6 Sayfa Bitliste dokumacılık ıslah ediliyor Belediye tarafından getirtilen nümune tezgâhları halk arasında alâka uyandırdı ve yeni tszgâhların arttırılması için teşebbüslere girişildi NE al Nümüne tezgâhlarından biri faaliyet halinde Bitlis (Hususi) — Belediyemizin İkti- Dokuma tezgâhları bir işçi tarafından şad Vekâleti nezdindeki teşebbüsleri s0- mükemmelen idare olunmakta ve bilhas- bunda iptidai bir vaziyete devam eden su teknik kolaylıkları ihuva etmektedir. dokumacılık işleri verimi! ve fenni bir) Bu sayede halk bu tezgâhları şimdi - şekle sokulmuş bulunmaktadır. Bu maksadla şehrimize yedi nümune renmiş bulunmaktadır. tezgâhı ve bu tezgâhların montaj ve iş -! Bu işle uğraşanlar Bitlisin belli başlı letilmasi için de bir teknisyen gönderil- bir sanayi şubesi olan dokumacılığa ka miştir. İktisad Vekâletinin gösterdiği bu yerin- Tezgâhlar be'ediyeye eld iki dükküna de alâkadan dolayı minnet ve şükran kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Halk duymaktadırlar, ye bu işle meşgul olan san'atkârlar bu Marmara yeni usul tezgâhları merak ve alâka ile i Hi mek © Deka Toni Manisada ağaç bayramı atkı, mevsimlik kumaş ve peçete gibi | Manisa (Hususi) — Ağa; bayramı bü- mamulât güzelliği ve mefaneti itibarile| Yük bir törenle kutlulanmıştır. Merasi - takdirle karşılanmaktadır. me vali, mektubou ve kalabalık bir halk Celbolunan bu yedi tezgâhın arttırıl-| kütlesi iştirak etmiştir. İstiklâl iknası için belediye yeniden İktisad Ve -İmüteakib her vatandaş topruğu birer fi- âlet! nezdinde teşebbüslere girişmiştir.!dan dikmişti. mmm asan (€ Sivas muallimleri Hataydan döndüler ) Sıvas, (Hususi) — Şehrimiz ilk okul-! müddet içevisinde yaptıkları bu istifa- darının sömesir tatilinden İstifade et-| desi geziden çok memnun kalmışlar, Ha Mek üzere munilimlerimizden 20 kişilik tayın tarihi ve güzel köşelerinde ilmi bir kafile ilk tedrisat müfettişlerinin ris've tariht tetkiklerde bulunmuşlar ve yaseti altında Hataya gitmişlerdi, Muals' şehrimize zengin intıbalarla avdet et- İlmlerimiz Hatay ve çevresinde kısa bir mişlerdir. Son Postanın tefriki NEZİHE MÜHİTTİN — Ooo doktorcuğum! rı okumaktan o bıkmmyacağınızı daha! yecarh, telâşlı konuşup ağlaşan insan- evvelden vâdediniz yoksa, ların ortasında akşam gökünden inen Bu esnada bir kampana' duyuldu, et-İesmer ve loş havaya bürünen yüzleri - rafta telâşlı ve hareketli sesler oldu.İn! biraz da pardesiilerinin yakası için- Doktor Nihad kolundaki ssate bakarak | de gizliyerek dolaşan doktor Nihadla #trek bir sesle mırıldandı: Server ikinci kampanayı duydukları za- — Galiba birinci kampana! )man hafifce titriyerek sustular. Server birdenbire kızardıktan sonra! Etraftaki telâş ziyadelenmişti. Dok- hemen sarardı ve bu şiddetli heyecan: |tor Nihad, lokomotifinden çıkan hafif girlemek ister gibi yerinden kalktı İduman önündeki karanlığa karışan yol Doktorda onu taklid etti. Genç adam!cu trenini göstererek; a masanm yanında duran valizini eline) — Artık vagona girip almadan evvel yüzünü saklamak ister) -dedi- bi pardeslisünün yakasını kaldırd.