Hergün Sebze ve meyva hali Yazan: Muhittin Birgen stanbulda yaş meyva ve sebze hali; kurulmazdan evvel, bugün bu müs$- see içinde yapılan işin nasıl görüldüğü-!' nü bilmiyorum. Herhalde parlak bir şe- kilde olmadığı muhakkaktır. Eğer bu- günkü hal, İstanbulun yaş meyva ve seb- Ze piyasasını hiç olmazsa şeklen biraz tanzim elmiş bulunuyorsa bundan eyvel- ki vaziyetin çok acıklı bir facia olduğu- na, gölerimizi kapayarax inanmak zaru- ridir. , Fakat, biz geçmişi bırakalım da bu- güvkü vaziyete bir bakalım: İstanbulda bir yaş meyva ve sebze hali vardır. Bütün dünyadaki haller gi- bi bu halin de ifa edeceği bir vazifesi, temin &yliyeceği bir gayesi olmak icab eltiğini gözönünde tutarak bu vazifenin ve bu gayenin nelerden ibaret olabilece- ğini düşünürsek şu noktaları gözönüne koyabiliriz: i — Hal, İstanbulun yaş meyva ve sebze toptancılığını en ehven masraflar» | la ve en âçık bir ticiret nizamı içinde bir yere topliyacak ve belediyenin tan- zim edici dikkatinin altına alacaktır. 2 — Hal, büyük bir kısmı çiy olarak yenilen bir takım mahsullerin temizliği-| Bİ temin eyliyecek şartlar ve vasıtalarla| mücehhez olacak ve bu sayede hal, İs-| tanbul için bir nevi sıhhi korunma cihazı! , baline gelecektir. Bunlar, bütün dünyanm hallerinde! hâkim olan esas şartlardır. * Bu şartlardan fazla olarak İstanbul hâlinin göreceği başka bir ış daha vardır ki oda şudur: İstanbul, Türkiyenin en büyük topla- mâ ve dağılma merkezidir. Bilhassa yaş meyva ve sebze bakımından İstanbul, bizzat çok büyük bir müstehlik olduğu gibi, gerek şimali Türkiye için, gerek 4hracat için en mühim merkezdir. Eğer günün birinde - pek yakın birkaç sene içinde - Türkiye, portakal ve elma gibi bir takım meyvaların ve bunlarla birlik- te bazı yaş sebzelerin kuvvetli ihracat memleketlerinden biri olacaksa bu işe mutlaka İstanbul tavassut edecektir. Bi- zim için en büyük müstehlik olan Mer- kesi Avrupa ile olan muvasala yolları- mızın inkişafı, on seneye varmadan, bir çok işlerin Tuna üzerine doğru yol de- Üiştireceğini gösteriyor. Şu halde, çeşlid ve mal bolluğu bakımından da kuvvetli olan İstanbulun coğrafi vaziyeti, bu memleketi Türkiyenin en büyük ihra- cat merkezi haline getirecektir. Memle- kette dikilmiş ve dikilmekte olan porta- kal ve elma ağaçlarının miktarına bakı- hınca, Türkiyenin, yedi, sekiz sene sonra, geniş ihracat yapabilir bir memleket o- lacağı şüphesizdir. Şu halde İstanbul halinin bu bakımdan da oynıyacağı bü- yük bir rol vardır. Şunu da kaydedelim ki, bu hal tesis edilirken onun tesisini icab ettiren se- bebler arasında, belediye edebiyatı, bir de kabzımalların . zulüümlerinden müş tahsili kurtarmak gibi. kendi gayelerine ve yazifelerine yabancı olan bir davayı, diline vird edinmişti, Demek oluyor ki bu hal, tesis edilirken, Belediye üzerine - bittahi kâğıd üstünde ve doştların alış- verişte görmeleri için - böyle hususi bir Şimdi bir de bugünkü halin vaziyeti- ne bakalım: “ Halden evvel bu yaş