18 Şubat emu” “Son Posta, nm Hikâyesi “ummumısns (Bir günde 500 bi nliralık) ** At elbisesi Çeviren : Nimet Mustafa #WEEWx EN Eldive ve k ei N almak için girdiği mağazadaki “yafetli bir çift nazarı dikkatimi mp. Erkek altmışlık vardı, saçları yazdı. Traşı itinah idi. Üzerindeki ber, ,> Kendine yakışmamakla bera 8 elinge Kumaştan olduğu, ve usta ter Yong, © Sıktığı yek mazarda belli olu- yen Yüzünde solmuş bir güzel - Püyong Ke ufak tefek birkaç iz görü -) boy Yaşına hiç uymıyacak şekilde de, gi larının tuvaleti de bir tu- izleri © Biydiği robun zengin garni - p olpen büsbütün gülünç yapıyordu. Yapeyo Şamlar eldivenlere bakar gibi diklary., fat bep onları gözlüyor, ne al-| dyardu. Be sipariş ettiklerine dikket &- eğ İçin bir at elbisesi ısmarlıya - Hind, ye, 24 kadının her halinden öm - ii) ir kere bile ata binmemiş olduğu ard e At elbisesini ne yapacak * ie meşgul olan terzi sordu: aa, dan Ymazen at roblarımı mu ter- Ce, <E yoksa külot mu? Svabı erkek verdi: değigi dam şimdiye kadar ata binmiş olay de Yeni binecek, usun bir amezon| ai, “ha iyi, Mor kumaşı da tercih ede-| bi top kumaşlar arasından bir ta ğ » beğendiler. Kadin ölçü vermek 0- Mz Sari aynalı odaya girdi. Eldiven- <a, Bösteren yavaşça fısıldadı: Ek inladınız ya, yeni zengine, tie, Fmltıyı duymamıştı. Fakat kem-| i Dm bahsedildiğini hissetmişti. Ba-| eoğru adım attı, Onlar hakkında fikir ten bir bahane ile uzaklaşmıştı: Pele Adam size sonradan görmeler ol- UMUZU söyledi değil mi? — Estağfımulah tem, Ss N Hayır, hayır, ben gayet iyi hisset Çünkü bu ilk defa vaki olmuyor kil Usluştum. Onun söylemek ihtıyacı| darı, geriç ve güzel bir karısı | » VE Olun arzularını yerine getire-| ne büyük bir iti - sene yoksuzluğun her ir üm. Tam yirmi sene bana buy olü gelmiyen servete doğru koş - akat ben servete koştukçu servet kaçtı, Fakat günün birinde nasl iztırabları benim iztırablarım dik Ei Bir şapka beğenirdi, aiamaz- Mami küçük elmas hoşuna giderdi, ala- hind ik. Pazar günleri Bolonya ora * taa 4,722 Yürürken, at üstündeki ama-! nlara bakardık. Karım sa- © vakit biğ de zengin olacağız»,| İda «biz de zengin olsaydık, derdi. " olduk; amma çok geç. İkimiz | Onla latrıştık. Geşen günler geti | Am, * Beri getirmek mümkün olmaz ki.| 4 Pa karımı aldatmak istiyorum. Kay- m) güzelliği, güzellik enstitüsünde ye- Miz, O halde Bu bahsi bırakarak kendi- #e,, Eelelim şekerim. Seven kadın her ie ke akledirdir derler. Bunu sana ben © isba Duyaz t edeceğim. Bu garib ve, açık ko sol m, çirkin münasebetimiz artık u - rmiyecektir. Bugünden ilibaren Mağa çalışacağım... adidenin boynuna atıldım. ? hükme erken gel; Eşref Şenerin ali dinliyelim. ile evden ayrılırken süzgÜN » âlt kapaklarının kaidelerini süz Anlaş şeklindek morluklarla, büsbi- i Ban gi La Ni zelleşmişti... * ” © Sizi dinliyoruz Bay Eşret Şener! de kaldıktı7.. e yaryoraya dönecektiniz!. «© Ben dünmüyecektim a canım; radyo dönecekkiz — Evet ey, Evet; radyo sözlerine şöyle devsm Ez ni baştan elde edeceğini söylüyorum. Yirmi senedenberi hayalinde yaşatıp bir türlü almadığı son