| Doktor bu cümleyi sanki yerleşelim beraber den kullanmasını ve İdare etmesini öğ - Bergamada Atatürk yünü büyük merasimle kutlulandı Bergama (Hususi) — 19 Nisan Atatürk igünü kazamızda her yıl olduğu gibi bu İsena de büyük merasimle kutlulanmış - Itır. Merasime askceri bando buşta olmak üzere bütün Kıt'alar, mektebliler ve halk iştirak etmiştir. Tören Atatürkün Bergamaya ilk ayak bastıkları yer olan Spor alanında yapıl - mıştır, Ebedi Şefin burada Üzerine çıkıp a$ keri kıt'alara vazife verdiği tarihi büyük taş töreni müteskib bir arabaya konula- rak Halkevi bahçesine getirilmiş ve bu - rada hazırlanan mevkii mahsusuna rek - zedilmiştir. Müteakiben kaymakam bu mevzu etra- fında bir nutuk söyliyerek hazır bulunan- ları ihtiram resmi için tazime davet et - miştir, Bundan sonra Halkevi başkanı avukat Halik, Halkevi bahçesine alman bu tari- hi taş hakkında heyecanlı bir konuşma yaparak bunun tarihi kıymet ve ehem - miyetini tebarüz ettirmiştir. Törende ha- xr bulunan kş*'aların geçid resminden sonra merasime nihayet verilmiştir. Kaşta bir köylü bir kadına tecavüz etti Kaş (Hususi) — Kazamızın Hacıoğlan köyü elvarında ehemmiyetli bir tecavüz hâdisesi vukubulmuştur. Bir gün sabahtan davarlarını ve sığır- Tarım alıp dağlara otlatmağa götüren Hanife adında namuslu bir köylü ka- İdin, issiz dağlarda işini görüp sürüsünü köye indirirken âni bir tehdiçle karşılaş- muş ve Küsnük mevkiinde önüne tanıdı- ğı köylülerden Ramazan çıkmıştır. Gözlerini kan bürümüş olan Ramazan, i mevkiin ıssızlığından o ve karanlığından İistifadeyi düşünmüş ve kadına teca tmiştir. Ramazan Hanifeyi bıçaklamak istemiş | İfse de bıçsk kadının gömleğini yırtardk' geçmiştir. Bu sırada oralardan geçen Durkadın adında bir çoban hâdiseye (yetişmiştir. Mütecaviz Ramazan tehdid altında Hani: fe ile beraber kaçmıştır. Hidise adliyeye intikal etmiştir. Kubilây ihtifaline bir heyet gönderi'di Bergama (Hususi) — Her sene Mene- mende yapılan Kubilây ihtifaline bu yel | (da kazamızdan büyük bir halk kütlesi iş irak etmiştir. Ayrıca bir heyet de bu ihtifalde bu - Tunmak üzere Meneinene hareket eyle - miş bulunmaktadır. | l Ürgüpta şiddetli fırtına Ürgüp (Hususi) — 14/4/940 gecesi sast 13 de başlıyan şiddetli şimel rüzgârları hemen 24 saat kadar geceli gündüzlü de- İvam etmiş, fırtmanın şiddetinden kaza halki bağ ve bahçelerine gidemediği gibi evlerinden çarşıya dahi inememişlerdir. Bu fırtınadan mezruat fazla zarar gör- müştür. sa yerleşirim -dedi- Yataklı Ovayonda daima yer bulunur. | — Orası öyle amma...ben de yerini igörmek isterdim. Server itiraz etti: mi sırasile yazarım. — Amma hiçbirini ihmal etme - Gene tekrarlıyacağım: Bir daha ümid- sizlik vok hat. — Öyle büyük, cana kıyan hâdise - ler bir defa olur doktor! —Bunu bütün merdlikle ve cesa - retle söylediğine inanıyorum. Eğer in- sanlar her kaybettiklerinin arkasın - dan kendileri de kaybolsalardı dünya yüzlinde insan kalmazdı... Son kampana /kulıklarında uğuldar- ken Server doktor Nihadin boynuna a- tıldı, birbirlerine candan ve içten ge - ir saniye birbirine baktıktan sonra gidiyorlarmış gibi söylemişti. yürüdüler. Server elindeki hafif ve küçük vali- Şimdi sira sıra harekete hazırlan »İzi göstererek: muş irenlerin arasında, yük taşıyan — Ben o kadar hafifim ki nereye ol- len bir dostlukla sarıldıktan sonra genç yolcu daktor Nihadın kollarından kur-|kemmel bir kazanç. yemek yedi mi? İlim bir iztıraba düşecektim. — Yedi efendim. Şimdi de uyuyor.