“ Âyan | azalığım günün en velveleli meselesi olmuştu Arzı şükran - Bir dostun sitemle dolu tebriki - Lütfi Fikrinin makalesi - Muhalif | matbuatın hücumuna mukabil cemiyetin efkârına tercüman olan gazetelerde süküt - Ayanda tahlif günü - İsmail Müştak'ın odasında - Ferid Paşa söz alıyor Hemen ertesi gün başladı, bir velvele ki hiçbir zaman hiçbir memuriyet etrs- fında buna mümasil bir gürültü yapılma- muıştır, Ne için? Pek ziyade garabeti haiz olduğu ve o tarihte haftalarcı matbuat- ta, resmi ve hususi mehafilde günün e mühim meselesini teşkil ettiği için « sile hikâye edilmeğe lâyık olan bu hâ- diseyi mümkün mertebe icmal ile mek münasib olur. Tevfik Beyden haberi alır almaz bit- tabi ilk yapılacak iş huzura çıkmak ve arsı şükran etmek oldu, Bu ifeyi en muvafık şekilde yaptım, hünkâr tahmi- hen şöyle dedi: — Sizin hizmetlerinizi Gaima tükdir ederdim ve buna karşı ye - d: ikudarımda olan bir vasıta ile muka- bele etmek isterdim. Cenabıhak hayırlı etsin. Hayırlı?... Bu kelime aynen hatınm- da kammışlı, ve sonradan bunu tuhattür etiikçe hep aci aci güldüm. Huzurdan çi- kınca dış sofada bekliyen beyler « hüm kârın hususi hizmetinde bulunan ve ben- degân denilen zevat için beyler tabiri kuNanılırdı - müsahib'er. daha sonra kâtib beyler, - hattâ sursydü her köşeye yayılan haberden dolayı - bekçiler, oda- car tebrik ettiler; bu muhitte ne kadar muhabbet kazandığımı bu vesile ile de d olunca vicdani bir inbisat duy - dum; fakat hunun yanında müstesna © larak tektük eğri bakanlar, hattâ küçük bir kelimeyi diriğ edenlere de dikkat et memiş değildim, bunu da gayet beşeri bu'arak aldırmaksızın öte tarafla geçtim * O gün öyle geçiyordu. akşama yakın bir saatle bir telefon oldu. Bana pek ya- Kin olan bir dost soruyordu; — Güzel bir © baber aldık, sahi midir?... Hayret ettim, haber, saray duvarları" #1 aşurak etrafa ds yayılmıştı Ne çâ- bu — Evet! diyn cevab © verince: — Tebrik ederim. diye mukabele olundu. Bu dost benden âyan olmak için evvelce İavassut rica etmişti, ve bittabi böyle bir me de tavassutuma imkân olmadığın- dan uzun uzun sebebler tadadile itizar etmişti, “nin içinde: «Dostlarınız için yapamadığı- mz bir şeyi kendiniz için yapmışsınız, be güzel!» sitem, saklanamamış gibiydi. Yüreğimde ufak bir burkuluşla tele fonu Kanadım. Ertesi gün sabahleyin s8“ rayda odama gelip ta evrakı havadise bir —— vaa Maamafih mühendis Bernar boş dur- muyordu; ve baronlu mülâkatından iki ay sonra, bir insanın ilk defa tecrübeye kalkacağı yıldızlar arasında seyahat te- şebbüsünü hak.kate isal edecek olan me- © gainin tahmini keşifnamesini Montaigne avenüsüne getirmişti. Bu keşiiname cesim bir dosya teşkil etmiş ve yekünu 2 milyarda toplanmıştı. İnsana gerek cildinin cesameti, gerek «içerisini dolduran rakamların azameti ile tesir icra eden bu vesikayı Petrof'un ya- zı masası üstüne koyarken biraz titre , mekte idi. Lâkayd barona: — Size temin edebilirim ki, mösyö, des & her şey dosdoğru. namusluca hesab- (lanmıştır. Emeğini bana bol bol ödediği- niz büyük bir iş bu! Yalmız korkarım ki (bir işe yaramayacak! Zira, şunu gizliye- mem ki... I Baron mölâyemetle: & — Yok canım, Mösyö Bernar, zannetmeyin ki ben, son dakikada sö zümden cayarım. Size çalışmanızı söyle- dim. Siz de çalıştınız. Bende arkanız- dan geliyorum. Mutabıkız. Anlıyorsunuz