1 Mart Bugünkü harbin köy ekonomisine tesirleri (Baştarafı 6 ncı sayfada) gıda ihtiyacı, harb dolayısile birkaç miş. |Ting bu ilhakın gayri kabili içtinab bir gerek m b görekse bitaraf devletle-|li arttığı halde orada da biçok iş kuv keytiyet olduğunda ısrar etti, ve birkaç rin köy ekonomileri, iş kuvvetinin azlıs| vetinin ziraatten ayrılması, İngiltere hü-| gün evvel Avusturya hariciye nazırı Her Zından yavaş yavaş daralmağa başladı *| kümetini ciddi bir takım tedbirler al -| Guido Sehmidti gördüğünü ve ona dob-| lar. ber tarafta zirai mahsullerin kıtlığı İmağa sevketti. Gıda maddelerinin dışa-(ra dobra, Avusturyanın bu keyfiyeti ne | kendini göstermeğe © başladı. bilhassa | ndan gelişindeki güçlüğü nazarı dikkate | Kadar çabuk, ne kadar itidalle kabul e -| Puhtelif cins kasab'ık hayvan gıdasının! a'an İngiliz hükümeti, ekim sahasını ge- derse o derece İyi olacağını söylediğini kıtlığından ötürü, bir çok köylüler, el -| seretecek olan köylülere ikramiyeler bana bildirdi. lerindekt domuzları, koyunları, inekleri | yâğetti, O gün Göringle olan konuşmamızın yok pahusma elden çıkarmak lüzumunu Fransada da, İngiltere ve Almanyaya daha fazlası ve en büyük bir kısmı Ha - bizsettiler. Kanali Bedriye gi ekleyi İl ziranda kendisine vaki olan bir talebim! Eee İreden daha büyük bir ordu bulundurmak an etti e daha bir çok m İ mecburiyetinde kalan Fransa, ziraat a-|, 1 — İngilterenin güya Almanyayı kıs- Mib, Tayemnlar melesi kıtlığını, İngiltereden fazla hisset. Kıvrak bağlamayı işlemek kaziyesinde poağa baylariliğtet. Almanyanin İngiltere aleyhindeki mü - Fransızca «Jöures gazetesi, buna ajd | #345 Şikâyetleri, tindedirler, Paket bir taraftarı karşılıkjı | Yazısında girlları şöylemektedi KL Almanyanın nihaf gayelerinin ne| bastırmadan yürütürlerken, ortasındaki çift çuha terliğini alarâk eğildi, Tayyar ekonomik abluka, diğer yand 'n kemen) *Harb Fransa kö i luğunu bildiren tahriri bir beyanat is-| demisti (bir küçük saharlıktan ikiye ayrılarak İ- zadenin filarsarını kendi elile çıkararali hemen bütü yokliyata | milyonlarca iş kuvvetinin istihsalden ay- e N K | kinci kata bağlanan muhteşem merdi -' delikanlının çıplak ayaklarını birer kere İrılmasını mucib olmuştur. Bu hal, Fran- Her ne kadar Göring dama komuşını- | venden de bir genç kız slayı mmeğe baş öptükten sonra terlikleri giydirdi. Tay « İsanın zirai mahsul istihsalâtı Üzerinde te. Ya ve Hit'erin tasdik İyarzade, sağ koltuğunda Sahba, sol kola SON POSTA Sayt: «Sen Posta» wm tarihi tefrikase 166 BİNBİRDİREK Hitlerle iki sene (Başlarafı 6 ncı sayfada) rihgle uzun bir mülâkatta bulundum, ve bu konuşmada o Avusturya Anschluss'u | (ilhak) meselesi mevzuubahs oldu, Gö -| zaza Reşad Ekrem Delikanlının sağ çıkması imkânsızdı Tayyarzadenin kalbi heyecan ile çarpı -| yordu. Delikanlı, oynayacağı oyunun'run şehbazımız... ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorüu.| ODiyerek delikanlının sağ kolundan Burası eğer hakikaten bir batakhane ise, tuttu, yanındaki cariyelerden birine det Tayyarzadenin diri olarak çıkması im - — Gülbeşeker,.. Kız çabuk Tayyarzas kânsızdı. Fakat bu heyecanı, mermer W ş,de efendimizin terlikl ver lığın ortasında, birdenbire, ufak bir çığ” Dedi. Gevherli Esma hanım Sultanın (ık koparacak kadar arttı: Arnavudlar, baş kafası olan bu Gürcü kızı, Gülbeşe uşaklar, kendisini, âdeta ayaklarını yere ker cariyenin elinden sırma işlemeli bin ct ola — Buyurun Tayyarzademiz... Buyurun yi Buyu « HİMİZ. 