ven EZİRAATI Zeytin ağaçlarında “Kuruluk, SON POSTA eN ve ANNAN Sayfa 7 Kadın ile erkeğin farkı — (Bir Fransız muharririnin görüşlerin gi ERKEK: KR nl i erabemesasanana saz Zeytin ağaçlarının yer yer karulak getirmesi Marmara çevresile Ak - deniz bölgesindeki bütün zeytinliklerde görülür. Bu da, dallarda iki mevcudiyetinden ileri gelir. Bunların zararını önliyebilmek İçin en tesirli çare, zeytinliklerin fenni bakım ve budamaya tâbi N tutulmasıdır. z ; Yazan : Tarımman la Mebrul miktarda zeytin yetiştiren. kasabalarımızdan biri olan Gemlik ve zeytin- lililerden bir kısmın görünüşü Marmara kıymandaki zeytinci köyler- den birinde oturan ookuyucularımızdan B. Sadık ev adresime yolladığı bir mek- tubunda diyor ki: «— Big köylü olduğumuz için Son Postanın #iraat yazılarını hiç kaçırmayız. Garib bir alışkanlıkla ilk aradığımız sü- tun odur. Sen ne yazacağım elbet bilir- sin amma, bizim zeytinciliği bu yakınlar- da unutmuş gibisin. Meselâ şu «Kuruluk» için ne yapmalı, bunun bir çaresi yok mudur, diye bir şeyler yazsan pek mem-| Bun olacağız.» Sırası geldikçe ve dilim döndüğü ka- dar günün zirai mevzularına temas et- si yollarını belirtmek de kolaylaşır: mek vazifemizdir. Okuyucumuzun sor - masile de «Kuruluk; işte bugünün mev-| kikler göstermiştir ki kuvvetli ve iyi ba- İkamlı ağaçlar kuruluktan daima salim zuu oldu; Zeytin ağaçlarının yer - yer kuruluk getirmesi, Marmara çevresile, Akdeniz bölgesindeki bütün zeytinliklerde görü - Yür, Kurumuş dalların her sene kesiNp temizlenmesine rağmen, ertesi yıl gene başka kurumuş dallara rastlanması hayli can sıkıcı olmakla beraber buna o kadar alışılmıştır ki birçokları kuruluğu zey - tinin tabiati icabı sayarlar. Halbuki dus dururken bir kısım dalların kuruyup git mesi sebebelr olamaz. Kuruluğun da pekâ M bir sebebi vardır: Kuruluk getiren zeytin ağaçlarının bi'hassa ince dallarını yakından tetkik e- lm: derseniz bu dalların bazılarında tabil vakit geçiren bu kurdlar 41 inci gün iyi- ce büyümüş oldukları halde bir köşeye çekilip uykuya dalarlar, Uykulatı on gün sürer. Uyandıklarında her birisi ilk kı - lıklarına, yani dallara ilk girdikleri za - manki şekillerine bürünmüşlerdir. He - wen kabuğu delip dışarı fırlar ve yilina göre yeni bir nesil daha yapmak üzere tekrar dallara hücum ederler. (Kuruluk böcülerinin birincisi ekseriya 2, öteki bir nesil verir.) Zeytin ağaçlarındaki kuruluğun iki böcü yüzünden ileri geldiği ve hususi ha- yatları böylece malüim olunca, mücadele- Bir defa her memlekette yapılan tet - kalmaktadır. Çünkü kuruluk yapan bö- cekler yumurtlamak ve fizerlerinde ba- rınmak için hep bakımsız ve cılız ağaçla- rın dalların aramaktadırlar. Hattâ İtal yalı bir âlim herhangi bir sebeble kırıl - miş ve azıcık suyunu çekmiş dalları ter- cih ettiklerini tesbit etmiştir, Demek olu- yor ki kuruluk böcülerile mücadelede, ilk kedefimiz ağaçların müsaid bir top - rakta bulundurulması, iyi bakım ve fen- ni budamaya mazhar edilmeleri olacak- tar. Şu halde kuruluk böcülerini kıracak iyi bakım şartlarını şöyle bir