanayicileri ve iş adamları, geçen Düny Harbindek, ihtikârı ve onun getirdiği kazançları ha- tırlıyarak derhal piyasadakı mus&yyen bazı malları çekmeğe başladılar. Bunun Beticesi olarak. üç hafta içinde, muayyen maddelerin fiatları © 30 nisbetinde yük. seldi. Bazı maddelerin fiatlarındaki bu yük- seliş açık bir ihtikârın ifadesi idi. Çünkü kazancı m «İnsan yalnız olursa derdini boş kuyuya bağırır da ondan gelecek aksi sa- da ile teselli bulur', kalbinde taşıdığı #- Bırsa bazan, en beklenilmedik bir ande| insana © kadar tahamn'üi edilmez bir yük cluyor ki bunu, Yâalettayin bir kimseye bile söyliyecek hale geliyor. İşte tesadüf bugün ik! bedbin adamı karşılaştırdı. Bunlar, bir akşam, kendi - lerini mes'ud zannettikleri bir anda ta - nışmışlardı. Bu ikinci teşadüf birincisinin hatırasını canlandırdığı için onları birbi- rine yakınlaştırdı; fakaı hakikatte siz ba- na ve ben size gene tamamile yabancı « Aralarında derin bir süküt oldu, Halü- kun kaşları büsbütün çatılmıştı. Başının içinde garib bir mücadele olduğu yüzü- nün vakit vakit kırışmasından belli olu- yordu, Bir ara, tekrar bir kahve içmeğe başladığı sırada, dişlerinin arasından mi- Tıldandı: — Demek büsbütün yalnızsınız? — Tamamile... Bir kız kardeşim var amma 6 da kürdeşim değil... — Bana gelince: Otuz yaşındayım. Ha- yatımda, yaşayış tarzımda, huyumda hiç bir hususiyet yoktur. Yalnız ekseriya iç sıkıntını buhranlarına tutulurum. Belk! de bazı istidadlarım ve meziyetlerim var. dır amma. bunlar henüz meydana çıka - cak kadar olgunlaşmağı. Kendimce en büyük meziyetim dünyayı ciddi telâkki etmemek ve ber şeyin alaylı ve gülünç yon 722 bin doları Britanya Hindistanın. KE lk amam a e — /bu yükselişin taleble en ufak bir alâkası |dan; 32448,000 doları İsveçten; 16.189,000 bile yoktu, |, Amerikanın harb sanaylelleri, silâh viçreden; 13,â73,J00 doları da Norveçten fabrikatörleri, henüz harbin iyice ekizış- | gelmiştir. A madığıs şu kısa zamandı bile milyon .! «Jurna! of Komers in Va- larca do'ar kazanmağa muvaffak oldular. 'şington muhabirinin gire.! «Vali-Street Yournal» bura aid bir ya-|yalnız 1940 Martınıa ilk h aftası zarfında, | zısında şu rakamları zikrediyor ya ithal edilen altının «Amerikadaki eçelik trö: harbin ilk üç ayı içinde If; safi kâr temin etti geçen yıl avni mü kârın 800 misli dem lerirden bi 0,445 dolsr . Bu miktar, bu tröslün tecavüz etmiştir. Fakat bu, temin et,| Harbin Amerika ekonomisi üzer madalyonun bir tarafıdır! ktir, Well m ve | yırlı bir tesir yapacaı hak reet'deki firmalardan 257 tanesi herj eminler pek de real e r. Çön bin ilk üç ayı de, topyekün 178,930.00. |kü, birçok maddeler üzerindek; fat yiik. dolar kâr temin ettiler ki, bu miktar, pe. | Selişi, bu maddeler üzerindeki | talebin İçen yılın ayni müddeti içinde temin e -Jartışından ziyade, bu maddelerin hazı jdilen kârın birkaç misli fazladır. ;#muhtekirler tarafından