44 arka, Ho - ler, ka - i beslemek için dışa- n külüyetli miktarda £ ved i e Ben Göringden: anda ve € mısır, &rpa, y a buna benzer'diğer yiye - cek mağ hal etmek mecburive - rdar gemilerin aske iş olmaları, bu gibi madde- lerin stokunu aksatmaktadır. tahsis edilm veya kabulüne | lamıştı; en öndeki bir âfet idi: Biz şimdi şöyle bir tezad'ı karşısındayız: Bir taraf i ustralya, Kanada, cenubi Amerikada zire! mah « sülâtın fazlalığından ötürü geniş bır 3i- rai buhran küm sürerken, diğer birçok hh bir k hüküm sürmel Nu Bir taraftan zira! i nlarca insanın iai rak seferber hale geti diğer ta - ra'lan abluka harbinin bi şiddetile devam etmesi neticesi olarak, Avrupanın muhtelif memleketlerinde husule zirai mahsul noksanlığından doğma buh- rânı memleketler üzerinde kısaca tetkik edelim. Almanya, daha harb başlamadan önce birçok gıda maddelerini vesikaya bağla- miştı. Senelerdenberi harbe hazırlarnımak- ta olan Almanya, elde mevcud bütün vizini nayii için gereken iptidai alâtta çalışan ndan ayrıla- gelen ba maddelerin tedarikine tahsis etmek mec- etinde kaldığından, gıda maddele- ri ithalini asgari bir hududa Harb başladı şonra bü V iğsi 4 bütün fonalaştı. Çünkü, ortüya yeni yeni amiller çıktı Zirag n ve silâh altına alınan milyonlarca Almanın yeri doldurulamadı. Bu surele dahildeki zi - rai istihsalât da azaldı. Diğer tarattan, İngilterenin tatbik ettiği abluka sistemi, Almanyaya dışarıdan herhangi bir şey haline de imkân ve ektedir Bu pe retle zaten bozuk ulan Almanya köy ekonomisi, büsbütün berbad bir hale gel- di. Almanya bu darlığa karşı şu tedbir - lerle karşı durmağa Şalışmaktadır: Tak- ziban İl5 müyon Palonya esiri, ziraat te çalıştırıldığı gibi, askerlik çağına gel miş Polonyalı Ençler zirant sahasında mecburi çalışmıya tâbi tutulmaktadır. Bundan başka Almanya; Macaristan, Yugoslavya ve bilhama Sovyetler Birli - inden, makine “ve endüstri mahsulâtı karşılığı olarak birçok yda maddesi it - haline Muvaffak olmaktadır. So, yn - yet « Almanya ekonomik. irrle Sa çıkarmıştır. Normal şeraitte bile bütün e ad. delerini dışarıdan ithal eden İngilterenin Şunu bilmeliyiz kan iddiasından çok ME insanların «ha'iskanalıktan noksan ta yaflarını terbiye, Kültür, telkin tamam, | lar. Kan itibarile yüzde yirmi 'Türk ve, ya Rus olan bir varlığın yüzde teke noksanını muhitten alacağı ve vicdanın. da kökleştireceği ihtisaslar, akideler, iti. yadlar, duygular, âdetler doldururlar Şimdi, esasen hay'i noksan olan bu ha Msiyeti, içine yabancı kanlar katiştır - mak suretile daha aşağı derecelere indir meğe çalışmanın neresinde bir sumluks dddia olunabilir? İşte ben, alenen işlenen bu cinayetin de cezasız kalmış bir mürtekibiyim. İnsanların; muhitin, âdat ve an'ane - lerin görülmez iplerile bağlanmış birer kukla olduklarını ve bir hayven İnsiya - kile hisse ve mideye göre hareket ihti - yacında da bulunduklarını unvtarak Ro manyalı bir kızla evlendim. Artık zey - bek havasından zevk almağa, tarhana çorbasından telezzüze veda ediyordum. Havuçlu arpa çorbasile Moldavan hora- sma da alışkın değildim. - İşn bu basit taraflarını geçsem dahi vatan, millet, eğ «ma - rmiş, ve ziraat mahsulâtı der- başlamıştır.» Fransa hükümeti buna bir çare bul « İ mak için, derhal kolonilerden yüz binler. İce ziraat amelesi getirmek lüzumunu hihssetmiştir. Bugün Fransada, ziraat ve sanayide çalışmakta olan renkli amele İ işlerile meşgul olmak üzere hususi büro kurulmuş bulunuyor, Birer süt memleketi sayılan, Holâinda, içre, Danimarka gibi ziraat memle - eri, hayvan gıdasının kıtlığından do- 'ayı birçok koyun ve inekleri mevsimsiz olarak kesmek Tüzumunu hissetmişlerdir. cü Danimarkada 1939 yılında kesilen kasablık hayvanların miktarı, 1990 yılına nazaran 2,5 misli artmıştır. Köylünün is- tihsal masrafları (yani hayvanları geçin- dirmek, petrol vesaire) fevkalâde artlığı için Danimarkanın köy ekanomisi çok a- #ır günler geşirmektedir. İsviçre de ayni vaziyettedir. Orada da hayvan yiyeceğinin fevka'âde pahalrlaş- zoası dolayısile köylüler. bütün ittihaz e dilen rağmen, ellerindeki hay- vanları salılığa çıkarmağa veya” kes. mışlardır. Holânda, Belçika gibi, nüfuslarına gö- re büyük bir ordu bulundurmak mecbü- riyetinde kalan mem'eketlerin köy eko- omisi daha berbad bir haldedir. Bu İmemleketie hayvanlara aid yiyeceklerin büyük bir kısmını dışarıdan getirmek z0- İrundadırlar. Halbuki ekonomik harbin 6 Janca 'şiddetile devam etmesi bunların bütün alâtım kesmiş ve memleketin köy ekonomisini âdeta &elce uğratmıştır. İts e veğe basi İki yangın başlangıcı Dün şehrimizde iki yangın vak'ası olmuş. itfaiyenin vaktinde müdahale- İsile tevessü etmeden söndürülmüştür. İNişi aşında Meşrutiyet caddesinde 93 numaralı Bediaya aid evden yangın çık da itfaiye tarafından derhei bastırılmıştır. Diğer yangın da Fatihte olmuştur, Vefa sokağında 49 numaralı maran- goz Mustafaya aid ahşab evden yan - gın çıkmış ve bağdadiyeleri kısmen yandıktam sonra itfaiye tarafından sön dürülrüştür. Yangma kiracı Fıtnatın tedbirsiz - liği sebeb olduğundan hakkında (bu noktadan takibata başlanmıştır. lence, içki, hayat bahislerinde karımın benim gibi düşünmesine, benim karım gibi duymasma imkân yoktu. maklan hicab duyarım. İllet telâkkileri bahsinde, başımın sikletini zoman za - man dört tona kadar çıkarmama rağ - men, Bafakanlar içinde boğulmak teh - Jikesi geçirdiğim günler az olmamıştır. Fakat cinayetimin cezasını karımın koy- undan zampara çıkarmak suretile çek. miş değilim; beni manen idam eden şey, €vlenişime rağmen, bir yuva kurama - mak ve bu yuvanın samimi vefakârlığı- na dayanamamak olmuştur. Zaten inti - harımın belli, başlı sebebi de budur. Bay müddelumumi!, Servetimin kaybolduğunu & herkesten .rinin ilk haftasında onunla birlikte şar. ğl: noktai nazarlar ifade etmeğe ama- joe idise de, böyle bir tahrir! cevaba as- İla nail olmadığımı söylemek lüzumsuz - ,dur. İ Göring bu sefer, Temmuzda yaptığı gibi, tekrar Hitlere danışacağını, Birineiteş - ki Prusyada Romentende geyik avına çı- karsam, bana İstediğim cevabı verebile - ceğini söyliyerek yasağı aavdı. Bu da - yeti memmuniyetle kabul ettim, Göring her zaman o'duğu gibi, çok! dobra ve arada sırada kavgacı bir hal al- mıstı, Bununla beraber konuşmalarımızın çoğu, her iki tarafın da gi iği tam acıkhığa, dobralığa rağmen, hiç bir za - wan dostane şeklini betmiş değildi. Hor iki taraf ta ayni şekilde hareket et- msi, O, Hitleri ve Ribbentropu | ekseriya i hiddet ve şiddet hislerile #ten daha az malüldü ve son daki - kaya kadar da onun İngiltere ile halimde yaşamak hususundaki şahsf ar- zularımın samimiliğine inanmak tema - İyi G ns ng bu sulh meselesi üzerinde 1s - urdu. Norenbergöe İngil -| İtere, Almanya ile tesriki mesaiyi reddey- İlediği takdirde, Almanyanın, bu impara- İlorluğu yıkmak için icab eden her şeyi