yük bir gürültü ile kırıldı. Rıdvan Sa - Myor, sargılar sarıldıkça ortaya tıpkı a -| dullah tekrar odaya girerek ve sonra oda İr yaralı bir insanın başı çıkıyordu.ldan koridora çıkarak kapıyı dışarıdan) Bu iş bitince balmumu kafa yastıklar -| kiliğledi, anahları alarak cebine attı, dan mamul vücude” bitiştirildi. Üstüne! Kırık camın yüksekliği orta boylu bir Yor.eın atıldı. Manzara o kadar mükem-|insanın göğsü hizasında idi. Öyle ki bu peol idi ki bir yabaner iki öç metre me -| pencerenin önüne gelen bir insan odanın Süfeden bakarsa yatakta ağır yaralı can-| içerisini o mükemmelen © görebilird İ: bir insanın yattığına yemin edebilirdi. | Karyola pencereden yalnız üç metre m Komod karyolanın baş ucuna yerleştiril-| safede bulunuyordu. Yatakta yatan bol- di, ilâç şişeleri üstüne kondu. mumu yaralının başı da bu pencere la -İ Rıdvan Sadullah iki üç adım gerileye-İrafında idi, Tek odanın manzarasma tekrar baktık -| Rıdvan Sadullah kırık pencereden içe- tan sonra: İriye uzun uzadıya baktiktan sonra: — Evet, hiç bir kusur yok! dedi. Yanı! — Her şey tamam! dedi. Artık gide - ha gelinmeden bunun cansız bir insan biliriz. olduğu kolay kolay anlaşılmaz. İş şimdi| (Rıdvan Sadullahın plânında yaptığı katili bunun yanına pek O yak'aştırma -İdeğişiklikten, daha doğrusu plâmmin a- makta. En aşağı üç metreden ateş et -İsıl şekline muttali olduktan sonra ipin meli! Odanın kapısını kilidler, koridora ucunu kaçırdığımız için bütün bu yap - bakan pencerelerden birinin de camın: tıklarımızdan hiçbir şey oamlamıyorduk. kıracak olursak zannederim, mesele kal-| Evet katil aşağıya bizim oturduğumuz| maz. Boş bir katta kırık bir cam datma| odaya gelebilirdi, oradan bu bajmuran! bulunabilir. adamı görse Necdet diye üzerine ateş e-| Ridvan Sadullah bu sözleri söyliyerek | debilirdi, fakat buraya nası) e“ etrafına bakındı. Yerde gördüğü bir tah-| nereden akıl edip de çıkacaktı? Bomb ta parçasını alarak keridora çıktı. Bizim | bir apartıman katına ağır yaralı bir has de odadan çıkmamızı bekledikten sonra |fa vatar mı idi? Katil bundan şüphelen -! (Baştarafı 6 ncı sayfada) r doktorun günlük notlarından Lekeli tifo:2 Lekeli humma İsminden de anlaşılaca. (ı veçhile hastalığın başlangıcından Mi, baren dördüncü, beşinci günleri göğü. te, kollarda, karında nihayet bacaklarda tezahür eden bir döküntü ile seyreden bir hastalıktır. Bu döküntüler şarabi kır. mızı renktedir. o Döküntülerden sonra hasta'rk en şiddetit devrine girmiş addo. lunur. Eğseriya vahim ibtlâtat onuncu ile on keşinci gün arasında görülür, Kalb gerek yüksek aleşlen ve gerekse entanın ağıriığından sukut etmiye başlar. Adalei köib artık hastadır, darebanda mukave. yet azshr Ruvvel kalbiye benakus öder ve bu ârıza ile ölüm vukua getir. Veyahod ak ciğerlerdeki ibtiiâlat tehlikeyi yaratır keli tifo dimağda Utihablar busule ge. san hastalıktan sonra hastalar nasi öfetler husulile hastalar ma, lü kahr; bazan da bacaklarda tıkayan siryarı Htübabı husule gelir, Kan ayakla. rü gidemez ve gangren başlar, böylece bocajın veya ayağın kesilmesine sebeb olur. Elhas) müteaddid vağim ihtililer husule getirir. Lekeli tfonun müddeti on gündür Tedavisi: İki kısma ayrılır; biri hasta. 