İlah gariblere acıyor. acısile perişan bir balde #ken "Margaret içert girdi. tularak önündeki vagonun merdiven «| lerine atladı. Peronda yalnız kalan doktor Nihad 1 | muştu. «Son Posta» nın tarihi tefrikası: 33 TE) EE ZİNA BAYBA! Yusan: Hasan Adnan GİS “| Muteber bir misafir | Yeşil gözler çapkınlaştı. — Ve saadetimizin başlangıcı. — Gidiyorum Zelihah! Aliaha ısmarla- dık, — Yarını sabırsızlıkla bekliyorum Te- İkin, Güçlükle ayrıldılar. Delikanlı atına bindikten sonra, genç kız düşünceli ve mahzun bir halde a - Baçların arasında kayboldu. O zaman kü- lübenin darı gene çıtırdadı. Ve may - mun gibi bir adam dumun üzerine uzanan dallardan kayürük yere ölladı. Tekin ve arkadaşının yolda karşılaş - tıkları ihtiyar fellâhtı bu. Onun istikbali ve dolayısile i #aadete ermesi yüzde yüz bu adamin lindeydi. Misafirin, yavaş yavaş anlattığı birden kızın alâkasını çekti, Siyasi ahvalden bahseden — Vaziyet günden güne fen ta diyordu Tatarların tuğyanı bir şekil a'dı. Doğrusu ben Mısır ve riyenin istikbalini pek karanlık b rum, Bilirsiniz ki Tatarlar sedlerini ikan sellere benzerler. Bir kere bir m leketin bududunda göründüler mi fm nı yok oldukları yerde durdurulme önlerine gelen araziyi basıp Harzem ve Kıpçak diyarını tarü! 4 jeden mesaibin yarın Suriye ve Mısır İ İsin de gayri kabili ietinab bir e İşekli almıyacağını kim iddia Sonra Suriye ile ayrılmamız da bizim * çin kolay kolay kapanılmaz bir i oldu. Etrafımızda Eyyubilerin intiksmii nı güden bir çok ibtiraslar var, Gerk a kimi Fatihüddin, Habibe Sultanı l Hama Sultan: Mansur ilk fırsatta düşmuanlarımızla birleşerek o akrabaleri — Kotuz ha! Ne saman geldi? nın kanımı ve gene Mısır tahtını taleb # — Henüz şimdi yukarı çıktılar, decekler, Öte tarafta Melik Nasır Merak ve sevinç içinde merdivenleri bir fırsat kolluyor. Bu tehlikeler bizim K tırmandı. Seyfettin Kotuz Tekinin istik-| çin haçlı savaşlarından daha büyük V balini elinde tutan şu meşhur kumandan- | daha süreklidir. Siz ki kıymetli ve teçri” dı. Bu vakitsiz ziyaret sadece bir tes -| bali bir Emirsiniz rica ederim harika düften mi ibaretti, yoksa başka mühim) Sevin, Müşahedelerimde bir hata vE bir amil mi vardı? mı? gi | Emir Alâettin senelerce evvel aski Mi) Kemali gükünetle muhatabını dinle “ğİ sır sultanı Melik Salihin zamanında, mü-| ven Alâeddin, tırnaklarile pos bıyıklâ . İhim vezifelerde bulunarak müfuz ve göh-! —, şaradı: : ret sahibi olmuş değerli bir kumandan | Söyledikleriniz ayni hakikattir, V#İ dı, Onun ölümünden sonra bir müddet İmacven iommnlür bel taki eleri görmek” oğlunun idaresinde çalışmış, fakat Ey -. ten elem duyarlar, yubi hanedanma nihayet veren ihtilâl, e ayl : ve inkilâbiar esnasında ordudan ayrıla “İs ri Kotuz e er < rak Kahire civarındaki vu zengin mali -| irmiş bir insan sevincile elle: kânesine çekilmişti. Oldukça ihtiyarhyan © ve çöken kümandan hemen yedi senede | beri bütün siyasi faaliyetlerden uzak, münzevi bir hayat yaşıyordu, Görüştüğü insanlar da kendisi gibi birkaç emekli ve ihtiyar kölemenden ibaretti. Buna rağ » men o devrin nice meşhur kodamanlarını kirleten ihtiras ve nifak salgınından uzak kalması, halk arasındaki değer va kıy - metini artlırmış, her temiz kalan isim gi- le sm'masına vesile ol- | İ çel x Zeliha köşke döndüğü zaman avluyu kalabalık bulmuştu. Kendi uşaklarından | başka