piyasadan çe - Avrupadaki harb, Amerikada, muay. | Kilnesile, yani, #ç:k bir ıhtikârla bağlıdır. yen maddelerin istihsalAtında da kendinij Muayyen firmaların milyonlarca kazanç hissetilrmekten geri kalmamıştır. Me -|temin etmelerine rağmen memlek»tteki telâ Amerikada 1998 yılında çelik istih « (işsizlerin sayısı 11 milyonu geçiyor. Ha- salâtı 38 milyon ton iken, 1939 yılında bu| Yat pahalılığı, bütün dünyada olduğu gi. miktar derhal 48 milvon tona yilksel -|bi Amerikadada süratle artıyor. Harbe miştir. 1938 yılında Amerikadak! otamo -| Yarıyan muavyen maddelerin sürümle bil imalâtı, senede, 2,500,000 Jken, 1939 rindeki artışı karşılık, birçok maddeler yılında 3.800 900 ne çıkmıştır. Kömür ir, | müşteri bulamıyor. Harh, Amerikanın u- tihsalâtı da 310 milyon (1989) tondan 777 mumi ihracatı Üzerinde kendini hisset - milyon (1939) tona yükselmiştir. jfrmekten geri kalmıyor. Amerikanır. İn. | «Nasyal Siti Bank» ın neşrettiği işte . | Siltere ve Fransaya olan ihracatı bir mile. #istklere nazaran 309 sanayi müessesesi, |ter eritin halde, Almanyaya ve diğer ba- nin 1938 yıl içindeki mecmu kârları 423 £ memleketlere olan ihracat o kâmilen| milyon dolar olduğu ha'de. avni müsese. | duTTMUŞ bulunuyor. selerin 1989 yılın ilk dokuz ayı icinde, | Hayat pahalılığının artışı, muayyen ki kârları 728 milyonı kadar yükselmiş. | waddeler üzerinde yapılan ihtikârlar, iş-| tir, sizlik, Amerikanın orta ve fakir halkı &.| ek bilhassa fena bir tesir 1838 yılında 990 Amer'ka firmasının ei i e meemu kâri 847 milyon dalar :ken. avni ge amet gene ik, Memlekette. firma'arın 1930 yıl: içindeki kârları eza Braiyana UYEUR ölarak hâ:| rici politlkasında sulhcü görünmeğe ça - 1281,000,000 dolara kader yükselmistir. lıştvor; ve zaman zaman muharibler ara. Çelik ve demir tmalâtile mesgul 42 fir. manın 198 yılında 5 milyon dolar #3rar- (ları olduğu halde, 1929 ylında İ3A mil yon dolar kâr etmişlerdir. Amerikadaki 24 kimyevi madde ya - pan firmanın 1939 yılındakı kârları 125 milyon dolar kadar tutmuştur ki, 1938 yı /ina nazaran iki misli demektir. 15 tay « yare firmasının kârı 1938 yılında 679 bin dolar iken, 1939 yılında 15 milyon dolara| kadar yükselmiştir. Elektrik levazımatı yapan 30 firmanın 1988 yılındaki kârları 4 milyon * dolar iken, 1938 yılında 37 milyon dolara ka - dar yükselmiştir. «Yunaytet Pres» ajansının Vaşington muhabirinin verdiği malümata nazaran 1940 Şubat ayı zarfında Amerikaya gi- ren altınların miktarı 19743000 doler tutmaktadır. Bunun 46.908.000 doları Ka- nadadan; 21.321,000 doları İhgiltereden; 18.706.000 doları Cenubi Afrikadan; 8 mil lâh fabrikatörlerinin, ve onlara bağlı ga- zetelerin harbeı propagandalerına rağ - men, Amerika hükümeti, memleketteki ekseriyetin arzusuna uygun o'arak, şim. dilik bir sulh siyaseti takib etmek mec buriyetini hissediyor. Amerikanın ileride bu vaziyetini değiştirip değiştirmiyeceği