7 tedavidir. Bu şüplesiz tamamen dok, torlara sid bir iştir. Esasen hastalığın Deli Hüse Taşa çalınmış testiler dökülen şarab- lar.. ve nihayet, dördüncü Muradın işü işret âlemlerini hülâsa edebilen bir beyit: Rüstdir reftarımız manendi yili tütiyâ Biz kezaren didei makmura girmiş çık- maşız... Denizlerin ve karaların hükümdarı dördüncü Su'tan Murad, elindeki divanı bir kenara şöyle ativerdi, bir imparatora yakışacak şekilde, yalnız başına ve sessiz ağlamağa başladı. Arz odasına gelinceye kadar, Deli Hü- seyin ile Musa Çelebi ve Güllü Fatma, saray bahçelerinde, nöbetçilerden başka kimseye raslamamışlardı. Musa Çelebi le Gü'lü Fatma, Babüsaadede kapı ağası- tın odasına indirildi. Ağa, padişahın göz- İl delerini, fevkslâde bir hürmet ile karşı-| bu tahta parçasını odanın camlarından birine bütün kuvvetile indirdi. Cam bü-! Finler dün de 5 S püskürttüler (Baştarafı 1 inci sayfada) tölmüşlerdir. Sovyetler muharebe sa - hasındz 1000 kadar ölü bırakmışlar - dır. Birçok Sovyet tankı da tahrib e - dilmiştir. Sovyet tayyareleri busün de büyük bir faaliyet göstermişlerdir. 400 ka - dar Sovyet tayyaresi Finlândiyanm muhteKf şehirleri üterinde uçmuş Bu taarruz şimdiye kader yapılanların en şiddetlisi olmuştur. Sivil aheliden 100 kader ölü vardır. Bin kadar bom - ba atığı tahmin edilmektedir. Fin tebliği Helsinki 4 (A.A) — 4 Şubat tarihli! resmi tebliğ: İ Kareli Berzahında düşman Sura Üzerine hücumlarına devam etmiştir. Dört hücum püskürtülmüştür. Sovvet kıtaları yeniden fazla insan ve bir kaç tank kaybetmişlerdir. Muo'ojervi'de de bir Sovyet hücu- mu pürkürtülmüştür. Karelinin diğer bölgelerinde mühim topçu faaliyeti kaydedilmiştir. Fin top Şusu mwhtelif Sovyet bataryalarını sus mada mecbuı iştir. © Tadngg eli ibi bi sükünee sie 5 m şimalinde nisbi bir Kuhmo bölgesinde, düşmanm kay- bettiği bir mevzit istirdad için yaptığı teşebbüs akim kalmıştır. Cevhenin diğer noktalarında devri- ye faaliyeti olmuştur. Düm Sovyet tayyareleri cemub merkez böl, ” ve ve mevki: gemileri, Otayyareler, rad- yolar çocukların bile merakını tahrik e - demiyen basit varlıklar halindedir. Ta - savvür buyurunuz: Bundan e) sene €v- vel size: a Bir mw yapacaklar; bu dolabın iğnesini sevirince oturduğunuz. yerde Amerikayı, Japonyayı, Berlini, Parisi, Londrayı, Moskovayı dinli selerdi inanır mydınız? Halbuki mıydınız? şimdi milyonlarca verici İstasyonun Besini ve yüz milyonlarca ahcı radyo makinesi dilediğiniz gibi seçip borusundan size veriyor. Havada dolaşan © milyonlar e larına makineli kanadlar takarak veya/yım! milyonlarta ses da'yasım düşününüz; bunların uzununu, ortasını, kısasını he . | tir. Belki mesafe mefhumu külliyen orta-| yan bu iddia ortadan kalkacak, msakine sablayınız; radyo makinesi bugün bir dan kslkacak, Erzurumdaki baba Edir -İher şeyi halledecektir. Ma, bir mevcudiyet, bir ne bileyim ye medeki kızını —istediği anda— cebinde) Bunlar olabilir mi azizim? tutulur neme olmasaydı buna inanma - men iankâm: var zmydi? İş bununla da kalmadı; televizyonu ş -|“Öİe veya ceketindeki düğmeye iliştirii-|lirim; siz ne dersiniz Bay Koçer? end ettiler, Yarın bu da tekemmül edin- ce Ankaradaki veya İzmirin Karşıyaka - sındaki