sıralaya » 1 — Zeytin ağaçları yılın mühim bir va dö mını faaliyette geçirdiklerinden top - rengin yeşilimtraktan esmer karaya döm- kısmını faaliyette geçirdik p ep ve âdeta dallarda bu renk de -/1aK rutubetine büyük ihtiyaçları vardır. öişmesile bir takım lekeler hâsil olduğu") nu, yahud küçücük deliklerden ince ta Onun için yaz aylarında bir su sıkıntısı-| na mahal kalmamak üzere mahsulün top- "lanmasını müteakib diplerinin derince İrübelerim vardır. Belki size müfid olabi- maz, lanır Ustura, yahud jilet olur. bıçakları le lanır değil mi? Yazmiş olduğu yazıyı kurutmak kâğıdı istimal eder, * Erkek Allshe ısmarladık derse bu lâlet eder. Evde bir şey kırılırsa erkek kırılan Bir erkek hiç bir vekit çekiçsiz çivi mıhlamağa kalk» Bir şişeyi açmak ıçin erkek wutlaka bir tirbüşen kuk Yazı yazmak için erkek kâğıd, kalem, mürekkeb kul Bir erkek romanı başından okümağa başlar... fırçanın tersi, hati sokmağa uğraşır. firketeleri, makasın olmadığı takdirde Kadın ise: Çiviyi çekiçsiz de mıhlamağa kalkışır, Ütü, #A iskarpinlerinin Oökçeleri ile çiviyi Kadın şişeyi tirbüşonsuz * açmağa uğraşır. Bunun için uçlarını kullanır, bunlarla muvaffak Şişenin mantarını içine iter... Kadın için mesele şişenin içindekini çıkarmaktır. erkek yalnız taş gayeye erişmektir. için erkek sünger kalkıp gitmiye de- Kadınlar birbirli cak mühim mevzu Bunu stmadan uğraşır... şeyi atar, Kadın bunlarla nasırlarını keser, kurşun kalemleri": yonlar, icabında yemiş bile ayıklar, Maksad onun iin Kalem kullanmakla beraber kadm mektub yazn ık için eline her geçen şeyi istimal eder. Zarfın içini, & Kadın sünger kâğıdını az kullanır, Mektublarını ne « fesi ile kurutmak ister. Olmadığı takdirde sobanın alevi- ne tutar. Hattâ kibrit yakıp kâğıdı kurutmağa bakar... Kadın Allaha mmarladık derse bu yeni yeni Tâkırdıla- ra esas teşkil eder. Kadın romanı okumağa başlamadan evvel sonunu © kur. «Acaba nasıl bitiyor. Merakı romahin mevzuudu öğrenmek merakına galebe çalar... , erinden ayrılacakları sırada konuşa - lar bulurlar, evvel kadın parçaları oyapıştırmağı tanışmayı arzu ediyordum. Bugüne kâ- dar'bir türlü cesaret edemedim. Şimdi sizi karşıdan gördüm. Çekinerek yanını" za şokuldum. Beni Beyoğlu caddesinden yürürken, durduran ve bunları söyliyen kimsenin acaba ne derdi vardı; — Sizi dinliyorum. — Nasil söyliyeyim, Keşfer. — Müşerref oldum. — Bendeniz mütehassısım. Mütehassıs bolluğu devrinde, bir te- ne daha. — Elbise falına bakmak mütehassısı. Anlamamıştım: — Anlıyamadım, ne mütebassısı de- diniz? — Elbise falına bakınak mütehassıs. — Böyle bir ihtisas duymamıştım da:. — Bu hususta epey vukufum ve tec adım Guphi — Bana mi, fakat ben ne el falına, ne laş aktığını görürsünüz. Bu lekeli yerle- rin kabuğu mevsiminde bir bıçak ueile kaldırılırsa altında küçücük kurtların bulunduğu ve sağa sola birçok yollerin açılmış olduğu görülür. Ağaçların en nazik yeri olan kabul İle odun arasındaki bu incecik yollar, dal Jişmesine engel olduğundan, kısa bir za- man sonra kurdun gediklerile malül sımlar kurumaya başlar