moda kadın olacağı- na onu inandırıyorum. Her şeyi, eskiden| arzu ettiği ve fakat yapamadığım her şe- yi yapıyorum. Karım gençken, gördüğü, beğendiği modelleri gazetelerden keser- di. Hiç biri yapılmamıştı. Bu modelleri dolabında buldum. Ve en meşhur bir ter- ride hepsini diktirdim. Bunların içinde ne modeller var. Terriler bile gördükleri zaman şaşırdılar. Meselâ 1880 senesinde kibar bir kadınm kışlık sokak elbisesi, 1993 de gene kibar bir kadının yazlık ro- bu. Karısının ölçüsü alınmıştı. Odadan çıkmış bine doğru yürüyordu. Erkek sus- &u. Kadın yanımıza geldiği zaman: — Seni burada beklerken, mösyö ba-| na arkadaşlık etti, şimdi kasaya gidip peyini vereyim. Kadınla kalmıştık. — Beni bu kıyafette gülünç buluyor - sunuz değil mi? — Estağfurullah... — Yok hakikat böyle. Tuvaletim, gi- yinişim yaşıma göre gayri tabii, Bunu biliyirum. "kat ne yapayım. Kocam İç n saadeti için katlanıyarum. Genç ok duğum zaman kocam beni istediğim tarz -İda, istediği tarzda giydirebilseydi, ne bü- yük sevinç duyacaktı. İstediğim, istedi- ıda giydiremediği için ne kadar 17- tırab çekti. Gençtim, düşüne: Au yüzden fkide bir kocamın fakirliğ üzüne vururdum. Benim evvelden tediklerimi kocam şimdi yapıyor, yüzden mes'uddur. Geç kaldığımız: bu yaşta böyle şeyler yapılamıyacağını söy- İesem, omun sââdetini mahvederim, Ne çıkar, e mer'wd olsun da ben biraz gü- Vinç olayım. Kocasi kasadan 4Bnmüştü. Beni se « Kol kola yürüyorlardı. Er - kek kadma bir şey söyledi. Yavaş söy - Tüyordu #mma arkaları sıra yürüdüğüm! n duydum. — Mösyörle epey konuştuk, diyordu, beni senin baban zannetti, Kültür işleri: Lise müdürleri bugün toplanıyorlar Bugün öğleden sonra İstanbul Kız Li- sesinde bütün lise müdürleri İstanbul Maarif Müdürü Tevfik Kutun başkanlı- ğında mühim bir toplantı yapacaklardır. Bu toplantıda Maarif Müdürü Vekâle- tin bütün liseler hakkında gönderdiği barı yeni talimat hakkında müdürlere (-| rdum. | V dılar. zahat verecek, tedrisetta vahdetin temin | edilmesi hususunda müdürlerin noktal nazarlarımı tesbit edecektir. | ; | fhrac işlerine müessir olan bu vatiyetin ,| süratle bertaraf edilmesini istemişlerdir. İsü civarından geçerken, aksi istikamet- SON POSTA Posta» nın tarihi tefrikası: 142 : ) ihracat yapıldı Dün muhtelif memleketlere 500 bin Hralık ihracat yapılmıştır. Bu arada Bel- şikaya 000 ton arpa gönderilmiş, İtalya- ya 150 ton fasulya, 6775 çift torik, 100 bin kilo kepek ve fazla miktarda yumurta, Dohudi, kumu, koyun, keçi ve oğlak deri. leri, afyon ve acı çekirdek sevkedilmiştir. Fransa için tütün, koza, Misira taze meyva, Filistine elma, kestane ve torik satılmıştır. Bu meyanda Almanyaya da eski taah- büdlere karşılık olarak 150 bin liralık ve 110 bin kiloluk tütün ihrac edilmiş, bir miktar prinayağı ve erik satılmıştır. Bir Japon vapurile ithalât eşyam geldi Dün limanımıza Japon bandıralı Ha- kodate Maru vapurile mühim miktarda pamuklu mensucat, porselen, bisiklet aksamı ve karabiber gelmiştir. Fındık ihracatında müşxülât çıktı İhrac emtialarımızın ihraç kiymetle rinin birlikle tarafından