22 Mart SON POSTA Harblerin kazanılmasında hava bombardımanlarının tesirleri olabilir mi ? esenanse sarar anı sa sasammmasammanamana saman rez “Son Posta,, nın ask:ri muhatriri vel İngilterenin en şimalindeki mühim Skapa Flow deniz ve hava üssü- İngiliz hava nezâretinin, yapacağı mu-| kabil taarruz için, tahsisen Syit adas hedef seçmesine bu büyücek adanın bi memiş olması ihtima'i mâni olmamıştır;) belki de az, çok sail olmuştur. Çünkü| Alman uçaklarının Skapa Flow İngiliz) üssüne yaptıkları taarruzda birkaç sivil | Simüştü. İngilizler de ayni çeşid şiddetli | bir mukabelede bulunmak istemişler ve| sivil'erinin tamamile tahliye edildiği malüm olmıyan bir Alman adasındaki deniz ve hava üslerine iyi tertib edilmiş bir hava bombardıman taarruzu yaparak sabaha kadar bomba yağdırmışlar ve bu suretle öçlerini almışlardır. Bu hüdiseden anlıyoruz ki, bir taratın kâsld veya hata eseri olarak hasmın bir kasabasına taarruzu halinde bu hareket, derhal şiddetle mul e görecek ve bu mukabe'ede sivillerin hayata düşünür Mmiyecektir. Bu mukabelenin bir muka- bil karşılık ve bunun bir üçüncü muka- bil taaruzu doğurması ve bu mukabele lerin nihayet sonsuz bir öç alma zinciri teşkil etmeleri, bugün oldokça uslu & Tan ber iki tarafın binlerle rinin bir gün biribirlerinin paz ve ha'kma harabiyet ve ölüm yağ- ek kalkışmaları muhal bir şey de- , Fakat bunlardan ne çıkar?! Eğer şe-| hirler yıkmakla ve sivil halk öldürmekle! harbe nihayet vermek yani son zaferi) azanmak kabil olsa idi İspanya iç har-| binde Madridin, Barselona ve Valensiya, Bın mahalle ve limanları birer harabeye döner ve her bombardımanda yüzlerce balk kurban olurken İspanya komünist bükümeti teslim olmağa bakardı. Halbu- ki biliyoruz ki İspanyol komünist parti #inin idare ettiği doğu İspanya ar ikiye bölünerek parçalandığı ve askeri mağlübiyete uğrıyarak en s0n zafer midini kaybettiği için teslim olmuştur. haller m Gla ağmen hâlâ teslim Polonyanın, mahza şehir ve (siviller şiddetli hava tülrekeların ğrkdiğr e kendini şaşırarak mağlüb olduğun: zannetmek en büyük bir gaflet olur. tekim Polonyada, en çok hava taarruzu. Ba düçar olmasına ve hatlâ açık bir şe- hir bulunmasına rağmen, en ziyade ve şiddetle harbetmiş olan bizzat Varşova. dır. Doğu Avrupanın bu bedbaht, , güzel ve milyonluk mamuresinin ma leleri yanarak yıkılıyor ve hinalarile s0- kaklarında yaralanan veya ölen binlerle insan: ne enkaz altından çıkarıp kurtar. mak ve ne de hattâ gömmek kabil yorken şehirde diri kalanlar hâlâ sp barik Di arından veya pe ebeye devam ediyorlardı. ini hava bombardı-! tesirinden değil, hiçi ve kurtuluş ümidi kal-| Vârşovanın te manlarının ş madığındand Rus - Fin harbinde, Orduru vi helerde harikalar ME CEP» en arkada Fin lerce sivil bunlar Fin ay ve erlerinin ırsun, bilâkis ve daha hızlı üşmeğe teşvik generallerinin ve sinirlerini bozr onları hası intikam hamle. ediyordu. aha büyük rile ç Nitekim bu harbde bir Finliye karşı en az on düşmanın ö'dürülmüş olduğu- Du tahmin yandırılan Bombalar. Ma değil, bildi cüvga maydanında öldüre İzaman sulhe yanaşılır. Yoksa a Mer gösteren tem müşlerdir. Elhasıl Pin - Rus s sinkinin ve diğer Fin şeh dan şiddetle ve devam'ı surette bomba dıman edilmel ği, yal Finlerin tamamile kendi başlarına Kal- mak sebebile, hasımlarının büyük ve e- zici sayı ve malzeme üstünlüklerile ya- rışmanın maddeten İmkânsızlığı mües- sir olmuştur. Pek büyük silâh, malzeme tiyatlarına malik 600.000 kişi- lik bir orduya karşı yalnız 200.000 asker ve pek az malzeme ile tarihin gördüğü ve tanıdığı en parlak, muvaffakiyetli ve şe- refli bir savaşı yapabilmiş olan Finleri