ve böylece şerenin çokluğuna ve bakımsızlığın cesine göre de kuruluk illeti ağaçta yılıp gider. Ağacın kabuğu altına yerleşerek onu ha- ya - kemiren ve sonunda kurutan Kurtlar; fenedilinde Phlocotribus Scarabecides ve Hylesinus Oleiperda diye anılan iki çei- refi! adlı haşerenin yavrularıdır. Böcü « lerin (Kın kanadlılar) sınıfından olan bu haşereler, kışı zeytin ağaçlarının çatlak- larında, kabuk aralarında ve bilhassa İki dalın birleştiği köşeciklerde geçirirler. Bahar gelince gizlendikleri yerlerden çi- karak, bakımsızlık yüzünden zayıf düş - müş veya kısmen kırılmış dalları ara - mağa başlarlar. Böyle bir dal buldular mı, hemen kabuğunu delerek birçok deh- Mzler açar ve bu dehlizlerin iki yanına yumurtalarını diserler. Her dişi böyle - Hikle 40-60 kadar yumurta bırakır. P yumurtalardan 10-15 gün sonra birer kü- çük kurd çıkar ki yukarıda dalların tet- kiki esnasında görebileceğin #im kurtlar, işte bunlar: gün sağı so'u kemirerek yollar açmakla iyere gıda almasını önliyerek o kuvvetin Bu tasarrufunu mucib olacağından, hem hi izi söyledi - dır. Tar kırk ' bellenmesi ilk yapılacak iştir. Kış yağ - | Kahve falına, ne de iskambil falına ina- murlarını bağrına depolandıtacak şekil- de sürülen zeytinliklerde kökler ldyıkı veçhile besleneceğinden ağaçlar mahsul vermekle yorgun düşüp zayıflamazlar. 3 — Bununla beraber mahsulinü tam ların büyüyüp serpilmesine, beslenip ge-/100 gün sırtında taşıyan zeytin. ağaçları nın toprakta uradık'arı su kadar besle - kı: |necek maddeler de araması tabildir. Bi- naenaleyh her yıl topraktan eksilen mad- dere- delerin yerine gübre vermek suretile ye-! Y' nisinin konulması da ihmal olunmamalır dır. Tecrübeler, her yıl devşirilen mah- İsul ağırlığı kadar koyun gübresi verilmi- yen zeytinliklerin kuvvetten düştüğünü ve böyle kuvvetsiz yerlerde Kalâcik a - Baçların da zayıflayıp kuruluk böcüle « rinin istilâsına uğradığını göstermiştir. 3 — Kuruluk böcüleri Nisandan iti - baren uçuşup yumurtlıyacak da' arama- ğa başladıklarında ağaçların budanma- sını mutlaka bu aydan önce bitirmelidir. Budama esnasında kurumuş kısımların İkâmilen kesilip yıkılmasına dikkat etme- li, fakat bu kadarla bırakmayıp kalan sağlam dal'arı da bol güneş ve hava gö -| recek şekilde onarmalıdır, Usulünde bir budama bir takım lüzumsuz dalların yok n- şerenin beğenmediği bir zindeliği, hem de her yıl çok mahsul almayı temin e - der. 4 — Zeytin mahsulünü devşirirken ©#- (Devamı 9 uncu sayfada) rırım, — Fakât benim fslım olduğu gibi çı- kar, Bunun için sizden para da istiyecek değilim. — Maksadınız. — Maksadım. elbise falına bakmakta- * KI ihtisasima sizin de kani olmahızdır. —117919 — 'Tecrübemi isterseniz sizde yapa m, İsterseniz başkalarında, — Başkalarında daha iyi, — Öyleyse biraz birlikte yürüyelim. “Yanyana yürüyorduk: — Şu zatı gördünüz mü? — Hangi zat? — İste şu önümüzden yürüyen zat. — Gri şapkalı, arkasında lâciverd bir var. a *h kendisi, Malümat vereyim. Kazancı oldukca yerindedir. Fakat karı- sı müsrif. evleneli en aşağı on sene var, On