tesbit ve ihra- satın bu kıymetlerin dununda olmaması lâzım gelmektedir. Ayın 11 inde Giresun- da bir fındık ihraç birliği kurulmuş ve şehrimizde de bir fındık komitesi faali- yete geçmiş olmasından dolayı diş piya- salara gönderilecek malların birlik tara- fından vize edilmesi zaruridir. Halbuki birlik teşkilâtını bu dereceye getireme- miş ve bunun neticesi olarak ayın 11 im- den evvel gstilan fındıkların ihracı sra-| sında bazı müşküller çıkmıştır. Bugün limandan hareket edecek bir Çamaşır — Vallah Tayyarzadem.. benden sana nasihat kendini gözet... Hüseyin Efen - diden akçe ve kese almak için seni de kal dırırlar derim ben... Tayyarzade gülümsedi: — Dede amca benim gibi fakir çocuğu kaçırmazlar korkma... Hüseyin Efendi maldar adamdır amma, çubuktarı Tay - yarzade için kese feda etmez... dedi. O sırada kahvehanenin kapısında bir çocuk belirmişti. On beş, on altısında 6s- mer bir çocuktu: Başında kırmızı keçe - külâh, külâhında oyalı bir çember, sır - tında mor bir mintan, belinde kırmızı yün kuşek, ayağında beyaz çuhadan kı-| sa bir diz şalvarı vardı, bacakları ve a -| İyakları çıplaktı. Bu çocuk Midi id Sehbâ kalfanın bu küçük aşk ulağı ü - çüncü defadır ki Tayyarzadeye geliy du. İnce yapısı ile kahveye ok gibi dai Tayyarzadenin elini öptü, sonra, Osman Dede ile o civarda bulunan nin daha elini öpti Kemani de Tayyarsadeye: — Bu güzel oğlancık kim: sordu. ir? diye Bİ BATAKMNA NBİRDİREK. SESİ, bohçası — Benim kimsem yoktur. li güzel ablam bakar... — Sehbi kalfa mu?. — Sehbâ kalfa... — Seni ben alsam yanıma, gelir mi - sin?.. Çocuk gene cevab vermedi ve gülüm- sedi, — Gelmem Tayyarzade ağacığı — Neden be Midili?... Ben Sehbâ ablamı çek severim... Midilli, Sehbâ kalfa çok güzel mb e Bana dir?. — Çok güzeldir. — Bu gece bizde kahır mısın Miğil, Yarın sabah bayram namazına götüreyim seni.. sana bayramlık yemeni, mintan, çevre alayım... - Kalırım ağacığım.. ben bugün sana zaten yatıya geldim idi... - Ya?ı,.. Güzel ablam name düzmedi bü 56 fer... Var git Tayyarzademe, bayram gün nü bizim sarayın önünden geçsin. onuM . de fanın yüzünü he za » vapurla ihrac edilecek tiç parti fındık| gönderilememektedir. Alâkararlar dü muhtelif makamlara müracaat ederek Tayyarzade, Sehbâ adındaki bir ka - dından kendisine iki defa aşk mektubu iş olan bu çocuğun kim olduğunu, yordu. Adının Midilli olduğunu öğ-| enmişti amma, bu İsim de kendisine pek emniyet vermemişti; Hakiki bir addan ziyadö İstanbul kopukları ağzile takıl - muş bir lâkaba benziyordu. Fakat hiç te- reddüd etmeden: — Teyzem oğludur... Demiş ve Midilliyi kolundan tutup ya- ına oturtmuştu. Osman Dede çocuğa, eniş bir kısmında şöhret sal aliyesinden bır tas et ti. Baş on dakika daha oturduktan sonra İ Tayyarrade evine gitmek üzere kalktı, İ Kahvehaneden çıkıncıya kadar Midilli ile komuşmamışlardı. Çocuk, salkıma bağh atın Tayyarzadenin olduğunu far- kedince, koşmuş, hayvanı çözmüş, çocu- İdun bu sevimli sokulganlığı, Tayvarza - İdenin üzerinde iyi bir tesir bırakmıştı. Daha evvel, pek kısa, hemen ayakta gö- rüp konuştuğu bu