meyva ve sebze iskelesi, ticaretini hangi şartlar içinde yapıyorsa bügün de ayni şartlar devam ediyor. O zaman da işler kabzımal ve i SON POSTA — Haya t terazisinin orta noktası & Sözün kısası Sade Şıpka ve Plevne mi? E. Ekrem Talu E rzincan felâketzedelerinin, dosf çâ ve İnsanca, yardımlarına kö" şan İngiliz dostlarımızdan bazıları Lor” dradaki Türk . İngiliz komitesine göm derdikleri para veyahud ki eşyaya bir †mektub terfik ediyorlar. Bize karşi candan bir sempati ifade & den bu mektubların içinde çok (şayani dikkat olanları var. Hele geçen gün bk zim gazetelere de intikal eden bir tanesi bende derin bir heyecan uyandırdı. «Şıpka ve Plevneyi hatırlıyan mite kald bir ihtiyardan küçük bir iane; Bi şilin!..» Şıpka ve Plevnel, Yakın tarihimizim daha ziyade zaferi andıran iki şanlı mağ" lübiyeti,. kahir bir üstünlüğe, hiyanete ve ihtilâle zebun olan kahraman ordu” muzun iki büyük hamaset ve celâdet İdestanı.. aradan altmış bu kadar yıl geç“ tiği halde, yabancı ruhların üzerinde hi- lâ tesirini muhafaza eden iki müdafas Her barekette fena bir niyet sezen adam Ne fazla inanarak aldan, ne de mütemadiyen şüphelene- ” fenalık oyapmaya en fazla mözteld olan Oadam- & rek hayatı kendine zehir et, müvazeneli olmak hayat tera- | harikası. bunları, Sari içimizde hatırı- dir, zisinin orta poktasıdır. yan acaba kaç kişi var? - İngiliz mütekaidinin kadirşinas ifa. desini okuyunca insan bu suali kendi I N DE A İkendine sormaktan fariğ olamıyor. Fa- Ss (©) Z A R A Ss kat, dcaba bu hususta kendimizi tahlıa Jetmeğe hakkımız var mı? Milli zafer des- Gandinin | gi reemamaananaasamnsasanasassasısa sansar On bin zenciyi İtanımızın sayısız mısraları arasında ayri Amansız rakibi Gandi'nin en a- mansız siyasi Tâ- kibi, muarızı res- mini gördüğünüz ve Hindistan hal kının 77 milyonu namına söz söy - lediğini, ooonlari temsil ettiğini id- dig eyliyen Müslümanlar cemiyeti re- isi Mehmed Ali Cinna'dır. Mehmed Ali Cinna da bir avukattır. 1876 da doğmuştur. 1906 da Bombay barosuna aza seçilmiştir. 1910 dan be- Ti de imparatorluk teşrii meclisinde &- zadır. ret kaldı. İş böyle olunca, yani hem tacirlik, hem komisyonculuk fonksiyonları ayni insanlarda birleşince, Belediyenin yap- mak istediği en büyük iş, bir kelime ım- kılâbından ibaret kalmış ve bunun neti- cesi olarak halin tieari muamelelerinde berhangi bir değişiklik vukua Ogelme- miştir. Sıhhi şartlar bakımından halde bir salâh olup olmadığını anlamak için hali ve etrafını bir kere gözden geçir- mek kâfidir. Meyva ve sebze ticaretine hâreket ko- laylığı, masraf ehveniyeti ve bilhassa ihracat bakımından kolaylık temini nok- talarına gelince, çok şükür bunlardan hiç eser yoktur. Bizim İstanbul iskelele- rinin başında mevcud olan yüksek tari- feli hamallık sistemi halde de aynen mevcuddur. Nakil bakımından hal, ma- kinenin'en iptidaf şeklinin bile henüz İcad edilmemiş olduğu devirde yaşıyor. Bu hal ve belediye resimleri de hesab e- dilince görülür ki