ya, iş hayatı, servet, faaliyet... bunlar artık benim hoşuma gitmiyor. Ölmeden evvel bir şey yapmak istiyorum. Valkıâ “ben, altmış ki yaşında, bitkin bir adam sayılmam. Benden on beş yahud yirmi 'yaş büyük dostlarım var ki datma çalışı- at... işte böyle, merak sardım kaydet-| jle oynat | lirsiniz. Konturattmızı imzala !göz alınca en evvel gözüme çarpan Lütfi Fikrinin: «Yangından ma mı kaçırıyo- ruz?.» serlevhalı bir makalesi oldu. Lütfi Fikri zekâsına, talâkatine, hal ve tavrına genç yaşındanberi takdirkâr olduğum bir dost idi; ayni zamanda be- nim köy komşumdu, her vesile ile onun- Ja buluşur, görüşürdüm, ve birçok bir- Jeşilen noktalara mukebil siyaset zemi- ninde ihtilâf noktaları da olduğundan görüşülen şeylerde münakaşa vesileleri de eksik değildi. Bu ihtilâf ne onun ba- na, ne benim ona karşı takdir hislerimize halel vermezdi. Fakat fıiraten muhalifti. Yalniz İttihad ve Terakki Gassiğaka, w hun icraatına. mensubinine karşı değil iktidar makamında, idare mevkiinde kim ve ne bulunursa bulunsun ona karşı mu- halifti; ancak bu muhalefet neticesiledir ki beyanındaki ialâkate, kalemindeki şiddete bir inkişaf gelirdi. Makalesinde şahsıma karşı tek bir kelime, küçük bir ima yoktu, bütün hücum âyanda bir in- hilâl vukua gelince hemen yangından mal kaçırırcasına İttihad ve Terakkinin istica! göstererek oraya bir mensubunu geçirmiş olmasına tevcih ediliyor, vani bu tayinin cemiyet tarafından tertib e idilmiş bir oyun olduğuna hüküm verili- yordu. Ben makaleyi okuyunca bir şüp- heye düştüm, ilk günü bana telefonla ha- kikati soran zat ta Lütfi Fikrinin pek ya- ikin dostu, köy komşusu, ve hemdemi idi; İbu yazı onun telkini neticeslledir diye hüküm verdim; fakst böyle bir telkine lüzum da yoktu, mademki cemiyete hü- cum için bir vesile zuhür etmiştir; c, hiç bir telkini beklemeksizin yalnız mizacır nin zaptolunamıyan hamlesine tebaiyetle hücum edecekti, ve işte öyle yupmışlı. Bundan dolayı kendisine karşı hiçbir in- fial duymadım, duymadım amma bu ma- kale bir işaret makamına kaim oldu. O günden başladı, bütün muhalif matbuat bu meseleyi tutturdu. hatti başmakalele- rine kadar mevzu teşkil eden bu âyana tayin işi her defasında sahasını biraz da- İha genişleterek, azim bir esas meselesi i memleketin içinde yalnız çalknnan bi mesele oldu. : Sebebi?... Bu sebebi anlatabilmek için izah et- meliyim, Muhalif matbuatın hücumuna mukabil cemiyetin efkârıma tercüman o- «Son Posta»nın edebi tefrikası: 37 lan matbuatta hiçbir mukabele | Talâttan, şundan bundan sorgular oldu; ve sarahaten anlaşılıyordu ki kendilerin- ; den rey alınmaksızın âyan azalığına ta-| yin edilişimden cemiyette pek nahoş bir tesir hâsil olmuştur. Ve kanaat hâsıl et- mek lâzım geliyordu ki bu suretle hem muhalifleri kışkırtımş, hem cemiyet re- İfizlerini gücendirmiş oluyordum. Nal eden bir mes'uliyet yoktu. şeklen cemi- yete karşi bir noksan var ise bu benden sadır olmuş değildi. suçlar mahkemesine verildi Suçlu milli korunma kanununa aykırı olarak kirayı artırmak suçundan muhakeme edildi Tahtakalede Rüstempaşa caddesinde Bal kapan sokağında 11 numaralı dükkân sa. bihi Dragomis Komandaruf isminde birinin ibtikârı yaptığı ihbar edilmiş ve Emni. Müdürlüğü kaçakçılık bürosu komiser - ileri tarafından bir cürmü meşhixi tertib edilerek suçlu suçüstü yukalarmaşlı, Dünkü