çocuk ile, bu sefer, daha uzun konuşmağa niyet etti. Bey - gire bindikten sonra Midilliyi de kolun - dan tutup terkirine aldi. Tayyarzadenin o Şehreminindeki evi,' kemant Osman Dedenin kahvesinden pek uzak değildi — Midilli. oruç tutar mız: Çocuk gülümsedi. — Yarın aeni tekne altına kapıyay'm İskeleden dişen bir sıvacının bacağı kırıldı Balatta Çiçek sineması inşaatında çar | bşan sıvacı Kadir dün müvazenesini kaybederek iskeleden düşmüş, 801 baca- ğı kırılmıştır. Yaralı tedavi edilmek üze- re-Üerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır. Bir kadın komşusunu sopa İle yaraladı Aksarayda Sofular mahallesinde 12 numaralı evde oturan Fatma. komşusu Mürüvvetle kavga etmişler, bu esnada Mürüvvet Fatmayı eline geçirdiği bir sopa ile başından yaralamıştır. Yaralı kadın tedavi altına alınmış, Mürüvvet hakkında takibata başlanmış- tır. Bir tramvay ile otomubil çarpıştı Kadıkâöyünden Üsküdara gitmekte o lan vatman Remzinin idaresindeki 4 sa- yılı tramvay arabası İbrahimağa köprü- ten gelmekte olan şoför İhsanın kullan- dığı 8 sayılı otomobille çarpışmıştır. Bu müsademede otomobil ve tramvay Bu toplantının neticesi, yarın hazır- lanacak bir raporla Maarif Müdürlüğü tarafından Vekâlete bildirilecektir. | ihirli çöz konuşuyor!!| b Yaşlı kadın sevinçle haykırdı: — Kaç para kız?. — Daha belli değil mama". Merak içinde kalan kadın, Maryvrayı yakalayınca sandalyeye oturttu: — Nedir bu piyango Maryora?. — Bir'Dürk mama, bir Türk!, — Hay Allah şeni kahretsin; ben de para yannettimâi,.. — Piyango bir defa çıkar anne; bu pi- yangonun ikramiyesi hergün bana isa - bet edecek... — Nasıl şey bu, anlat bakayım?.. Maryora, bir sigara yaktıktan sonra — Günün birinde Maryoru sevinçten $arak, hayır uçarak eve geldi. Anne - İn boynuna atılarak yanaklarından şa PN, şupur öptükten sonra çarliston oy- amağa başladı. O tepindikçe odadaki e$- Ya zangır, zangır Hitriyordu. Annesi dayanamıyarak bağırdı: — Ne var Maryora, ne oluyorsun?. — Müjde mama?,.. — Piyango mar çıktı7.. — Evet, evet; büyük piyangol. anlattı: — Çarşıdaki gazine yok mu?, Hani gü- zel bir Yahudi kızının idaresindeki or kestra”. İ — Evet — Bir haftadanberi geceleri hep ora- day: Keman çalan Yahudi kınna bir bah - riye zabiti Aşık olmuş; her akşam şam - parya ısmariıyer. da gör... Kapa be Tayyarzade ağam.. nin anan ve baban var mıdır ehemmiyetli surette hasara uğramışlar- dır, kaza etrafında tahkikata b tır, — Saksafon çalan bir Kleanti var;| — Sonra hizmet eden kızı çağırarak Rum mu net. İ «kimdir bus diye sormuş. O da «Galası — Aman Maryora, yüreğim kalktı; gu leşrafından Bay Nikoleskonun kızı Ba - Türk kim, onu söyle... yan Maryora» dedikten sonra ilâve et - — Sabarlı ol naneciğim; bir Türk olmiş: Gelasta bunun kadar güzel, bunun Kleantiye tutulmuş; yahud tutuldum|kadar namuslu, bunun kadar.ciddi kız zannetmiş, .. yoktur... — Hiç öyle şey olur mu Maryora?. — Aşkolsun kıza! — Oldu işte. Kleanti, ber nedense, — Ben de kendisine bir takım elbise Türke yüz vermezmiş. vâdettim. Biraz sonra Türk, hizmet eden — Bak senli... kızı