ağır şartlarla sulhü kabule sevkeden şey son zaferi elde etmek İçin hiçbir ümid- "eri kalmamış olmasıdır. Son zaferi elde etmek için harberl'r ve ancak bu ümid tamamile kaybolduğu teşekkil etmiş, milli vicdan ve milli benlik sahibi ılmuş milletlerin mahza, şehirli kılıp yıkılması vi sadıkları şehir ve mahalle. tahrib bombalarının atılması teslim olmaları düşünülemez. Bilhassa biribirlerine müsavi ve mi- tevazin kuvvetlerin çarpıştığı mi'letler harbinde nihai zaferin niheyet son zaf0- re olan ümidini kesmiyerek sinirleri” sona kadar hâkim kalan yani harbe sona kadar dayanan tarafa teveccüh edece keyfiyeti geçen Büyük Harbilenberi mü- tesrit olmuştur. O halde yakıcı, yıkıcı ve öldürücü hava bombardımanlarını! bilhassa devamlı olmaları halinde, si! ler deki tesirlerini büsbütün hesa- yalnız ve İnsan sebebile ler ütündeki tesirlerini büsbütün heşeider sarap pia. & Profesör Siegfried&'in konfer Konferenstan Şehrimizde bulunmakta olan Fransız Enstitüsü ve Siyasal Bügiler mektebi profesörlerinden M. Siegiried dün akşam saat 18,15 te Üniversitede (Sanay! inkı- Yâbının zamanımız meseleleri Üzerinde- İki tesirleri) şmevzalu möhim “bir“konfe- | meşhur'Hinti milliyetperver Gandi yir-| muyuz... | İ ba katmamak mümkün olmaz; çünkü ne mali ve iktısadi müesseselerle birlikte, yakılıp yıkılır, halk öldürülür, yollardan geçen ve tarla da çalışan insanlar uçak| makineli tüfek” ateşlerinden (geçirilir, sedler, bendler, yol ve demiryol köprü-! İleri tahrib olunursa elbette mem'eket, İkuvvet kaynakları cihetile zayıflamış 0-| Bunun içindir ki memleketin hava idafaası meselesi, Tüks ve fazla bir ted-| bir addolunmıyacak kadar ehemmiyetli| ve harbin esaslı meselelerinden biri sa-| yılır. | Yalnız hava taarruzlarile nasıl ki gon zaler elde edilmezse, en muvaffakiyetli İbir hava müdafassile de harb kazsmıl;| maz. Iarbin kazanılması, memleketin maddi ve manevi bülün kuvvetlerinin ortaya konmasile en nihayet hasmınki- İlerine daha üstün ve daha dayanıklı ol- maları sayesinde mümkün olur. Onun için bugün yalmız uçak filosu İle ve hattâ ya'nız dönanma ile harbolunmaz ve Y nız bunlarla kazanılmaz. Bir memleke- tin bütün siyasi, içti gi (yeteri son zaferi kazanmak — ferber olmalıdır. Milletin bütün maddi ve manevi kuvvetleri ayaklanmalı Fakat manevi kuvvetlerin yalnız yüksek değil, sağlam ve dayanıklı olmaları da lâzımdır ki geçici darbeler ne kadar ar. ve şiddetli olursa olsunlar onu sona ka» H. K. Erkilet dar sars bir imtıba | rans vermiştir. Bu konferansta Üniversi- | te erkânı, profesörler ve talebelerle bir çok münevver kimseler hazer bulunmuş- tur, Fransız profesörü bugün (İki kı'tâ a- GANDİ SİNEMADA undan bir müddet evveldi. Ka - İL) dinli erkekli bir mecliste Jâf arasında Gandinin ismini söylemiştim. Erkeklerden birkaçı bilhassa kadınlar bu ismi ilk defa duymuş gibi yüzüme bak- şlardı: — Gandiyi tanımaz mısınız? Bir kadın cevab vermişti; — Bir nevi kumaş. r efendim, kumaş değil, meş « zetelerde görmediniz mi? Hani aya- göründe gözlük. zörmed nadınız mı yahu, fkide bir aç- İ gibi siyaset dünya- şahsiyetlerinden birini Bu asırda ayağında ta - s, arkasında yalnız bir ni tanımış Ne garibâi: İstedikleri yapılma man gün'erce yememekte, ısrar eden bir kimseyi tanı Dün bir gazetede okudum: telerinim Londradan ver- dikleri bir habere göre açlık o grevlerile peştemal «Fransız g mi bir lisana duble edilen bir film çe - virmiştir. Mahatma Gandi isminde olan bu film Ibiografik smahiyettedir. Başrolü Gandi bizzat oynamaktadır., Ve işi anladım; | Büyük işler başarmak için ortaya atı lan yalınayak, başıkabak resim çıkartan, |günlerce aç yaşıyan