evinizden Pariste verilen konse- mez olur mu idi? (Arkan var) ovyet taarruzunu leri ve Petsamo bölge fa'ar bombardıma; ye kadar 40 siyil sivilin yaralandığı Lildirilmiştir. Pin tayyareleri muhtelif muharebe- Ter yapmış ve düşman kıtaatile Sov - I lerini bombardıman etmiş- Şimdiye kadar teeyyüd eden malü-! masa göre Lİ Sovyet tayyaresi düşürül/ 13 Sovyet tayyaresi düşürüldü inki 4 (A.A.) — Ladogn gölü - nün simalindeki Sovvet tazyiki devam etmekte ise de hafiflemiştir. Pin'er Kitteluomas ve Jio Moneh - mi mwntakalarında mukabil taarruzda bulunuyorlar. Suma'nın cenubundaki mu filen püskürtülmüştür. ir vada, Sovvet tayyareleri bilhassa Sortavala ve Kuplo'da sivil halkın bom bardrmanma devam etmektedir. | WZ Subat gecesi 13 Sovyet tayyare si düsürülmüstür. Sovyet tebliği Moskova 4 (A.A.) — Leningrad as- keri e-kânıharbiyesinin tebliği: 3 Şubatta kaydedilecek hiçbir hâ - dise olmamıştır. Sovyet hava kuvvet- leri düşmanın askeri hedeflerini mu - vaffakiyetle bombardıman etmiştir. 18 yaşından 60 yaşına kadar Helsinki 4 (A.A.) — Şimdiye kadar mü dafaa hizmetine girmiyen 18 ilâ 60 ya - şındaki erkeklerin 12 Şubata kadar kay- Rus hücu - İraimen de Balkan #mtantı Lü başlangıcındanberi doktorum yapacağı 4ey kalbi kollamaktır. Kalb tayif düşme. melidir, Bundan başka mümkün mertebe kastoyi kuvvetif bulundurmak için gıda ye Riç tertibatı tanzim edilmelidir. Has, ği tanın diğer eşhas ile ihtilâtını menetme. Nadir. ladı. Derhal, kahve, şerbet, reçel ikram etti. Musa Çelebi gayet sakin ve metin İidi, Güllü Fatma ise, bilâkis, zincirsiz do- laşan bir parsa benziyordu. bakışları, yürüyüşü, sert ve tebdidkür idi. Kapa 6- ğasınm odasında hiç konuşmadılar. Deli Hüseyin kendilerini orada bırakarak kubbe altında bekliyen sadrazama git- mişti. Pehlivan, hürmetkir fakat soğuk ve haşin: — Devletlü vezir... Padişshımız Musa Melek Çelebi ile bir yarar bostancısını beraber göndermiştir, kap: ağası yarında İsizi bekleşirler. Dedi, Receb Paşa yerinden fırlar gibi kalktı. Canpuladoğlu Mustafa Paşaya: — Yürü paşa karındaş, Musa Çelebi gekmiştir.. alıp gidelim... Dedi. Fakat, iki vezir kapıya doğru daha ilk adımlarımı attıkları sırada, Deli Hüseyin dev gibi vücudü ile her ikisini birden önledi: — Devletlü vezir... dedi. Benim ulu padişahım Musa Çelebiyi size Allah eme- neti vermiştir, kılına hata gelir ise vellah Kon -İsize kurtulmak yoktur, eyü bilesin!. bütün dünyanın tezahür-| Receb Paşa evvelâ buz gibi dendu, leri içinde Belgradda içtima et-İsonra bütün kanı beynine hücum etti; mesi ve işini büyük bir soğuk-|korkunç mâra İle karışık bağıra. kanlılıkla görüp bitirmesi Balkan dev-| — Bre amlacak sus... Sen padişahımın Tetleri dış politikalarının yalnız me -| vezirlerine böyle konuşacak adam mısın. haretin ve temkinli faaliyetinin mu -|bre kâfir çekil!.. ri ie zn ri ve ir oi ç | Deli Hüseyin Cevab vermedi, bilâkis, NR hu, | bitin soğukkanlılığı ile sadrazamın ete- dnetlerinin. istiklâl ve hakiki men - |£ini öperek kenara çekildi. Sadrazam ile 2 X Canpuladoğlu kapıdan çılap Babüssande- fantlerini tamamile müdrik ve bunları ye doğru giderlerken, Deli Hüseyin de, muhafazaya sğmelmiş olduklarını da! rkularma düştü. apaçık gösterir. Bu konsey toplantısı -| Receb Paşa, birkaç defa, arkasına dö- nın baş hizmeti bu parlak hakikati, on-İnüp Deli kinli kinli baktı. Fa- dan şüphe edenlere, isbat etmek olmuş |kat, sadrazam erkaya döndükçe, pehlivan tur. başımı başka tarafa çeviriyordu. Tedabire aid olan ikinci kısın işlimal korunma tedbirleridir. Bundan da yarın Cevab istiyen okuyucularımzın posta pülü yolamalarıw. rica ederim. Aksi tak» dirda tekler! mut bBelesiz kala tir. Balkan antantı konseyinin Belgrad toplantıs ndan çıkan neticeler (Baştarafı 5 inci sayfada) ri Balkımlarda tam bir anlaşma ve tem bir tesanüd taraftarı değildir. Onlar Balkan devletlerini birer birer kendi İmsksad ve arzularına âlet ederek Bal- kanlarda siyaseten ve iktısaden hü - kümran olmak isterler. İşte buna seyinin dedilmeleri ilân edilmiş H. E. Erkilet Musa Çelebi ile Güllü Fatmanın sedr: Sihirli göz konuşuyor! dokuz Japon denizaltısı mermi teati e - Geceklerdir. Birkaç yüz sene sonra ihtimal ki bü - tün evlerin üstü, tayyare meydam hali - ni alacaktır. Artık sokaklara lüzum kal mıyacak, herkes işine gücüne ya koltuk- küçücük tayyaresine atlıyarak gidecek - taşıdığı televizyon makinesine bakar göreceği gibi onunla, parmağındaki yü - miş, ahci-verfet, radyo vasıtasile de ko - muşabilecektir. Doğan çocuklar derhal makineye konarak müayene edilecekler Soyer diyorlar. Soyar deseler daha doğru olacaktı ya; neyse... Kendisile ne hukukum, me de sâmimi- N sl Besim Sun |barzir, hekim, mübendin, bakkal, işgi o -| İlarak yetiştirelim. Diyorlar. Heykeltraşın; — Bana çamur veriniz; size isterseniz | yetim yoktur; sadece tanışırız. Hattâ me- inek, isterseniz Venüs, isterseniz yemek muriyetine nihayet verildiği zaman te- masası, isterseniz insan heykeli yapa -| s5, beyanına gitmeyişimi söylemesi &- zerine münasebetimizin derecesini ken- disine bile hatırlatmağa mecbur olmuş- tum. Efendim; bu zat bir senedenberi bana tutturdu: — Radyosuz ev mi olur Bay Şener?. Mutlaka bir radyo almalısınız. Meselâ 250 Kiraya aldığım benim radyoyu size 150 liraya satabilirim. Ben otomatik h- İtasyon müş'ireli bir makine almak ist yorum. Demesinden zerre kadar farkh olm: - — Vallahi aksini iddia edemem. — O halde sizi muhatab ittihaz edebi- — Ben sadece dinlerim. — Güzel. ya siz bayan? Hikâyem sizi rahatsız etmesin?. — Bilğkis Bay Şener; anlatacağırız ” Yazan: Reşad Ekrem yinin ihtarı zâma teslimi gaye! kısa sürmüştü. Sad. razam saray kapıcıları tarafından soğul bir hürmetie karşılandı. Kapı ağası ko- şup eteğini öptü. Musa Çelebi Receb Pa- işa oday agirmeden ayağa kalkmıştı. Paşa kapının eşiğinde görününce koşup elint öptü. Receb Paşa, padişahın nazlı ve dil- ber gözdesini tepeden tırnağa kadar siiz« dü; insanın içine hiçbir zaman emniyef vermiyen bir sesle: — Hoş geldin oğlum... Dedi. O sırada Güllü Fatma da, adelâ çekip paralıyacakmış gibi haşin bir sü ratle sadrazamın eteğini öpmüştü, Receb Paşa hafifçe irkilerek: — Bu oğlan kimdir?! Diye sordu. Musa Çelebi: — Devletlâ efendim.. padişahımın be- nim ile bile gönderdiği bostancı kullarına dan Muslu kulunuzdur. Dedi. Receb Paşa Güllü Fatmayı da | dikkatle süzdü. Bu esmer delikanlıma' yırtıcı bir mahlük olduğunu da daha güm lerine