nüshamında tafsillle yazdığımız bu hâdi, senin suçlumu Dragomâs meşhud suçlar ka, Bünu ahklmına göre adliyeye verilerek, dün Hye 4 Üncü oczada yupdan sorgusunda me - seleyi şöyle anlatmıştır. yeni kunturasta kira ceki bedel üzerinde gösterildiği halde, ayrıca 3 fazla bono yü < O |pıldığını ve kendisinin nihayet vaziyeti Ele İniyet Müciriyetine ihbar ettiğini anlatın ve demiştir ki: — Bunun üzerine tertibat alındı. Ben düöğ kâna Dragomisi davet ettim, Memurlar d& imüşteri sıfatile bu sırada dükküna geldile İBen, ilk bönoya imza atarken, cürmü mel hud yapıldı. yoktu. İşeç vakit muhakemesine başlanılmıştır. MU.) Mahkemöce şahid olarak dinlenen kaçı Süküt ile geçiştiriliyordu. Süküt etmi- |) korunma kanununun 30 uncu maddesine|çılık bürosu Komiserleri de aşağı yukarı AY“ yen telefondu: Sirasile Ahmed Rızadan, |evlikan mahkemeye sevkedilen suçlu, pa.İni malümalı vermişlerdir. Duruşma, gerek muhbir ve gerekse mâ nunun bâzı vesaik ibrası için talik edilmiğe — Hidise muhbir vaziyetinde olan Da-İtir. vid, birkaç senedenberi dükkünmmde kira . ci olarak oturmaktadır. Kendisinden ayda 20 ira kira alırdım. Önümücdeki (Mayıs ayının on beşinde eski kunturat hitam bu- Yacuklı, Bunun için | May tarihinden baş. Iamak Üzere, kunturatı yeniledik. Tebil çe. ne ayni bedel üzerinden, yeni 20 liradan. işin de kuralı eski şekle göre yaparak, aynca bonolar tanzim ottiğimizi iddia edi. yor. Bu, asüsudir. Ben geçen sene de kun. turata büsün aylığı peşinen aldığıma dir Hâkime hakaret eden bir hırsız bu suçtan mahküm edildi Osman İsminde bir sabıkeli evvejki (Ogün hırsızlık suçundan adliyeye verilerek, asliye 4 üncü cezsda muhakeme edilmiş, neticede lisbat etmeliydi ki bunda bana terettük | Kendisi benim 27 lira istediğim! ve bununİsuçu sabit olarak 9 ay müddetle hapse mah küm olmuştur. Karür hoşuna gikmiyen cür'etkâr suçlU hâkime karşı bakaretimiz sözler söylemiş ve bu defa da hazkında gubit tutularak, asliye Bunu izah etmek ancak yüz yüze gel- İtmas atarak, 10 tane 20 şer liralık bono yap.|8 inci ceza mahkemesine sevkedilmiştir. pek muhib olan, benden de arşılanan o Talâta ayni hisle telefonda sadrazamdan ve Tevfik Beyden cereyanı | hale dair malüme: alınız!, dedim. Asıl iş âyanda körüklenmiş oldu. Benim tahlif için âyanda isbatı vücud etmekliğime lüzum vardı, Tayin edilen günde, hemen ta'yini ta'kib eden ilk gün- lerden birinde kalktım; ve süklüm bük- Yüm, hâdisenin ilk tezahürlerinden gelen bir ürkme, bir ürperme hissile Fındıklı sarayının âyan dairesine ve orada küçük yaşımâanberi bana pek samimi dost clan neki, İsmail Müştakın odasma gir-| O, ne zaman beni görse, yahud sık sık sarayda odamda vukua gelen ziyaretle- rinde muhabbetinin daima taşkın bür- barlarını verirken o gün beni odasında görünce biraz şaşırmış, ne yapmak, nasıl davranmak lâzım geleceğine karar vere- memiş bir halde kaldı; sanki tehiri müm- kün olmıyacak kâğıdlarını karıştırmakla, oradan oraya koşuşmakla vakit geçirdi. Nihayet içtima salonuna davet edildir bütün âyan - galıba hiç eksik yoktu - hi İzır idiler, 'Tahlif için kürsüye davet edildim, eli- Şu: «Tebrik ederim!» cüm'esi-| oldu, öyle ki haftalarca her iş unutuldu.