hal, ucuzluk değil, pahalılık yapan bir müessese oluyor. İhracat bakımından halin gördüğü vazi- fe, mümkün olan bütün güçlükler te- minden fbarettir. Hal o kadar dardir ki ilçinde eşyanın değli, insanların bile ha- reketine yer bulunamaz. Halbuki fhra- cat işi, geniş manipülâsyon dairelerine, depolara muhtaçtır; bütün bu işlerde makine kullanılmasına ihtiyaç vardır. Birçok şeyler arasında meselâ, söğuk ha- va depoları bir hal için en lüzumlu tesis- ilerdendir. İstanbulun meyva ve sebze Piyasasının tanzimi her şeyden evvel bu soğuk hava tesisatına muhtaçtır, Vesaire vesaire... * Kararımızı verelim: İstanbul hali, bi- zim Avrupanın bazı iyi şeylerini zem- İSTER İN Dünkü gazetelerin şehir haberleri arasında şu sütirları okumuşsunuzdur: «— Belediyece muhtelif gıda madde' Isa bakteriyolojik muayene neticesinde, İSTER | İNAN, Hergün bir fıkra Sizin gibilere malüm değil Kendinde keramet olduğuna her- keşi inandırmak istiyen bir sojta bir uşak tutmuş, uşağa tembih etmiş: — Sabahları odamın kapısını vw i Tup beni uyandıracaksın, saatin kaç, ? havanın da güzel, yahud fena oldu- ğunu, haber vereceksin, Uşak ertesi sabah, softanın. kapısı- Ri YUTMUŞ; — Saat iki (alarurka) demiş, hara da güzel, Softa içeriden Dağırmışı — Saatin iki, havan da güzel ol- duğu bizim gibilerce esasen malüm- dur. Ertesi sabah gene uyandırıp saatin iki ve havanın güzel olduğunu haber verdiği zaman sojta de bir gün evvel söylediği gibi: — Saatin tki, havanın da güzel ol duğu bizim gibilere malfimdur, Demiş. Uşak daha ertesi gün gene kapın vurmuş! — Saat iki, hava da güzel, Demiş, şofta bağırmış: — Saatin iki, havanın da güzel ol- duğu bilim gibilere esasen malün- dur. öy Uşak gülmüş: — Sizin gibilere malâm değil işte, demiş, saat iki değil, üç; hava da gü- zel değil, yağmurlu. RA N Zigfrid hattına 100.0 gül fidanı dikilecek Felemenk gazetelerinden biri mühim bir haber neşretmektedir. Alman ordu- ları başkumandanlığı Zigfrid hattına ve bahçelerine dikilmek üzere Kânunusa - nide Felemenk çiçek müesseselerine tam| 100,000 gül fidanı ısımarlamıştır. Bu gül fidanlarından 28,000 adedi, ilk parti ola- rak sevkedilmiştir... —x—> ——— — ———— —— lekete sokarken onları ne kadar karika- tür haline getirdiğimize bir nümuneöir. Çünkü bu hal, yalnız varidat almak kas- tile yaratılmış bir müessesedir. Feci şut ki onu dahi hakkile ifa edemiyor! Hülâsa, hal, Lütfi Kırdar için, diğer bir çoklarile birlikte, bilhassa İştiğele değer bir mevzudur. Muhittin Bisgen, İSTER; ! ; i | İ l i ; AN, leri etrafında yep'- | delerinin tâjejiğine 49 salamdan 32 si- | mümkün olduğuna: «ES TER... İ Setler İZ. vid a nin 16 sosisten 14 ünün, 21 yumurtadan 13 ünün ve 4 kutu konservenin İşmamen bozuk olduğu görtlmüştür., Bu vaziyet dahilinde şehir halkının satın alacağı pda mad kolaylıkin İdsre eden adam da Zambezi'de sıt mıntakası Kaprivide kara - riben dokuz arazide torluk, pishane yanlığı etmiştir. Bir Fransız papazının fedakârlığı Roma Üniversitesi