keyfiyeti harbden faydası olan muayyen mali grupların hükümet Üzerindeki te - sirlerinin derecesine bağlı olacaktır, 1 Mas? Karaköy köprüsünün bain © yakında başlanıcık Karaköy köprüsünün dubaları fle de - mir aksamının tamirine Haziran ayı i - çinde başlanacaktır. Köprünün Eminönü cihetindeki ayağı terfi ettirildiği esmada nakil vasılaları ile yayaların geçeceği tahta köprü emane- ten be'ediye tarafından yapt caktır. I m Seç keles ir n Nakleden: Muazzez Tahsin Berkand tarafını görmektir. Meareefih, şunu da'seniz bunu size veririm. Gökalp ismini siz itirefa mecburum ki buğün bu meziyeti- , taşırsınız. mi pek isbat edemedim. | Zeyneb bu korkunç sesli adamin ya - Câli bir surette güldü. Zeyneb hayretle | bu acayib adama bakıyordu. O yanında | "sözleri işitince tepesinden tırnağına ka- bir yabancı kadın yokmuş gibi kendi ken- dar titredi, dini tahlil etmekte devam ediyordu: — Sizin adınızı ben mi taşırım? Nasıl — Günahsız, tertemiz bir adam mıyım? | olur bu? Hayır. Günahkâr mıyım? Evet, herkes gis) Halâk, genç kızın sözlerini işitmemiş- bi, herkes kadar... Zengin miyim? Hiç) ti. Ayni sabit fikri takib ederek dümdüz, çalışmadan müreffeh bir ömür sürecek sönük ve ahenksiz sesile: kadar... Fakat hayatımın en kıymetli *| — Evet, dedi. Biraz evvel baha Nus - YE Kahvesinden bir yudum içti, sigara -| yanında ben senelerce çalıştım, Bana tay- sından bir nefes çekti... Tereddüd edi - yarecilik aşkını o aşıladı, ben göklerin yormuş gibi yutkunduktan sonra: esrarını onun sayesinde öğrendim ve bu- gün de gene onun sayesinde teselli bula. — Taşıdığım alle ismidir. Zeyneb bir delinin karşısında buluntu. | bileceğim. Onun, kendi öz yavrusu gibi yormuş kadar korkak ve titrek bir sesle:| bağrına bastığı bir kıza ismimi verir, o — Bunu bana niçin söylüyorsunuz? kızı müşkül bir içtima! derdden kurta - dedi. rırsam ne çıkar! O, sabit bir fikri takib eden yeknesak.! oZeyneb renkten renge giriyor, bütün muttarid sadasile devam etti: kanının beynine hücum ettiğini hissedi- — Temiz, lekesiz bir ismim var. İster-İyordu. Bu çılgın adam neler söylüyordu? doları Holandadan; 13,931,000 doları İs -| sında sulh tavassıtlarında bulunuyor. si) rından kaçmak, kurtulmak istiyordu. Son | ret Çelikkanaddan bahsetmiştin!z. Onun! Çarşı cinayeti adliyeye intikal etti i İki Evvelki gün Çarşı içinde işlenen cina- yet etrafında zabıta ve müddetumumi muavinlerinden Tahsin tarafından yapı- lan tahkikat neticelenmiş ve hâdise dün, adliyeye intikal etmiştir. Yapılan tahki- kat neticesinde, cinayetin sureli cereya- İni şu şekilde tesbit edilmiştir: Bitpazarında seyyar satıcılık yapan se Şükrü, vak'a günü bir dostu ile ikte şarap içmiş, sarhoş olarak. Arabkir- > erden söz açmış ve uluorta sövmeğe başlamıştır. Bitpazarında, bütün Malatya, Elâzığ ve havalisinden olanlara «Arab- İkirlis tâbir edil den; Şükrünün kü- fürleri Elizığlı Abdülgeffarın