tekrar çağırarak sormuş: «Bu mat- — Ya.. amma ne de İyi yapmış7. mazelle konuşamaz mıyım? — Nâden?, — Amma cür'etkârmiş!... | — Türk benim oldu da ondan... — Kız da cevab vermiş: «Mümkün! — Otele mi gittiniz”. mü?. Ramanyanın en aristokrat sınılına | — Ne münasebet?. mensubdur>... Fakat kapıyı büsbütün — Benim oldu dedin yat... kapatmamak için ilâve etmiş: «Maama - a. mama; #oruyorsun... İth garib tabiatli bir kizdir; isterseniz! ÜZME me MEn Türk bir)bizsat kendinizi takdim ediniz. Bu oriji- hafta evvel gazinoda beni görünce çılgı-|nalite boyuna giderse sizinle be'ki konu- na dönmüş. gur; gitmezse reddedilirsiniz.., | man göreceğiz?. — Güzel ablam dedi ki, nden ferman etsin, hanesine varayım, carive g layım, dedi — Estağfurullah... Sehbâ kalfa heni başım tacı olaun, ben ona kul köle ola « yım... — Güzel ağacığım.. yarın bizim sara- yın önünden geçeceksin ya... Tayrarzade gülerek: — Geçerim be M — Sen çok yaşa benim gü — Ne o.. hoşuna mı gitti Ben dedim ki güzel ablama. seri ağ- lama, ben yarın Tayy sarayın önünden geçi nim yüzümü ak ettin Tayyarzade evde de çok tını ahıra bağladıktan ve anasının iyi aldı, büyram mamına gitti, Tayyar temizliği için Şehremin Hamam çok kalabalıktı mamdan an » çak ezana doğru çıkabi'diler. Sonra Mi dilli ile beraber evlerine yakın bir mes cide gitti. Çocuk namaz kılmasını bilmi - yordu. Tayyarzadeyi taklid ederek na- maz kılan bu dikenli çocuğun içinde bir denbire öyle garib bir değişiklik olmuş» tn ki, namazdan sonra mihrabiye oku « nurken küçük baldırı çıplağın gözleri iX defa yaşarmıştı. Bu, Tayyarzadenin gö - zünden kaçmamıştı: — Ne oldun Midilli? — Eiç ağacığım... Beni kardeşlik al fArkam var) dini : sat, Bahşişimi sa. kın unutma» dedi. Döndüm, yerime otur- dum, Fakat bütün ciddiyetimi takınmış- tam. O akşam öyle geçti. Ertesi akşam gazinoya gidince Türkün ayni yerde oturduğunu gördüm; bittabl görmemezliğe geldim. Hizmet eden kız, bana şampanya şişesinin içinde boyah gazoz getirdi. Bir kontes gibi kurularak şampanya kadehini diktim. Gazinoya gi- rip çıkan tanıdıklara nazlı, nazlı selâm veriyordum; hattâ birisi yanıma soku » larak «ne o Maryora; dedi. dargın mı - yız?ı; helecan içinde cevab verdim 4Suncım var dostum, kusura bakme:; he- rif aymlırken kendisine elimi uzattım, öptü ve bunu bir iltifat zannetti, Halbuki benim maksadım, Türke ne yüksek bir kontea olduğumu göstermekti. — Rınsır kız! — Hınzır kız ya. gözlüklerini tak da bir defa alıcı gözile bana bakl, Maryora endam aynasının karşısına geçti Hakikaten şaheser bir kızdı. Bulgar - dan, Yunandan, Sırptan, Macardan, U lahtan, Türkten binbir güzellik tophyan bu çehre, bu vücud, bu endam, betonar. me yürekleri bile bir saniyede hamura döndürecek nefasette idi. — Kim söyledi. Arkasını ona döndüğü zamen kız bana — Türke hizmet eden kız, benim ar-| gözile işaret etti; kalktım, el yıkanacak | yere gittim. Arkadaşım, keyfiyeti baştan; — Anladık; bunlardan bana ne?. âşağıya anlatarak «aman Maryoral, Ken- | — Görüyor musun mama?. Galasta be. nim gibi kaç tane güzel kız var?, (Arkas var)