yapmaktan başka bir işi ka'mıyacağını ayni zamanda, ilâve etti, Bu vesile ile de Rayhın İngiliz - Alman! bahri anlaşmasını tasdika mecbur olması ihtimalinden bahsetti. Göring bana bu İşi açan İlk Alman şahsiyeti olmuştu. O zaman, ve tekrar birkaç ay sonra da, | ona böyle hir hareketin, bir adımın bir kere daha Almanyanın İngiltere ile harb etmesi neticesine varacağını bildirdim. Göring bunun böyle olabileceğini esef- le kabul ve tasdik etti, ve bu anlaşma meselesinde Hitlerin, kendi tavsiyesi hi- lâfma ısrarda bulunduğunu kattı. Baron fon Nöyrat da, bir keresinde ba- na ayni şeyleri söylemişti. Her ikisinin de iddiaları, kanaatleri şu idi ki Hitler İngiliz - Alman bahri anlaşmasını, nihat pazarlıkta son koz o'arak oynamalıydı. Bu işde her ikisi de Hitlerden daha na - muslu idiler, Zira, Göringin sözlreinden anladığıma göre sanıyorum ki bu mua - İla ince örgüler halinde ve bay İdirir» idi. Bu kız, İsinda da, biri birinden giizel sekiz cari- Henüz yirmisinde var yoktu; fidan boylu bir kızdı; Derisi zeyluniye ça'an koyu bir fildişi renginde idi, Parmakla -! rı inci işlemeli beyaz saten bir terliğin içinde kalmış olan ayakları, delikanlı a-| yağı gibi, etsiz ve ince uzun, basamak -| lardan birer ceylân hafifliği ile kayıyor- du. Ayak bilekleri ince, bacakları ve kal- çaları balık etinde, göğsü toplu ve tiki dı. Yüzü, eski Yunan heykeltraşı Pra sitel'in kıza benzeyen Apollon'larını an- dırıyordu. Biraz ileriye doğru sarkık alt dudağında, ağdalı bir bal cilâsi vardı.| Saçları anber renginde idi, Yüzden fa Imüştü, Ker atkısında, bir saç altmı ba Örg uçlarına da bir inci püskül takılmıştı. Saçının bir kenarında da bit deme: mü- cevher çiçek yerleştiri İnciden goncalar, yakultan bir gül, elmastan bir yasemin, safirden bir fulya. devrim dev rim kirpiklerle oyalanmış gözleri, fettan ın bakışlı idi. | «Ağaçtaki baykuşa baksa, ayağına in- ahba ka'fa id Arka- ye geliyordu. Sahba kalfa, merdivenin son basama-| ğında durdu. Gözleri Tayyarğadenin yü- zünden ayrılmıyordu. Delikanlı şaşır - mıştı, Bir an hatırına Midilli geldi. Ço - cuğun tarifine göre, bu güzel kız, Sahba' kalfa olacaktı, Merdiven başında, kapi-| cılar bir kenara çekildi. Tayyarzade ne| yapacağını bilemedi, etrafına bakınırken Sahba ka'fanın sesi işitildi, kızın sesi İ titrek, perişandı: mmm — cak şu neticeye varabilirim ki, Hitler, bu muahedenin hükümlerine, işine yara -| dığı, geldiği müddetçe uymak fikrinden| başka asla bir niyet te taşımış deği'dir.! Muazzam derecede kuvvetli askeri me-| kanizmasını yeniden yaratırken, yeni baştan bir bahriye kurmak Hitler için pek güçtü, hattâ maddeten imkânsızdı bi- le. Orun için Hitlerin İngiltere ile yap- tığı bahri anlaşmanın yegâne gâye ve maksadı, merkezi Avrupadaki plânları - nın tahakkukuna ve muvaffakiyetle ha- şarısına kadar İngiliz muhalefetini zayıf- latmak, önlemekti. Ondan sonra da sıra İngiltere impa - tuğunda Gülbeşeker ile, merdiveni çık» mağa büşlarken, Arnavud Kapıcılardan biri: — More T. bize tütün bahşiş... Dedi. Tayyarzade Satıba kalbayu bak» tı, Sahba, tatlı bir tebessüm ie; znayud kölelerinizdir Tayyarzas yarzade efendim. more Bâvudun âvucuna bir altın biraktı, — Bre elendi hak berekât versin... sir dim?. Diye sordu. Tayyarzadenin gözleri kam şısında, Sahba kalfanın gözleri bakma « ğa tahammül edemedi. Kız gözlerini yumdu ve mırıldandı; — Ah elendim.. Hayli zamandır ha » Yalinle eğlenirken elhamdülillâh bugü