| me tahlif ibaresini muhtevi kâğıdı verdi- ler. Böyle ahvalds asabıma pek hâkim olurken, galiba matbdatta başlıyan neş- riyattan, telefonda cereyan eden İstiza- hattan bozulmuş sinirlerimle zor ışitilen bir sesle ve bulanık gözlerle tahlif vara kasını okudum; reis nazikâne bir kısa verir ve kira Ücretini alırdım. Bu sene ge- çen yön nazaran Üç ban fazla yapmamı - lenanesini istedi. Ayrıca, vergi borcu da var, dı. Bunu, ben vermiştim. Bu sebeble önü . mwüsdeki yılın kira bedeli oğan 13 bonoya, 8 aded daha ilâve edildi. Yoksa, kira bedelini artırmış değilim. Müddolumemi Necatinin talebile, hâkim Bürhanettin suçludan sormuştur: — Eski bonoları yenllemeye neden lüzum gördünüz? — Bahkere kımdırmak için Zira müddeti eki olan bonaları kırmazlar, Bonoları kır. dırmak isteyişimin sebeb: de, Bulgaristana gilmek Ürere oluşumdur. Mahkeme, müteskiben mubbir Davlâ Miz. rahiyi dinlemiş; David suçlunun kararname hilâfma kirayı yükselimek istediğini, 27 1. raya mutabık kaldıklarını, bundan dolayı cümle ile heyet namına beni tebrik etti. Ben kürsüden inerek sol tarafta son yer- lerden birinde - eskiler buna saffı ni'al derlerdi - oturdum. İşte artık âyan olmuştum; tahlif edil- miş, tebrik olunmuş, yerime geçmiştim. Hünkâr mutmain olabilirdi, başkâtibin'n istikbalini temin etmiş oluyordu. Elbette ben de müsterih olabilirdim. Heyhat!.,. Mukadderata kim hâkim olabilir? Vukuâlın cereyanmı kim idare edebilmek iddiasında bulunabilir?... Ben henüz oturmuş, henüz etrafta ekserisini tanıdığım âyan refiklerime obakmuğa başlamıştım ki karşımda Ferid Paşa ile Hüseyin Hilmi Paşayı gördüm. İkisinin arasında ufak bir mükâleme vardı. Ferid AŞKA INANMAYAN ADAM Ibu işe. Hatta bana ihtiras veriyor. Farze- i delim ki. geç te olsa, ben de bir ihtirasa kapıldım, Arma bir dansöz için değilmiş TERCÜME HALİT FAH !ben bu meselede şahsan göze çarpmak ta istemem; bunun İçin, sırrı muhafaza e- decek emin bir kömsemi sis kendi yeri- EDEN :” RI OZANSOY Yazan: Jorj Delaki akşam baronun kendilerine verdiği mü- saadeden istifade ederek dağıldılar. Esa- sen artık pek fazla hayır ve hasenatçı te bir fikir, cazib bir teşebbüs içinmiş! me vekil tayin edeceğim. Arlık size de kesilmiş olan bir adama hep böyle fazi- Haydi hayırlısı! 2 milyar mı: kabul, Bu, (öyle, heyet ilmi kadar uzun bir hesab is- ayni talebde bulunmama lüzum yoktur letle arkadaşlık etmeğe pek heverli de-! sanırım. Öyle ya. yemine ne hacet! Ge-; Killerdi, bunun İçin bu fırsatı okaçırmı- jtemez. Siz beni tanımıyorsunuz, Mösyö rek siz, gerek mesai arkadaşlarınız ve | yorlardı. | Bernar. Fakat sizi temin ederi ki, dün- İyayı kavrıyan servetim bu kadarcık bir iyi sarsılmaz. Gizlice bazı . gayretleri tahakkuk ettirmeğe de çalışabilirim. Bu İcihetten endişe etmeyin. dedi; | Bernar, tek başına bu dünyadaki ser- vetin yarısına malik olan ve 2 milyardan sanki bir hiçmiş gibi buhseden gözlerini kırpıp yüzünün bir çizgisini adan bükryordü. — Oha ğe yet iyi seçilmiş mühendislerden, lardan, witeahhidlerden, hâsılı lâzım o lan kimselerden mürekkeb bir ekiple bir tetebbü bürosu kurarız değil mi? Esasen adamın, | de, çalişmakta devam edebi-! CA, ga-İsında, iskemlesi beyaz bir kordelâ ile , Teşsam-İmesdud ve sofranm üstünde bir menek-|hiçbir şey belli etmeden! Kendisini Pu- bilhassa imalâtta çalışacak olanlramız bu işde eminim tam bir ketumiyet muhafa- za edersiniz. Pi Bugünün aksamı, baron, Jak'a her 2a-! manki ahbablarla bereber yemek yeme- leri ricasında bulundu. Delikanlı, o