senedir karısına para yetiştirmekten mahvoluyor. Karı da biraz bu adamle s- I4kadar olsa. hiç amina hiç. ha varmıs, ha vokmuş. Adamın kusuru yok değil, biraz içki icer Yanımdaki elbise falcısı tanımadığım, bu insanı ne kadar da vakında tanıyor- du. Fekat bütün bu tafsilât hoşuma git- memieti. Tanımadığım o insan hakkında 'bireok sevler öğrenmek istememiştim ki, — Si» bu zatı yakından tanıyorsunuz değil mi? — Ne münasebet şimdi gördüm. BirjAğız koklamam. Elbiseye bâkarim. 1 !cak. Daha söyliyebilirim, / anlaşılmaz. Yazan: İsme” Hulüs saniye durun istikbaline wid de biraz malâmat vereyim. Bedbahı olacak. — Bedbaht mı olacak? — Evet, karısından ayrılacak, bir başka kadınla evlenecek, yalnız bu nokta biraz meşkük, belki evlenmiyecek amma, Onunla birlikte yaşayacak; yeni “kadın, ayrılacağı karıdan dahâ betet hale koya- — Kâfi; fâkat bütün bunlar elbiseden | — Niçin anlaşılmasın. İhtisasımın sır- rıdır, fakat size söyliyeyim.. kazancı ok dukça yerinde dedim. Çünkü ayakkab- larından belli, ayaklarındaki ayakkab. lar en az on altı liralık. Kazancı az bir adam: tabii bunu alamaz. Karısının müg-' rifliğini en aşağı on senelik evli olma-| sn, karısma para oyetişlirememesini pardesüsünden anladım. Pardesü on se- ne evvel moda idi. Kazancı fazl olduğu- na güre on senedir kendisine bir pardesii yaplıramamasının ş6bebi karısından pa- Ta artmamasıdır. — Peki amma kadının erkekle alâka-| dar olmamasını neveden anladı — Birçok şeyden... Evvelâ şapkadan, | şapkamın haline dikkat etmediniz mi, fır- ça yüzü görmemiş. Kocasile alâkadar bir kadın kocasını kapıya kadar teşy! eder, şapkasını kocasına o verir, Böyle olsay- dı, şapkanın tozumu görecek, fırçalıya- caktı, | — Ya adamın içki içtiğini. ağzını mı kokladım? — Benim böyle şeylerle alâkam yok.! imi yunbağında meze lekeleri gördüm de, — Bedbaht olacak demiştin. — Orası muhakkak, bugün nasılsa evden çıkmış, bir tramvaya binmiş, — Tramvaya mı binmiş, yaya yürü müş olamaz mı? — Olamaz, paltosunda tramvay koltu-. - Bunun izleri pek bariz. 'Tramvayda en ön sıraya oturmuştu ve karşısına sarışın bir kadin gelip durdu. (Sarışın kadın nedense bu adamdan haz. * zetmişti. Daha doğrusu o da elbiselerden benim gibi adam hakkında bir fikir edin- mişti, Baştan çıkarmak arzusuna kapıl. s ğ — Bunları nereden biliyorsun? a — Birkaç şey. adamın iskarpininde, kadın iskarpinile basılmış olduğunu pek © M eden bir iz var. Adamın tramvaya bipe diği sabit olduğuna göre bu tarzda 44 ancak tek kişilik ön sırada oturan ye kimsenin ayağında Humile getirilebilir. — Baştan çıkarmak istedi, fakat bağ tan çıkardı mı? a — Hayır emma, tramvaydan birlikte indiler, ve birlikte bir yere gittiler. Bir müddet orada başbaşa kaldılar, Bunlari da adamın ensesine yapışmış birkaç tel seri saçtan anladım, Siyahtan o boyam | sarı SAÇ. < — Ya karısının saçları ise, — Ne münasebet kocasını düşünmi- yen, ihmal eden kadın, kocasına sarjas cak ta ensesinde saçının telleri kalacak. bu mümkün değil, Hem karısı siyah saçlı — Onu da nereden keşfettin? (Devamı 9 uncu sayfada)