iki yabancı köle ve üç at vardı. Ha- nımını görür görmez şırıtan ihtiyar ve zenci enüğe sordu: — Bir misafir ini geldi Mesrur? — Evet ya seyyide. Yukarıda bir emir var, — Kim bu emir? — Seyfettin Kotuz. İ | “ — İşte bu elemdir ki beni sizinle gö” rüşmeğe ve icabında yardımınızı Jstö * meğe sevketti, Haricde bu kadar tehlik” ler birikirken bir de memleketin dabi ahvalini mütalea edelim. Birden sözünü keserek şüpheli nazâf” larla etrafına baktı. Alâeddin: — Merak etmeyiniz -dedi- bizi dinlemesi ihtimali yoktur. Devam # âiniz. — Size her şeyi açık anlat rum ya Emir! Ülkemizin dahil! 4 bi onun da hür j tmak âekiy0”. Genç kız koşa koşa yukarı çıktığı za MER ERİL SESE — Bu kalabalıkta sizin rahatsız ol -İsesinden sonra Serverin hüzün dolu manızı istemem. Nasd seyahat ettiği -| gözlerini bir vagomun man büyük sofadan babası ile misafirin |de vatanseverleri huzur içinde yaşatacak sesleri geliyordu. kulak kabarttı. Teş- aşımızda çok genç. e j rifata aid bol ilt özlerdi bunlar. Fa-| tecrübesiz bir hükümdar var, Gençi 3 İkat birkaç dakika sonra konuşmalar bir- İden hafifledi ve Zelihanın duyamıyacağı İbir şekil aldı. Genç kız hemen kitab oda- İsma geçti. Bu odanın misafirin bulundu- İ ğu salona açılan kapısında yalnız bir per- de vardı. Perde ile duvar arasındaki kü- çük bir deliğe gözünü uydurdu. İşte Seyfettin Kotuz tam karşısında, pencerenin önünde oturuyordu. Uzun boy lu, zayıf, hafif kumral sakallı bir adamdı bu, Genç kızın aklına tekrar Tekin geldi. göz yaşlarile perdelenen şaşkın bakış- ları arasmdan hareket memurunun ve- da işaretini, karanlığa dalan Jokome - tifin karmızı ve malızun ışığını, ve ku- Taklarında çanlıyan boğuk bir düdük İ penceresinden kendisini selâmlarken gördü. Doktor bükülen dudaklarının ara - mek şartile”! Sonra sana o gücenirim!. sından bir nefes gibi fısıldadı: — Hieran.. Hicranl, i Tümsiyen Dolakar Mihemed be stanander, Gün | arm dünde birim yordu. İskemleye ilişerek tomobilden indi. Acele acele merdiven- leri çıktıktan sonra doğru Hlcranın o - bir kusur olarak almıyorum ya Emir, yeğ rettin Ali biliyorsunuz ki en sevgili Dİ” münecelmin oğlu idi ve ben onu taht geçirmek isteyenlerin ilk safında âöv03” tüm. (Arkas ver) j 4 i f İTİZAR «Aşka inanmıyan adam, isimüi roma nımız bugün konamamıştır. Yarın neşrine devam edilecektir. — Hayır hiç bir şey istemedi. Yal A nız sizi sordu. ğ Doktor Nihadm gözlerinde tatlı bi parlaklık hasıl oldu: wi — Yalnız o kadar mı? — Yalnız bu kadar. i Ayaklarının ucuna basarak kapın? övünden uzaklaştı. g Kendi kapısının önünde paltosu gi hademeye verdikten sonra içeri gr Işik zaten yakıtmıştı. Müsterih ve yüzile masasma mekteb de mekt göz gerdirirken içlerinden bir dasına yürüdü. Kapının önünde henüz | shereniyetli bir dikketle açıp okumi “5 odadan çıkan hastabakıcı ile karşıla - şarek durup sordu — Hastamız nasl? — Çok iyi. bugün tarttık tam (ç kilo almiş. Doktor mes'ud mes'ud güldü. | şa döndüm,,, Demek meselenin bu imiş öyle mi? Eğer bu haberi ğa başladı: Bu Siretten gelen bir mektubâ? Kardeşim azizim Nihad: Telgrafını aldığım zaman vere a yk — Mükemmel!. Bir haftada çok mü-|rız olarak almış olsaydım belki çok 4 4 Doktor sesini yavaşlatarak; — Bir şey istedi mi? Fakat Ben bu (Arkan ver) z a i . N 5, mma imam anm iz a wwe e R.. iliği <i