Gandi, kâfı derece de meşhur olamadığını bizzat kend! de © anlamış olacak ki, bu yaştan sonra film çevirmek istemiş. İ Şimdiye kadar, hiç bir evde ismi a « İnilmiyan, hiç bir kadın çantasında reş * İmi bulunmuyan Gandi, bundan böyle hefi tarafta anılacak, resimleri çantalarda, aj bümlerde, duv görülecek, Gandi çorab a olacak, Gandi şap” ka çıkacak, Gandi biçimi gömlek giyile cek. Velhasıl Gandi bir Rober Taylor ha Sİ line gelecek. im bilir belki de ona yüzlerce, bin « lerce kadın i rgün aldığı mektubların sayı aklaşacsik Ve bir yerden bir yere gittiği an halk onu tek bir kere görmek için sokakları dökülecek. Gandiyi bilmez imisiniz? Mm Sözüme, — Bilmeyiz. Diyenler. — Resmini görmediniz mi? Sözüme, — Görmedik. Diyenler, bu sefer: — Gandi. Denilir denilmez: — Biliriz, diyecekler, hiç bilmez oluf © Gandiyi bilmemek kadar ayi ne olabilir kil. # İmal «lwl öd | Bunla biliyo Çayla yaşıyan kadın Londrada ya - şı ekçi olarak ancak bir iki lokma ek - mek yermiş. Günde içtiği çay altmış bardağı geçtiğine göre âsabının bozuk olması icab ederse de kadın gayet sakin hareket eder ve günde 18 sakt çalıştığı halde yorulmazmış. * Hindlilerde gamalı haç Almanların gamalı haçının Hindis- tandaki adı Svastikadır. Bir dinin rem- zi olarak kullanılır. Okuyucularıma Cevablarım Eskişehirde Bay Hakkıya: — Evlenmek istiyorsunuz, hoşunu zenin sütununa bir ilân tecrübeniz de pek az: * Eskişehirde Bay «A. Rs ya: — Elâzğl genç kıza telibsiniz, is Elâzığlı genç kız sarih adresini yol'e maktadır, biraz bekliyeceksiniz. * Beşiktaşta Bay «Z. No a: görüşmeniz pek seyrek olarak ail rasındaki tezad: Avrupa ve. Amerika) mevzula ikinci konferansını verecektir. GÖNÜL İŞLE za gidecek kızı bulamıyorsunuz, Tey« koydurmak yolunu düşünüyorsunuz, henüz 19, «Bu işi biraz tehir edelim, diyorum. terse fotoğrafınızı göndereceksiniz, 6- na akıl değil, hiç olmazsa kendinizi bu şekilde tanıtmış olursunuz, yalnız ması için bu sütunda yaptığım ricaya henüz cevab vermedi, kendisine yol - Janmak üzere bana tevdi edilmiş olan diğer mektublar da elân masamda dur- toplantılarına münhasır. Fakat bu kı- idin 2 “İl rmu idnz? | 1818 senasindski bisikletler 1818 senesinde Fransada bisikletin bir nevi icad edilmişti. Bunlarda ikiş” tekerlek ve oturmak için bir sele, sevk etmk için de gidon mevcuddu. Fakat bugünkü bisikletler gibi pediltlr “hane ket ettirilmezdi. Bisiklete binen ayağile yere vurmak sure bisikleti yürütür dü. * Köpek dişçileri Amerikada köpeklerin dişlerini te- davi eder, dişçiler vardır. Köpekler bu dişilerin bilhassa kö, in yaptırtı— ğı koltuklara bağ ar. Köpekler ağızlarını açmakta. dişlerini göster * mekte güçlük çıkarmazlar, Fakat diyi- nin ağızlarına krpeten sokmalarını gör- miye hiç tahammülleri yoktur. Kerpe- ten ağızlarına yaklaşırken gözlerini ka» parlar, —>— tanıyorsunuz, aklınıza gelen çare bü abladan İstifade etmek, onu konuşma" Yarinıza vasıta yapmak... Fakat çocuğum, aklına gelenin ne kadar çirkin bir şey olduğuna dikkat etmedin mi? Haydi bunu yalnız ben işitmiş olayım. * Kadıköyünde Bayan «A» ya: — Saydığınız ihtimallerin hepsi w; riddir, kararınızı da doğru buluruşi meseleye sizin tarafınızdan kapan, hazarile bakmak lâzım. İkinci ez rat» a intizar ediniz, ileride imkân karsa be'ki size müfid olabilirim, ge de adresinizin bulunmadığını hâtırlâ * yımız, n , * Adapazarında B vermiştim, ma: miş bugünlerde «— Kızı seviyorsunuz, onun da sizi sevdiğini sanıyorsunuz, (akat silesi pek sıkı, kızı yalnız sokağa bırakmıyor, Karabükte Bay İsmaile: j — Hangi genç kızdan bahsediyor, sunuz? İsmini yazmayı unutmuşsi £ Duz, r © zın bir ablası var, evlidir, kocasını dü