bakar bakmaz anladı. > Sadrazam, kubbealtından, Deli Hüse“ yin ile beraber araklarından gelmiş olan: kendi âağalarından birisine sordu: — Koçu bazır mı?. — Hamrdır devletlü vezir... Receb Paşa, Mustafa Paşa ile Çelebiye bakarak; Yürüyün gidelim paşa karındaş... Yürüyün gidelim Musa Çelebi oğlum... Yakat, gene bir adım atar atmaz önle rine Deli Hüseyin çıktı. Sadrazam, çilg- me döndü; nâra ile karışık: : — Bre anılacak... ta Diye bağırırken, Deli Hüseyinin aslari böğürmesini andıran sesi, sadrazamın Se sini bastırıverdi: > — Devletlü vezir... Benim ulu padi* şahım Musa Çelebiyi size Allah emanetf 4 j Musa vermiştir; kılına hata gelirse vallah si?e kurtulmak yoktür eyü bilesin! SOLAN GÜLLER Sadrazamın koçusunu orta kapı önüne çekmişlerdi. Dört at koşuluydu. Teken lekleri altın yaldızlı, üstü yeşil atlas ör- #tlüydü. Kapısında, kalın, parmıklu atlas perdeler vardı. İçi de yeşil atlas döşeliye di. Ayrıca, ortasına bir tandır konmuş, Tam arabaya bineceği sırada idi ki, sadrazam ağalarından biri yaklaşıp etek | öptükten sonra durmuş, Receb Paşanın yüzüne gizli bir şey söyliyecekmiş gibi, bakmıştı. Paşa kulağını uzatarak; — Bre hayır haber?!, iç ten sonra evde yapyalnız kalymıştım, mes rakı radyoya sardırdım. ş Fakat bu merak sardırış henüz makine işlemeden başlamıştı. Eve getiritiğim e- lektrikçi priz, anten gibi şeyleri : ken adeti sabırsızlanıyordum. Keyse.. het gey bitti, elektrikçi gitti... Artik maki neyle başbaşa kalmıştım. Femen Gi sini çevirdim. Makine evvelâ h mr gibi oldu. Sonra tek sihirli gözünü ha fiften kesite doğru yeşillendirerek ban baktı ve nihayet parasit yapar gibi id dela öksürdükten sonra: v — Ooooh!. Ne iyi ettin de beni on debur beriften kurtardım! ğ Demez mi?. z Tüylerim diken diken olân. Düşüp bas sıtmamak için yanımdaki sandalyaya fus tundum. Kalbim, göğsümü delecek 3 tokmaklıyordu. Kaçmak istedim; di min bağı çözülmüştü, bir adım bile mmadım. Benim bu halimi gören m — Korkma, korkma; dedi, sana edecek değilim. Düğmemi kapat ta Jan asabını biraz teskin et; sonra Ki (Arkan ği Ü z şüruz. e m Ayni bir cinnet cesareti içinde elin bir eve bir radyo lârımdı. Hulki Soyerin (tarak düğmeyi çevirebildim. Ooooh, * radyosunu bir, iki tanıdık satıcıya sor -|şökür Kurtulmuştum. Radyo sustuk. Şimdi mütesikidlik yapan eski fenİdum; markam çok methettiler, Altı ay bu defa da beynimdeki tecessüs ve ri hem dinliyecek, hem göreceksiniz. «Bu| “© Dilki kabiliyetlerine göre iş bölüm - dümya imkân âlemidir, olmaz olmaz»... |lörine tâbi tutularak kundaktam itibaren Kim bilir, belki üç sene, belki beş se -|9 İ9* göre yetiştirileceklerdir. O zaman Me sonra şimdi havada olduğu gibi—| Amerikalıların şimdiki nazariyeleri iflâs denizlerin altında da muharebe imkânı|“decektir. Pihakika onlar: tahasvul edecektir. Pasifik denizinin di -| — Çocuğu bize teslim ediniz; istediği-İheyeti müdürünü bilmem tarır mısınr??.Jevvel bu radyoyu satın alarak eve götür- yak kurdları a binde altmış İngiliz tahtelbahirile kırk niz şekilde; meselâ avukat, kâtib, mu -' Adı Mehmed Hulki idi; şimdi Hulki'düm. Biliyorsumuz: Valide de vefat citik- Arkası va şeylerle şimdiden ( alikalanıyorum. Bizi memnuniyetle dinliyeceğim.