sizi görmek nasib oldu. Dedi ve Gürcü k gümüş gibi iki d Kız: — Ne € nın gözlerinden, a yaş yuvarlandı. ki şehbazımı elimden ala var... Diye ilâve etti. Tayyarsade yutkun « du, cevab veremedi, Merdivenin sağ kolundan, basamak « ları gene ağır ağır çıktılar. Tayyarzade, Fazlipaşa sarayının, dillerde destan ol - mağa lâyık bir ihtişamda olduğuna, bu- rada, belki de ömründe göremiyeceği şeylerle karşılaşacağına, ceviz merdi - venden ve istikbal merasiminden anla « ynşlü, Fazlı paşa sarayının ceviz merdiveni» nin ikinci kata çıkan iki kolu, gül ağacın- dan bir kapının önünde bitiyordu. Bu ka. pı, on yedinci asır Türk kakmacılığının bir nefizesi idi, İki büyük kanadının üş- tünde bulunan üçer levha üzerine, gümüş ve sedel ile cidden nefis nakışlar yapıl - mıştı, Çinimaçin kulübeleri, şemsiyeli ve jpalınlı kadın'ar, tavus kuşları, kasımpa- tıları ve leylekler... Merdivendeki ayak sesleri işitilmiş © lacak idi ki, son basamağı çıkar çıkınaz, kapının kanadları, ardına kadar açıldı. Tayyarzade, kapının çerçevesi içinde gö- rünen manzaraya hayran oldu. Sahba bhedeyi keenlemyekün addetmek kaziyesiİratorluğuna gelecekti. Bugün bundan)|kalfa: esasen Hitlerin kafasında vardı, ve son- raları elde ettiğim tecrübelerden de, an- Son Posta,, nın tefrikası : 39 Sihirli göz konuşuyor! başka bir netice çıkarmak imkânsızdır. 1. Ha, i ,evvel ve herkesten ziyade karımdan sek lamak mecburiyetini duyduğum gün, & İsasen ölmüştüm. Artık bir kadavra ha - müteharriktim. Evin masrafı bir santim bile eksilme-! miş, hayat tarzımızda zerre kadar deği) şiklik husule gelmemişti. Fakat suyu kesilen değirmen, son ta? yiklerin tesiri altında, kaç defa dönebi - lir? Günün birinde, kaynanamın sivri gözlerinden kurtularak, başbaşa kaldi - ğımız zaman Maryoraya her geyi anlat. mak ve onun vefalı kucağında hummalı başıma bir mesned bulmak (lüzumunu hissettim. — Maryora; dedim, sana acı bir ha - kikâtten bahsetmek isterim. $ Başını yastıktan kaldırarak sordu: — Ne var Hulki?. Onun telâşlı hayretleri ve mütemadi Size hayatımın bütün safhalarını aç -İlinde yaşıyordum; bir Somnambol gibi/istizahları içinde, göğsüne kapanarak, uzun uzun ağ'adıktan sonra vaziyeti i .İ zah ettim: — Maryora!. Ben iflâs ettim!, Artık! zengin değilim!. Karım, karyoladan atlıyarak bağırdı: — Ne dedin?, İflâs mı? — Evet!. — Şimdi?. — Son ümidim sendedir. Bir müddet mazraflarımızı kısarak orta halli bir a - ile gibi geçindikten sonra elimizdeki mü cevheratı paraya tahvil suretile yeniden işe girişiriz. İnsan düştüğü yerden kol- karmış. — Buyur civanım! (Arkası var) Karım; tekrar karyolaya çıkarak: — Bunu yarın düşünürüz Hulki; de di; şimdi uyuyalım. Ve göz'erini yumdu. Benim varlığımı altüst eden muazzam hâdise; onün düye gusuna zerre kadar müessir olamamış - tı, in Ertesi; daha ertesi; daha ertesi günler karımın tek sua'ine muhatab olmadım, Maryora, ortada hiçbir şey yokmuş veya kendisi hâdiseden bihabermiş gibi hare ket ediyor ve bana karşı o muamelesini değiştirmiyordu. ği Mewnundum bay müddeiumumi; mem, nubdum.. demek ki karun, beni serve « lim için sevmiyordu. Öyle olsaydı bana karşı muamelesinde az çok değişiklik hu sule gelecekti. ğ Aradan bir hafta, tam bir halta geç ti. Küçük bir matlubumu tahsil için bir yere gitmiş, geceyi orada geçirdikten ve işimi bitirdikten sonra avdet etmiş « tim. Yorgun, argın evime gittim, Ve şu iki satırlık mektubla karşılaş - tam: «Hulki! (Arkası var)