onurune dokunmuş ve müdahale etmiştir. Arala- rında bu yüzden şiddetli bir kavga ve kapışma olmuş, bu sırada her ikisi de bı- çakla birbirlerini yaralamışlardır. Vak'ayı müteakıb Şükrü yaralı oldu- ğu halde kaçmağa başlamış, bütün halk ve bu arada Abdülgaffarın kardeşi Hay- dar da kendisini kovalamıştır. Şükrü, y kardeşten birini öl üren diğerini yaralıyan ve kendisi de yaralı bulunan katil tevkif edildi |ver Karan, morga nakline lüzum görmüş- tür. Adliye. şimdi mes'ul ana babayı a- / ratlırmaktadır. Terfi ve tayin listesi Müddeiumumiliklere tebliğ edildi Adliye Vekâleti tarafından hazırlanan son tayin ve terfi listesi yüksek tasdik- ten çıkmış ve dün müddelumumiliklere İtebiiğ edilmiştir. Bu arada; stajlarını İstanbul adliye sinde ikmal eden hâkim namzedlerinden Meserret Süküti Karacabey, Müammer Bülban Bitlis, Mustafa Saim Göksun, Yakub Sabri Sarayköy hâkim muavin- liklerine tayin edilmişlerdir. Adliye Vekâleti, birçok ismi ihtiva e- den yeni bir tayin listesi daha hazırla- maktadır. Sulh hukuk mahkemeleri nakledilecek kalanacağını anlayınca yanında bulunan kunduracı bıçağını çekerek, Haydarın karnına #aplomuş ve delikanlıyı yaralı- yarak, öldürmüştür. Şükrü, yaralarından dolayı Cerrahpa- şn hastanesine ka'dırıkdığından. dün hâ- kim huzuruna çıkarılamamıştır. Sulh ce- za hâkimliği Şükrü hakkında gıyaben tevkif kararı vermiştir. Şükrü, hazırlık tahkikatı esnasında a- Iman iadesinde: 4 Beni Vahab. Gaffar ve elbiseci Ha- san İsminde üç kişi yaraladı. Havdarı öl- dürdüğüme gelince, bu asılsızdır. Onu, kim yaraladı, bilemem.» Demiştir. Katilin bugün hastanede hâkim “tara- İindan aynca sorgusu yapılacaktır. Darülâc:zenin kap sı önünde bir çocuk ölü o'arak bulundu Müddetumumilik ve zabıta çocukları. nin ö'ümünden mes'ul bir ana babayı 8-| ramakla meşguldürler. Dün sabah, Darülâcezenin kapısı münde yeni doğmuş, kundak içerisinde bir erkek çocuk cesedi bulunmuştur, Cesedin üzerine çocuğun ana ve baba- sının isimlerini ihtiva eden bir yafta asl. mış ve altına şu ibare yazılmıştır: «Biz, bu yavruya bakmaktan Aciziz, O- Du, Darülâcezeye birakıyoruz, burada bü- yütülsün. Altı yaşına geldiği zaman, ge- Ep onu alacağız.» Fakat, yavrucak bütün bir gece kapı önünde kalarak, gece ayazını yediğinden İsoğuğun tesirile ölmüştür. Cesedi muayene eden tabibi adli En- İZDİVAÇ Onunla alay etmek hakkını nereden bu- Tuyordu? — Bu sözleri bana ne cesaretle söylü - yorsunuz beyefendi? Beni yalnızca bir pastahanede gördüğünüz için, ailesiz, İlsimsiz. bağsız bir kız olduğumu öğren- İdiğiniz için böyle delice bir teklifi kabul edecek bir inmn mi zannettiniz? Halâkun yüzünden de kızıl geçti. — Şayanı hürmet bir ismim var, onu bir öfke size verirxen sizden hiç bir karşılık bek-| lemiyorum. Siz benim çok sevdiğim bir adamın, her şeye rağmen, kızı sayılırsı - mız. Ona karşı ulak bir iyilik yapmak, böyle bik günümde bile, beni memnun