profesörlerinden Geofiroy adında bir Fransız ra- hibi geçenlerde vatanı uğrunda can ver- miştir. Bu rabib tayyare mülâzimi idi. terkederek fesi başına gitmişti. Fevkalâde ma - Bernard Harb çıkar çıkmaz Romayı vazi! lümat sahibi bulunması dolayısile sefa. rethanelerden birine tayin edilmişse de cepheye gitmekte ve tayyarecilikteki va- zifesini almakta ısrar etmiştir. Bundan yirmi gün kadar evvel ayni bölükle bulunan bir tayyareci yüzbaşı - sina tehlikeli bir vazife verilmiştir. Yüz- başı evli ve Üç çocuk aahibi idi. Papaz bu tehlikeli vazifeye evli arkadaşının İ gitmesine mâni olmuş, onun yerine ken- dişi gitmiş ve uçtuktan yarım saat sonrâ Almanlar tarafından o düşürülmüştür. Şimdi Franmz kiliselerinde istirahati ruhu için âyinler yapılmaktadır. Holivudda bir saat içinde boşanıp evlenme Sinema yıldızı Edna Best, Amerikada Hevadoda, Las Vegasda sulh mahkeme- sine gelerek, davasını kazanmış ve ko - cası, aktör Herbert Marşaldan boşanmış- tır. İlâmını aldıktan sonra dışarıya çık- mış, muhkeme binasının etrafında yak - tığı sigarayı içip bitirinciye kadar dolaş- mış, tekrar mahkeme salonuna girerek, ved sinema kumpanyalarından birinin direktörü Walfla buluşmuş, ve mahke- meden ğ INANMA! ve safiyetine inanmasının NANMAT kolunu kuran ko- miser Britz tak - bin kilometrelik — bir 10 bin yerliyi idare et - miş, sırasında dok polislik, hâkimlik ve ha - gardi - İseçi yapabilir miyiz? Bir yabancı onla rın hepsini bellemeyip te hayranlık duy- Cenubi Afrıka- |gusunu yalnız iki tanesine hasredebilir. Lâkin biz, şöyle rasgele saymaya koyul malı bir bataklık sak yekünun azametindeni ürkeriz. olan | Şıpka ve Plevne. evet! Oralarda te- celli eden maküs taliimize rağmen bu iki ismi ebedileştiren biziz. Fakat bu 'ki mücevher, Türk tarihini süsliyen paha biçilmez, göz kamaştırıcı şemsenin orta- sında bizim nazarlarımızı o kadar ehem- miyetle celbedemiyor. Şıpka ve Plevneden önce ve sonra Türk yiğitliğinin ulviyet ve azametini işaret eden, teyid ve tebid eden daha ne isimler var! 5 İstanbul fethinden, Mohaçtan, tutun. Karstan, Dümegeden, Çanakkaleden ge- çerek tâ Sakaryaya, İnönüne, Dumlupır nara gelin. her ismin üstünde hayretle ve huşu ile durun. Âlicenab İngiliz dos- tumuz Şıpkayı ve Plevneyi hatırlamış; onların yüzü suyu hürmetine bize karşı sevgi beslediğini anlatıyor. Ya, dahasını bilseydi?! Bir Fransız darbı meseli: «Tarihleri olmıyan milletler bahtiyardır!. der. Hayır. bin kere hayır! Tarihi olmıyan millet bedbahtın bedbahtıdır!. E. Elsom Calu | Yugoslaryada birçok Nehirler taştı | Belgrad 14 (A.A.) — Buzların çö- İzülmesi üzerine birçok nehirler taşmış ive birçok mümbit muntakaları sular istilâ etmiştir. Di taraftan şimali Yugoslevyada mebzul surette kar yağmaktadır. İran - Japon dostluk muahedesi Tahran 14 (A.A.) — İran - Japon dostluk muahedesinin tasdiki hakkın - daki kanun lâyfhası İran parlâmen- tosunda tasdik edilmiştir. Bu muahe - de Şahinşah tarafından da tasdik o « Tunmuştur.