zalim gü taigne avenüsündeki ye yağını atman Mon- k salonuna 8- Rozelin'in yerini, gene harohun cari şe demeti İle işaretli olarak muhafaza €- dilmiş görünce müteessir oldu. Yemekten sonra, ahbablar, şimdi her! Gaspar likörler ve yaprak sigaraları getirdikten ve efendisinin emrine mun- tazır bulunduğunu bildirdikten sonra, baron Jak'la yalnız kaldı. Mersi, yavrum. Maamafih nezake- tini takdir ederim. Al bakalım. birkaç siyara da sen. Ve beni beklemeden Baron kadehlere kör doldurdu. — Bu Gaspar merd bir çocuk değil mi ha? Tasavvur eden , bir müddet» tenberi benim için gizli gizli ne takay- yüdlerde bulunuyor.. hep bö halinde | pet'le evlendirmek arzusundayım. — O! sahi, çok Iyi bir yuva teşkil e- derler. Düşünün bunu, azizim Petrof. mekle mümkün olabilirdi. Yalnız bana 'Dıatım. Her ay kendiâine bonolardan birini| Mahkeme, Osmanın hâkime sövdüğünü sabi, görerek kendisini 8 aylık mahkümiyek, le beraber, içiknaen 1 sene 1 ay 15 gün kısaca: İşin sebebi de, şudur: Duvid geçen yıldan ka,İmüddetie hapse, 135 lira para cezasına meh. — Hakkımda bir hülüm vermeden evve! İlan Hi tahel edilmemiş bononun da yeni ,| küm esmiştir. Bir rüşvet davasına nakzen yeniden bakıldı Gainindea bası esnafı haraca bağlamak , tan suçlu komiser muavini Talât, Niyazi ve polis memuru Hüseyin, Kahraman, Zeki ve Kânlinin nakzen görülen duruşmalarına a5, liye 1 inci cezada dün bakilmiş; mahkeme, temyizin bosma kararma ittiba etmiyerek, suçlular hakkındaki $ çer aylık eski mah. küm'yet kararında ısrar etmiştir. Ketmi şehadetten dolayı ayni durada suÇ- lu bulunan esnaftan Ali, Hristo, Mehmed; Laonldo haklarında, ise nakız kararma uyu- tarak, duruşma bu ciheti yeniden karara büğ'umak üzere talik edilmiştir. Paşa ayağa ka'karak söz istedi, ve reis: — Buyurunuz!,. deyince başladı. Uzunca bir hitabe!. Hakkımda beni İtatyib edecek mahiyette birkaç sözden sonra meseleyi hukuki bir zemine koy- du; âyan azalığile mabeyn başkitabetinin Ayni zat üzerinde toplanamıyacağına da ir bir esas meselesi... , Ferid Paşanın bu hitabesi bir mühim ve uzun münakaşanın omukaddemesini iteşkil ediyordu. Cereyan edecek müza- j kerede hazır bulunmağa münasib naza- rile bakmadım. yavaşça yerimden kalka- rak, âyanı müdavelei efkârda serbest bi- rakmak için oradan sıvıştım; saraya dön- düm. AÂyanda ilk ve son günüm bu oldu. Halid Z'ya Uşabugil Baron. neş'eli neş'e! — Şimdiki halde, dedi, mösyö 16 kont, ben büsbütün başka şey düşünüyorum ive sizi de bilhassa bu meseleyi açmak Jiçin alıkoydum. Bunun üzerine, bütün gece baron, bir taraftan armanyak ve korona içkileri ta- darak delikanlıya projelerin: bildirdi ve Bernar'ın getirmiş olduğu O keşifnameyi onunla beraber tetkik etti. Jak ne bir züppe, ne bir bezgin, ne de bir cahildi. Kendisini hisli ve heyecana hazır bir genç tanırlardı. Bu muazzam teşebbüs için de heyecanlanmakta gecik- medi, Mavi Sakal, delikanlınm samimi işti- rakinden memnun ve yaprek sigarasın- dan şetaretle kocaman dumanlar savu - rarâk: Nasıl, müthiş değil mi ha? Diye &eyifleniyordu. Jak, sözüne ilâve ediyordu: İlirsiniz ki kat'i bir m. Aynl zamanda deh» yat.i — O! hani diye hayranlık İçini şet te duyuyorum. — Ha. nasıl? Bu dala ediyor ya. — Söylediğiniz gibi... > İki adam, birbirlerine her zamandın fazla bir muhabbetle bakışıyorlardı. (Arkas var) içinizi altüst