edebilecek bir hâdise olurdu. Maamamih, siz sözlerimi fena *elâkki etmişseniz key- finiz bilir! Gitmek için yerinden Yalkmıştı. Zey - neb sabahtanberi yaşadığı karma karışık içide onun elini yakaladı. — Hayır. hayır, daha gitmöyiniz! Çok —. dakikaların getirdiği gerib bir korku! Divanyolundaki gulh hukuk mahkeme- leri tapu dairesine nakledilecek ve Pa- zartesi gününden itibaren orada mesaiye başlıyacaklardır. Eroin satan ve kullanan iki kişi yakalandı Beşiktaşta Dikilitaşta oturan ve gemi- lerde kamarotluk yapan İbrahim adında bir sabıkalının son günlerdeki - vaziyeti zabıtanın dikkat nazarını celbettiğinden hareketleri sıki bir takib ve tarassud altı- na alınmış, dün Sirkeci garında bır ada- ma eroin satarken kendisini kollıyan me- murlar tarafından cürmümeşhud halinde yakalanmıştır. Emniyet Müdürlüğüne getirilen İbra- himin Üzeri aranmış, kırk gram eroin bü- Tunmuştur, Kaçakçı Beşiktaştaki evinin bahçesin- deki kümesin içinde gömülü bir kavanoz- da yüz gram daha eroini bulunduğunu süylemiştir. Bu ifade üzerine yapılan araştırmada İİbrahimin söylediği yerde ve bir kavanoz inde saklı yüz gram miktarında eroin bulunarak müsadere olunmuştur. Suçlu İbrahim ve eroin müptelâsı şa- hıs dün 5 nci asliye ceza müddeiumumili- ğine teslim edilmişlerdir. G zi köp fs“ yeniden asfaltlanacak Gazi köprüsünün tahta parkelerinin çabuk bozulmaması için tekerlekli arsba- ların geçtiği kısım kış mevsiminde asfalt- Janmıştı. Kışın dökülen asfalt kurumuya- cağı için buradaki asfalt bozulmaktadır. Belediye kışın dökülen asfaltı kazıyacak, yeniden asfalt dökecektir. ,fena bir haldeyim. Sizi gücendirmek İtemedim. Hatırasına ölünciye kadar hür» met edeceğim bir insana karşı duy: duğu- nuz âlicenab hisler bana çok dokundu... Fakat ne söylediğimi, ne yaptığımı tak - idir edecek halde deği'lm; bunu düşüne « İrek sözlerime darılmayınız. Hıçkırıklar, esasen başkasına işittirme- mek kaygusile kısılan sesni büsbütün boğmuştu. Halükun yüzündeki sert ma - na silindi, — Fürzedelim ki bu çilginca hareketi yaptık; farzedelim ki nikâh olduktan son- ra dairenin kapısında birbirimizden ay « rılacağız... O halde siz kendi yolunuza gideceksiniz, ben de kendi yolüma, da - ha doğrusu tayyareci Kadri Sertellinin yoluna... Bunun neticesi ne olacak $ili - yor musunuz? Siz isimsizlikten, içtimaf bakımdan bir kusur sayılabilecek bir derdden kurtulacaksınız. bana gelince, mademki üzüntüm ve derdim evlenme - mekti.. evlenmiş olacağım... Bu son sözleri, kendi âcısile eğlenen, kendi yarasına bıçak sokan vahşi bir ce- saretle söylemişti. Zeyneb yerinde otur » muş, yüzü sapsarı, göz'eri anadan fırla - mış, elleri ihtilâçlı, kalbi çatlıyacak ka - dar helecanlı bir halde onu dinliyordu. — Sonra ne olacak? — Sonra mı? — Seyahatten avdet ettiğiniz zaman... Delikanl: zoraki bir gülüşle güldü. (Arkası var) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: