6 Mayıs 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

6 . Mayıs SÖN POSTA ——i ARIPTU Sayfa 5 Akdenizde harl ihlimalleri İtalyanın gayesi harb değil, kabilse harbsiz kazanmaktır YAZAN Emekli general H. Emir Erkilet * Son Posta ,, nın askeri muharriri uhtelif Avrupa meseleleri, umu. mi Avrupa ve hattâ dünya bey- nelmilel politika ve ticaret münasebet - lerinin teşkil ettikleri büyük çerçeveler içinde siyasi, coğrafi ve sevkülceyşi ba - kımlardan mütalea edilmek — istenirler; aksi takdirde bunları aydınlatmak kabil olmaz. İtalyanlar 12 adalara 50 bin asker yığ- mışlar da, müttefikler onun için doğu Akdenizde donanma tahşidatı yapıyor « lar; yahud müttefikler Norveçteki mu - vaffakiyetsizliklerinin acısını başka bir samtte çıkarmak için harb gemilerini bir sürü su uçağile birlikte doğu Akdenizde topluyorlar; nihayet müttefikler Selâ - nikte ikinci bir cephe kurmak istedikleri için Akdenizde ona göre hazırlık yapı - yorlar ve ilh... yolundaki dar görüş ve hükümler yakın ve uzak bulanık ufuk - ları görmekte bize yardım edemezler. Meselelerin mana ve neticelerini anla . mak imkânları onların künüh ve esasla - rina nüfuz etmekle ancak husul bulur. 12 Adalara 80 bin kişinin tahşid edil - mesi İtalyaya ne Balkanlarda ve ne de doğu Akdenizde herhangi büyük bir ha- reket imkânmını vermez ki müttefikler bu yüzden, Akdenizde birdenbire ticari sey- rüsefere nihayet vermeğe ve şimalde, or- ta ve cenub Norveç işini terkederek Ak- deniz donanmalarını alelâcele takviyeye bir lüzum görmüş olsunlar. Takriben 50 bin asker, yani teferrüatlarile birlikte 3-4 fırka 12 adaları, bir hava ve bir deniz Üssü olarak bir harbde veya bir harb teh didinde muhafazaya kifayet edebilirler; yoksa İtalya bu kadar askerle buradan ne Balkanlara veya ön Asyaya, ne de doğu Afrikaya doğru herhangi ehem - miyetli bir taarruz hareketine girişmek imkânına malik değildir. Bundan başka, İtalyanın, eğer Bal - kanlarda taarruz hareketlerine girişmek maksadı varsa bunun için, Arnavudluk ve Adriyatik denizi elinde iken, 12 ada . larda tahşidat yapması çok ters bir hare- ket olurdu. Kezalik İtalya, eğer Mısırı ve Süveyşi zaptetmek istiyorsa bunun için de onun elinde Libya vardır. Yoksa Mı - sıra taarruz edecek kıt'aları İtalyada va- purlara bindirip evvelâ dört yüz küsur deniz mili doğuya yani, 12 adalara, gön- derip badehu, bunlara müttefik filoların tahaşşüd bölgelerinde cenuba doğru 200 küsur deniz mili daha katettirmekte en ufak bir hikmet veya menfaat . tasavvur |, edilemez. 12 adalarda bir tahaşşüd eğer sırf tedafüi bir maksad taşımıyorsa, an -- sak ön Asya ve doğu Akdeniz için bir tehlike teşkil edebilir. Fakat bunun için burada yalnız 50 bin değil en az on kere 50 bin asker toplamak lâzımdır. Elhasıl görülüyor ki, sırf 12 adalarda tahaşşüd, Akdeniz İngiliz ve Fransız do - nanmalarının tedafül bir vaziyet alma - larıina başlı başımna bir sebeb teşkil et - mez. Fakat İtalyan , donanmasının, ma - nevra bahanesile, orta Akdenizde vazi . yet alması ve 12 adalara askert kit'alarla birlikte bilhassa denizaltı filoları gönder mesi İtalyanın herhangi bir hareket ari - fesinde olduğunu gösterebilir idi ki müt- tefikler bunu sade bir lâkaydilikle seyre- Gerek tedbir almamaları kabil olamazdı. Müttefiklerin Akdeniz filoları için ilk '*tedafüt harb tedbiri. Akdenizde ticari geyrüseferi kendi gemileri için menetmek ve Malta üstündeki bilhassa büyük zırh- İr ve kruvazörleri mühlik İtalyan uçak lerinin dışına çıkarmaktır. İşte bir - aç gündenberi Akdenizde devam eden müÜttefiklerin tedbirleri bu suretle izah olunabilir. Yani: Mademki İtalya 12 ada- İarı takviye ederek burasının son müda- faa tedbirlerini tamamlamıştır ve donan- masına Orta Akdenizde harb vaziyeti al- dırmıştır, o halde bir maksadı vardır. O.- Fransız Akdeniz nun için, müttefiklerin —de Akdenizde harb vaziyeti almaları pek tabifdir. Akdenizde bir harb tehlikesi zuhürun- da, Maltanın büyük harb gemilerinden tehliye edilmesi, bir harb tedbiri olarak lâzım ve musibdir. Çünkü bu ada Siçilya ve Pantelle adalarından ve Garb Trab - lusundan gelebilecek uçak hücumlarına karşı o derece tehlikeye maruzdur ki bü- yük harb gemileri bir harbde hem bura - da barınamazlar, hem de bir vazife göre. mezler. Çünkü, gene uçakların tesirile, Cebelüttarıkla Süveyg — arasında ticaret ve nakliye gemilerinin muntazam seyrü- . seferlerine imkân kalmaz, bu takdirde de bu deniz ticaret yolunu — muhafaza için, büyük harb gemilerinin Maltada kalma- filosu seyir halinde mu?! Biz bu meseleyi burada bir kaç de- falar bahse mevzu ettik ve İtalyanın u . zun sürecek bir harbe girmek istemiye - ceğini sebeblerile Aanlattık. Nitekim o, donanma manevyraları ve 12 adalarda tah şidat yaparak müttefikleri kızdırmasına rağmen, ticari seyrüseferi tatil bile etme- miştir. Çünkü onun maksadı harb değil, kabilse, harbsiz kazanmaktır. Fakat Ba'kanların ve Akdenizin Rus - ya, Almanya, İtalya've hattâ İspanya a - rasında pekâlâ bir taksim mevzuu teşkil ettiğini ve hattâ bu hususta, teferrüatlı bir surette anlaşmış bile olduklarını kuv vetli surette ileri sürenler vardır. Filvaki Balkanlarda müşterek bir Rus, Almna ve | |İta'yan hareketi bilhassa Norveç işi bit « L Hüâdiseler Karşısında I şağıdaki birkaç satırı dünkü ga- zetelerden birinde okudum: «Bir tane olan ve mevkuflardan ancak cüz'i1 bir kısmını adliyeye götürüp geti - ren tevkifhane otobüsünün kifayetsiz - liği üzerine yeni bir otobüs daha sipariş edilmiştir. Bu da geldikten sonra mev- kufların sokaklarda kelepçesiz olarak gezdirilmesinin önüne geçilmiş olacak - tır.» Onlar mevkuftular. Mevkuf oldukları için ellerine kelepçe takıyorlar, ve tev - kifhane ile adliye arasındaki oldukça u . zun, ve her zaman kalabalık yolu süngü- lüler arasında yürütüyorlardı. Onlar mevkuftular, fakat biz hergün onlardan yüzlercesini görmiye mahküm- duk. Ve bu mahkümiyete senelerce ta - hammül ettik. Günün birinde bir manzarayla karşı - laşmıştım: En kabacaları yedi yaşından büyük göstermiyen üç çocuktan birinin elleri iple bağlanmıştı. Diğer iki çocuk sopa . larla onu tehdid ediyorlar: — Haydi çabuk yürü! Diyorlardı. Ellleri bağlı olan yürümek istemedikçe ötekiler seslerini yükselti - yorlardı: — Sana söylüyoruz yürüsene! Fazla tahammül edememis, süratli a - dımlarla yanlarına sokulmuştum: — Ne yapıyorsunuz, bu çocuğun elini neye bağladınız? Eli bağlı çocuk cevab vermişti: — Amca biz oynuyoruz. — Oynuyor musunuz? — Oynuyoruz ya.. Mevkufluk, jandar- malık oyunu oynuyoruz. Ben onlara hayretle bakarken, iki jan- darma arasında yürüyen eli kelepçeli bir mevkuf da yanımızdan geçiyordu. Bir kere de Tevkifhaneye giden yol ü. MEVKUF OTOBÜSLERİi zerindeki bir arsada kalabalık Börmüş- tüm. Kadınlar, çocuklar toplanmışlardı. Geçecek bir alayı bekliyen meraklılara benziyorlardı. Simitçiler, macuncular da oralarda dolaşıyor, çocuklara simit, ma-« cun satıyorlardı. — Acaba buradan ne geçecek. ben de durayım da göreyim. Aralarmma katılmış bekliyordum; bir aralık ufak bir çocuk. orta yaşlı bir ka « dına doğru koşmuş, haber vermişti: Geliyorlar anne, işte kelepçeli amca « lar geliyor, bak bak. Herkesin baktığı tarafa ben de bak « mıştım. On beş, yirmi kadar kelepçeli bir o kadar jandarmanın nezaretinde yürü- yorlardı. Tanımadığım bit insandı. Fakat eli ke- lepçeli olarak birkaç kere görmüştüm. — Bir katildir. Diye düşünmüştüm: — Bir hırsızdır. Diye düşünmüştüm: — Cemiyete büyük fenalıkları doku - nan bir ahlâksızdır. Diye düşünmüştüm. Geçende ayni in- sanı vapurda gördüm. Elinde kelepçe yoktu. Yanında jandarma yoktu otur « muştu. Karşısındakiyle konuşuyordu. Benim dikkatle ona baktığımı yanım « daki arkadaşım farketmişti. — Bir ihtilâs suçundan iftiraya uğra « mış, tevkif edilmişti. Bilâhare masum olduğu anlaşıldı, beraet etti, dedi. Kendi kendime: — Bir tek otobüsle halledilir bir mem- leket meselesi senelerdenberi niçin bir türlü halledilmiyordu? Sualini sordum ve sorduğum suale ge- ne kendim cevab verdim: — Makam otomobillerinden mevkuf o. tobüsüne sıra geliyor mu (di ki:! ARE BAD dke Ti | Bunları Otomobillerin yaptıkları kazalar Amerikada otomobille meşgul olan bazı kimseler süratli giden otomobille- rin, diğerlerinden daha az kaza yapa- caklarını iddia ederler. İddlalarının e- sası şudur: Otomobili fazla süratle sev- larında bir sebeb ve hikmet bulunmaz. | tikten sonra mümkündür; böyle bir ih - keden şoförlerin diğerlerinden daha Fakat Akdeniz ticari seyrüseferini ta- til ve donanmayı doğu ÂAkdenizle Cebe - lüttarıkta tahşid etmek orta Akdenizi büsbütün bırakmak demek değildir. Malta müstahkem bir İngiliz kalesidir ve çok kuvvetli bir surette tahkim edil .- miştir. Bundan başka Fransanın Tunus eyaleti sahillerinde, Libya hududundan itibaren şimale ve garbe doğru, Spax ve Bizerte Cezayir şimal sahillerinden de Bone, Filipe, Ville, Algur ilh deniz ve ha- va istinad nokta'arı vardır. Bunlara da - yanarak müttefikler İtalyayı ve İtalya - nın Libya muvasalasını hem denizden ve hem havadan her vakit taciz. etmelk im - kânına maliktirler. ; Askeri vaziyeti umüumiyetle bu surgt - le tesbit ettikten sonra şimdi de, müitte - fiklerin Akdenizde bu kadar ani tedbir- ler almalarına sebeb olan İtalyanın de - niz manevrasile 12 adalar: takviyeden maksad acaba ne idi diye düşünmek icab eder. Balkanlara. Ön Asya veya Mısıra herhangi bir taarruz maksadı besliyor |timalde acaba Akdenizde harb çıkacak mıdır? Bu noktada tereddüd hâsıl olma- sının sebebi, İngiliz ve Fransızlar böyle |bir vaziyette harbe giriştikleri takdirde |hiç istemedikleri bir Rus - Müttefikler |harbine sürüklenmek mecburiyetinde kal 'malarıdır! | * Daima dediğimiz gibi İtalyanın dina - mik hareketlerinin hedefi şu veya bu va. sıta ile daima taleblerini elde etmektir. Fakat bu istekler, sırf İtalyanın irade ve- ya hareketile elde edilemezler. Bunlar u- 'mumiyetle müttefiklerin ancak mağlübi- İyetlerile tahakkuk edebilecek şeylerdir. O halde İta'yanın bu mağlübiyeti tahak- |kuk ettirmek için her fırsattan istifade etmesi ve kabilse son ölüm darbesini vur- mak için hasim olmağa çalışması pek mântıkidir. Bunlara göre İtalyanın son tehdidleri. nin ve Akdeniz hareketlerinin maksadı Almanyaya Norveçte azami yardımdan başka ne olabilir? H. E. Erkilet r Adana Halkevinde okuma kursları ) : j Adana (Hususi) — Adana Halkevınin okuma kursları ikinci devre fatli- yeti de tamamlanmıştır. Resmimiz Halkevi Reisi ile dershane şeflerini ve ta- lebeleni göstenmektedir. D, » mülhteyakkız hareket etmektedirler, der- ler. Ş Halbuki Haâl üniversitesinin yaptığı bir istatistik bu iddianın doğru olma- dağını ortaya İkoymakittadır. Çünkü ka- zaya sebebiyet 'veren otomobillerin ek- serisi süratli ilerliyenlerdir. Göz yaşındaki hassa Göz yaşında lizajin ismi verilen bir madde keşfetmişlerdir. Bu madde A vi- tamininin antiseptik hassasını haiz bu- lunuyormuş. Şimdiye kadar herkes çok gülen insandan hoşlanındı. Menfaat i - cabı bundan sonra gözü yaşlılara daha fazla kaymet verilecek demektir. biliyor mu İdiniz ? Sun'i yağmur yağacak mı ? Rusyada sun't yağmur yağdınmak i- çin tecrübeler yapılmaktadır. Tecrü - beler muvaffakiyetle neticelenirse, ku- rak mevsimlerde muayyen arazilere yağmur yağdırılabilecektir. Yakın göl veya mehirden alınacak su 20,000 mo- törle işliyen tulüumbalar vasıtasile yük seltilecek ve yükselen sular yağmur damlaları halinde bir milyon beş — yüz bin hektar murabbar ardziye yağacak- tır. Talih mi, talihsizlik mi? Amerikalr M. Jan Kruk talihli adam olarak tanınmıştı. Çünkü Titanik ka - zabından sağ kurtulmuş, bilâhare tor- pillenerek batımış olan Luizitana'dan gene sağ kurtulmağa muvaffak olmuş- tu. Fakat günüm birinde 20 santim Su- yu olan bir havuza düşmüş; bayılmış; ve kimse de görmediği için orada bo - gularak ölmüştü. Okuyucularıma Cevablarım İzmitte Bayan B. B. ye: zamanda: kadından bahsedilirkeni * Afyonda bayan «Ka» ya: — «Bu genci kendime çekebilmek için ne yapmalıyım?» diye soruyorsu. nuz. Bana kalırsa bir erkeği uzaklaş- tırıp kaçırmak için en müessir çare onun üzerine düşmektir, bu bakımdan da hiç bir şey yapmamak, fakat ayni «Gözden ırak olan gönülden de ırak olur» sözünü de unutmamak lâzım - dır. Yalnız bir çok musahabelerde bir «Ne yapıp yaptı erkeğin gönlünü çeldi» cümlesini bir çok defalar işit - mişimdir, fakat kendi hesabıma bu anlayamadım. Size faydalı bir tavsi « yede bulunamıyacağım için çok mü - — «Mademki ikimizin arasında bir evlenme ihtimali vardır, mademki ka- * rar ailelerimiz tarafından ikimize bı - rakılmıştır, o halde ara sıra bu gençle konuşmamda, birlikte gezmemde ne mahzur vardır?» diyorsunuz, mâni o Jan ailenizden şikâyet ediyorsunuz. Eğer şimal memleketlerinin birin - de, yahud İngilterede yaşasaydınız si- zi pek haklı görürdüm, fakat bu, ka . nı sıcak, hele cemiyet hayatına yeni atılmış bir memleketin kızı için böy - le değildir. Eğer anneniz olsaydım tıp kı aileniz gibi hareket ederdim, * Beşiktaşda Bay «E. İ» ye: — Hususi cevab istiyen, mektubu - nun içine bir pul koyan adam istediği cevabı alabilmek için adresi de gön « derir, Dalgınlığınıza gelmiş olacak, TEYZE

Bu sayıdan diğer sayfalar: